Ünite 12
Kamu istihdamı ve emek piyasaları
Devlet bazen özel sektörle birlikte işçi istihdam eden bir birim iken bazen iş gücünün tek istihdam edicisidir. Örneğin; askeri personel, posta çalışanları, itfaiyeciler, polisler tek istihdam edicidir. Kamu harcamaları 2 ye ayrılır:
1) Kaynak tüketen kamu harcamaları: bu harcamalar kamunun piyasadan mal ve hizmet alımıdır. 2) Kamu transfer harcamaları: bunlar emekli aylıkları, sübvansiyonlar, işsizlik yardımları ve borç faizleri gibi harcamalarıdır. Bu harcamalar kaynakların toplumda ki bireyler arasında yeniden dağılımını gerçekleştirir.
Kamusal mallar:
Toplumda bireylerin birlikte tükettikleri ve bir kimsenin tüketiminin diğerinin tüketimini etkileyemeyeceği mallardır.
Kamusal mallara örnek: adalet, milli güvenlik, radyo ve televizyon, hava kontrolü…
Kamusal malların özellikleri:
1) Bölünemez
2) Tüketimden hariç tutulamaz
3) Bireylerin birlikte tükettikleri mallardır
4) Bir kimsenin tüketimi diğerinin tüketimini etkilemez
5) Devlet tarafından üretilen mallardır
Kamusal mallar ve emek talebi:
1) Kamu yatırımı özel sektör mallarına olan talebi arttırır ve bu malların ürettiği iş kollarına istihdam genişlemesi yaratır.
2) Kamusal malların istihdam üzerinde dolaylı etkileri de vardır. Örneğin; baraj yapımı sulu tarımdan anlayan işçilere olan talebi de arttırır.
3) Üretilen kamusal mallar özel sektör mallarını tamamlayıcı ise özel sektör mallarını üretimini sağlayan işçilere olan talebi arttırır.
4) Kamusal mallar özel sektör mallarına ikame ise özel sektör mallarının üretimini sağlayan işçilere olan talebi daraltır.
Kamusal mallar ve emek arzı:
1) Kamusal mallar bireyler üzerinde gelir etkisi yaratarak daha fazla boş zaman talep etmelerine neden olur. Yani emek arzını azaltır.
2) Kamusal mallar özel sektör mallarını ne kadar çok ikame ederse emek arzında o kadar fazla daralma olur.
3) Kamusal mallar boş zamanı ne kadar iyi tamamlarsa emek arzı o kadar azalır.
4) Kamusal mallar çalışmayı ne kadar iyi tamamlarsa emek arzı o kadar artar.
Vergiler ve emek piyasaları:
Kişi çalışma süresini belirlemekte serbest değil ise vergilerdeki artış kişinin çalışma süresini etkilemez. Vergi oranındaki değişmeler bireyin çalışma tercihi üzerinde gelir ve ikame etkisi yaratacaktır. Arz yönlü iktisada göre ücretlerden alınan vergi oranlarının düşürülmesi kişilerin net ücretlerini arttırır.
İkame etkisi > gelir etkisi çalışılan süre artar
Gelir etkisi > ikame etkisi çalışılan süre azalır.
Sendikalar ve toplayış sözleşmeleri ile ilgili
Türkiye de sendikalar ile ilgili yasal mevzuat 1963 e kadar sürekli olarak sınırlayıcı ve yasaklayıcı olmuştur. Ancak 1963 de kabul edilen yasalarla emek sermaye ilişkisinin toplu pazarlık yönü ile düzenlenmesi esası kabul edilmiştir. Bu yasalar sendikalaşmaya teşvik edicidir. Sendikalara üye olma yaşının 16 ya indirilmesi, işçilerin birden fazla sendikaya üye olabilmelerine imkan tanıması sendika aidatlarına sınırlama getirilmemesi sendika aidatlarının iş veren tarafından kesilerek sendikaya ödenmesi teşvik edici unsurlardandır.
Asgari ücret: Devletin ücretlerin daha altına inemeyeceği bir taban belirleyerek daha adil bir ücret yapısını oluşturması gerekir.
Asgari ücret uygulamasının olumsuz etkisi uygulamanın bazı sektörleri kapsamaması o sektörde emek arzını arttırır ve ücretler düşer. O sektörde istihdam daralır.
Emek, arz ve talep eğrileri ne kadar esnekse ve asgari ücret denge düzeyini ne kadar üzerinde ise işsizlik o kadar fazla olur.
İşçi sağlığı iş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler:
İşverenler kendileri için kar max. Sağlayan iş güvenliği düzeyini tespit ederken marjinal karar alma kuralını kullanırlar.
İş güvenliği sağlamanın maliyetleri:
1) Eldiven başlık gibi koruyucu ekipmanların alınması
2) Daha iyi havalandırma sisteminin kurulması
3) Hastalık sırasında daha uzun süreli izin kullandırılması
4) Montaj hattının dönüş hızının yavaşlatılmasıdır.
İş güvenliği sağlamanın getirileri:
1) Ölüm ve yaralanma riskinin düşük olması işverenlerin daha düşük ücretlerle işçi çalıştırabilmelerini mümkün kılar
2) Güvenli bir iş yerinde iş kazaları daha az olacağından üretim duraklamaları daha azdır.
3) Güvenli iş yerlerinde ölüm ve yaralanma oranı düşük olacağından yeni işçi istihdam etmek ve bunları eğitmek için daha az kaynak harcanır.
4) İş yerinin güvenli olması işçi devrini azaltacağı için firmaların spesifik iş yerinde eğitim vermelerini sağlar.
Emek piyasası açısından ekonomik rant: Belirli bir işçiye ödenen ücret ile işçinin piyasada çalışmaya razı olduğu ücret arasındaki farktır. Ekonomik rant üretici rantı ile paralellik gösterir.
*-* Kamu günlük tarifeleri ile kota uygulamalarının olması yerli üretime olan talebin artmasına
neden olur.
*-* Kamu rant sağlama işini ücretleri doğrudan yükselterek yaptığı gibi belirli meslekleri yapabilmek için kamu lisansını zorunlu kılarak da sağlayabilir. Bu zorunluluk ile emek arzını kabul eden kamu lisans şartını sağlayarak mesleği yapanlara fazladan ekonomik rant verir.
Kota: Devletin yurtdışından satın alınacak malın miktarını sınırlandırmasıdır.
Ünite 13
*-* Arthur okun tarafından geliştirilen okun yasasına göre işsizlik oranındaki her %1 lik artış gayri safi milli hasılanın % 2,5 oranında düşmesine yol açar.
İşsizlik: çalışma istek ve yeteneğine sahip olduğu halde cari ücret haddinden iş bulamama durumudur.
DİE’ ye göre işsizlik: referans döneminde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son 3 ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki tüm kişiler işsiz nüfusa dahil edilir.
DİE’nin işsizlik ölçümünde kullandığı kriterler:
a. İşi yok: bu kriter, referans dönemi içinde istihdam edilmemiş olanları kapsar. Dolayısıyla düzensiz de olsa bir işte çalışmış olan kişi yeni iş arıyor olsa bile işsiz sayılmaz.
b. İş arıyor: son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış olmayı gerektirir. Bu kanallar: iş kurumuna başvurmak, doğrudan iş verenlere iş başvurusu yapmak, akraba ve arkadaşlarının yardımına başvurmak, kendi iş yerini kurmaya yönelik girişimlerde bulunmaktır.
c. İşe başlamaya hazır: 15 gün içinde iş başı yapacak durumda olmayı gerektirir.
İşsizlik oranı
İşsizlik oranı: toplam iş gücü içinde işsiz olanların yüzdesidir. ( işsizler = iş gücü – istihdam edilenler )
İşsizler
İşsizlik oranı = _______________________ x 100
İş gücü
• işsizlik oranındaki bir artış ekonomik daralmayı, azalış ise genişlemeyi gösterir.
Doğal işsizlik: emek piyasasında emek arz ve talep fazlasına olmadığı durumda yani piyasa dengede iken var olan işsizlik oranıdır ya da enflasyon oranında bir artış yaratmadan sürdürülebilen en düşük işsizlik oranıdır.
İşsizliği açıklayan teorik yaklaşımlar:
1) Neoklasik yaklaşım: işsizliği tamamen gönüllü bir sorun olarak görürler. Geçici ve gönüllü işsizlik dışında bir işsizlik yoktur. Bu ücretten iş arayan herkes iş bulur.
2) Keynesci yaklaşım: eksik rekabet koşullarını ve gönülsüz işsizliği vurgular. Keynesci ye göre kişiler iş piyasasında cari ücret düzeyinde çalışmak isteselerde iş bulamazlar. Keynesci işsizliğin giderilmesinde ekonomiye devlet müdahalesi gerektiğini savunur.
3) Yeni yaklaşımlar:
a) iş arama teorisi: neoklasik iktisat görüşünün bir uzantısıdır. Bu teoriye göre işsizlik işlere ilişkin bilgi toplama yani iş arama sürecinin bir sonucudur. İşsiz bireyin işsizlik sigortası ve aile yardımları gb geliri sahip olması iş arama süresini uzatır.
b) İçerdekiler – dışarıdakiler ( çalışanlar – işsizler) : yüksek ücretlerin ve gönülsüz işsizlerin bir arada olması içerdekilerden kaynaklanır.
İşsizlik türleri
1) gizli işsizlik: üretim teknolojisinin sabit kalması koşuluyla herhangi bir üretim aşamasındaki iş gücü üretim dışına alındığından üretim hacminde bir azalma olmuyorsa gizli işsizlikten söz edilir. Yani bu kişilerin marjinal verimlilikleri 0 ya da 0 a çok yakındır. Az gelişmiş ülkelerin tarım kesiminde marjinal sektörde ve kamu sektöründe yaygın olark görülür.
2) Açık işsizlik: çalışma istek ve yeteneğine sahip olduğu halde niteliklerine uygun cari ücret düzeyinde çalışmaya razı olma anca iş bulamama durumudur. 4 e ayrılır:
a) geçici işsizlik ( friksiyonel,arızi,geçiş,arama işsizliği): işçilerin kısa süreli yer ve iş değiştirmelerinden kaynaklanan işsizliktir. Geçici işsizliği nedeni: yeni bir işe geçiş süreci ya da piyasadaki açık işler konusundaki bilgi eksikliğidir. Bu tür işsizliğin ekonomik olarak 0 a inmesi istenmez.
b) Yapısal işsizlik: bir piyasa da talep edilen ve arz edilen beceriler arasında uyumsuzluk olması durumunda ortaya çıkan işsizlik türüdür. Bünyevi ya da strüktrel işsizlik de denir. Çözümü en güç işsizlik türüdür.
Yapısal işsizliğin nedenleri:
• mesleki dengesizlik
• coğrafi dengesizlik
• teknolojik gelişmeler
• kamu politikaları
• okul eğitimin yetersiz oluşu
c) konjonktürel işsizlik: piyasa ekonomisinde ekonomik faaliyetlerin dönemsel dalgalanmalar göstermesinin sonucudur. Devri işsizlik ve yetersiz talep işsizliği de denir.
d) Mevsimlik işsizlik: iki nedeni vardır.
• hava şartları ve mevsim değişmeleri sonucu üretimde meydana gelen aksamalar
• mevsim koşulları ve değişmeleri sonucu bazı mal ve hizmetlerin talebinde ortaya çıkan düşüşler *-* mevsimlik işsizlikle konjoktürel işsizlik arasındaki fark: emek talebindeki dalgalanmaların beklenen ve sistematik dalgalanmalar olmasıdır. Mevsimlik işsizlik daha çok tarım turizm ve inşaat sektörlerinde etkilidir.
Türkiye nin istihdam yapısına ilişkin özellikler
1) toplam istihdam içinde tarımsal istihdamın payı çok yüksektir.
2) Ücretlilerin toplam istihdam içindeki payı düşüktür.
3) Tarım sektöründe istihdam edilenlerin yarıdan fazlası ücretsiz aile işçilerinden oluşmaktadır.
4) Herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadan istihdam edilme kırsal alanda kentsel alana göre
daha yaygındır.
5) Sosyal güvenceye sahip olmadan çalışanların çoğunu erkekler oluşturmaktadır.
6) İstihdam edilenlerin çoğunluğu ilkokul mezunudur.
7) Kadınlar toplam istihdamın düşük bir oranını oluşturur
8) Eksik istihdam edilenlerin iş gücü içindeki oranı % 5,8 iken bu oran kentsel alanlarda % 7, kırsal alanlarda % 5,5 dir.
Türkiye de işsizliğin boyutları:
Türkiye de istihdamın yapılan özellikleri ve işsizlik sigortası kapsamının yetersiz olması gb nedenlerle bu konu da doğru ve güvenilir veriler elde edilememektedir. Türkiye de istihdam ve işsizlik konusunda en kapsamlı bilgiye DİE nin hane halkı iş gücü anketlerinden ulaşılabilmektedir. Türkiye de yaşanan işsizliğin türleri ve nedenleri:
Türkiye de bir tarım ülkesi olması nedeniyle mevsimlik işsizlik yaygındır. Genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye de işsizliğin en belirgin özelliği yapısal nitelik taşımasıdır.
Türkiye de işsizliğin özellikleri:
1) işsizlik kentsel alanlarda kırsal bölgelere göre daha yüksektir.
2) Kentlerdeki işsizlikten kadın iş gücü kırsal alandaki işsizlikten erkek iş gücü etkilenir.
3) İşsizlikten en çok etkilenen yaş grubu 15-24 yaş arasıdır.
4) İşsizlerin çoğu ilkokul mezunlarından oluşur ancak son yıllarda eğitimli gençler arasında işsizlik hızla artmaktadır.
5) İşsizler 1 yıl veya daha uzun süreli işsizlerden oluşur.
İşsizlerin önemli bir bölümünü ilk kez iş arayanlar oluşturur.
Ünite 14
İSTİHDAM SORUNUNA YAKLAŞIMLAR VE İSTİHDAM POLİTİKALARI
Gelişmiş ülkelerde işsizlik sorununu hafifletmeye yönelik aktif yöntemler alınırken gelişmekte olan ülkelerde pasif politikalar daha yaygındır.
İşsizlik sorunuyla mücadelede izlenen istihdam politikaları ikiye ayrılır
1) pasif politikalar: işsizlik sigortası, işsizlik yardımı gb işsizlere gelir desteği sağlamaya yönelik politikalardır.
2) Aktif politikalar: işsizliği eğitim, iş yaratma , bilgilendirme ve işe yerleştirme faaliyetleri gb doğrudan önlemlerle azaltmaya yönelik politikalardır. Pasif politikalar, işsizliğin bireysel ve toplumsal açıdan yarattığı olumsuzlukları gidermeyi amaçlar. Aktif politikalar ise, bireyleri doğrudan işsizlikten kurtarmaya yönelik politikalardır.
1) pasif istihdam politikaları ( gelişmekte olan ülkeler)
bu önlemler genellikle işsizlik sigortası ve işsizlik yardımlarıdır.
2) aktif istihdam politikaları ( gelişmiş ülkeler)
aktif ishtihdam politikalarının amacı: işsizlere yalnızca gelir desteği sağlamak yerine onların çalışma
hayatına dönüşlerini kolaylaşmaktadır. Öncelikli hedef kitlesi ise genç kadın göçmen ve özürlü işsizler gb emek piyasasında uzun dönemde iş bulma şansları zayıf olan gruplardır. Bu politikalardan bazıları şöyledir:
a) bilgilendirme ve işe yerleştirme hizmetleri: geçici işsizlikle mücadele de etkin bir yoldur.işe yerleştirmede çalışanların istismarının olumsuz sonuçlar yaratması bu hizmetin kamu hizmeti olarak verilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
b) İstihdam ve eğitim programları: yapısal işsizlikle mücadelede en etkin politikalardan biridir. Bu programlar işsiz bireylere yeni beceriler kazandırmada yardımcı olur. Bu programların en iyi örneklerine Danimarka Norveç ve İsveç gb İskandinav ülkelerde rastlanır.
c) İstihdam sübvansiyonları: istihdam sübvansiyonları özellikle, yapısal ve konjonktürel işsizlikle mücadelede etkili olmaktadır. İstihdam sübvansiyonlarının temel amacı ekonominin daralma ve gerileme dönemlerinde, emek piyasasında iş bulma şansı çok zayıf olan işsiz gruplarının istihdam olanaklarının arttırılmasıdır. İşverenin iş gücü maliyetini azalmakta mümkündür. Bu maliyetler 2 şekilde düşürülebilir:
1) doğrudan ücret yapısının değiştirilmesi
2) ücretler üzerinden alınan vergilerin düşürülmesi ya da ücret sübvansiyonları gb ücret dışı iş gücü maliyetlerinin düşürülmesi
d) iş yaratma programları: iş bulmaları çok güç olan işsizlere yönelik olarak geliştirilmiş programlardır. Bu programların 2 özelliği vardır.
1) işveren geleneksel olarak kamu ya da kar amacı gütmeyen kuruluşlardır
2) yaratılan işler geçici ve sosyal faydası olan işlerdir
e) girişimciliğin teşvik edilmesi
girişimciliğin teşvik edilmesine yönelik önlemler:
1) işsizlerin kendi işlerini kurmalarının teşvik edilmesi
2) teknik yardım ve düşük faizli kredi sağlanması
3) girişimcilik eğitimi verilmesi
4) girişimcilik kültürünün oluşturulması
5) yeni işletme kurabilmek için gerekli prosedürün kısaltılması
6) girişimciliği engelleyen hukuki ve idari düzenlemelerin azaltılması
7) muhasebe ve vergi prosedürlerinin basitleştirilmesi
TÜRKİYE DE İŞSİZLİKLE MÜCADELE VE İSTİHDAM POLİTİKALARI
1) 1980 öncesi dönem: ithal yerine yerli üretim politikasının egemen olduğu 1980 e kadar uygulanan kalkınma planlarında, istihdam sorununun çözümü için iki ana değişken esas alınmıştır: EKONOMİK BÜYÜME HIZI ve SANAYİLEŞME
2) 1980 sonrası dönem: 24 ocak 1980 kararlarıyla birlikte sanayileşme stratejisi olarak ihracata dayalı sanayileşme modeline geçildi. Türkiye de aktif istihdam programları Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından yürütülmektedir. Bu programların başında mesleki eğitim gelmektedir.
Ünite 15
ENFLASYON VE ÜCRETLER
1. Talep enf. : toplam talepteki bir fazlalığın yol açtığı bir enflasyondur.
2. maliyet enf. : maliyetlerdeki bir artışın fiyatlar genel düzeyini yükselmesidir.
*-* maliyet enflasyonun sürebilmesi için para arzı arttırılmalıdır.
Ücret fiyat sarmalı: parasal ücretlerdeki artışların fiyat artışını geçmesi ve bunun sonucunda reel ücretlerde ortaya çıkan düşüşün ilave ücret artışı talebini beslemesi sürecidir.
Fiyatların artması işçiler için 2 tür ücret sarmalı oluşturur.
1.geri itilim sarmalı : fiyatlardaki artış reel ücretleri aşındırır. İşçiler bu aşınmayı gidermek için tekrar ücretlerini arttırdıklarında maliyet ve fiyatlar tekrar yükselir. Dolayısıyla reel ücretler tekrar aşınır.
2. bekleyiş sarmalı: enflasyonun devam etmesi kişilerde fiyat yükselmelerine gelecekte de devam edeceği beklentisinin oluşmasına neden olur. Bu nedenle sendikalar toplu sözleşme dönemlerinde gelecekteki muhtemel reel ücret aşınmalarını da hesaba katarak ücretleri arttırmak isterler.
Gelirler politikası: gerçek ücretlerde artışın emek verimliliğindeki artışla sınırlamak suretiyle gelir ve istihdamın gelişmesini uygun fiyat istikrarıyla sağlayacak koşulları oluşturmaya yardımcı olan politik önlemlerdir. Ücret fiyat sarmalını durdurmaya yönelik bir politikadır.
Gelir politikasının araçları:
1. ücret ve fiyat kontrolleri: ücret ve fiyat artışlarının yasal olarak sınırlandırılmasıdır. En kötü uygulama biçimidir. Savaş sonrası büyük ekonomik krizler gb olağanüstü durumlarda kısa süreli kullanılır.
2. ücret ve fiyat rehberliği: zorlayıcı değil yol göstericidir.
3. endeksleme politikaları: enflasyonun ücretin satın alma gücü üzerinde yaratacağı olumsuzluklara karşı bir koruma aracıdır.
4. vergilendirmeye dayalı gelirler politikası: vergiler ile enflasyonist olmayan ücret artışları ödüllendirilip teşvik edilir. Aksi durumdaki uygulamalar cezalandırılır.
Enflasyon ve işsizlik ilişkisi: PHILIPS EĞRİSİ:
1- philips modeli
a)parasal ücretler ile işsizlik oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır.
b)işsizlik oranı ile enflasyon arasında değiş tokuş vardır.
c) yüksek bir enflasyonda işsizliği azaltmanın ya da yüksek işsizlikte enflasyonu azaltmak mümkündür.
d) samuelson ve solow philips eğrisini parasal ücretteki değişme yerine enflasyon oranı ile işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi ifade eden bir kavrama dönüştürmüşlerdir.
Parasal ücretlerindeki yüzde değişme
Değişim W
W = _____________ Parasal ücretler işsizlik oranı
W Parasal ücretler işsizlik oranı
2- lipsey’in talep fazlası modeli
Philips eğrisinin teorik temelleri lipsey tarafından oluşturulmuştur. Lipsey emek piyasası modeline 2 fonk. Kururak philips eğirisi ile ilişkilendirilmektedir.
a- emek talep fazlası ile parasal ücretlerdeki değişme arasındaki pozitif ilişkiyi gösteren ücret ayarlama fonksiyonu.
b- Emek talep fazlası ile işsizlik oranı arasındaki negatif ilişkiyi gösteren fonksiyon.
*-* lipsey e göre emek talep fazlasının artması işsizlik oranını azaltır. Emek talep fazlasının azalması işsizlik oranını arttırır.
3-doğal işsizlik oranı hipotezi ve philips eğirisi
a- philips eğrisi 1960 lardan sonra başta M.friedman olmak üzere parasalcılar tarafından eleştirmişlerdir.
b- bu eleştirinin hareket noktası philips eğrisinde enflasyon ve işsizlik oranı arasındaki ilişkinin normal ücretler üzerine kurulmuş olmasıdır.
c- kısa dönemde enflasyon oranı ve işsizlik oranı arasında değiş tokuş olabilir.
d- friedman a göre uygulanması gereken ekonomi politikası ekonomideki parasal değişmeleri ekonominin doğal büyümesine göre ve sabit bir oranda arttırmaktadır.
*-* uyarlanabilir bekleyiş teorisi: insanların enflasyon beklentilerinin geçmiş enflasyon oranlarına dayandığını ileri süren teoridir.
4- rasyonel beklentiler ve philips eğrisi
J.F. Muth, R. Lucas ve T. Sargent tarafından geliştirilmiştir. Beklentiler rasyoneldir ve beklentikde ki yanıltılar sürekli olmayıp uzun dönemde yoktur. Ekonomi kendi halinde bırakılır. Aktif iktisat politikalarıyla mücadele edilmezse piyasalar her konu da en iyi çözümü getirir.
5- enflasyonu hızlandırmayan işsizlik oranı (NAIRU)
Philips eğrisinin geçerliliğini ortadan kaldırmıştır. F. Modiglian ve L. Papademos tarafından ortaya atılmıştır. Ekonomi de ki işsizlik oranı istikdarlı bir enflasyon oranını sağlayan NAIRU dan düşükse enflasyon yükselir. Yüksekse enflasyon düşer.
[wp_ad_camp_2]
İlk yorum yapan olun