İcra İflas Hukuku

KPSS SON TEKRAR, ÖNERİLER ve TAHMİNLERİM
KPSS SON TEKRAR, ÖNERİLER ve TAHMİNLERİM

Kpss İcra İflas Hukuku Ders notları , Konu Anlatımı

 

İCRA VE İFLÂS HUKUKU

 

İcra iflâs hukukuna “cebri icra hukuku” veya “takip hukuku” da denilmektedir.

Cebri icra, borçların devlet kuvveti ile (zorla) yerine getirilmesidir.

Borçlarını, zamanında ve rızaları ile yerine getirmeyen borçlulara karşı; alacaklıların, devlet kuvvetinin yardımı ile alacaklarına nasıl kavuşacağını düzenleyen hukuk dalına icra ve iflas hukuku veya cebri icra hukuku denir.

Cebri icra hukuku zor kullanma yetkisini sadece devlete tanımıştır. Alacaklının alacağına kavuşması için Devlet, cebri icra organlarınca (icra dairesince) borçlunun mallarına el koyar, bu mallar satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Kural olarak cebri icranın konusu borçlunun şahsı değil, malvarlığıdır. İstisnaen borçlunun şahsına da cebir (zor) kullanılması söz konusu olabilir. örneğin mal beyanında bulunmayan borçlunun hapisle tazyik edilmesi gibi.

 

CEBRİ İCRA
İcra Hukuku (Cüzi İcra)                                          İflâs Hukuku (Külli İcra)

 

İcra hukukunda, borçlunun karşısında bir veya birkaç alacaklısı vardır ve borçlunun malvarlığındaki şeylerden bir veya birkaçı cebri icranın konusunu oluşturur. Bu mallar icra dairesi tarafından haczedilir, daha sonra satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir.

Külli icrada isi, borçlunun karşısında bütün alacaklıları vardır. Borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığı cebri icranın konusunu teşkil eder. Borçlunun bütün malvarlığı satılır ve elde edilen para ile borçlunun, bilinen bütün alacaklılarının alacağı ödenir. Cüzi icra çeşitleri:

1-İlamlı icra

2-İlamsız icra

3-Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip

 

İCRA HUKUKU

 

İlamlı İcra                                        İlamsız İcra

Genel Haciz Yolu

 

Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu

 

Kiralanan Gayrimenkullerin Tahliyesi

 

İlamlı icrada, alacaklı borçlusuna karşı önce dava açıp alacaklı olduğunu mahkeme kararı ile kesinleştirmiştir ve bu mahkeme hükmünü yani “ilâmı” icra takibine konu etmektedir.

Alacaklının borçludan olan her türlü alacağı mahkeme kararı ile hüküm altına alınmış olabilir. Alacak bir para alacağı olabileceği gibi paradan başka şeylerde olabilir. Örneğin menkul bir malın teslimi veya aile hukukundan doğan bir borç olan çocuk teslimi de ilâmın konusunu teşkil edebilir.

 

İlamsız icra ise, sadece para ve teminat alacakları için mümkün olan bir yoldur. Alacaklının alacağı bir para (veya teminat) alacağı ise, alacaklı önce mahkemede dava açmadan icra dairesine başvurup bir ilâmsız icra takibi yapabilir.

 

İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen diğer kurumlar:

1-İhtiyati haciz: Takip yolu değil, geçici hukuki koruma önlemidir. Doğrudan alacağı elde etmeye yönelik olmayıp alacağı teminat altına almak için öngörülmüş bir tedbirdir.

2-Konkordato: Değişik sebeplerle işleri iyi gitmeyen borçluyu korumak için kabul edilmiş bir kurumdur.

3-Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma: Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin alacaklılarıyla uzlaşmalarıyla borçların ve gerekiyorsa şirketin yeni koşullara uyması ve faaliyetine devam etmesine imkan sağlayan bir kurumdur.

4-İptal Davası: borçlunun henüz malları haczedilmeden veya iflasına karar verilmeden önceki bir dönemde kötü niyetli olarak yapılan tasarrufların (malın satışı, rehin olarak verilmesi gibi) iptalini sağlar. Böylece alacağını tam olarak elde edemeyen alacaklılar bu mallar üzerinden alacağını elde eder.

 

 

AMME (KAMU) ALACAKLARININ TAHSİLİ

Kamu alacakları, icra ve iflas kanununa tabi değildir. Bu alacaklar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanunu’na tabi değildir. Ancak devlet, il özel idaresi ve belediyelerin özel hukuktan kaynaklanan alacaklarının tahsili icra ve iflas kanununa göre yapılır.

 

GENEL HÜKÜMLER

 

Bu bölümde, ilâmlı icra ve ilâmsız icra için müşterek olan genel hükümler kısaca incelenecektir.

 

 

İCRA TEŞKİLATI (ORGANLARI)

 

1-ASIL ORGANLAR

 

Bunlar sadece icra işleri için kurulmuş olan organlardır.

 

a- İcra Dairesi: İcra işlerinde birinci derecede görevlidir. İcra takibi icra dairesine yapılır. İcra takibinden sonraki işlemleri de icra dairesi yapar. Mesela, borçlunun mallarının haczi, hacizli malların satılması ve paraların paylaştırılması…

 

İcra dairesi bağımsızdır. İcra mahkemesinden bir talimat almasına gerek olmadan hareket eder. İcra mahkemesi hâkiminin daimi gözetimi ve denetimi altındadır ama icra mahkemesine bağlı bir organ değildir. İcra dairesi kanuna aykırı işlem yaparsa bu işlem ilgililerin şikâyeti üzerine icra mahkemesi tarafından iptal edilir veya düzeltilir.

 

İcra dairesi zor kullanma yetkisine sahiptir ve bu konuda kolluk memurlarına ve köy muhtarlarına emir verebilir.

 

b- İcra mahkemesi

 

İcra dairelerinin işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetlemek ve kanunla kendisine verilen diğer icra işlerini yapmakla görevli mercidir. İcra dairesini devamlı gözetim ve denetim altında tutar.

 

İCRA MAHKEMESİ, icra ve iflâs işleri için kurulmuş özel bir yargı organıdır. Anayasa’nın 152. maddesi anlamında bir mahkemedir.

 

İCRA MAHKEMESİ’nin icra dairesini şikâyet yolu ile başvurulması halinde denetlemesi dışındaki bazı görevleri:

 

-İhalenin feshini şikâyet yoluyla incelemek

-Hacizde ve iflasta istihkak davalarına bakmak

-İtirazın kaldırılması talebini incelemek

-İİK da düzenlenen cezai hükümler çerçevesinde bu davalara bakmak ve ceza vermek.

 

İCRA MAHKEMESİ’nin kararlarına karşı Yargıtay’a temyiz yoluna başvurulabilir. İİK’da buna ilişkin özel hükümler mevcuttur.

 

İCRA MAHKEMESİ’nin HUKUK İşlerine İlişkin Kararlarının Temyizindeki Özellikler

 

İCRA MAHKEMESİ’nin temyiz edilebilecek kararları m.363’de 18 bent halinde tahdidî (sınırlı sayıda) olarak sayılmıştır.

Temyiz süresi kararın tefhiminden veya tebliğinden itibaren 10 gündür.

 

İCRA MAHKEMESİ kararlarının temyizi, satışından başka icra işlemlerini durdurmaz. İCRA MAHKEMESİ kararlarının temyizinde teminat göstermek suretiyle dahi Yargıtay’dan icranın durdurulması talep edilemez.

 

Temyiz incelemesinde sadece tarafların bildirdiği temyiz sebepleri incelenir. Tarafların bildirmediği sebepler incelenemez.

 

Miktar ve değeri 2 milyar TL nin altındaki uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (miktar 2003 Değişikliği ile artırıldı)

 

 

c- Yargıtay’ın İcra – İflas İşleri ile Görevli Hukuk Daireleri

 

  1. HD, 15. HD, 19. HD ve 21. HD temyiz incelemelerinde yetkilidir.

 

2- YARDIMCI ORGANLAR

 

a- Genel Mahkemeler (Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemeleri)

b- Savcılar ve Adalet Müfettişleri

c- Kolluk Kuvvetleri

 

İCRA DAİRESİ GÖREVLİLERİNİN SORUMLULUĞU

 

Hukuki Sorumluluk: İcra dairesi görevlileri görevleri sırasında kusurlu işlemleri ile kişilere zarar verirlerse bu zararların giderilmesi için Adalet Bakanlığı’na karşı Adliye Mahkemelerinde (Asliye veya Sulh Hukuk) tazminat davası açılır. Bu dava haksız fiilden doğan tazminat davası niteliğindedir.

 

Davada, haksız fiilin vuku bulduğu yer veya davalının (Adalet B.) bulunduğu Ankara mahkemeleri yetkilidir. Dava, zararın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl veya haksız fiilden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Adalet Bakanlığı zararı ödemek zorunda kalırsa bunu icra dairesi görevlisine rücû eder.

 

Cezai Sorumluluk: İcra dairesi görevlilerinin kusurlu hareketleri aynı zamanda bir suç teşkil edebilir. Bu halde görevliler hakkında cezai takibat yapılır.

 

Disiplin Sorumluluğu: Disiplin suçu gerektiren fiil ve hareketler açısından Devlet Memurları Kanununun disiplin cezalarına ilişkin hükümlerine göre işlem yapılır.

 

ŞİKÂYET

 

Şikâyet, icra (ve iflâs) dairelerinin hukuka aykırı olan işlemlerin iptalini veya düzeltilmesini sağlamak için kabul edilmiş bir kanun yoludur. Şikâyet bir dava değildir.

 

Kanunun açıkça öngördüğü hallerde icra(ve iflâs) dairelerinden başka organların işlemlerine karşı da şikâyet yoluna gidilebilir. Bu organlar şunlardır:

 

İflâs Bürosu

İflas idaresi

Birinci Alacaklılar Toplantısı

İkinci Alacaklılar Toplantısı

Konkordato komiseri

 

Şikâyet Sebepleri

 

1- İşlemin Kanuna Aykırı Olması Bir kanun hükmünün hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanmasıdır. Bu sebep, genel şikâyet sebebidir.

 

2- İşlemin Hadiseye (olaya) Uygun Olmaması: Kanunun icra dairesine takdir yetkisi tanıdığı hallerde söz konusu olur. Örneğin; ücret haczinde, icra müdürü borçlunun ücretini haczettiğinde haczedilen miktardan geri kalan miktar borçlu ve ailesinin geçinmesi için yeterli olmazsa işlem hadiseye uygun değildir iddiası ile bu işlemin şikâyet yolu ile düzeltilmesi istenebilir.

 

3- Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi: İcra dairesinin görevi dahilinde olan bir işi yapmayı reddetmesi hali. Örneğin icra dairesinin takip talebini kabul etmemesi.

 

4- Bir Hakkın Sebepsiz Olarak Sürüncemede Bırakılması: İcra dairesinin yapmak zorunda olduğu bir işlemi, kanunda öngörülen süre içinde veya kanunda süre öngörülmemiş ise uygun bir sürede haklı bir sebep olmaksızın yapmaması.

 

Örneğin takip talebini alan icra dairesi 3 gün içinde bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermek zorundadır, bu zorunluluğa rağmen icra dairesi bu talebi reddetmemiş ancak bir ay geçmesine rağmen hiçbir işlem yapmamış.

 

Şikâyetin Tarafları

 

Şikâyet Eden: İcra müdürünün bir işlemini yukarıda sayılı dört sebepten birine dayanarak iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki bir menfaati olan herkes şikâyette bulunabilir.

Şikâyet Olunan: Doktrindeki hâkim görüşe ve Yargıtay’a göre; işlemi yapan icra dairesi şikâyetin tarafı değildir. Şikâyet olunan, yapılan işlem lehine olan taraftır.

 

Şikâyet Süresi

 

Kural: Şikâyet süresi 7 gündür: şikâyet süresi şikâyet edenin şikâyet konusu işlemi öğrendiği günden itibaren başlar. Şikâyet süresi hak düşürücü niteliktedir.

 

Şikâyetin süreye tabi olmadığı haller: Şikâyetin süresinin 7 gün olmasının iki önemli istisnası vardır:

a- Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir (Şikâyet sebeplerinden 3. ve 4. sebepler).

 

b- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikâyet yoluna gidilebilir. Borçlunun, 3. kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş emredici hükümlere aykırı yapılmış işlemler kamu düzenine aykırıdır.

 

Örnekler:          Borçluya ödeme emri gönderilmeden mallarının haczedilmesi

İcra müdürünün açık arttırmaya katılarak ihaleyi kendi adına yaptırması.

 

Şikâyet Usulü

 

Şikâyet yazılı veya sözlü olarak icra mahkemesine yapılır Şikâyet icra dairesine yapilâmaz, yapılırsa hukuki sonuç doğmaz. (İstisna: KSM iflâs yolunda şikâyet icra dairesine yapılır, iflâs davasına bakan Ticaret M.since incelenir).

 

Şikâyet İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenip karara bağlanır. İCRA MAHKEMESİ şikâyeti incelerken: tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir, keşif yapabilir.

 

İCRA MAHKEMESİ şikâyete konu işlemi yapan icra dairesinden açıklama isteyebilir. Şikâyeti incelemek için duruşma yapıp yapmamaya karar verebilir. Duruşmasız incelemeler 10 gün içinde sonuçlandırılmalıdır. Duruşmalı olanlarda önemli sebepler dışında duruşmalar ertelemez ve erteleme süresi 1 ayı geçemez (2003 Değişikliği)

 

İCRA MAHKEMESİ şikâyet edenin bildirdiği sebeplerle bağlı değildir; işlemin tamamını inceler başka kanuna aykırılık sebepleri görürse işlemi iptal edebilir veya düzeltebilir.

 

Şikâyet kendiliğinden icrayı durdurmaz ( İCRA MAHKEMESİ gerekli görürse icranın geri bırakılmasına karar verebilir).

 

Şikâyetin Sonuçları

 

1- Şikâyetin Reddi: Şikâyet süresi içinde yapılmamışsa veya şikâyet sebepleri yerinde görülmezse İCRA MAHKEMESİ şikâyeti reddeder.

 

2- Şikâyetin Kabulü: İCRA MAHKEMESİ şikâyet sebeplerini yerinde bulur ve şikâyeti kabul ederse, şikâyet sebeplerine göre üç şekilde karar verebilir.

 

a- Şikâyet konusu işlemin iptal edilmesi: Şikâyet konusu işlem baştan itibaren iptal edilir ve bu işleme dayanılarak yapılan diğer işlemlerde iptal edilir.

 

b- Şikâyet konusu işlemin düzeltilmesi: İCRA MAHKEMESİ icra dairesinin yapmış olduğu işlemi düzeltebilir. İCRA MAHKEMESİ’nin şikâyet konusu işlemin düzeltilmesi hakkındaki kararı verildiği andan itibaren sonuç doğurur.

 

c- İcra müdürünün sebepsiz olarak yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını emretmek. Bu halde icra müdürü İCRA MAHKEMESİ kararına karşı direnemez, yerine getirmek zorundadır.

İCRA İŞLERİNDE TEBLİGAT

 

İcra işleminin tamamlanıp hüküm ifade edebilmesi için, tebliğ edilmiş olması gerekir. İcra işlerinde tebligat Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Tebligat PTT veya memur (icra memurları) vasıtasıyla yapılır. Ayrıca İİK m.21 göre, icra tebliğleri makbuz karşılığında icra daireleri tarafından da yapılabilir.

 

Tebligat, tebliğ yapılacak kimseye bilinen son adresinde yapılır; buna göre kanun adreste tebligat esasını kabul etmiştir. Kendisine tebligat yapılacak kimse adresinde bulunamazsa tebligat kendisi ile birlikte oturan aile fertlerinden veya hizmetçilerinden birine yapılır. Vekil (avukat) vasıtasıyla takip edilen işlerde, tebligat mutlaka vekile yapılır, asile (müvekkile) yapilâmaz.

 

Usulsüz Tebligat:

 

Usulüne aykırı yapılmış tebligat mutlaka geçersiz değildir. Usulsüz tebliğe rağmen muhatap kendisine yapılan tebliği öğrenmişse tebligat geçerli sayılır. Muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarih tebliğ tarihi sayılır. Bildirilen bu tarihin aksi iddia ve ispat olunamaz. Muhatap usulsüz tebliği öğrenememişse tebligat geçersiz sayılır.

 

TATİL VE TALİKLER (ERTELEME)

 

Tatil saat ve günlerinde ve de borçlunun tutuklu veya ağır hasta olması gibi bazı kritik zamanlarda borçluya karşı icra takip işlemi yapilâmaz.

 

Tatil Saat ve Günleri

 

                        a-Tatil Saatleri (Gece Vakti): İİK güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye kadar ki devre gece vakti olarak tanımlanmıştır. Kural olarak gece vakti icra takip işlemi yapilâmaz.

 

Bu kuralın istisnaları:

Gece iş görülen yerlerde (bar, sinema…) gece vakti hasılat haczi yapılabilir.

Borçlunun mallarını kaçırdığı anlaşılırsa gece vakti haciz yapılabilir.

Gündüz vakti başlayan haciz gece vakti devam edebilir.

Gece vakti tebligat yapılabilir.

 

                        b-Tatil Günleri: Kural olarak tatil günlerinde hiçbir icra takip yapilâmaz.

İstisnalar:

Haciz yapılabilir.

Muhafaza tedbirleri alınabilir.

Tebligat yapılabilir.

 

Talik (Erteleme) Halleri

 

a- Borçlunun yakınlarından birinin ölümü (usul fürudan biri veya eşin ölümü halinde icra takibi ölüm günü dahil 3 gün ertelenir).

 

b- Borçlunun ölümü : Mirasçı açıkça mirası derhal kabul etmişse icra takibi 3 gün ertelenir daha sonra terekeye veya mirasçılara karşı devam olunur. Mirasçı açık bir irade beyanı ile mirası kabul veya reddetmemişse MK’nen koyduğu süreler (üç ay) geçinceye kadar icra takibi geri kalır.

 

c- Borçlunun tutuklu veya hükümlü olması: Borçlu 1 yıl veya daha fazla ceza almışsa, icra müdürü vasi tayini için sulh hakimine başvurur, vasi tayinine kadar icra takibi ertelenir. 1 yıldan az ceza almışsa, icra müdürünün verdiği süre içinde kendisine vasi tayin edene kadar icra takibini ertelenir.

 

d- Borçlunun asker olması: Kendisine temsilci atayana kadar, icra müdürü uygun bir süre verir.

 

e- Borçlunun ağır hastalığı: Kendisine temsilci atayana kadar.

 

f- Özel talik Halleri: Kanunun tatil ve talik halleri bölümünde düzenlemediği diğer haller;

 

Konkordato mühleti

Fevkalade hallerde mühlet ve tatil

 

Mal kaçırma ihtimalinin bulunduğu hallerde; gece vakti dahi olsa; tutukluluk, ağır hastalık ve askerlik hallerinde borçlunun malları haczedilebilir (İİK m.51,I).

 

İCRA TAKİBİNİN TARAFLARI

 

İcra takibinin tarafları alacaklı ve borçludur. Tarafların, taraf ve takip ehliyeti birlikte olmalıdır.

Taraf Ehliyeti: İcra takibinin taraflarının taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Medenî haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi icra takibinde taraf olma ehliyetine sahiptir.

 

Tüzel kişiliği olmayan toplulukların taraf ehliyeti yoktur. Örneğin adi şirket ve miras şirketi.

 

Takip Ehliyeti: Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler takip ehliyetine de sahiptir.

 

Tam takip ehliyeti; tam ehliyetliler

Sınırlı takip ehliyeti; temyiz kudretine sahip küçükler ve kısıtlılar. Bunların MK daki istisnai hallerde takip ehliyeti bulunur.

 

Takip ehliyeti olmayanlar; bunlar tam ehliyetsiz olan kişilerdir. Kanunî temsilci aracılığıyla temsil edilirler.

 

 

İLÂMSIZ     İCRA

 

İlâmsız icra sadece para (ve teminat) alacakları için mümkün olan bir icra takip yoludur. Burada alacaklının alacağı hakkında bir mahkeme ilâmı (hükmü) yoktur.

 

Alacağın konusu paradan başka bir şey ise o zaman ilâmsız icra yoluna gidilemez, bu halde önce mahkemede dava açılması ve davanın kazanılarak mahkemeden alınacak ilâm ile icra takibi yapılması gerekir.

 

Hukukumuzda 3 çeşit İlamsız İcra Yolu vardır:

 

Genel Haciz Yolu      Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu   Kiralanan Gayrimenkullerin Tahliyesi

 

GENEL HACİZ YOLU

 

Genel haciz yoluyla takip, temel olarak altı aşamadan oluşur. Bunlar sırasıyla: Alacaklının takip talebi, borçluya ödeme emri gönderilmesi, takibin kesinleşmesi, borçlunun mallarının haczedilmesi, hacizli malların satışı, satıştan elde edilen paraların paylaştırılması.

 

Bir para (veya teminat) alacağı rehinle temin edilmemiş ise ve bir kambiyo senedine de dayanmıyorsa başvurulacak icra takip yolu genel haciz yoludur.

 

Genel Haciz Yolu İle Takibin Konusu

 

1- Para Alacakları: Özel hukuk ilişkilerinden doğan para alacakları. Buradaki paradan maksat Türk Parasıdır. Alacak yabancı para üzerinden ise, alacaklı vade veya fiili ödeme tarihindeki döviz fiyatı üzerinden Türk parasına çevirmesi ve bu şekilde takip talebinde bulunması gerekir ( İİK m.58/3).

 

Yabancı para alacakları; takip talebinde Türk parası olarak gösterilebilir veya alacaklı takip talebine alacağını aynen (yani döviz cinsinden) yazabilir fakat hangi tarih itibarı ile kur hesabı yapılıp Türk parasına çevrileceğini belirtmelidir (yani takip talebinde bulunulduğu gün mü yoksa icra takibi sonunda paranın tahsil edileceği zaman ki kur üzerinden mi olacağı). Alacaklı ayrıca döviz alacağına işleyen ve işleyecek faiz miktarı ile faiz oranını da takip talebinde belirtebilir (2003 Değişikliği) .

 

Para Alacağı olduğu halde ilâmsız icra yoluna başvurulamayan alacaklar:

 

Altın Para alacağı: Esasen bu para alacağı değil, herhangi bir mal hükmündedir.

Kefilin alacaklıya ödediği para için borçluya rücuan tahsili

Cezai şart alacağı

Sözleşmeden doğan tazminat alacakları

Haricen düzenlenen ve geçersiz olan g.menkul satışı ve g.menkul satış vaadi senetlerine dayanarak verilmiş olan paranın geri alınması

 

Buna karşılık haksız fiilden doğan alacak (maddi ve manevi tazminat dahil) ilâmsız icra yolu ile istenebilir (Özelliklede trafik kazalarından doğan).

 

2- Teminat Alacakları: Mevcut veya müstakbel bir alacak için teminat verilmesine ilişkin taleplere teminat alacakları denir. Alacaklı, borçluyu teminat göstermeye zorlamak için genel haciz yoluna başvurabilir. Bu alacaklar üç şekilde doğar:

– Kanundan doğan teminat alacakları (örneğin BK m.43,II; m.173,III)

– Mahkeme kararına dayanan teminat alacakları

– Sözleşmeden doğan teminat alacakları

 

Teminat alacakları konusuna göre de üçe ayrılır:

– Bir miktar paranın teminat gösterilmesi

– Menkul veya g.menkul malın rehnedilmesi

– Borç için kefil gösterilmesi

 

Teminat alacağının konusu para ise, bu halde yapılacak icra takibi genel haciz yolundaki safhalar gibidir.

 

Teminatın konusu paradan başka bir şey ise; takip talebinde teminatın cinsinin ve Türk parası ile değerinin gösterilmesi gerekir. Borçlu itiraz ederse icra takibi durur. Bu halde takip konusu paradan başka bir şey gösterilmesi olduğu için alacaklı İCRA MAHKEMESİ7de itirazın kaldırılması yoluna başvurmaz. İtirazın iptali davası açmak zorundadır.

 

Genel haciz yoluna başvurabilmek için alacağın bir senede (belgeye) bağlı olması şart değildir. Bu takip yoluna:

Elinde bir senet (belge) dahi olmayan alacaklılar,

Elinde adi senet olan alacaklılar,

Elinde para borcu ikrarı içeren noter senedi bulunan alacaklılar,

Elinde resmi dairelerce veya yetkili makamlarca yetkileri dahilinde ve usulüne göre verilmiş para alacağını gösteren belge olan alacaklılar başvurabilir.

 

Kambiyo senedine (bono,poliçe,çek) bağlı alacaklar için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulur. Ancak genel haciz yoluna başvurmaya da bir engel yoktur.

 

Alacak bir rehinle temin edilmiş ise, alacaklı ilk önce rehin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak zorundadır. Genel haciz yoluna başvuramaz.

 

Genel Haciz Yolu beş safhadan meydana gelmektedir:

 

Alacaklının takip talebi

Borçluya ödeme emri gönderilmesi ve bu ödeme emrinin (takibin) kesinleşmesi

Haciz

Haczedilen malların satışı

Paraların Paylaştırılması

 

1- TAKİP TALEBİ

 

Alacaklının icra dairesine başvurarak alacağını cebri icra yolu ile tahsil edilmesini istemesine takip talebi denir.Takip talebi yetkili icra dairesine yazılı veya sözlü olarak yapılır (m.58,I).

 

Alacaklının takip talebi olmadan icra takibinin başlaması mümkün değildir.

 

Takip talebinde; alacaklı ve borçlunun kimliği ve adresleri, vergi kimlik numaraları, varsa vekillerinin isimleri, adresleri, alacağın TL cinsinden tutarı ve faizli alacaklarda faiz oranı ve faizin işlemeye başladığı gün, temerrüt faizi isteniyorsa temerrüt tarihi ve takip gününe kadar işlemiş olan temerrüt faiz miktarı bulunur. Takip bir senede dayanıyorsa senedin aslı veya onaylı örneği takip talebine eklenir.

 

Takip bir senede dayanıyor ve alacaklı açıkça vade tarihinden itibaren faiz istememiş ise, bu halde faiz, takip tarihinden itibaren hesaplanır. Vade tarihi bulunmayan senetlerde de durum aynıdır.

 

Alacaklı takip talebinde faiz, gider vergisi ve komisyon istememişse, aynı takipte daha sonradan bunları talep edemez. İcra harç ve giderleri (vekalet ücreti de dahil) takip talebinde belirtilmemiş olsa bile bunları zaten icra dairesi hesaplayacaktır.

 

Takip talebinde bulunulmasının sonuçları:

 

Takip Hukuku Bakımından:

 

Takip talebini alan icra dairesi 3 gün içinde borçluya bir ödeme emri göndermek zorundadır.

İcra ve İflas Kanunu’nun tayin ettiği bazı süreler korunmuş olur ( m.264,270 ve 272)

Takip talebi tarihi hacze iştirak için esas alınır

Takip talebinden sonra, borçlunun açtığı menfi tespit davasında ihtiyati tedbir ile takip durdurulamaz (m.72,III).

 

–     Borçlar Hukuku Bakımından

 

Takip talebi ile takip konusu alacak hakkında zamanaşımı kesilmiş olur. (müteselsil borçlulardan birine karşı yapılan takip, diğer borçlular için de zamanaşımını keser).

Takip talebinde bulunulduğunda borçlu mütemerrit olur (Daha önce temerrüde düşürülmemişse artık en son bu anda temerrüde düşmüş sayılır)

 

2- ÖDEME EMRİ

Takip talebini alan icra dairesi, 3 gün içinde bir ödeme emri düzenler ve borçluya gönderir.

 

Ödeme emri ile borçluya, borcu ödemesi veya itirazı varsa bunu bildirmesi ve bunları yapmazsa hakkında cebri icraya devam edileceği ihtar edilir.

Takip talebini alan icra dairesi ödeme emri göndermeden önce:

 

İstenen alacağın mevcut olup olmadığını,

Alacağın vadesinin gelip gelmediğini,

Alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığını,

inceleme yetkisine sahip değildir. Bu haller var ise bunu borçlu ödeme emrine itiraz ederek ileri sürebilir.

 

Ödeme Emrinin İçeriği:

 

Takip talebinde bulunan kayıtlar

Borcun ve giderlerin 7 gün içinde ödenmesi ihtarı

Borçlunun bir itirazı varsa bunu 7 gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı

7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz etmezse aynı yedi gün içinde mal beyanında bulunması gerektiği yoksa hapisle tazyik olunacağı (m.76) ihtarı, ayrıca hapisle cezalandırılacağı (m.337) ihtarı

Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz etmezse mallarının haczedileceği ihtarı

 

İcra Takibinin Ödeme Emrinin Tebliğinden Sonraki Durumu

 

Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun davranış şekline göre burada üç durum ortaya çıkabilir:

 

Borçlu ödeme emrinde yazılı olan borcu kabul eder ve 7 gün içinde borcunu icra dairesine yatırabilir. Bu halde borç ödenmiş olduğundan icra takibi sona erer.

 

Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez ve itiraz da etmez ise ödeme emri kesinleşmiş olur. Bunun üzerine alacaklı icra dairesinden borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.

 

Borçlu 7 gün içinde kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz edebilir.

 

ÖDEME EMRİNE İTİRAZ

 

Ödeme emrine itiraz icra dairesine, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılır. İCRA MAHKEMESİ’NE yapılan itiraz geçersizdir.

 

Borçlu ödeme emrine itiraz ederken mutlaka yurt içindeki adresini belirtmelidir. Belirtilen bu adres sonradan değişir ve bu durum icra dairesine bildirilmezse, o adrese yapılan tebligatlar borçluya yapılmış sayılır (2003 Değişikliği)

Borçlu çeşitli nedenlerle ödeme emrine itiraz edebilir:

-İcraya konan senet sahtedir.

-Hiç borç yoktur.

-Borcu doğuran sözleşme geçersizdir.

-Borcun vadesi gelmemiştir.

-Borç zamanaşımına uğramıştır.

-Borç talep edilen kadar değildir(kısmi itiraz).

 

İtiraz Sebepleri

 

İtiraz sebepleri ileri sürülüş bakımından ikiye ayrılır:

1-İmzaya İtiraz

2-Borca İtiraz

 

1-İmzaya İtiraz

 

Alacaklı bir adi senede dayanarak icra takibi yapmakta ise borçlu bu adi senet altındaki imzanın kendisinin olmadığını ileri sürerek itiraz edebilir buna imzaya itiraz denir.

 

Borçlu, imzaya itirazını “açıkça ve ayrıca” bildirmek zorundadır. Açıkça ve ayrıca itiraz edilmezse adi senet altındaki imza kabul edilmiş sayılır.

 

Borçlu imza itirazı ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerini de bildirebilir. Örneğin, imzaya itiraz ile zamanaşımı itirazı, takas itirazı çelişmez; ancak imza itirazı ile borcun ödendiği itiraz çelişir, bu halde borçlunun imzaya itiraz etmediği borca itiraz ettiği sonucuna varılabilir.

 

İmzaya itiraz ile çelişmeyen borca itiraz sebeplerinin de bildirildiği durumda borçlu “imzaya itiraz” etmiş sayılır. İmza itirazı ile birlikte yetki itirazında da aynı durum vardır.

 

İcra takibi imzası noterlikçe onaylı bir senede dayanıyorsa borçlu imza inkarında bulunamaz (Genel mahkemelerde sahtelik davası -menfi tespit davası- açabilir). Borçlu noter senedindeki imzaya açıkça ve ayrıca itiraz etmişse bu itiraz borca itiraz sayılır.

 

2-Borca İtiraz

 

İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir.

 

Borçlu, borca itiraz sebeplerini itiraz ederken ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Sadece “itiraz ediyorum” demesi yeterlidir. Ancak borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlı olduğundan borçlunun sebep bildirmesi kendi yararına olacaktır.

 

Borçlunun İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olması

 

Borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır; itiraz sebeplerini değiştiremez, genişletemez. ( Bu kural itirazın İCRA MAHKEMESİ’NDE kaldırılması sırasında geçerlidir; yoksa itirazın iptali davasında borçlu yeni itiraz sebepleri ileri sürebilir). Ancak borçlu itirazında sebep bildirmek zorunda da değildir, sadece itiraz ediyorum diyebilir. Bu bakımdan konuyu ikiye ayırarak incelemek gerekir:

 

Borçlu itirazında sebep bildirmemiş ise Borçlu sadece itiraz ediyorum demişse ve takip adi bir senede dayanıyorsa borçlu adi senet altındaki imzasını kabul etmiş demektir. Yani itiraz imzaya değil borca itirazdır (çünkü imzaya itiraz “açıkça ve ayrıcı yapılmalıdır). Sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir .

 

Borçlu itirazında sebep bildirmişse Borçlu bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlıdır bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Bu durumda borçlu sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir. (2003 Değişikliği)

 

Kısmi İtiraz

 

Borçlu, alacaklının talep ettiği alacak miktarının sadece bir kısmına itiraz edebilir diğer kısmını kabul edebilir. Buna kısmi itiraz denir. Örneğin: alacaklı 1 milyar için icra takibi yapmıştır. Borçlu ise 500 milyonunu daha önce ödemiştim diye kısmi itirazda bulunabilir.

 

Kısmi itirazda borçlu itiraz ettiği kısmın miktarını açıkça göstermelidir. Eğer borçlu kısmi itirazda itiraz ettiği miktarı açıkça belirtmez ise mesela “ borcum bu kadar değildir itiraz ediyorum derse” bu itiraz geçersizdir. İtiraz edilmemiş sayılır.

 

Gecikmiş İtiraz

 

Borçlu kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle (örneğin ağır hastalık veya bir seyahatte bulunması nedeniyle, deprem, sel vb. afet durumları) 7 günlük itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edememişse gecikmiş itirazda bulunabilir.

 

Ödeme emri ilanen tebligat yolu ile yapılmışsa, borçlu gecikmiş itiraz yoluna başvuramaz.

 

Kanuni temsilci bir engel sebebiyle itiraz edememişse gecikmiş itiraz mümkün, ancak avukat bir engel sebebiyle itiraz edememişse gecikmiş itiraz yoluna başvurulamaz.

 

Gecikmiş itiraz için:

Engelin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde

İcra mahkemesi’ne (İCRA MAHKEMESİ) başvurulur.

 

Gecikmiş itirazda, normal itirazdan farklı olarak engelin ne olduğunun ve itiraz sebepleri ile birlikte, İCRA MAHKEMESİ’NE bildirilmesi gerekir.

 

Gecikmiş itiraz, haczedilmiş malların paraya çevirme işlemi bitinceye kadar yapılabilir.

 

Borçlu mazeretinin haklı olduğunu her türlü delil ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİ borçluya re’sen yemin teklif edebilir. Tanık dinletilebilir.

 

Gecikmiş itiraz üzerine icra takibi normal itirazda olduğu gibi kendiliğinden durmaz. Ancak İCRA MAHKEMESİ borçlunun mazeretini kabul ederse bununla gecikmiş itiraz süresinde yapılmış itiraz hükmünde olur ve icra takibi durur.

 

İtiraz edilmediği için takip kesinleşmiş, borçlunun mallarına haciz konmuş, bundan sonra borçlu gecikmiş itiraza başvurmuş ve talebi kabul edilmiş ise; alacaklı İCRA MAHKEMESİ’NİN kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmaz veya itirazın iptali davası açmaz ise konulmuş olan hacizler kalkar.

 

Borçlunun yapmış olduğu itiraz (gerek borca gerekse imzaya itiraz) alacaklıya tebliğ edilir.

 

Ödeme Emrine Yapılan İtirazın Etkisi

 

7 gün içinde yapılan geçerli bir itiraz icra takibini durdurur.

 

Borçlu kısmi itirazda bulunmuş ise, itiraz etmediği kısım için icra takibi durmaz, devam eder.

 

Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine devam edilebilmesi için bu itirazın giderilmesi gerekir.

SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ

[wp_ad_camp_5]

sonraki sayfadan devam ediniz

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.