SSCB’NİN KURULUŞU VE ORTA ASYA TÜRKLERİ
1900’lü yılların başından beri fakir köylülerin ve işçilerin Çarlık rejimine karşı giriştikleri çalışmalar, özellikle Vladimir İlyiç Lenin’in çabaları ile ülke geneline yayılmıştı.
1905’te ayaklanmış olan işçiler ve köylüler Petersburg’da ve Moskova’da İşçi Meclisleri’ni kurmayı başarmışlardı.
Rusya’nın İtilaf Devletleri’nden gereken yardımı alamaması ve Çanakkale Savaşları’nın İtilaf Devletleri’nin yenilgisi ile sonuçlanması üzerine daha da güçlenen muhalefet, 8 Mart 1917’de ayaklanmalar başlatmıştır.
Çar II. Nikola 16 Mart’ta yönetimden çekilmiş, Duma (Meclis) açılarak Ufa Müslümanlarının temsilcisi olarak Z. V. Togan katılmıştır.
Rusya, Lenin’in başkanlığındaki Bolşevik Partisi’nin 1917’de iktidarı ele geçirmesinden sonra 1918’de Brest-Litowsk Antlaşması ile savaştan çekilmiş, iç politikada ise Bolşeviklerin güçlenmesi için 1921’de NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika) adı verilen ekonomi politikasını ilan etmiştir. Bu politika ile; Tarım ürünlerine el koymaktan vazgeçilerek, küçük esnafa ve tüccara kolaylıklar sağlanmıştır. Küçük sanayi işletmelerinin devletleştirilmesinden vazgeçilmiştir. Yabancı sermayeye çeşitli imkânlar sağlanmıştır. Buna karşılık devlet; bankalar, büyük sanayi kuruluşları ve ulaşım üzerindeki egemenliğini koruyarak ekonominin hızla düzelmesini sağlamıştır.
Bolşevikler; Monarşik yönetimi yeniden kurmak isteyen Beyazlar, Meşrutiyetçiler, Menşevik Partisi’nden Sosyalistler gibi siyasî rakipleriyle mücadeleye başlamış, eski rejimin imtiyazlıları olan Kazaklar da çeşitli bölgelerde ayaklanmışlardır. Bunun üzerine Bolşevikler Aralık 1917’de ÇEKA Örgütü’nü kurarak sistemli terör hareketlerine girişmişlerdir.
1924’te Lenin’in ölümünden sonra iktidar mücadelesini kazanan Joseph Stalin döneminde uygulamaya konulan Kolektifleştirme Politikası huzursuzluk yaratmıştır. Nitekim bu politika tarımsal üretimi azaltırken, sanayinin ve teknolojinin gelişmesini sağlamış, bu da tepkilere yol açmıştır.
XX. yüzyılın hemen başında Çarlık yönetiminin baskıcı idaresi Türklerden başka Rus olmayan diğer milletleri de harekete geçirmiş ve 1905 İhtilâli çıkmıştır
. İhtilâldan sonra Türkler millî kültürlerini geliştirme imkânı bulmuş, Yusuf Akçura ve İsmail Gaspıralı 15 Ağustos 1905’te gayr-i resmî olarak “Rusya Müslümanları I. Kongresi” toplamış, bu çalışmalar sonucunda da Müslüman Birliği Partisi kurularak Duma’ya temsilciler gönderilmiştir.
Artan Rus baskılarına karşı Türkler de “Rusya Müslüman Türk Kavimlerinin Haklarını Koruma Cemiyeti”ni kurarak uluslararası alanda haklılıklarını duyurmaya çalışmışlar; Politik ve kültürel alandaki çalışmalarını hızlandıran Türkler, 1-11 Mayıs 1917 tarihleri arasında “Bütün Rusya Müslümanlarının I. Kurultayı”nı toplamışlardır.
Siyasî ve kültürel haklarının verilmesini isteyen Türkler, bu istekleri reddedilince 1916’da Türkistan Millî İstiklâl Ayaklanması’nı başlatmışlardır. Basmacı Hareketi
Baskın yapan, hücum eden anlamındaki bu tabir, Çarlık döneminde Ruslar tarafından Türkmenistan, Başkurdistan ve Kırım’da faaliyet gösteren Türkler için kullanılarak onları dünyaya haydut gibi göstermek istemiştir. Bu harekatın orijinal ismi Türkistan Millî İstiklâl Ayaklanması’dır.
Basmacı Hareketi, 1918’de Hokand şehrinde Korbaşı Ergaş liderliğinde başlamıştır. Enver Paşa’nın 8 Kasım 1921’de Türkistan’a gelip başa geçmesiyle daha da şiddetlenmiştir. Enver Paşa’nın ölümüyle Basmacı hareketleri devam etmişse de, Ruslar 1935 yılında
Basmacı Hareketi’ne kesin olarak son vermiştir.
Basmacı Hareketi’nin başarıya ulaşamamasında; Korbaşı denen liderlerin kendi aralarında düzenli bir birlik ve merkezî bir otorite kuramamaları, Basmacıların dışarıdan herhangi bir yardım alamamaları ve Savaşlarda tank, uçak, top ve zehirli gaz gibi silâhlar kullanan Ruslara karşı mücahitlerin makineli tüfeklerinin bile olmayışı etkili olmuştur.
1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ: “KARA PERŞEMBE” Nedenleri
ABD’nin I. Dünya Savaşı’ndan önce verdiği kredileri alamaması.
Almanya, ABD’nin istediği savaş tazminatını ödemek için para basınca, Almanya’da hiperenflasyon ortaya çıkmıştır. Bu durum karşısında ABD, 1924 yılında Almanya’ya Dawes Planı’nı önermiştir. Buna göre; ABD Almanya’ya yeniden yapılanması için kredi verecek; yapılanmasını tamamlayan Almanya da daha sonra tazminatını ödeyecekti.
ABD’nin tatil beölgesi olan Florida Eyaletinde konut piyasasının suni olarak değer artışı sonrası yaşanan doğal afet ile buradaki konutların aşırı değer kaybetmesi
ABD ekonomisinin 200 holding tarafından idare edilmesi ve bir tanesinin dahi batmasının ülke ekonomisini etkilemesi
ABD Başkanı Hoower yönetiminin zafiyeti ve ekonomi alanındaki tecrübesizliği. Amerika’da durum: 4,2 milyar dolar ABD borsasında yok oldu. Amerikalılar bu çöküşün faturasını Başkan Hoower’e kestiler. 1933’te Başkan Roosevelt ekonomik sistemde köklü değişiklikler vadeden “New Deal” projesi ile iş başına geldi. Bu planla ilk kez devlet ekonomiye müdahale ediyordu. Bu doğrultuda ilk kez Merkez Bankası kuruldu. Almanya’da durum: Yaşanan kriz Hitler’in Almanya’da iktidarı ele geçirmesine yol açtı. Hitler, Versay Antlaşması’nın Almanya’yı sınırlayan ekonomik hükümlerini tanımadığını açıklayarak yayılmacı bir politika izlemeye başladı.
TÜRKİYE’DE DURUM
Bu kriz karşısında Türkiye kalkınmasını sağlayabilmek için ihracat ve ithalatını arttırmak zorunda kaldı. Devlet korumacı-iktisatçı politikalara yönelmiştir.
1930 yılında Devletçilik(Keynesyen politika) modeli uygulanmaya başlanmıştır.
1933 yılında Planlı Ekonomik Kalkınma modeline geçilerek I. Beş Yıllık Sanayi Planı uygulandı. İhraç mallarına kalite kontrol sistemi getirildi ve 1934’te bu iş için “Türk Ofis” kuruldu. Yerli Malı Haftası ilan edildi. İthalata kısıtlamalar getirilirken, gümrük vergileri yükseltilir.
Ülkede yerli malı kullanılması için devlet tarafından propagandalar yapılır. TBMM Başkanı Kâzım Özalp’ın başkanlığını yürüttüğü Milli iktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu.
Malımı sattığım devletten mal alırım prensibi hayata geçirilir. (Kliring Sistemi). Bu sistemle Türkiye ile ticaret ve ödeme anlaşması yapan ülkelerden ithalata öncelik verildi.
MEİJİ (AYDIN HÜKÛMET) RESTORASYONU (1868-1912)
Japonya’da “Meiji Dönemi”, 1867’de imparator olan Mutsuhito’nun 45 yıllık saltanat dönemine verilen özel bir isimdir.
İmparatorun abtı tarzı ıslahat yapmak istemesi halk ve aristokrat savaşçı bir sınıf oluşturan Samurailer tarafından tepkiyle karşılanmış, fakat hükûmetin kararlı tutumunun sonucunda reformlar hayata geçirilmiştir. Bu süreçte Meiji ‘’Güçlü ordusu olan zengin bir ülke ‘’hedefiyle; Şogun adı verilen ordu komutanları olan derebeyler ve 1871’de “Daymiyo” denen derebeylik sistemine son verilerek ülke çağdaş bir şekilde idarî bakımdan organize edilmiş, Atatürk devrimleri gibi devrim yapmıştır(Harf İnkılabı hariç). Uyarı: “Doğunun ahlakı-Batının teknolojisi” Japonların sloganı olmuştur. Japonya’da İmparator Meiji’nin Restorasyon döneminden sonra 1926-1989 arası 63 yıl süren Hirohito Diktatörlüğü hüküm sürmüştür.
İTALYA’DA FAŞİZM
Dünya Savaşı’nda istediğini elde edemeyen İtalya’da ortaya çıkan olumsuz hava, “Duçe” lâkaplı Benito Mussolini’nin liderliğinde Faşist Parti’nin işine yaramıştır.
1922’de iktidara gelen Mussolini, ilk olarak ülkedeki demokratik uygulamalara son vermiştir. Öte yandan dış politikada ise, Akdeniz çevresinde sömürge kurmaya yönelen Mussolini, “ Sürekli barış mümkün ne de faydalıdır. Sadece savaş insan enerjisini en yüksek gerilimde tutar” ve Akdeniz’e “Bizim Deniz” (Mare Nostrum) diyerek Roma İmparatorluğu’nu yeniden meydana getirmeyi hedeflemiştir.
Kara Gömlekliler denilen gençlik örgütü bu süreçte etkili olmuştur.
ALMANYA’DA NAZİZM
1919’da kabul edilen Wiemar Anayasası ile kurulan Alman Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, ülkenin içinde bulunduğu durum, sağcı akımın ve Adolf Hitler’in Nasyonal Sosyalist Partisi (NAZİ)’nin iktidara gelmesi sürecini hızlandırmıştır.
Nazi Partisi, kendisine askerî güç olarak “SA” denen hücum kıtaları ile “SS” denilen savunma kıtaları oluşturmuştur.
Ülkeyi her yönüyle ele geçiren Nazi Partisi, “Gestapo” adı verilen gizli bir polis teşkilâtı kurarak halkın her türlü faaliyetini kontrol altına almıştır.
İlk kez 1924 seçimlerinde Alman Parlamentosu’na giren Nazi Partisi, Versay Antlaşması’nın ağır şartlarından kurtulmayı ve komünizme karşı mücadele etmeyi hedeflemiş, Alman ırkının üstünlüğünü (Halk Toplumu) savunmuştur.
1933 seçimlerde iktidarı ele geçiren Nazi Partisi, askerî kuvvetlerinin etkisiyle tüm partileri yasaklamış ve ülkede Nazi Diktatörlüğü’nü kurmuştur. Öyle ki 1934’te kurulan “Adolf Hitler Okulları”nda parti için propagandacılar yetiştirilmiştir.
“Hayat Sahası” ilkesini gerçekleştirmeyi, yani Almanların yaşamadığı ancak Hitlerin ele geçirmeyi düşündüğü yerlerin sınırlara dâhil edilmesini amaçlamıştır.
“Führer” lakaplı Hitler “Nasyonal-Sosyalist akım onu bugünkü dar yurdundan çıkarıp yeni topraklara doğru yürütmek cesaretini göstermek zorundadır.’’ diyerek dış politika hedeflerini ortaya koydu.
İSPANYA İÇ SAVAŞI VE FRANCO DÖNEMİ
İspanya iç savaşı, Valencia’da hükûmet kuran cumhuriyetçiler ile Burgos’ta hükûmet kuran General Franco önderliğindeki milliyetçiler arasında yaşanmıştır.
İspanya’daki iç savaş, 1939’da milliyetçilerin Madrid’i ele geçirmesiyle son bulmuştur. İç savaş sonrası iktidarı ele geçiren Franco, Adolf Hitler ve Benito Mussolini gibi benzer ideolojilere sahip olmakla birlikte, ülkesini II. Dünya Savaşı’na sokmamış ve uzun süre iktidarda kalmıştır.
İKİ SAVAŞ ARASINDA DÜNYA
Albert Einstein (1879-1955): XX. yy en önemli kurumsal fizikçisi olarak değerlendirilir. İzafiyet Teorisi ile bilim dünyasında çığır açtı. 1921 Nobel Fizik ödülüne layık görülmüştür. Almanya doğumlu olmasına rağmen İsviçre vatandaşlığına geçmiş böylece I. Dünya savaşında tarafsız kalmıştır.
Uyarı: Albert Einstein, Atatürk’e mektup göndererek Hitlerin soykırımından kurtulan bilim adamlarının Türkiye’ye alınmasını istemiştir
Şehircilik ve mimari gelişti. Mimari bir akım olan Bauhaus şehir planlamasında öne çıktı.
ABD’de ‘’ Empire State Building ‘’ yapıldı ve gökdelen sayısında artışlar yaşandı. Radyo kullanımı yaygınlaştı. Radyonun kullanılmasıyla ‘’Konuşan Basın’’ denilen dönem başladı.
1927’ye kadar filmler bütünüyle sessizdi. İlk sesli sinema “Caz Şarkıcısı”dır. 1930’lardan itibaren ise tüm filmler sesli çekilmeye başlanmıştır.
1930’lar aynı zamanda renkli sinemaya geçiş dönemi oldu. Çizgi Film endüstrisi oluştu. Sinema sektörü gelişti. Walt Disney, ilk sesli çizgi filmlerini çekmeye başladı (TV’de yayınlanmıştır).
1937’de tamamlanan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler renkli film olarak yayınlandı.
1929-65 yılları arasında BBC yayına başlamıştır.
Bazı hastalıkların tedavisi için aşılar ve ilaçlar bulundu. Organ nakline başlandı. Tüberküloz (Verem) tedavisi için BCG aşısı bulundu. Alexander Fleming penisilini keşfetti.
1935’te Alman şirketi AEG, ses kaydetmek için manyetik teyp bandını geliştirmiştir.
1939’da İgor Sikorsky adlı bir Rus mühendis tarafından ilk helikopter yapılmıştır.
John Stainbeck’in “Gazap Üzümleri” adlı eseri Kara Perşembeyi anlatan önemli eserler arasındadır.
Bütün toplumu ve burjuva sanatını tamamen ve sert bir biçimde reddeden ve akımın öncülüğünü Salvador Dali’nin yaptığı ‘’Sürrealizm’’ (Gerçeküstücülük) ve ’Ekspresyonizm’’ (Dışa vurumculuk) akımları ortaya çıktı.
II. DÜNYA SAVAŞI
Mihver Grubu (Üçlü Pakt): 1936 da Almanya ve İtalya tarafından kurulmuş, sonradan bu gruba Japonya’da dâhil olmuştur. Daha sonra bu gruba Bulgaristan, Macaristan, Finlandiya, Romanya da katılmıştır. Müttefik Grubu: İngiltere ve Fransa tarafından kurulmuştur. Rusya ve ABD’de bu gruba dâhil olmuştur. Müttefik devletlere daha sonra 30 civarında devlet katılmıştır.
SAVAŞ ÖNCESİ GELİŞMELER
Hitler stratejisinin ilk adımında ise Alman kara, deniz ve hava kuvvetlerinin Versay Antlaşması’yla getirilen sınırlamalardan kurtulmasını sağlamıştır.
Hitler, Almanca konuşan nüfusun yaşamakta olduğu bölgelerin Alman topraklarına katmak için önce 12 Mart 1938’de Avusturya’nın ilhak etmiştir. Ardından ikinci adım olarak 29 Eylül 1938 günü imzalanan Münih Antlaşması’yla Sudet bölgesi Almanya’ya verilmiştir.
Versay Antlaşması’yla Polonya’ya verilen Danzig bölgesi, halen Alman yönetiminde olan Doğu Prusya ile Almanya arasındaki kara bağlantısını kestiğinden Alman Hükûmeti, Polonya hükûmetinden Doğu Prusya’yla arada bir kara bağlantısı oluşturulması yönünde bir teklifi görüşmesini istemiş ve böylece Danzig Sorunu ortaya çıkmıştır.
İtalya 1924’den itibaren Balkanlar’da işgal hareketlerine başladı. Yugoslavya (Fiume) şehri ve Yunanistan(Korfu Adası’nı) işgal etti.
Arnavutluk’u nüfuzu altına aldı. 1936’da Habeşistan’ı işgal etti.
Japonya; Ortak Refah Alanı(Asya Asyalılarındır) politikası ile yayılmacı bir siyaset izledi. 1931’de Mançurya’yı işgal etti 1933’te Milletler Cemiyeti Üyeliğinden ayrıldı 1933’te Washington Deniz Silahlanması Antlaşması’ndan çekildi 1938’de Doğu ve Orta Çin topraklarını işgal etti.
Almanya, İtalya ile Japonya, yani statükoya karşı olan devletler, ortak tehlike olarak gördükleri Sovyet Rusya’ya karşı birleşmişlerdir. Bunun sonucunda Berlin’de 25 Kasım 1936’da Anti-Komintern Paktı imzalanmış, böylece “Berlin-Tokyo Mihveri (Ekseni)” kurulmuştur. Savaşı Durdurma Çabası(Yatıştırma Politikası): Savaş başlamadan önce İngiliz Başbakanı Chamberlain Neville’nin yatıştırma politikası da Almanya’yı durduramadı. Almanya’nın, Çekoslovakya’yı işgal etmesi üzerine, İngiltere yatıştırma politikasını terk etti.
SAVAŞIN BAŞLAMASI 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesiyle II. Dünya Savaşı resmen başladı. KUZEY AFRİKA CEPHESİ
Süveyş Harekatı: Akdeniz’e kesin hâkim olmak isteyen İngilizleri tüm Afrika’dan atmak için giriştikleri harekat.
El-Alameyn Savaşı: İngiltere’nin İtalyan kuvvetlerinin Mısır’a saldırması sonrası kazandığı zaferdir.
Meşale Harekatı: İngiliz-Amerikan birliklerin Vichy Fransası kontrolündeki Cezayir ve Fas’ı işgalidir.
AVRUPA CEPHESİ Maginot Hattı: II. Dünya Savaşı’nda Fransa’nın olası bir Alman saldırısına karşı oluşturduğu, yer altı sığınaklarından oluşan savunma hattıdır. Ancak Almanlar geçilmez denilen bu hattı geçmeyi başarmışlardır.
Vichy Hükûmeti: Alman işgali altındaki Kuzey Fransa’da halkın haklarını korumayı amaçlayan hükûmettir. Vichy Hükûmeti antikomünist bir politika izlemiştir.
Denizaslanı Harekâtı: II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Biritanya Adalarını işgal planının kod adı. Alman Hava Kuvvetleri’nin Biritanya Çarpışması’nda (Temmuz 1940 – Nisan 1941) uğradığı yenilgiden sonra ertelenen plan, Adolf Hitler’in 10 Haziran 1941’de SSCB’yi işgal etmeye karar vermesi üzerine tamamen uygulamadan kalktı.
Kartal Hücumu adı verilen askeri harekâtlarla İngiltere’ye karşı hava saldırıları düzenleyen Almanya ağır kayıplar vermiştir.
Marita Harekâtı: İtalya ve Almanya’nın Yunanistan’ı işgal harekatı.
Girit Muharebesi(Merkür Harekâtı), II. Dünya Savaşı’nda 20 Mayıs 1941’de Alman Paraşütçülerinin Girit Adasına havadan indirilmesi ile başlamıştır. İşgal amaçları bağlamında başarıya ulaştıysa da, Alman tarafının verdiği kayıpların büyüklüğü nedeniyle, Alman ordusu bir daha hava indirme operasyonu yapmamıştır. Merkür Harekatı, dünya tarihindeki en büyük hava indirme operasyonudur.
Barbarossa Harekâtı, Nazi Almanyası silahlı kuvvetlerinin 22 Haziran 1941 günü başlayan Sovyetler Birliği’nin işgali harekâtıdır. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi’ni açan harekâttır. Almanya ile saldırmazlık paktı yapan SSCB, Polonya ve Fransa’yı işgal eden Almanya’nın Barbarossa Harekâtı’yla kendi topraklarında işgallere başlaması üzerine Müttefik grubuna geçmiştir.
Stalingrad Muharebesi: 1942 yılında Almanya ile SSCB arasında yapılan Stalingrad Savaşı savaşın seyrini değiştirmiştir. Hitler, Moskova’yı ele geçirmeyi amaçladığı bu savaşta yenilmiştir. Kış Fırtınası, Uranüs ve Satürn Operasyonları Stalingrad Savaşı ile ilgilidir.
Normandiya Çıkarması, General Eisenhower kumandasındaki müttefik kuvvetlerinin 1944 Haziran – Eylül ayları arasında giriştiği hücum harekâtıdır. Müttefiklerin çıkarmasından sonra Alman cephesinin yarılmasına ve hemen hemen Fransa’nın ortasına kadar geriletilmesine yol açtı. Avrupa’nın kuzey kesiminde yapılan Normandiya çıkarması tarihin gelmiş geçmiş en büyük çıkarması olmuştur. Berlin Harekâtı(Berlin Muharebesi): Avrupa Cephesi’ndeki son genel taarruz olmamakla birlikte, Nazi Almanyası’nın kayıtsız şartsız teslimiyle sonuçlandığı için savaşı bitiren muharebe olarak kabul edilmektedir.
ASYA-PASİFİK CEPHESİ
Pearl Harbor Saldırısı(İnci Körfezi Saldırısı): Japon İmparatorluk Deniz Kuvvetleri’nin 1941’de Hawaii adalarının Oahu adasında bulunan Pasifik Filosu ve Pearl Harbor askerî üslerine karşı düzenlediği sürpriz saldırıdır. ABD Japonya’nın Pearl Harlbour Baskını’ndan sonra Müttefiklerin tarafına geçerek savaşa girmiştir.
Atlantik Bildirisi: 14 Ağustos 1941 tarihinde ABD ve İngiltere bir araya gelerek Atlantik Bildirisi’ni yayınlamışlardır. Bu maddeler daha sonra Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın nüvesi olmuştur.
Savaşların ilk yıllarında başarılar kazanan Japonya, Midway, Mercan Denizi ve Leyte Savaşları’nda yenilmiştir.
Hiroşima’ya “Küçük Çocuk” adlı atom bombası Enola Gay isimli uçaktan ve 3 gün sonra Nagazaki’ye “Şişman Adam” isimli plütonyum bombası atılmıştır.
Japonya’nın teslim olması ile II. Dünya Savaşı sona ermiştir.
10 Şubat 1947’de Paris Antlaşmasıyla savaş resmen bitmişti
KONFERANSLAR 1) CASABLANCA KONFERANSI:
Almanya, Japonya ve İtalya kayıtsız şartsız teslim oluncaya kadar mücadeleye devam edilecek. Balkanlarda ikinci cephenin açılmasını mümkün kılmak için, Türkiye’nin de savaşa katılması konusunda gerekli askerî hazırlıklar yapılacak.
2) WASHİNGTON (TRİDENT) KONFERANSI: Türk hava alanlarından yararlanmak için gerekli hazırlıklar yapılacak,
3) QUEBEC KONFERANSI: Konferansta Churchill, ikinci cephenin Fransa yerine Türkiye’de açılmasında çok ısrar etmiş fakat görüşünü kabul ettirememiştir. İkinci cephe Fransa’da Normandiya kıyılarında açılacak ve bunun hazırlanması sorumluluğu da Amerika’da olacak.
4) I. MOSKOVA KONFERANSI: “Savaş sonrası düzen” için yapılan ilk toplantı olarak kabul edilmektedir.
5) KAHİRE KONFERANSI: II. Dünya Savaşı’ndan sonra Uzak Doğu’daki gelişmeleri değerlendirmek amacıyla tonladı.
6) TAHRAN KONFERANSI: İkinci cephe ile ilgili olarak Türkiye’nin de savaşa katılmasına karar verilmiştir.
10) POTSDAM KONFERANSI: Son toplantıdır. Potsdam Konferansı diğerlerinden faklı olarak barışın nasıl sağlanacağını konu almıştır.
11)ARKADYA KONFERANSI(1941-1942): İngiltere ve ABD delegasyonları arasında 22 Aralık 1941 – 14 Şubat 1942 tarihleri arasında Washington’da düzenlenen, taraflar arasında Avrupa’daki savaşla ilgili stratejilerin belirlendiği görüşmelerdir.
12) PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI (10 ŞUBAT 1947): ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa arasında yapılmıştır. Almanya ile antlaşma yapılmamıştır.
SAVAŞIN GENEL SONUÇLARI
Savaştan sonra Almanya doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır (Bu iki Alman devleti 1990’da birleşmiştir). Savaştan sonra İtalya’nın K. Afrika’dan çekilmesiyle Libya devleti kuruldu. Fransa’nın sömürgesi olan Cezayir bağımsız oldu.
12 Ada savaştan sonra Yunanistan’a verildi (Böylece yapılan paylaşımda Türkiye umduğunu bulamadı).
Milyonlarca Yahudi’nin öldürülmesi üzerine BM desteği ile Yahudilere, Filistin’de devlet kurma hakkı tanındı. Böylece Amerika ve İngiltere’nin desteği ile 1948’de işgalci İsrail devleti kuruldu.
Savaş sonunda dağılan M.C. yerine 46 devletin katılımıyla BM kuruldu (24 Ekim 1945). BM, 1948’de II. Dünya Savaşının kötü sonuçlarını göz önüne alarak “İnsanlar Hakları Evrensel Beyannamesi’ni hazırladı.
Savaştan sonra Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) kuruldu (1949’da ise Avrupa Konseyi kuruldu).
Atom bombasının gücü ilk kez bu savaşlar sonucunda görülmüş, ABD dünya siyasetinde söz sahibi olmuştur.
Savaştan sonra ABD’nin başını çektiği grup aşırı akımların (Nazizm, Faşizm vb.) dünyaya verdiği zararları görerek demokratik yönetimleri yaygınlaştırmak istemişlerdir. Dünyadaki bu gelişmelerin de etkisi ile Türkiye’de çok partili hayata geçilmiştir.
Avrupa kıtasının yarısına hâkim olan SSCB, savaş sonunda büyük bir güç haline geldi.
II. Dünya Savaşı’ndan en az etkilenen ABD, atom bombasına sahip olmakla önemli bir avantaj elde etti. Birleşmiş Milletler’in New York’u, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası(Dünya Bankası) ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Washington’u merkez olarak seçmesi ABD’nin gücünü ve Avrupa merkezli uluslararası sistemin sona erdiğini göstermekteydi..
II. Dünya Savaşı sırasında dünya barışını sağlamak amacıyla ABD ve İngiltere, Atlantik Bildirisi’ni yayınlayarak Birleşmiş Milletler Teşkilatının temelini attı. Şubat 1945’te Yalta Konferansı’nda ABD, İngiltere ve SSCB, Mart 1945’e kadar Mihver Devletlere savaş ilan eden devletlerin Birleşmiş Milletlere üye olarak kabul edilmesine karar verdi. Aynı yıl Birleşmiş Milletleri resmen kurmak için San Francisco Konferansı toplandı. Bu konferans’ta ABD, SSCB, İngiltere, Çin ve daha sonra Fransa’nın katılımıyla oluşan büyük devletler teşkilat üzerinde kesin üstünlük kurmak ve bunu antlaşmaya eklemek istedi. Konferans sonunda Birleşmiş Milletler Antlaşması kabul edilerek Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu ve Milletler Cemiyeti 19 Nisan 1946’da yetkilerini bu Teşkilata devretti. İnsan Hakları İhlalleri
Kasım 1945’ten Ekim 1945’ya kadar Nürnberg’de, uluslararası bir mahkeme tarafından suçlu görülen Nazi Alman yöneticileri, Nazi Partisi siyasi liderleri ve diğer suçlular da mahkeme karşısına çıkarılarak yargılandı.
II. Dünya Savaşı’nda yaşananlardan dolayı ‘’Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin sözleşme’’ 9 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edildi.
Savaş sırasında işlenen insanlık suçları ‘’soykırım’’ olarak adlandırıldı. Bu kapsama giren suçlar ve suçluların cezalandırılması ile ilgili kararlar alındı. 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Teşkilatı, ‘’İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’’ni kabul etti.
II. DÜNYA SAVAŞI’NDA TÜRKİYE(İNÖNÜ DÖNEMİ-Millî Şef Dönemi)
29 Mayıs 1939’da toplanan CHP’nin V. Kurultayı’nda, parti içinde siyasî denetim kurabilmek amacıyla “Müstakil (Bağımsız) Grup” oluşturulmuştur. İkinci Dünya Savaşı sürecinde Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu başbakanlık yapmış, İsmet İnönü ise cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştır. Bütün illerde hava saldırılarına karşı ‘karartma’ uygulaması başlatılmıştır. Gece 23:30’dan sonra sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Çatalca’da olası bir Alman işgaline karşı Çakmak Hattı’nın yapımına başlanmıştır. 1940’ta hükûmete ekonomiye müdahale etme hakkı tanıyan Millî Korunma Kanunu ilan edilmiştir. Millî Korunma Kanunu çerçevesinde getirilen dış ticaret kısıtlamaları, ithalatın önemli ölçüde daralmasına neden olmuştur. İthalatın ve yerli üretimin azalması kıtlık ortamının oluşmasına yol açmıştır. Tahıl stoklarına el konmuştur. Sıkı fiyat kontrolleri karaborsayı artırmıştır. 13 Ocak 1942’de “Ekmek Karnesi” uygulaması başlatılmıştır. II. Beş Yıllık Sanayi Planı yürürlüğe konmuş fakat savaş şartları nedeniyle başarı sağlanamamıştır. Savaş boyunca yarı seferberlik ilan edilmiş ve yetişkin nüfus askere alınmıştır. Bu durum yerli üretimin azalmasına neden olmuştur. Petrol Ofisi ile Et ve Balık Kurumu kurulmuştur. 1942’de Ticaret Ofisi ve İâşe Müsteşarlığı kurulmuştur. 9 Kasım 1942’de olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kazancı vergilendirmek amacıyla Varlık Vergisi Kanunu çıkarılmıştır. 1944’te Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu çıkarılmıştır. 15 Haziran 1945’te Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmış, ancak bu kanundan beklenen başarı sağlanamamıştır. 1947’de “7 Eylül 1947 Kararları” ile TL’nin değeri % 53,6 oranında düşürülmüş, böylece ithalat kolaylaştırılmıştır. Bu kararlar Türkiye’de devletçilikten liberal ekonomiye geçişin ilk adımı olarak kabul edilmektedir. 1947’de Türkiye İktisadî Kalkınma Planı hazırlanarak Marshall Planı çerçevesinde alınacak yardımlar için gerekli hazırlıklar yapılmıştır. 1948’de Türkiye, Marshall Planı kapsamında OEEC’ye (Avrupa İktisadî İşbirliği Örgütü) üye olmuştur. Köy Enstitüleri: J. Dewey Raporu ile MEB Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç öncülüğünde İlkokul öğretmeni yetiştirmek amacıyla 1940 tarihli yasa ile tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde açılmıştır. Köylülerin kendi yörelerinde pratik bilgilerle eğitilmesi için açılan okullardır. Önceleri “iş içinde eğitim” ilkesi ile hareket eden bu okullar, giderek geleneksel, ezberci eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştüler ve 1954’te kapatıldılar. Ankara Devlet Konservatuarı Kanunu çıkartılmıştır. İstanbul Konservatuarı kurulmuştur. 1946’da Milli Kütüphane kurulmuştur. Erzincan depremi yaşanmıştır. Almanya’da Nazi baskısından kaçan bilim adamları İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde çalışmaya başlamıştır. I. Kahire (Eden-Menemencioğlu) Görüşmeleri (5-6 Kasım 1943): İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden Moskova Konferansı dönüşünde, 5-6 Kasım 1943 tarihleri arasında, Kahire’de Türk Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu ile bir araya gelmiştir. Eden, Türkiye’den hava üslerini açmasını ve yılsonuna kadar savaşa katılmasını istemiştir. Ancak bu istekler Menemencioğlu tarafından reddedilmiştir. Adana Görüşmeleri (30 Ocak-1 Şubat 1943): 1943 tarihinde Churchill (İngiltere) ile İsmet İnönü arasında Adana’da yapılan görüşmelerdir. İsmet İnönü tüm baskılara rağmen Türkiye’yi savaşın uzağında tutmuştur. 1945’te Türkiye, II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Almanya ve Japonya’ya simgesel (göstermelik) olarak savaş ilân etmiş, bunun sonucunda Birleşmiş Milletler’e kurucu üye olarak katılmıştır. (Türkiye II. Dünya Savaşı’na fiilen katılmamıştır.) Türkiye’nin 12 Mayıs 1939’da İngiltere’yle, 23 Haziran’da da Fransa’yla “Barış Cephesi” içinde yer aldığını açıklayan ortak bildiriler yayımlanmıştır.
NOT: Türkiye, II. Dünya Savaşı’na fiilî olarak katılmamışsa da, bu dönemde savaşan ülkelere silah yapımında kullanılan krom madenini satmıştır. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ(1946-1961) “Soğuk Savaş” deyimini ilk kez 1947’de ABD’li Bernard Baruch kullanmıştır. Berlin Buhranı: II. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın tümünde yapıldığı gibi Berlin şehri de dört işgal bölgesine ayrılmıştı. SSCB’nin kendi işgal bölgesinden Batılı devletleri çıkarmak istemesi Almanya’nın birleşmesini önlemiş, iki taraf arasında anlaşma bir türlü sağlanamamıştır. Bunun üzerine ABD, İngiltere ve Fransa kendi işgal bölgelerinde Federal Alman Cumhuriyeti’ni, SSCB ise kendi işgal bölgesinde Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
BATI BLOKU(ABD) DOĞU BLOKU(SOVYETLER) TRUMAN DOKTRİNİ COMİNFORM SİYASİ MARSHALL PLANI MOLOTOV PLANI-COMECOM EKONOMİK NATO(KUZEY ATLANTİK PAKTI) VARŞOVA PAKTI ASKERİ
Yugoslavya, Nazi işgaline karşı Yugoslav halklarının silahlı direnişini örgütlemiş olan Tito yönetiminde 1948’den sonra Sovyetler Birliği’ne karşı çıkmış ve COMİNFORM’dan atılan ilk ülkedir. Arnavutluk’ta Enver Hoca önderliğindeki Millî Kurtuluş Cephesi 29 Kasım 1944’te iktidara gelerek komünist idareyi kurmuştur. Macaristan’da İmre Nagi ayaklandıysada Sovyetler müdahale ederek burayı kontrol altına aldı. Küba Devrimi: Moncada Kışlası İsyanı’yla başlar, 1 Ocak 1959`da Batista`nın kovulması ve Santa Clara, Santiago de Cuba şehirlerinin Fidel Castro, Che Guevara, Raul Castro liderliğindeki isyancılar tarafından ele geçirilmesiyle son bulur. Alexander Dubçek: Dubçek’le başlayan “millî komünizm”, “insancıl komünizm” gibi liberal sayılabilecek hareketler Sovyetlerin 1968 Ağustosu’nda Çekoslovakya’yı askerleriyle işgal etmesiyle sona ermiştir.
BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ Bu hareketin ortaya çıkmasında etkili olan devletler Kore Savaşı sürecinde bağımsızlıklarını kazanan Hindistan, Yugoslavya ve Mısır’dır. Öte yandan Bağlantısızlık Hareketi’nin başlangıç noktası ise 1955 Nisanında Endonezya’nın Bandung şehrinde toplanan Asya-Afrika (Bandung) Konferansı’dır. Bağlantısızlık hiçbir bloka veya askerî ittifaka bağlı olmama hareketidir. Bu hareketin ilk teşkilâtlanması 1961 yılında Yugoslavya lideri Tito ile Mısır Devlet Başkanı Nâsır’ın girişimleri ile olmuştur. Bu iki liderin girişimi ile, Eylül 1961’de Belgrat’ta 25 tarafsız ülkenin katılımıyla bir konferans toplanmış, bu konferanstan 25 maddelik bir deklarasyon ile ABD ve Sovyet Rusya’ya bir barış çağrısı çıkmıştır.
İSRAİL’İN KURULMASI VE ARAP-İSRAİL SAVAŞLARI(FİLİSTİN SORUNU) Yahudilerin Filistin’de bir anavatana sahip olma faaliyetleri, yani Siyonizm Hareketi, Budapeşteli Yahudi gazeteci Dr. Herzl, 1897’de Dünya Siyonist Teşkilâtı’nı kurmuş; Avrupa ve Amerika’daki nüfuzlu ve zengin Yahudiler, büyük devletler nezdinde teşebbüslerde bulunarak Filistin’de bir Yahudi devleti kurmak için çalışmışlardır. Theodor Herzl’in 1896’da yayınladığı “Yahudi Devleti” adlı eseriyle hızlanmıştır. İsrail Devleti’nin kurulmasında Balfour Deklarasyonu oldukça önemli bir paya sahiptir. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Arthur Balfour, 2 Kasım 1917’de uluslar arası Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord Rothschild’e bir mektup göndererek, Filistin topraklarında bir “Yahudi Devleti” kurulması konusunda İngiliz hükûmetinin destek vereceğini bildirmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 27 Kasım 1947’de, Filistin Komisyonu’nun çoğunluk teklifini benimsemiş ve Filistin’in Araplarla Yahudiler arasında taksimine karar verilmiştir. David Ben Gurion başkanlığında 14 Mayıs 1948 günü Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Millî Konseyi İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan etmiştir. İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte; Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları 15 Mayıs’tan itibaren İsrail’in üzerine yürümeye başlamış, böylece I. Arap-İsrail Savaşları(1948-9) da patlak vermiştir. Savaş Filistin’de yaşayan bir milyon kadar Arap’ı yerinden yurdundan etmiş ve bir Mülteciler Meselesi ortaya çıkmıştır 1967-1968 Arap-İsrail Savaşları (Altı Gün Savaşları): Mülteciler Sorunu savaşın başlamasında etkili olmuştur. Mısır’ın yenilmesi ve Süveyş Kanalı’nın ele geçirilmesi üzerine Suriye ve Ürdün’e saldıran İsrail ordusu Suriye’den Golan Tepeleri’ni almıştır. 1973 Arap-İsrail Savaşı (Yom Kippur Savaşı): Mısır ve Suriye ordularının, İsrail’in kutsal bayramını kutladığı gün (Yom Kippur) saldırdığı gün savaş başlamıştır. Mekik Diplomasisi: Taraflar arasında barış antlaşması imzalanması için ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in gerçekleştirdiği Mekik Diplomasisi sonucunda 18 Ocak 1974’te Sina Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla İsrail Sina’nın bir bölümünden çekilmiştir. Camp David Antlaşması: 1973 Yom Kippur Savaşı’ndan sonra ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Mısır’la İsrail arasında bir mekik diplomasisi başlatmıştı. Bu diplomasinin ürünü de 17 Eylül 1978 tarihinde imzalanan Camp David Antlaşması olmuştur. Camp David Antlaşması ile İsrail’i resmen tanıyan ilk Arap devleti Mısır olmuştur. Yaser Arafat liderliğinde, Batı Şeria ve Gazze’de bir Filistin Devleti’nin kurulmasına çalışan FKÖ(Filistin Kurtuluş Örgütü), 1974’te BM, İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) ve Arap Birliği tarafından Filistinlilerin tek temsilcisi olarak tanınmıştır. İntifada (Harekete Geçme): İsrail’in işgal ettiği topraklarda, sivil halkın ve Yaser Arafat’ın “küçük generallerim” dediği çocukların başlattıkları ayaklanmalardır. İsrail ile Filistin ilk kez 1991’de düzenlenen Madrid Konferansı’nda bir araya gelmiş; 1993’te FKÖ lideri Yaser Arafat’la İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında imzalanan geçici Otonomi Antlaşması (OSLO-I) ile İsrail FKÖ’yü, FKÖ de İsrail’i tanımıştır. Bu sürecin bir sonucu olarak, 1994’te Yaser Arafat, İzak Rabin ve İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Perez Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştür. 2004’te İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı “Refah Operasyonu” adı verilen saldırılar, Yaser Arafat’ın ölümü sonrasında Filistin Devlet Başkanı olan Mahmut Abbas ile İsrail arasında imzalanan ateşkes ile son bulmuştur. 2007’de İsrail ile Filistin arasında sorunları çözmek amacıyla “Annapolis” toplantısı yapılmış, ancak bu toplantıdan da herhangi bir sonuç alınamamıştır. İsrail’in 2008’de Gazze üzerine başlattığı “Dökme Kurşun Operasyonu” sonucunda çoğunluğu sivil yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail’in operasyon yapması Türkiye ile İsrail arasında sorun olmuştur (Bakınız Kurtlar Vadisi: Filistin)
SÜVEYŞ KRİZİ (1956): 1956 yılında Cemal Abdül Nâsır’ın ngiliz-Fransız ortaklığındaki Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini ilan etmesidir.
EİSENHOWER DOKTRİNİ (1957): ABD, özellikle 1956 yılında ortaya çıkan Süveyş Krizi’nden sonra Arap dünyasında Batılı devletlerin imajının zedelendiğini, bunun yerine SSCB’nin itibarının arttığını anlamıştır. Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve askerî yardım yapılmasını, bu ülkelere komünist ülkelerden bir saldırı gelmesi hâlinde ABD silahlı kuvvetlerinin kullanılmasını ve her yıl 200 milyon dolar harcama yetkisinin verilmesini esas alır.
ÜRDÜN BUHRANI: Ürdün Kralı Hüseyin ile Ürdün Başbakanı Nabulsi arasında yaşanan çatışma ABD’nin araya girmesiyle çözülmüştür.
LÜBNAN BUNALIMI: Lübnan’da yapılan seçimlere hile karışması ve Lübnan’ın Eisenhower Doktrinini desteklemesi nedeniyle çıkan kriz ABD’nin araya girmesiyle çözülmüştür.
SURİYE BUNALIMI: Suriye’nin SSCB ile yakınlaşması sonucunda çıkmıştır. Bu duruma ülkemiz tepki göstermiştir.
HİNDİÇİN SAVAŞI(1954): Fransa ile Hindiçin’indeki sömürgeleri (Vietnam, Laos, Kamboçya, Tayland) arasında yapılan savaştır. 1954 yılından itibaren Doğu ve Batı blokları arasında önemli bir sorun haline gelen Hindiçini sorunu 1954 Cenevre Antlaşması ile çözüme kavuşmuştur. Cenevre Antlaşması ile Vietnam, Laos ve Kamboçya bağımsız olmuştur.
KORE SAVAŞI (1950-1953) 1945 Temmuzundaki Potsdam Konferansı’nda Sovyet Rusya Uzak Doğu savaşına katılmaya karar verince, askerî harekât bakımından Kore toprakları 38’inci enlem çizgisi ile ikiye ayrılmış ve bu çizginin kuzeyi Sovyet, güneyi de ABD askerî harekât sahası olarak kabul edilmişti. Kore savaşı sonunda Panmunjom Mütarekesi ile Kuzey ve Güney Kore arasındaki sınır yine 38’inci enlem olarak belirlenmiştir. Türkiye Kore Savaşı’na, Birleşmiş Milletler Kuvveti’ne Tahsin Yazıcı komutasında bir tugay asker göndererek katılmış, böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez yurt dışına asker yollanmıştır. Ayrıca Türkiye NATO’ya katılma yolunda da önemli bir adım atmıştır.
HİNDİSTAN BAĞIMSIZLIK HAREKETİ ve KEŞMİR SORUNU Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin lideri olan Mahatma Gandhi, ilk olarak Güney Afrika’da Hint topluluğunun vatandaşlık hakları için barışçı bir bağımsızlık ve direniş felsefesi benimsemiştir. Gandhi, Hindistan’da alınan Britanya Tuz Vergisi’ne karşı 1930’da yaptığı 400 kilometrelik “Gandhi Tuz Yürüyüşü” ile ülkesinin Britanya’ya karşı başkaldırmasına öncülük etmiş, 1942’de Britanyalılara çağrıda bulunarak Hindistan’ı terk etmelerini istemiştir. 23 Mart 1940’ta Lahor’da, Muhammed Ali Cinnah başkanlığında toplanan Müslümanlar Birliği Cemiyeti Kongresi’nde, Hindistan’ın Müslümanlar ile gayri Müslimler arasında bölünmesi ve ayrı bir Pakistan Devleti kurulması kararı alınmıştır. Keşmir; Pakistan, Hindistan, Afganistan ve Çin’in kesişme noktasında yer alan ve son derece verimli topraklara sahip olan bir bölgeydi. Pakistan’ın bölgeyi ilhak etmesi üzerine ilk kez 1948’de Hindistan ve Pakistan arasında çatışmalar başlamıştır. BM’nin devreye girmesiyle Pakistan ile Hindistan arasında Taşkent Deklarasyonu imzalanmış ve taraflar anlaşmazlıkları barış yoluyla çözmeyi kabul etmişlerdir.
ÇEVRELEME POLİTİKASI(1946) George F. Kennan tarafından önerilmiştir. ABD’nin ekonomik, askeri ve diplomatik unsurlar içeren dış politika stratejisidir. Amacı, SSCB’nin yani sosyalizmin Doğu Avrupa, Çin ve Vietnam’da yayılmasını engelleyerek ABD’nin güvenliğini sağlamaktır. Bu politikanın ilk adımı Truman Doktrinin hazırlanmasıdır.
SPYKMAN İÇ HİLAL STRATEJİSİ: ABD’nin SSCB’yi Türkiye, Yunanistan, İran, Irak, Pakistan, Hindistan, Çin, Kore ve Doğu Sibirya üzerinden çevreleme politikasıdır.
ANZUS PAKTI(1951): ABD’nin Avustralya ve Yeni Zellanda ile imzaladığı güvenlik antlaşmasıdır. Bu antlaşmaya göre taraflar Pasifik Okyanusunda saldırıya uğrarlarsa birbirlerine yardım edeceklerdir
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ’NDE TÜRKİYE(MENDERES DÖNEMİ) Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Ankara’da 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda (1945) demokratik gelişmeden bahsetmiş ve İnönü’nün bu açıklamalarından sonra Türkiye’de ilk muhalefet partisi, 18 Temmuz 1945’te Nuri Demirağ tarafından Millî Kalkınma Partisi adıyla kurulmuştur. Ancak bu parti siyasî hayatta çok etkin olamamıştır. Bu dönemde CHP’nin içinde, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun kabulü sırasında parti içi muhalefet oluşmuş, bu muhalefetin başını Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan(Dörtlü Takrir) çekmiştir. 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti kurulmuş ve genel başkanlığına da Celâl Bayar getirilmiştir. DP’nin baskıları üzerine CHP, Milletvekili Seçim Yasası’nı değiştirmiş ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez “tek dereceli” seçim esasına geçilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk çok partili genel seçimi olan bu seçim, adlî denetim dışında, “açık oy, gizli sayım” ve çoğunluk sistemi esasına göre yapılmıştır. Bu usûlsüzlüklerinden dolayı “Şaibeli Seçim(Sopalı Seçimler)” şeklinde anılmıştır. Demokrat Parti’nin 7 Ocak 1947’de düzenlenen I. Kongresi’nde, antidemokratik bütün yasaların iptalini öngören Hürriyet Misakı yayımlanmıştır. Ayrıca ekonomik konularda hükûmete olan tepkilerin artması üzerine DP ile CHP (Celâl Bayar ile Recep Peker) arasında ilişkiler gerginleşmiştir. Bunun üzerine İsmet İnönü taraflar arasındaki gerginliği azaltmak amacıyla iki partinin liderleriyle görüşmeler yapmış ve 12 Temmuz Beyannamesi’ni yayınlamıştır. Bu beyannamede İnönü, siyasal partilerin Türk demokrasisinin vazgeçilmez unsurları olduğunu vurgulamış ve iktidar-muhalefet ilişkileri biraz da olsa yumuşamıştır. Bu beyannamenin yayınlanmasından sonra, partinin CHP’ye bağlı güdümlü bir demokrasi yürüttüğünü öne süren Fevzi Çakmak, Yusuf Hikmet Bayur, Kenan Öner, Osman Bölükbaşı, Sadık Aldoğan ve Yusuf Kemal Tengirşenk 20 Temmuz 1948 tarihinde Millet Partisi’ni kurmuştur. Türk siyasî tarihinin ilk demokratik seçimi olarak kabul edilen 1950 seçimlerinde DP, ‘’ Yeter Söz Milletindir’’ sloganı ile ilk kez “gizli oy, açık sayım” ilkesi uygulanmış, yapılan seçimler sonucunda da Demokrat Parti iktidara gelmiştir. 1950 seçimleri Türk siyasî tarihinde “Beyaz Devrim” olarak adlandırılmıştır. Celâl Bayar Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes Başbakan, Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı ve Refik Koraltan da Meclis Başkanı olmuştur. DP iktidarı döneminde bir grup milletvekili partiden ayrılıp Hürriyet Partisi’ni kurdular. 1953 yılında CHP malları hazineye devredildi. Halkevleri kapatıldı. 28 Ocak1954’te Köy Enstitüleri kapatıldı. 1954’te laiklikten uzaklaştığı gerekçesiyle MP kapatıldı. Türkiye, 1958’de Uluslararası Para Fonu olan IMF’den ilk borç parasını almıştır Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkarıldı: Atatürk’ün heykellerine ve manevi şahsiyetine yönelik saldırılara karşı çıkarılan bu kanun ile birlikte; Atatürk’ün resmi dışında devlet dairelerine başka resimlerin asılması ve Türk parasında Atatürk resmi dışında bir resmin kullanılması yasaklandı. Türk Devrim Ocakları kuruldu. Atatürk devrimlerinin geliştirilmesi hedeflendi. Atatürk’ün naaşı Etnoğrafya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındı. 31 Temmuz 1952’de Türk- İş (Türkiye işçi Sendikaları Konfederasyonu) kuruldu. 1950’den sonra ezan tekrar orjinal haliyle Arapça ile okunmaya başlandı. 1932’de başlayan camilerde Türkçe ezan uygulaması sona erdirildi. Okullarda din dersi zorunlu hale getirildi (21 Ekim 1950). 13 Eylül 1956’da ise Din dersi ortaokulların ders programına girdi.
Halkevleri kapatıldı (1951). Köy Enstitüleri ve Öğretmen Okulları birleştirildi. Köy Enstitüleri kapatıldı (1954). Demokrat Parti’ye oy vermedikleri gerekçesiyle Kırşehir, Nevşehir’e bağlanarak ilçe haline getirildi. Demokrat Parti’ye oy vermedikleri gerekçesiyle Malatya il sınırları küçültüldü. Adıyaman bu ilden dışarı çıkarıldı. 1950’de Sınaî Kalkınma Bankası kuruldu. 1956’da ODTÜ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) kuruldu. 1957’de Erzurum Atatürk Üniversitesi kuruldu. Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası çıkarıldı. Petrol Kanunu çıkarılarak yabancıların petrol aramasına ve çıkarmasına izin verildi. Karayolu yapımına önem verildi. 1950’deki 1600 km’lik sert yol 10 yıl sonra 5400 km’ye çıkarıldı. Marshall Yardımı ile alınan kredilerin desteğiyle ithal makinalar alındı. 1940’da 1000 civarında olan traktör sayısı 1952’de 30 katına çıkarıldı. Veremle mücadele edildi. İlk renkli Türk filmi olan “Halıcı Kız” 1953’te gösterime girmiştir Edebiyatta ”İkinci Yeniler” ve ” Hisar” Grubu gibi akımlar ortaya çıktı. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) kuruldu. Örneğin; Makina Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Ereğli Demir-Çelik Fabrikası, Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikası, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Türk Traktör Fabrikası, Et ve Balık Kurumu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı kurulmuştur. Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur. Gazetelerde, Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığı ile ilgili yalan bir haberin çıkması üzerine İstanbul’da yaşayan gayrimüslim vatandaşların konut, kilise, dükkan gibi mülklerinin yağmalandığı 6-7 Eylül Olayları yaşanmıştır. Kıbrıs Sorunu önemini arttırmıştır. Daha sonraları ekonomide yaşanan olumsuzluklar hükûmete karşı eleştirileri artırmış, hükûmetin Vatan Cephesi kurma ve muhalif gazeteleri kapatma gibi baskıcı politikasının yanı sıra “İnce Demokrasiye Paydos” sloganıyla hareket ederek CHP liderlerine de saldırılar başlamıştır ve sonuçta 27 Mayıs 1960 Askeri Darbe ile DP iktidardan düşmüştür. Millî Birlik Komitesi, TSK adına ülke yönetimine el koymuş ve Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel başkanlığında bir hükûmet kurulmuştur. Yassıada Yargılamaları sonucunda tutuklu bulunan Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961’de, Başbakan Adnan Menderes ise ertesi gün İmralı Adası’nda idam edilmiştir. Celâl Bayar ve Refik Koraltan ile 11 kişinin idam cezası ise ömür boyu hapse çevrilmiştir
TÜRK DIŞ POLİTİKASI Türkiye, Soğuk Savaş Dönemi’nde SSCB’ye karşı ABD ve Batı yanlısı bir politika izlemiştir.(SSCB, Türkiye’den Boğazlardan üs istiyordu). Bu doğrultuda Avrupa Konseyi, NATO, Balkan ve Bağdat Paktlarında yer almıştır. ABD, Truman Doktrini ve Marshall Planı çerçevesinde Türkiye’ye yardım göndermiştir. Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesinin Missouri Zırhlısı(ABD zırhlısı) ile 5 Nisan 1946’da İstanbul’a getirilmesi ABD’nin, Türkiye’nin yanında olduğunu gösteren ve SSCB’nin geri adım atmasında etkili olan bir gelişme olarak tarihe geçmiştir. Avrupa Konseyine Üyelik(1949): Avrupa Konseyi, SSCB tehlikesine karşı Londra Antlaşması ile kurulmuştur. Amacı üye ülkeler arasında güvenliği sağlamak, insan hakları, hukuk ve demokrasiyi geliştirmektir. Askeri bir amacı yoktur. Türkiye, Batı ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek için üye olmuştur. Balkan Paktı’nın Kurulması (1953): Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan’ın 2 Şubat 1953’te “Dostluk ve İşbirliği Antlaşması”nı imzalamasıyla Balkan Paktı kuruldu. Paktın amacı ise; üye ülkeler arasında ekonomik ve kültürel işbirliğini geliştirmek, sorunları barışçıl yollarla çözmek, ortak savunma konusunda işbirliği yapmaktı. Türkiye’nin NATO’ya Girişi (1952): Türkiye SSCB’nin artan tehditlerine karşı kurulduğu andan itibaren NATO’ya girmeye çalışmıştır. Mayıs 1950’de Türkiye ilk müracaatını yaptı. Türkiye’nin BM’nin oluşturduğu Kore Savaşı’na asker göndermesi, savaşta Türk askerlerinin üstün cesareti, Türkiye’nin stratejik konumu, NATO’nun SSCB’ye yakın olan Türkiye’de üs kurma düşüncesi sonucunda 15 Eylül 1951’de NATO Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya girmesine karar verdi. TBMM’de 18 Şubat 1952 tarihinde NATO’ya girişini onayladı. Bağdat Paktı’nın Kurulması (1955): 24 Şubat 1955’te Türkiye – Irak arasında imzalanarak bu pakt kuruldu. Paktın amacı; Orta Doğu’da yaşanan istikrarsız ortamda savunma ve güvenliği sağlamaktı. Daha sonra bu Pakta İngiltere, İran ve Pakistan’da katıldı. Mısır, Arap Birliği düşüncesini gerçekleştirmek istediği için pakta katılmamıştır. 1958’de Irak’ta krallık rejiminin yıkılması sonucu, Irak Pakt’tan ayrıldı. Irak’ın ayrılmasıyla Paktın merkezi Ankara’ya taşındı. 1959’da ise adı ‘Merkezi Antlaşma Örgütü’ ( CENTO ) olarak değiştirildi. 20 yıl devam eden bu örgütten İran ve Pakistan’ın ayrılması sonucu Pakt fiilen sona erdi. Çevresel Pakt(1958): İsrail Başbakanı David Ben Gurion’un mimarı olduğu bir girişimdir. Amacı, Arap düşmanlarını Arap olmayan dostlarla çevrelemektir. Trident adı verilen bir istihbarat örgütü kurmuşlardır. Türkiye, İsrail ile antlaşma imzalayarak pakta katılmıştır. Kıbrıs Sorunu ve Patrikhane sorunu nedeniyle Türkiye paktan ayrılmıştır. NOT: Cumhuriyet Halk Partisi lideri İsmet İnönü, Adalet Partisi ile anlaşarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk koalisyon hükûmetini kurmuştur. (CHPAP Koalisyonu) Ancak 1962’de siyasî çekişmelerin sonucu olarak CHP-AP koalisyon hükûmeti dağılmıştır
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ’NDE DÜNYADA YAŞANAN GELİŞMELER 1942’de ABD’de ilk nükleer reaktör kurulmuştur. 1945’te ABD’de ilk atom bombası yapılmış ve kullanılmıştır. 1951’de Akdeniz Oyunları ilk kez Mısır’da düzenlenmiştir. 1951’de ENIAC adlı ilk elektronik bilgisayar piyasaya sürülmüştür. 1952’de ilk trafik ışıkları New York’ta kullanılmıştır. Francis Crick ile James Dewey Watson DNA molekülünün yapısını çözmüştür. 1953’te “RedStone” adlı ilk balistik füze geliştirilmiştir. 1953’te SSCB ilk hidrojen bombasını patlatmıştır. 1953’te ilk renkli televizyon yayını başlamıştır 1954’te nükleer enerjiyle çalışan “Nautilus” (SSN-571) adlı ilk denizaltı ABD tarafından suya indirilmiştir. 1954’te çocuk felci aşısı geliştirilmiştir. 1955-1956 sezonunda ilk kez UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası düzenlenmiş ve ilk sahibi de İspanya’nın Real Madrid olmuştur.
1956’da ilk bilgisayar dili olan FORTRAN geliştirilmiştir. 1957’de SSCB, Sputnik I uydusunun yörüngeye oturtulduğunu açıklamıştır. 1957´de SSCB, bu kez uzaya giden ilk canlı olan “Layka” adlı köpeği taşıyan Sputnik II uydusunu da başarıyla fırlatmıştır. 1958’de ABD bu gelişmelere Explorer I aracını göndererek cevap vermiştir. 1958’de ABD yönetimi Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’ni kurmuş ve ilk ABD uydusu uzaya gönderilmiştir. 1958’de ilk kalp pili icat edilmiştir. 1959’da Xerox ilk fotokopi makinesini geliştirmiştir. Luna 2 adlı ilk insansız uyduyu Ay’a göndermiştir.
YUMUŞAMA (DETANT) DÖNEMİ ABD Başkanı Kennedy ile SSCB Başkanı Kruşçev, 1961’de Viyana’da bir araya gelerek “yumuşama süreci”ni başlatmışlardır.
PİNG-PONG DİPLOMASİSİ: 1971’de Başkan Nixon’un ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger’in Çin’e yaptığı tarihi ziyaret iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin ilk adımını oluşturmuştur.
STRATEJİK SİLAHLARI AZALTMA GÖRÜŞMELERİ (SALT-I ve SALT-II): Nükleer silahların sınırlandırılması konusunda 1969’da Helsinki’de ABD-SSCB arasında gerçekleştirilen SALT-I ile sorunların barışçıl yollarla çözülmesi süreci başlatılmış, ABD-SSCB ilişkilerinin temel esasları belirlenmiştir. Görüşmelerin başladığı 1969 yılı “Yumuşama Dönemi”nin başlangıcı kabul edilmiştir. SALT-II Antlaşması: SSCB’nin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesi nedeniyle ABD kongresi bu antlaşmayı onaylamamıştır.
BREJNEV DOKTRİNİ: SSCB lideri Leonid Brejnev tarafından yayınlanmıştır. Sosyalist bir ülkeye yapılmış bir saldırıyı tüm sosyalistlere karşı yapılmış saymayı önermiştir.
NİXON DOKTRİNİ: ABD başkanı Richard Nixon tarafından yayınlanmıştır. Ulusal sorunları müzakere yoluyla çözmeyi önermiştir.
U-2 KRİZİ: ABD ile SSCB arasında ortaya çıkan uzay yarışının bir sonucu olarak, ABD istihbarat sağlamak için U-2 Casus Uçakları üretmeye başlamıştır. U-2 uçaklarından biri 1 Mayıs 1960’ta Adana’daki İncirlik Üssü’nden havalanıp Pakistan üzerinden SSCB topraklarına girmiş, ancak alçalmasıyla birlikte Sovyet Rusya tarafından düşürülmüştür. Bu gelişme Zirve Konferansı’nı olumsuz etkilemiştir. 5 Mayıs 1960’ta SSCB lideri Kruşçev bu olay nedeniyle ABD Hükûmeti’nden özür dilemesini istemiş, ABD Başkanı Eisenhower’ın ret cevabı üzerine, Sovyetler Birliği ile ABD arasında gerginlik yaşanmıştır. U-2 uçağının düşürülmesiyle Washington ile Moskova arasında yaşanan gerginliğin artmasından sonra, 1962 Küba Bunalımı bu iki “Süper Devleti” bu defa bir savaşın eşiğine kadar getirmiştir.
KÜBA BUHRANI: Sovyetler, 1962’den itibaren Küba’ya tüm dünyadan habersiz ABD’yi vurabilecek güdümlü füzeler (Ekim Füzeleri) yerleştirmeye başlayınca Sovyet Rusya, Küba’daki füzeleri kaldırmasına karşılık olarak ABD’nin Türkiye’deki ‘Jüpiter’ füzelerini kaldırmasını istemiş, ABD’nin bu öneriyi kabul etmesiyle Küba Buhranı çözülmüştür.
VİETNAM SAVAŞI: 21 Temmuz 1954’te imzalanan Cenevre Antlaşması kararlarına göre, geçici olarak ülke kuzeyde komünist kontrolündeki Demokratik Vietnam Cumhuriyeti, güneyde Vietnam Cumhuriyeti olmak üzere iki ayrı devlete bölünmüş, bölünme hattı da 17. Paralel olarak belirlenmiştir. Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü boksörlerinden biri olan Muhammed Ali Clay, Vietnam Savaşı nedeniyle askere çağrılmasına rağmen savaşa gitmeyi reddetmiş ve “Vietkonglar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım” şeklindeki tarihi sözünü söylemiştir. Onun bu davranışı dünya şampiyonluğunun elinden alınmasına, lisansının iptal edilmesine ve 3 yıl boyunca resmî maçlara çıkmasının engellenmesine sebep olmuştur. Daha sonra lisansı geri verilen Muhammed Ali spor hayatına devam etmiştir.
SPOR – SİYASET İLİŞKİSİ 1936’da Berlin olimpiyatlarının açılışında Hitlerin yaptığı konuşmanın Nazi propagandası niteliği taşımıştır. SSCB’nin, 1979’da Afganistan’ı işgali sonrası ABD öncülüğündeki (Türkiye’de dâhil) 62 ülke, 1980 Moskova Olimpiyatlarını boykot etmiştir. Bu gelişmeler üzerine 1984’te Los Angeles Olimpiyatlarını da güvenlikleri gerekçesiyle (Romanya hariç) SSCB ile Doğu Bloğu ülkeleri boykot etmiştir. SSCB ve Doğu Bloğu ülkeleri olimpiyatları boykot ettikten sonra 1928–52 arasında kendi aralarında “Spartakiads” adını verdikleri spor müsabakaları yapmışlardır. 1975’te Münih Olimpiyatlarında, Filistin’in Kara Eylül Örgütü, olimpiyat köyünü basarak, İsrailli 11 sporcuyu rehin alarak, bazılarını öldürmüştür. Afganistan’daki Taliban Örgütü 1996– 2002 yılları arasında Afganistan’ın olimpiyatlara katılımını engellemiştir.
YUMUŞAMA DÖNEMİ’NDE DÜNYADAKİ GELİŞMELER “1964 Tokyo Olimpiyatları” ilk kez canlı televizyon yayını ile tüm dünyaya ulaştırılmıştır. 1960-1980 yılları arasında düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nda sırasıyla; Brezilya (1962), İngiltere (1966), Brezilya (1970), Almanya (1974) ve Arjantin (1978) şampiyon olmuştur. Bu dönemde “FIFA Dünya Kupası”nda kurallar gereği kupayı 3. Kez kazanan Brezilya, 1970’te kupayı müzesine götürmüştür. Başlangıçta “Avrupa Uluslar Kupası” adıyla anılan “Avrupa Futbol Şampiyonası” UEFA tarafından 1960 yılından itibaren dört yılda bir düzenlenecek şekilde organize edilmiştir. 1951’den itibaren düzenlenen Akdeniz Oyunları’nın tamamına katılan Türkiye, 1971’deki VI. Akdeniz Oyunları’na İzmir’de ev sahipliği yapmıştır. 1961’de Rus kozmonot Yuri Gagarin “Vostok-1” uzay aracı ile uzaya giden ilk insan olmuştur. 1962’de ABD aynı şekilde karşılık vererek uzayda rekabeti hızlandırmıştır. 1969’da ise ABD’li astronot Neil Armstrong’un “Apollo-11” adlı uzay aracı ile Ay’a inmesi ABD’yi uzay yarışında bir adım öne geçirmiştir. 1970’te kişisel bilgisayarlar üretilmiştir. 1978’de üretilen APPLE’ın fabrikalarda kullanılmasıyla bilgisayar sanayi alanına girmiştir. 1969 yılında ilk olarak ABD’de bilim adamları arasındaki iletişimi sağlamak amacı ile deneme niteliğinde “ARPANET” gelişitirildi. 1962’de ilk haberleşme uydusu olan Telstar-1 geliştirilmiştir. 1962’de ilk sınaî robot icat edilmiştir. 1963’te ilk kadın kozmonot Valentina Tershkova uzaya gönderilmiştir. 1965’te ilk uzay yürüyüşünü Alexei Leonev gerçekleştirmiştir. 1965’te dik havalanabilen ilk uçak “Hawker Harrier” icat edilmiştir. 1965’te Christian Bernard tarafından ilk kalp nakli gerçekleştirilmiştir. 1972’de ilk videokaset ve disk icat edilmiştir 1974’te hafıza kartı üretilmiştir.
1975’te Hepatit B aşısı bulunmuştur. 1978’de ilk tıbbî görüntüleme (MR) gerçekleştirilmiştir. 1979’da compact disk (CD) ve PC ev bilgisayarı üretilmiştir.
TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ 1- Kıbrıs Sorunu
ENOSİS: Megola İdea hedefi çerçevesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını ifade 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa’ya bir nota veren Yunanistan, resmen ilk kez Enosis fikrini ortaya atmış ve Kıbrıs’ın kendisine bağlanmasını istemiştir etmektedir. İngiliz yönetimi altındaki Kıbrıslı Rumların, “Enosis” adı verilen ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a katma idealinin ilk önemli ayaklanması 1931’de görülmüştür. Yunanistan, 1951’de Kıbrıs’ın kendisine verilmesi için İngiltere’ye resmen başvurmuş, bu girişimi olumsuz karşılanınca meseleyi 1954’te BM’ye taşıyarak uluslar arası bir konu hâline getirmiştir. 1955 yılında Yorgo Grivas önderliğinde EOKA adlı terör örgütü kurulmuştur. 1954’te Yunanistan’dan getirdiği silahlar ve terör eğitimi alan savaşçıları ile Kıbrıs’a geri dönen Grivas, İngiliz askerî ve sivil kesime terör saldırıları yapmıştır. Grivas 1958’den sonra Kıbrıslı Türkleri hedef seçmiştir.
EOKA’nın Türkleri hedef alan eylemlerine karşılık vermek amacıyla, Türkler de Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş öncülüğünde 1958’de Türk Mukavemet Teşkilâtı (TMT)’nı kurmuşlardır. 1959’da Türkiye ve Yunanistan başbakanları öncülüğünde, Kıbrıs anlaşmazlığını çözümlemek için 11 Şubat 1959’da Kıbrıs’ta bağımsız bir cumhuriyet kurulması kararı alınarak Zürih Antlaşması yapılmıştır. Daha sonra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında Londra’da bu sorun tekrar ele alınmış ve 23 Şubat 1959’da imzalanan Londra Antlaşması ile Zürih Antlaşması esas alınarak bağımsız bir Kıbrıs Devleti’nin kurulmasına karar verilmiştir. Bu antlaşmalarla Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Kıbrıs konusunda Görantör Devlet olmuşlardır. Zürih ve Londra Antlaşmaları doğrultusunda, 16 Ağustos 1960’ta bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilmiş; cumhurbaşkanlığına Rum lider Makarios, yardımcılığına da Türk lider Dr. Fazıl Küçük getirilmiştir. Türkiye’de İnönü Hükûmeti’nin istifasıyla yaşanan bunalımdan yararlanan Makarios, Türklerin imhasını ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını öngören Akritas Planı’nı uygulamaya koymuştur. Bu plan çerçevesinde Rum çeteleri Türk köylerini yakıp yıkmış, pek çok Türk’ü de öldürmüştür. 24 Aralık 1963’te “Kanlı Noel” olarak bilinen ve 24 Türk’ün şehit edildiği olay üzerine Türk savaş uçakları Lefkoşa üzerinde ilk uyarı uçuşunu yapmıştır. Bu uçuşlar sonucunda Pilot Cengiz Topel şehit düşmüştür. 7 Haziran 1964’te Kıbrıs’a çıkarma yapılması kararı alınmışken 5 Haziran 1964’te “Johnson Mektubu” ile vazgeçmiştir. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Lefkoşa’da iki kesim arasına girerek “Yeşil Hattı” oluşturmuşlardır. Türkiye, 1967’de Grivas önderliğinde teşkilâtlanan Rum Millî Muhafız Birlikleri’nin saldırı hareketlerine geçmesi üzerine Yunanistan’a bir nota vermiştir. Rumlarla bir arada yaşamanın mümkün olamayacağını anlayan Kıbrıs Türkleri, 28 Aralık 1967’de “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi”ni kurmuşlar, yönetimin başkanlığına Dr. Fazıl Küçük, başkan yardımcılığına da Rauf Denktaş seçilmiştir. Enosis’in hemen gerçekleştirilmesini isteyen EOKA üyeleri Yunanistan’dan aldıkları destekle, 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı bir darbe gerçekleştirmiştir. Nikos Sampson cumhurbaşkanlığına getirilirken “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti” ilan edilmiştir. Türkiye, Garanti Antlaşması’nın verdiği yetkiye dayanarak İngiltere ile beraber Kıbrıs’a müdahale etmeye karar vermiş ve Başbakan Bülent Ecevit 17 Temmuz’da Londra’ya gitmiştir. “Ayşe Tatile Çıksın” parolasıyla Türklerin güvenliğini sağlamak amacıyla 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlatmıştır. 25 Temmuz 1974’te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları Cenevre’de toplanmış ve 30 Temmuz 1974’te Cenevre Deklarasyonu’nu yayınlamışlardır. Ancak görüşmelerden bir sonuç alınamamıştır. II. Cenevre Konferansı 8 Ağustos’ta başlamışsa da 14 Ağustos’ta bir sonuç alınamadan dağılmış ve Türkiye 14 Ağustos’ta II. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlatmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı Türk dış politikasını olumsuz etkilemiştir. Nitekim ABD Kongresi 1974 Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra misilleme olarak 5 Şubat 1975 tarihinden itibaren Türkiye’ye silah ambargosu uygulanması kararı almıştır. Böylece ABD Türkiye’ye silah yardımında bulunmayı kesmiştir. 13 Şubat 1975’te Rauf Denktaş liderliğinde Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuştur. BM Genel Kurulu, 13 Mayıs 1983’te Kıbrıs Rumlarını “Kıbrıs Hükûmeti” olarak tanıma kararı almıştır. Bu gelişme karşısında Türk toplumu da 15 Kasım 1983’te “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni kurmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurulduğu gün tanıyan ilk devlet Türkiye’dir.İlk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tır. Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne yönelik en önemli gelişme ise, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı plandır. 2004’te referanduma sunulan Annan Planı’na Türkler (% 65) ‘evet’ derken, Rumlar (% 76) ‘hayır’ demişlerdir. Ancak GKRY ‘hayır’ oyu kullanmasına rağmen 1 Mayıs 2004’te AB’ye tam üye olmuş ve bu gelişme ile Kıbrıs, AB ile Türkiye arasında bir sorun hâline gelmiştir. 2- Ege Adalarının Silahlandırılması: Yunanistan özellikle 1963 Kıbrıs Bunalımı’ndan itibaren Ege Denizi’nde Türkiye kıyılarına yakın olan adalarla birlikte 1947’de İtalya’dan aldığı Meis ve Oniki Ada’yı, Lozan Antlaşması’na aykırı olarak gizlice silahlandırmaya başlamıştır. Yunanistan, Limni Adası’nı NATO savunma sistemi kapsamına aldırtmayı amaçlamıştır. Türkiye ise Limni Adası’nın statüsünün değiştirilmesine karşı olduğunu kesin olarak belirtmiştir. 3- Kıta Sahanlığı Sorunu: Türkiye’nin “Çandarlı” adlı araştırma gemisinin, 1974 Mayısı’nda, Ege Denizi’nin milletlerarası sularında ve Türkiye’ye göre de Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde petrol araştırmalarına başlaması üzerine, Yunanistan bu suların, kendi kıta sahanlığı içinde bulunduğu iddiası ile ortaya çıkmıştır. 4- Karasularının 12 Mile Çıkarılması Sorunu: Lozan Antlaşması’nda Ege Denizi’nde karasuları genişliği 3 mil olarak belirlenmişti. Bu genişlik 1936’da Yunanistan, 1964’te ise Türkiye tarafından 6 mile çıkarılmıştır. Fakat Yunanistan 1974’te sınırı 12 mile çıkarmak isteyince, bu durum iki ülke arasında gerginliğe neden olmuştur 5- Ege Hava Sahası (FIR Hattı-Uçuş Bilgi Bölgesi) Sorunu: FIR Hattı, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türkiye’nin güvenliğini tehdit edince, Türkiye 6 Ağustos’ta yayınladığı NOTAM (Notice to Airmen: Havacılara İhtar Bildirimi) ile yeni bir FIR hattı oluşturmuştur. 6- 1996’da Kardak Kayalıkları yüzünden iki ülke savaşın eşiğine kadar gelmiştir(Bacımız sağolsun ). Kardak Kayalıkları Sorunu, ABD’nin arabuluculuğu ve Yunanistan’ın geri adım atmasıyla çözülebilmiştir. 7- Patrikhane Sorunu
ERMENİ TERÖR OLAYLARI VE ASALA (ERMENİ GİZLİ ORDUSU) Ermeni terörünü asıl yönlendiren terör örgütü ise 1970’li yılların başlarında Lübnan’ın Beyrut şehrinde kurulan ASALA olmuştur.
“Sözde Ermeni Soykırımı” iddialarını kabul ettirmek için ilk eylemini Dünya Kiliseler Birliği’ne yaptığı bir bombalı saldırıyla başlatmış, fakat eylemlerini daha çok Avrupa’daki Türk diplomatlarına yönelik gerçekleştirmiştir. Nitekim ASALA’nın 1973’ten 1994’e kadar devam eden terör faaliyetlerinde çoğu diplomat olan 35 Türk öldürülmüştür. 1973’te Los Angeles’te Başkonsolos Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir ile 1975’te Viyana büyükelçimiz Daniş Tunaligil ve Paris büyükelçimiz İsmail Erez katledilen diplomatlardandır. ASALA Terör Örgütü, 1983 Paris Orly Havaalanı Saldırısı’ndan sonra birçok ufak gruba bölünmüştür. Zamanla örgüt içinde anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, kurucularından Agop Agopyan öldürülmüş, Ermeni halkından da yeterli destek göremeyip tarih sahnesinden çekilmiştir.
TÜRKİYE’DE MEYDANA GELEN GELİŞMELER 1960’ta Devlet Planlama Teşkilâtı kurulmuş, 1962’den itibaren beş yıllık kalkınma planları hazırlanmaya başlamıştır. 1963-1967 yıllarını kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile 1968-1972 yıllarını kapsayan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı istikrarlı bir büyüme hızı ve kalkınma sağlanması amacıyla uygulamaya konmuştur. 1970’li yıllarda uygulanan “İleri İthal İkameci Ekonomi Modeli” ile dayanıklı tüketim malları ve otomobil üretilmiştir. Türk Otomobil Fabrikası Anonim Şirketi’nin (TOFAŞ) Bursa’daki otomobil fabrikası 12 Şubat 1971’de açılmış ve “Fiat” lisansıyla “Murat 124” tipi otomobillerin üretimine başlanmıştır. Karma ekonomi modelinden serbest piyasa ekonomisine geçişi sağlayan 24 Ocak Ekonomik İstikrar Kararları alınmıştır. Kalkınma planları doğrultusunda bilimsel araştırmalar yapmak ve bu araştırmalar arasında eş güdüm sağlamak amacıyla, 17 Temmuz 1962’de Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kurulmuştur. 31 Ocak 1968’de TRT ilk televizyon yayınına başlamış, zamanla renkli televizyon yayınlarının başlaması her eve bir televizyonun girmesi sosyal ve kültürel değişimlere yol açmıştır. 1968’den itibaren TRT, Ankara’da haftada üç gün deneme yayını yapmaya başlamıştır. (BEYAZ CAM) TÜRKSAT-1B uydusu uzaya gönderilmiştir 1963’te Metin Erksan’ın “Susuz Yaz” filmi Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü Kazandı. Türk sinemasının gelişmesiyle ilk kez 1964’te Antalya Film Festivali düzenlenmeye başlanmıştır. 1965’te Türk müziğine yeni sesler kazandıran Altın Mikrofon Yarışması düzenlenmeye başlanmıştır. Birinciliği ilk kez kendi bestesi olan “Gençliğe Veda” ile Yıldırım Gürses almıştır.
12 EYLÜL 1980 ASKERÎ MÜDAHALESİ VE SONRASI Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren liderliğindeki ordu mensuplarının 12 Eylül 1980 günü devlet yönetimine el koydu. Askerî müdahalenin ardından Millî Güvenlik Konseyi (MGK) oluşturulmuş, Kenan Evren de devlet başkanlığı görevini üstlenmiştir. Bülent Ulusu başkanlığında oluşturulan Bakanlar Kurulu da çalışmalarına başlamıştır. Ayrıca bu dönemde Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığında kurulan komisyonun hazırladığı anayasa (1982 Anayasası), 7 Kasım 1982’de halkoyuna sunularak kabul edilmiştir. 6 Kasım 1983’te yapılan seçimlerde birinci olan Anavatan Partisi (ANAP), Turgut Özal başkanlığında tek başına iktidara gelmiştir 1961 ve 1982 Anayasalarının Karşılaştırılması Benzerlikler Her iki anayasa da askerî müdahale sonucunda kabul edilmiştir. Her iki anayasa da bir tarafı asker bir tarafı sivil kesimce oluşturulmuştur. 1961 1982 Milli Birlik Komitesi + Temsilciler Meclisi Milli Güvenlik Konseyi + Danışma Meclisi İki anayasa da halkoyuna sunularak kabul edilmiştir. Her iki anayasayı hazırlayan sivil kesim; hükûmet kurma ve bakanları düşürme yetkisine sahip olup, seçimle değil atamayla iş başına gelmiştir Farklılıklar 1961 Anayasası’nın aksine 1982 Anayasası’nda anayasanın kabulüyle cumhurbaşkanlığının seçilmesi birleştirilmiştir. 1961 Anayasası, 1982 Anayasası’na göre temel hak ve özgürlüklere daha fazla yer vermiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’na göre daha sert bir anayasadır. 1982 Anayasası’nda özgürlüklere oranla devlet otoritesine daha çok önem verilmiştir.
KÜRESELLEŞEN DÜNYA Gorbaçov’un Perestroyka (yeniden yapılanma) ve Glastnost (açıklık) adını verdiği reform çalışmaları Sovyetler Birliği’nin dağılmasında etkili olmuştur. 1990’da Nobel Barış Ödülü’nü kazanmasında etkili oldu. Sovyetlerden ilk ayrılan ülke Gürcistan(28.04.1991), Sovyetlerden ilk ayrılan Türk ülkesi Azerbaycan (30.08.1991), Sovyetlerden en son ayrılan Türk ülkesi Kazakistan (16.12.1991) ve Sovyetlerden en son ayrılan ülke Rusya Federasyonu (26.12.1991). 1989
KADİFE DEVRİMİ (Çekoslovakya): Yapılan bu kansız devrimin ardından Çekoslovakya demokrasiye geçmiş ve 1993 yılında Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
TÜRK CUMHURİYETLERİNİN BAĞIMSIZ OLMALARI
1) AZERBAYCAN (Ebulfeyz Elçibey) Azerbaycan, 1918’de Mehmet Emin Resulzâde önderliğinde bağımsızlığını ilan etmiş, fakat bir süre sonra SSCB Azerbaycan’ı tekrar yönetime bağlamıştır. Ebulfeyz Elçibey önderliğinde kurulan Halk Cephesi, 30 Ağustos 1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir. Atatürk’ün, “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir.” sözü ile Ebulfez Elçibey’in, “İki kardeşin yan yana ayrı devletler kurduğu nerede görülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye olarak en kısa zamanda birleşmeliyiz.” ve “Biz bir millet, iki devletiz.” sözleri ülkeler arasındaki bağı güçlendirmiştir. ABD, Türkiye ve Batılı devletlerin desteği ile Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı hayata geçirilmiştir. Bu boru hattı ile Azerbaycan petrolü Batı ülkelerine aktarılmaktadır Dağlık Karabağ Sorunu(Azerbaycan-Ermenistan): Çarlık Rusya, XIX. yüzyıldan itibaren nüfus bakımından Türklerin çoğunlukta olduğu Karabağ’a Ermenileri yerleştirmeye başlamış, bu politikanın SSCB döneminde de devam etmesiyle Ermeniler bölgede çoğunluk haline
gelmiştir. Ermenistan, bölgedeki nüfus çoğunluğundan faydalanarak bu bölgenin kendisine bağlanmasını istemiş, 1988’de çoğunluğu Ermenilerden oluşan Karabağ parlamentosunun Ermenistan’a katılma kararı ile Ermenilerle Azeriler arasında çatışmalar başlamıştır. Hocalı Katliamı: 1992’de Karabağ’daki Azeri sivillerin Ermeni kuvvetleri tarafından katledilmesi olayıdır. Kimi ülkeler bu olayı katliam olarak değerlendirirken kimileri (başta Azerbaycan olmak üzere) soykırım olarak kabul etmektedir.
2) KAZAKİSTAN Nursultan Nazarbayev, parlamento tarafından 24 Nisan 1990’da Cumhurbaşkanı seçilmiş, 16 Aralık 1991’de Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir. ✎ 1993 yılında Türkiye ve Kazakistan’ın ortak katkılarıyla Türkistan’da Ahmet Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi kurulmuştur. 1991’de bağımsız olan Kazakistan’ı tanıyan ilk ülke Türkiye’dir. 3) KIRGIZİSTAN Kırgızistan Demokrasi Hareketi lideri Asker Akayev, Ağustos 1991’de Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir. Asker Akayev, liberal ekonomiye geçişi sağlayacak yasal düzenlemeler yapmış, eğitim dilini Kırgızcaya çevirerek Kırgızların ulusal dillerini kullanmalarına, ulusal kültürlerini geliştirmelerine ve ulusal kimliklerini tanımalarına yardımcı olmuştur. Türk-Manas Üniversitesi Türkiye ve Kırgızistan’ın ortak katkılarıyla açılmıştır. Dünyaca ünlü yazar Cengiz Aytmatov ünlü Kırgız edebiyatçılardan birisidir. 1991’de bağımsız olan Kırgızistan’ı tanıyan ilk ülke Türkiye’dir.
4) ÖZBEKİSTAN İslam Kerimov, 31 Ağustos 1991’de Özbekistan’ın bağımsızlığını ilân etmiş, 29 Aralık 1991’de de cumhurbaşkanı seçilmiştir. Halen devlet başkanlığını İslam Kerimov yürütmektedir. 1991’de bağımsız olan Özbekistan’ı tanıyan ilk ülke Türkiye’dir. 5) TÜRKMENİSTAN SSCB açısından ham madde kaynağı olarak görülen Türkmenistan, Saparmurad Niyazov önderliğinde 27 Ekim 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Niyazov (Tükmenbaşı), ulusal kimliğin simgesi olan Türkmen diline sahip çıkmış ve Türkmenistan’da 12 Nisan 1993’ten itibaren Kiril harflerinin bırakılıp Latin harflerine (alfabesine) geçilmesi kararlaştırılmıştır. Türkmenistan, kısa sürede BM, İKÖ ve IMF gibi kuruluşlara üye olmuştur. 1991’de bağımsız olan Türkmenistan’ı tanıyan ilk ülke Türkiye’dir.
BERLİN DUVARI’NIN YIKILMASI: 1961’de inşa edilen Berlin Duvarı 14 Ocak 1990’dan yıkılmaya başlamasıyla birlikte aynı yıl birleşme görüşmeleri de başlamış ve 3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya resmen birleşmiştir.
YUGOSLAVYA’NIN DAĞILMASI II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Yugoslavya’yı ele geçirmesi ile Nazi yanlısı Büyük Hırvatistan Devleti kurulmuş ve Hırvatlar “Ustaşa” adı verilen ayrılıkçı bir örgüt kurmuşlardır. Sırplar da “Çetnik” adı verilen aşırı milliyetçi bir örgüt kurarak Ustaşa’nın faaliyetlerine karşı mücadele etmişlerdir. Tito’nun dış politikada izlediği SSCB’den uzaklaşıp Batılı devletlere yakınlaşma siyaseti, Yugoslavya’nın
COMINFORM’dan ihraç edilmesine neden olmuştur. 1987’de bir darbeyle Sırp Komünist Partisi’nin başına geçen Slobodan Miloseviç, Yugoslavya Federal Ordusu’nu (JNA) kontrol altına alarak Kosova ve Voyvodina’ya verilen özerklik hakkını reddetmiştir. Bağımsızlığını ilan ederek Yugoslavya’dan kopan ilk devlet Slovenya’dır. “Küçük Yugoslavya” olarak anılan Bosna-Hersek’in bağımsız olması ile Sırbistan, “Büyük Sırbistan” düşüncesiyle Boşnaklara karşı acımasız bir savaş başlatmış ve belli bir süre Sırpların bölgedeki etnik temizlik harekâtına kayıtsız kalan Avrupa devletleri, 1993’te Saraybosna, Gorajde, Serebrenika, Tuzla, Zepa ve Bihac bölgelerini güvenli bölge ilan etmiş ve BM Güvenlik Konseyi tarafından bu bölgelere Barış Gücü askeri gönderilmiştir. Serebrenika, ‘güvenli bölge’ olarak ilan edilmiş olmasına rağmen 11 Temmuz 1995 tarihinde General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçlerinin eline geçmiştir. Bunun sonucu 8 bin civarında sivil Boşnak öldürülmüş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da görülmeyen bir soykırım gerçekleşmiştir. (Serebrenika Katliamı) Mavi Kelebek’in İzinde: Sırplar, Bosna Savaşı sırasında katlettikleri Boşnakların cesetlerini gizlemek amacıyla toplu mezarlar oluşturmuş, bu mezarların tespitini zorlaştırmak için de her mezara metal parçalar yerleştirmişlerdir. Fakat toplu mezarlar üzerinde yetişen Artemis çiçeği ve bu çiçekle beslenen Mavi Kelebek sayısında artış gözlemlenmesi neticesinde 400’e yakın toplu mezar tespit edilmiştir. Her geçen gün bulunmaya da devam etmektedir. Aliya İzzetbegoviç tarafından Dayton Anlaşması’nın imzalanmasıyla Bosna Savaşı sona ermiştir. Sırplar, Dayton Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Kosova’da yaşayan Arnavutlara baskı ve şiddet uygulamaya başlamış, bunun üzerine Kosova halkı Kosova Kurtuluş Ordusu’nu kurmuştur. Dünyada bağımsızlığını ilan eden son devlet Kosova’dır. DİĞER GELİŞMELER 16-17 Ocak 1991’de ABD öncülüğünde Irak’a karşı girişilen ve Çöl Fırtınası (Desert Storm) Operasyonu 19 Nisan 1991’de ABD yönetimi, Irak’a 36. paralelin kuzeyinde ve 32. paralelin güneyinde karada ve havada faaliyet göstermemesi uyarısında bulunmuştur. Bu çerçevede aynı yıl 36. paralelin kuzeyinin ve Irak’ın ateşkes şartlarına uyup uymadığının kontrol edilmesi amacıyla, merkezi Türkiye’deki İncirlik Üssü olan “Çekiç Güç” adında uluslararası askerî bir güç bölgeye yerleştirilmiştir. Türkiye, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın aktif bir politika izleme yöntemine karşın I. Körfez Savaşı’na fiilen katılmamıştır. Ancak ülkedeki ABD üslerinin (İncirlik Üssü) kullanımına izin vermiştir. BM’nin Irak’a ambargo kararlarına uyularak 8 Ağustos 1990’da Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı kapatılmıştır. 1996’da “Dolly” adı verilen koyunun kopyalandı. Ülkemizde ise 2007 yılında “Oyalı” adı verilen ilk koyun kopyalanmıştır. 1986’daki Çernobil kazası çevre sorunlarına duyarlılığı artırmıştır. Rus doğal gazının Karadeniz’in altından döşenecek bir boru hattı ile Samsun’a ulaşmasını sağlayacak Mavi Akım Projesi, Türkiye-Rusya ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Azerbaycan petrollerinin taşınması amacıyla 2002’de yapımına başlanan “Bakü- Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı”, boru hattı projeleri içinde ilk kez gündeme gelmiş ve 2005’te tamamlanmıştır.
Bunun dışında Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ile paralel olarak geliştirilen Güney Kafkasya Boru Hattı ile de Azerbaycan doğal gazının Şah Deniz Projesi’yle Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması hedeflenmektedir Trans-Hazar Boru Hattı (THB) Projesi ile Türkmenistan doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması amaçlanmaktadır. 1992’de grafik web tarayıcı “Mozaic” devreye girmiş ve internetin bir alt kümesi olan “World Wide Web” (Geniş Dünya Ağı)’in yıllık büyüme hızı artmaya başlamıştır. Sertab Erener’in 2003’te Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazanmasıyla uluslar arası alanda da önemli bir başarı kazanmıştır. Türkiye’de 1984’te ilk renkli televizyon yayını başlamış, 1990’da ilk özel televizyon kanalı STAR TV açılmış ve 2008 yılında 61.si düzenlenen Cannes Film Festivali’nde “Üç Maymun” adlı filmiyle en iyi yönetmen ödülünü Nuri Bilge Ceylan almıştır. Edebiyat alanında ise Orhan Pamuk’un ilk kez Nobel Edebiyat Ödülü’nü alması en önemli uluslararası başarılardan biri olmuştur. ODTÜ’de ilk internet bağlantısı kurulmuş, bilgisayar kullanıcı sayısı hızla artmıştır. 1988 Seul Olimpiyatları’nda Naim Süleymanoğlu altın madalya kazanmıştır. Mehmet Akif Pirim 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları’nda grekoromen güreşte 24 yıl aradan sonra şampiyon olmuştur 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda judoda ise Hülya Şenyurt üçüncü olarak Türkiye’ye bayanlarda ilk madalyayı kazandıran sporcu olmuştur.
ULUSLAR ARASI KURULUŞLAR
BATI AVRUPA BİRLİĞİ (1948): 17 Mart 1948’de Sovyet tehdidine karşı İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında kurulmuştur. Batı Avrupa Birliği Sovyet tehdidine karşı Avrupa’da alınmış ilk askerî tedbirdir.
AVRUPA KONSEYİ (5 MAYIS 1949): 5 Mayıs 1949’da; Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç tarafından kurulmuştur. Birliğin amacı, üye ülkelerin ortak mallarını ve ilkelerini korumak, iktisadî gelişimlerini sağlamak amacıyla, aralarında daha sıkı bir iş birliği oluşturmaktır. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ile Avrupa İnsan Hakları Divanı da kurulmuş ve konseyin merkezi olan Strazburg’ta çalışmalarına başlamıştır. Türkiye Avrupa Konseyi’ne 8 Ağustos 1949 tarihinde üye olmuştur.
SEATO’NUN KURULUŞU (8 EYLÜL 1954): Güney Doğu Asya Antlaşma Teşkilâtı olup 8 Eylül 1954’te, ABD, İngiltere ve Fransa ile Uzak Doğu ülkelerinden Yeni Zelanda, Avustralya, Filipinler, Tayland ile Pakistan’ın katılması ile kurulmuştur. Böylece ABD, Sovyet Rusya ve müttefiki Çin etrafında bir ittifaklar çemberi meydana getirmiştir
AFRİKA BİRLİĞİ TEŞKİLÂTI (OAU) (1963): Afrika’da bağımsızlıklarını kazanan ülkeler herhangi bir blokun içinde yer almamış, kendi aralarında 25 Mayıs 1963 tarihinde ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla, merkezi Etiyopya’nın Addis Ababa şehri olan Afrika Birliği Teşkilâtı (OAU)’nı kurmuşlardır.
HELSİNKİ NİHAİ SENEDİ (AGİK) (1 AĞUSTOS 1975): Bloklar arasındaki ilişkilerde yumuşama sürecine girilmesi üzerine Doğu Bloku ülkeleri, Avrupa’da güvenlik ve iş birliğini güçlendirmek amacıyla bir konferans toplanmasını önermişlerdir. Bloklar arasında bazı sorunların çözülmesi üzerine Batılı ülkeler de bu öneriye olumlu yaklaşmıştır.
SALT-I Antlaşması’ndan sonra, Arnavutluk dışında bütün Avrupa devletleriyle ABD ve Kanada’nın katıldığı Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı (AGİK) Helsinki’de toplanmıştır. Uzun görüşmeler neticesinde hazırlanan uluslararası ilişkilerde temel barış ve iş birliğini kapsayan “Sonuç Belgesi” (Helsinki Nihai Senedi) 1 Ağustos 1975’te imzalanmıştır.
OEEC (AVRUPA EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ): Marshall planı çerçevesinde 16 Avrupa ülkesinin katılımıyla 1948’de OEEC kuruldu. Böylece Batı Avrupa ülkeleri, ABD ile askeri ve ekonomik alanlarda işbirliği içine girmiş oldular. OEEC daha sonra OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) adını almıştır. Türkiye’de bu kuruluşa 1948’de üye olmuştur. Bu kuruluşun Avrupa dışındaki üyeleri ABD ve Kanada’dır. OECD(Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü veya İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı): OECD, 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi’ne dayanılarak, 1961’de kurulmuştur ve savaş yıkıntıları içindeki Avrupa’nın Marshall Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (OEEC) doğrudan mirasçısıdır. Üyelerinin büyük bir bölümü AB ve İUT üyeleridir, çoğunluğu da gözlemci üyelerdir. OECD ülkeleri sanayileşip zengin olmuş ülkelerdir. ASEAN(GÜNEYDOĞU ASYA MİLLETLERİ BİRLİĞİ ): Bölge ülkeleri Soğuk Savaş döneminde ekonomik ve ticari alanda işbirliği yapmak için kurdular. 1967 yılında kurulan bu teşkilatın kurucu üyeleri; Filipinler, Tayland, Malezya, Endonezya ve Singapur’dur. Daha sonra ise bu teşkilata Brunei, Vietnam, Laos, Kamboçya ve Birmanya devletleri dâhil olmuştur.
PETROL İHRAÇ EDEN ÜLKELER ÖRGÜTÜ (OPEC): OPEC’in kurucu üyeleri arasında; Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezüella vardır. Kuruluşa sonradan Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Gabon ve Ekvador da katılmıştır.
OAPEC (PETROL İHRAÇ EDEN ARAP ÜLKELERİ TEŞKİLÂTI) ve 1973 PETROL KRİZİ: petrolü bir silah olarak kullanıp, ABD ve bazı Batı ülkelerine ambargo uygulaması ve petrol üretimini kısması üzerine, dünya üzerinde petrol fiyatları kısa zamanda dört katına çıkmıştır. 17 Ekim 1973’te verdikleri fiyatları yükseltme kararı ile İsrail’in 1967’de işgal ettiği Arap topraklarından çekilinceye ve Filistinlilerin yasal hakları güvenceye kavuşturuluncaya kadar, petrol üretimini her ay % 5 oranında kısma kararı alınması etkisini tüm dünya çapında hissettirmiş ve krize dönüşmüştür. MİLLETLERARASI ENERJİ AJANSI (IEA): Arapların bu petrol silahına karşı, ABD’nin öncülüğünde özellikle petrolün sağlanması ve kullanılmasında iş birliğini, dayanışmayı ve ortak planlamayı gerçekleştirmek için, 1974’te 14 üyenin katılımıyla kurulmuştur.
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (TÜBA) (1993): Türkiye’deki bilim adamları ve araştırmacıların toplumsal statülerini ve yaşam düzeylerini korumak, bilimsel araştırmaları özendirmek, toplumda bilimsel düşüncenin yayılmasını sağlamak, gençleri araştırma alanlarına yönlendirmek ve araştırma standartlarını uluslararası düzeye çıkarmaktır.
KYOTO PROTOKOLÜ (11 Aralık 1997): Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne bir ek niteliğindeki uluslararası tek çevre anlaşmasıdır. Türkiye imzalamıştır. ABD 2001’de Kyoto Protokolü’nden imzasını geri çekmiştir.
AKKA( AVRUPA KONVEKSİYONEL KUVVETLER ANT.): 1990’da Paris’te, Varşova Paktı ve NATO üyesi ülkeler arasında yapılan ortak deklarasyondur.
ŞANGHAY BEŞLİSİ (1996) 1996’da Çin, Rusya, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan tarafından kurulan iş yapılanmasıdır. Bu oluşumun adı, 2001 yılında Özbekistan’ın da katılımıyla “Şanghay İş Birliği Örgütü” olarak değişmiştir. Bu örgütlenmeye Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan gözlemci devlet olarak destek vermektedir.
İSLÂM KONFERANSI ÖRGÜTÜ (İKÖ) (1969) Dennis Michael Rohan adında “Church of God” adlı tarikata bağlı Avustralyalı bir hıristiyanın, 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra, İslâm ülkeleri başkanları tarafından 25 Ağustos 1969’da Kahire’de kurulmuştur. Örgütün merkezi Cidde’dir. Amacı, İslâm ülkeleri arasında iktisadî, sosyal, kültürel, bilimsel alanlarda iş birliğini güçlendirmek ve uluslararası örgütlerle dayanışmayı yürütmektir. 22-25 Eylül 1969’da Fas’ın başkenti Rabat’ta Türkiye dâhil 24 ülkenin katıldığı bir “İslâm Zirvesi” toplanmıştır. slâm Zirvesi’nin ikincisi 1974’te Pakistan’ın Lahor kentinde yapılmıştır. Zirvede Filistin ile ilgili alınan kararlar yanında, 1971’de Pakistan’a karşı ayaklanarak bağımsızlığını ilan eden Bangladeş’in Pakistan tarafından tanınması da sağlanmıştır. Ekim 1975’teki toplantıda ise İslâm Kalkınma Bankası’nın kuruluş planını onaylamışlardır.
BAĞIMSIZ DEVLETLER TOPLULUĞU (ALMAATA ZİRVESİ)
Alma Ata Zirvesi ile 21 Aralık 1991’de SSCB fiilen sona vermiş; topluluktaki 11 cumhuriyet, her cumhuriyetin bağımsızlığı ve eşitliği ilkesi saklı kalmak şartıyla, aralarında yeni bir yapılanma yoluna gitmişlerdir. Alma Ata Zirvesi’ne 1993’te gözlemci olarak katılan Gürcistan, Güney Osetya Savaşı’ndan sonra 15 Ağustos 2008’de topluluktan ayrılmıştır. 2005’te üyelikten ayrılan Türkmenistan da topluluğa gözlemci olarak destek vermektedir.
TİKA (TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA AJANSI) (24 OCAK 1992) Başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak; bu ülkelerle ekonomik, ticarî, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında iş birliği sağlamak amacıyla 24 Ocak 1992’de kurulmuştur. TİKA’nın proje ve programlarının koordinasyonunu sağlamak üzere 20 ülkede toplam 22 Program Koordinasyon Ofisi bulunmaktadır.
KARADENİZ EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ TEŞKİLÂTI (KEİ) (1992) 25 Haziran 1992 tarihinde Türkiye’nin öncülüğünde İstanbul’da düzenlenen Zirve Toplantısı’nda imzalanan antlaşma ile kurulmuştur. Teşkilâtın temel amacı; üye devletlerin coğrafî yakınlıklarından ve ekonomilerinin birbirlerini tamamlayıcı özelliklerinden yararlanılarak, ekonomik, bilimsel ve teknolojik ilişkileri geliştirmelerini sağlamak ve Karadeniz’in bir barış, iş birliği ve refah bölgesi hâline gelmesini sağlamaktır. KEİ’nin finansal birimi ise Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası’dır.
TÜRK KÜLTÜRÜ VE SANATLARI ORTAK YÖNETİMİ (TÜRKSOY) (1993) 12 Temmuz 1993 tarihinde Azerbaycan, Kazakistan, Gürcistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türkiye kültür bakanları tarafından Alma Ata’da kurulmuştur. Temel amacı; Türk dili konuşan ülkeler arasında bilim, kültür ve sanat alanlarında iş birliği sağlamak ve bu alanlarda çalışmalar yapmaktır. Örgütün genel merkezi Ankara, resmî dili ise Türkçedir. 2009’da adı “Uluslararası Türk Kültürü Teşkilâtı” olarak değiştirilen TÜKSOY’un günümüzde 14 üyesi bulunmaktadır.
TÜRK DİLİ KONUŞAN ÜLKELER ZİRVESİ(TÜRK KONSEYİ) 1992 yılından beri belirli aralıklarla gerçekleştirilen zirvede Türk Dünyası’nın sorunları gündeme getirilmektedir. 3 Ekim 2009 Nahçıvan Anlaşması’yla adı Türk Konseyi olmuştur. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye arasında kurulmuş olan uluslararası örgüttür. Türkmenistan ve Özbekistan tarafsızlık politikaları nedeniyle Konseye üye değildir, Türk Konseyi’nin kurumsal merkezi İstanbul, akademik merkezi Kazakistan, Parlamenterler Asamblesi TÜRKPA’nın merkezi Bakü olmuştur. Türksoy da bu konseye bağlanmıştır.
D-8 (GELİŞMEKTE OLAN 8 ÜLKE) Türkiye, İran, Pakistan,Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya. Bu sekiz ülkenin REFAHYOL Hükûmeti Başbakanı Necmettin Erbakan önderliğinde bir araya gelerek oluşturmuş oldukları bir organizasyondur. 22 Ekim 1996 tarihindeki “Kalkınmada İşbirliği Konferansı”nı izleyen bir dizi hazırlık toplantılarından sonra 15 Haziran 1997 yılında İstanbul’da yapılan Devlet ve Hükümet başkanları zirvesinde D-8’in kuruluşu resmen ilan edilmiştir (İstanbul Deklarasyonu). Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da düzenlenen 6. D-8 zirvesinde, D-8 daimi Sekreteryasının İstanbul’da olmasına karar verildi.[1]. Bu karar 20 Şubat 2009 tarihinde imzalanan anlaşma ile resmiyet kazandı.
EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (EİT) Türkiye, İran, Pakistan gibi ülkeler tarafından kurulan ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla diğer Türk Devletleri’nin de dahil olduğu ekonomik örgüt. 1985 yılında Türkiye, İran ve Pakistan tarafından kurulan EİT, Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği örgütünün ardılıdır. 1992 yılında Orta Asya cumhuriyetleri ve Azerbaycan’ı da kapsayacak şekilde genişlemiştir. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Türkiye ile Orta Asya ülkeleri arasında kurulan Orta Asya İşbirliği Teşkilatı CACO’nun da devamı niteliğindedir. Tarihi köklerinde Sadabat Paktı da vardır. Birlik aynı zamanda Türk/Fars ortaklığını, ortak Selçuklu kültürünü yansıtmaktadır. EİT’nin genel merkezi ve kültür departmanı İran’da, ekonomik bürosu Türkiye’de ve bilimsel bürosu ise Pakistan’dadır. EİT’in üyeleri kültürel ve ekonomik alanda işbirliğini hedefliyor. 2015 yılına kadar serbest ticaret bölgesi olmak da hedefler arasında. Statü ve güç olarak büyümeye devam eden örgütün üyeleri arasında, 17 Temmuz 2003 tarihinde İslamabad’da ticaret anlaşması imzalanmıştır.
AVRASYA ASKERİ STATÜLÜ KOLLUK KUVVETLERİ TEŞKİLATI(TAKM): 25 Ocak 2013 tarihinde [ Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de kurulmuş uluslararası resmi bir örgüttür. Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistanve Mogolistan kurucu üyeleridir. Kısaltma adı TAKM olarak dört ülkenin baş harflerinden oluşur. Teşkilatın temelleri 2011 yılında Ankara’da atılmıştır. Örgütün ana karargâhı Ankara’dadır. Kuruluş amacı, “Askeri statülü kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliği ve dayanışmayı geliştirmek” olarak açıklanmıştı
KALKINMA İÇİN BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ(RCD): Türkiye, İran ve Pakistan arasında bölgesel işbirliğini güçlendirmek amacıyla kurulan örgüt. TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI DOSTLUK, KARDEŞLİK VE İŞBİRLİĞİ KURULTAYI(TÜRK KURULTAYI): Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ile Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfının (TÜDEV) işbirliğinde düzenlenen bir forumdur. TÜRKİYE’NİN ÜYE OLMADIĞI ULUSLARARASI KURULUŞLAR 1) EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi): 1960 yılında AB’ye alternatif olarak kurulmuş, 4 Avrupa ülkesinin üye olduğu uluslararası bir ticaret örgütüdür. Kurucular dahil üyelerin çoğu EFTA’dan ayrılarak AB’ye girmiştir. 2) G8 (Gelişmiş 8 Ülke): Dünyanın en zengin ülkelerini kapsamaktadır. Bu ülkeler, ABD, Japonya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Kanada ve Rusya’dır. 3) NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi): ABD, Meksika ve Kanada arasında 1994 yılında imzalanmıştır. 4) OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği) 5) OAPEC (Petrol ihraç eden Arap Ülkeler Birliği): 6) BDT ( Bağımsız Devletler Topluluğu) 7) Şanghay İşbirliği Örgütü BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
Vesayet Konseyi: Birleşmiş Milletler Teşkilâtı adına, vesayet rejimine tâbi kılınabilecek ülkelerin idare ve denetlemesi için kurulmuş konseydir. 2) Uluslar arası Adalet Divanı: Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nın yargı organıdır. Bu birimde 9 yıl için seçilen 15 yargıç görevlidir. 3) Genel Kurul: Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’na üye olan her devletin temsil edildiği ve bir oy hakkına sahip olduğu birimdir. 4) Genel Sekreterlik: Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nın diğer organlarının çalışmaları için gerekli ortam ve koşulları hazırlamakla görevli birimdir. 5) Güvenlik Konseyi: Birleşmiş Milletler’in yürütme organıdır. ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Sovyetler Birliği daimî üyedir ve veto yetkileri vardır. 6) Ekonomik ve Sosyal Konsey: Bu konsey milletler arasında yapılacak anlaşmalar gereğince ekonomik, sosyal, kültür ve sağlık meseleleri üzerinde çalışır. Bm’ye Bağlı Örgütler Ve Uzman Kuruluşlar FAO: Gıda ve Tarım Örgütü UNEP: BM Çevre Sorunları Programı HABITAT: BM İnsan Yerleşimleri Merkezi UNFPA: BM Nüfus Hareketleri Fonu IAEA: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı UNDOF: BM Gözlem Gücü IBRD: Uluslararası Bayındırlık ve Kalkınma Bankası UNFICYP: BM Kıbrıs Barış Gücü ILO: Uluslararası Çalışma Örgütü UNIFIL: BM Lübnan Barış Gücü IMF: Uluslararası Para Fonu UNMOGIP: BM Hindistan/Pakistan Gözlem Grubu UNESCO: BM Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı UNTSO: BM Filistin Mütareke Gözlem Teşkilâtı UNICEF: BM Çocuk Fonu UNRWA: BM Filistin Mültecilerine Yardım Grubu UNHCB: BM Mülteciler Yüksek Komiserliği WHO: Dünya Sağlık Örgütü AB GELİŞİM SÜRECİ 1- Schuman Planı: 9 Mayıs 1950’de Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın Batı Almanya ve Fransa’da çelik ve kömür üretimini denetleyecek tek bir organ oluşturması ve bu ortaklığın diğer Avrupa ülkelerinin üyeliğine ve Birleşmiş Milletler’in iş birliğine de açık tutulması konusunda önerdiği plandır 2- Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu: Bu plan, 18 Nisan 1951’de Batı Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya Dışişleri Bakanlarının katıldığı Paris Konferansı’nda kabul edilmiş ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmuştur. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun ilk başkanı, Fransız ekonomi uzmanı ve diplomat olan Jean Monnet’tir. 3- Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu(EURATOM): Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu 1957 Roma Antlaşması ile “Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu”na (EURATOM) dönüşmüştür. 4- Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET): 25 Mart 1957’de imzalanan Roma Antlaşması ile kurulmuştur. 5- AB: Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), 7 Şubat 1992’de imzalanan ve 1993’te yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması’nın imzalanmasıyla Avrupa Birliği adını almıştır. 6- 1985 Schengen Antlaşması ile AB’ye üye ülkeler arasında pasaport kontrolünün kaldırılması kararlaştırılmıştır. 7- EURO: Avrupa Birliği 2002’de ortak para birimi olarak EURO’nun kullanılmasını kararlaştırmıştır. AB Üyesi Olup EURO’yu Kullanmayan Devletler: Danimarka, İsveç, İngiltere; AB Üyesi Olmayıp EURO’yu Kullanan Devletler: Monaco, San Marino, Vatikan; AB ile Bir Antlaşma Yapmaksızın EURO’yu Kullanan Devletler: Andorra, Karadağ, Kosova. 8- 2007 Lizbon Antlaşması ile bugüne kadar yaptığı tüm antlaşmaları güncellenen Avrupa Birliği’nin üye sayısı, 1 Temmuz 2013’te en son Hırvatistan’ın katılımıyla günümüzde 28’e ulaşmıştır. 9- Maastricht Kriterleri= Ekonomik kararlar 10- Kopenhag Kriterleri= Siyasi kararlar. AB’nin genişlemesinin Merkezî Doğu Avrupa Ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin karşılaması gereken kriterleri belirtmiştir. 11- Amsterdam Antlaşması (1997): Demokrasi ve diplomaside iyileştirilmeler yapma gereği 12- Nice Antlaşması (2001): Birliğin Doğu Avrupa’ya yönelik genişlemesine yeni vizyonlar kazandırmak amaç edinilmiştir. AB’NİN ORGANLARI 1- AB Komisyonu: Yürütme organıdır. Komisyon, AB politikalarını tasarlar ve koordine eder. 2-AB Parlamentosu: Parlamento Genel Kurulu Strazburg’da toplanır. Denetim organıdır. 3-Adalet Divanı: AB’nin en yüksek yargı organı niteliğini taşımaktadır. Kararlarının temyizi yoktur. 4-Avrupa Konseyi: AB’nin karar alma ve yasama organı olan konseyin merkezi Brüksel’dedir. AB’yi şekillendiren, yöneten ve dış politikasını belirleyen organdır. Konsey başkanlığını her üye devlet altı aylık dönemler için sırayla üstlenir. 5-Sayıştay: AB’nin ve bağlı kuruluşların gelir ve harcamalarını incelemektedir. 6-Ekonomik ve Sosyal Komite: Danışma organıdır. 7-Avrupa Yatırım Bankası: Merkezi Lüksemburg’dur. AB’nin finans kurumudur. TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ Türkiye-AB ilişkilerinin başlangıcı, Türkiye’nin 1958 Roma Antlaşması’ndan sonra 1959’da AET’ye üyelik için başvuruda bulunmasıyla başlamıştır Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AB) ile imzaladığı ilk antlaşma bir anlamda ortaklık anlaşması olan 1963 Ankara Antlaşması’dır. 1973 yılında imzalanan Katma Protokol imzalandı. 14 Nisan 1987 tarihinde Türkiye AB’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuştur. Avrupa Birliği’yle bütünleşmenin ilk aşaması olarak, 1 Ocak 1996’da Türkiye ile AB ülkeleri arasında Gümrük Birliği Antlaşması imzalanmıştır. 15-16 Haziran 1998 tarihinde gerçekleşen AB Cardiff Zirvesi’nde, tam üyeliğe hazırlanma durumunda olan ülkeler arasına Türkiye de dâhil edilmiş, Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamak için belirlenen “Avrupa Stratejisi” onaylanmıştır.
10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan AB Zirvesi’nde Türkiye oy birliği ile Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edilmiştir. 2001 yılında aday ülkelerin katılım hazırlıklarını hızlandırmak amacıyla AB tarama süreçlerini ortaya koymuş 17 Aralık 2004’te Brüksel’de toplanan AB Zirvesi’nde, Türkiye’nin siyasî kriterleri yeterli ölçüde yerine getirdiği belirtilmiş ve katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005’te başlanması kararlaştırılmıştır. BAAS PARTİSİ: Baas, Arapçada “yeniden diriliş” anlamına gelmektedir. 1940’ta Şam’da kurulan bu parti, Ortadoğu’da sosyalist, birleşik ve laik bir Arap devleti oluşturmayı hedeflemiştir. Sloganı birlik, özgürlük ve sosyalizm olan Baas Partisi, özel mülkiyeti, gelir adaletini, planlı kalkınmayı ve doğal kaynakların millîleştirilmesini benimsemiştir. ŞATTÜL ARAP SORUNU: Deniz ve su ulaşımı konusunda yaşanan suyolu sorunudur. Yani Basra körfezi ve Şattül Arap üzerindeki egemenlik mücadelesidir. AK DEVRİM: Ayetullah Humeyni 1962’de başlayan “Ak Devrim” reformlarına karşı gelen kesim içinde önemli bir siyasî önder olarak sivrilmiş, ancak Şah kendisine rakip olabilecek Humeyni’yi sürgüne gönderme kararı alınca kendisi Fransa’ya gitmişti. İRANGATE OLAYI (1986): Irak-İran Savaşı’nın önemli gelişmelerinden biri olup, ABD’nin ülke çıkarlarını korumak için İran’a gizlice silah satması olayıdır. İrangate Olayı adıyla bilinen bu olay, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Üyesi Yarbay Oliver North’un İsrail üzerinden İran’a silah satması ve bu olayın 1986 yılında ortaya çıkmasıdır. Kara Eylül: Filistinlilerin, Ürdün’e sürülmesi ve FKÖ’nün, Ürdün’de etkinliğini artırması üzerine yaşanan olaylar nedeniyle Ürdün ve Filistinlilerden 7–8 bin insanın kaybedildiği olaylara verilen addır.Silahlı çatışmalar FKÖ’nün ve Filistinlilerin 1971’de Lübnan’a sürülmesine kadar sürmüştür. Domuz Gribi (H1N1): Domuzlarda rastlanan grip virüsüne benzetildiği için bu isimle anılmaktadır. Kuş Gribi: Kanatlı hayvanlarda toplu ölümlere yol açan H5N1 virüsü kaynaklı hastalıktır. İnsanlarda da ölüme neden olmaktadır. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı: İlk kez 1944 yılında Kırım’da tanımlanmış bir hastalıktır. Kenelerden bulaşan bu hastalığa 2002’den itibaren Türkiye’de de rastlanmıştır.
Böyle özet mi olur kitap gibi basyan aşağı yazılmış. böyle olduktan sonra kitap almak daha mantıklı