in

Kpss Ceza Hukuku Konu Anlatımı

Kpss Ceza Hukuku Konu Anlatımı

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Temel İlkeler – Ceza Muhakemesi Makamları – Görev ve Yetki
24
Giriş
Kişilerin ceza hukukunun yasaklayıcı kuralları karşısındaki davranışlarının değerlendirilmesi ceza muhakemesi
/usulü / yargılaması olarak adlandırılır. Bir kişinin bir eyleminin suç olup almadığının incelenmesi, yani, savcılıkça
yapılan faaliyet olan iddia, sanık ve savunucusunca yapılan
faaliyet olan savunma ve hakim tarafından yapılan faaliyet
olan yargılama bu bilim dalının içeriğini oluşturur. Ceza
muhakemesinde amaç, maddi gerçeğe uygun, yargılama
kurallarına tam olarak riayet edilmiş şekilde verilen ve
hukuki düzeni ve barışı kurmaya yarayan karara ulaşmaktır.
Amaç maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğundan, bu
hukuk dalının ispat sistemi de bu amaca uygun olarak gelişmiştir. Medeni muhakemenin aksine ceza muhakemesinde delil serbestisi geçerlidir. Ceza muhakemesinde ispatı
gereken husus her türlü delile ispat edilebilir.
Medeni muhakemedeki gibi kanuni delil sisteminin aksine, hakim hiçbir delille bağlı tutulmamıştır ve her delili
vicdanıyla değerlendirir.
Suçluların bulunup cezalandırılmasında toplumun yararı
vardır. Bu yarar, sadece gerçek suçluların cezalandırılması
durumunda elde edilebilir. İddiaların muhatabı olan kişinin
şüpheli olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, araştırma
faaliyeti tamamlanıncaya kadar şüpheli/sanığın hak ve
çıkarlarının korunması gerekir.
Ceza muhakemesi, iddia, savunma ve yargılamadan oluşan ortak bir faaliyettir.
Yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreye soruşturma evresi
denir.
İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreye ise kovuşturma denir.
Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; iddianame düzenler.
İddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle, kamu
davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar.
Ceza muhakemesi,
1) Soruşturma evresi,
2) İddianamenin değerlendirilmesi (ara muhakeme)
3) Kovuşturma evresi
olmak üzere üç aşamada tamamlanır.
Soruşturma evresinde, suç işlendiğinden haberdar olan
soruşturma makamları suça ilişkin delilleri ve fail ya da
failleri araştırır. Yasa’ya, göre, Cumhuriyet savcısı, ihbar
veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir
hali öğrenir öğrenmez, kamu davasını açmaya yer olup
olmadığına karar vermek üzere, hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar; delil toplar, koruma altına alır ve iddiayı
oluşturur. Savcılık, soruşturma evresinin sonunda elde
edilen delillere göre ya kamu davasının açılması talebiyle
iddianame düzenler ya da kamu davası açılması için gerekli
koşullar oluşmamışsa kovuşturmaya yer olmadığına karar
verir.
İddianamenin değerlendirilmesi (ara muhakeme) devresi, iddianamenin yetkili ve görevli mahkemenin iddianameyi
kabulü kararı ile sona erer. İddianamenin kabulü kararı hem
ara muhakemenin hem de soruşturma evresinin son işlemidir. Bu işlemle kamu davası açılmış olur.
Kovuşturma evresi, iddianamenin kabulü kararıyla başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade eder.
Bu evrede, önce duruşma hazırlığı yapılır. Sonra duruşmaya
geçilir. Duruşmada iddia ve savunma makamları dinlendiği
gibi, tüm deliller ortaya konulur ve tartışılır. Son söz sanığa
verilerek duruşma bitirilir ve hüküm kurulur.
Kanun yollarında, alt derece mahkemelerinin verdiği kararların hukuka aykırı olup olmadığı incelenir.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

Doğal Hakim
İlke, kişinin kendisine isnat edilen suç tarihinden önce
ve kanunla kurulmuş bir mahkeme önünde yargılanma
hakkını ifade eder.
Masumluk karinesi
İlke, adli makamların kişiyi kesin bir mahkûmiyet kararı
bulunmadan suçlu olarak ilan edememesini ifade eder.
Şüpheden sanığın yararlanması
Suçluluğu mahkeme kararı ile sabit oluncaya dek hiç
kimsenin suçlu sayılamayacağını ifade eden ilkedir. Bu
ilkeden hareketle bir mahkumiyet kararı verilebilmesi için
sanığın suçu işlemiş olduğuna dair %100 bir kanaate ulaşılması zorunludur. %1 dahi olsa şüphe sanık lehine değerlendirilerek beraat kararı verilmelidir. Çünkü asıl olan masumiyettir ve masumiyetin %1 ihtimal bile olsa korunmasıdır.
Yargı bağımsızlığı
İlke, mahkemelerin yürütmenin ve davanın taraflarının
kontrolünde olmamasını ifade eder.
Adil Yargılanma hakkı
Tarafsızlığı ve bağımsızlığı teminat altına alınmış ve kanunla kurulmuş bir mahkeme önünde, aleni duruşmada
hakkaniyete uygun olarak yargılanmayı ifade eder.
Kamu davasının mecburiliği
Suç ihbarı veya şikayetinin alınmasından sonra ister kamu davasına isterse takibi şikayete bağlı bir suç olsun C.
Savcısı olayı takip etmek, delillere ulaşmak ve bir soruşturmak yapmak ve nihayet yeterli suç şüphesine ulaşmış ise
dava açmak zorunda olması kovuşturma mecburiyetinin bir
sonucudur.
Çelişmeli muhakeme ilkesi
İlke, muhakemenin bütün süjelerinin (iddia, yargılama
ve savunma) birbirlerinin işlemlerinden haberdar olmalarını
ve bu işlemlere karşı diyeceklerini (savunma veya iddialarını) hazırlamak için gerekli zamana sahip olmalarını ifade
eder.
Delillerin vasıtasızlığı
Ceza yargılamasında hâkim bütün delilleri vasıtasız olarak değerlendirmek ve sanık tanık ve diğer kişileri vasıtasız
olarak dinlemekle karar vermelidir. Hakim gerek maddi
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

Temel İlkeler – Ceza Muhakemesi Makamları – Görev ve Yetki
25
delilleri ve gerekse tanıkları doğrudan doğruya görmeli,
duymalı ve bizzat incelemelidir.
Delillerin serbestliği
Ceza muhakemesi hukukunda hukuka uygun bir yolla
elde edilmiş olmak ve akli olmak koşuluyla her şey delil
olabilir, her şey her şeyle ispat edilebilir. Her zaman (hüküm
kesinleşinceye kadar) delil ileri sürülebilir. Kesin delil yoktur,
deliller mahkemeyi bağlamaz. (Bununla birlikte hakim,
kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir). Mahkeme her şeyi re’sen araştırır, ispat yükü yoktur, tarafın iddiasını kanıtlayamamış
olması iddiasının reddine neden olmaz. Hakim delilleri
serbestçe değerlendirir ve vicdani kanaatine göre karar
verir.
Duruşmanın Sözlülüğü
İlke, delillerin doğrudan doğruyalığı ile yakından ilgili bir
ilkedir ve dosyadaki tüm delillerin duruşmada dinlenmesini,
okunmasını ve tartışılmasını ifade eder. Bu nedenle tanıklar
duruşmada kural olarak dinlenir; tanıklık edecekleri olaya
ilişkin yazılı açıklamada bulunamazlar.
Davasız yargılama yapılmaması
Yargılama yapılabilmesi, kovuşturma aşamasının başlaması için C. Savcısı tarafından bir iddianame hazırlanarak
dava açılması gerekmektedir. İddianame hazırlanmadan bir
mahkemenin her hangi bir konu hakkındaki davaya bakması
mümkün değildir.
Kıyas Serbestisi
Ceza Hukukunda suç ve ceza içeren hükümlerde kıyas
kesin bir biçimde yasak olmasına rağmen, Ceza Muhakemesi Hukukunda, bir konu hakkında kanun tarafından sınırlı bir
hüküm bulunmadıkça ve istisnai bir hükme yer verilmedikçe kural olarak KIYAS SERBESTTİR.
CEZA MUHAKEMESİNİN UYGULANMA ALANI

Ceza yargılamasının konusu ceza uyuşmazlıklarıdır. Yani
bir eylemin suç teşkil edip etmediğinin tespitidir. Bu anlamda disiplin cezaları bu alanın dışında kalır.
Yer bakımından uygulanma, nerelerde işlenen suçlar
açısından ceza muhakemesi kurallarının uygulanacağı anlaşılmalıdır. Buna mülkilik ilkesi denir. Hangi ülke sınırları
içerisinde suç işlenmiş ise o ülkenin kuralları uygulanacaktır.
Türk mahkemelerinin bir suçu yargılama konusunda milli yargı yetkisinin bulunduğu hallerde Türk yasalarına göre
yargılama yapılır. Başka bir anlatımla, Türkiye’de yapılacak
muhakeme işlemleri, Türk Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür.
Zaman bakımından uygulanma, ceza yargılaması kurallarının hemen uygulanmasını gerektirir. Buna derhal uygulanma ilkesi denir. Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren
başlanmamış veya başlanmış ancak bitirilmemiş bütün
uyuşmazlıklara uygulanır. Ceza yargılaması hukukunda leh
veya aleyhe kural uygulaması yoktur.
Kişi bakımından uygulanma alanında da ceza hukukunun uygulanma alanı olarak anlatılanlar burada da geçerlidir. Ceza muhakemesi kuralları yerli yabancı aranmaksızın
herkese uygulanır. Bunun istisnaları;
 Cumhurbaşkanı
 Milletvekilleri
 Diplomatlar
 Yabancı askerlerdir.
CEZA YARGILAMASI MAKAMLARI
İlk Derece Yargılama Mahkemeleri
Sulh Ceza Mahkemeleri
Kural olarak, 2 yıla kadar (2 yıl dahil) hapis cezaları ve
bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin
hükümlerin uygulanması, sulh ceza mahkemelerinin görevi
içindedir. Sulh ceza mahkemeleri tek hakimlidir.
Asliye Ceza Mahkemeleri
Esas görevli olan ceza mahkemeleridir. Sulh ceza ve ağır
ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere
asliye ceza mahkemelerince bakılır. Asliye ceza mahkemeleri tek hakimlidir.
Ağır Ceza Mahkemeleri
Kural olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet
hapis ve 10 yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla
ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir. Bunun dışında bazı suçlara (yağma, icbar ve ikna suretiyle irtikap, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği,
nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas) gerektirdiği cezaya bakılmaksızın ağır ceza mahkemelerinde bakılır. Ağır ceza mahkemesinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Bu mahkeme bir başkan ve iki üye ile toplanır.
Görevli ceza mahkemesinin belirlenmesinde suçun kanundaki cezasının üst sınırı dikkate alınır.
Diğer ceza mahkemeleri
Yukarıda sayılan genel ceza mahkemelerinin yanında, çocuk mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi, icra mahkemesi,
askeri mahkeme, Terörle Mücadele Kanununa göre görevli ağır
ceza mahkemesi gibi özel ceza mahkemeleri de bulunmaktadır.
İkinci Derece (İstinaf) Mahkemeleri
Bölge Adliye Mahkemeleri
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge
Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında
Kanun ile Bölge Adliye Mahkemelerinin 1 Nisan 2005 tarihi
itibariyle iki yıl içinde kuruluşunun tamamlanması öngörülmüştür. Ancak hala bölge adliye mahkemelerinin kuruluşu
tamamlanamamıştır.
Bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları
ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde,
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun olumlu görüşü
alınarak Adalet Bakanlığı’nca kurulur. Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine
veya bu mahkemelerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığı’nın
önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca karar
verilir.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

Temel İlkeler – Ceza Muhakemesi Makamları – Görev ve Yetki
26
Bölge adliye mahkemeleri, hukuk ve ceza dairelerinden
oluşur. Her bölge adliye mahkemesinde en az iki ceza dairesi bulunur.
Adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin
olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları
inceleyip karara bağlar.
Bölge adliye mahkemelerinin ceza daireleri;
1) Adli yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve
kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlar,
2) Yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece
ceza mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını
çözer,
3) Yargı çevresindeki adli yargı ilk derece ceza mahkemeleri hakimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiili engellerinin çıkması halinde, o davanın bölge adliye mahkemesi
yargı çevresi içerisinde başka bir adli yargı ilk derece ceza
mahkemesine nakli hakkında karar verir.
Bölge adliye mahkemeleri henüz faaliyete geçmemiştir.
Bu mahkemeler faaliyete geçmediğinden, istinaf kanun
yolunda verilen kararlara karşı temyiz kanun yolunu düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın temyize ilişkin hükümleri uygulanmamaktadır.
Üçüncü Derece Ceza Mahkemesi
Yargıtay
Yargıtay, anayasal bir kurumdur. Bölge adliye mahkemelerinden verilen son kararları hukuki yönden inceleyerek
ülkede uygulama birliğini sağlar. Bölge adliye mahkemeleri
kuruluncaya kadar Yargıtay, kural olarak ilk derece mahkemeleri (ağır ceza/asliye ceza/sulh ceza ve özel ceza mahkemeleri) tarafından verilen nihai kararları (hükümleri) hukuki
yönden inceleyecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, daire başkan ve üyelerinden
oluşan kuruldur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun başlıca
görevi, ceza dairelerinin bozma kararlarına karşı mahkemelerce (veya bölge adliye mahkemelerince) verilen direnme
kararlarını incelemek ve kendi içinde ceza daireleri arasında
çıkan içtihat uyuşmazlıklarını, içtihadı birleştirme kararları
ile gidermektir.
CEZA YARGILAMASINDA GÖREV ve YETKİ
GÖREV
Mahkemenin görevi, hangi mahkemenin hangi suçları
yargılayacağı hususu ile ilgilidir.
“Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir”
Sulh ceza mahkemesinin görevi, kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl
dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile
bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümleri uygulamaktır.
Ağır ceza mahkemesinin görevi, kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, yağma, irtikâp, resmi
belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflâs suçları
ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on
yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve
işlere bakmaktır.
Asliye ceza mahkemesinin görevi, kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza
mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere bakmaktır.
Bir suçun hangi mahkemede yargılanacağı belirlenirken,
faile isnat edilen suçun cezasının üst sınırı göz önünde
bulundurulur. Suça ilişkin ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler dikkate alınmaz.
Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza
Kanunu’nda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker
kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan
kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları
adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan davaya bakan ceza mahkemesi, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden (re’sen) karar verebilir.
İddianamenin kabulünden sonra yani kovuşturma evresine geçildikten sonra; işin, davayı gören mahkemenin
görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir
kararla işi görevli mahkemeye gönderir.
Bu halde, görevli olmayan hakim veya mahkemece önceden yapılmış olan ve yenilenmesi mümkün olmayan
işlemler dışında kalan tüm işlemler hükümsüzdür.
Görev Uyuşmazlığı
Mahkemeler arasında olumlu ve olumsuz görev uyuşmazlığı çıkabilir.
Olumlu görev uyuşmazlığı farklı görev alanlarına sahip
olan iki veya daha fazla mahkemenin uyuşmazlığı yargılama
konusunda kendisini görevli sayması ile ortaya çakar.
Ortak yüksek görevli mahkeme, görevsiz kabul ettiği
mahkemenin görevli olduğuna dair kararını ortadan kaldırarak tek bir görevli mahkeme kalmasını sağlayarak sorunu
çözer.
Bir mahkeme görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı görevli
olduğunu düşündüğü mahkemeye göndermiş; dosya kendisine gönderilen mahkeme de aslında kendisinin görevsiz
fakat dosyayı kendisine gönderen mahkemenin görevli
olduğu inancıyla görevsizlik kararı vermişse olumsuz görev
uyuşmazlığı doğmuş olur. Ortak yüksek görevli mahkeme bu
uyuşmazlığı, görevli saydığı mahkemenin görevsizlik kararını
kaldırarak çözer.
Ortak yüksek görevli mahkeme:
 Mahkemeler aynı yargı çevresinde ise o yargı çevresinde ortak yüksek görevli mahkeme olan ağır ceza mahkemesi veya en yakın yargı çevresinde görevli ortak yüksek
mahkeme olan ağır ceza mahkemesi;
 Mahkemeler farklı yargı çevresinde ise o yargı
çevrelerini içine alan bölge adliye mahkemesi,
 Bölge adliye mahkemeleri göreve başlayana kadar
farklı yargı çevrelerindeki mahkemeler arasında çıkan görev
uyuşmazlıkları Yargıtay tarafından çözümlenir.
Görevli Mahkemenin İstisnaları
 Yüksek görevli bir mahkemede açılmış ve görülmekte olan bir davanın, asıl görevli olan alt dereceli mah-
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

Temel İlkeler – Ceza Muhakemesi Makamları – Görev ve Yetki
27
kemeye gönderilememesi: Duruşmada suçun hukuki niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya
alt dereceli mahkemeye gönderilemez. Bu halde üst dereceli mahkeme aslında kendi görev alanına girmeyen, alt dereceli bir mahkemenin görevine giren davaya bakmış olur.
 Bağlantı nedeniyle bir dava üst dereceli mahkemede görülen başka bir dava ile birleştirilebilir. Bu durumda
üst dereceli mahkeme kural olarak görevine girmeyen bir
suçtan dolayı bağlantı nedeniyle yargılama yapmak durumunda kalır.
YETKİ
Yetki, yer yönünden neredeki mahkemenin nerede işlenen suçlara bakacağı sorunu ile ilgilidir. Her mahkemenin
yargı çevresi, yani faaliyet göstereceği coğrafi alan belirlenmiştir. Yetki kuralları, mahkemelerin en kolay şekilde
delillere ulaşmasını sağlamak amacı ile oluşturulur.
Ana kural: Suç, kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesinde yargılanır.
 Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda
son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
 Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse
yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir.
Ancak, aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda
suç, eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana
gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de
yetkilidir.
 Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı
olan hakaret suçunda eser, mağdurun yerleşim yerinde
veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesi de
yetkilidir. Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya
hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de yetkilidir.
 Görsel veya işitsel yayınlarda da bu maddenin
üçüncü fıkrası hükmü uygulanır. Görsel ve işitsel yayın,
mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya
görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir.
Özel Yetki Halleri
1. Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın
yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi
yetkilidir.
Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa,
ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
2. Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca
Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa
yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Şüpheli veya sanığın
Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin
bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa; yetkili mahkeme,
Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.
Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan
yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan
dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.
3. Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan bir
gemide veya böyle bir taşıt Türkiye dışında iken işlenmişse,
geminin ilk uğradığı Türk limanında veya bağlama limanında
bulunan mahkeme yetkilidir.
Türk bayrağını taşıma hakkına sahip olan hava taşıtları
ile demiryolu taşıtları hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
Ülke içerisinde deniz, hava veya demiryolu taşıtlarında
ya da bu taşıtlarla işlenen suçlarda, bunların ilk ulaştığı yer
mahkemesi de yetkilidir.
Çevreyi kirletme suçu, yabancı bayrağı taşıyan bir gemi
tarafından Türk kara suları dışında işlendiği takdirde, suçun
işlendiği yere en yakın veya geminin Türkiye’de ilk uğradığı
limanın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
4. Bağlantılı suçlarda yetki: Her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili
mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak
uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi
üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek
olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.
Yetki Uyuşmazlıkları
Sanık, yetkisizlik iddiasını,
 ilk derece mahkemelerinde duruşmada sorgusundan,
 bölge adliye mahkemelerinde incelemenin başlamasından
 duruşmalı işlerde inceleme raporunun okunmasından
önce bildirir.
Mahkeme de kendiliğinden, talep olmaksızın (re’sen)
yetki konusunu inceler. Mahkeme yetkisizlik iddiasına ilişkin
kararı, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan
önce, bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde
incelemenin hemen başlangıcında, duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce verir.
Bu aşamalardan sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu konuyu kendiliğinden ele
alıp karar veremez.
Yetkisizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
CEZA MUHAKEMESİ TARAFLARI
1. İddia (Savcılık)
Kamu davasını açma yetkisi savcılık makamına aittir.
CMK’da “şahsi dava” kabul edilmemiştir. Savcının görevi
adli-idari niteliktedir. Her mahkeme makamının yanında
savcılık örgütü bulunur. Ancak sulh ceza mahkemesinin
yanında savcılık örgütü bulunmaz. Sulh ceza mahkemelerinde savcı duruşmaya katılmaz. Sulh ceza mahkemelerinde
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

Temel İlkeler – Ceza Muhakemesi Makamları – Görev ve Yetki
28
dava açma ve kanun yoluna başvurma, asliye ceza mahkemelerinin yanında bulunan savcılık tarafından yapılır.
Adalet Bakanı savcıya “dava aç” veya “dava açma” emri
veremez.
2. Savunma (Sanık- Müdafi)
Savunma bizzat şüpheli veya sanık ya da müdafi tarafından
yapılır. Savunma genellikle iddianın reddi şeklinde olur.
Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir. Kural olarak şüpheli veya sanık müdafi seçmek zorunda
değildir, isterse savunmasını kendisi yapabilir.
Zorunlu müdafilik: Ancak aşağıdaki hallerde müdafi bulunmayan şüpheli veya sanığa istemi aranmaksızın müdafi atanır:
 Şüpheli veya sanık çocuk ise.
 Kendisini savunamayacak derecede malul ise.
 Sağır ve dilsiz ise.
 Alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda.
 Şüpheli veya sanığın tutuklanması istenmiş ise.
 Şüpheli veya sanık gözlem altına alınmış ise.
 Duruşma yapılan hallerde sanık kaçak ise.
3. Yargılama (Mahkeme ve Hakimlik) makamı
a. Mahkeme makamı
Asıl ceza davasını gören ve hüküm (son karar) ile uyuşmazlığı çözecek olan makamdır. Mahkemenin tek hakimli
olması da mümkündür (asliye ve sulh ceza mahkemesi).
Mahkemenin vermiş olduğu hükme karşı istinaf ve temyiz
kanun yoluna gidilebilir. Mahkemenin hüküm dışındaki
kararlarına (tutuklama, yetkisizlik gibi) karşı kanunda gösterilmişse itiraz kanun yoluna gidilebilir.
b. Hakimlik (yargıçlık) makamı
Uyuşmazlığı çözecek yargılama yapamaz. Soruşturma
evresinde yetkili yargılama makamı hakimlik makamıdır.
Örneğin soruşturma evresinde tutuklama kararı savcının
talebi üzerine sulh ceza hakimi tarafından verilir. Hakimlik
makamının kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir.
Başkanlık makamı, asliye ceza hakimliği, sulh ceza hakimliği
ve naip hakim, hakimlik makamlarıdır.
Naip hakimlik
Kovuşturma evresinde işlemler, mahkeme tarafından
yürütülür. Ancak mahkeme binası dışında yapılacak işlemler
için mahkeme makamı kurul içinden bir naip hakim görevlendirebilir. Naip hakimlik, kurul halinde çalışan mahkemelerde söz konusu olabilir. Örneğin ağır ceza mahkemesi,
hasta olan tanığın hastanede dinlenmesi için üyelerinden
birini naip hakim olarak görevlendirebilir.
Hakimin reddi veya çekinmesi
Hakimlerin tarafsız olması gerekmektedir. Aşağıdaki hallerde hakimin davaya bakması yasaktır:
 Suçtan kendisi zarar görmüşse.
 Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile
aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa.
 Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise.
 Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme
bağlantısı varsa.
 Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında 3. derece
dahil kan hısımlığı varsa.
 Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur
ile aralarında 2. derece dahil kayın hısımlığı varsa.
 Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevi,
şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği
yapmışsa.
 Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse.
 Bir karar veya hükme katılan hakim, yüksek görevli
mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz.
 Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan
hakim, kovuşturma evresinde görev yapamaz.
 Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada
görev yapan hakim, aynı işte görev alamaz.
Yukarıdaki hallerin varlığı halinde hakim davadan çekinmelidir. Çekinmezse aşağıdaki kişiler hakimin reddi isteminde bulunabilirler:
 Cumhuriyet savcısı
 Şüpheli veya sanık
 Müdafii
 Katılan
 Katılanın vekili
Hakimin davaya bakmasının yasak olduğu hallerde ret
isteminde bulunmada süre sınırlaması yoktur.
Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir
hakimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu
başlayıncaya kadar istenebilir. Sonradan ortaya çıkan veya
öğrenilen sebeplerle duruşma bitinceye kadar da hakimin
reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılması şarttır.
Hakimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir. Ancak, reddi istenen hakim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme oluşamaz ise bu konuda
CMK’nın 27. maddesinde belirtilen başka mahkemeler karar
verir.
Ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar kesindir.
Ret isteminin kabul edilmemesine ilişkin kararlara karşı
itiraz yoluna gidilebilir.
Reddi istenen hakim, ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.
Kamu Davasına Katılma
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile
malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında yani iddianamenin kabul
edilmesinden sonra hüküm verilinceye kadar şikâyetçi
olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU

Temel İlkeler – Ceza Muhakemesi Makamları – Görev ve Yetki
29
Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde
bulunulamaz.
Katılma, kamu davasının açılmasından yani iddianamenin kabul edilmesinden sonra mahkemeye dilekçe verilmesi
veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma
tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında,
Baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir.
Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz
veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması
halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz.
Ayrıca katılanın,
 hakimi reddetme
 ara kararlara konu olan hususlarda görüş bildirme
 delillerin tartışılmasına katılma yani tanıkların duruşmaya getirtilmesini isteme
 savcı, sanık veya müdafi ile tutanakların okunmasına rıza gösterme
 sanık, tanık, bilirkişinin açıklamalarına karşı beyanda bulunma
 mahkeme başkanı aracılığıyla soru sorma
 belgenin okunmasından sonra belge içeriğine karşı
açıklama yapma
 esas hakkında görüş bildirme
hakkı vardır.
Katılma davayı durdurmaz.
Katılan, Cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın kanun
yollarına başvurabilir. Karar, katılanın başvurusu üzerine
bozulursa, Cumhuriyet savcısı işi yeniden takip eder
Katılanın avukat vekili de katılandan ayrı olarak kanun
yollarına başvurabilir.
Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır.
Ancak mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere
davaya devam edebilirler.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinde İspat Araçları
30
CEZA HUKUKUNDA İSPAT
Geçmişte yaşanan bir olayın tam ayrıntıları ile bilinmesi
için yapılan işlemlere ispat denir. İşte bütün ispat vasıtaları
yargılama sırasında delil olarak karşımıza çıkar. Sanık beyanı, tanık beyanı, bilirkişi mütalaası, keşif ve belgeler delil
olarak kabul edilir.
Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul
edilemez.
Ceza muhakemesinde hakimi bağlayıcı kesin delil yoktur. Hakim delilleri vicdani kanaatiyle serbestçe değerlendir.
Taraflar delil ileri sürebileceği gibi, hakim de delilleri re’sen
de toplayabilir.
Şüpheli / Sanık Beyanı
Şüphelinin beyanı, ifade ve sorgu olarak karşımıza çıkar.
İfade alma, şüphelinin soruşturma evresinde kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından; sorgu ise şüpheli
veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından soruşturma
veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini
ifade eder.
Şüphelinin davet edilerek ifadesinin alınması ve muhakeme işlemlerinin şüphelinin özgürlüğü kısıtlanmadan gerçekleştirilmesi asıldır. Çünkü masumiyet karinedir.
Tanık Beyanı
Beş duyusu ile elde ettiği gözlemleri hakim önünde açıklayan kişidir.
Tanık beyanı en önemli delil kaynaklarındandır. Kural
olarak herkes tanık olabilir.
Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Usulüne uygun olarak
çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla
getirilir.
Tanıklar hakim önünde hazır bulunmak, yemin etmek ve
beyanda bulunmak zorundadırlar.
Bazı kimseler için bu konuda bir istisna vardır ve bunlar
tanıklıktan çekinebilirler.
 Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
 Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
 Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın
hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
 Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya
ikinci derece dahil kayın hısımları.
 Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden
önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler,
dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler. Bu
haktan vazgeçmek mümkündür.
Meslek ve sürekli uğraşıları sebebiyle
 Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının,
 Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler, diğer
bütün tıp meslek veya sanatları mensupları
 Malî müşavirler ve noterler
Avukatlar dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı
halinde, tanıklıktan çekinemez.
Bir tanık, kendisine sorulan bir soruya cevap verdiğinde,
kendisi veya yakınları hakkında ceza kovuşturması yapılabilecekse tanık bu sorulara cevap vermekten çekinebilir.
Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Tanıklık konusu bilgilerin
Devlet sırrı niteliğini taşıması halinde; tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenir. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu
tanık açıklamalarından, sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirir.
Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın
niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi
takdir eder.
Tanıkların Yemini
Tanıklar, tanıklıktan önce ve sonra ayrı ayrı, belirli bir
metne uygun olarak yüksek sesle tekrar etmek veya okumak suretiyle yemin ederler.
Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yazarak ve
imzalayarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır
veya dilsizler işaretlerinden anlayan bir tercüman aracılığıyla ve işaretle yemin ederler.
Şu kişilerin yemin etmeleri istenemez:
1) Dinlenme sırasında on beş yaşını doldurmamış olanlar,
2) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar
3) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç
delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli,
sanık veya hükümlü olanlar
4) Tanık olarak dinlenmeleri halinde mağdurlar
Yasal bir neden bulunmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilebileceği gibi disiplin hapsine de karar verilebilir.
Disiplin hapsine bir kez karar verilebilir ve süresi üç ayı
geçemez.
Belgeler
Okunabilen ve olayı temsil eden her şey belge delili olarak adlandırılır.
Kovuşturma evresinde duruşmada ise dosyaya giren bütün belge delillerinin okunması ve hazır bulunanlarca tartışılması zorunludur.
Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi özel bir usule tâbi tutulmuştur. Bir suç olgusuna
ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.
Soruşturma evresindeki birçok tutanak kovuşturma evresinde belirli şartlar altında belge delili olarak okunabilir.
Örneğin, tanığın, suç ortağının veya sanığın önceki ifadesini
içeren tutanaklar, naip hakim veya istinabe hakimi aracılığıyla sorgusu yapılan sanığa, dinlenen tanığa ait tutanaklar
duruşmada okunur.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinde İspat Araçları
31
Bilirkişi
Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren
konularda hakim veya mahkeme re’sen veya talep üzerine
bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulabilir. Ancak hakimlik
mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözülmesi
olanaklı konularda bilirkişi dinlenemez.
Soruşturma evresinde savcı da bilirkişi görevlendirebilir.
Bilirkişiler, gerçek veya tüzel kişiler arasından seçilirler. İl
adli yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenen
bilirkişi listelerinde yer alanlar listeye kaydolduklarında, bu
listede yer almayan bilirkişiler ise kendilerini atayan merci
huzurunda tarafsız olacakları hususunda yemin ederler.
Bilirkişinin görevini yerine getireceği süre en çok 3 aydır.
Bu süre 3 ay daha uzatılabilir.
Bilirkişi raporunda, hakim tarafından yapılması gereken hukuki değerlendirmelerde bulunamaz.
Bilirkişi, görevini yerine getirmek amacıyla bilgi edinmek
için şüpheli veya sanık dışındaki kimselerin de bilgilerine başvurabilir.
Yasal bir sebep olmaksızın bilirkişilikten veya yeminden
çekinen bilirkişi hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya bilirkişiliğin gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her
halde 3 ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir. Kişi
bilirkişilik yükümlülüğünü yerine getirirse hemen serbest
bırakılır. Disiplin hapsi kararına itiraz edilebilir.
Bilirkişiliği kabul yükümlülüğü
Aşağıda belirtilen kişi veya kurumlar, bilirkişilik görevini
kabul etmekle yükümlüdürler:
 Resmi bilirkişilikle görevlendirilmiş olanlar.
 Bilirkişi listelerinde yer almış bulunanlar.
 İncelemenin yapılması için bilinmesi gerekli fen ve
sanatları meslek edinenler.
 İncelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya
resmen yetkili olanlar.
Hakimin reddinde olduğu gibi bilirkişinin de reddi mümkündür. Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya
sanık, müdafi veya kanuni temsilci, bilirkişinin reddini isteyebilirler. Ret istemi hakim veya mahkemeye yapılır. Soruşturma evresinde savcı tarafından kabul edilmeyen ret istemi
sulh ceza hakimi tarafından incelenir.
Tanıklıktan çekinmeyi gerektirecek sebepler bilirkişiler
hakkında da geçerlidir. Bilirkişi, geçerli diğer sebeplerle de
görüş bildirmekten çekinebilir.
Keşif
Keşif, beş duyu organı aracılığıyla, yani görerek, duyarak, koklayarak tadarak ve dokunarak belirti delilinin incelenmesi faaliyetidir. Keşifle belirti delilleri anlamlandırılır.
Kişiler, nesneler, örneğin bir belge, ses ve görüntü tespit
eden aletlerle yapılan kayıtlar, kişiler ve olgular bu faaliyetin
konusunu oluşturabilir.
Keşif faaliyeti, kural olarak yargı (hakim) faaliyetidir. Soruşturma evresinde ancak gecikmede tehlike olan hallerde
savcının keşif faaliyetini yapması kabul edilmiştir.
Keşif faaliyeti esnasında şüpheli, sanık, müdafi, mağdur
ve mağdurun avukatı hazır bulunabilir.
Keşif faaliyeti soruşturma evresinde veya kovuşturma
evresinde duruşma dışında yapılmış ise bu faaliyetin sonuçlarını içeren tutanak belge delili olarak duruşmada okunur.
Diğer delillerin ortaya konulmasına ilişkin kurallar, burada
da geçerli olur. Yani tüm belge delillerinde olduğu gibi, keşif
tutanaklarının okunmasından sonra sanığa bir diyeceği olup
olmadığı sorulur.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinde Koruma Tedbirleri
32
KORUMA TEDBİRLERİ
Konusu bir ceza uyuşmazlığının çözülmesi olan ceza yargılaması faaliyetinin gerek sağlıklı bir biçimde yapılabilmesi
ve gerek sonuçta verilen kararların uygulanabilmesini sağlamak için, henüz bu faaliyet sırasında bazı önlemlere başvurulması zorunlu olmaktadır.
Yakalama
Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının
bulunmaması.
Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri
düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl
başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine
sahiptirler.
Kolluk yakalanan kişiye haklarını bildirir.
Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya
güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması
şikâyete bağlı değildir.
Gözaltı
Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar
verilebilir. Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim
veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç,
yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlıdır.
Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki
güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir
verebilir.
Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden
olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle
yakalama işlemi uygulanamaz.
Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir.
Tutuklama
Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve
bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya
sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi,
verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü
olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme,
gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları
üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında
kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
c) Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, kasten öldürme, silahla kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, çocukların
cinsel istismarı, Hırsızlık ve yağma, uyuşturucu veya uyarıcı
madde imal ve ticareti, Suç işlemek amacıyla örgüt kurma,
Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu
Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar, söz konusu ise
Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama
kararı verilemez.
Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi,
Kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkeme
karar verir.
Tutuklulukta geçecek süre
Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu
hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı
geçemez.
Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla
tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle
karar verilir.
Tutukluluk durumunun incelenmesi, otuzar günlük süreler içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
Adli Kontrol
Adli kontrol tutuklamanın alternatifidir. Tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine
adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adli
kontrol kararı verilebilir. Kanunlarda öngörülen tutukluluk
sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adli
kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
Adli Kontrol Tedbirleri
 Yurt dışına çıkamamak.
 Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
 Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına
ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime
devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
 Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında
sürücü belgesini teslim etmek.
 Hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinde Koruma Tedbirleri
33
tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
 Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle
ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
 Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
 Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç
mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya
kişisel güvenceye bağlamak.
 Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî
kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı
düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
 Konutunu terk etmemek.
 Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
 Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
Soruşturma evresinde adli kontrol kararı, Cumhuriyet
savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından verilir.
Kovuşturma evresinde adli kontrol kararı, Cumhuriyet
savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkemece verilir.
Cumhuriyet savcısı veya kolluk tarafından adli kontrol
kararı verilemez.
Hastaneye yatmak hariç, adli kontrol altında geçen süre
şahsi hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup
edilemez.
Adli kontrole uymayan şüpheli veya sanık hakkında
hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun,
hemen tutuklama kararı verebilir.
Arama
Makul şüphe varsa, şüphelinin veya sanığın yakalanabilmesi veya suç delillerinin elde edilebilmesi amacıyla,
şüpheli veya sanığın ya da diğer bir kişinin üstü, eşyası,
konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz. Ancak suçüstü veya gecikmesinde
sakınca bulunan haller ile firar eden kişinin tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda bu kural uygulanmaz.
 Arama kural olarak hakim kararı ile yapılır.
 Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılır.
 Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile yapılır. Ancak, konutta, işyerinde
ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, kolluk
amirinin yazılı emri ile yapılamaz.
 Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabilir. Baro başkanı veya onu temsil eden bir
avukat bu aramada hazır bulundurulur.
 Askeri mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askeri makamlar tarafından yerine
getirilir.
 Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz.
 Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge
veya kağıtlarını inceleme yetkisi, Cumhuriyet savcısı ve
hakime aittir.
Elkoyma
İspat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç
müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerine
elkonulabilir.
Hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına
ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile
kolluk görevlileri, elkoyma işlemini gerçekleştirebilir.
Hakim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi, 24 saat
içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını
elkoymadan itibaren 48 saat içinde açıklar; aksi halde elkoyma kendiliğinden kalkar.
Elkoyma yasağı: Şüpheli veya sanık ile tanıklıktan çekinebilecekler kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere;
bu kimselerin nezdinde bulundukça elkonulamaz. Örneğin
şüphelinin ile avukatı, doktoru, nişanlısı veya babası arasındaki mektup böyledir.
Eşya veya malvarlığı değerlerini teslimden kaçınma halinde bu şeyin zilyedi hakkında 3 aya kadar disiplin hapsi
uygulanabilir.
Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma: Suçun işlendiğine ve suçtan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe sebebi
varsa, taşınmazlara, hak ve alacaklara elkonulabilir. Bu
elkoyma bazı suçlarla (CMK m.128/2) ilgili yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda mümkündür ve bu elkoymaya
ancak hakim karar verebilir.
Bu taşınmaz, hak ve alacakların şüpheli veya sanıktan
başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, elkoyma işlemi yapılabilir.
Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi muhafaza görevini kötüye
kullanması suçunu oluşturur.
Postada elkoyma: Suçun delillerini oluşturduğundan
şüphe edilen ve gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturma
ve kovuşturmada adliyenin eli altında olması zorunlu sayılıp,
posta hizmeti veren her türlü resmi veya özel kuruluşta
bulunan gönderilere, hakimin veya gecikmesinde sakınca
bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararı ile elkonulabilir.
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma: Bir suç dolayısıyla
yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkanının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hakim tarafından karar
verilir.
Bilgisayar ve bilgisayar kütüklerinde elkoyma sırasında
sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır. İstemi halinde şüpheliye veya vekiline yedekten bir kopya verilir.
Diğer Koruma Tedbirleri
Yukarıdakilerin yanında, CMK’da aşağıdaki koruma tedbirleri de bulunmaktadır:
Şirket yönetimi için kayyım tayini: Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinde Koruma Tedbirleri
34
şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hakim veya mahkeme, şirket işlerinin
yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir.
İletişimin denetlenmesi (telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması): Bir
suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç
işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve
başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması
durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın
telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.
Cumhuriyet savcısı kararını derhal hakimin onayına sunar ve
hakim, kararını en geç 24 saat içinde verir. Sürenin dolması
veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir
Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.)
Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi: Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin
bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde,
hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhu‐
riyet savcısının kararı ile kamu görevlileri gizli soruşturmacı
olarak görevlendirilebilir.
Teknik araçlarla izleme: Bu tedbir sadece CMK
m.140/1’de sayılan suçlarla ilgili uygulanabilir. Bu suçların
işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve
başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya
sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik
araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir. Teknik
araçlarla izlemeye hakim, gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar 24 saat içinde hâkim
onayına sunulur.
KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT
Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre
içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya
beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç
için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması
nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki
suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı
bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları
oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli
tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten
isteyebilirler.
CMK’da koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemi
sadece yakalama, gözaltına alma, tutuklama, arama ve
elkoyma tedbirleri ile sınırlı olarak kabul edilmiştir.
İletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, teknik araçlarla izleme gibi koruma tedbirlerinde
tazminat istenememektedir.
Tazminat istemi karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde yapılmalıdır.
İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mah‐
kemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat
konusu işlemle ilişkili ise başka ağır ceza mahkemesinde
karara bağlanır.
Tazminat konusundaki ağır ceza mahkemesinin kararına
karşı istemde bulunan, savcı veya Hazine temsilcisi, istinaf
yoluna başvurabilir.
Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder.
İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama halinde; Devlet, iftira
eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.
Tazminat isteyemeyecek kişiler
Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:
 Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği,
durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
 Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma
gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya
davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici
olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
 Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
 Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç
işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinin Evreleri – Kanun Yolları
35
SORUŞTURMA
Soruşturma, ceza muhakemesinin ilk evresidir. Suç işlendiği şüphesinin yetkili merciler tarafından öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar olan muhakeme süreci,
kanun koyucu tarafından soruşturma evresi olarak ifade
edilmiştir.
Soruşturma evresinin temel amacı, delillerin toplanması
ve koruma altına alınması, şüphelinin ve isnadın belirlenmesi suretiyle duruşmanın hazırlanmasıdır.
SORUŞTURMA EVRESİNİN ÖZELLİKLERİ
Soruşturmanın Gizliliği
Savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. Gizlilikle kastedilen,
soruşturma işleminde ilgililerinden başka kimsenin hazır
bulunamaması; işlemler tutanağa bağlandığında ise dosyanın üçüncü kişiler tarafından görülememesidir.
Soruşturmanın Yazılılığı
Yazılılık, soruşturma evresinde yapılan sözlü veya hareketli tüm işlemlerin tutanağa geçirilmesini ifade eder. Her
soruşturma işlemi tutanağa bağlanır ve tutanak, adli kolluk
görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hakimi ile hazır
bulunan yazman tarafından imza edilir. İşlemde müdafi
veya vekil sıfatı ile bir avukat hazır bulunmuş ise tutanakta
onların da ismi ve imzası bulunur.
Soruşturmanın Dağınıklığı
Dağınıklık, soruşturma işlemlerinin hep aynı kişi veya kişiler tarafından yapılmasının gerekli olmadığını ifade eder.
Bir yargı çevresindeki Cumhuriyet başsavcılığı, soruşturmanın kapsamlı olması halinde başsavcılık bünyesindeki birden
fazla savcıyı bir olayı soruşturmakla görevlendirebilir.
Soruşturmanın Kurala Bağlı Olmayışı
Yasa’da, kovuşturma evresine ilişkin işlemlerin sırası ayrıntılı olarak gösterilmesine karşılık, soruşturma evresinde
araştırmaların nasıl yapılacağı, hangi sırayla yürütüleceği
düzenlenmemiştir.
Soruşturmanın Kamusallığı
Kamusallık ilkesi, cezalandırma yetkisinin bireyden alınarak devlete geçmesini ifade eder. Kamu düzenini bozan
ve suç teşkil eden eylemler hakkında ceza soruşturmasını
yürütmek, devletin görevidir.
Soruşturmanın Mecburiliği
Soruşturmanın mecburiliği (kanuniliği) ilkesi, soruşturma makamlarının basit suç şüphesi üzerine soruşturmayı
başlatma yükümlülüğünü ifade eder. Adli makamlar, herhangi bir nedenle soruşturma yapamayacaklarını söyleyemezler.
Şikâyet
Şikâyete bağlı olan suçlarda ceza soruşturması ve kovuşturması, suçtan zarar gören kimsenin şikâyeti ile başlar.
Şikâyet, hem bir muhakeme şartı hem de suçun öğrenilme şeklidir.
Suçtan zarar görenin, fiilin ve failin cezalandırılması isteğini içeren beyanı şikâyet olarak adlandırılır. Yasa koyucu,
hangi suçların şikâyet üzerine soruşturulacağını suça ilişkin
maddelerde belirtmiştir.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçun
mağduru, tüzel kişi de olabilir. Tüzel kişi adına şikâyet hakkını, tüzel kişiyi temsile yetkili organ kullanır.
Suça ilişkin şikâyetler de ihbarlar gibi Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk makamlarına, vali veya kaymakamlığa veya yurt dışında işlenip de ülkede takibi gereken suçlar
hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına, bir kamu
görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak ilgili kurum veya
kuruluş idaresine yapılabilir.
Suçtan zarar görenin kovuşturma evresinde yeniden
şikâyet dilekçesi vermesi gerekmez. İhbar dilekçesi şikâyete
dönüşür. Suçtan zarar gören açıkça şikâyetten vazgeçmediği
takdirde yargılamaya devam olunur.
Suçtan zarar gören şikâyet hakkını altı ay içinde kullanmalıdır.
Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre,
şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği
veya öğrendiği günden başlar.
Süre, hem fiilin hem de failin bilindiği veya öğrenildiği
anda işlemeye başlayacaktır.
Şikâyet süresi, teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı,
kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme
suçlarda son suçun işlendiği andan itibaren işlemeye başlar.
Soruşturmanın Sonuçları
İddianame Düzenlenmesi
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa;
Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
İddianame, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenir.
İddianamede,
1) şüphelinin kimliği,
2) müdafi,
3) maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
4) mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
5) açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda
bulunan kişinin kimliği,
6) şikâyette bulunan kişinin kimliği,
7) şikâyetin yapıldığı tarih,
8) yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
9) yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
10) suçun delilleri,
11) şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise,
gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
gösterilir.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinin Evreleri – Kanun Yolları
36
Mahkeme, iddianamenin ve soruşturma evrakının kendisine verildiği tarihten itibaren on beş gün incelemesini
gerçekleştirir. On beş gün içinde iade edilmeyen iddianame
kabul edilmiş sayılır. Buna zımni kabul denir. İddianamenin
kabulüyle dava açılmış olur.
Mahkeme eksik veya hatalı noktalar tespit ettiğinde bu
noktaları belirtmek suretiyle iddianamenin Cumhuriyet
başsavcılığına iadesine karar verebilir.
Aşağıdaki belirtilen şekilde düzenlenen iddianameler iade edilebilir:
a) Unsurları eksik olarak düzenlenen
b) Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut
bir delil toplanmadan düzenlenen.
c) Önödemeye tabi olduğu soruşturma dosyasından
açıkça anlaşılan işlerde önödeme usulü uygulanmaksızın
düzenlenen.
d) Uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı
Yeterli delile ulaşılamaması, yeterli delile ulaşılsa bile
önödeme, uzlaşma veya iddianamenin düzenlenmesinin
ertelenmesi söz konusu olduğunda veya kovuşturmanın
mümkün olmadığı hallerde ya da Cumhuriyet savcısının
takdir hakkını kullandığı hallerde soruşturma evresi, kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı ile sona erer.
İddianamenin Düzenlenmesinin Ertelenmesi
Cumhuriyet savcısı, soruşturulması ve kovuşturulması
şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis
cezasını gerektiren suçlarda iddianamenin düzenlenmesini
ertelemeye karar verebilir. İddianamenin düzenlenmesinin
ertelemesine karar verilebilmesi için soruşturma sonucunda
şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli delile ulaşılmış olması
gerekir.
Erteleme kararı verilebilmesi için ayrıca
1) şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis
cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
2) yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
3) kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve
toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı
olması,
4) suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin
suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.
Bu koşulların tamamının birlikte gerçekleştiğini kabul
eden Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiğine dair yeterli
şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş
yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir.
KOVUŞTURMA
Kovuşturma evresi ceza muhakemesinin ikinci ve son
evresidir. Bu evre iddianamenin kabulüyle başlayıp, son
kararın (hükmün) kesinleşmesine kadar devam eder.
Kararın kesinleşmesinden önceki kovuşturma evresi ise
üç bölümden oluşur.
Bunlar;
1) duruşma hazırlığı,
2) duruşma
3) hükmün oluşturulması.
DURUŞMA HAZIRLIĞI DEVRESİ
Duruşma Gününün Belirlenmesi
Mahkeme iddianamenin kabulünden sonra davaların
geliş sırasına göre duruşma gününü belirler. Yasaya göre,
duruşmanın kesintisiz ve ara vermeden tek oturumda (celsede) yapılması asıldır.
Sanığa İddianamenin Tebliği
Sanığa duruşma gününü bildiren çağrı kâğıdı ile birlikte
iddianame de tebliğ edilir. İddianamenin ve duruşma gününün tebliği ile duruşma günü arasında en az bir hafta süre
olması gerekir.
Delillerin Toplanması
Cumhuriyet savcısı suçun ispatına yarayacak delilleri iddianame ile birlikte mahkemeye verir veya bildirir. İddianame yeterli delili içerdiğinde kabul edilir. Ancak iddianamenin kabulünden sonra yeni delillerin ortaya çıkması
mümkündür. Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya
savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların
ilişkin olduğu olayları göstererek bu konudaki dilekçesini
duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına verir.
Erken Dinleme
Kural olarak tanık ve bilirkişilerin doğrudan doğruyalık
ve sözlülük ilkeleri gereğince duruşma devresinde ortaya
konulması ve tartışılması gerekir. Ancak belirli hallerde bu
işlem duruşma hazırlığı devresinde de yapılabilir.
Erken Keşif ve Muayene
Duruşma hazırlığı devresinde keşif ve muayeneye ihtiyaç duyulursa mahkeme, naip veya istinabe olunan hakim
aracılığıyla bu işlemlerin yapılmasına karar verebilir.
Erken Sorgu
Yurt dışında bulunan sanığın belirlenen duruşma gününde mahkemede hazır bulunmasının zor olduğu hallerde
bu tarihten önce, yani duruşma hazırlığı evresinde de mahkeme tarafından duruşma açılarak veya istinabe suretiyle
erken sorgusunun yaptırılması mümkündür.
DURUŞMA DEVRESİ
Duruşma devresi, mahkeme önünde gerçekleşen ve
esas olarak delillerin tartışıldığı en önemli devredir. Yargılama makamı, bu tartışma sonunda sanığın suçluluğu ya da
suçsuzluğu konusunda bir kanaate ulaşarak uyuşmazlığı
çözer.
Hakim, vicdani kanaatini duruşmadaki tartışma sonucunda oluşturacaktır.
Duruşmanın doğrudan doğruyalığı ve sözlülüğü esastır.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinin Evreleri – Kanun Yolları
37
Duruşmaya ara verilmeksizin devam edilerek hüküm
verilir.
Yasaya göre, hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş
ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir.
Duruşmanın Yoğunluğu
Yoğunluk ilkesi, duruşmada delillerin tartışılması esnasında delilin doğruluğuna ve olayın ispatına ilişkin olarak
oluşan kanaatin unutulmaması için duruşmanın, mümkün
olduğunca bir oturumda; mümkün olmadığında birbirine
yakın tarihli oturumlarda bitirilmesini ifade eder.
Duruşmanın Doğrudan Doğruyalığı
Duruşmanın doğrudan doğruyalığı, hüküm verecek olan
mahkeme üyelerinin, sanık, tanık ve olayın diğer tüm delilleri ile bire bir karşı karşıya gelmesini, onlarla doğrudan
temas etmesini ve delil ikamesinin başka hakime bırakılamamasını ifade eder.
Duruşmanın Sözlülüğü
Duruşmanın sözlülüğü, duruşmada kural olarak Türkçe
dile getirilmiş ve tartışılmış hususların hükme esas alınmasını ifade eder. Bir delil tarafların bilgisi dahilinde olsa ve
dosyadan varlığı anlaşılsa da, duruşmada dile getirilip tartışılmadıkça, hüküm verilirken göz önünde tutulamayacaktır.
Delilin konuşulmaması, onun olmaması ile eş anlamlıdır.
Duruşmanın Kamuya Açıklığı (Aleniliği)
Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır.
Kamuya duyurma kitle haberleşme araçlarıyla da gerçekleştirilebilir.
Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde aleniyetin kaldırılmasına ve duruşmanın
kamuya kapatılmasına mahkemece karar verilebilir. Duruşmanın kapatılmasına karar verildiği hallerde bu konudaki
gerekçeli karar ile hüküm yine aleni duruşmada açıklanır.
Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı
yapılır hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.
Kapalı duruşmanın içeriği hiçbir iletişim aracıyla yayımlanamaz.
HÜKMÜN OLUŞTURULMASI DEVRESİ
Müzakere ve Oy Verme
Duruşma sona erdikten sonra mahkeme üyeleri müzakere etmek üzere çekilerek veya basit işlerde hemen değerlendirme yaparak kararlarını bildiriler. Mahkemenin uyuşmazlığı çözen son kararına hüküm denir. Hükmün oluşturulması sırasında gerçekleştirilen müzakerelerde sadece
hükme katılacak hakimler bulunur. Savcı müzakerelere
katılamaz.
Hüküm Çeşitleri
Beraat kararı,
1) yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış
olması,
2) yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit
olması,
3) yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
4) yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen,
olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
5) yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit
olmaması, hallerinde verilir
Beraat kararının gerekçesinde belirtilen bu sebeplerden
hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı,
1) yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl
hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin
bulunması,
2) yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin
yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir
veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
3) meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
4) kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi, hallerinde, kusurun bulunmaması dolayısıyla verilir.
İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen,
a) etkin pişmanlık,
b) şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,
c) karşılıklı hakaret,
d) işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı hallerinde de
ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir.
Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, belirtilen bu hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
Mahkûmiyet kararı,
Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde verilir.
Mahkûmiyet kararının gerekçesinde
1) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler,
2) delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme
esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi,
3) ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen
fiili ve bunun nitelendirilmesi,
4) cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin
istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar gösterilir.
Güvenlik tedbiri uygulanması kararı
Yüklenen suçun işlediğinin sabit olması halinde, belli bir
cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra
hükmolunur. Bu kararın verilme sebebi gerekçesinde gösterilir
Davanın reddi kararı
Aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış
bir dava varsa karar verilir.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinin Evreleri – Kanun Yolları
38
Davanın düşmesi kararı
Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin
varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, karar verilir. Bu
kararın verilme sebebi gerekçesinde gösterilir.
Davanın durması kararı
Soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa;
gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Örneğin sanık kovuşturma evresinde milletvekili seçilirse
durma kararı verilir. Bu karar çeşidi son karar (hüküm)
niteliğinde değildir. Çünkü kovuşturma şartı gerçekleştiğinde muhakeme kaldığı yerden devam eder. Dolayısıyla durma kararı mahkemenin son kararı değildir.
HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
Genel Olarak
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, iki yıldan az
hapis cezasına veya adli para cezasına ilişkin hükümlerin
açıklanmasının daha sonraya ertelenmesine imkan tanıyan
bir muhakeme kurumudur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
1) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis
veya adlî para cezası olmalı,
2) sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunmamalı,
3) mahkeme, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki
tutum ve davranışlarını göz önünde bulundurarak yeniden
suç işlemeyeceği hususunda kanaate varmış olmalı,
4) suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zarar, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin
suretiyle tamamen giderilmeli,
İnkılâp kanunlarında yer alan suçlarda hükmün açıklamasının geri bırakılması kararı verilemez.
Sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli
olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. Denetim süresi içinde sanıktan bazı yükümlülükleri
yerine getirmesi mahkemece istenebilir. Denetim süresi
içinde dava zamanaşımı durur.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve
yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması
geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi
kararı verilir.
Denetim süresi içinde sanığın kasten yeni bir suç işlemesi veya yükümlülüklerine aykırı davranması halinde,
mahkeme hükmü açıklar.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara
mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı,
hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, yukarıda
belirtilen amaç için kullanılabilir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı
itiraz yoluna başvurulabilir.
KANUNYOLLARI
Kanunyolları, yargılama makamları (hakimler ve mahkemeler) tarafından verilen ve hukuka aykırı olduğu ileri
sürülen kararların, kural olarak, başka bir yargılama makamı
tarafından tekrar incelenmesini sağlayan hukuki çarelerdir.
Kanunyolları, aleyhine kanunyoluna başvurulan kararların
denetlenmesine ve gerekiyorsa düzeltilip değiştirilmesine
olanak tanır.
 Kanunyollarına başvurabilecek kişiler
 Cumhuriyet Savcısı
 Şüpheli/Sanık
 Avukat
 Şüpheli veya Sanığın Yasal Temsilcisi ve Eşi
 Katılan/Suçtan Zarar Gören
OLAĞAN KANUNYOLLARI
Olağan kanunyolları, kesinleşmemiş kararlara karşı gidilen başvuru yollarıdır. Bunlar, itiraz, istinaf ve temyiz olmak
üzere üç çeşittir.
İtiraz
İtiraz, bir hakim veya yasada açıkça gösterilen hallerde
mahkeme kararının, bu karardan zarar gören ilgili kişinin
başvurusu üzerine, kural olarak başka bir mercide hukuken
ve maddi yönden yeniden incelenmesine olanak tanıyan bir
kanunyoludur.
Hakim veya mahkeme kararına karşı itiraz, yasanın ayrıca hüküm koymadığı hallerde ilgililerin kararı öğrendiği
günden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır.
İtiraz, itiraz edilen kararı veren makama yapılır. Ancak
kararına itiraz edilen makam itirazı yerinde görürse kararını
düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
Bir karara karşı itiraz yoluna başvurma, o kararın yerine
getirilmesine engel olmaz. Ancak, kararına itiraz olunan
makam veya bu itirazı inceleyecek olan merci, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. İtiraz
merci itirazı haklı görürse, itiraz konusu olan kararı kaldırır
ve bu konuda yeni bir karar verir. İtiraz üzerine verilen karar
kesindir.
İstinaf
İstinaf, ceza muhakemesinde ikince derecede yer alan
bir kanunyoludur. Bu kanunyolunun en önemli özelliği,
olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin veya gerçekleşme
şeklinin ceza muhakemesinde ikince dereceyi oluşturan ve
üst dereceli bir mahkeme olan bölge adliye mahkemelerinde yeniden incelenmesine imkân sağlamasıdır. Bu kanunyolunda da ilk derece yargılamasında duruşmanın özelliklerinden olan doğrudan doğruyalık ve sözlülük prensiplerine
bağlı bir inceleme yapılır.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinin Evreleri – Kanun Yolları
39
Temyiz
Bölge adliye (istinaf) mahkemesinin bozma dışında kalan hükümlerine karşı temyiz yoluna gidilebilir.
Temyiz başvurusunu Yargıtay inceler. Temyiz, ancak
hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Temyizde
hüküm sadece hukuki yönden incelenir.
Temyiz yoluna ilgilinin kararı öğrenmesinden itibaren 7
gün içinde gidilebilir.
Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.
Temyizde duruşma yapılmaz. Ancak 10 yıl veya daha fazla
hapis cezasına ilişkin hükümlerde duruşma yapılır.
Temyiz sonucunda Yargıtay bozma, istemin esastan
reddi (onama) veya bazı hallerde (CMK m.303) düzelterek
onama kararı verir.
Yargıtay’dan verilen bozma kararına bölge adliye veya
ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Ancak,
direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen
kararlara karşı direnilemez.
Temyiz yoluna sadece sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan
cezadan daha ağır olamaz.
OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı (olağanüstü itiraz)
Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı başvurulabilen kanun yoludur. Bu yola Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı re’sen veya istem üzerine başvurabilir. İtiraz Yargıtay
Ceza Genel Kuruluna yapılır. Başsavcı ilamın kendisine
verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde itiraz yoluna gidebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
2. Kanun yararına bozma (yazılı emir)
İstinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerin Yargıtay tarafından bozulması
için başvurulabilen kanun yoludur.
Bu yola Adalet Bakanlığının yazılı istemi üzerine Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı başvurabilir.
Hükümlünün cezasının kaldırılması veya azaltılması gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu yola re’sen
başvurabilmesi de mümkündür.
Yargıtay ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar. Bu şekilde
verilen bozma kararına karşı direnilemez.
Kanun yararına bozma kanun yolunda süre sınırlaması
yoktur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı temyizden geçerek kesinleşmiş kararlara gidilen kanun yolu iken, kanun yararına bozma temyizden geçmeksizin (7 günlük süreyi kaçırmak
gibi) kesinleşmiş kararlara karşı gidilen kanun yoludur.
3. Yargılamanın yenilenmesi
Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, kanunda
belirtilen hallerde yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar
görülür. Yargılamanın yenilenmesinde süre sınırlaması
yoktur. Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmü veren mahkemeye yapılır. İstem kabul edilirse duruşma açılarak dava
yeniden görülür.
Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü,
yargılamanın yenilenmesi istemine engel olmaz. Ölenin eşi,
üstsoyu, altsoyu, kardeşleri yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilirler. Bu kişilerin yokluğu halinde Adalet
Bakanı da yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilir.
Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkeme, infazın geri bırakılmasına veya
durdurulmasına karar verebilir.
Yargılamanın yenilenmesi istemi hükümlünün lehine
olarak yapılmışsa, yeniden verilecek hüküm önceki hükümle
belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez.
Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri
Sahte belge kullanılması
Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin
sahteliği anlaşılırsa.
Yalan tanıklık veya bilirkişilik
Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin
hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya
ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği
anlaşılırsa.
Hakimin suç işlemesi
Hükme katılmış olan hakimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını
veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
Hükmün dayanaksız kalması
Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile
ortadan kaldırılmış ise.
Yeni olaylar veya yeni delillerin ortaya çıkması
Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar
yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz
önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir
cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm
edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararı
Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle
verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş
olması. Bu halde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl
içinde istenebilir.
Sanık veya hükümlünün aleyhine yargılamanın yenilenmesi nedenleri
Sahte belge kullanılması
Duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
Ceza Muhakemesinin Evreleri – Kanun Yolları
40
Hakimin suç işlemesi
Hükme katılmış olan hakimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte
olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü lehine kusur
etmiş ise.
Beraat eden sanığın hakim önünde suçu ikrarı
Sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hakim
önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa.
Yargılamanın yenilenmesinin kabul edilmeyeceği hal
(1) Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın
yenilenmesi kabul edilemez.
(2) Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol
varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.