
Bölge Yönetimi
Giriş
Bugüne kadar bölge yönetimine ilişkin arayışların genellikle güvenlik ve ekonomik kalkınma bağlamında ele alındığı görülmektedir. Bu iki konuda en çok dile getirilen bölgeler ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesidir. Çünkü bu bölgelerde hem güvenlik sorunu daha fazladır, hem de ekonomik bakımdan en güçsüz bölgelerdir. Ancak bugün bölge yönetimi anlayışının sadece ekonomik ve güvenlik bağlamında değil, aynı zamanda bir yönetim kademesi olarak da yönetim sistemimizde yer alması gerektiği ileri sürülmektedir. Bu yönetim kademesinin, özellikle “bölge yerel yönetimleri” çerçevesinde gerçekleşmesi, bölgelerin gelişmesinde ve etkin bir yönetimin sağlanmasında daha etkili olabilir. Günümüzde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde varlığını sürdüren GAP Yönetimi, güvenlik ve ekonomik kalkınmanın yanında bir yerel yönetim birimini sahip olduğu fonksiyonlara da sahiptir. Bu fonksiyonların bir bölgeye hitap etmesi nedeniyle, GAP bir bölge yönetimi izlenimi de vermektedir. Dolayısıyla, farklı şekillerde ifade edilse de aslında bölge yerel yönetimleri bugün uygulamada vardır denebilir.
Bölge ve Bölge Yerel Yönetim Kavramı
Bölge kavramının tam olarak tanımını yapmak zor görünmektedir. Örneğin, fiziksel ya da kültürel nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan ve bu açıdan kendine bitişik olan yörelerden farklılaşan bir toprak parçası olarak tanımlandığı gibi, iller ile merkezi devlet yönetimi arasındaki mülki yönetim kademesi veya illerden daha geniş coğrafi birimlerde eşgüdümlenmesi gerekli görülen bazı hizmetlerin yürütüldüğü coğrafi – yönetsel birim olarak tanımlanabilir.
Türkiye’de bölgenin, iller ile merkezi yönetim arasındaki mülki yönetim kademesi olması durumu, istisnai ve geçicidir.
Türkiye’de bölge kavramının, merkezi yönetimin taşra örgütlenmesi çerçevesinde ele alındığı görülmektedir. Buna göre Türk kamu yönetimi literatüründe bölge, birkaç ilin kümelendirilmesi ile oluşturulan ilden daha geniş ölçekli bir coğrafi alanı ifade etmektedir.
Bölge Yönetimi Üzerine Tartışmalar
Bölge yönetimine ilişkin tartışmalar aslında her zaman güncelliğini korumuştur. 1961 Anayasası’nın, Temsilciler Meclisinde konuşulması esnasında bölge sözcüğünün konulup konulmaması konusunda iki endişe dile getiriliyordu:
- Geçmişte denenmiş ve başarılı olamamış “Genel Müfettişlik” uygulamasının ihyası söz konusu olabilirdi. Nitekim bazı temsilciler, geçmişte uygulana bu yönetim şeklinin “başarılı olmadığını”, “halk arasında yanlış zihniyetlere yol açtığı” dile getiriliyordu. Dolayısıyla böylesine olumsuz bir tecrübenin anayasala bir nitelik kazanmasının uygun olmayacağını ileri sürüyorlardı.
- “Bölgecilik” oluşturulmasından çekinilmekteydi. Nitekim temsilcilerden bazıları, “bu madde bölgeciliği doğurur. Komisyonda vazgeçsin”, “gayet kötü neticelere yol açar” şeklinde fikirler ileri sürmüşleridir. Ancak bu fikirlere karşı çıkanlarda olmuşlardır. Örneğin Komisyon sözcüsü şu fikirleri ileri sürmüştür: “Bazı arkadaşlarımız bölgecilik kurulduğundan bahsettiler. Bundan endi,şeye mahal yoktur. Dünyanın her yerinde artık hizmetlerin şümulünün genişlemesi ve vilayetlerde çeşitli ünitelerin hudutlarını çoktan aşması ve durumun diğer vilayetlere sirayet etmesi karşısında hizmetleri birleştirmek suretiyle daha randımanlı ve koordineli bir çalışma yoluna gidilmiş bulunmaktadır.
Genel olarak değerlendirildiğinde, bölgecilik oluşturma endişesi, bölgede yaşayan vatandaşlar arsında rekabet ve huzursuzluklara yol açacağı, siyasi ayrılıkları ortaya çıkacağı ve ülkenin bölünebileceği gerçeğime dayanmaktaydı.
Bölge Yönetimine İlişkin Uygulamalar
Bugüne kadar bölge yönetimine ilişkin uygulamalar farklı şekilde ortaya çıkmıştır. Bunlardan bir kısmı mülki yönetim ve güvenlik amaçlı olarak belirginleşirken, bir kısmı da ekonomik amaçlı olarak kurulmuştur.
- Mülki Yönetim ve Güvenlik Amaçlı Bölge Yönetimler
- Genel Müfettişlik Kurumu
Siyasal birliği sağlamak amacıyla oluşturulan bu kurumun yasal dayanağı 1913 tarihli geçici yasadır. Kurumun görevleri arasında imar ve ulusal servetin arttırılması yer alsa da esas olarak güvenliği sağlamak için kurulduğu söylenebilir. 1921 Anayasası’nda yer bulan Genel Müfettişlik kurumu, Şeyh Said Ayaklanması’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da meydana getirdiği iç güvenlik sorununun etkisiyle 1927’de 1164 sayılı yasa ile bölgede, genel müfettişlikler oluşturulmuştur.
Genel Müfettişlikler, uygulamada istenileni bir türlü veremediklerinden, il sistemine aykırı bir örgütlenme biçimi olarak varlıklarını sürdüremeyerek ortadan kaldırılmıştır. 1949’da varlığına son verilen bu kurumu, o günün koşullarının gerektirdiği ve belli bir zaman diliminde yaşayan bir kurum olarak kabul etmek gerekir.
- Olağanüstü Hal Bölge Valiliği
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği, 19 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren 285 sayılı KHK ile kurulmuştur. Bu kararname ile yapılan düzenlemenin amacı olağanüstü hal bölgesi olarak sayılan illerin oluşturduğu bölge sınırları içinde güvenliği sağlamaktır. Dolayısıyla yerel kamu hizmetleriyle ve bölgesel planlama için örgütlenmeyle ilgisi yoktur. OÜBV, ilin valiliğini sürdürmekle beraber, yalnızca, kolluk ve güvenlik güçleri ile ilgili yetkilere sahip bulunmakta, eşgüdümcülük işlevi bununla sınırlı kalmaktadır. OHBV’ nin sınırlarının genişletip daraltılması il valilerinin bağlı olduğu statüyü değiştirmemektedir.
- Ekonomik Amaçlı Bölge Yönetimler
- Serbest Bölgeler
Serbest bölgelerin yasal dayanağı 1985 yılında yürürlüğe giren 3218 sayılı Serbest Bölgeler Yasası’dır. Yasaya göre serbest bölgeler, ihracat için yatırım ve üretimi arttırmak, teknoloji ve yabancı sermaye girişini hızlandırmak, ekonominin ihtiyaç duyduğu girdileri düzenli ve ucuz yoldan sağlamak, dış ticaret ve finansman ihtiyaçlarından yararlanmak amacıyla kurulmaktadır.
- Güneydoğu Anadolu Projesi ( GAP )
Yasal dayanağı 27.09.1989 tarih ve 388 sayılı KHK’ dır. Bu kararname ile kurulan GAP, ülkemizde ilk “bölgesel kalkınma idaresi”dir. Cumhuriyet Türkiye’sini en büyü yatırımı olarak değerlendirilen GAP projesi, Fırat, Dicle nehirleri ile bunlar arsında uzanan ovaları kapsamakta ve 74 bin kilometreden fazla bir alana yönelmektedir. Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır vs. illerin tamamını veya belli bir bölümünü içine alan proje, bölgedeki ekonomik ve sosyal yaşamı büyük ölçüde etkilemekte ve diğer bir çok alanda itici güç oluşturmaktaydı.
GAP’ın yönetim sistemimi içinde ki yerini değerlendiren akademisyenler ise bu konuda farklı yaklaşımlar sergilemişlerdir. Özay’a göre GAP merkezden yönetim birimi olmaktan çok, ayrı tüzel kişiliği nedeniyle kamu kurumudur. Ozansoy GAP’ın bir yandan kamu tüzel kişiliğine sahip olması, diğer yandan koyu bir merkezi yönetimin egemenliğinin olması nedeniyle, “taşeron kamu kurumu” olarak değerlendirmektedir. Nalbant ise GAP idaresini Başbakanlığın ağırlaştırılmış vesayeti altında idari ve mali açıdan özerkliği yok denecek kadar az olan kamu kurumu olarak nitelendirmektedir.
Bölge Yönetimi Konusunda Model Arayışları
- Bölge Valiliği
Önerilen “bölge valiliği”, il kademesinin üstünde ve ona tamamıyla hakim yeni bir idari kademedir. Bölge valisi, il valilerin üstü durumundadır. Mevcut sistemde il ve valinin durumu ne ise, bu haliyle bölge ve bölge valisinin durumu da öyle olacaktır. Yani bölge valiliği, bölge ölçeğinde iş gören kuruluşların, tek bir genel yöneticiye bağlanması ihtiyacını karşılamayı amaçlamaktadır.
Nitekim 4 Ekim 1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 71 sayılı KHK ile “kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak için bir çok ili içine alan merkezi yönetim örgütlerinin kurulması” öngörülmüş ve bu örgüte “Bölge Valiliği” adı verilmiştir.
Buna göre bölge valileri bulundukları bölgelerde güvenlik, ekonomik, sosyal, kültürel, koordinasyon, işbirliği, denetleme gibi fonksiyonları yerine getirecektir.
Bölge Valiliği sistemi, valilerin üzerinde hiyerarşik bir otorite, tüzel kişiliğe sahip ve yetki genişliği ilkesine dayanılarak yönetilen yeni bir mülki idare kademesi olarak oluşturulmaktadır.
- Koordinatör Valilik
Bu sistem de bölge valilik sistemine benzemekle beraber, fonksiyonları itibariyle daha sınırlı bir konumdadır. Bu sistemde de iller kaldırılmamaktadır. İl ile merkez arasında yeni bir mülki yönetim kademesi de oluşturulmamaktadır. Sistemde, bölgesel kuruluşları da içine alacak büyüklükte bölgeler oluşturulmakta ve merkezler saptanmaktadır. Bölge merkezindeki il valisi koordinatör vali olarak adlandırılmaktadır. Koordinatör vali, yönetimler arası işbirliği ve koordinasyonu sağlama,yatırımları gözetip denetleme yetkisine sahiptir. Burada iller değişmediği ve il üstünde yeni bir yönetim kademesi oluşturulmadığı için, koordinatör vali, il valisinin hiyerarşik üstü değildir. Bu bağlamda koordinatör valilik “eşitler arsında birinci” olarak değerlendirilmiş ve il valilerinden, sadece yönetimin sınırları belirli bir alanda ayrılmakta, çevresi bir il’i aşan yetkileri kullanmaktadır.
- Büyük İl Sistemi Oluşturulması
Bölge düzeyinde örgütlenmeye ilişkin önerilen bir oluşumda büyük il sistemidir. Hizmetlerin gerektirdiği daha büyük bir alan ve nüfus varlıklarını elde edebilmek için, küçük illeri birleştirerek büyük iller oluşturma yönünde gelişmeler olmuştur. Ancak böyle bir oluşum olması durumunda özellikle bazı büyük illerde belli etnik grupların topluca yaşadıkları alanları tümüyle kapsayacakları ve bu durumun da ülke bütünlüğü ve güvenliği açısından zararlı olacağı gerekçesiyle vazgeçilmiştir.
- Karma Yönetim Modeli Olarak Bölge Yönetimi
Birden çok ili ve yerel yönetimleri kapsayan ayrı iki yönetsel yapı, aynı hizmet coğrafyasında, yani sınırları birbiriyle uyum halinde çalışan karma bir yönetim yapısını oluşturabilirler. Başka bir anlatımla, yetki genişliğine dayalı hizmet yerinden yönetimleriyle, özerkliğe sahip yerel yönetim birlikleri, siyasal olmayan, kamu tüzel kişiliğine sahip bir bölge yönetimini ortaya çıkarabilirler.
Türk yönetim hukuku, yetki genişliği ile yerel özerklik uygulamalarının birlikteliğin, il özel yönetim modeli ile zaten alışıktır. Ayrıca bu tür karma yönetime, Anayasa Mahkemesi, 388 sayılı GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında KHK’nın Anayasaya aykırılığı savıyla iptal istemini reddederek yeşil ışık yakmıştır. Bu açıdan GAP İdaresinin görev ve yetkileri göz önünde tutulduğunda, yeniden bir düzenleme ile ve belirtilen karma yönetim yapısıyla bir bölge yönetimi kurulabilir.
Bölge Yerel Yönetimleri Neden Kurulmalı
- Ülkemizde yerel yönetimlerin kurulması durumunda, bölge planlaması ve kalkınması daha kolay sağlanabilir ve bölgeler arası dengesizlikler giderilebilir. Ulusal kalkınmaya ilişkin olarak bölge yerel yönetimleri, merkezi yönetimle daha yakın bir işbirliğine girebilir ve bu doğrultuda faaliyet gösterebilir.
- Bölge yerel yönetimi, yetki genişliği bakımından sayıları fazla ve imkanları sınırlı olan illere oranla daha uygun bir kademe oluşturmaktadır.
- Bölge yerel yönetiminin kurulması, yönetim yapımızın yeniden ele alınmasına olanak sağlayacaktır.
- Bölge yerel yönetimleri, ekonomik ve sosyal politikaların daha kolay uygulanması için uygun bir bölümlemedir.
- Bölge yerel yönetimleri, merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında yapılacak adil dengeli bir kaynak bölüşümünü sağlayarak, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının kalkmasına katkıda bulunacaktır.
- Bölge yerel yönetimlerinin kurulması, merkeziyetçiliği sınırlayacaktır. Çünkü merkezin elinde bulunan birtakım yetki ve görevler bu birimlere aktarılacaktır.
- Bölge yerel yönetiminin, yönetimin yeniden düzenleme aracı olarak diğer bir yararı ise, kamu hizmetlerinin tümü veya çoğu için ortak bir alan oluşturmasıdır.
- Bölge yerel yönetiminin diğer bir yararı ise, yönetimde etkinlik ve kolaylığı sağlamaya imkan vermesidir.
Bölge Yerel Yönetiminin Görev ve Yetkileri
- Ulusal planın hazırlanma aşamasında bölge düzeyinde öncelikleri belirleyerek merkeze sunar.
- Bölge yerel yönetimleri, kendi başına bölgesel bir plan hazırlayarak bölgenin orta vadedeki ekonomik, sosyal ve kültürel hedeflerini belirleme sorumluluğuna sahiptir. Bunu yaparken de kendi sınırları içindeki belediye ve illerin sağladığı bilgileri ve sunduğu önerileri gözetir.
- Bölge yerel yönetimleri, mesleki eğitim etkinliklerini gerçekleştirmek, konut yapımı için öncelik programları hazırlamak, yerel yönetim birimlerinin yatırım çalışmaları arsında eşgüdüm sağlamak ve yatırımlar konusunda öneriler getirmek, alan düzenlemesi, kentleşme, trafik, turizm gibi alanlarda diğer yerel yönetim birimleriyle iş birliği yapar, hedefler belirler ve planlar yapar. Bütün bunları yaparken de “hizmette yerellik” ilkesine uygun hareket eder.
Bölge Yerel Yönetimin Organları
Bölge Meclisi
Bölge Meclis Başkanı
Bölge Encümeni
Bölgelerarası Dengesizliklerin Giderilmesinde Bölgesel Örgütlenmelerin Önemi:
“TENNESSEE VALLEY AUTHORITY”
Bölgeler arasında görülen dengesizlikleri bir ölçüde de olsa giderebilmek ve gelirin ülke düzeyinde adaletli dağılımını sağlayabilmek için çeşitli çözümler üretilmiştir. Örneğin geri kalmış bölgelerde yeni iş alanlara yaratmak bunun için fabrikalar kurmak, iş gücünü eğitmek ve böylece çalışan kesime daha yüksek ücret ödeyerek ulusal gelirin adaletli dağılımını sağlamak bir çözüm gibi görülebilirse de, ne sorun ne de çözüm bu kadar basit değildir.
TVA
TVA’nın amacı, geniş anlamda bölgenin ekonomik kalkınmasının gerçekleştirilmesiydi. Bölge insanının yaşamının niteliğinin iyileştirilmesi ve yeni kaynak geliştirme tekniklerinin
bulunması ülkenin başka kesimlerine de örnek oluşturabilecekti.
TVA’nın Başardıkları ve Başaramadıkları
Bugünün enerji bağımlı dünyasında Amerikan kamuoyu TVA’yı daha çok ucuz enerji üreten bir örgüt olarak tanımlamaktadır. Oysa elektrik üretimi TVA’nın ilgi alanlarının belki en önemlisidir,ama tek ilgi alanı değildir. TVA, elektrik üretimi gibi çok önemli bir alanda büyük başarı kazanmışsa da bir bölge kalkınma örgütü olarak da oldukça önemli başarılıdır. Şimdi TVA’nın başardıklarına ve başaramadıklarına kısaca değinelim:
- Yapılan barajlar ve yükseltme havuzları sayesinde ırmak üzerinde taşımanın yapılabildiği çok önemli ve güvenilir bir ulaşım yolu haline gelmiştir.
- Sel tehlikesinin önüne geçilmiş ve ırmağın iki yakasına fabrikalar kurulmuştur.
- Nehrin yanında kurulan bu fabrikalar nehri taşıma kanalı olarak kullanabilmişlerdir.
- Irmak boyunca büyük sanayi kompleksleri gelişmiştir.
- Bölgenin ekonomik görünümünün değişmesine katkı sağlamıştır.
- Bölgedeki insanların birey başına düşen gelirleri ulusal ortalamaya yaklaşmıştır.
Başaramadıkları
- Bugün giderilmiş gibi bir görüntü vermekle birlikte, yaşam standardı bölgenin her yerinde aynı değildir ve işsizlik sorunu da tam anlamıyla çözülememiştir.
- Disiplinsiz bir büyümenin yarattığı düzensizlik, tıkanıklık ve başka olumsuz sonuçların giderildiği yaşanabilir bir çevrenin oluşturulması da önemini de korumaktadır.
- Asit yağmurlarının bozduğu ormanlar, açılan karayollarının yarattığı toprak kaymaları, kirlenen akarsular, kömürle çalışan ıs santrallerinin yarattığı kirlilik, nükleere santrallerin yaratabileceği olası tehlikeler bölgede ki çevresel sorunlara örnek olabilir.
Bölgesel Planlama Ve Kalkınma Projesi Olarak GAP ve Yönetimi
Gelişmişlik ile az gelişmişlik arasındaki farkı giderebilmek veya bir ölçüde azaltabilmek için bazı ekonomik, sosyal ve siyasal çözümler aranmaktadır. İşte Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde kurulan ve kısaca GAP olarak adlandırılan Güney Doğu Anadolu Projesi, bir çözüm olarak bölgenin gelişmesini sağlamak ve diğer bölgelerle gelişmişlik farkını giderebilmek için uygulana önemli bir projedir.
Kuruluş amacı, işlevleri ve fonksiyonları incelendiğinde projenin sadece ekonomik yönden değil, aynı zamanda sosyal, hukuksal ve yönetsel açıdan da ayrı bir yere sahip olduğu görülmektedir. GAP, özellikle yönetsel açıdan da ele alındığında, adeta yerel yönetimlerin fonksiyonlarına sahip olan bir bölge yönetimi izlenimini vermektedir.
Bölgesel Kalkınma Örgütlenmeleri Olarak
Güney Doğu Anadolu Projesi ( GAP )
ve
Tennessee Valley Authority ( TVA )
TVA | GAP |
TVA’nın yönetim sisteminde yönetim seçimle iş başına gelmekte ve 9 yıl süreyle seçilmekteydiler. | GAP yönetiminde ise “seçim” ve “süre sınırlaması” yoktur. |
TVA’nın uygulandığı bölgede bölgeniz ekonomik ve toplumsal kalkınmışlık düzeyi oldukça düşüktür. Kişi başına düşen yıllık gelir 168 dolar. | GAP kapsamında ki illerde ise durum TAV’ oranla biraz daha iyidir. Kişi başına düşen gelir 500 dolardır. |
TVA bölgesindeki doğum oranı ülke ortalamasından 1/3 oranında daha yüksektir. Okur yazarlık oranı düşük ve iş gücü büyük ölçüde niteliksizdi. Ayrıca, beslenme, sağlık, enerji sorunları çok fazlaydı. Bölge nüfusunun yarıdan fazlası yaşamını kırsal kesimde yaşamını sürdürmekteydi. | Benzer özellikler GAP bölgesi içinde geçerlidir. |
Bölgeler arası gelişmişlik düzeylerinde farklılıklar görülmektedir. | Benzer özellikler GAP bölgesi içinde geçerlidir. |
TVA, bölgesel kalkınmaya ilişkin yaptığı hizmetlerin karşılığını doğrudan Kongrenin ayırdığı ödeneklerden sağlamaktadır. TVA’nın elektrik üretimi programı, kendi finansmanını kendisi sağlama şeklindedir. Enerji üretimi sisteminden sağlana gelirlerle, sistemin işletme giderleri, vergiler, tahvil borçlanmaları ve geçmişte hazineden yapılan parasal desteğin geri ödemeleri yapılmaktadır. Dolayısıyla TVA elektrik satarak elde ettiği gelirleri, enerji sisteminin finansmanı dışında kullanamamaktadır. | TVA’daki bu uygulamalar, GAP içinde önerilebilir. Diğer bir ifade ile GAP’ın da kendi finansmanını karşılayabileceği bir konumu olabilir. Oysa GAP yönetimi şu andaki yapısıyla projenin yürütülmesi için gerekli finansmana hakim değildir. GAP İdaresi Başkanlığı’nın her türlü giderleri Kamu Ortaklığı Fonu ve Toplu Konut Fonu’ndan karşılanmaktadır. Mali kaynakların belirlenmesinde siyasi inisiyatiflerin rol oynaması etkinliği ve verimliliği azaltabilmektedir. |
TVA dikkat çekecek bir ölçüde denetim görmemekte ve bu günkü görünüşü ile varlığını bir federal kuruluş gibi sürdürmektedir. Bu bağlamda TVA aşırı özerk bir kuruluş olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir yaklaşımla, TVA ile katı merkeziyetçilik yerine yerinden yönetim ilkesinin egemen olduğu, verimlilik ve yeterlilik temeline dayalı bir yönetim modeli oluşturmak amaçlanmıştır. | Oysa GAP, hem merkezin aşırı denetiminde hem de TAV gibi özerk bir kurum değildir.; aksine merkeze aşırı bağımlı ve katılıma kapalı bir model görünümündedir. |
GAP Yönetimine İlişkin Kararnamenin
Yapısal ve İşlevsel Açıdan
Öngördüğü Yönetim Modeli
GAP İdaresi Teşkilatı, 27.09.1989 tarihinde ve 388 sayılı KHK ile Türkiye’de kurulan “ilk bölgesel kalkınma idaresi”dir.
GAP İdaresi, Ankara’da Başbakanlık, Şanlıurfa’da ise Bölge Müdürlüğü düzeyinde örgütlenmiştir. GAP İdaresi, bölgenin sosyal, ekonomik ve mekansal gelişmesini bir bütün içerisinde yönlendirmek, plan, program ve projelendirme çalışmaları ile bazı uygulamaları yürütmekle görevlendirilmiştir. GAP ilişkin KHK 15 maddeden oluşmaktadır. 1. maddesi proje kapsamına giren yöreleri, teşkilatın görevlerinin yöneldiği alan, yapmakla “bölgesel” bir işlev oluşturmakla, diğer taraftan amaçlar ve görevlere ilişkin hükümlerin çok değişik alanlardaki kamusal hizmet ve yetkileri içermesiyle de “entegre bir faaliyeti” öngörmektedir.
GAP Teşkilatının Organları
Güneydoğu Anadolu Projesi Yüksek Kurulu ve Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’ndan oluşmaktadır. GAP İdaresi, 2. maddede belirtilen hizmetleri yürütmekle görevli iken, Yüksek Kurul GAP İdaresi tarafından hazırlanacak her türlü plan, proje ve programları inceleyerek karara bağlamakla görevlendirilmiştir.
Kararnameye göre, GAP İdaresi Başkanlığı’nın her türlü giderleri, Kamu Ortaklığı Fonu ve Toplu Konut Fonu’ndan karşılanır. Bu fonlarda GAP idaresine ayrılacak ödenek Bakanlar Kurulunca tespit edilir. Ancak fonların kaldırılmasıyla 14 Aralık 1997’de KHK’ da yapılan değişiklikle GAP İdaresini gelirleri, genel bütçeden ve ayrıca her türlü yardım, kredi, hibe, bağış, faiz, hizmet, kira gelirleri ile diğer gelirlerden sağlanması şekline dönüşmüştür.
GAP Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması Tartışması
TUBİTAK’ın hazırlamış olduğu Ara ve Sonuç Raporunda GAP için bazı örgütlenme modelleri ve öneriler dile getirilmiştir.
Ara Rapora göre; bölgenin sosyo – ekonomik, kültürel ve teknik ihtiyaçlarını karşılamak için planlama ve uygulama aşamalarında, kuruluşlar arsı etkili bir koordinasyon sağlanması gerekmektedir.
Sonuç Raporunda ise; Çukurova, Antalya, Marmara gibi bölge veya master planlama çalışmalarında izlenen “koordinasyon” yaklaşımına dikkat çekilmiş ve bu anlayışın uygulamaya geçmediğinden bahsedilmiştir.
GAP yönetimi için 1986’da Ankara’da düzenlenen “GAP Tarımsal Sempozyumu”nda Balaban tarafından yeniden yapılanma seçeneği olarak üç seçenek dile getirilmiştir.
Birincisi: Mevcut idari yapıda koordinasyon ile yönetimdir. Burada proje amacı, mevcut idari yapıda koordinasyon ile yönetimde bağımsız ancak koordineli bir biçimde işleyen fonksiyonel kuruluşlarla gerçekleştirilmeye çalışılır. Ancak projeye katkısı olan kuruluşların hizmetin gereklerine uygun olarak yönlendirilip yönetilebileceği bir örgütlenmeye gidilmesi gerekmektedir. Oysa mevcut idari yapının “Fonksiyonel Organizasyon”a uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü GAP çok “taraf”ın katılmasını gerektirmektedir. Bu taraflar ise, belirli fonksiyonları kendi başlarına yapmak ve bazı durumlarda da diğer taraflarla koordinasyon sağlayarak fonksiyonlar arası sorunları çözmek amacıyla kurulmuştur.
İkincisi: Bağımsız GAP Kalkınma Otoritesi ( BGAPKO ) kurulmasıdır. BGAPKO’nun kurulması önerisi bazı özellikleri nedeniyle dikkat çekmektedir. Bu organizasyona bakıldığında kısmen özerk ve yerinden yönetim esnekliğine sahip bir yapı görülmektedir. Nitekim, GAP planlama ve uygulama yetkileri, bölgede kurulacak Bir kalkınma otoritesine verilmekte ve bu otorite bağımsız bir yatırım bütçesine sahip olmaktadır. GAP otoritesi, merkezde başbakan adına bir devlet kuruluşu olmakla beraber, yönetim kurulu ile yönetilmesi ve özel bir şirketin karar verme ve yürütme esnekliğine sahip olması gerektiği dile getirilmektedir. Nitekim böyle bir yapıya sahip olan TVA başarılı olmuştur.
Üçüncüsü: GAP idaresi başkanlığı (Matriks Organizasyonu) dır. Balaban’ın önerdiği bu modelde, mevcut kurumsal yapıdaki çeşitli birimlerin yetkilerinin projenin gerektirdiği şekilde kullanımını sağlayan ve proje idaresi olarak tanımlanan bir otorite esas alınmıştır. BU modelin yapısında fonksiyonel birim yöneticileri, yalnızca kendi fonksiyon alanları içine giren konularda GAP’ın gerektirdiği işlerin yapılmasında yetkili ve sorumlu olup, GAP İdaresi Başkanı bu fonksiyonların uygun şekilde bir araya getirilerek projenin yürütülmesinde yetkili ve sorumludur.
Bu model kimi açılardan olumlu bulunurken kimi açılardan da eleştirilmiştir. Olumlu olarak değerlendirenler, GAP’ın geniş kapsamlı olduğu ve birçok projenin birlikte yürütüldüğünü ileri sürerek, bu duruma en uygun örgütün matriks organizasyonu olduğunu belirtmişlerdir. BU organizasyon ile proje amaçlarının görevlilerce daha iyi anlaşılıp benimsenmesi ve kaynakların daha etkili kullanılması mümkündür. Ancak, bazı eşgüdüm sorunlarının olması da söz konusu olabilir. Ancak, özellikle mevcut kurumsal yapıdaki çeşitli birimlerin yetkilerini kullanırken, görev, yetki ve sorumluluklar ile eşgüdüm açısından önemli sorunlar da çıkabilir.
TODAİE tarafından 1991 yılında gerçekleştirilen KAYA ( Kamu Yönetimi Araştırma ) Projesinde GAP Yönetimi için ikili bir bürokratik örgütlenme önerilir.
[wp_ad_camp_5]
İlk yorum yapan olun