Kpss Türkiye Coğrafyası konu anlatımı ve ders notları – Kpss Coğrafya pdf konu kitabı
Konum: Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine çok yaklaştığı bir alanda yer alan Türkiye Cumhuriyeti, doğuda Gürcistan, Ermenistan, Nahcivan ve İran, batıda Bulgaristan ve Gürcistan, güneyde Suriye ve Irak ile komşudur.
Coğrafi konumu: 36° 00′-42° 00′ Kuzey Enlem ve 26° 00′-45° 00′ Güney Boylam
Haritadaki konumu: Güney Batı Asya
Yüzölçümü: 814.578 km² (Yüzölçümünün %3’lük bölümü Avrupa kıtasında yer alan Asya topraklarıdır.)
Sınırları: toplam: 2,627 km
sınır komşuları: Ermenistan 268 km, Azerbaycan 9 km, Bulgaristan 240 km, Gürcistan 252 km, Gürcistan 206 km, İran 499 km, Irak 331 km, Suriye 822 km
Sahil şeridi: 7,200 km
İklimi: Türkiye’de başlıca üç iklim tipi görülür: Akdeniz iklimi, Karadeniz iklimi ve karasal iklim.
Arazi yapısı: Yüksek bir ülke olan Türkiye`de yüzey şekilleri önemli ölçüde çeşitlilik gösterir. Birçoğu birbirine koşut sıralar halinde uzanan dağlar,tek başına ya da çizgisel bir diziliş gösteren sönmüş yanardağlar, üstleri yanardağ lavlarıyla ya da eski göllere ait tortul kayaçlarla kaplı olan ve vadilerle yarılmış plato düzlükler,vadiler boyunca ya da ırmak ağızlarında genişleyen tabanı alüvyonlu ovalar bu çeşitliliğin başlıca öğeleridir. Bu çeşitlilik, ülkenin yaşam koşulları ile ekonomik etkinliklerini önemli ölçüde etkiler.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Akdeniz 0 m
en yüksek noktası: Ağrı Dağı 5,166 m
Doğal kaynakları: Demir, bakır, kurşun, kömür, çıva, krom uranyum ve diğer madenler.
Sulanan arazi: 36,740 km² (1993 verileri)
Doğal afetler: Depremler, seller
COĞRAFİ KONUM:
Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu , o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini çok yönlü etkiler.
ÖZEL KONUM
Herhangi bir yerin kıtalara, denizlere, dağ sıralarına, boğazlara ,komşu ülkelere, ulaşım yollarına, yer altı ve yerüstü kaynaklarına, siyasi bloklara göre olan konumu ve yükseklik değerleri özel konumudur.
ÖZEL KONUM ÜLKELERİN; jeopolitik konumunu, iklimini, nüfusun dağılışını, yerleşme şartlarını ,turizm faaliyetlerini, ulaşım imkanını, ekonomik faaliyetlerini etkiler.
TÜRKİYE’NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI
- Türkiye Asya, Avrupa ,Afrika kıtalarını birbirine bağlayan önemli bir kavşak noktasında kurulmuştur.
- Asya –Avrupa arasında bir köprü durumundadır.
- Stratejik önemi olan boğazlara sahiptir.
- Petrol bakımından zengin ülkelere komşudur.
- Asya Avrupa arasındaki en önemli ticaret ve ulaşım yolları Türkiye’den geçer.
- Ortalama yükseltisi fazladır ve engebelidir. Bu durum tarım, nüfus, sanayi, ulaşım ve yerleşmeyi etkiler.
- Türkiye’nin gerçek yüzölçümü 814.578 km2 , izdüşüm yüzölçümü ise 779.452 km2 Aradaki fark ülkemizin yüksek ve engebeli olmasından kaynaklanır.
****Not: Bir yerin gerçek yüzölçümü ile izdüşüm yüzölçümü arasında fark fazla ise o yer engebelidir. Fark az ise düzlüktür.
MATEMATİK KONUM
Matematik konum:Bir yerin enlem ve boylamlara göre dünya üzerindeki yeridir. Bir başka ifade ile Ekvator’a ve Greenwich ‘e göre konumudur.
Örneğin: Türkiye 36° -42° kuzey enlemleri ( paralelleri ) ile 26°-45° doğu boylamları (meridyenleri) arasındadır.
YERKÜRE’ NİN KOORDİNATLARI
Paraleller
Ekvatora paralel olarak 1°lik açı aralıklarıyla çizildiği varsayılan dairelerdir.
Özellikleri:
- Başlangıç paraleli Ekvator’dur ve en büyük paralel dairesidir (40.076km). Dünyanın şeklinden dolayı Kutuplara gidildikçe çevre uzunlukları azalır.
- Birer derece aralıklarla geçerler.
- 90 tanesi Güney, 90 tanesi Kuzey Yarımküre’de olmak üzere toplam 180 tanedirler.
- İki paralelin arasındaki uzaklık her yerde 111 km dir.
- Paralellerin derecesi kuzey ve güneye doğru artar.
Paralel farkı ile uzaklık hesaplanabilmesi için bize verilen merkezler aynı meridyen üzerinde olmalıdır. Farklı meridyen yaylarında olduğunda açı farkı ortaya çıkar ve iki paralel arası 111 km den daha fazla olur.Paralel farkı bulunurken verilen merkezler aynı yarımkürede ise büyük olan enlem derecesinden küçük olan çıkarılır. Farklı yarımkürede olurlarsa enlem dereceleri toplanır. | A-B=?50-20=30 paralel farkı30 x 111= 3330 kmE-D=?
35-15=20 paralel farkı 20×111=2220 km B+D=? 20 +15=35 paralel farkı 35 x 111=3885 km |
ENLEM VE ETKİLERİ
ENLEM: Yerkürede herhangi bir noktanın ekvatora olan uzaklığının açı cinsinden değeridir.
- Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru küçülür. Işınların atmosferdeki yolu uzar. Tutulma artar ve sıcaklık ta kutuplara doğru azalır.
- Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğu kutuplara doğru azalır.
- Matematik iklim kuşakları oluşur
- Bitki örtüsü kutuplara doğru aralıksız kuşaklar oluşturur.
- Tarımın yükselti sınırı, Toktağan kar sınırı (Daimi kar sınırı), Orman üst sınırı kutuplara doğru azalır.
- Akarsuların donma süresi kutuplara doğru uzar.
- Gece gündüz arasındaki zaman farkı kutuplara doğru artar.
- Dünyanın çizgisel dönüş hızı kutuplara doğru azalır.
Aynı Enlem Üzerindeki Merkezlerde Ortak Özellikler
- Ekvatora ve kutuplara eşit uzaklıktadırlar.
- Güneş ışınlarını aynı açıyla alırlar.
- Gece- gündüz süreleri birbirine eşittir.
- Dünyanın çizgisel dönüş hızı aynıdır.
- Aynı iklim kuşağındadırlar. Fakat aynı iklim özelliği görülmeyebilir (özel konumdan dolayı).
- İki meridyen arasındaki mesafe aynıdır.
Meridyenler
Ekvatoru dik olarak kesen ve kutuplarda birleşen hayali dairelere meridyen daireleri denir
Özellikleri:
- Başlangıç meridyeni Greenwhic’ tir.
- Greenwhic’in 180 batısında ve 180 doğusunda olmak üzere 360 tane meridyen yayı vardır. Tam daire olarak 180 adettir.
- Aralarındaki uzaklık sadece Ekvator üzerinde 111 km’dir. Dünyanın şeklinden dolayı Kutuplara gidildikçe bu uzaklık daralır. Örnek:Türkiye’de ortalama 85 km , Kutup dairelerinde 47 km dir. *** Bunun sonucu olarak doğu-batı yönünde aynı mesafe gidildiğinde Kutuplara yakın yerde daha fazla meridyen geçilirken, Ekvatorda en az meridyen geçilir.
- İki meridyen arasında 4 dakikalık yerel saat farkı vardır.
- Kutuplarda birleştikleri için meridyen yayları eşit uzunluktadır.
- Aynı meridyen üzerindeki bütün noktalarda yerel saat aynıdır. Ayrıca 21 Mart-23 Eylül günlerinde de güneş aynı anda doğar ve batar.
[AdsWithin]
BURADAN İNDİRİN
BOYLAM VE ETKİLERİ
Boylam: Herhangi bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının açı cinsinden değeridir.
ETKİLERİ: Boylamın tek etkisi yerel saat farkları oluşturmasıdır.
YEREL SAAT hesaplamaları
Yerel Saat: Bir yerin kendine özgü saatidir. Güneşin ufuk çizgisindeki konumuna göre belirlenir. Güneş ufuk çizgisinde en yüksek konuma geldiğinde o yerin yerel saati 12:00 dır. Cismin gölgesi en kısadır.
Aynı yarım kürede ise büyük olan meridyen derecesinden küçük olan çıkarılır. Farklı yarım kürelerde ise toplanır. | A-B=?25-10= 15° Meridyen farkı15×4= 60 dk | E-D=?8-5= 3º Meridyen farkı3×4= 12 dk | B+E=?10+8= 18° Meridyen farkı18×4= 72dk=1:12 |
***Not: Dünyamız kendi ekseni çevresinde batıdan doğuya doğru döndüğü için doğudaki bir merkezde güneş erken doğar, erken batar. Batıdaki bir merkezde ise geç doğar geç batar. Sonuçta doğudaki bir meridyenin yerel saati her zaman daha ileridir.
SAAT DİLİMLERİ VE ULUSAL SAAT
Günümüzde yerel saatlere göre hareket etmek hem ülke içinde hem de ülkeler arası ilişkilerde sıkıntılar meydana getirir. Bunu önlemek için uluslararası saat sistemine geçilmiştir. Bunun için dünyamız 15°’ lik meridyen yayları şeklinde 24 saat dilimine ayrılmıştır. Her saat diliminde de tam ortadan geçen meridyenin yerel saati ortak kabul edilmiştir. Saat dilimlerinde de başlangıç olarak Greenwich’in 7,5° doğu ile 7,5° batı meridyenleri alınmıştır.
Büyük görmek için tıklayınız
Türkiye, ikinci ve üçüncü saat dilimlerinde yer almaktadır. Ancak biz bunlardan sadece birini kullanmaktayız.1978 yılına kadar topraklarımızın çoğunun yer aldığı ikinci saat diliminin( 30° Doğu meridyeni -İzmit) yerel saati ülkemizde ortak saat olarak kullanılmıştır. Bu tarihten sonra güneş ışığından daha fazla faydalanarak enerji tasarrufu sağlamak için ileri ve geri saat uygulamasına geçilmiştir. İlkbahar-yaz dönemlerinde ileri (45° Doğu meridyeni-Iğdır), sonbahar-kış dönemlerinde geri saat (30° Doğu meridyeni -İzmit) uygulaması yapılmaktadır.
TARİH DEĞİŞTİRME ÇİZGİSİ
Tarih değiştirme çizgisi olarak 180 meridyeni kabul edilir. Bu meridyenin doğu tarafında batı meridyenleri, batı tarafında ise doğu meridyenleri bulunmaktadır. Dolayısıyla doğu meridyenlerinin olduğu batısında bir gün ileri, batı meridyenlerinin olduğu doğusunda ise bir gün geridir.
Not: Tarih değiştirme çizgisi ve saat dilimleri ülke sınırlarına göre çizildiğinden meridyenlere tam uygun olarak uzanış göstermezler. Girinti-çıkıntı oluştururlar.
TÜRKİYE’NİN MATEMATİK KONUMU VE SONUÇLARI
- Kuzey Yarım Küre’de ılıman iklim kuşağındadır.
- Doğusu ile batısı arasında 19°’lik boylam farkı vardır. Bunun sonucu olarak 76 dk.lık yerel saat farkı vardır (19×4=76 dk.).
- Dört mevsim belirgin olarak yaşanır.
- Güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla düşmez.
- Yurdumuzda bir cismin gölgesi bütün yıl kuzeye düşer.
- Güney kıyılarımızın sıcaklığı kuzey kıyılarımızdan yıllık ortalamada 7-8°C daha yüksektir.
- Akdeniz’in tuzluluk oranı Karadeniz’den daha yüksektir.
- Kışın görülen yağışlar cephesel kökenlidir.
- Yurdumuza kuzeyden esen rüzgarların soğutucu, güneyden esen rüzgarların da sıcaklığı artırıcı etki yapması.
- Deniz turizmi en erken Akdeniz Bölgesi’nde başlar en uzun süre devam eder.
- Yıl içinde en uzun gündüz ve gecelerin yurdumuzun kuzeyinde yaşanması.
HARİTA
Harita
- Kuşbakışı görünümün
- Ölçekli
- Düzleme aktarılmasıdır.
***Yapılan bir çizimin harita özelliğini gösterebilmesi için çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir.
Kroki
- Kuşbakışı görünümün
- Kabataslak (ölçeksiz)
- Düzleme aktarılmasıdır.
Not: Dünya haritalarında yer şekilleri gerçeğe tam uygun olarak gösterilemez. Alan , açı, uzunluk bozulmaları meydana gelir. Sebebi: Küre şeklindeki bir yüzeyin düzleme aktarılmış olmasıdır (dünyanın şekli). Haritalardaki bozulma Ekvator’dan Kutuplara doğru artar.
Projeksiyon Yöntemleri (haritalardaki bozulmaları azaltmak için)
- Silindir Projeksiyonu: Ekvator çevresini göstermek için kullanılır.
- Düzlem Projeksiyonu: Orta enlemler çevresini göstermek için kullanılır.
- Koni Projeksiyonu: Kutuplar çevresini göstermek için kullanılır.
Harita Çiziminde Dikkat Edilecek Özellikler
- İlk olarak kullanım amacı belirlenmeli ve amaca uygun konu başlığı konulmalı.
- Küçültme oranı (ölçek) belirlenmeli.
- Çizim yöntemi belirlenmeli.
- Enlem ve boylam gösterilmeli. Eğer çok küçük alan ise yön işareti konulmalıdır.
- Lejant belirtilmeli (Lejant: Haritalarda kullanılan işaret ve renklerin ifade edildiği tablodur.)
HARİTA ÇEŞİTLERİ
A-Konularına Göre Haritalar
- Fiziki haritalar: Yer şekillerini gösteren haritalardır.
- Siyasi (idari) haritalar: Sınırları gösteren haritalardır.
- Beşeri ve Ekonomik haritalar: Nüfusun dağılışı, ırk, dil, dinlere göre dağılışı, tarım, hayvancılık, ormancılık, sanayi ,madencilik gibi özellikleri gösteren haritalardır.
- Özel haritalar: Konunun uzmanlarınca çizilen haritalardır. İklim (izoterm, izobar gibi) haritaları, turizm, deprem,toprak, karayolları haritaları gibi.
B- Ölçeklerine Göre Haritalar
- Büyük ölçekli haritalar:
Planlar: Ölçeği 1/20.000 ‘den daha büyük olan haritalardır. En ayrıntılı haritalardır.
Topoğrafya haritaları: Ölçeği 1/20.000-1/200.000 arasında olan haritalardır.Yer
şekillerini en ayrıntılı gösteren haritalardır.
- Orta ölçekli haritalar: Ölçeği 1/200.000-1/500.000 arasındaki haritalardır.
- Küçük ölçekli haritalar: Ölçeği 1/500.000 ‘den daha küçük ölçekli haritalardır.
Plan –Harita
Benzer özellikleri:Kuş bakışı olarak çizilme ve ölçekli olmalarıdır.
Farkları: Ayrıntıları gösterme gücü ve kullanım alanları farklıdır.
Büyük ölçekli haritalar | Küçük ölçekli haritalar |
Ölçek paydası küçük | Büyük |
Gösterilen alan dar | Geniş |
Ayrıntı fazla | Az |
Bozulma az | Fazla |
Harita alanı geniş (aynı bölge için) | Dar |
İzohipsler arası yükselti farkı az (10-20 m gibi) | İzohipsler arası yükselti farkı fazla (100-200 m gibi) |
1.KESİR ÖLÇEK
Kesirlerle ifade edilen ölçeklerdir. Kesir ölçekte birim yazılmaz. Her zaman cm cinsindendir.
Örnek: Gerçekte 90 km olan Manisa-Soma arası haritada 6cm ile gösterilmiştir. Haritanın ölçeği nedir?
Gerçek Uzunluk= Harita U. x ölçek Paydası
Örnek:1/200.000 ölçekli haritada 16cm ile ölçülen bir uzunluk gerçekte kaç km’dir?
G.U= 16×200.000=3.200.000cm=32 km
Örnek: Gerçekte 250 km olan bir yol 1/1.250.000 ölçekli haritada kaç cm ile gösterilir?
Ölçeklerle ilgili bütün sorularımızda kullanabileceğimiz formül üçgeni
***Ölçek ne kadar değişirse değişsin; gerçek alan , gerçek uzunluk, enlem- boylam ve özel konum değişmez.
2.ÇİZGİ (GRAFİK ) ÖLÇEĞİ
Çizgilerle ifade edilen ölçeklerdir. Bu ölçekte çentikler arasındaki uzaklık farkı birbirine eşittir.
***Bir yolun gerçek uzaklığı ile kuş uçuşu uzaklığı arasında fark fazla ise o yol engebeli bir yerden geçmektedir. Fark az ise yol düz bir yerden geçmektedir.
YER ŞEKİLLERİNİ GÖSTERME YÖNTEMLERİ
- Renklendirme Yöntemi: Fiziki haritalarda kullanılır. Her renk belirli bir yüksekliği göstermek için kullanılır.
- Tarama Yöntemi: Bu yöntemde eğimin fazla olduğu yerlerde taramalar sık, kalın ve kısa geçirilirken eğimin azaldığı yerlerde uzun, ince ve seyrek geçirilmektedir. Düz yerler ise boş bırakılmaktadır.
- Gölgeleme Yöntemi: Haritanın bir köşesinden 45 açıyla ışık geldiği varsayılmaktadır. Buna göre ışık alan yerlerde herhangi bir işlem yapılmazken, ışık almayan yerde gölgeleme yapılmaktadır. Tek başına kullanışlı değildir.
- Kabartma Yöntemi: Maket türü haritalardır. Yer şekillerini en iyi gösteren haritalardır. Fakat yapılması ve taşınması zor olduğundan pek kullanışlı değildir.
Kafkasya Bölgesinin 1:800 000 yatay ve 1:80 000 düşey ölçeğindeki iki parçadan oluşan renkli kabartma haritası; 140×144 cm. ebadında olup çerçevesi orijinal ve yazıları eski Türkçe’dir (1887 yılında yapılmıştır).
İzohips (eş yükselti) Yöntemi:
İzobat: Eş derinlik (deniz ve göllerde kullanılır.
İzoterm: Eş sıcaklık
İzobar: Eş basınç
İzohyet: Eş yağış
İzohel : Eş güneşlenme
İZOHİPSLERİN ÖZELLİKLERİ
- İç içe kapalı eğrilerdir.
- Birbirini kesmezler.
- Yükseltisi en az olan en dıştadır.
- Yükseltisi en fazla olan en içtedir.
- Aralarındaki yükselti farkı birbirine eşittir (Equdistance)
- Aynı izohips çizgisi üzerindeki bütün noktalarda yükselti aynıdır.
- İzohips çizgisi üzerinde olmayan bir noktanın kesin yükseltisi bilinemez.
- Kıyı çizgisi (deniz kıyısı) sıfır metredir.
- İzohipslerin sık veya seyrek geçmesi yer şekillerine bağlıdır.
- İzohipslerin sık geçtiği yerde eğim fazladır. Seyrek geçtiği yerde eğim azdır.
- Dağ dorukları (zirveler ) nokta halinde gösterilir.
- Akarsu vadileri yükseltinin arttığı yöne doğru girinti oluşturur.
- Ok işareti çevresine göre çukur olan (kapalı çukur-çanak-krater) yerleri gösterir.
- Tabanı aynı olan iki tepe arasındaki küçük düzlüğe boyun denir.
- Tabanları aynı olan tepelerin başlangıç yükseltileri de aynıdır.
- Akarsudan sonraki ilk yükseltiler birbirine eşittir.
- Yükseltinin arttığı yöne doğru “U ” harfi oluşmuş ise buna sırt denir.
İKLİM: Bir yerdeki atmosfer olaylarının uzun yıllara (30-40 yıl) ait ortalamasıdır.
Bir yerin iklimini en iyi yansıtan özellik o yöredeki doğal bitki örtüsüdür.
İklimi inceleyen bilim Klimatolojidir.
HAVA DURUMU: Sık sık değişebilen ve kısa süre içinde beliren atmosfer olaylarıdır.
İnceleyen bilim Meteorolojidir.
Hava durumuna bakılarak iklim hakkında tahmin yapılamaz (Ekvator ve Kutup iklimi hariç).
HAVA KÜTLESİ: Atmosferin sıcaklık ve nem bakımından aynı özelliği gösteren geniş parçalarına denir. Örnek ;Ekvator çevresinden gelen hava kütleleri sıcak-nemli iken , Kutup çevresinden gelen hava kütleleri soğuk –kurudur.
CEPHE: Farklı karakterdeki hava kütlelerinin karşılaşım alanıdır.
Cephe oluşumu en fazla ılıman kuşakta görülür.
İKLİM ELEMANLARI: Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgar, nem ve yağış gibi atmosfer olaylarıdır.
İKLİMİN ETKİLERİ
Bitki örtüsünde,
Nüfusun dağılışında,
Akarsu rejimi, debisinde ,
Tarım ürünlerinde,
Konut tipinde,
Hayvan ve toprak türlerinde
Mekanik ve kimyasal çözülmede,
Turizmde
İnsanların giysisinde,
Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğunda,
Dış kuvvetlerin etki alanı, dağılışı ve etki sürecinde,
İnsanların fizyolojik gelişimlerinde etkilidir.
TÜRKİYE’DE ETKİLİ OLAN RÜZGARLAR
Türkiye Batı rüzgarları kuşağındadır.Ancak yerşekillerinden dolayı bu rüzgarların etkisi görülmez. Yurdumuz daha çok yerel rüzgarların etkisindedir.
Türkiye İkliminde Etkili Faktörler
1)Matematik konumu: Türkiye bulunduğu konumdan dolayı kışın kutuplardan gelen soğuk hava kütlelerinin , yazın da Tropikal kuşaktan gelen sıcak hava kütlelerinin etkisindedir. Ayrıca güneş ışınlarının düşme açısında yıl boyunca büyük farklar vardır. Bunun sonucu olarak yıllık sıcaklık farkı da fazladır.
2)Yer şekilleri (Yükselti ,dağların uzanış duğrultusu ve bakı) Yurdumuzun kuzeyinde ve güneyinde dağlar kıyıya paralel uzandığından kıyı ile iç kesim arasında buralarda iklim farklılığı fazladır. Ege bölgesinde ise dağlar kıyıya dik uzandığından farklılık azdır.
Yükseltinin etkisiyle sıcaklık Türkiye’de batıdan doğuya doğru azalır.
Bakı etkisinden dolayı dağlarımızın güneye bakan yamaçları bütün yıl kuzey yamaçlarına göre daha sıcaktır.
Not: Türkiye’de aynı tarihlerde farklı mevsim özellikleri yaşanabilmektedir. Bunun sebebi; yer şekillerinin çeşitlilik göstermesidir.
3)Denize göre konum: Kıyı bölgelerde nem fazla olduğunda buralarda kışlar ılık , yağışlar fazla ve sıcaklık farkları azdır.
4)Rüzgarların esme yönü:Türkiye’ye kuzeyden gelen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden gelenler sıcaklığı artırır (enlem etkisinden dolayı).
5) Basınç merkezleri: Türkiye etrafında oluşan basınç merkezleri de rüzgar ve yağış rejimi üzerinde etkili olmaktadır. Yaz mevsiminde Atlas Okyanusu üzerinde oluşup genişleyen yüksek basınç ve Basra Körfezi üzerinde oluşan alçak basınç etkisi altına giren ülkede, yüksek basınç etkisinde iken sıcaklıklar düşmekte, alçak basınç etkisinde iken aşırı sıcaklıklar oluşmaktadır. Kış mevsiminde ise, kuzeyden gelen soğuk hava, Akdeniz üzerinden gelen ılık ve nemli havanın etkisine girmektedir. Bu iki hava kütlesinin karşılaşması ile cepheler oluşmakta ve kıyılarda çoğunlukla yağmur, Trakya, iç ve yüksek kesimlerde kar yağışına neden olmaktadır.
SICAKLIK
Türkiye Yıllık Sıcaklık Dağılışı
Türkiye’de gözlem yapılan istasyonlardaki uzun yıllar ortalamalarına göre, yıllık ortalama sıcaklıklar 4-20 °C arasında değişmektedir.
Kıyı kesimler iç kesimlerden daha sıcaktır (deniz etkisinden dolayı).
Güney kıyılarımızdan kuzey kıyılarımıza doğru enlemin etkisiyle sıcaklık azalır.
Ülkenin en sıcak kesimleri Güneydoğu Anadolu’nun güneyi ile Akdeniz kıyı kuşağıdır. Buralarda yıllık ortalama sıcaklık 18 °C’nin üzerindedir.
Erzurum ve Kars platolarının yüksek kesimlerinde 4 °C’nin altına düşer. Sebepleri : Yükseltisinin fazla olması, karasallıktır.
Türkiye Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
En yüksek sıcaklıklar Akdeniz bölgesinin kıyı kesiminde görülür. Sebepleri : enlem , deniz etkisi ve Toros kıvrım dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerini engellemesidir.
En düşük sıcaklıklar Doğu Anadolu’da Erzurum-Kars bölümünde görülür. Sebepleri : Yükseltinin fazla olması, karasallık ,kuzeyden gelen soğuk rüzgarlardır.
Kıyı ile iç kesim arasındaki sıcaklık farkı fazladır.
Türkiye Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Kıyı ile iç kesim arasında sıcaklık farkı azalmıştır.
En yüksek sıcaklıklar Güney Doğu Anadolu’da görülür. Sebepleri : Karasallık ve Güneyden gelen sıcak rüzgarların etkisidir.
En düşük sıcaklıklar bu dönemde de Erzurum-Kars Bölümünde görülür. Sebebi ,yükseltisinin fazla olmasıdır.
BASINÇLAR
YÜKSEK BASINÇLAR
1)Sibirya Termik Y.B : 60° enlemlerinde oluşmuştur. Türkiye’de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemlerde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Türkiye’ye Kuzeydoğudan sokulur.
2)Asor Dinamik Y.B : 30° enlemlerinden kaynağını alır. Türkiye’de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı). Bu basıncın etkisiyle Ege Kıyıları boyunca kuzeyden esen Etezyen rüzgarı oluşur. Yurdumuza kuzeybatıdan sokulur.
ALÇAK BASINÇLAR
1)İzlanda Dinamik A.B : 60° enleminde kaynağını alır. Türkiye’de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemde kışlar ılık ve yağışlı geçer. Kuzeybatıdan sokulur.
2)Basra Termik A.B: (30° Kuzey) Türkiye’de yazın ekilidir. Yurdumuza Güney Doğu Anadolu Bölgesinden itibaren sokulur ve sıcaklığı artırır.
RÜZGARLAR
Türkiye batı rüzgarları kuşağında olmasına rağmen daha çok yerel rüzgarların etkisindedir. Sebebi yer şekilleridir.
NEMLİLİK VE YAĞIŞ
Kıyı bölgelerinin nemliliği iç kesimlerden daha yüksektir. Bundan dolayı kıyı kesimlerde yağışlar fazla ve sıcaklık farkları azdır.
Bağıl nem en yüksek Doğu Karadeniz Bölümündedir. En düşük Güney Doğu Anadolu’dadır.
En fazla yağış alan bölge Karadeniz ,Bölüm Doğu Karadeniz, il Rize’dir (2400 mm) .Rize’nin çok yağış almasında; güneyindeki yüksek dağların hakim rüzgar yönüne dik olması etkilidir.
En az yağış alan bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir. Sebebi ; etrafının dağlarla çevrili olmasıdır. En az yağış alan il Konya ‘dır (330 mm).
NOT: En az yağış alan bölge İç Anadolu Bölgesi olmasına rağmen en kurak bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesidir. Sebebi ; buharlaşmanın fazla olmasıdır.
Karasal iklim bölgelerinde kışın görülen yağışlar genellikle kar şeklindedir. Türkiye’de karla örtülü gün sayısının en fazla olduğu bölge Doğu Anadolu Bölgesidir.
Türkiye’de kar örtülerinin yerde kalma süresi batıdan doğuya doğru artar. Kar yağışı ve don
olayının en az görüldüğü bölgemiz Akdeniz Bölgesidir.
Türkiye’de kışın görülen yağışlar genelde cephesel kökenlidir. Bu tür yağış oluşumu en fazla Akdeniz Bölgesinde görülür.
İlkbahar ve yazın görülen yağışlar genelde Konveksiyon yağışı şeklindedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde görülür.
Oroğrafik (yamaç) yağışları genelde Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde görülür. Fakat en fazla Karadeniz Bölgesinde görülür
TÜRKİYE’NİN KONUMU
Türkiye, dünyanın kuzey yarımküresinde ve Asya ile Avrupa kıtaları arasındadır. Bu iki kıtaya birden Avrasya da denir. Avrasya da ki topraklarımıza Anadolu, Avrupa da ki topraklarımıza da Trakya denir.
Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Akdeniz, batısında Ege Denizi vardır. Ülkemiz üç yanı denizlerle çevrili bir yarımadadır. Marmara, topraklarımızla çevrili bir iç denizdir.
KOMŞULARIMIZ
Üzerinde yaşadığımız ülkenin etrafında bulunan devletler bize komşu olan devletlerdir.
Komşumuz olan devletlerle karşılıklı ilişkilerimiz vardır.
Bazen komşu devletler arasında anlaşmazlıklar da çıkabilir.
Komşularımızla aramızda çıkan sorunları barışçı görüşmelerle çözümlemek en doğru yoldur.
Ülkemizin kuzeydoğusunda Yunanistan ve Bulgaristan,
Güneyinde, Suriye ve Irak
Doğusunda, İran ve Azerbaycan
Kuzeydoğusunda ise Ermenistan ve Gürcistan yer almaktadır.
BUNLARI ÖĞRENELİM
Ülkenin Adı Başkenti Yüzölçümü Nüfusu
Suriye Şam 185.000 10 milyon
İran Tahran 1.648.000 46 milyon
Irak Bağdat 437.000 13 milyon
Yunanistan Atina 132.000 12 milyon
Gürcistan Tiflis 69,700 5,5 milyon
Ermenistan Erivan 30,000 3,5 milyon
Azerbaycan Bakü 86.600 7,953 milyon
Bulgaristan Sofya 111.000 12 milyon
AKARSULARIMIZ: Türkiye akarsular yönünden zengindir. Akarsularımızın bazıları Türkiye içerisinde göllere dökülerek son bulur. Bazıları da denizlere dökülür. Akarsularımızın bir kısmının taşıdığı su miktarı çok yüksektir. Akarsularımızın taşıdıkları su miktarları mevsimlere göre çok farklılık gösterir.
AKARSULARIMIZIN DÖKÜLDÜKLERİ DENİZLER
Karadeniz’e dökülen akarsularımız: Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya.
Akdeniz’e dökülen akarsularımız : Seyhan nehri, ceyhan nehri.
Marmara’ya dökülen akarsularımız: Susurluk ve Gönen çayları.
Ege’ye dökülen akarsularımız : B. Menderes, K. menderes ve Gediz.
Yukarıda sıraladığımız akarsuların dışında, başka ülkelerden doğarak, ülkemiz sınırları içinde denize dökülen bazı akarsular da vardır. Akdenize dökülen Asi ve Ege’ye dökülen Meriç’in kaynakları başka ülkelerin topraklarındadır. Yine bazı akarsular da ülkemizden çıkıp, başka ülkelerin topraklarında son bulmaktadır. Çoruh, Aras, Fırat ve Dicle topraklarımızın dışında son bulan akarsularımızdır.
GÖLLERİMİZ : Göller oluşumları açısından ikiye ayrılırlar. Doğal göller. Baraj gölleri.
Doğal göller:Çukurluk alanlarda büyük su kitlelerinin brikmesiyle oluşan göllerdir. Van Gölü, Tuz Gölü, Beyşehir Gölü, Eğridir, Burdur, Ulubat bu tür göllerimizdir.
Baraj gölleri:Elektrik enerjisi elde etmek, sulama yapmak ve içme suyu sağlamak için, bazı akarsuların önü bentlerle kesilir. Böylece biriken sular baraj gölünü oluşturmaktadır. Ülkemizde çok sayıda baraj gölü vardır. Keban, Sarıyar ve Atatürk baraj gölleri bu tür göllerimizin en önemlileridir.
AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN NASIL YARARLANIRIZ ? :Türkiye’de bulunan akarsular, akışı düzgün olmayan akarsulardır. Yaz ve ilkbahar aylarında taşıdıkları su miktarı oldukça farklıdır.
Onun için taşımacılık alanında akarsularımızdan yararlanma olanağı oldukça azdır.
AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN ŞU ALANLARDA YARARLANIRIZ:Su ürünleri elde ederiz. ( Balıkçılık vs. ), Taşımacılık alanında akarsu ve göllerimizden yararlanırız. Sulama alanında kullanırız.
Elektrik enerjisi elde ederiz. İçme suyu elde ederiz. Tuz ve soda sağlarız. Su sporları yaparız.
TÜRKİYE’DE İKLİM: Bir bölgede görülen ısı, yağış, sis, rüzgar gibi hava durumlarının tümüne o bölgenin iklimi denir. Türkiye yüzölçümü bakımından büyük bir ülke olduğundan ve yüzey şekilleri farklılık gösterdiğinden, birbirinden farklı iklimler görülür. Karadeniz İklimi, Akdeniz İklimi,
Karasal İklim
Karadeniz iklimi:Her mevsim yağışlıdır. Yazlar serin ve kışlar ılık geçer. Karadeniz’in sahil kesimi ile Marmara Bölgesinin kuzey kısımlarında bu iklim tipi görülür.
Akdeniz iklimi : Bu iklim tipinde , yazlar sıcak ve yağışsız, kışlar ılık ve yağışlıdır. Yağışlar genellikle yağmur şeklindedir. Akdeniz iklimi, Akdeniz Bölgesinde ve Ege Bölgesinin güney kesimlerinde görülür.
Karasal iklim : İç Anadolu Bölgesi ile denizlerden uzak yerlerde görülür. İç anadolu Bölgesinde, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. İlkbahar ve sonbahar yağmurludur. Doğu Anadolu’da yazlar serin ve zaman zaman yağmurlu, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Ülkemizde kar en çok bu bölgemizde yağar.
Türkiye’nin Coğrafi Konumu
Türkiye’nin Coğrafi Konumu ve Özellikleri
Türkiye Kuzey Yarım Küre’de, eski dünya karalarının birbirine en çok yaklaştıkları stratejik bir bölgede yer alır. Buna bağlı olarak matematiksel ve özel konumu ülkenin sosyal, politik ve ekonomik durumu üzerinde etkili olmaktadır.
Türkiye’nin Matematiksel Konumu
Türkiye 36° – 42° Kuzey enlemleri, 26°-45° Doğu boylamları arasında yer alır. Buna bağlı olarak;
- Türkiye dört mevsimin belirgin olarak yaşandığı ılıman kuşakta yer alır
- Güneş ışınları yıl içinde düz zeminlere dik gelmez. Bu nedenle yatay düzleme dik duran cisimlerin gölge boyları sıfır olmaz.
- Ülkenin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır.
Türkiye’nin Özel Konumu
Türkiye’nin eski dünya karaları olan Asya ve Avrupa kıtalarında toprakları bulunur. Üç tarafı denizlerle çevrili yarımada özelliği taşır. Ortalama yüksekliği fazla olup (1130 m), yükseklik batıdan doğuya doğru artar. Yakın jeolojik zamanda oluştuğundan kırıklı arazisi fazladır. Bu nedenle tektonik depremler sık görülür. Maden çeşitleri fazladır. Ortadoğu ve Asya petrollerine yakınlığı, boğazlara sahip olması jeopolitik önemini artırır.
Türkiye’yi Çevreleyen Denizler
Karadeniz
Sularının Özellikleri
Karadeniz, bol su taşıyan akarsularla beslendiğinden ve bol yağışlı bir bölgede bulunduğundan su seviyesi yüksektir.
Bulunduğu enlem nedeniyle suların sıcaklığı Akdeniz sularına göre daha düşüktür
Derinlerde kükürtlü hidrojen gazının bulunması, 200 m’nin altındaki derinliklerde deniz canlılarının yaşamını engeller.
Tuzluluk oranı, %o 18’dir.
Akıntılar
Karadeniz’in su seviyesinin yüksek ve tuzluluk oranının düşük olması nedeniyle Karadeniz’den Marmara Denizi’ne doğru bir üst akıntı bulunmaktadır. Marmara Denizi’nden de Karadeniz’e doğru alt akıntı bulunur.
Kıyı Tipi
Karadeniz’in Anadolu kıyıları, dağlar kıyıya paralel uzandığından genellikle dik ve yüksek kıyılar şeklindedir. Boyuna kıyı tipi özelliğindedir. Bu nedenle, Anadolu kıyılarının gerçek uzunluğu ile kuş uçuşu uzunluğu arasındaki fark azdır.
Marmara Denizi
Sularının Özellikleri
Marmara Denizi sularının özelliği bakımından, Akdeniz ile Karadeniz arasında bir geçiş özelliği gösterir. Karadeniz’den olan üst akıntı nedeniyle yüzeyde %o 23 tuzluluk oranı, Akdeniz’den olan alt akıntının etkisiyle derinlerde %o 36 civarındadır.
Akıntılar
Akdeniz’in tuzlu suları alt akıntı ile Karadeniz’in az tuzlu suları ise üst akıntı ile Marmara Denizi sularına karışır.
Kıyı Tipi
Marmara Denizi kıyılarında birden fazla kıyı tipi görülmektedir. Örneğin, İstanbul ve Çanakkale Boğazı kıyılarında ria kıyı tipi, İzmit-Yalova arasında enine kıyı tipi, kuzey kıyılarında limanlı kıyı tipi görülür.
Ege Denizi
Sularının Özellikleri
Sularının özellikleri bakımından Akdeniz’e benzerlik gösterir. Tuzluluk oranı, Ege Denizi’nin kuzeyinde yaklaşık %o33, güneyinde ise yaklaşık %o 37 dir.
Akıntılar
Akdeniz’in tuzlu suları alt akıntı ile Ege Denizi sularına karışmaktadır. Karadeniz’den ise Ege Denizi’ne doğru üst akıntı bulunmaktadır.
Kıyı Tipi
Ege Denizi’nin Edremit – Kuşadası arası, dağlar kıyıya dik uzandığından enine kıyı tipindedir. Güneybatı Anadolu kıyıları ise (Bodrum, Marmaris, Datça) ria tipi kıyılardır.
Akdeniz
Sularının Özellikleri
Akdeniz sularının sıcaklığı diğer denizlerimizden daha yüksektir.
Bulunduğu enlem nedeniyle sıcaklık ve buharlaşma fazladır. Buna bağlı olarak, tuzluluk oranı %o 36 ilse %o 39 arasında değişir.
Akıntılar
Akdeniz’in çok tuzlu yoğun suları dip akıntı ile Marmara Denizi’ne ulaşır.
Kıyı Tipi
Akdeniz’in Anadolu Kıyıları genlikle boyuna kıyı özelliğindedir. Finike – Kaş arasında Dalmaçya kıyı tipi görülür.
Türkiye’nin Sınırları ve Komşuları
Türkiye’nin kara ve deniz sınırlarının toplam uzunluğu yaklaşık 11.000 km’dir. Burada Türkiye’nin kara sınırları ve komşuları incelenecektir.
Sınırları
Türkiye’nin kara sınırları yaklaşık 2753 km’dir. Irak ve İran sınırları doğal sınır özelliği taşımaktadır. Diğer sınırlarımız yer yer bazı engellerden geçseler bile büyük çoğunluğu politik sınır özelliğindedir. En uzun sınırımız 877 km’lik Suriye, en kısa sınırımız 18 km’lik Nahçıvan sınırıdır.
Komşuları
Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan bir köprü özelliğindeki Türkiye, Asya’da Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, İran, Irak, Suriye, Avrupa’da Yunanistan ve Bulgaristan ile sınır komşusudur.
Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri
Türkiye’nin bölgelerini incelerken öncelikle bazı kavramların bilinmesi gerekir. Bunlar coğrafi bölge, coğrafi bölüm ve yöredir.
Coğrafi Bölge : Taşıdığı belirli Coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan, kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir. Coğrafi bölgelerin sınırları belirlenirken doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler temel alınır.
Coğrafi Bölüm : Bir coğrafi bölge içinde doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler bakımından farklılık gösteren küçük birimlerdir.
Yöre : Bölüm içerisinde farklı özelliklere sahip, bölümden daha küçük birimlerdir. Iğdır Yöresi, Göller Yöresi, Menteşe Yöresi gibi.
COĞRAFYA BÖLGELERİMİZ
Türkiye’miz çok geniş bir ülkedir. Yurdumuzun doğal yapısı, iklim özellikleri her yerde aynı değildir.
Bazı yerler dağlık, bazı yerler düzlüktür. Bazı yerler deniz kenarı, bazı yerler denizden uzaktır.
Bazı yerle çok yağışlı, bazı yerler kuraktır. İşte yurdumuz yeryüzü şekilleri, iklim özellikleri ve yetişen ürünlere göre ” Yedi Coğrafya Bölgesi ” ne ayrılmıştır. Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri :Ülkemiz 1941 yılında toplanan Birinci Coğrafya Kongresi’nde 7 coğrafi bölgeye ve 21 bölüme ayrılmıştır. Bunlar,
KARADENİZ BÖLGESİ
MARMARA BÖLGESİ
EGE BÖLGESİ
AKDENİZ BÖLGESİ
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Karadeniz Bölgesi
En büyük bölgelerimizden biri olan Karadeniz Bölgesi, ülkenin yaklaşık altıda birini teşkil eder. Doğuda Ermenistan ve Gürcistan sınırı,batıda Adapazarı Ovası ve Bilecik dolayları, kuzeyde Karadeniz ve güneyde Çoruh ve Keltik vadilerini güneyden çeviren dağlarla çevrilidir. Batı, Orta ve Doğu Karadeniz alt bölümlerinden meydana gelir.Bu bölgede dağlar, doğuya doğru gittikçe yükselir ve kıyıya paralel birkaç sıra halinde uzanır. Kıyı bölgesinde Kızılırmak ve Yeşilırmak deltalarının meydana getirdiği geniş ovalar ve bunların hemen gerisinde 3500 m’yi aşan yüksekliğe sahip Rize Dağları bulunur. Bu dağların en yüksek noktası Kaçkar Tepesi 3932 m yüksekliktedir. Bu dağlar Kop ve Zigana geçitleriyle aşılır. Doğu Karadeniz bölümünün diğer iki dağı Akdağ ve Mescit Dağıdır.Orta Karadeniz bölümündeyse Giresun Dağlarının batısında yer alan Canik Dağları bulunur. Küre ve Köroğlu dağlarının yer aldığı batı bölümünde iyice alçalan sıradağlar Kızılırmak Vadisinden sonra tekrar yükselir ve Ilgaz Dağında bu yükseklik yaklaşık 2550 m’ yi bulur.
Bölgenin önemli Dağları:
Kaçkar Dağı (Rize)……………………….3932 m
Üçdonuk Dağı (Rize)……………………..3709 m
Bulut Dağı (Rize)…………………………..3562 m
Mescit Dağı (İspir)……………………….3239 m
Karagöl Dağı (Giresun)…………………..3107 m
Çakırgöl Dağı (Trabzon)…………………3082 m
Kılıçlar Dağı (Giresun)……………………3039 m
Kop Dağı (Aşkale)………………………..2918 m
Bölgenin Akarsuları:
Yeşilırmak: Sivas yakınlarındaki köse Dağından doğar; Çekerek,Çorum, Kelkit suları ile Terkasan Çayını alır. Cıva burnunda Karadeniz’e dökülür. Uzunluğu 519 km.dir.
Çoruh: Keşiş dağından çıkıp BDT topraklarından Karadeniz’e dökülür. Türkiye sınırları içindeki uzunluğu 466 km.dir.
Kızılırmak: Türkiye’nin en uzun nehridir. Sivas Kızıldağdan doğar.Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Ankara, Çankırı, Çorum ve Samsun topraklarından aktıktan sonra Bafra Burnunda Karadeniz’ e dökülür.Uzunluğu 1182 km.dir.
Sakarya: Emirdağ eteklerinde doğar. En büyük kolu olan Porsuk ile birleşir. Bilecik’ te Marmara Bölgesine geçer ve Karadeniz dökülür. Uzunluğu 824 km’ dir.
Bölgenin başlıca gölleri:
Balık Lagünü……………………Yüzölçümü: 12 km2
Semenlik Lagünü…………………………….. 19 km2
Tortum Gölü……………………………………. 8 km2
Melen Gölü…………………………………….. 5 km2
KAYNAK: Yeni Rehber Ansiklopedisi, Cilt 19
Bölge adını komşu olduğu Karadeniz’den almıştır. Bölgenin tümü doğal, ekonomik ve beşeri özellikler bakımından benzer özellikler gösterir. Ancak yer şekilleri, iklim, tarım, yerleşme ve ekonomik etkinliklere bağlı olarak 3 bölüme ayrılmıştır. Bunlar Batı, Orta ve Doğu Karadeniz’dir.
Yer şekilleri
Dağlar : Batı Karadeniz’de birbirine paralel 3 sıra halinde uzanan dağlar, Orta Karadeniz’de kıyıdan uzaklaşıp, tek sıra halinde uzanır. Ortalama yükselti azalmıştır. Doğu Karadeniz’de ise dağlar iki sıra halinde uzanır. Bölgenin en yüksek dağları bu bölümdedir. Dağ sıraları arasında batı-doğu yönlü uzanan çöküntü ovaları ile Çoruh-Kelkit, Gökırmak ve Devres vadiler yer alır.
Ovalar : Bölgenin en geniş kıyı ovaları Çarşamba ve Bafra delta ovalarıdır. İç kesimlerde Suluova, Taşova, Turhal, Merzifon, Tosya, Boyabat gibi çöküntü ovaları yer alır. Bu çöküntü ovaları Türkiye’nin en aktif deprem bölgeleridir.
Akarsular ve Göller
Akarsular : Yenice, Bartın, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh bölgenin önemli akarsularıdır. Yatak eğimleri fazla, rejimleri düzensiz akarsulardır. Kar erimelerine bağlı olarak ilkbahar aylarında akım yüksektir.
Göller : Bölgede buzul gölleri ve heyelan set gölleri fazladır. Özellikle Doğu Karadeniz Dağları’nda buzul etkisiyle oluşmuş buzul gölleri yaygındır. Sera (Uzungöl), Tortum, Borabay, Abant ve Yedigöller başlıca heyelan set gölleridir. Ayrıca bölgede çok sayıda baraj gölü bulunmaktadır.
İklim
Bölgenin kıyı şeridinde her mevsim yağışlı, yazları serin, kışları ılık geçen Karadeniz iklimi etkilidir. Bu iklimi etkileri Orta Karadeniz’de yer şekillerine bağlı olarak iç kesimlere kadar ulaşır. Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde iklim karasallaşır, yağış miktarı azalır.
Doğal Bitki Örtüsü
İklim koşullarının orman yetişmesine uygun olduğu Karadeniz Bölgesi’nde özellikle denize dönük dağ yamaçlarında sık orman örtüsü görülür. Ormanlar deniz seviyesinden başlar ve 2200 metrelere kadar ulaşır.
Nüfus ve Yerleşme
Bölge, nüfus sayısı bakımından 3. sırada yer alır. Nüfusun büyük bölümü Doğu Karadeniz kıyıları , Orta Karadeniz’deki ovalar ve Batı Karadeniz’de Zonguldak Yöresi’nde toplanmıştır. Bölgede iklimin nemli olması ve tarımsal koşullar, kırsal nüfusun fazlalığına yol açmıştır. Arazinin engebeli olması, su kaynaklarının bolluğu dağınık yerleşmeyi yaygınlaştırmıştır. Konut tipi olarak ahşap evler yaygındır.
İller:Amasya, Artvin, Bartın, Bayburt, Bolu, Çorum, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Kastamonu, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon, Zonguldak.
Ekonomik Özellikler
Tarım
Bölge ikliminin nemli olması, kıyıda yaz mevsiminin yağışlı geçmesi, buğday arpa gibi tahıl tarımını engellemiştir. Bol neme gereksinim duyan tarım ürünlerini yaygınlaştırmıştır. Tarım arazileri parçalı ve dar olup, genellikle eğimli arazilerdir. Bu durum tarımda makine kullanımını engellemiştir. Doğu Karadeniz kıyılarında bahçe tarımı yaygındır.
Tarım Ürünleri
Mısır : Kıyı kesiminde buğdayın yerini almıştır. Halkın temel besin maddesidir. Bölge mısır üretiminde 1. sırada yer alır. Ancak üretilen mısırın tümü bölge içinde tüketildiğinden ticari değeri yoktur.
Tütün : Karadeniz Bölgesi, üretimde Ege Bölgesi’nden sonra 2. sırada yer alır. Bafra Ovası (Samsun) en yoğun ekim yapılan alandır. Ayrıca Tokat, Amasya, Düzce Ovası (Bolu) ve Rize Yöresi’nde yetiştirilir.
Fındık : Kış ılıklığına gereksinim duyan fındık Karadeniz iklimine en uyumlu üründür. Türkiye üretiminin %84’ü Karadeniz Bölgesi tarafından karşılanır. Bütün Karadeniz kıyılarında, yer yer iç kesimlerde yetişmesine karşın, en yoğun olarak Ordu ve Giresun’da üretilir.
Çay : Muson iklimine uyumlu bir tarım ürünüdür. Bol nem ve kış ılıklığına gereksinim duyar. Trabzon – Rize arasında Doğu Karadeniz kıyılarında, denize dönük yamaçlarda yetiştirilir. Ülke üretiminin tamamını Karadeniz Bölgesi karşılar.
Pirinç : Bol suya gereksinim duyar. Akarsu vadi tabanlarında ekimi yapılır. Tosya, Boyabat, Çarşamba ovaları başlıca ekim alanlarıdır.
Şekerpancarı : Bol yağışlı olan Doğu Karadeniz kıyıları dışında tüm bölgede yetişme koşulları vardır. Ekim alanları Kastamonu, Çorum, Tokat, Amasya illerinde geniştir.
Keten-kenevir : Nemli iklim bitkisi olan keten Batı Karadeniz Bölümü’nde Kastamonu ve Sinop’ta yetiştirilir. Kenevir ise uyuşturucu özelliği nedeniyle devlet kontrolünde üretilir.
Meyve : Amasya’da elma, Kastamonu’da erik, Rize’de turunçgiller, Orta Karadeniz’de üzüm, Batı Karadeniz’de kestane tarımı yaygındır.
Hayvancılık
Gür otlaklar ve nemli iklimi büyükbaş hayvancılığı yaygınlaştırmıştır
Batı ve Orta Karadeniz iç kesimlerinde tiftik keçisi yetiştirilir.
Balıkçılık önemli geçim kaynağıdır.
Bolu Yöre’sinde arıcılık ve kümes hayvancılığı yaygındır.
Ormancılık
Ormanların geniş yer kaplaması, ormancılığı önemli bir geçim kaynağına dönüştürmüştür. Batı ve Doğu Karadeniz’de kereste, tomruk, parke ve kağıt fabrikaları bulunur.
Madenler ve Enerji Kaynakları
Madenler : Doğu Karadeniz’de Artvin ve Murgul (Göktaş), Batı Karadeniz’de, Kastamonu – Küre’de bakır çıkartılır. Bölgede çıkarılan bakır, Samsun bakır fabrikasında işlenir.
Enerji Kaynakları : Zonguldak havzasında taşkömürü çıkartılır. Türkiye üretiminin tamamını burası karşılar. Demir-çelik endüstrisinde enerji kaynağı olarak kullanılır. Taşkömürü tozundan Çatalağzı termik santralinde elektrik üretilir. Bolu, Çorum, Amasya ve Havza’da linyit yatakları işletilmektedir.
Enerji Üretim Tesisleri : Kızılırmak üzerinde Altınkaya, Yeşilırmak üzerinde Almus, Hasan ve Suat Uğurlu hidroelektrik santralleri kuruludur. Hopa’da petrolle çalışan termik santral yer alır.
Endüstri
Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
UYARI : Endüstri Batı Karadeniz Bölümü’nde gelişmiştir. Zonguldak Havzası Türkiye’nin ağır sanayi bölgesidir.
Şeker : Kastamonu, Turhal (Tokat), Suluova (Amasya), Çorum, Çarşamba (Samsun)
Çay : Rize ve çevresi
Demir – çelik : Ereğli (Zonguldak) ve Karabük
Kağıt : Çaycuma (Zonguldak), Taşköprü (Zonguldak), Aksu (Giresun)
Kereste : Bolu, Düzce, Bartın, Ayancık
Ulaşım
Yer şekilleri nedeniyle Orta Karadeniz Bölümü dışında bölgede ulaşım zordur. Samsun ve Zonguldak dışında demiryolu ile ard bölgesine bağlı olan liman yoktur. Samsun ve Trabzon bölgenin gelişmiş liman kentleridir. Trabzon Limanı, Zigana ve Kop geçitleri ile bölge içine ve oradan da komşu ülkelere bağlanmıştır.
Turizm
Bölgede gerek tarihi kalıntılar gerekse doğal güzellikler turizm için önemli potansiyel oluşturmaktadır. Bölge iklimi deniz turizminin gelişmesini engellemiştir. Batı Karadeniz’de Amasya ve Sinop’ta deniz turizmi gelişmeye başlamıştır. Özellikle Kaçkar Dağları’ndaki buzul gölleri, değişik bitki türleri bölgenin deniz turizmindeki açığını kapatacak derecede ilgi görmektedir. Bolu Aladağlar ve Abant çevresi kış sporlarının yapıldığı önemli merkezlerdir.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri :Karadeniz Bölgesi ekonomik gelişmişlik açısından 5. sırada yer alır. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
Çay,Fındık, Kenevir, Pirinç, Mısır, Tütün, Deniz ürünleri, Taşkömürü, Bakır
KARADENİZ BÖLGESİ
Türkiye’nin kuzeyinde yer alır. Karadeniz boyunca uzanır. Bölge ormanlarla kaplıdır.
DAĞLARI Canik, İsfendiyar, Köroğlu, Ilgaz, Bolu ve Doğu Karadeniz dağları en önemli dağlarıdır. NEHİRLERİ Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Filyos ve Çoruh, önemli akarsularıdır.
İKLİMİ Bölgede Karadeniz iklimi hakimdir. Kışlar soğukça, yazlar serince geçer. Yağışlar her mevsimde görülür.
ŞEHİRLERİ Zonguldak, Sinop, Bartın, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Bolu, kastamonu, Çorum, Amasya, Gümüşhane, Tokat, Artvin ve Bayburt illeri bulunmaktadır.
TARIM ÜRÜNLERİ Fındık ve çay bölgenin önemli tarımsal ürünleridir. Ormancılık oldukça yaygındır. Balıkçılık da halkın önemli geçim kaynaklarındandır.
MADENLERİ Bölgede bakır, linyit ve maden kömürü yatakları mevcuttur. Bu bölge, Fatih döneminde Osmanlı yönetimine katılmıştır.
TURİZM Abant, Borabay gölleri ve Havza kaplıcaları gerçekten görülmeye değer yerlerdir.
Marmara Bölgesi
Türkiye’nin kuzeybatısında yer alır. Türkiye’nin nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgesidir. Bölge ekonomik olarak, en gelişmiş bölge özelliğini taşır.
FABRİKALARI: Çimento, kumaş, deri, dokuma, iplik, konserve, şeker, içki, elektrikli ev aletleri, şişe-cam, rafineri, ilaç ve kibrit.
TARIM ÜRÜNLERİ :Buğday, arpa, yulaf, pirinç, pancar, tütün, zeytin, üzüm, incir, sebze ve meyveler, ayçiçeği, ayrıca ipekböceği ve hayvancılıkta önemlidir.
NEHİRLERİ :Meriç, ergene, Gönen, Susurluk
GÖLLERİ : Sapanca, İznik, Manyas, Ulubat, Çekmece ve Terkos
DAĞLARI : Istranca, samanlı, Kozdağ, Alemdağ, Uludağ
OVALARI : Sakarya ve Bursa ovaları.
LİMANLARI: İstanbul, İzmit, Bandırma
ŞEHİRLERİ:Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Edirne, İstabul, Kırklareli, Kocaeli (İzmit), Sakarya (Adapazarı), Tekirdağ
TURİZM: İstanbul, Edirne, İzmit, Bursa gibi şehirlerdeki tarihi eserler ve bölge doğal güzellikleriyle turizm bakımından önemlidir.
Marmara bölgesi Trakya topraklarıyla Anadolu topraklarının kuzeybatı kısmını ihtiva eder. Bölgenin doğusunda yüksek Anadolu Yaylası ve güneyinde de Kazdağı ve çevresi bulunur.
Ülkenin en küçük bölgesi olup, toplam yüzölçümün % 8’ine sahiptir.Marmara bölgesi Istranca (Yıldız) Dağları, Ergene, Güney Marmara ve Çatalca-Kocaeli olmak üzere dört alt bölümden meydana gelir.Bölgenin başlıca dağlarından Samanlı (1600 m), Biga Dağları, Mudanya Tepeleri,Uludağ ve Kazdağı Anadolu toprakları üzerindedir.
Yıldız, Koru, Mayadağ ve Tekirdağ’ın bulunduğu Trakya topraklarının ortası çukur ve kenarları yüksektir.Bu kesimdeki Mayadağının yüksekliği yaklaşık 1030 m’ yi bulur. En önemli havza ve ovalar ise; Ergene Havzası, Adapazarı, Pamukova ve İnegöl ovalarıdır.
Bölgenin önemli dağları:
Uludağ (Bursa)……………………………….2543 m.
Domaniç dağı (Bursa)……………………..1845 m
Kaz Dağı (Biga)……………………………..1774 m
Mahya Dağı (Istranca)…………………….1031 m
Ganos Dağı (Tekirdağ)…………………….945 m
Kesetepe Dağı (Kapıdağı)………………..782 m
Işıklar Dağı (Edirne)…………………………924 m
Çene Dağı (Kocaeli)………………………..645 m
Aydos Dağı (İstanbul)………………………537 m
Bölgenin önemli akarsuları:
Meriç Nehri: Bulgaristan’ın Radop Dağlarından doğar. Ege Denizine dökülür. Türkiye topraklarındaki uzunluğu 1185 km’ dir.
Sakarya: Emirdağ eteklerinde doğan nehir, Bilecik’te bölge topraklarına girer. Adapazarı sınırları içinde aktıktan sonra Karadeniz’ e dökülür.
Susurluk: Simav yakınlarında doğar. Marmara Denizine dökülür. Susurluk, Balıkesir, Karacabey ovalarını sular. Uzunluğu 321 km’dir. Bunlardan başka bölgede ayrıca Nilüfer, Kirmasti, Biga ve Gönen Çayları da vardır.
Bölgenin başlıca gölleri:
İznik Gölü……………………..Yüzölçümü: 298 Km2
Manyas Gölü……………………………….: 1166 Km2
Ulubat………………………………………..: 134 km2
Sapanca……………………………………..: 47 km2
Termos……………………………………….: 25 km2
Küçükçekmece…………………………….: 16 km2
Büyükçekmece…………………………….: 11 km2
Marmara Bölgesi, yer şekilleri ve sosyo-ekonomik özelliklerine göre dört bölüme ayrılmıştır. Bunlar, Yıldız Dağları Bölümü, Çatalca – Kocaeli Bölümü, Ergene Bölümü ve Güney Marmara Bölümüdür.
Yer şekilleri
Dağlar : Yer şekilleri bakımından sade görünümlü olan bölge, bölgeler arasında ortalama yüksekliği en az olandır. Samanlı, Yıldız, Koru, Ganos, ve Biga Dağları bölgedeki başlıca dağ sıralarıdır. En yüksek dağ kütlesi Uludağ’dır.
Ovalar : Ergene, Adapazarı, Yenişehir, Karacabey, İnegöl ve Balıkesir bölgenin önemli ovalarıdır.
Platolar : Bölgede aşınmış tepelikler, dalgalı araziler, geniş yer tutar. Çatalca, Kocaeli, Biga ve Gelibolu platoları yer alır.
Akarsular ve Göller
Akarsular : Ergene, Susurluk ve Sakarya bölgenin önemli akarsularıdır. Ayrıca Biga Yarımadası’nda (Çanakkale Boğazı çıkışında) denize dökülen Karamenderes ile Marmara Denizi’ne dökülen Kocabaş çayları bulunur.
Göller : Bölgenin Güney Marmara Bölümü’nde tektonik oluşumlu, büyük tatlı su gölleri bulunur. Bunlar İznik Gölü, Ulubat Gölü, Manyas Gölü ve Sapanca Gölü’dür. Durusu (Terkos), Büyük Çekmece ve Küçük Çekmece gölleri ise kıyı set gölleridir. Ayrıca bölgede birçok baraj gölü de bulunmaktadır.
İklim
Bölge, Akdeniz iklimi, Karadeniz iklimi ve karasal iklim arasında geçiş alanıdır. Ergene Bölümü dışında, bölgede bozulmuş Akdeniz iklimi görülür. Karadeniz ikliminin ve enlemin etkisine bağlı olarak yaz kuraklığı Akdeniz Bölgesi’ne göre daha azdır. Kışın kar yağışı olağandır. Ergene Bölümü’nde ise karasal iklim özellikleri görülür. Bölgenin kış mevsiminde en soğuk bölümü burasıdır.
UYARI : Marmara Bölgesi’nde çeşitli iklim tiplerinin görülmesi, bitki örtüsünün ve tarım ürünlerinin çeşitlenmesine yol açmıştır.
Doğal Bitki Örtüsü
Marmara kıyılarında 250-300 m yükseltiye kadar maki görülür. Karadeniz kıyıları ile Uludağ’da ormanlar yer alır. Yıldız Dağları Bölümü ise ormanların en geniş alan kapladığı yerdir. Orman bakımından 4. sırada yer alan bölgede iç kesimlere doğru gidildikçe antropojen bozkırlar görülür.
Nüfus ve Yerleşme
Marmara en kalabalık bölgedir ve nüfus yoğunluğu bakımından ilk sırada yer alır. Nüfuslanması, çok göç almasının bir sonucudur. Buna bağlı olarak kentleşme oranı en yüksek olan bölgedir. Çatalca – Kocaeli Bölümü ile Bursa Yöresi yoğun nüfuslanmıştır. Yıldız Dağları Bölümü, Biga ve Gelibolu Yarımadası bölgenin en tenha yerleridir.
İller:Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova
Ekonomik Özellikler
Tarım
Bölgenin fazla engebeli olmaması nedeniyle, yüzölçümüne göre ekli-dikili arazinin en geniş alan kapladığı bölgedir. Tarımsal ürün çeşitliliğinin en fazla olduğu bölge olmasında yükselti azlığı ve çeşitli iklimlerin geçiş alanında bulunması etkili olmuştur. Modern tarım yöntemleri kullanıldığından, elde edilen verim yüksektir. Ancak tüketici nüfus fazlalığı nedeniyle tarım ürünleri bölge gereksinimini karşılayamaz.
Tarım Ürünleri
Buğday : Trakya’da Ergene Bölümü’nde yoğun olarak yetiştirilir. Bölge, üretimde İç Anadolu’dan sonar 2. sırada yer alır.
Ayçiçeği : Tohumlarından yağ elde etmek için yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 80 ini bu bölge karşılar. Ergene ve Güney Marmara Bölümleri’nde ekimi yoğunlaşır.
Şekerpancarı : Trakya, Güney Marmara ve Adapazarı ovalarında ekim yapılır.
Tütün : Bölge, Türkiye üretiminde 3. sırayı alır. Bursa, Balıkesir, Adapazarı’nda ekimi yoğunlaşır.
Mısır : Bölge, üretimde Karadeniz’den sonra 2. sırayı alır. Adapazarı ve Bursa önemli ekim alanlarıdır.
Pirinç : Meriç ovalarında ekimi yoğunlaşır. Edirne bölge üretiminde ilk sırayı alır.
Şerbetçi otu : Bira sanayinde tad ve koku verici olarak kullanılır. Bilecik Yöresi’nde ekimi yapılır.
Zeytin : Güney Marmara Bölümü’nde Gemlik ve Mudanya Yöresi’nde üretimi yoğunlaşır. Bölge, üretimde Ege’den sonar 2. sırayı alır. İri kalitede sofralık zeytin yetiştirilir.
Dut : Bölgede ipek böceği yetiştiriciliğine bağlı olarak dutçuluk önem taşır. Bursa, Balıkesir, Bilecik Yöresi’nde yoğun olarak yetiştirilir.
Meyve : Bursa Yöresi’nde yoğun olarak yetiştirilir. Şeftali, kiraz, çilek, kestane ve üzüm başlıcalarıdır.
Sebze : Bursa ve Adapazarı ovalarında yoğun olarak yetiştirilir. Domates, patates, sarımsak, soğan, patlıcan, kabak, biber başlıcalarıdır.
Hayvancılık
Makineli tarım nedeniyle otlak alanları daraldığından besi hayvancılığı ve mandıracılık gelişmiştir. Büyük kentler çevresinde kümes hayvancılığı yaygındır. Bursa Yöresi’nde ipek böcekçiliği önem taşır ve merinos koyunu yetiştirilir. Boğazlar ve Marmara’da balıkçılık yapılır.
Ormancılık: Yıldız Dağları’nın kuzeye bakan yamaçlarında, Samanlı Dağları üzerinde ve Uludağ çevresinde verimli ormanlar bulunur. Özellikle Karadeniz kıyılarındaki meşe ormanlarından yakacak odun üretiminde yararlanılır. Yıldız Dağları Bölümü’ndeki ormanlardan odun kömürü ve kereste üretimi yapılır. Güney Marmara Bölümü’ndeki ormanlar ise üretime en elverişli ormanlar arasındadır.
Madenler ve Enerji Kaynakları
Madenler: Maden ve enerji üretiminde Marmara Bölgesi’nin Türkiye ekonomisine katkısı azdır. En önemli yer altı zenginliği Susurluk, Bigadiç ve Mustafa Kemal Paşa Havzasında çıkarılan bor mineralleridir.
Enerji Kaynakları: Trakya (Saray, Harmanlı), Çan ve Bilecik’te önemli bir enerji kaynağı olan linyit yatakları bulunmaktadır. Trakya Hamitabat ve Marmara Ereğlisi’nde doğal gaz çıkarılır.
Enerji Üretim Tesisleri: Enerji üretiminin en az, tüketiminin ise en çok olduğu bölgedir. Hamitabat’taki doğalgaz çevrim tirübünü ile Orhaneli’de linyitle çalışan termik santral başlıca üretim tesisleridir.
Endüstri: Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
Şeker : Alpulu, Susurluk, Adapazarı
Konserve : Bursa, Çanakkale
Bitkisel Yağ : Trakya’da yoğunlaşır
İçki-Sigara : Tekirdağ, İstanbul
İlaç : İstanbul
Dokuma : Bursa, İstanbul
Seramik : İstanbul, Çanakkale, Bilecik
Elektrikli Ev Eşyaları : İstanbul, İzmit
Kağıt : İzmit, Balıkesir başlıcalarıdır.
Cam : Kırklareli, İstanbul
Petrol Rafinerisi : İzmit (İpraş)
Petro – kimya : İzmit
Otomotiv : Bursa, İstanbul, İzmit, Adapazarı
Traktör – Vagon : Adapazarı
Gemi Yapımı : İstanbul, Gölcük
Ulaşım: Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan en kısa kara ve demiryolları bu bölgeden geçer. Yer şekillerinin sade olması ve yükseltinin azlığı ulaşımı kolaylaştırmıştır. Yıldız Dağları Bölümü ile Biga Yöresi’nde arazinin engebeli olması nedeniyle ulaşım gelişmemiştir. İstanbul, kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımının kesiştiği noktada yer alır. Bursa ve Edirne de önemli yolların geçtiği diğer merkezlerdir. Bandırma, Kocaeli (İzmit) ve Tekirdağ ise diğer önemli liman kentleridir.
Turizm
Marmara Bölgesi doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel zenginliğiyle de turizmde önemli bir paya sahiptir. Türkiye turizm gelirinin % 50 sini bu bölge sağlamaktadır. İstanbul ve Bursa bölgenin iki önemli turizm merkezidir. Ayrıca Edirne, İznik, Çanakkale ve Gelibolu tarihi turizmin geliştiği yerlerdir. Özellikle Bursa ve Gönen çevresinde kaplıca turizmi gelişmiştir. Güney Marmara Bölümü’ndeki Kuş Cenneti ve Uludağ milli parkları da bölge turizmine önemli katkıda bulunmaktadır.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri: Marmara Bölgesi endüstri ve ticaret sektörünün yoğunlaştığı Türkiye’nin en gelişmiş bölgesidir. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyetlerin listesi verilmiştir.
Ayçiçeği, Sebze, Zeytin, Buğday, Deniz Ürünleri, İpek Böcekçiliği, Endüstri ürünleri, Turizm
Ege Bölgesi
Türkiye’nin batısında yer alan Ege Bölgesi, kuzeyde Edremit Körfezi kıyılarından güneyde Köyceğiz’e kadar uzanır. Bu bölgemizin Ege Denizi kıyıları çok girintili çıkıntılıdır.
FABRİKALARI: Çimento, tuğla-kiremit, sabun, yağ, boya, un, konserve, sigara, dokuma, bira, şeker, rafineri ve çeşitli besin maddeleri fabrikaları vardır.
TARIM ÜRÜNLERİ : Buğday, arpa gibi tahıllar, tütün, haşhaş, pamuk gibi tarım ürünleriyle her çeşit sebze ve meyve yetiştirilir. Hayvancılık bölgede yaygındır.
NEHİRLERİ: Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes önemli akarsularıdır.
GÖLLERİ :Bafa ve Marmara Gölü bölgenin önemli gölleridir.
LİMANLARI :İzmir, Bodrum, Marmaris.
DAĞLARI: Babadağ, Aydın ve Demirci dağları.
OVALARI: Aydın, Manisa ve Akhisar ovaları.
ŞEHİRLERİ: Aydın, Afyon, Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak
TURİZM:İzmir, Bergama ve Efes dolaylarındaki eski eserleri ve Ege kıyıları doğal güzellikleriyle ünlüdür. Yurdumuza tatil amacıyla giden turistlerin büyük bölümü bu bölgede tatillerini geçirirler.
Ege Bölgesi tabanı girintili çıkıntılı olan Ege Denizi kıyılarına dayalı bir üçgen şeklindedir. Üçgenin tepe noktası Afyon şehrinin doğusudur. Bölge kuzeyden Marmara bölgesi ve güneyden Sultandağları-Marmaris hattıyla çevrilidir. Ülkenin yaklaşık olarak onda bir yüzölçümüne sahiptir. Ege Bölgesi, Ası Ege ve İç Batı Anadolu alt bölümlerinden meydana gelir.Bu bölgenin genellikle denize doğru dik inen dağları arasında, doğu-batı doğrultusunda doğrultusunda oluk şeklinde ovalar bulunur. Bunların içerisinde en önemlileri Küçük Menderes, Büyük Menderes, Gediz ve Bakırçay ovalarıdır. Asıl Ege bölümünde yer alan bu geniş çöküntü ovalarının etrafını doğu-batı doğrultusunda uzanan orta yükseklikteki Kazdağı, Kozak, Bozdağlar ve Aydın dağları çevirir. İç Batı Anadolu bölümünün ortalama yüksekliği 1000 m dolayındadır.Bu yaylaların üzerlerinde Murad Dağı, Eğrigöz Dağı ve Emir Dağı gibi 2000 m’ yi aşan engebeler bulunur.
Bölgenin önemli dağları:
Honaz Dağı (Denizli)……………….2528 m
Akdağ (Çivril)……………………….2446 m
Murad Dağı (Uşak)…………………2309 m
Baba Dağı (Denizli)…………………2308 m
Sandıras Dağı (Menteşe)………….2295 m
Bozdağ (Menteşe)………………….2159 m
Şaphane Dağı (Gediz)……………..2120 m
Akdağ (Alaçam)…………………….2089 m
Eğrigöz Dağı (Kütahya)…………..1931 m
Simav Dağı (Simav)………………..1801 m
Bölgenin önemli Akarsuları:
Büyük Menderes: Bölgenin en büyük nehridir. Üzerinde Kemer Barajı kurulmuştur. Murad Dağlarından doğar. Ege Denizine dökülür. Çine, Banaz, Çürüksu kollarına ayrılır. Uzunluğu 584 km’dir.
Gediz: Murad Dağından çıkar. Baştan başa suladığı ovaya kendi adını verir. İzmir yakınlarında Ege Denizine dökülür. Üzerinde Demirköprü Barajı kurulmuştur. Uzunluğu 401 km’ dir.
Küçük Menderes: Bozdağ’dan doğar. Ödemiş, Torbalı ovalarını suladıktan sonra Selçuk yakınlarında Ege Denizine dökülür.
Bölgenin önemli gölleri:
Bafra GölüYüzölçümü: 60 km2 Işıklı Gölü: 49 km2 Marmara Gölü: 34 km2
Ege Bölgesi, yer şekilleri, iklim ve bunun etkisine bağlı olarak beşeri ve ekonomik yönden farklı olan iki bölüme ayrılmıştır. Bunlar Ege Bölümü ve İç Batı Anadolu Bölümüdür.
Yer şekilleri
Yer şekillerinin oluşmasında 3. zaman sonları ile 4. zaman başlarındaki tektonik hareketler belirleyici olmuştur.
Dağlar : Bölgenin batısında, Ege Denizi’ne dik uzanan, doğu-batı yönlü dağlar ile bu dağlar arasındaki çöküntü ovaları yer alır. Kuzeyden güneye doğru sıralanan Kaz Dağı, Mardan Dağı, Yunt Dağı, Bozdağlar ve Aydın Dağları kırılma sonucu oluşan horstlardır. Manisa’nın Kula ilçesi yakınlarında genç volkan konileri yer alır.
Ovalar : Doğu – batı yönlü uzanan dağ sıraları arasında yer alan Edremit, Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovaları kırılma sonucu oluşan grabenlerdir. Ege Bölümü’nde yüksekliği 250 metreden daha az olan çöküntü ovaları yer alır ve iç kesimlere doğru uzanır. Bölgenin en güneyindeki Menteşe Yöresi’nde ise karstik ovalar yaygındır.
Platolar : Bölgedeki platolar Ege grabenlerinin doğusunda, İç Batı Anadolu Bölümü’ndeki yüksek düzlüklerdir. Kıyı Ege ovalarının bittiği yerde, plato görünümündeki İç Batı Anadolu eşiği başlar. İç Batı Anadolu Platosu üzerinde yüksekliği 2000 metreden az olan Demirci, Eğrigöz, Şaphane, Murat, Emir ve Sandıklı Dağları yer alır.
Akarsular ve Göller
Akarsular : Bölgenin akarsuları Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes’tir. Hepsi Ege Denizi’ne dökülür. Akarsuların aşağı çığırlarında arazi eğimi azaldığı için menderesler, akarsu ağızlarında ise akarsularla aynı adları taşıyan irili-ufaklı delta ovaları oluşmuştur. Akarsuların yatak eğimi az olduğu için hidroelektrik potansiyelleri de azdır.
Göller : Göl bakımından fakir olan Ege Bölgesi’nde Bafa (Çamiçi) ve Marmara gölleri yer alır. Bu göller alüvyal set gölleridir. Suları tatlıdır.
İklim
Kıyı kesimindeki Asıl Ege Bölümü’nde Akdeniz iklimi özellikleri görülür. Akdeniz ikliminin etkileri, çöküntü ovaları boyunca, kıyıdan yer yer 100-150 km kadar içerilere sokulur. Kıyı kesiminde kar yağışları ve don olayları çok ender görülür. Kışları oldukça ılımandır. Yaz mevsimi kıyı ovalarında oldukça sıcak ve kurak geçer. İç Batı Anadolu Bölümü’nde ise Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş özelliği görülür. Sıcaklık farkları artar. İç Batı Anadolu’da kış mevsimi kıyı kesime göre daha soğuktur. Kar yağışları ve don olayları görülür. Yaz mevsimi ise kıyı kesime göre daha sıcaktır. İç Batı Anadolu’da kıyı kesimine göre azalan yağışlar, ilkbahar mevsimine doğru kayar. Yaz kuraklığı kıyı kesimden daha azdır.
Doğal Bitki Örtüsü
Ege Bölümü’nde 500-600 metreler kadar makiler, daha yükseklerde iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar yer alır. İç Batı Anadolu Bölümü’nde çalılık ve ormanlarla, İç Anadolu’ya doğru bozkırlar göürülür.
Nüfus ve Yerleşme
Nüfus sayısı bakımından Marmara, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden sonra 4. sırayı alır. Bölgede doğum oranı düşüktür. Yüzölçümü küçük olduğundan, nüfus yoğunluğu bakımından Marmara Bölgesi’nden sonra 2. sırayı alır. Nüfusun dağılışı düzenli değildir. Kıyı kesimindeki ovalar sık nüfuslu, iç kesimler ise dağlık Menteşe Yöresi ise oldukça tenhadır. Ege Bölümü’nde kentleşme oranı yüksek, göçler nedeniyle nüfus artışı fazladır. Ayrıca bu bölümde yer alan Kuşadası, Bodrum, Marmaris gibi turizm merkezlerinde yaz mevsiminde turizm nedeniyle nüfus artar.
İller: Afyon, Aydın, Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak
Ekonomik Özellikler
Tarım: Kıyı kesimindeki Ege Bölümü’nde verimli tarım topraklarının bulunması ve Akdeniz ikliminin etkisi nedeniyle, ekonomik değeri yüksek olan ihraç ürünleri yetiştirilir. Bu bölümde tarımda makine kullanımı yaygındır. İntansif (modern) tarım yöntemleri uygulanır. Tarımsal nüfus yoğunluğu fazla olan bu bölümde seracılık da yaygındır. İç Batı Anadolu Bölümü’nde iklimin karasallaşması ve sulamanın yaygın olmaması, tarımsal ürün çeşitliliğini azaltır. Kıyıda yetiştirilen ürünler bu bölümde yetiştirilemez.
Tarım Ürünleri
Asıl Ege Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri
Tütün : Türkiye tütün üretiminin % 50’sini bu bölge karşılar. Tüm kıyı ovalarında ekimi yapılan ve yurt dışına ihraç edilen tütün en çok Bakırçay Ovası’nda yetiştirilir.
Zeytin : Akdeniz ikliminin tanıtıcı kültür bitkisi olan zeytin en çok Ege Bölgesi’nde yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 48’ini Ege Bölgesi sağlar. Edremit – Ayvalık Yöresi başta olmak üzere tüm kıyı kesiminde ve yer yer 100 km içerilere kadar zeytin yetiştirilir.
Üzüm : Türkiye’de üzüm üretiminin % 40’ını sağlayan bölge 1. sırada yer alır. Kurutularak ihraç edilen çekirdeksiz üzümün tamamını Ege Bölgesi üretir. Başta Gediz Ovası olmak üzere Büyük ve Küçük Menderes ovalarında yetiştirilir.
İncir : Kış ılıklığı isteyen ve Akdeniz iklimine uyumlu olan incirin %82’si bu bölgede yetiştirilir. Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz ovalarında incir üretimi yoğunlaşır. Kurutularak yurt dışına ihraç edilen incirin en çok yetiştirildiği yer ise Aydın’dır.
Pamuk : Akdeniz iklimine uyumlu olduğundan kıyı ovalarında ekimi yapılır. Büyük Menderes ve Gediz ovalarında üretimi yoğunlaşır. Türkiye üretiminin % 42’sini sağlayan Ege Bölgesi üretimde ilk sırayı alır.
Turunçgiller : Akdeniz iklimine uyumlu olan ve kış ılıklığı isteyen turunçgil üretimi, İzmir’in güneyindeki kıyı ovalarında yapılrı. Türkiye üretiminin %10’unu sağlayan bölge, Akdeniz Bölgesi’nden sonra 2. sırayı alır.
Pirinç : Çöküntü ovalarında ekimi yoğunlaşır.
Sebze : Bölgenin sebze üretiminde önemli bir yeri vardır. Domates, biber, patlıcan, patates, salata, kereviz, pırasa, başlıcalarıdır.
Meyve : Bölge kendine özgü meyve üretimi ile diğer bölgelerden ayrılır. İncir, turunçgil ve üzümün yanı sıra elma ve kiraz üretimi de önem taşır.
İç Batı Anadolu Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri
Haşhaş : Tohumundan yağ ve kozasından morfin yapımında kullanılan afyon sakızının elde edildiği bir bitkidir. Bu nedenle ekimi devlet kontrolünde yapılır. Türkiye üretiminin %90’ını Ege Bölgesi karşılar. Afyonkarahisar çevresinde ekimi yoğunlaşır.
Tahıllar : Bölgede üretilen tahıl ülke üretiminin % 10’a yakın bölümünü karşılar. Tahıllardan buğday ve arpa, Afyon, Kütahya, Denizli ve Uşak’ta üretilir.
Şekerpancarı : Önemli bir endüstri bitkisi olan şekerpancarı Afyon, Kütahya ve Denizli’de üretilir.
Ayçiçeği : Denizel etkilerin sokulmadığı İç Batı Anadolu’da sulanabilen alanlarda yetişir.
Baklagiller : Uşak, bölgede nohut üretiminin en fazla yapıldığı yerdir.
Hayvancılık: Bölgede hayvan otlatmaya elverişli alanlar pek fazla değildir. Otlaklar daha çok İç Batı Anadolu’da görülür. Bölgenin kıyı kesiminde besi hayvancılığı, İç Batı Anadolu Bölümü’nde dağlıç ve sakız ırkı, İç Batı Anadolu platolarında karaman ırkı koyun yetiştirilir. Özellikle maki alanlarında kıl keçisi yetiştiriciliği önem taşır. Menteşe Yöresi’nde arıcılık gelişmiştir. Kümes hayvancılığı son yıllarda gelişme göstermiştir. Ayrıca doğal balıkçılığın yanı sıra kültür balıkçılığı da yapılır.
Ormancılık : Türkiye ormanları’nın %19’u Ege Bölgesi’nde yer alır. Ormanlar Asıl Ege Bölümü’nde yoğunlaşır. Menteşe Yöresi, Aydın Dağları, Bozdağlar ve Kaz Dağı orman bakımından en zengin alanlardır. Menteşe Yöresi’nde sığla yağı üretimi yapılır. Günlük ağacı ve meyan kökü de bölgedeki diğer önemli orman ürünleridir.
Madenler ve Enerji Kaynakları
Madenler : Krom üretiminde ikinci sırayı alan bölgede, Köyceğiz, Marmaris, Emet’te krom çıkarılır. Menteşe Yöresi’nde zımpara taşı, Afyon’da mermer, Eymir, Ayazmand ve Torbalı’da demir, Kütahya-Emet’te bor minerali çıkartılır. Ayrıca İzmir Çamaltı tuzlasında tuz üretilir.
Enerji Kaynakları : Türkiye’nin en önemli linyit yatakları bu bölgede yer alır. Linyit üretiminin %90’ı Ege Bölgesi’nden sağlanır. Çıkarıldığı yerler; Muğla – Yatağan, Manisa – Soma, Kütahya’da Tavşanlı, Tunçbilek, Seyitömer ve Değirmisaz’dır. Linyit’in önemli bir bölümü termik santrallerde yakılarak elektrik enerjisi üretilir.
Enerji Üretim Tesisleri
Termik santrallerin en çok olduğu bölgedir. Bu santraller; Manisa-Soma, Muğla-Yatağan ve Gökova ile Kütahya-Seyitömer ve Tunçbilek’te kuruludur. Termik enerjinin yanı sıra hidroelektrik enerjisi üretimi de yapılır. Demirköprü (Gediz), Kemer ve Adıgüzel (Büyük Menderes) barajları bu bölgededir. Denizli-Sarayköy’de jeotermal santral kuruludur.
Endüstri: Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
Besin, Sıvı Yağ : İzmir, Ayvalık, Edremit
Şeker : Uşak, Afyon, Kütahya
Sigara ve İçki : İzmir
Petrol Arıtma ve Petro Kimya : İzmir – Aliağa
Seramik, Çini, Porselen : Kütahya, Uşak, İzmir
Pamuklu Dokuma : İzmir, Aydın, Nazilli, Söke, Bergama, Denizli ve Uşak
Otomotiv : İzmir
Tarım Makineleri : Manisa, Aydın
Kağıt : Afyon (Çay)
Azot – Gübre : Kütahya
Ulaşım : Doğu – batı yönlü uzanan dağlar ve arasındaki ovalar, kıyı kesimle iç kesimi birbirine bağlayan yolların yapımını kolaylaştırmıştır. Dağlık Menteşe Yöresi dışında bölgede ulaşım sorunu yoktur. İzmit limanı ard bölgesine kara ve demiryollarıyla bağlanmıştır. Türkiye’nin en önemli ihraç limanıdır. Afyon ve Denizli de önemli yolların kesiştiği, ulaşımın geliştiği merkezlerdir.
Turizm: Ege Bölgesi’nde özellikle kıyı kesimler tarihi ve doğal güzellikleriyle turizmin çok geliştiği yerlerdir. Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Çeşme, Didim, Foça deniz turizminin geliştiği merkezlerdir. Denizli – Pamukkale’deki travertenler, kaplıcalar, Selçuk-Efes’te Meryem Ana Kilisesi ve antik kent, Bergama, Sard, Didim, Milet, Afrodisyas anitk kentleri, Afyon ve Kütahya kaplıcaları bölgenin diğer turizm zenginlikleridir.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri : Ege Bölgesi sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından Marmara Bölgesi’nden sonra 2. sırada yer alır. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
İncir, Pamuk, Tütün, Üzüm, Zeytin, Haşhaş, Linyit, Endüstri ürünleri, Turizm
Akdeniz Bölgesi
AKDENİZ BÖLGESİ
Ülkemizin güneyinde Akdeniz boyunca uzanan bir bölgemizdir. Kuzeyde Konya havzası, doğuda Uzunyayla ve batıda Köyceğiz ile sınırdır.
FABRİKALARI: Çimento, sigara, şeker, iplik, dokuma, demir-çelik, un ve besin maddeleri fabrikaları ile petrol rafinerileri vardır.
TARIM ÜRÜNLERİ : Buğday, arpa, yulaf, pirinç, pamuk, susam, yerfıstığı, tütün, muz, turunçgiller (mandalina, portakal, limon, greyfurt) ve her çeşit sebze ve meyvecilik ile turfandacılık önemlidir. NEHİRLERİ:Seyhan, Ceyhan, Göksu, Dalaman ve Manavgat çayı bölgenin önemli akarsularıdır.
GÖLLERİ: Beyşehir, Burdur, Eğridir, Suğla.
DAĞLARI:Toroslar’da Akdağ, Bozdağ, Nurhak ve Amanos dağları en önemli dağlarıdır.
OVALARI: Çukurova ve Amik ovaları.
LİMANLARI:İskenderun, Mersin, Antalya ve Fethiye.
ŞEHİRLERİ:Adana, Antalya, Antakya, Burdur, Isparta, Kahraman Maraş, Mersin.
TURİZM: Antalya ve Antakya çevresindeki eski eserler ile bölgenin şelaleleri ve plajları turizm bakımından önemli yerlerdir. Antalya ve Alanya yöresi son yıllarda önemli birer turizm merkezi haline gelmiştir.Gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından çok sayıda turist yılın her ayında bu bölgeyi ziyaret etmektedir. Ayrıca bölgede yapılan film festivalleri ve benzeri etkinlikler her geçen gün artmaktadır. Bölge tarihi, doğası, güneşi, denizi ve konukseverliği ile dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Akdeniz bölgesi, Akdeniz kıyılarını ve bu kıyıların gerisinde birdenbire yükselen Batı ve Orta Toros dağları ile Amanos Dağlarını içine alır. Batısında Ege Bölgesi, kuzeyinde İç Anadolu düzlükleri ve doğusunda Güneydoğu Anadolu yaylaları ile Doğu Anadolu Dağları yer alır. Yüzölçümü, toplam yüzölçümün %15’ini meydana getirir. Akdeniz Bölgesi, Adana ve Antalya alt bölümlerinden meydana gelir. Bu bölge Türkiye’ nin en çok engebeli alanlarından biri olup, büyük bir kısmı dağlar ve yüksek yaylalarla kaplıdır. Antalya körfezinin her iki yanında yükseklikleri yaklaşık 2500 m’ yi bulan Batı Toroslar bulunur. Bunların en önemlileri, batı Teke yöresindeki; Beydağları, Akdağ, Göller Bölgesindeki ve doğudaki; Sultan, Dedegül ve Geyik dağlarıdır. Ortada bulunan Taşeli bölgesindeki geniş yaylaların yükseklikleri 2000 m’ ye ulaşır. Bölgenin doğusunda yer alan Doğu Torosların yükseklikleriyse yaklaşık 3500 m civarındadır. Bunlardan en önemlileri Bolkardağı ve Aladağlar olup, en yüksek noktası 3756 m’ lik Demirkazık Tepesidir. Bu bölümde dağ etekleriyle kıyı arasında geniş Adana ve Cehyan ovaları yer alır. Adana Ovasının diğer adı Çukurova’dır. İskenderun Körfezinin doğusunda Amanos DAğlarıyla onların doğu eteklerinde Amik Ovası bulunur.
Bölgenin önemli dağları:
Torasan Dağı (Aladağ)………………………….3374 m
Demirkazık Tepesi (Aladağ)…………………..3756 m
Medetsiz dağı (Bolkar)………………………….3524 m
Akdağ (Bey Dağları)……………………………..3069 m
Bey Dağı (Antalya)……………………………….3075 m
Berit dağı (Kahramanmaraş)…………………..3027 m
Akdağ (Elmalı)…………………………………….014 m
Dedegül Dağı (Göller Bölgesi)………………….2992 m
Geyik Dağı (Taşeli)……………………………….2890 m
Işık Dağı (Göksun)……………………………….2935 m
Davras Dağı (Göller Bölgesi)……………………2635 m
Sultan Dağı (Topraktepe)………………………..2581 m
Ahir Dağı (Kahramanmaraş)…………………….2342 m
Bölgenin önemli Akarsuları:
Seyhan: Bölgenin en büyük nehridir. Zamantı, Göksu, Çakıt Suyu, Görgün Suyu kullarının birleşmesiyle meydana gelir. Üzerinde Seyhan Barajı kurulmuştur. Uzunluğu 560 km’ dir.
Ceyhan: Elbistan civarındaki kolların bileşmesiyle meydana gelir. Güneye doğru akıp, Kandilli yakınlarında Adana ovasına girer. İskenderun Körfezinin batısında Akdeniz’ e dökülür. Uzunluğu 509 km’ dir.
Göksu: Batı Torosların İç Anadolu’ ya bakan yamaçlarından doğar. Silifke yakınlarında Akdeniz’ e dökülür. Uzunluğu 308 km’ dir.
Asi: Lübnan topraklarından doğar. Suriye’ deki Humus, Hama şehirlerini geçtikten sonra Ansariye dağlarının doğusundaki ovayı geçtikten sonra Türkiye topraklarına girer. Samandağı yakınlarında Akdeniz’ e dökülür. Uzunluğu 380 km’dir.
Aksu: Fazla uzun değildir. Isparta topraklarından doğar. Antalya Körfezinde Akdeniz’e dökülür. Uzunluğu 162 km2′ dir.
Bölgenin önemli gölleri:Beyşehir GölüYüzölçümü: 656 km2 Eğirdir Gölü468 km2 , Burdur Gölü200 km2 , Acı Göl153 km2 Suğla Gölü125 km2 , Amik Gölü60 km2 Köyceğiz Gölü52 km2, Söğüt Gölü43 km2 Akyatan Lagünü35 km2 Salda Gölü45 km2 Kurbağa Gölü37 km2 Avlan Gölü8 km2
Bölge adını komşu olduğu Akdeniz’den alır. Bölge, yer şekilleri ve bun bağlı olarak ekonomik özelliklerin farklılığı nedeniyle iki bölüme ayrılmıştır. Bunlar Antalya ve Adana Bölümü’dür.
Yer şekilleri
Bölgede yüksek dağlar ve platolar geniş alan kaplar.
Dağlar : Bölgenin çatısını oluşturan Toros Dağları, Alp kıvrım kuşağının ülkemizdeki uzantısıdır. Teke Yarımadası’ndan itibaren başlayan Toroslar Batı, Orta ve Güneydoğu Toros Dağları adını alarak Anadolu’nun güneyinde uzanır. Bölgenin doğusunda yükseltisi 3500 metreyi aşan dağlar burada kıyıdan uzaklaşır. İskenderun körfezinin doğusunda yer alan Amanos Dağları kırılma ile oluşmuş horstlardır.
Ovalar : Adana Bölümü’ndeki Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin oluşturduğu Çukurova ile Göksu’nun oluşturduğu Silifke Ovası bölgedeki delta ovalarıdır. Bu bölümde yer alan Amik ve Maraş ovaları ise çöküntü ovalarıdır. Antalya Bölümü’nde yer alan Acıpayam, Tefenni, Elmalı ve Göller Yöresi ovaları karstik oluşumlu polyelerdir.
Platolar : Batı ve Orta Toroslar arasında, yüksekliği 2000 metreyi bulan, Göksu Irmağı ve kollarınca parçalanmış Taşeli Platosu yer alır. Bölgede kalker taşlar yaygın olduğundan karstik oluşumlar fazladır. Teke Yarımadası ve Taşeli Platosu karstik oluşumların en sık görüldüğü alanlardır.
Akarsular ve Göller
Akarsular : Antalya Bölümü’nde Dalaman, Aksu, Köprüçayı ve Manavgat çayları, Adana Bölümü’nde ise Göksu, Seyhan, Ceyhan ve Asi ırmakları Akdeniz’e dökülen önemli akarsulardır. Akarsuların rejimleri düzensizdir. En çok suyu kış aylarında taşıyan akarsuların, yaz aylarında yağış azalması ve sıcaklık nedeniyle suları çekilir.
Göller : Göl oluşumları bakımından zengin olan bölgenin önemli gölleri Antalya Bölümü’ndedir. Dağlar arasındaki çukurluklarda, tektonik oluşumlu Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Suğla Gölü gibi büyük göller yer alır. Buraya Göller Yöresi denir. Beyşehir ve Eğirdir’in yer altı kaynaklarıyla denize bağlantısı olduğundan suları tatlıdır. Teke Yarımadası’ndaki Kovada, Salda, Yarışlı, Elmalı ve Ketsel karstik oluşumlu küçük göllerdir. Köyceğiz Gölü alüvyal set gölüdür.
İklim
Bölgenin kıyı kesiminde Akdeniz iklimi görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 750-1000 mm kadardır. Subtropikal yüksek basıncın etkisi nedeniyle yaz kuraklığı şiddetlidir. Toroslar’ın İç Anadolu’dan gelen soğuk hava kütlelerini engellemesi, enlem ve denizellik özelliği nedeniyle kış mevsiminin en ılıman geçtiği bölgedir. Antalya Bölümü’ndeki Göller Yöresi’nde iklim değişir ve karasala dönüşür. Bu bölümde yağışlar azalıp, sıcaklık farkları artar.
Doğal Bitki Örtüsü
Doğal bitki örtüsü Akdeniz iklimine ve yaz kuraklığına uyumlu, her zaman yeşil kalabilen, sert yapraklı, bodur bitki topluluğu olan makidir. Kıyıdan itibaren 700-800 metrelere kadar görülebilen maki topluluğu içinde zeytin, mersin, keçiboynuzu, defne, zakkum, sandal ve kocayemiş gibi ağaçlar bulunur. Daha yüksek kesimlerde kuraklığa uyumlu kızılçam, toros sediri ve karaçam türlerinden oluşan iğne yapraklı ormanlara geçilir. Bölge orman bakımından Karadeniz Bölgesi’nden sonra ikinci sırayı alır. Torosların içe dönük yamaçları ile Göller Yöresi’nde ormanlar seyrekleşir 2000 m yükseltiden sonra dağ çayırları başlar.
Nüfus ve Yerleşme
Bölge genişliğine oranla çok az nüfuslanmıştır. Çünkü Toros Dağları ve karstik arazi geniş yer kaplar. Nüfus daha çok kıy ovalarında ve Göller Yöresi’nde toplanmıştır. Adana Bölümü’nde nüfus daha fazla olup, bu bölümdeki Çukurova ve Amik ovaları Türkiye’nin en yoğun nüfuslu yerlerindendir. Nedeni tarım arazisinin geniş olması ve ulaşım kolaylığıdır. Ayrıca Adana Bölümü’nün göç alması da etkendir. Taşeli ve Teke platoları ile Toroslar’ın yüksek kesimleri tenhadır.
İller: Adana, Antalya, Burdur, Hatay, Isparta, İçel, Kahramanmaraş, Kilis, Osmaniye.
Ekonomik Özellikler
Tarım :Yazların uzun ve sıcak, kışların ılık geçmesi nedeniyle yılda 2, 3 kez tarımsal ürün alınır. Yaz kuraklığının tarımı olumsuz etkilemesi sulamayı zorunlu kılmıştır. Kışların ılık geçmesi ve güneşlenme süresinin uzunluğu seracılık faaliyetlerini geliştirmiştir. Bölgede ekonomik değeri yüksek olan ve ihraç edilen tarım ürünlerinin yetiştirilmesi tercih edilir.
UYARI : Antalya Bölümü’nde kalkerli arazinin yaygınlığı ve yaz kuraklığının belirginliği tarımı olumsuz yönde etkiler.
Tarım Ürünleri
Kıyı Bölgesi Tarım Ürünleri :Kış ılıklığına bağlı olarak turunçgil ve muz üretimi yapılır. Muzun %100’ü, turunçgillerin % 88’i bu bölgede üretilir. Ayrıca Türkiye pamuk üretiminin % 35’i, sebzenin % 26’sı, yerfıstığının % 88’i anasonun % 65’i ve susamın % 80’i bu bölgeden sağlanmaktadır.
Göller Yöresi Tarım Ürünleri: Burada yetiştirilen ürünler kıyı kesiminden farklılaşır. Tahıl, haşhaş, anason, şeker pancarı, gül ve tütün yetiştirilir.
Hayvancılık:Akdeniz Bölgesi’nde çayır ve otlakların az yer tutmasına karşın beslenen hayvan sayısı bir hayli fazladır. Bu durumun nedeni her zaman yeşil kalabilen ve 800 m’lere kadar çıkabilen maki topluluğunun varlığıdır. Teke Yarımadası, Taşeli Platosu ve Torıs Dağları’nda küçükbaş hayvancılık yaygındır. Özellikle kıl keçisi beslenir. Dağların yüksek kesimlerinde koyun yetiştirilir. Arazinin çok engebeli olması nedeniyle hayvanların et ve süt verimi düşüktür. Antalya Yöresi’nde arıcılık önemlidir.
Ormancılık:Türkiye ormanlarının yaklaşık % 24’ü bu bölgede bulunur. Buna bağlı olarak ormancılık gelişmiştir. Orman ürünleri Göller Yöresi’ndeki kereste fabrikalarında işlenir. Dalaman (Muğla), Silifke-Taşucu’nda (Mersin) ise kağıt fabrikaları bulunur.
Madenler ve Enerji Kaynakları
Madenler : Antalya Bölümü maden bakımından daha zengindir. Bu bölümdeki Fethiye – Dalaman havzası önemli bir krom çıkarım alanıdır. Ayrıca Adana-Kozan, Hatay, Amanos Dağları’nda krom çıkartılır. Antalya-Akseki ile Konya-Seydişehir arasında Türkiye’nin en büyük boksit yatakları yer alır. Keçiborlu’da kükürt yatakları bulunur. Kahramanmaraş-Faraşa, İskenderun-Payas’ta demir yatakları işletilir.
Enerji Üretim Tesisleri: Seyhan, Aslantaş, Menzelet, Oymapınar bölgedeki önemli hidroelektrik santrallerdir.
Endüstri: Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
UYARI : Antalya Bölümü’nde endüstriyel gelişim, ulaşım zorluğu nedeniyle daha geridir.
Besin – Bitkisel Yağ : Adana, Kahramanmaraş, Antalya
Şeker : Burdur
İplik ve Pamuklu Dokuma : Adana, Tarsus, Kahramanmaraş, Antalya
Halı Dokuma : Isparta, Burdur
Sigara – İçki : Adana
Demir – Çelik : İskenderun
Petrol Rafinerisi : Mersin (Ataş)
Alüminyum : Seydişehir
Gübre : Mersin, İskenderun
Tarım Makineleri : Çukurova, Adana
Pil : Antalya
Ulaşım: Toros Dağları’nın kıyıya paralel uzanması, ulaşımı güçleştirir. Adana Bölümü ulaşım bakımından daha elverişlidir. Çukurova, Gülek ve Belen geçitleri ile diğer bölgelere bağlanmıştır. Silifke ovası Sertavul geçidi ile Antalya ise Çubuk geçidi ile iç kesime bağlantılıdır. Antalya dışındaki kentler demiryolu ile diğer bölgelere bağlantılıdır. Mersin ve İskenderun Limanları ard bölgelerine demiryolu ile bağlantılı olduğundan gelişmiştir. Dörtyol ve Yumurtalık önemli petrol limanlarıdır.
Turizm: Bölgenin kıyı kesimindeki elverişli iklim koşulları, doğal güzellikler ve tarihi zenginlikler turizmin gelişmesini sağlamıştır. Özellikle Antalya Bölümü’nde turizm gelişmiştir. Antalya, Alanya, Side, Kaş, Kalkan bu bölümde deniz turizminin geliştiği merkezlerdir. Akdeniz medeniyetini simgeleyen Olimpus, Patara gibi tarihi şehir kalıntıları önemli turistik çekiciliklerdir. Bölgede geniş alan kaplayan karstik şekiller, özellikle Damlataş ve İnsuyu mağaraları ile Cennet – Cehennem obrukları doğa harikasıdır. Pek çok milli park ile uluslararası yarışma ve festivallere duyulan aşırı ilgi bölge turizminin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri : Akdeniz Bölgesi Türkiye’nin 4. gelişmiş bölgesidir. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
Muz, Turunçgiller, Pamuk, Yerfıstığı, Sebze, Meyve, Orman ürünleri, Turizm
İç Anadolu Bölgesi
İç Anadolu Bölgesi, ülkemizin ortasında yer alır. Kuzeyde Karadeniz, güneyde Akdeniz, batıda Ege, doğuda Doğu Anadolu bölgeleriyle çevrilidir. Doğu Anadolu’dan sonra en büyük bölgemizdir.
FABRİKALARI: Çimento, un, tuğla, şarap, makina, vagon, yağ, rafineri, dokuma, şeker ve çeşitli maddeleri üreten fabrikalar vardır.
TARIM ÜRÜNLERİ:Buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç, baklagiller, şekerpancarı, patates, çeşitli sebze ve meyvelerdir. Hayvancılık da yaygın olarak yapılmaktadır.
NEHİRLERİ: Kızılırmak, sakarya, Porsuk bölgenin önemli akarsularıdır.
GÖLLERİ: Tuz gölü, Akşehir ve Eber gölleri vardır.
DAĞLARI :Erciyes, Elmadağ, Akdağ, Tecer ve Hasan dağı.
OVALARI: Eskişehir ve Konya ovaları önemli ovalarıdır.
ŞEHİRLERİ: Başkent Ankara, Aksaray, Çankırı, Eskişehir, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Sivas, Yozgat.
TURİZM:Ankara, Sivas, Kayseri, Konya tarih eserler bakımından, Ürgüp ve Avanos çevresi ise peribacalıyla ünlüdür.
İç Anadolu Bölgesinin diğer bir adı da Orta Anadolu’dur. Bölge kuzey ve güneyde yüksek kenar dağlarla çevrilmiştir. Batıda, Sultan Dağlarından Uludağ’ a kadar olan hat, bölgeyi Ege bölgesinden ayırır. Bölge doğudan, yüksek bir dağ demetini andıran Doğu Anadolu bölgesiyle sınırlanmıştır. Yüzölçümü, Türkiye yüzölçümünün yaklaşık beşte biri kadardır. Bölge dört alt bölümden meydana gelmiştir; Konya,Yukarı Sakarya, Orta Kızılırmak ve Yukarı Kızılırmak bölümleri.
Kuzey Anadolu dağlarıyla Toroslar arasında yer alan ve ülkenin en geniş ovalarına sahip bulunan İç Anadolu bölgesinin ortalama yüksekliği 1000 m kadardır. Doğu kısımlarında bu yükseklik 1200 m yi bulur. Kuzeyindeki Kösedağ ve Yıldız Dağları, Kuzey Anadolu dağlarına ve güneydeki Tahtalı, Tecer ve Hınzır dağları ise Toros Dağlarına paralel uzanır. Arada Çamlıbel Dağı Dağı ve Akdağ bulunur. Bu dağlar, Kızılırmak Nehrinin Anadolu ortasında çizdiği büyük büklüm içine doğru ilerler ve gittikçe alçalır. Bozok Yaylası buradaki en geniş düzlüktür. Konya bölümü yüksek yaylalarla birbirinden ayrılmış ovalardan meydana gelir. Bunlardan başlıcaları Cihanbeyli, Haymana ve obruk yaylalarıdır. 200 km genişliğindeki Konya-Ereğli ovası, Tuz Gölü havzası çukurda olup Akşehir Gölünün bulunduğu çevrenin yüksekliği yaklaşık 1000 m’yi bulur.
Bölgenin en önemli yükseltileri Elmadağ, Sivrihisar ve Sundiken Dağları’dır. İç Anadolu düzlüklerinin güneydoğusu Karadağ, Karacadağ ve Hasan Dağı gibi birçok eski volkanlarla kaplıdır. Bunlardan en önemlisi olan Erciyes Dağının yüksekliği yaklaşık 3917 m’ dir.
Bölgenin önemli dağları:
Erciyes Dağı (Kayseri)…………………….3917 m
Hasan Dağı (Aksaray)……………………..3268 m
Kızıldağ (İmranlı)……………………………3015 m
Melendiz Dağı (Niğde)…………………….2858 m
Kösedağ (Sivas)…………………………….2812 m
Tekeli Dağı (Sivas)…………………………2643 m
Hınzır Dağı (Sivas)…………………………..2641 m
Yıldız Dağı (Sivas)………………………….2552 m
Karabada Dağı (Akdağ)………………….2345 m
Emir Dağı (Afyon)…………………………2307 m
Aladağ (Konya)……………………………2339 m
Karadağ (Karaman)……………………..2271 m
Tecer Dağı (Sivas)……………………….2262 m
Bölgenin önemli akarsuları:
Sakarya: Emirdağ eteklerinde Eskişehir’ in Çifteler ilçesinin yakınından doğar. En büyük kolu olan Porsuk ile birleşir. Bilecik’ te Marmara Bölgesine geçer ve Karadeniz’ e dökülür. Uzunluğu 824 km’ dir.
Ayrıca Türkiye’nin en büyük nehirlerinden olan Kızılırmak ve Yeşilırmak bu gölgeyi sulayarak geçer.
Bölgenin önemli gölleri: Tuz Gölü Yüzölçümü: 1500 km2, Akşehir Gölü 353 km2, Eber Gölü 126 km2, Seyfe Gölü 15 km2, Tuzla Gölü 23 km2
Kuzeyinden Kuzey Anadolu, güneyinden Toros Dağları ile çevrili olan bölge, topoğrafik yönden Anadolu’nun ortasında bir çanak şeklindedir. Yer şekilleri ölçüt alınarak bölge 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlar Konya Bölümü, Yukarı Sakarya Bölümü, Orta Kızılırmak Bölümü ve Yukarı Kızılırmak Bölümü’dür.
Yer şekilleri: Yüzölçümü bakımından 2. büyük bölge olan İç Anadolu’da yüksek ve uzun dağ sıraları bulunmaz. Ortalama yüksekliği 1000 m olan platolarla ovalar yaygındır. Bölgenin yüksekliği doğuya doğru artar. UYARI : İç Anadolu Bölgesi’nde yağışların yetersiz olmasının nedeni çevresindeki yüksek dağlardır.
Dağlar : Bölgede orojenik ve volkanik dağ sıraları bulunur. Bunlar Akdağlar, Hınzır ve Tecer Dağları’dır. Elmadağı ve Sündiken gibi dağ kuşaklarının yükseltisi fazla değildir. Erciyes, Hasan Dağı, Melendiz Dağı, Karacadağ ve Karadağ bölgenin sönmüş volkanlarıdır.
Ovalar : Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Konya bölgenin önemli ovalarıdır.
Platolar : Yer şekilleri sade olan bölgede Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Orta Kızılırmak, Bozok ve Yazılıkaya platolarının yüksekliği 1000 metreyi bulur. Kireçtaşlarından oluşmuş bu platolarda karstik şekillerden obruk yaygın olarak görülür.
Akarsular : Kızılırmak ve Sakarya Nehri ile Zamantı Çayı denize ulaşan önemli akarsulardır. İç Anadolu’nun güneyinde Tuz Gölü, Konya, Develi ve Afyon kapalı havzalarında çok sayıda kısa boylu akarsu boşalır.
Göller : Tuz Gölü, Eber, Akşehir, Çavuşçu, Seyfe Gölleri tektonik oluşumlu başlıca göllerdir. Acıgöl ve Meke Tuzlası Gölleri volkanik oluşumludur. Bölgedeki en büyük baraj gölü Kızılırmak üzerindeki Hirfanlı’dır.
İklim :Çevresindeki yüksek dağların etkisi ile deniz etkilerine kapalı olan bölgede iklim karasallaştığından ılıman karasal (step) iklim özellikleri görülür. Kış mevsimi Doğu Anadolu’daki kadar sert geçmez. Ancak doğuya doğru iklim sertleşir. Yaz mevsimi odlukça sıcak geçer. Yağış miktarı en az olan bölgedir. Tuz Gölü ve çevresi Türkiye’nin en az yağış düşen yöresidir. Bölgenin kuzeyine doğru yağışlar biraz artar.
Doğal Bitki Örtüsü: Doğal bitki örtüsü yazın kuruyan ot topluluklarının oluşturduğu bozkırdır. Yağışların azlığı ve ormanların çok tahrip edilmiş olması nedeniyle antropojen bozkırlar geniş yer kaplar. Akarsu kıyılarında kavak ve söğüt ağaçları yoğunlaşır. Yozgat, Akdağlar’da ve Sündiken Dağları’nda bölgenin en geniş ormanları yer alır. Ancak mevcut ormanlar bölgenin sadece %7’lik bir bölümünü kaplar.
Nüfus ver Yerleşme : Marmara’dan sonra en kalabalık bölgedir. Genişliğine oranla az nüfusludur. Nüfusun büyük bölümü su kaynaklarının daha bol olduğu, bölge kenarındaki dağ eteklerinde toplanmıştır. En yoğun nüfuslanan bölüm ulaşım yollarının kavşağında olan ve endüstrinin geliştiği Yukarı Sakarya’dır. En az nüfuslanan bölüm ise yüksek, engebeli ve iklimi sert olan Yukarı Kızılırmak’tır. Tuz Gölü çevresi Türkiye’nin en tenha yeridir. Kırsal kesimde evlerin bir arada olduğu toplu yerleşmeler yaygındır.
İller: Aksaray, Ankara, Çankırı, Eskişehir, Karaman, Sivas, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Yozgat
Ekonomik Özellikler
Tarım : Bölgenin ekonomisi tarıma dayanır. Ekili-dikili arazi bölgenin yaklaşık üçte birini kaplar. Nadasa bırakılan arazi fazladır. Yaz kuraklığı tarımsal faaliyetleri sınırlandırır. Erozyon nedeniyle tarımsal faaliyetler olumsuz etkilenir. Bölgenin iklimi tahıl tarımını yaygınlaştırır. Sulama yapılamayan alanlarda tahıl tarımı ön plandadır. Arpanın %39’u, buğdayın %31’i bu bölgede üretilir.
Tarım Ürünleri
Tahıllar : En önemli buğday ve arpa üretim alanı Konya Ovası’dır. Burayı Ankara, Yozgat ve Kayseri takip eder.
Baklagiller : Nohut, fasulye, yeşil mercimek gibi baklagillerin üretimi önemlidir. Bu ürünler üretimde ilk sırayı alır. Konya ve Yozgat mercimek üretiminde birinci sırada gelir.
Patates : Üretiminde bölge ilk sırayı alır. Niğde ve Nevşehir’de üretilir. Buralardaki volkanik arazi patatesin büyümesi açısından çok elverişlidir.
Şekerpancarı : Sulama yapılan yerlerde özellikle Konya, Eskişehir ve Aksaray’daki tarım alanlarının büyük bölümü şekerpancarına ayrılmıştır.
Sebze : Sulamanın yaygın olmayışı sebze tarımını olumsuz etkilemiştir. Sulanabilen yerlerdeki sebze üretimi yetersiz kalmaktadır.
Meyve : Volkanik alanlarda bağcılık gelişmiştir. Kayısı gibi meyve üretimi yaygındır.
Hayvancılık : Kurak iklimi, bitki örtüsünün bozkır olması ve düzlüklerin geniş yer kaplaması küçükbaş hayvancılığı yaygınlaştırır. Tiftik keçisinin %78’i bu bölgede beslenir. Torosların İç Anadolu’ya bakan yamaçlarında yaygındır: Özellikle Konya başta olmak üzere Karaman, Kayseri ve Sivas’ta karaman ırkı koyun beslenir. En çok koyun beslenen bölge olan İç Anadolu’da mera hayvancılığı yaygındır. Kırsal kesimde ailenin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik beslenen büyükbaş hayvanların sayısında son yıllarda artış olmuştur. Bölgede kümes hayvancılığı ile arıcılık (Toros yamaçlarında) da gelişmiştir.
Ormancılık : Yağışların çok az olduğu ve ormanların tahrip edildiği İç Anadolu Bölgesi’nde ormanlar çok dar bir alanda görülür. Ormanlar daha çok Sündiken Dağları ve Akdağlar’da bulunur ve bölgenin sadece %7’lik bölümünü kaplar. Bu nedenle bölgede ormancılık gelişmemiştir.
Madenler ve Enerji Kaynakları
Madenler : Eskişehir’de bor ve borasit, Ankara’da manganez, Kayseri’de demir çıkarılır. Tuz Gölü, Çankırı, Kırşehir ve Sivas’ta tuz üretimi yapılır.
Enerji Kaynakları : Ankara’da linyit çıkarılır.
Enerji Üretim Tesisleri : Enerji üretimi fazla değildir. Ankara Çayırhan ve Sivas Kangal’da linyitle çalışan termik santraller kuruludur. Sarıyar, Gökçekaya, Hirfanlı ve Kesikköprü önemli hidroelektrik santralleridir.
Endüstri : Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
Şeker : Eskişehir, Ankara, Konya, kayseri, Sivas, Niğde
İçki : Ankara, Nevşehir, Yozgat
Lokomotif : Eskişehir
Vagon – Demiryolu Malzemesi : Sivas
Uçak : Eskişehir, Ankara
Silah : Kırıkkale
Çelik : Kırıkkale
Petrol Rafinerisi : Kırıkkale
Pamuklu Dokuma : Eskişehir, Ereğli, Karaman, Kayseri ve Nevşehir
Madeni Eşya : Kayseri
Ulaşım : Topoğrafyasının fazla engebeli olmaması nedeniyle kara ve demiryolu ağının en çok geliştiği bölgedir. Demiryolu ağı tüm bölgelerle bağlantıyı sağlayacak durumdadır. Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Sivas önemli yolların kavşağı durumundadır. Ayrıca bölgede Ankara, Eskişehir, Konya ve Sivas’ta havaalanı bulunmaktadır.
Turizm: Bölgenin çok çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması nedeniyle tarihi turizm açısından zengindir. Neolitik döneme ait yerleşmeler, Hititler’den kalma çeşitli eserler önemli turizm çekicilikleridir. Kayseri, Nevşehir, Niğde arasındaki Kapadokya Yöresi’nde peribacası oluşumları, yer altı kentleri ve kiliseler turizm bakımından önem taşıyan yerlerdir. Konya, Selçuklu eserleri ve Mevlana Müzesi ile turizmin geliştiği bir merkezdir. Ayrıca Eskişehir, Ankara, Konya, Niğde ve Kayseri’de kaplıca turizmi önem taşımaktadır.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri : İç Anadolu Türkiye’nin gelişmişlik açısından 3. büyük bölgesidir. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
Arpa, Şekerpancarı, Baklagiller, Buğday, Yapağı, Hayvancılık
Doğu Anadolu Bölgesi
En büyük coğrafi bölgemizdir. Kuzeydoğuda Gürcistan, Ermenistan, Nahcivan, güneydoğuda İran ve Irakla sınır komşusudur.
FABRİKALARI:Çimento, şeker, yağ-peynir, şarap, sigara, dokuma ve iplik fabrikaları vardır.
TARIM ÜRÜNLERİ:Tahıl, patates, pirinç, şekerpancarı, tütün, kaysı, şeftali, üzüm ve benzeri ürünler üretilmektedir. Hayvancılık da bölgenin önemli bir geçim kaynağıdır.
NEHİRLERİ:Dicle, Fırat, Aras, Murat ve Karasu bölgenin önemli akarsularıdır.
GÖLLERİ:Van ve Çıldır gölleri.
DAĞLARI:Ağrı, Nemrut, Süphan. Ağrı, 5165 metre ile ülkemizin en yüksek dağıdır. Ağrı, Avrupanın da en yüksek dağıdır.
OVALARI: Malatya ve Muş ovaları önemlidir.
ŞEHİRLERİ:Ağrı, Bitlis, Bingöl, Elazığ, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Kars, Malatya, Muş, Tunceli ve Van’dır. TURİZM: Kars ve Erzurum çevresi kış sporları yönünden önemlidir. Harput ve Van dolayları eski uygarlıklardan kalma eserler bakımından önemlidir. Van gölü dolayları görülmeye değer yerlerden birisidir.
Kuzey Anadolu dağlarıyla güneydoğu Toroslarının çevrelediği Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin en yüksek bölgesi olup, batıya doğru gidildikçe daralarak tepesi batıda, tabanı doğuda olan bir kaba üçgen meydana getirir. Türkiye yüzölçümünün % 21′ e yakın büyük bir bölümü bu bölgededir. Başlıca Yukarı Fırat, Erzurum-Kars, Yukarı Murad-Van ve Hakkari olmak üzere dört alt bölüme ayrılır.
Doğu Anadolu bölgesi,sınır üzerinde yükselen dağlarla İran topraklarından ayrılır ve batıya gidildikçe alçalarak orta Anadolu’ ya bağlanır. Bölge yüksek yaylalar, ovalar, tek ve sıra dağlarla çevrilidir. Doğu-batı doğrultusunda uzanan üç dağ sırası bölgeyi baştan başa takip eder. En kuzeyde lavlarla kaplı Erzurum-Kars Yaylası üzerinde yükseklikleri 3000m civarında olan Munzur Dağı ile başlayan bu ikinci dağ sırası Palandöken, Karasu ve Aras dağlarını takiben Ağrı Dağında son bulur. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağının yüksekliği yaklaşık 5137 m ve hemen yanındaki Küçük Ağrı dağının ise 3896 m dir.En güneydeki üçüncü sırada Güney Doğu Toroslar bulunur. Güney Doğu Torosların en yüksek yerini, 4168 m’lik yükseklikleriyle Cilo Dağındaki Reşko Tepesi meydana getirir. Van Gölü havzasının doğusunda ise sönmüş birer volkan olan yaklaşık 3542 m’lik Tendürek, 4434 m’lik Süphan, Nemrut ve Hakan Dağları bulunur. Süphan dağı, Türkiye’nin ikinci yüksek dağıdır.
Karasu-Aras sırasıyla Güneydoğu Toroslar arasına Murad bölgesi denir. Bu bölgenin en yüksek yerini yaklaşık 3250 m’ lik Bingöl Dağı teşkil eder. Doğu Anadolu bölgesinde ortalama yüksekliği 1800-2000 m olan Ezurum-Kars Yaylasından başka başlıca havza, ova ve yaylalar şunlardır: Van Gölü Havzası, Erzurum Ovası, Pasinler Ovası, Iğdır Ovası, Malazgirt, Muş,Çapakçur, Uluova ve Malatya ovaları.
Bölgenin önemli dağları
Büyük Ağrı Dağı (Ağrı)……………………..5137 m
Cilo Dağı (Hakkari)……………………………4116 m
Süphan Dağı (Van)…………………………..4058 m
Küçük Ağrı Dağı (Ağrı)…………………….3896 m
Sat Dağı (Hakkari)………………………….3811 m
Karadağ (Hakkari):………………………….3752 m
Başet Dağı (Van)…………………………….3684 m
Mengene Dağı (Van)………………………..3412 m
İspiriz Dağı (Van)…………………………….3668 m
Tendürek DAğı (Doğu Beyazıt)…………..3360 m
KEsiş Dağı (Erzincan)……………………….3549 m
Murad Dağı (Van)…………………………….3510 m
Nemrut Dağı (Van)…………………………..2828 m
Cudi Dağı (şırnak)…………………………….2114 m
Bölgenin önemli akarsuları:
Fırat ve Dicle: Bu bölgede doğarlar. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde akarak sınırlarımızdan çıkarlar.
Aras: Bingöl Dağlarından doğar.İran topraklarında Hazar Denizine dökülür.Türkiye’deki uzunluğu 548 km’ dir.
Bölgenin önemli gölleri: Van GölüYüzölçümü: 3712 km2, Çıldır Gölü: 115 km2, Erçek Gölü: 98 km2, Hazar Gölü: 86 km2, Nazik Gölü: 48 km2, Balık Gölü: 34 km2, Hazapin Gölü: 14 km2, Arın Gölü: 13 km2, Nemrut Gölü: 12 km2
Kenarları dağ sırası ile kuşatılmış, Türkiye’nin 1/5 lik yüzölçümüne sahip en geniş coğrafi bölgedir. Yer şekilleri ve iklim özelliklerinin etkisiyle 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlar Yukarı Fırat Bölümü, Erzurum-Kars Bölümü, Yukarı Murat-Van Bölümü ve Hakkari Bölümüdür.
Yer şekilleri
Bölgenin coğrafi özelliğini veren yükseltinin fazlalığıdır. Yüksekliği 3000 metreyi aşan, doğu-batı yönlü uzanan birbirine paralel dağ sıraları ve bu dağlar arasında yer alan çöküntü ovaları ile yüksek plotalar önemli yerşekilleridir.
Dağlar : Bölgeyi kuzeyden çevreleyen Karasu-Aras Dağları ile güneyden çevreleyen Güneydoğu Toroslar, Şerafettin Dağları, Hakkari Dağları Türkiye’nin çatısını oluşturan önemli dağ sıralarıdır. Volkanik arazinin en geniş yer kapladığı bölgedir. Ağrı, Süphan, Nemrut ve Tendürek başlıca sönmüş volkanlardır.
Ovalar : Bölgenin düzlükleri kuzeyde, Erzincan, Tercan, Erzurum, Iğdır çöküntü ovalarıdır. Iğdır ovası, 800 metre ile bölgenin en çukur yeridir. Güneyde ise Elbistan, Malatya, Elazığ, Bingöl ve Muş çöküntü ovaları yer alır. Yüksekova ve Başkale ovalarının yüksekliği 2000 metreden fazladır. Bölge, kuzeydeki ve güneydeki çöküntü ovaları boyunca uzanan fay hatlarıyla, Türkiye’nin önemli bir deprem bölgesidir.
Platolar : Doğu Anadolu’da akarsularla yarılmış, çevresine göre alçakta ve yüksekte olan değişik platolar bulunmaktadır. Fırat ve kollarınca parçalanmış Uzunyayla, Erzurum-Kars platoları başlıcalarıdır.
Akarsular ve Göller
Akarsular : Bölgede yer alan Aras ve Kura nehirleri Hazar Denizi’ne dökülür ve kapalı havza oluştururlar. Dicle, Fırat ve kolları olan Karasu ile Murat nehirleri bölgenin en önemli akarsularıdır. Bölge akarsularının rejimi düzensizdir. Kar erimeleri ile beslendiklerinden yazın suları kabarır. Yatak eğimleri fazla olduğundan hidroelektrik potansiyelleri fazladır. Van Gölü havzası Türkiye’nin en geniş kapalı havzasıdır.
Göller
Göl bakımından Türkiye’nin en zengin bölgesidir. Volkanik set gölü olan Van Gölü Türkiye’nin en büyük gölüdür. Suları sodalı olan gölde feribot taşımacılığı yapılır. Diğer önemli gölleri; Erçek, Çıldır, Aktaş (Hazapin), Hazar, Balık, Haçlı ve Nemrut gölleridir.
İklim
Bölgenin denize uzak ve yüksek olması nedeniyle karasal iklimin etkisi görülür. Çok geniş bir bölge olması ve yükseklik farklarına bağlı olarak iklim özellikleri farklılaşır. Erzurum-Kars Bölümü kış mevsiminin en soğuk geçtiği, ortalama sıcaklıkların en düşük değerler gösterdiği yerdir. Burada yaz yağışları fazladır. Yukarı Fırat Bölümü daha güneyde yer alması ve yüksekliğin azalması nedeniyle bölgenin sıcaklık bakımından en elverişli yeridir. Kış yağışları fazla olur, yaz mevsimi ise kurak geçer.
Doğal Bitki Örtüsü
Bölgede orman örtüsü tahrip edilmiş olup, genellikle antropojen bozkırlar görülür. Kars-Sarıkamış Yöresi’nde sarıçam ormanları yer alır. Bingöl ve Tunceli çevresinde meşe ormanları yer alır. Yüksek kısımlar ile Erzurum-Kars Bölümü’nde gür çayırlar ve otlaklar bulunur.
Nüfus ve Yerleşme
Türkiye’nin en seyrek ve Güneydoğu Anadolu’dan sonra en az nüfuslu bölgesidir. Doğum oranı çok yüksek olmasına karşın çok göç verdiğinden nüfusu azdır. Bölgenin dağlık olması, iklim özellikleri ve terör olayları göçleri artırıcı etki yapmaktadır. Kentleşme oranı düşüktür. Bölge nüfusunun büyük bölümü Yukarı Fırat Bölümü’ndeki ovalarla, Iğdır Yöresi’nde toplanmıştır. Erzurum, Erzincan, Malatya ve Elazığ bölgenin en kalabalık merkezleridir.
İller: Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Şırnak, Tunceli, Van
Ekonomik Özellikler
Tarım
Bölgenin yüksek ve engebeli olması nedeniyle tarım alanları oldukça azdır. Bunlar daha çok tektonik kökenli oluklar ve platolarda yer alır. Malatya, Erzurum, Elazığ, Iğdır, Muş, Bingöl ve Erzincan ovaları en çok ekim yapılan alanlardır. Karasallığın şiddetli olması nedeniyle 2000 m’nin üstünde tahıl tarımı yapılır. Tarım ürünü çeşidi az olan bölgede buğday, arpa, şekerpancarı ve patates başlıca tarım ürünlerini oluşturur.
Tarım Ürünleri
Pamuk : Iğdır ve Malatya ovalarında yetiştirilir.
Tütün : Muş, Bitlis ve Malatya’da ekimi yapılır.
Tahıllar : Buğday Malatya, Elazığ, Erzurum-Pasinler ve Horasan ovalarında yetiştirilir. Buğdaya göre daha az sıcaklık isteyen arpa ise Kuzeydoğu Anadolu platolarında yetiştirilir.
Şekerpancarı : Sulanabilen tarım alanlarında yetiştirilir.
Sebze : Lahana ve patates Erzurum-Pasinler ve Horasan ovalarında yetiştirilir.
Meyve : Kayısı yoğun olarak Malatya’da sulanabilen alanlarda, özellikle Fırat ve Tohma kıyılarında yetiştirilir. Ayrıca Malatya, Elazığ ve Erzincan’da dut üretimi yapılır. Akarsu boylarında elma bahçeleri bulunur.
Hayvancılık : Hayvancılık tarıma göre daha çok önemlidir. Nedeni iklim koşullarının olumsuzluğu ve tarım alanlarının azlığıdır. Erzurum-Kars Bölümü’nde yaz yağışları ve gür otlaklara bağlı olarak büyükbaş hayvancılık, diğer bölümlerde ise küçükbaş hayvancılık yapılır. Hayvancılık mera hayvancılığı şeklinde yapılır ve verim azdır. Hakkari ve Kars yörelerinde arıcılık önemlidir.
Ormancılık: Türkiye ormanlarının %7’si bu bölgededir. Bölge ekonomisinde ormancılık önem taşımaz.
Madenler ve Enerji Kaynakları: UYARI : Doğu Anadolu Bölgesi’nde volkanik arazi yaygın olduğundan maden çeşidi boldur.
Madenler : Bölge maden ve enerji üretiminde ilk sırayı alır. Bölge krom, demir, bakır, kurşun, kaya tuzu, barit, oltu taşı, manganez yatakları işletir.
Krom : Elazığ’da Alacakaya (Guleman) Havzası, Türkiye’nin en büyük krom çıkarım alanıdır.
Demir : En çok bu bölgede çıkarılır. Sivas-Divriği, Malatya-Hekimhan, Hasançelebi, Çetinkaya havzalarında çıkarılır.
Bakır : Elazığ – Maden, Diyarkbakır-Ergani havzasında çıkarılır. Bakır üretiminin yarısını bu bölge sağlar.
Enerji Kaynakları : En önemli linyit yatağı Afşin-Elbistan Havzası’ndadır. Kalorisi düşük ve rezervi bol olan linyitler Afşin-Elbistan termik santralinde kullanılır.
Enerji Üretim Tesisleri : Hidroelektrik üretiminin en fazla olduğu yerdir. Fırat üzerinde Keban, Karakaya ve Tercan barajları ile Kars’taki Arpaçay önemli hidroelektrik santralleridir. Afşin – Elbistan termik santralinde linyit kömürü yakılarak elektrik üretilir. Enerji tüketiminin en az olduğu bölgedir.
Endüstri: Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
Şeker : Erzurum, Malatya, Erzincan, Elazığ, Ağrı, Muş, Van-Erciş
Süt Ürünleri : Kars
Et Ürünleri : Van, Erzurum, Elazığ
Sigara : Malatya, Bitlis
Pamuklu Dokuma : Malatya, Erzincan
Fosfat : Sivrice-Elazığ
Ferrokrom : Elazığ
Kurşun : Keban
Ulaşım: Kışların sert ve uzun geçmesi, arazinin dağlık olması ulaşımı güçleştirir. Bölgede doğu-batı yönünde uzanan tektonik oluklar ve akarsu vadileri ulaşım açısından kolaylıklar sağlamaktadır. Dağlık Hakkari Bölümü ulaşımın en zor sağlandığı yerdir. Diğer bölümler kara ve demiryolu ile iç bölgelere bağlanmıştır. Ayrıca hava yolu ile ülkenin bir çok kentine ulaşım sağlanmaktadır.
Turizm: Ulaşım güçlüğü ve konaklama tesislerinin yetersizliği nedeniyle turizm gelişmemiştir. Dağcılık, kış turizmi, ve doğal güzellikleri açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Nemrut Kaldera Gölü, Van Gölü, Gürlevik ve Bendimahi çağlayanları ilgi çeken doğa güzellikleridir. Doğu Beyazıt’taki İshakpaşa Sarayı, Kars’taki Ani Harabeleri, Erzurum ve Ahlat’taki Selçuklu eserleri önemli tarihi zenginliklerdir.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri: Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
Kayısı, Şekerpancarı, Tahıl, Tütün, Süt, Et, Yapağı, Hayvancılık, Bakır, Demir, Krom, Manganez, Linyit
UYARI : Bölgede halkın ana geçim kaynağı tarımdır. Daha çok madencilik ve hayvancılığa dayalı sanayi kolları yer alır. Ulaşımın güçlüğü endüstrinin gelişmesini engellemiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
En küçük coğrafi bölgemizdir. Bölgenin güneyinde Irak ve Suriye yer alır. Bölgenin batısında Akdeniz Bölgesi vardır.
FABRİKALARI: Çimento, yağ, sabun, iplik, dokuma, içki, besin maddeleri üreten fabrikalar, petrol arıtma tesisileri vardır.
TARIM ÜRÜNLERİ: Buğday, mercimek, nohut, burçak, zeytin, antepfıstığı ve kenevir bölgede yetişen önemli ürünlerdir.
NEHİRLERİ: Dicle, Fırat bölgenin önemli akarsularıdır.
DAĞLARI: Toroslar ve Karacadağ.
OVALARI : Harran ve Antep ovaları.
ŞEHİRLERİ:Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, siirt, urfa, Batman ve Şırnak’tır. Batman ve Şırnak son yıllarda şehir statüsüne kavuşmuştur.
TURİZM: Urfa ve Adıyaman dolayları ile Mardin eski uygarlıklardan kalma eserler bakımından zengindir. Türkiye’de insanların yarıdan fazlası kırsal alanlarda yaşar. Bu insanlar tarım, hayvancılık ya da mevsimlik işlerde çalışarak geçinirler.
Akarsularımız, göllerimiz ve ülkemizin iç yanını çevreleyen denizlerimiz de zenginlik kaynaklarımızdır.
Ormanlarımız ve ormanlarda yaşayan av hayvanları önemli zenginlik kaynaklarımızdır.
Son yıllarda ormanlarımızda azalma tesbit edilmektedir.
Ormanlar birer zenginlik kaynağı olmakla birlikte, doğal güzellik ve temiz hava açısından da büyük önem taşımaktadır.
Yeraltı zenginlikleri, bir ülkenin önemli zenginlik kaynaklarındandır.
Ülkemiz, yeraltı zenginlikleri olan madenler bakımından zengindir.
Demir, bakır, kurşun, kömür, civa, krom uranyum ve diğer bazı madenlerle petrol çıkarılmaktadır.
Güneydoğu Toroslarla Suriye sınırı arasında yer alan Güneydoğu Anadolu bölgesi, ülkenin ancak %8′ ine yakın bir kısmını ihtiva eder. Dicle ve orta Fırat alt bölümlerinden meydana gelir.Yeryüzü şekilleri olukça sade bir bölgedir. Yaylaları oldukça boldur. Batı kesiminde,kuzeydeki dağlardan, Suriye sınırına doğru alçalan yaklaşık 500-800 m, yükseklikteki Gaziantep-Şanlıurfa yaylaları bulunur.Doğu kesimindeyse Toros etekleri ve Mardin eşiğiyle çevrili Diyarbakır havzası yer alır. Güneydoğu Anadolu bölgesinin en yüksek yeri olan Karacadağ sönmüş bir volkanik dağdır. Yüksekliği yaklaşık 1900m’ dir.
Bölgenin önemli dağları:
Karcadağ (Diyarbakır)…………………….1938 m
Mazı Dağı (Mardin)………………………….1252 m
Raman Dağı(Beşir)……………………………1260 m
Tettek Dağı (Urfa)……………………………..749 m
Bölgenin önemli akarsuları:
Fırat: Karasu ve Murad suları birleşerek Güney Doğu Anadolu Bölgesine geçer. Güneye doğru akarak Adıyaman-Urfa,Gaziantep-Urfa illeri karasunda sınır şeklinde aktıktan sonra yurdumuzda ayrılır. Basra körfezine dökülür. Toplam uzunluğu2800 km’ dir.
Dicle: Doğu Anadolu bölgesindeki Hazar Gölünden çıkar. Suriye-Irak-Türkiye sınırlarının birleştiği yerde Irak topraklarına geçer. Fırat ile birleşerek Basra Körfezine dökülür. Toplam uzunluğu 1900 km’ dir.
En küçük coğrafi bölge olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi yer şekilleri ve Buna bağlı olarak yerleşme ve ekonomik özellikler açısından iki bölüme ayrılmıştır. Bunlar, Orta Fırat Bölümü ve Dicle Bölümü’dür. Bölgeyi bölümlere ayıran sınır Karacadağ volkan konisinden geçer.
Yer şekilleri:Yer şekilleri sade olan bölgede yükseltisi fazla olmayan ova ve platolar geniş yer kaplar.
Dağlar : Bölgenin kuzey kesiminde Toros dağ sırasının güney yamaçları uzanır. Burada asıl Toroslar ile onun önünde ikinci bir kıvrımlı dağ kuşağı uzanır. Bölgenin ortasında 1938 m yükseltiye sahip sönmüş Karacadağ Volkanı yer alır. Bölgenin batısında ise Gaziantep Platosu üzerinde yükselen Kartal Dağları önemli yükseklik oluşturur.
Ovalar : Karadağ’ın batısında Altınbaşak (Harran), Ceylanpınar ve Birecik ovaları yer alır. Dicle nehri ve kollarının toplandığı Diyarbakır Havzası’nda fazla geniş olmayan ancak çok verimli bir ovaya geçilir.
Platolar : Karacadağ’ın batısındaki Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman platoları Fırat ve kolları tarafından derin bir şekilde yarılmıştır. Karacadağ’ın doğusu ise daha engebeli bir yapı gösterir. Bu bölümün güneyinde Mardin-Midyat Eşiği yer alır.
Akarsular ve Göller
Akarsular : Bölgenin iki önemli akarsuyundan biri olan Fırat, kaynağını Doğu Anadolu Bölgesi’nden alır. Bölgede ise Toroslar’dan gelen Kahta ve Karadağ’dan gelen küçük akarsularla beslenir. Güneydoğu Toroslar’ın güneye bakan yamaçlarından birçok kol halinde çıkan Dicle Nehri ise bölgenin diğer önemli akarsuyudur. Her iki akarsu da Basra Körfezi’ne sularını boşaltır.
Göller : Bölgede doğal oluşumlu göl yoktur. Ancak Fırat ve Dicle üzerinde kurulmuş baraj gölleri bulunmaktadır. Bölgenin ve ülkenin en büyük baraj gölü olan Atatürk Barajı bu bölge sınırları içindedir.
İklim: Denizden uzak olduğu için sıcaklık bakımından karasal iklim özellikleri görülür. Kışlar oldukça soğuk olup, en çok yağış bu mevsimde düşer. Yaz mevsimi ise enlemin, karasallığın ve güneyden esen çöl rüzgarlarının etkisiyle çok sıcak ve kurak geçer. Buharlaşma şiddeti çok fazla odluğundan yaz mevsiminin en kurak geçtiği bölgedir. Ayrıca batıdaki Gaziantep Yöresi’nde belirgin olarak Akdeniz ikliminin ektileri görülür.
Doğal Bitki Örtüsü: Bölgenin doğal bitki örtüsü bozkırdır. İç Anadolu bozkırlarına göre çok fakirdir. Bölgede antropojen bozkırlar da geniş yer kaplamaktadır. Ormanların en az alan kapladığı bölge olan Güneydoğu Anadolu’da mevcut ormanların büyük bölümü de tahrip edilmiştir. Toros Dağları eteklerinde görülebilen ormanlar ise kuraklık nedeniyle çok zayıftır. Dicle Nehri boylarında yer yer kavak ve söğüt toplulukları görülür.
Nüfus ve Yerleşme: Nüfusu en az olan bölgemizdir. Ancak doğum oranının yüksek, yüzölçümünün küçük olması nüfus yoğunluğunun fazla olmasına neden olmuştur. Orta Fırat Bölümü ve özellikle Gaziantep Yöresi yoğun nüfuslanmıştır. Yağışın azaldığı düzlüklerde nüfus azalır. Bölgede ekonomik gelişmenin yavaş olması, terör olayları gibi nedenlerden dolayı göç veren bir bölgedir. Ayrıca mevsimlik işçi göçleri de olmaktadır.
İller: Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Siirt, Şanlıurfa
Ekonomik Özellikler
Tarım:Tarım halkın temel geçim kaynağıdır. Tarım arazisi geniş olmasına karşın kuraklık nedeniyle tarımın en önemli sorunu sulamadır. Tarım topraklarının çok parçalı, tarım işletmelerinin küçük işletmeler şeklinde olması tarımsal verimi düşürmektedir. Tarım alanlarının üçte biri nadasa alınmaktadır. G.A.P. (Güneydoğu Anadolu Projesi) ile birlikte sulu tarım alanları genişlemekte, nadas arazisi azalmakta, tarım ürünü çeşitliliği artmaktadır.
Tarım Ürünleri
Buğday : Bölgedeki tarım alanlarının yarısından fazlasında buğday ekilir. En fazla ekim alanına sahip Şanlıurfa’yı Diyarbakır izler.
Arpa : Bölgede yetiştirilen diğer önemli tahıl olan arpa, en fazla Şanlıurfa, Siirt ve Adıyaman’da yetiştirilir.
Pamuk : Bölgede en fazla ekilen endüstri bitkileri arasında yer alan pamuk, halen sulanmakta olan Akçakale ve Gaziantep’te yetiştirilir.
Kırmızı Mercimek : Kuraklığa dayanıklı bir baklagildir. Türkiye üretiminin tamamına yakınını bu bölge sağlar. En çok Şanlıurfa ve Gaziantep’te yetiştirilir.
Susam : Az bir alanda ekimi yapılmaktadır. Ancak üretimi bölge için önem taşır.
Çeltik : Siverek’te yetiştirilmektedir.
Antep Fıstığı : Bölgenin karakteristik ürünüdür. Üretimin % 90’ı bu bölgede gerçekleşir.
Üzüm : Özellikle Gaziantep çevresinde bağcılık gelişmiştir. Üretilen üzüm yaş olarak tüketilmesinin yanı sıra pekmez, pestil ya da içki yapımında kullanılır.
Zeytin : Akdeniz ikliminin etkileri görülen Gaziantep yöresinde Kilis ve Islahiye çevresinde yetiştirilir.
Tütün : Sulama ile birlikte ekim alanları genişlemektedir. Üretimde Adıyaman ve Batman önde gelir.
Sebze : Sulanabilen alanlarda domates, biber, patlıcan gibi çeşitli sebzeler yetiştirilmektedir.
Meyve : Bölgenin karpuz üretiminde ayrı bir yeri vardır. Özellikle Diyarbakır çevresinde ağırlığı 20 kg’ı aşan karpuz yetiştirilmektedir.
Hayvancılık: Bölgede hayvancılık önemli bir ekonomik faaliyettir. Bölgenin doğal özellikleri ve gelenekleri hayvancılığın gelişmesine zemin hazırlamıştır. Bitki örtüsünün bozkır olması nedeniyle küçükbaş hayvancılık yaygındır. Bölgede en çok koyun yetiştirilir. Koyundan sonra en fazla yetiştirilen kıl keçisidir ve Toros Dağları eteklerinde otlatılır. Ayrıca Toros Dağları’nda arıcılık yapılmaktadır.
Ormancılık: Kuraklık nedeniyle ormanların en az bulunduğu bölgedir. Toroslar’ın eteklerinde bulunan ormanlar da çok zayıftır. Bu nedenle bölgede ormancılık gelişmemiştir.
Madenler ve Enerji Kaynakları
Madenler : Bölge maden bakımından zengin değildir. Gaziantep, Islahiye ve Kilis’te krom ve bakır yatakları bulunur. Kilis-Gölbaşı’nda fosfat çıkartılır. Ayrıca Toros Dağları’nda krom ve çinko yatakları vardır.
Enerji Kaynakları : Petrolün çıkarıldığı tek bölgedir. Diyarbakır Havzası’nda Raman, Garzan, Şelmon yatakları ile Adıyaman’da Yanarsu Havzası’nda çıkartılır. Türkiye’nin petrol boru hatları bu bölge topraklarından geçer. Ayrıca Cizre’de önemli bir enerji kaynağı olan linyit çıkarılır.
Enerji Üretim Tesisleri : Bölge enerji üretiminde giderek önem kazanmaktadır. G.A.P. kapsamında 22 hidroelektrik santral kurulması planlanmıştır. Önemli barajları Atatürk, Kralkızı ve Deve Geçidi’dir.
Endüstri: Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :
Besin : Diyarbakır, Şanlıurfa
İçki : Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır
Pamuklu Dokuma : Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır
Battaniye, Kilim, Halı : Siirt, Gaziantep
Petrol Rafinerisi : Batman
Ulaşım: Bölgede önemli dağ sıralarının olmaması ulaşımı kolaylaştırmıştır. Ancak Güneydoğu Toroslar, İç ve Doğu Anadolu ile olan ulaşıma engel olmaktadır. Irak ve Suriye’ye bağlanan önemli yollar da bölgeden geçmektedir. Bölgede iki ana demiryolu hattı vardır. Bunlardan biri Kurtalan-Diyabakır-Gaziantep üzerinden Doğu ve İç Anadolu ile bağlantıyı sağlar. Diğeri Adana-Gaziantep üzerinden geçerek Nusaybin’e ulaşır. Güneydoğu Anadolu’daki demiryolu hattında çoğunlukla tarımsal ürün ve maden taşınır.
Turizm: Doğal güzellikleri ve tarihi zenginliğine karşın bölge turizm açısından yeterince gelişememiştir. Adıyaman’daki Nemrut Dağı’nda bulunan Komagene krallığına ait mezarlar ve çeşitli anıtlar adeta açık hava müzesi durumundadır. Şanlıurfa’daki Balıklı Göl halk tarafından kutsal sayılmakta, dinsel turizm için potansiyel oluşturmaktadır. Diyarbakır’da bulunan Orta Çağ’a ait surlar, kuleler bölgedeki diğer turistik zenginliklerdir. Ayrıca Gaziantep Yöresi’ndeki Karkamış ve Roma dönemine ait kalıntılar çok fazla turist çekmektedir.
Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri : Bölgenin Türkiye ekonomisine katkısı çok azdır. Doğu Anadolu Bölgesi’nden sonra geri kalmış ikinci bölgemizdir. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyet türlerinin listesi verilmiştir.
Petrol, Antep Fıstığı, Baklagiller, Üzüm, Pamuk, Hayvancılık
Siirtte kilim ve hayvancılık yaygındır. Başbayi karısı çıkarır.
TÜRKİYE’NİN YERALTI ZENGİNLİKLERİ
Marmara Bölgesi: Linyit. Manganez, Mermer, Kurşun, Bor, Gümüş
İç Anadolu Bölgesi: Linyit, Kurşun, Tuz, Mermer, Cıva, Lületaşı
Ege Bölgesi: Krom, Linyit, Mermer, Demir, Zımpara, Cıva
Akdeniz Bölgesi: Krom, Petrol, Kurşun, Kükürt
Doğu Anadolu Bölgesi: Demir, Kurşun, Gümüş, Linyit, Krom, Bakır
Güneydoğu Anadolu : Petrol, Krom, Fosfat, Manganez
Karadeniz Bölgesi: Kömür, Manganez, Kurşun, Linyit, Krom, Bakır .
NÜFUSUMUZ
TÜRKİYE’DE NÜFUS VE NÜFUS SAYIMLARI
Türkiye’de ilk nüfus sayımı1927 yılında yapılmıştır. İkincisi 1935 yılında, daha sonra her 5 yılda bir nüfus sayımları yapılmıştır. 1990 dan sonra alınan kararla her 10 yılda bir sayım yapılacaktı. Ancak 1997 yılında seçmen yaşının düşürülmesinden dolayı tekrar sayım yapıldı. Son yapılan 2000Genel Nüfus sayımına göre nüfusumuz 67.803.927 olmuştur.
Nüfus Sayımı Yapılmasının Sebepleri
- Nüfusun miktarını öğrenmek.
- Nüfus artış hızını, dağılışını öğrenmek.
- Nüfusun yaş , cinsiyet durumunu,
- Köy-kent nüfusunu,
- Çalışan nüfusun sektörlere göre dağılışını,
- Eğitim durumunu,
- İşsizlik oranını öğrenmek .
- Asker çağındakileri ve seçmen sayısını öğrenmek gibi sebeplerle sayım yapılır.
Nüfusun Dağılışında Etkili Faktörler
1.İklim : Çok sıcak ve çok soğuk iklimler seyrek nüfusludur. Yağışların fazla , kışların ılık geçtiği iklim bölgeleri sık nüfusludur. Örnek ; kutup bölgeleri , çöl bölgeleri ve Ekvatorda 1000 m. nin altındaki yerler (yüksek nem ve sıcaklıktan) seyrek nüfusludur.
2.Yer şekilleri: iklim şartları elverişli olsa bile dağlık kesimler seyrek nüfuslanmıştır. Ör. Dünya üzerinde Alp-Himalaya dağları, Yurdumuzda ise Menteşe yöresi, Taşeli platosu, Teke yarımadası Toroslar gibi.
3.Su imkanı : Akarsu çevreleri su imkanı ve verimli tarım alanlarından dolayı sık nüfusludur. Bu genellemeye Ekvatoral bölge akarsuları (Amazon, Kongo) ve Kutup iklim bölgesindeki akarsular uymaz. Ekvatoral bölgede yüksek nem ve sıcaklıktan, kutuplarda ise düşük sıcaklıktan dolayı nüfus seyrektir. Sık nüfuslu akarsu havzalarına örnek olarak; İndus, Ganj, Fırat-Dicle, Nil gösterilebilir.
4.Sanayi : Sanayi nin gelişmiş olduğu yerler iş imkanından dolayı sık nüfusludur. Ör.İstanbul , Bursa, İzmir, Adana gibi. Dünya üzerinde ise Japonya, Batı Avrupa ülkeleri ve A.B.D’nin doğusu sanayiden dolayı sık nüfusludur.
5.Tarım : Tarımsal faaliyetlerin gelişmiş olduğu yerler sık nüfusludur. Ör. Akhisar, Çukurova, Bafra ,Çarşamba gibi.
6.Ulaşım : Ulaşımın gelişmiş olduğu yerlerde ticarette geliştiği için sık nüfuslanmıştır.
7.Turizm :Turizmin gelişmiş olduğu yerlerde mevsimlik nüfus artışı görülür. Örnek kıyı bölgelerimizde yaz döneminde, Bursa-Uludağ, Bolu-Kartalkaya, Kayseri-Erciyes’ te ise kış döneminde nüfus artar.
8.Yer altı kaynakları: Yer altı kaynaklarının çıkarıldığı ve işlendiği yerler sık nüfusludur. Ör. Soma, Ereğli, Karabük, Seydişehir gibi.
9.Bitki örtüsü: Ormanların sık ve gür olduğu alanlar seyrek nüfuslanmıştır.örnek Amazon-Kongo Havzaları gibi.
- Kara ve Denizlerin Dağılışı: Dünya nüfusunun büyük bir kısmı kuzey yarım kürede ılıman kuşaktadır. Sebebi karaların geniş alan kaplaması.
*** Bir ülkede nüfusun dağılışı büyük ölçüde iklim ve yer şekillerine bağlı ise o ülke geri kalmış, iklim ve yer şekillerinden bağımsız ise gelişmiş ülkedir.
DÜNYA ÜZERİNDEKİ SIK NÜFUSLU BÖLGELER
Muson iklim bölgesi (İndus, Ganj nehirleri, Japonya gibi):iklim ve sanayiden dolayı.
Avrupa ülkeleri :Sanayinin gelişmiş olması.
Kuzey Afrika’da Nil Nehri çevresi
A.B.D’nin doğusu :Sanayinin gelişmiş olması
DÜNYANIN SEYREK NÜFUSLANMIŞ BÖLGELERİ
Dönenceler çevresindeki çöller.
Yüksek dağlık bölgeler
Kutup Bölgeleri
Bataklıklar
Ekvatoral bölgede 1000 metrenin altındaki alanlar.
Nüfus Artışı ve Sonuçları
Bir ülkede nüfus artmasında doğumların ölümlerden fazla olması ve dış göçler etkilidir. Türkiye nüfusunun artmasında en fazla doğum oranlarının yüksekliği etkilidir. Ayrıca sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, çocuk ölümlerinin azalması, beslenme şartlarının iyileşmesi ile ortalama insan ömrünün uzaması gösterilebilir.
Türkiye’de en az nüfus artışı 1940-45 yıllarında olmuştur(%010,59). Sebebi ikinci dünya savaşından dolayı genç nüfusun askerde olması(seferberlik durumu) ve kıtlıktır. En fazla nüfus artışı 1955-60 yılları arasında olmuştur (%o 28,58). Savaşların bitmesi, sağlık hizmetlerindeki gelişmeler gösterilebilir.
Hızlı Nüfus Artışının Olumsuz Etkileri
- Tüketim artar. İhracat azalır veya ithalat artar.
- Demoğrafik( Nüfusa yapılan yatırım-yol su ,elektrik, konut, hastane, okul gibi) yatırımlar artar.
- Tasarruflar azalır.
- Kalkınma hızı yavaşlar.
- Kişi başına düşen milli gelir azalır.
- Konut sıkıntısı olur. Sonuçta gecekondulaşma olur.
- İşsizlik artar. İç ve dış göçler artar.
- Tarım alanlarının amaç dışı kullanımı artar.
- Çevre sorunları artar.
*** Bir ülkede milli gelir sürekli olarak artmasına rağmen ,kişi başına düşen gelir aynı şekilde artmıyorsa , o ülkede nüfus artış hızı fazladır.
***Bir ülkede çalışan nüfusun yaş ortalaması düşük ise , o ülkede doğum oranı yüksektir (nüfus artış hızı fazladır).
*** Bir yerde nüfusun artması ile iş imkanları arasında bir paralellik varsa , orada nüfus artışında dış göçler etkilidir.
Hızlı Nüfus Artışının Olumlu Etkileri
- Mal ve hizmetlere talep artar.
- Ekonomide çeşitlilik artar.
- Ülke savunmasına katkısı olur.
- İşçi ücretleri düşer. Dolayısıyla üretim maliyeti azalır.
Nüfusun Yapısı
A- Yaş Yapısı
- Genç nüfus (0-14 )
Gelişmiş ülkelerde genç nüfusun oranı azdır. Doğum oranı düşük olduğu için. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde doğum oranlarının fazlalığından dolayı genç nüfus fazladır. Ülkemizde bu nüfusun (0-14) oranı %36,2 ‘tir. Bu nüfus bağımlı (tüketici) nüfustur.
- Olgun Nüfus (15-64 yaş)
Çalışan (etkin ) nüfustur. Gelişmiş ülkelerde bu nüfus fazla iken, diğerlerinde azdır. Ülkemizde bu nüfusun oranı %59,7 dir.
- İhtiyar Nüfus(65 +)
Genç nüfus kadar olmasa da tüketici nüfustur. Gelişmiş ülkelerde ortalama yaşam süresi daha uzun olduğu için bu nüfusun oranı yüksektir. Ülkemizde bu nüfusun oranı %4,1 tür.
Geri kalmış veya gelişmekte olan ülke. Doğum oranı yüksek olduğundan genç nüfus fazladır. Örnek: Türkiye, Hindistan, Pakistan gibi. | Doğumların son yıllarda arttığı gelişmiş ülke . bunda doğumların teşviki etkilidir. Örnek:İsveç, İtalya, A.B.D,Almanya gibi | Nüfusu azalan gelişmiş ülke Örnek: japonya,Yunanistan gibi |
B-Cinsiyet Yapısı: Ülkemizde kadın erkek nüfus genelde birbirine yakındır. Fakat göç alan illerimizde erkek nüfusunda, göç veren illerimizde ise kadın nüfusunda bir fazlalık olmaktadır.
I.nolu kent göç vermiştir. Buna karşılık II nolu kent göç almıştır.
- Eğitim Durumu: Okuma Yazma seferberlikleri ile okur yazar oranımız %90 lara çıkarılmıştır. Ancak bu oranda üniversite mezunlarını oranı çok azdır.
- Köy-Kent Nüfusu: 1927 yılı sayımına göre nüfusumuzun %76 sı köylerde yaşarken , 1990 da bu oran %41 lere düşmüştür. Sebebi köyden kente olan göçlerdir.
- Ekonomik Faaliyetlere Göre Durumu: 1927 yılı sayımına göre nüfusun %82 si tarımda çalışırken ,1990 da bu oran %54 e düşmüştür. Sebebi, tarım dışı sektörlerin gelişmesidir (sanayi ve kamu hizmetleri).
- Matematik(aritmetik )nüfus yoğunluğu:
NÜFUS YOĞUNLUĞU
2000 GENEL NÜFUS SAYIMI | |||
Toplam | Şehir | Köy | |
67 803 927 | 44 006 274 | 23 797 653 | |
Marmara | 17 365 027 | 13 730 962 | 3 634 065 |
Ege | 8 938 781 | 5 495 575 | 3 443 206 |
Akdeniz | 8 706 005 | 5 204 203 | 3 501 802 |
İç Anadolu | 11 608 868 | 8 039 036 | 3 569 832 |
Karadeniz | 8 439 213 | 4 137 466 | 4 301 747 |
Doğu Anadolu | 6 137 414 | 3 255 896 | 2 881 518 |
G.Doğu Anadolu | 6 608 619 | 4 143 136 | 2 465 483 |
***1997 sayımına göre nüfus miktarı ve yoğunluğu en fazla olan bölgemiz Marmara iken, en az olan bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesidir.
2.Tarımsal nüfus yoğunluğu:
***Tarımsal nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgemiz Doğu Anadolu, en az olan bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir.
Konut Tipinde Etkili Faktörler
İklim ve bitki örtüsü: Nemli iklim bölgelerinde genellikle ahşap evler, kurak iklim
bölgelerinde ise toprak ve kerpiç evler vardır.örnek ; Karadeniz Bölgesinde ahşap ,
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde kerpiç evler hakimdir.
Doğal çevrede en fazla bulunan yapı malzemesi
Ekonomik ve sosyal yapı: Göçebe hayatı sürdürenlerde konut genelde çadırdır.
Ekonomik olarak gelişmişlik arttıkça betonarme yapılar artmaktadır.
Deprem bölgeleri
Yerleşme Tipleri
A-Kırsal Yerleşme
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. İş bölümü , alt yapı hizmetleri, eğitim –sağlık hizmetleri gelişmemiştir. Kırsal yerleşmelerde en büyük yerleşim birimi köydür.
Köyden daha küçük olan yerleşim birimleri (köy altı yerleşmeleri) : Çiftlik , mezra. Kom , divan , yayla, oba gibi adlarla adlandırılır.
KIRSAL YERLEŞME
1.Toplu Yerleşme: Yağışın ve suyun az olduğu alanlarda görülür. İnsanlar su başlarında toplanmıştır. Yurdumuzun büyük bir kesiminde toplu yerleşme hakimdir.
2.Dağınık Yerleşme: Yağışın bol olduğu , su sıkıntısının olmadığı nemli iklim bölgelerinde eğimli arazilerde görülür. Evler arasında tarla , bağ ve bahçeler vardır. Yurdumuzda en fazla Doğu Karadeniz Bölümünde görülür.
Not: Dağınık ve toplu yerleşme üzerinde etkili olan faktörler: Yağış ve yer şekilleridir.
B-KENTSEL YERLEŞME
Sanayi, ticaret, eğitim ve yönetim alanlarında çalışan insanların yaşadığı büyük yerleşim birimleridir.
Türkiye’de kentsel nüfus sürekli olarak artmaktadır. Sebebi ; köyden kente olan göçlerdir.
Türkiye’de kentleşme hızı , sanayileşme hızından daha yüksektir. Bu durum gecekondulaşmayı (Çarpık kentleşme) beraberinde getirmiştir. Ayrıca trafik, eğitim-sağlık problemleri , hava kirliliği ve fabrikaların kent içinde kalması gibi durumları oluşturmaktadır.
Kentleşme hızının en fazla olduğu bölgemiz Marmara iken, en düşük olduğu bölgemiz Karadeniz Bölgesidir.
Şehirler Fonksiyonlarına Göre Şu Gruplara Ayrılır:
1.Tarım şehirleri: Ege Bölgesinde; Akhisar, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Tire gibi.
Marmara Bölgesinde ; Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz gibi. Karadeniz Bölgesinde; Bafra, Çarşamba, Giresun ,Rize, Düzce, Niksar gibi.
İç Anadolu Bölgesinde; Karaman ,Aksaray, Akşehir, Kırşehir, Nevşehir, Niğde gibi:
- Ticaret Şehirleri: İstanbul, İzmir, Denizli, Manisa, Aydın, Ankara, Konya, Bursa, Kayseri, Eskişehir, Afyon, Malatya, Van ,Elazığ, Ş.Urfa, G.Antep gibi.
- Sanayi Şehirleri: İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, İzmir. Adana, Batman, Karabük Ereğli, Kırıkkale, Seydişehir, İskenderun gibi.
- Liman Şehirleri: İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Samsun, Trabzon, İskenderun, Zonguldak gibi
- Turizm Şehirleri: İstanbul, İzmir,Çeşme, Antalya, Bodrum; Marmaris,Fethiye, Kuşadası Alanya, Mersin, Bursa, Bolu, Nevşehir (Ürgüp-Göreme) gibi.
- İdari Şehirler: Ankara (başkent), İstanbul, Bursa, Konya, Edirne (geçmişte başkent olmaları)
- Askeri Şehirler: Sarıkamış, Çorlu, Erzurum, Konya, Malatya , Kırkağaç, Manisa gibi.
- Kültürel Şehirler: İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere bazı yerleşim merkezlerimizin gelişmesinde o merkezlerde bulunan üniversiteler de etkili olmuştur.
GÖÇLER
İÇ GÖÇLER
İç göçler 1950 ‘den sonra Ulaşımın gelişmesi ve sanayileşme ile artış göstermiştir.
İç Göçün (Köyden Kente) Sebepleri:
- Hızlı nüfus artışı,
- Tarım alanlarının miras yoluyla küçük parçalara ayrılması,
- Tarımda makinalaşma ile işsizliğin oluşması (bu genelleme Karadeniz bölgesi için geçerliliğini yitirir.).
- Eğitim hizmetleri, alt yapı hizmetlerinin yetersizliği,
- Kan davaları ve terör.
- İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri.
- Sağlık hizmetlerinin yetersizliği (en az etkili).
- İş imkanlarının sınırlı olması.
- Kentlerde sanayinin gelişmiş olması.
Köyden Kente Göçün Sonuçları:
- Nüfusun dağılışında dengesizlik olur.
- Yatırımların dağılışında dengesizlik olur.
- İşsizlik ortaya çıkar.
- Konut sıkıntısı olur. Sonuçta gecekondulaşma olur.
- Sanayi tesisleri (fabrikalar) kent içinde kalır.
- Çevre sorunları artar.
- Trafik, eğitim-sağlık problemleri olur.
- Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaşır.
- Kültür çatışması olur.
- Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olur.
Köyden Kente Göçü Önlemek İçin;
- Sulamalı tarım yaygınlaştırılmalı,
- Modern tarım yöntemleri yaygınlaştırılmalı.
- Besi ve ahır hayvancılığı geliştirilmeli.
- Eğitim –sağlık hizmetleri geliştirilmeli.
- Tarıma dayalı sanayi kolları kırsal kesime kaydırılmalı
- Alt yapı hizmetleri geliştirilmeli (yol ,su, elektrik, haberleşme).
DIŞ GÖÇLER
Ülkeler arası yapılan göçlerdir.
Dış Göçlerin Nedenleri
Savaşlar, baskı, zulüm, tehdit.
Tabii afetler (Depremler, salgın hastalıklar, kıtlık gibi)
Geçim sıkıntısı
Sınırların değişmesi
Uluslar arası antlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi.
Dış Göçlerin Sonuçları
1.Ülkeler arası ekonomik ilişkiler gelişir.
2.Kültür alışverişi olur.
3.Turizmin gelişmesine katkı sağlar.
4.Döviz girdisi artar.
5.İşsizlik kısmen azalır.
6.Aileler bölünür.
7.Göç alan ülkede nüfus artar.
Bir ülkede ne kadar insan yaşadığını ve nüfus artışını belirlemek için, nüfus sayımları yapılır. Türkiye, nüfusu hızla artan bir ülkedir. Son nüfus sayımına göre, Türkiye’deki nüfus artış hızı yüzde 02,2’dir. Ülkemizde her on yılda bir nüfus sayımı yapılmaktadır. En son 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre nüfusumuz yaklaşık 68.000.000 kişi olarak saptanmıştır. Türkiye nüfusunun büyük bir kesimini genç nüfus oluşturmaktadır. Nüfusun büyük bir kısmı, iş olanaklarının olduğu İstanbul, Ankara, Adana, Diyarbakır, İzmir, Kocaeli gibi şehirlerde yoğunlaşmıştır. Ülkemizde, köylerden şehirlere doğru bir göç yaşanmaktadır. Bu göçle birlikte büyük şehirlerimizde sağlıksız gecekondular oluşmaktadır.
Türkiye’de Nüfus :Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı, köy ve kent nüfus sayıları belirlenir.
Türkiye’de Doğal Nüfus Artış Hızı (Doğurganlık Hızı): Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artışı hızı ya da doğurganlık hızı denir. Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir. Türkiye genelinde kırsal kesimde doğurganlık hızı fazladır. Doğurganlığın en az olduğu bölgeler Marmara ve Kıyı Ege, en fazla olduğu bölgeler, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dur.
Doğurganlık Hızının Sonuçları : Doğurganlığın fazla olduğu bölgelerden ve kırsal kesimlerden iş olanaklarının fazla olduğu gelişmiş bölge ve kentlere göçler olur. Göçler nedeniyle nüfusun bölgeler arası dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi bozulur. Doğurganlık arttıkça iç tüketim artar, hammadde kaynakları hızla tükenir, iş, eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlar karşılanamaz.
Türkiye’de Göçlerin Nedenleri: Türkiye’de 1850’den itibaren kırsal kesimden kentlere doğru hızlı bir iç göç başlamıştır. Türkiye’deki göçlerin nedenleri şunlardır: Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı, Tarım arazisinin miras yoluyla parçalanıp küçülmesi, Tarımda makineleşmenin başlamasıyla oluşan işsizlik, Verimli tarım alanlarının azalması, Kan davaları ve güvenlik sorunu, Kentlerin iş, eğitim ve sağlık bakımından çekiciliği, İç göçlerin hızla artması, bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Türkiye’de Göçlerin Sonuçları
- Kent nüfusu hızla artar
- Alt yapı yetersizliği ve plansız kentleşme sorunları ortaya çıkar.
- Kentlerde, ulaşım, konut, eğitim gibi alanlarda sorunlar oluşur.
- Kentlerde işsizlik artar
- Kentlerde güvenlik bozulur
- Kırsal alandaki yatırımlar verimsiz hale gelir.
Türkiye’de Nüfus Dağılışı: Türkiye’de nüfusun dağılımında, iklim, yer şekilleri, ulaşım, tarım olanakları, endüstri, madenler gibi doğal ve ekonomik koşulların etkisi vardır. Bu koşulların elverişli olduğu yerler sık nüfuslanmıştır. Arazinin dağlık ve engebeli olduğu, tarım alanlarının az bulunduğu, önemli yolların uzağında kalan, endüstri ve ticaretin gelişmediği yerler ise seyrek nüfuslanmıştır.
Türkiye’de Nüfus Yoğunluğu: Belli bir alanda yaşayan nüfusun o alanın yüzölçümüne oranıdır. Kişi/km2 olarak gösterilir. Nüfus yoğunluğu 3 farklı biçimde ifade edilir.
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu: Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü formülü ile hesaplanır.
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2’ye 73 kişi düşer. Alanın genişliğine ve nüfusun fazlalığına göre değişen aritmetik nüfus yoğunluğu illere ve bölgelere göre farklılık gösterir.
İllere Göre Nüfus Yoğunluğu: Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan ilimiz İstanbul, en az olan ilimiz Gümüşhane’dir. İllerin nüfus yoğunlukları turizme ve tarımsal faaliyete bağlı olarak mevsime göre değişir. Örneğin yaz mevsiminde Antalya’nın nüfusu turizm nedeniyle artarken, Adana’nın nüfusu Çukurova’ya çalışmak için gelen işçiler nedeniyle artmaktadır.
Bölgelere Göre Nüfus Yoğunluğu: Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgemiz iş olanaklarının fazla olduğu Marmara, en az olan bölgemiz ise doğal ve ekonomik koşulların olumsuzluğu nedeniyle Doğu Anadolu’dur. Ayrıca bölgenin yüzölçümünün geniş olması da nüfus yoğunluğunun az olmasında etkilidir.
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu : Tarımsal nüfus yoğunluğu, tarımla geçinen nüfusun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları formülü ile hesaplanır.
Tarım alanlarının az, sulama olanakları ve yağışların fazla olduğu yerlerde tarımsal nüfus yoğunluğu fazladır. Örneğin Doğu Karadeniz kıyıları ile Doğu Anadolu’da tarımsal yoğunluk 500 kişiyi bulurken, tarım arazisinin geniş olduğu İç ve Güneydoğu Anadolu ile endüstrileşme ve kentleşme oranının yüksek olduğu Marmara’da çok azdır.
Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu: Bir ülkenin toplam nüfusunun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk = Tarım Alanları formülü ile hesaplanır.
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2’ye 197 kişi düşer. Ancak bu yoğunluk nüfusun tamamını tarımlı geçiniyor kabul ettiği için sonuçları güvenilir değildir.
Türkiye’de Nüfusun Yapısı: Nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun yapısıdır. Bu bölümde Türkiye nüfusunun yaş gruplarına dağılımı, cinsiyet özellikleri ve eğitim durumu ile etkin (çalışan) nüfusun sektörlere dağılımı incelenecektir.
Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı: Nüfusun yapısını belirleyen en önemli özellik yaş grupları ve cinsiyet dağılımıdır.
Yaş Grupların Göre Dağılım: ülkemiz genç nüfusludur. Nüfus artış hızı yüksektir. Bu durum temel ihtiyaçların karşılanması konusunda sorunlar yaratır.Tüketici nüfus fazla, üretken nüfus azdır. Bu nedenle ekonomik bağımlılık oranı yüksektir.Okul çağındaki nüfus fazladır. Ortalama insan ömrü kısadır.
Cinsiyete Göre Dağılım: Ülkemizde kadın erkek sayıları arasında genel bir denge vardır. Nüfusun bu cinsiyet dengesi göçlerle değişir. Göç veren bölgelerde kadın sayısı, göç alan bölgelerde erkek sayısı daha fazladır. Çok göç veren iller arasında bulunan ve bu nedenle devamlı olarak kadın nüfus fazlalığı olan Rize, Trabzon, Gümüşhane ve Giresun bu konu için iyi birer örnektir.
Nüfusun Eğitim Durumu: Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini saptarken eğitim en temel ölçüttür. Ülkemizde okur yazarlık oranı gittikçe artmakla birlikte, hala istenen düzeyde değildir. Buna bağlı olarak gazete, dergi ve kitap tüketimi gelişmiş ülkelerdeki düzeyin çok altındadır. Nüfusun, %46,1’ini ilkokul, %7,4’ünü ortaokul, %7,8’ini lise ve %3,2’sini yüksek öğrenim düzeyinde eğitim alanlar oluşturmaktadır. Hiç eğitim almamış olanlar %19,6, okula gitmemiş okuryazarlar ise % 15,9’dur. Kırsal kesimde iş gücüne duyulan ihtiyaç nedeniyle çocukların okula gönderilememesi, kız çocuklarının eğitimine önem verilmemesi ve okullaşma oranının yetersizliği eğitimin istenen düzeye gelmesini engellemektedir.
Etkin Nüfusun Sektörlere Dağılımı: 1990 yılı verilerine göre etkin nüfusumuz 23,3 milyon kişidir. Bu nüfusun sektörlere dağılımı ise şöyledir. Tarım sektöründe çalışan 12 milyon 118 bin kişi etkin nüfusun %49’unu, Endüstri sektöründe çalışan 2 milyon 910 bin kişi etkin nüfusun %15,2’sini, Hizmet sektöründe çalışan 7 milyon 919 bin kişi etkin nüfusun %35,8’ini oluşturmaktadır.
Türkiye’de Yerleşmeler: Türkiye’de yerleşmeler ekonomik etkinliğe bağlı olarak ikiye ayrılır.
1-Sürekli Yerleşmeler: Türkiye’de sürekli yerleşmeler ekonomik etkinliklerine ve idari yapılarına göre gruplandırılır. Kent Yerleşmeleri, Kır Yerleşmeleri
Kent Yerleşmeleri: Nüfusu 10.000’in üzerinde olan, kaymakam veya vali tarafından yönetilen, iş bölümünün belirgin, tüketici nüfusun fazla, ekonomik faaliyetin endüstri, ticaret, turizm vb. olduğu yerleşim merkezleridir. Kentler, iş olanaklarının daha fazla olması nedeniyle, kırsal kesimden sürekli göç alarak büyümektedir. Buna bağlı olarak Türkiye’de hızlı bir kentleşme süreci devam etmektedir. 1990 nüfus sayımına göre toplam nüfusun 33,8 milyonu (% 59,1) kentlerde yaşamaktadır.
Kır Yerleşmeleri : Nüfusu 2000’den az olan, muhtar tarafından yönetilen, üretici nüfusun fazla olduğu, iş bölümünün belirgin olmadığı, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, konutlarda yapı malzemesinin doğadan temin edildiği yerleşmelerdir. Yerleşmeler arazinin yapısı ve su kaynaklarının özelliğine göre ikiye ayrılır.
Toplu Kır Yerleşmeleri, Dağınık Kır Yerleşmeleri
Toplu Kır Yerleşmeleri : Evlerin birbirine çok yakın olduğu kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde iklim koşulları belirleyici olmuştur. Yerleşim birimleri su kaynaklarının çevresinde toplanmıştır. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.
Dağınık Kır Yerleşmeleri : Evler arasında uzaklığın fazla olduğu, geniş bir alana yayılan kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde arazinin engebelik durumu tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur. Yağışların ve su kaynaklarının bol olması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır. Karadeniz Bölgesi’nde dağınık yerleşme yaygındır.
2-Geçici Yerleşmeler : Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik açıdan tamamlayıcısı olarak gelişmiş, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu yerleşmelerdir. Yayla, mezra, oba, kom, ağıl gibi adlar verilen geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür. Ayrıca mevsimlik olarak konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ ve bağ evleri de geçici yerleşmelerdir.
Yayla : Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir. Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir.
Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir. Örneğin Elazığ, Harput’un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline gelmiştir.
Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir.
Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde bir kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.
Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.
Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafından kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır.
Türkiye’de Görülen Konut Tipleri: Dünya’nın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de konut tiplerini belirleyen temel etmen iklim koşullarıdır. Ayrıca jeolojik yapı, bitki örtüsü gibi doğa doğal koşullar da konut tiplerini belirlemektedir. Ülkemizde ekonomik ve kültürel gelişme, doğal çevrenin konut tipleri üzerindeki etkisini azaltmaktadır.
Kerpiç Evler : Kerpiç evlerde yapı malzemesi olarak killi toprak kullanılmaktadır. Killi toprak samanla karıştırılarak çamur haline getirilir, kalıplara dökülerek kurutulur. Kerpiç evler, yağışların az, iklimin kurak olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.
Taş Evler : Arazinin dağlık olduğu, ağacın ve toprağın yeterince bulunmadığı yerlerde yaygın olan konut tipidir. Yapı malzemesi olarak kullanılan taşlar genellikle yakın çevreden karşılanır. Akdeniz’de Toros Dağları, İç Anadolu’da Nevşehir, Ürgüp Yöresi, Güneydoğu Anadolu’da Mardin Yöresi taş evlerin yaygın olduğu yerlerdir.
Ahşap Evler : İklimin nemli ormanın bol olduğu yerlerde yapı malzemesi olarak ağacın kullanıldığı konut tipidir. Bazı yörelerde ağaçla birlikte taş veya kerpiç de kullanılır. Taş evler ormanların geniş yer kapladığı Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılır.
Betonarme Evler : Yapı malzemesi olarak demir, beton ve tuğlanın kullanıldığı konut tipidir. Son yıllarda kullanımı artan betonarme evler, sanayileşme nedeniyle Marmara ve Ege Bölgesi’nde yaygın olarak görülür.
ÜLKEMİZDEKİ TOPRAK TİPLERi : Yüzölçümünün büyüklüğü iklimlerinin çeşitliliği, yer şekillerinin farklılığı ve ana kaya çeşitliliği nedeniyle Türkiye’de çeşitli topraklar oluşmuştur. Bunlar en sade şekilde sınıflandırılarak yerli topraklar ve taşınmış topraklar olarak iki grup altında toplanmıştır.
- YERLİ TOPRAKLAR : Bu topraklar genellikle düz ve az eğimli yerlerde oluşmuş topraklardır. Ana kayaların, yerinde ayrışmasıyla oluşmuş topraklardır.
Türkiye deki başlıca yerli topraklar şunlardır:
Orman Toprakları : Orman altında gelişen,bol organik madde içeren. onun için de koyu renkli olan topraklardır. Karadeniz Bölgesi’nin büyük bir kısmında, Orta Anadolu’nun 1200 m den daha yüksek ormanlık yerlerinde, Yıldız dağlarında. İç Bati Anadolu eşiğinde ve Güneydoğu Toroslarda yaygın olarak bulunur. Orman toprakları kireçli ye kireçsiz olmak üzere iki gruba ayrılır.
Kireçsiz orman toprakları, Kuzey Anadolu dağlarında ye Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçlarındaki topraklar fazla yağış nedeniyle yeteri kadar yıkanırlar. Toprakta bulunan karbonat ve diğer çözünebilen maddeler bu yıkanmanın etkisiyle ya alt katlarda birikir ya da iyice topraktan uzaklaşır. Bunun sonucu olarak da topraklar genellikle gri (boz) renkli olurlar. Böyle topraklar asit reaksiyon gösterirler.
Kireçli orman topraklarının bünyesinde bol miktarda kireç bulunur. Yağışın yeterli olmadığı yerlerde topraktaki CaCO3 yıkanıp alt katlara taşınamaz ve topraktan uzaklaştırılamaz. CaCO3, bu tip topraklarda yüzeyin hemen altında yumrular şeklinde birikmiştir. Bu topraklar Kuzey Anadolu dağlarının güneye bakan yamaçlarında ve iç yörelerimizdeki meşe ormanlarının altında oluşmuştur. Kireçli orman toprakları kahve renklidir. Onun için bu topraklara kahverengi orman toprakları da denir.
İster kireçli ister kireçsiz olsun orman toprakları. genel olarak tarıma elverişli değildir. Ormanlık yerlerde yağış fazlalığı sonucu. kireçsiz orman topraklarında kireçle birlikte bitki besin maddeleri de büyük ölçüde yıkanarak topraktan uzaklaştırılmıştır. Onun için bu topraklar bitki besin maddesi yönünden fakirdir. Bu yüzden ormanların tahribiyle tarıma açılan bu topraklarda ancak birkaç yıl tarım yapılabilir. Daha sonra toprak verimsiz bir hale gelir. Ayrıca orman toprakları genellikle yamaç arazi üzerinde bulunur. Üzerindeki ormanın tahrip kısa sürede erozyona uğrar. Bütün bunlar düşünüldüğü zaman, ormanlardan tarla açmanın ne kadar yanlış olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Bozkır (Step) ve çayır Toprakları : Bozkırlar; yarı kurak iklim bölgelerinde bulunan. orman örtüsünden yoksun, otsu bitkilerle çalıların yetişebildiği yerlerdir. Bozkırlar yurdumuzda geniş alanlara yayılmıştır. Orta Anadolu, İç Bati Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu (Erzurum—Kars platosu hariç) ve Trakya’nın orta kesimlerinde bozkırlar hakimdir. İşte bitki örtüsünün zayıf olduğu bu yörelerde organik madde yönünden fakir topraklar oluşur. Buna karşılık Doğu Anadolu’da Erzurum-Kars platolarında ye yüksek dağlarda. orman üst sınırının yukarısındaki çayırların altında organik madde yönünden zengin, koyu renkli topraklar oluşmuştur.
Türkiye’deki bozkır ve çayır topraklarının başlıca türleri şunlardır:
Kahverengi topraklar: Bozkır alanlarında bulunmaları ve renkleri dikkate alınarak, bunlara kahverengi bozkır toprakları da denir. Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’daki ovalarda. bozkır örtüsü altında meydana gelmiştir. Bu topraklarda yıkanma zayıftır. çünkü yağış 300—400 mili-metre arasında değişir. Üstten yıkanan CaCO3, yüzeyin hemen altında birikmiştir. Verimi yüksek olmayan bu topraklar üzerinde çoğunlukla tahıl tarımı yapılır. Bitki besin maddesi yönünden fakir olan bu topraklar, sulamalı ve gübreli tarıma ihtiyaç gösterir.
Kestane renkli topraklar: Yıllık yağışın 400 milimetrenin Üzerinde olduğu yerlerde, yüksek boylu çayırlar, meşe ormanları ve çalılar altında oluşan topraklardır. Bunlar Orta Anadolu ye Doğu Anadolu bölgeleriyle İç Bati Anadolu eşiğinde ve Göller yöresinde yaygındır. Üst horizonunda yeteri kadar Organik madde mevcuttur. Bu toprakların bir kısmında tarım yapılmakta. ama Önemli bir kısmı ise otlak olarak değerlendirmektedir.
Kara topraklar (çernezyomlar): Türkiye de bu toprakların bulunduğu yerler, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğu köşesidir.Özellikle Erzurum—Kars platolarında. yazları yağışlı karasal iklim koşullarında yetişen yüksek boylu çayırlar altında oluşmuşlardır. Sıcaklıkların düşük olması nedeniyle çayır artıkları yeterince ayrışmadan toprak Üzerinde kalır. Bu yüzden toprağın Üst kat, siyah renklidir. Çernezyomlar bitki besin maddeleri bakımından zengin olmasına karşılık,, tarım için uygun değillerdir. Çünkü bulunduklar, yerde yaz ayları. tahılın olgunlaşması için yeterli sıcaklıkta değildir. Ot verimi yüksek olduğu için buralarda, yoğun olarak büyük baş hayvancılık yapılır.
Killi-kireçli Topraklar : Türkiye’de bu toprakların iki tipi vardır. Dönen topraklar(vertisoller) ve rendzinalar. Dönen topraklar (vertisoller): Vertisoller. killi ana metaryel üzerinde oluştukları için bünyelerinde bol miktarda kil bulunur. Türkiye de genellikle 3. jeolojik zamandan kalma gölsel çökeller üzerinde oluşmuşlardır. Bu topraklar kurak mevsimde çatlarlar. Birkaç santimetreden 1 metreye kadar olan bu çatlaklara yaz aylarında rüzgârların taşıdığı yüzey materyeli dolar. Yağışlı mevsimde ise su ile doyan killi toprak şişer. Şişme sonucu. çatlaklardaki toprak yukarıya doğru itilir. Bu sırada toprağın alt katlarındaki çakıllar da yüzeye doğru hareket eder. Böylece toprağın altındaki metaryal yüzeye. yüzeyindeki materyal ise tabana doğru hareket eder. İşte bu döngü hareketinden dolayı vertisollere dönen topraklar denmiştir. Dönen topraklar Güney Marmara’da kepir, Orta Anadolu’da ise taş doğuran toprak olarak adlandırılır. Vertisollerin üst kısmi organik bakımdan zengin olduğu için koyu renklidir. Bol killi oldukları için işlenmesi zor olan bu topraklar Ergene havzasında yaygındır. Burada genellikle ayçiçeği ekimi yapılır. Güney Marmara’daki çöküntü alanlarında, Konya ve Muş havzalarında da geniş alanlar vertisollerle kaplıdır.
Rendzinalar: Ülkemizde killi-kireçli-marnlı gölsel çökeller geniş bir yayılım gösterir. Rendzinalar bu anakayalar üzerinde oluşmuş topraklardır Koyu renkli olan üst katlarında bol miktarda cakıllar bulunur. Rendzinaların yayılış alanları: Ege Bölgesi, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’nun çöküntü alanlarıdır. Orta ve Doğu Anadolu’da düz ve az eğimli yerlerde bu topraklar üzerinde genellikle tahıl tarımı yapılır. Ege Bölgesi’nde ise meşe ormanları daha çok bu topraklar üzerinde bulunur. Eğimli yerler ise otlak olarak değerlendirilir.
Çorak (tuzlu-alkali) Topraklar : Bunlar, bünyelerinde bol miktarda çeşitli tuzlar bulundurduğu için tuzlu topraklar olarak da adlandırılır. Bu topraklar, taban suyunun yüzeye çok yakın ve yüzeyde olduğu yerlerde meydana gelirler. Buna bağlı olarak dışa akışı olmayan çukurlukların orta kesiminde ve deltalarda oluşurlar. Çorak toprakların Türkiye’deki yayılış alanları; Tuz Gölü, Burdur Gölü ve Acıgöl başta olmak üzere diğer tuzlu göllerin çevresindeki arazilerdir. Bu topraklar üzerindeki bitki örtüsü çok cılızdır. Sadece tuzcul bitkilerin yetiştiği bu topraklar, tarım için uygun değildir.
Kumlu-Tüflü Topraklar : Bu topraklar volkanik kum, kül (volkanik tüfler) ile volkanik kökenli olmayan kumlar üzerinde oluşmuşlardır. İnce bir üst horizonun hemen altında anakaya bulunur. Yani bu topraklar normal bir toprak profiline sahip değildirler. Organik madde, kireç ve kil bakımından fakir olan bu topraklar çok geçirimlidir. Su tutma kapasiteleri çok düşük alan bu topraklar. yurdumuzda çoğunlukIa volkanik anakaya üzerinde oluşmuştur. En yaygın olarak Ürgüp—Nevşehir—Avanos çevresinde bulunur. Bu topraklar üzerinde Üzüm bağları yaygındır. Ayrıca bahçe tarımı ve patates ekim alanı olarak da değerlendirilir.
- TAŞINMIŞ TOPRAKLAR : Bilindiği gibi yeryüzündeki yüksek yerler sürekti aşınmakta, aşındırılan bu materyal akarsularla uzak mesafelere taşınmaktadır. Taşınırken de parçacıklar işlenmekte ve yuvarlaklaşmaktadır. Bu materyal iriliğine göre; çakıl, kum, mil (silt) ye kit olarak adlandırılır ve hepsine birden alüvyon denir. Alüvyonların birikmesiyle alüvyal topraklar oluşur. Alüvyal topraktarın en yaygın olduğu yerler deltalardır. Vadi tabanlarının genişlediği yerlerdeki akarsu boyu ovaları da alüvyon topraklardan oluşur. Ayrıca pek çok ovanın tabanındaki verimli tarım toprakları da alüvyaldir. Bunların başlıcaları; Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde bulunan çöküntü ovaları, Güney Marmara Ovaları, Ege bölümündeki Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovaları, ve Doğu Anadolu’daki Erzincan, Erzurum, Pasinler ye Muş ovalarıdır.
Alüvyal topraklar derin ve geçirgen topraklardır. Bitki besin maddesince zengindir. Kum, kil ye çakıldan oluştuğu için kolay işlenebilirler. Onun için Türkiye’nin en verimli tarım alanları bu verimli topraklardır.
Kolüvyal topraklar da taşınmış topraklardır. Ancak bunlar alüvyal topraklar gibi, aşındırıldıkları yerden fazla uzaklarda oluşmamışlardır. Genellikle yamaçlardan aşındırılan materyalin hemen etekte birikmesiyle oluşmuşlardır. Kolüvyal topraklar tam olarak oluşmamış topraklar olduğu için, horizonlar gelişememiştir. Bunlar derin ve geçirgen topraklardır.
Türkiye topraklarının başlıca sorunları şunlardır:
Erozyon
Tuzluluk
Taban suyu yüksekliği
Kirlenmedir.
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA EROZYONUN BOYUTU
3.1-Türkiye’de Erozyonun Boyutu
Yurdumuzun 3/4’ünde aktif erozyon (orta veya şiddetli erozyon) hüküm sürmektedir.
Birim zamanda, yeni oluşan toprak miktarı kadar, toprak taşınması varsa bunun için normal erozyon veya sıfır şiddetteki erozyon ifadesi kullanılır.
Erozyonun sıfır ve hafif olduğu alanların Türkiye yüzölçümüne oranı % 13,86’dır. Ülkemiz topraklarının % 79.43 oranında orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon görülmektedir .
3.2-Türkiye Akarsularında Taşınan Sediment Miktarı
Türkiye’de erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzaları’nda görülmektedir. Toplam taşınan sediment/toprak miktarı 345.939.032 ton/yıl’dır. Ancak , ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan topraklarda dikkate alındığında Türkiye’deki erozyonun gerçekten 500 milyon tona hatta bazı yazarların değerlendirmelerine göre de 1 milyar tona ulaştığı ifade edilmektedir. Aynı şekilde bu değerlendirmelere göre yapılmış olan hesaplar da Türkiye’deki erozyonun normal erozyondan 18-20 misli fazla olduğu belirtilmektedir.
Erozyon sonucunda barajlarımızda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden olmakta, büyük yatırımlarla gerçekleşen barajlarımızın ömrünü kısaltmaktadır. Özellikle, Keban, Karakaya ve Atatürk Barajları’nın çevresi bitki örtüsünden yoksun ve arazi de eğimlidir. Bu nedenle bu barajlar tahmin edilen zamandan önce ekonomik ömrünü tamamlayacaktır.
Misal olarak, toprak erozyonundan barajlarımızın ne ölçüde etkilendiğini gösteren bazı tespitlerde şöyledir.
Erozyon sonucu ekonomik ömürleri dolmuş ve dolmakta olan 16 barajımızın durumu
BARAJIN
adı | Bölgesi | Su Tutma tarihi | Ekon.Ömrü tarih | Ekon.Ömrü yıl |
Altınapa | İç Anadolu | 1965 | 1984 | 19 |
Bayındır | İç Anadolu | 1964 | 1992 | 28 |
Buldan | Ege | 1966 | 2036 | 72 |
Çaygören | Ege | 1970 | 2047 | 77 |
CIP | Doğu Anadolu | 1965 | 2005 | 40 |
ÇubukI | İçAnadolu | 1935 | 2010 | 75 |
Demirköprü | Ege | 1957 | 1998 | 41 |
Hirfanlı | İç Anadolu | 1957 | 1990 | 33 |
Karamanlı | Ege | 1972 | 1985 | 13 |
Kartalkaya | Akdeniz | 1970 | 1989 | 19 |
Kemer | Ege | 1957 | 1979 | 22 |
Kesikköprü | İç Anadolu | 1964 | 2030 | 66 |
Selevir | İç Anadolu | 1963 | 1990 | 27 |
Seyhan | Akdeniz | 1955 | 2025 | 70 |
Sürgü | Doğu Anadolu | 1967 | 2002 | 35 |
Yalvaç | Akdeniz | 1971 | 1998 | 27 |
3.3-Dünyadaki Erozyonun Türkiye İle Karşılaştırılması
Türkiye’deki akarsular ile sadece yüzer halde taşınan malzeme miktarı ortalama olarak yılda 345 milyon tonun üzerindedir. Dünyadaki akarsularda yüzer halde taşınan katı madde miktarı toplam 20 milyar ton düzeyindedir. Türkiye’deki akarsuların taşıdığı yüzer haldeki malzeme miktarı, dünyada taşınan katı madenin 1/50’sine denk düşmektedir.
Ülkemizde 1 kilometrekarelik alandan aşınarak akarsulara karışan ince malzeme miktarı, yılda ortalama yaklaşık 600 ton’dur: Dünyada ise yılda ortalama 142 ton’dur.
Ülkemizde birim alandan taşınan katı materyal miktarı; Afrika’dan 22 kat, Avrupa’dan 17 kat ve Kuzey Amerika’dan 6 kat daha fazladır .
Bu rakamlar, ülkemizdeki erozyonun çok şiddetli olduğunu göstermektedir.
Ekonomi
Tarım: Türkiye ekonomik yapı bakımından tarıma dayanan bir ülkedir. Tarım sektörü üretimle ilgili sektörler içinde en büyük payı almaktadır. Gayri sâfi millî hâsılaya % 20.5’lik bir katkısı vardır. Ülkenin % 35’i işlenen tarım arâzisidir. Ancak bugün tarım arâzisi olarak işlenen toprakların sınırlarına yaklaşılmıştır. Türkiye nüfûsunun büyük bir bölümü kır kesiminde yaşamakta ve gelirini tarımdan sağlamaktadır. Tarım sektörüne ayrılan kamu yatırımlarının % 60’ını sulama yatırımları meydana getirmektedir.
Türkiye, çeşitli iklim kuşaklarının etkisi altında bulunan ve bu yüzden, tropikal iklim bitkileri hâricinde dünyâda en çok bitki türüne sâhip ülkelerden biridir. Ekilen tarım arâzileri içinde hububat ekiliş alanı % 49’a varan bir oranla baş sırayı almaktadır. Bunun ardındansa endüstri bitkileri ve yağlı tohumlar gelmektedir. Buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, darı, pirinç, mahlut, kuşyemi, bakla, bezelye, nohut, fasulye, mercimek, soya fasulyesi, börülce ve burçak başlıca hububat ve baklagil çeşitleridir. Sekiz milyon hektar civârında bulunan nadas alanlarının azaltılması için Tarım ve Orman Bakanlıklarının yaptığı çalışmalar sonucu bu miktar devamlı azalmaktadır. Bu alanlarda baklagil ve yer bitkilerinin münâvebeye sokulmasıyla hem insan beslenmesinde, hem de hayvan yemi olarak çok önemli olan bu ürünlerde, önemli üretim artışı sağlanmaktadır. Çorum-Çankırı bölgesinde yapılan proje çalışmaları sonuçları bu konuda önemli kazançların sağlanacağını göstermiş bulunmaktadır. Nitekim bu proje başlangıcında bölgede % 40-45 olan nadas alanları % 25’e indirilmiş ve burada münâvebeye sokulan mercimek ve nohut üretimindeki artışlar çiftçi gelirlerini ve ihrâcât imkanlarını arttırmış, böylece ülke ekonomisine büyük katkılar sağlamıştır.
Büyük ölçüde sulu tarıma dayalı olarak üretimi yapılan sanâyi bitkilerinin beslenmemizde, sanâyiye hammadde sağlanmasında ve ihracatta önemli yeri bulunmaktadır. Toplam bitki üretimine ayrılan arâzilerin yaklaşık % 7’sini ve toplam üretimin de % 25’ini sanâyi bitkileri meydana getirmektedir.
Tütün, pamuk, şekerpancarı, patates, kenevir başlıca sanâyi ürünlerimizi meydana getirmektedir. Özellikle tütün üretiminde tesirli denetim ve teknik yardım hizmetlerinin çiftçilere götürülerek tütün ekim alanlarının genişlemesi yerine, verim, kalite artışı ve ihracata önem verilmesi, şekerpancarı üretimindeyse şeker ithaline meydan vermeyecek gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Türkiye’de pamuk, gerek üretici ve gerekse sanâyi sektörü ve dış ticâret bakımından geniş bir kesimi ilgilendiren, tarıma dayalı dokuma sanâyimizin hammaddesi olan, ihtiyaç duyulan döviz gelirinin 1/4’ünü tek başına sağlayan ve aynı zamanda ülkenin bitkisel yağ ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan sanâyi bitkisidir.
Türkiye meyve ve sebze potansiyeli bakımından dünyânın sayılı ülkeleri arasındadır. Tarım üretim değerinin % 49’luk bölümünü meydana getiren hayvancılık ülke gelirinde önemli bir yer tutar. Millî gelir içindeki payı ise % 10 civârındadır. Ülkenin mevki ve değişik ekolojik bölgeleri hayvancılığa müsâit olup, büyük bir potansiyeli mevcuttur. Hayvan miktarı bakımından dünyâ ülkeleri arasında önemli bir mevkiye sâhiptir. Genellikle koyun, keçi ve sığır yetiştirilir. Üç yanı denizlerle çevrili olan ve akarsuları ve gölleriyle geniş bir su ürünleri potansiyeli olan Türkiye için su ürünleri önemli bir faaliyet koludur. Fakat su ürünlerinin kişi başına yıllık tüketimi oldukça düşüktür. Ülkenin orman varlığı 1994 yılı îtibâriyle 20.200.000 hektar dolayındadır. Genellikle yüksek artma gücüne sâhip hızlı büyüyen türdeki ağaçların yetiştirilmesine hız verilmektedir. Bunun için okaliptüs ve kavak ağaçları bolca yetiştirilmektedir.
Sanâyi: Türkiye’de 1923 yılında çoğu ufak 341 endüstri kuruluşu olduğu tespit edilmiştir. 1927 yılında çıkarılan Sanâyi Teşvik Kânunundan faydalanılarak kurulan teşebbüsler toplamı 1932’de 1473’e ulaşmış; çalıştırılan işçi sayısı da 55.321’i bulmuştur. Büyük yatırımları gerektiren tesislerin 1930’lardan sonra devlet eliyle kurulmaya başlanması, sanâyileşme alanındaki ilk önemli adımı meydana getirmiş ve İkinci Dünyâ Savaşından sonra özel teşebbüs de daha geniş ölçüde yatırıma girişmeye başlamıştır.
Sanâyi sektörü genel olarak îmâlât, mâdencilik ve enerji gibi üç bölüme ayrılabilir. Yaklaşık % 55’e varan ağırlığı ile îmâlat sanâyii; tüketim malı üreten sanâyi (tütün, dokuma, giyim sanâyii gibi), ara malı üretim sanâyii (orman, deri, lastik, çimento vs.), yatırım malları sanâyii (kara-demiryolu taşıtları…) olmak üzere üç bölüme ayrılır. Bugün îmâlât sanâyiinde en büyük payları sırasıyla gıdâ, dokuma-giyim, petrol, demir-çelik ve kimyâ almaktadır. Sanâyi hakkında her ilde ayrıca geniş bilgi verilmiştir.
Türk ekonomisinin esas problemlerinden biri olan dış kaynaklara bağlılığının azalması, toplam ihrâcat içinde sanâyi ürünlerinin payının artmasına önem verilmektedir.
Türkiye ekonomisinde tarım ve hizmetler sektörlerinin büyük ağırlık taşıması ve teknolojik zayıflık dış ticâret yapısına da yansımıştır. Son zamanlarda ihrâcat ağırlık kazanmıştır. Özellikle ihrâcat yapısını sanâyi ürünlerine dökmek prensip olmuştur. Başlıca ihraç maddeleri şunlardır: Hububat, tohumlar, sanâyi bitkileri, meyve-sebze, hayvanî ürünler, su ürünleri, yeraltı zenginlikleri, çimento, lastik, plastik, deri-kösele, dokumacılık ve mâdenî eşyâlar. Genellikle OECD ve AT ülkeleriyle olan ihrâcât azalmıştır. Buna karşılık Ortadoğu ve İslâm ülkelerine olan ihrâcat büyük ölçüde artmıştır. Türkiye ihrâcatının en çok yapıldığı ülkeler sırasıyla:; Almanya, Irak, Libya, ABD, İsviçre, İran, Fransa, BDT, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Mısır’dır. Türkiye’nin ithâlâtı 1978 yılının başlarına kadar hızla genişlemiş, bir ara durgunlaştıktan sonra artış hızına devam etmiştir. Genellikle yatırım maddeleri, hammadde, tüketim maddeleri, makina-techizat ve inşaat malzemeleri ithal edilmektedir. Hammadde ithâlâtı Türkiye ithâlâtı içinde % 73’lük bir oranla en büyük payı almaktadır. İthâlâtın yapıldığı başlıca ülkeler; OECD ülkeleri, AT ülkeleri, Almanya, Danimarka, Fransa, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İngiltere, İrlanda, İtalya, Yunanistan, ABD, Rusya ve Japonya’dır. Yine son yıllarda İslâm ülkeleriyle olan ithâlat büyük bir artış göstermiştir. Bunlar içerisinde en büyük payı ise Irak, Libya, İran, Suudi Arabistan almaktadır.
Ulaşım: Türkiye’de ulaşım devlet eliyle yönetilmektedir. Kara, demir, deniz ve hava yollarıyla ilgili her türlü yapım, onarım, yönetim ve denetim işleri Ulaştırma Bakanlığına bağlı bulunur. (Bkz. Demiryolları, Deniz Ulaşımı, Karayolları)
Bunun yanısıra taşıma işlerinin bir bölümü özel sektör eliyle yapılmaktadır. Ancak bu işin denetimi de kamu tarafından yapılmaktadır. Ulaştırma ve haberleşmeyle ilgili işler Ulaştırma Bakanlığının ilgili birimleri tarafından yapılmaktadır.
Türkiye’nin posta, telefon ve telgraf hizmetlerini sağlayan PTT ayrıca, adli tebligat işlerini, posta çekleriyle ilgili işleri yürütür, radyo ve televizyon alıcılarına âit ruhsatnâmeleri verir, bunların yıllık ücretlerini alır ve milletlerarası telsizci şehâdetnameleri verir.
PTT’nin bu işleri yürüten kuruluşunda Merkez Teşkilât, Yönetim Kurulu ile Genel Müdür ve Yardımcılarından meydana gelmektedir. Yine Merkezde Araştırma ve Geliştirme Kurulu, Tetkik Kurulu ve Teftiş Kurulu Başkanlıkları ile Hukuk Müşâvirliği ve Savunma Sekreterliği bulunmaktadır.
Türkiye’deki hava, deniz ve kara yollarıyla ulaşımın genel durumu ise şöyledir:
Hava yolu: Dünyânın belli başlı şehirlerinden kalkan uçaklar İstanbul havaalanına iniş yapmaktadırlar. Bâzı uçak şirketleri ise, Ankara’ya iniş yaparlar. İzmir, Antalya, Adana ve Dalaman havaalanları Carter uçaklarına açıktır.
Deniz yolu: Deniz yolunu tercih edenler İstanbul ve İzmir ile Ege ve Akdeniz kıyılarında otuz kadar limanda karaya çıkabilirler. Akdeniz’in önemli limanlarıyla bu iki Türk limanı arasında düzenli seferler vardır. Ayrıca Adriyatik kıyılarındaki İtalya limanlarıyla, İzmir arasında feribot seferi bulunur. Karadeniz, İstanbul arasında da düzenli seferler yapılır.
Kara yolu: Kara yoluyla seyahat etmek isteyenler, özel araba, otobüs veya treni seçebilirler. Avrupa’nın büyük merkezlerinden hemen hemen her gün İstanbul’a tren seferleri yapılmaktadır. Aynı şekilde İstanbul’dan hareket eden Toros Ekspresiyle Irak ve Suriye’ye gitmek mümkündür. Öte yandan Türkiye ile İran arasında kurulan demiryolu hattı iki ülke arasında doğrudan bağ meydana getirmektedir. E-5 Avrupa Turistik Karayolu, Edirne yakınlarında Kapıkule Türk sınırını geçerek İstanbul’a uzanır.
Türkiye karayolu şebekesi son otuz yılda büyük ölçüde gelişmiş bulunmaktadır. Uzunluğu 319.133 kilometreyi bulan yolların 64.000 km’lik kısmı asfalttır. Öteki bölümü stabilize yollardır.
Türkiye’de özellikle kış aylarında doğu bölgesinin kar altında kalmasına rağmen yollar her mevsimde kullanılabilir durumunu korumaktadır. Kıyı boyunca giden yollar ilgi çekici güzel görüntüler vermektedir.
Kara yollarıyla bağlantılı olarak 8000 kilometrelik demiryolları da kendi aralarında önemli şehir merkezlerine bağlanırlar. Pekçok hat üzerinde yataklı, kuşetli veya pulmanlı vagonlar bulunmaktadır.
Su ürünleri: Üç yanı denizlerle çevrili olan ve akarsuları ve gölleriyle geniş bir su ürünleri potansiyeli olan Türkiye için su ürünleri önemli bir faaliyet kolu olmaktadır. Su ürünleri bakımından Türkiye’nin potansiyeli şöyle bir tablo içinde gösterilebilir:
Kıyı şeridi: 7200 km
Tabiî göl: 203.550 hektar
Baraj gölü: 149.515 km2
Akarsu: 175.715 km
Gölet: (300 kadar)
Ancak bu zengin potansiyelden çeşitli sebeplerle uzun yıllar faydalanılamamıştır.
Ucuz hayvansal protein kaynağı olarak halkın beslenmesinde (dengeli beslenme) büyük önemi olan su ürünlerinin kişi başına yıllık tüketimi, dünyânın bu konuda gelişmiş ülkeleriyle karşılaştırılmayacak kadar düşüktür.
Deniz ürünlerini muhâfaza edilecek yerlerin azlığından, genellikle kıyı kesimlerinde tâze olarak tüketilen balığın Doğu Karadeniz’de yıllık tüketimi kişi başına 35-40 kg’ı bulurken, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bir kg’ın altına düşmüştür. Pazarlama, soğuk muhâfaza, taşımacılık konusundaki gerekli tedbirler alındığında, halkın su ürünleri tüketimi alışkanlığı zamanla gelişerek bu tüketim dengesizliği giderilebilecektir.
1971 yılında yürürlüğe giren 1380 sayılı Su Ürünleri Kânununun, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verdiği görevleri yürütmekle görevli Su Ürünleri Dâire Başkanlığının aldığı tedbirlerle, üretim yıldan yıla artmaktadır.
İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir.
Türkiye Topraklarından Yaralanma Oranları:
Topraklarımızdan faydalanma oranı daha çok iklim ve yer şekilleri özelliklerine bağlıdır. Ülkemizde yüksek dağlık kesimler geniş alan kaplar. Dik yamaçlar çoktur. Buralarda topraktan faydalanma çok kısıtlıdır. Buna göre ülkemiz arazisinin % 36 ‘sı ekili-dikili alan, % 32’si çayır ve otlak, % 26 ‘sı orman ve % 6’sı diğer alanlar (yerleşim birimleri , tarıma elverişsiz çıplak kayalıklar gibi) dır.
Not: Tarımdaki makinalaşmanın etkisiyle çayır ve otlakların alanı daralırken, tarım alanlarımız genişlemektedir.
Bölge Yüzölçümüne Göre Ekili Dikili Alanların Oranları:
- Marmara Bölgesi: %30
- 2. İç Anadolu Bölgesi: %27
- Ege Bölgesi: %24
- G.Doğu Anadolu Bölgesi: %20
- Akdeniz Bölgesi: %18
- Karadeniz Bölgesi: %16
- Doğu Anadolu Bölgesi: %10
Türkiye’de Tarımı Etkileyen Faktörler:
- Sulama: Türkiye tarımında en büyük sorun sulama sorunudur. Tarımda sulama ihtiyacının en fazla olduğu bölgemiz G.Doğu Anadolu Bölgesi iken , bu sorunun en az olduğu bölgemiz Karadeniz Bölgesidir.
Akarsularımızın derin vadilerden akması ve rejimlerinin düzensiz olmasından dolayı sulamada yeterince faydalanamıyoruz. Bunun için mutlaka akarsular üzerindeki baraj sayısı artırılmalıdır.
Sulama Sorunu Çözüldüğünde;
Üretim artar.
Nadas olayı ortadan kalkar.
Tarımda iklime bağlılık büyük oranda azalır.
Üretimde süreklilik sağlanır.
Üretim dalgalanmaları önlenir.
Daha önce sebze tarımı yapılmayan bir yerde sebze tarımı da yapılmaya başlanır.
Tarım ürün çeşidi artar.
Köyden Kente göçler azalır. Yılda birden fazla ürün alınabilir. Bu konuda en şanslı bölgemiz Akdeniz, en şanssız bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesidir
2.Gübre Kullanımı: Tarımda sulama sorunu çözüldükten sonra üretimi daha da artırmak için gübre kullanımı artırılmalıdır.
Ülkemizde hayvancılığın gelişmiş olması tabii gübre imkanını oluşturmaktadır. Ancak yurdumuzda tabii gübrenin yakacak olarak kullanılması bu olumlu durumu ortadan kaldırmaktadır. Ülkemizde üretilen suni gübre yeterli olmadığı için ithal (Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerden) etmekteyiz. Bu da maliyeti artırdığından çiftçilerimiz yeterince gübre kullanamamaktadır.
Gübre ihtiyacı, tabii gübrenin yakacak olmaktan kurtarılması ve gübre fabrikalarının artırılması ile karşılanabilir.
3.Tohum Islahı: Sulama ve gübre sorunu çözüldükten sonra verimi daha da artırmak için kaliteli tohum kullanılmalıdır. Ülkemizde kalite tohum üretme konusunda devlet üretme çiftlikleri ve tohum ıslah istasyonları çalışmalar yapmaktadır. Ancak kaliteli tohum ithali devam etmektedir.
4.Makine Kullanımı: Ürünün zamanında ekimi, hasadı ve yüksek verim için makine kullanımı şarttır. Ancak makine kullanımı yurdumuzda yeterli ölçüde gelişmemiştir. Sebepleri:
Makine kullanıma elverişsiz alanların varlığı,
Makine kullanımının ekonomik olmadığı küçül alanların varlığı,
İş gücünün bazı bölgelerde daha ucuz olması,
Makine fiyatlarının çiftçinin alım gücünün üstünde olması
5.Zirai Mücadele: Tarımdaki hastalıkların, yabani otların ve haşerelerin meydana getireceği üretim düşüklüğünü önlemek için ilaçlı mücadele şarttır. Zirai mücadelede daha çok ilaç kullanılmaktadır.
6.Toprak Bakımı: Tarla yağışlardan önce sürülmeli , yabancı otlardan arındırılmalıdır. Erozyona karşı korunmalıdır.
7.Toprak Analizi: Toprak analizleri ile en iyi verim alınabilecek ürün belirlenir. Ayrıca toprağın ihtiyacı olan mineraller tespit edilerek kullanılacak gübre belirlenir.
8.Destekleme Alımı ve Pazar: Verimi etkilemez. Üretim miktarını etkiler. Çiftçi ürettiği malı pazarda zarar etmeden satabilmelidir. Çiftçinin elverişsiz piyasa şartlarından olumsuz etkilenmemesi için devlet bazı ürünlerde destekleme alımı yapmaktadır (Destekleme alımı: Devletin çiftçinin malını belirli bir taban fiyat üzerinden alması olayıdır.) Destekleme alımı yapılan ürünler: Pamuk, tütün (2002 yılından itibaren kaldırıldı), Ş.Pancarı, buğday,çay, fındık, K.Üzüm, K.İncir, K.Kayısı, Haşhaş gibi dayanıklı ve sanayiye dayalı ürünlerdir.
***Destekleme alımı yapılan ürünlerin üretiminde dalgalanmalar az olur ve fiyatı sürekli artar.
9 Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalıdır.
TARIM İŞLEME METODLARI
- İntansif (Modern-Yoğun) Tarım Metodu: Nüfusa göre ekili dikili alanların sınırlı olduğu ülkelerde uygulanır. Birim alandan alınan verim çok yüksektir. Ör. Hollanda, Danimarka, Japonya, İsveç ve İsrail gibi ülkelerde bu tür tarım metodu uygulanmaktadır. Yurdumuzda ise Akdeniz ve Ege Bölgelerinde uygulanan seracılık faaliyetleri intansif tarım metoduna örnektir.
- Ekstansif (ilkel-Kaba-Yaygın ) Tarım Metodu: Nüfusa göre tarım alanlarının fazla olduğu ülkelerde uygulanan tarım metodudur. Birim alandan alınan verim düşüktür. Üretim miktarında iklimin etkisi vardır. Yurdumuzda uygulanan tarım metodu genelde bu şekildedir.
Not: İntansif tarım metodu ile ekstansif tarım metodu arasındaki en önemli fark birim alandan alınan verimdir.
- Nadas Tarım Metodu: Verimi en düşük tarım medodudur. Tamamen iklime bağlılık gösterir. Yağışın az, sulamanın yetersiz olduğu alanlarda uygulanır. Türkiye’de nadas tarımının en fazla uygulandığı bölge İç Anadolu Bölgesidir. Nadas olayı en az Karadeniz bölgesinde uygulanır.
Nadas, toprağın su ve mineral kazanmasını sağlamak amacıyla boş bırakılmasıdır.
- Plantasyon Tarım Metodu: Tropikal kuşakta ticari amaçla çok geniş alanlarda bir veya bir kaç çeşit ürün yetiştirmeye dayalı tarım metodudur. Ör: Brezilya’da; çay, kahve ve muz, Seylan (Srilenka)’da; çay , Malezya’da; kauçuk gibi.
TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
iklim (Sıcaklık, Yağış miktarı, Yağış rejimi)
Yükselti (Sıcaklığı etkilediği için)
Denize göre konum (iklimi etkilediği için ) :Yağış isteği fazla olan ve düşük kış sıcaklıklarına karşı dayanıksız bitkiler deniz etkisindeki yerlerde yetişir.
Toprak şartları
Beşeri faktörler
TARIM ÜRÜNLERİ
BUĞDAY
İlk yetişme döneminde (ilkbaharda) yağış ister. Olgunlaşma ve hasat döneminde kuraklık gerekir.Bu özelliğinden dolayı Karadeniz kıyılarında tarımı yapılamaz. Ayrıca düşük sıcaklılardan dolayı Doğu Anadolu Bölgesinin yüksek yerlerinde tarımı yapılamaz. Bunların dışında bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir.
Buğday üretimi iklimdeki karasızlıktan dolayı bazı yıllar artarken, bazı yıllar düşer. Üretimin en fazla olduğu bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir. İl olarak en fazla Konya,Ankara ve Adana’dır.
ARPA
Soğuğa ve sıcağa dayanıklıdır. Bundan dolayı buğdayın yetişebildiği her yerde yetişir. Ayrıca düşük sıcaklıktan dolayı buğdayın yetişemediği Doğu Anadolu’nun yüksek yerlerinde de tarımı yapılabilir. Üretim en fazla İç Anadolu Bölgesinde gerçekleşir.
MISIR
Yetişme döneminde bol su ister. Bundan dolayı yurdumuzda sulama imkanı olan bütün her yerde tarımı yapılabilir. Yağ elde edilmeye başlandıktan sonra tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir. Bugün mısır üretimimizin yarısına yakını Akdeniz Bölgesinden elde edilir (Adana çevresi başta gelir). Üretimde 2. bölge Karadeniz Bölgesidir (Buğdayın yerine tarımı yapılmaktadır.) Bölge halkının temel besin maddesi olduğundan ticarette değeri yoktur.
ÇELTİK (PİRİNÇ)
Çeltik ilk çimlenme döneminde bol su ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuzun sıcaklık şartları çeltik tarımına elverişlidir. Fakat su sorunu vardır. Bu sebeple tarımı akarsu kenarlarında gelişmiştir. Çeltik tarım alanlarında sivrisinek çok geliştiğinden ekim alanları devletin kontrolündedir (yerleşim birimleri çevresinde tarımına müsaade edilmemektedir.
Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz Marmara Bölgesidir. Başta Edirne ilimiz gelmektedir. Ayrıca Balıkesir , Çanakkale ve Bursa çevrelerinde de tarımı yapılır.
Üretimde ikinci bölge Karadeniz Bölgesidir. Başta Samsun olmak üzere, Çorum, Sinop, Kastamonu çevresinde tarımı gelişmiştir.
Akdeniz bölgesinde Silifke ve Amik ovaları önemli çeltik ekim alanıdır.
Üretimimiz yeterli olmadığından ithal etmekteyiz.
ÇAVDAR
Serin yayla iklimi ister. Yem sanayisinde kullanılır. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir.
BAKLAGİLLER
NOHUT
İlk yetişme döneminde yağış ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuz iklim şartları genelde nohut tarımına elverişlidir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde yapılmaktadır. Bu bölgemizi Akdeniz ve Ege Bölgeleri takip etmektedir.
MERCİMEK
Kuraklığa dayanıklı olduğu için en fazla tarımı G. Doğu Anadolu Bölgesinde gelişmiştir. Mercimek üretimimizin yarıdan fazlası bu bölgeden karşılanır (kırmızı mercimek). Üretimde ikinci bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir(yeşil mercimek).
FASULYE
Yurdumuzda sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz İç Anadoludur.
SANAYİ BİTKİLERİ
TÜTÜN
Kıraç arazilerde yetişebilir. İlk yetişme döneminde su ister. Daha sonra mutlaka kuraklık olmalı. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak kaliteli tütün yetiştirilmesi amacıyla ekim alanları devlet tarafından sınırlandırılmıştır.
Üretimde 1. Ege Bölgesidir ( Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli ve Uşak çevresi).
- G.Doğu Anadolu Bölgesi 3.Karadeniz Bölgesidir.
ŞEKER PANCARI
Yurdumuzda tarımı 1925 yılında Uşak’ta başlamıştır (ilk fabrika Uşak’ta 1926 yılında kuruldu). Bugün fabrikaların kurulduğu her yerde tarımı yapılmaktadır. Belirli iklim ve toprak isteği yoktur. Sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde 1. İç Anadolu Bölgesidir.
**Ş.pancarı tarladan söküldükten sonra kısa bir süre sonra işlenmesi gerektiğinden tarımı fabrikalar çevresinde yapılır. Ayrıca pancar küspesi hayvan yemi olarak kullanıldığı için buralarda besi hayvancılığı da gelişmiştir.
***Kıyı bölgelerimizde tarımı yapılmaz. Sebebi buralarda daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik verilmesidir.
PAMUK
Alüvyal toprakları sever. Ayrıca yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetişme döneminde bol su, hasat döneminde kuraklık gerekir. Üretimde 1.Güneydoğu Anadolu Bölgesir(En fazla Ş.Urfa Çevresi). Gap ile birlikte tarımı hızla gelişmektedir. 2.Ege Bölgesi (kıyıdaki bütün çöküntü ovalarında), 3.Akdeniz Bölgesi (başta Adana olmak üzere Hatay, İçel, Antalya Çevresi), Ayrıca Marmara Bölgesinde Balıkesir, Bursa ve Çanakkale çevresi ile Doğu Anadolu Bölgesinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda tarımı yapılır(Elazığ ve Iğdır çevresi).
ÇAY
Tropikal iklim bitkisidir. Bol ve düzenli yağış ister. Bulutlu gün sayısı fazla olmalıdır. Kışlar ılık geçmelidir. Yurdumuzda en iyi yetişme şartlarını Doğu Karadeniz Bölümünde bulmuştur. Bugün Rize başta olmak üzere Ordu’dan Gürcistan sınırına kadar olan kıyı kesimde tarımı yapılmaktadır. Yurdumuzda çay tarımı Cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır (1924). Çay tarımının tamamı Karadeniz bölgesindedir.
HAŞHAŞ
Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak uyuşturucu elde edildiği için üretimi devlet kontrolündedir. Bugün başta Afyon olmak üzere Kütahya, Uşak, Denizli, Burdur, Isparta, Konya çevresinde tarımı yapılır. Gıda sanayisinde ve tıpta narkoz yapımında kullanılır. Son yıllarda tütün bitkisine altarnatif bitki olsun diye Manisa’nın kırsal kesimlerinde (Gördes, Demirci, Kula ,Selendi gibi) haşhaş tarımına müsade edilimiştir.
KETEN KENEVİR
Lifleri dokuma sanayisinde , ip ve halat yapımında kullanılır. Yurdumuz üretiminin tamamına yakını Karadeniz Bölgesinden karşılanır. Başta Kastamonu olmak üzere Samsun ,Amasya ve Çorum çevresinde tarımı yapılır. Ege Bölgesinde ise kütahya çevresinde tarımı yapılmaktadır.Kenevirden uyuşturucu elde edildiğinden üretimi devlet kontrolündedir.
YAĞ BİTKİLERİ
AYÇİÇEĞİ
İlk yetişme döneminde su , hasat döneminde kuraklık ister. Bundan dolayı Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde sulama ile tarımı yapılır. Üretimde 1. Marmara Bölgesi (Ergene Bölümü). 2. Karadeniz Bölgesi (Orta Karadeniz) 3. İç Anadolu Bölgesi’dir.
***Son yıllarda Akdeniz ve Ege Bölgelerinde tarımı hızla gelişme göstermektedir. Sebebi pamuk bitkisine göre daha az masraflı olmasıdır.
ZEYTİN
Akdeniz iklim bitkisidir. Ancak Akdeniz Bölgesinde tarımı fazla gelişmemiştir. Daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik tanınmasından dolayı. Bugün üretimde 1. Ege Bölgesi (Kıyı Ege Bölümündeki ova ve kenarlarında- Manisa, Aydın, İzmir, Muğla , Denizli çevresi). 2. Marmara Bölgesi-Güney Marmara kıyıları (en kaliteli sofralık zeytin bu bölgeden Gemlik çevresinden elde edilir). 3. Akdeniz Bölgesi (Antalya çevresi en fazla).
Ayrıca Doğu Karadeniz’de Çoruh vadi oluğunda (Artvin) ve G:Doğu Anadolu Bölgesi’nde G.Antep çevresinde tarımı yapılır.
Zeytinin devirli üretim özelliğinden dolayı; üretim bir yıl fazla , bir yıl azdır.
Dünya zeytin üretiminde İtalya , İspanya ve Yunanistan’dan sonra 4. sıradayız.
SOYA FASULYESİ
Önceleri daha çok Doğu Karadeniz’de Ordu-Giresun çevresinde tarımı yapılırdı. 1982 yılından sonra yağ sanayisinde kullanılmaya başlanılınca tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir. Kısa sürede geliştiği için bölgede ikinci ürün olarak yetiştirilir. Adana başta olmak üzere İçel, Hatay çevresinde tarımı gelişmiştir. Türkiye üretiminin % 92 ‘sini Akdeniz Bölgesi karşılar.
YER FISTIĞI
Akdeniz iklim şartlarında iyi yetişmektedir. En fazla tarımı bu bölgede Adana çevresinde gelişmiştir(%91). Ayrıca G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında, Ege Bölgesi’nde Muğla Manisa ve Aydın çevresi, G. Marmara Bölümü’nde Balıkesir, Çanakkale çevresinde tarımı yapılır. Çerez olarak tüketildiği gibi yağ da elde edilir.
SUSAM
Sıcak iklim bitkisidir. Yurdumuzda başta G.Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Akdeniz ve Ege Bölgelerinde tarımı yapılır. Yağ elde edilir. Ayrıca helva yapımında kullanılır.
MEYVECİLİK
Üzüm
Kışın –4oºC ye kadar dayanabilir. Bundan dolayı meyveler içinde yetişme alanı en geniş olanıdır. Üzüm üretiminde başta Ege Bölgesi (Manisa, İzmir, Denizli ) gelir. 2. G.Doğu Anadolu Bölgesidir. 3. İç Anadolu Bölgesidir.
Dünya kuru üzüm üretimde birinciyiz ve ihracat yapmaktayız.
ELMA
Üzümden sonra yetişme alanı en geniş olan meyvedir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Niğde, Nevşehir, Amasya, Tokat, Kastamonu, Bursa, Burdur, Isparta, Antalya önemli elma üretim merkezlerimizdir.
İNCİR
Akdeniz iklim bitkisidir. Kış ılıklığı ister ve yaz kuraklığı ister. En fazla tarımı Ege Bölgesi’nde gelişmiştir (Başta Aydın gelir.) Üretimin %80 i bu bölgeden karşılanır. Ayrıca Akdeniz Bölgesi, G. Marmara ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısı ile Karadeniz kıyılarında (Doğu Karadeniz kıyıları hariç) tarımı yapılabilir. Türkiye Dünya kuru incir üretiminde ilk sırada yer alır ve önemli ihracat ürünümüzdür.
FINDIK
Anavatanı Türkiye’dir. En iyi yetişme şartları Karadeniz iklim bölgesidir. Yurdumuz üretiminin %90 ‘ını Karadeniz bölgesi karşılar. En fazla Ordu- Giresun olmak üzere Karadeniz kıyılarında tarımı yapılmaktadır. Ayrıca Marmara Bölgesinde Sakarya çevresinde tarımı yapılır.
Türkiye dünya fındık üretiminde ve ihracatında ilk sırada yer alır (%60-70).
ANTEP FISTIĞI
En iyi yetişme şartlarını G.Doğu Anadolu Bölgesinde bulmuştur (% 90). Başta Ş.Urfa ve G.Antep gelir. Ayrıca Akdeniz ve Ege Bölgelerinde çitlembik ağaçlarının aşılanması ile de tarımı yapılabilmektedir. Önemli ihracat ürünümüzdür.
ŞEHİRLER | TON OLARAK | ÜLKELER | 1998 |
1.ŞANLIURFA | 30.339 | İRAN | 130.000 |
2.GAZİANTEP | 13.844 | ABD | 88.450 |
3.ADIYAMAN | 4.822 | TÜRKİYE | 60.000 |
4.KAHRAMANMAŞ | 3.680 | SURİYE | 36.437 |
5.SİİRT | 1.655 | ÇİN | 28.000 |
6.ÇANAKKALE | 735 | YUNANİSTAN | 5.000 |
7.BATMAN | 663 | İTALYA | 3.000 |
8.MARDİN | 564 | AFGANİSTAN | 1.600 |
9.MANİSA | 551 | DİĞER | 1.778 |
10.İZMİR | 516 | DÜNYA | 354.265 |
11.DİYARBAKIR | 464 | ||
12.AYDIN | 448 | ||
DİĞER | 1719 | ||
TOPLAM | 60.0000 |
TURUNÇGİLLER (Narenciye) (Portakal , mandalina, limon , greyfurt ve turunç)
Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuzda tarımı en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir (%88) Antalya başta olmak üzere bütün Akdeniz kıyılarında tarımı yapılabilmektedir. Ayrıca Ege Bölgesinde İzmir’e kadar olan güney kıyılarında, G.Marmara Bölümünün soğuktan korunmuş kıyılarında, Doğu Karadeniz Bölümünde Rize çevresinde ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında tarımı yapılmaktadır.
*** Ege Bölgesinde kıyıdan 200 km içerilere kadar tarımı yapılabilmektedir. Sebebi bölgede dağların kıyıya dik uzanması sonucu deniz etkisinin iç kesimlere kadar sokulabilmesidir.
*** Doğu Karadeniz Bölümünde yetiştirilebilmesi kış ılıklığı ile ilgilidir.
MUZ
Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuzda Akdeniz Kıyılarında tarımı yapılabilmektedir. Bugün tarımı daha çok Alanya – Anamur arasında gelişmiştir.
KAYISI: Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı D.Anadolu Bölgesi’nde Malatya-Elazığ çevresinde gelişmiştir.
BADEM
Kıraç arazilerde yetişebilmektedir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilmektedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde Niğde –Nevşehir çevresinde gelişmiştir.
SEBZECİLİK
Sebzeler çok fazla su isterler. Yurdumuzda sebze yetiştiriciliği en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir. Bu bölgeyi Ege ve Marmara Bölgeleri takip eder. En az geliştiği bölgemiz D.Anadolu bölgesidir. Sebebi yaz mevsiminin çok kısa sürmesidir. Ayrıca İç Anadolu Bölgesinde de sulama yetersizliğinden dolayı sebze tarımı gelişmemiştir.
*** Sebze tarımı seracılık faaliyetleri ile Akdeniz ve Ege Bölgelerinde bütün yıl yapılabilmektedir. Seracılığın buralarda gelişme sebepleri; kışların ılık geçmesi ve güneşli gün sayısının fazla olmasıdır.
YUMRULU BİTKİLER
PATATES
Alüvyal ve kumlu topraklarda iyi yetişir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir ( Nevşehir). Ayrıca Ödemiş-İzmir, Sakarya, Trabzon, Erzurum diğer önemli patates üretim merkezlerimizdir.
SOĞAN-SARMISAK
Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Bursa –Karacabey önemli soğan üretim merkezi iken Kastamonu da sarmısakta önemli merkezimizdir. Soğan-sarmısak tarımı bütün bölgelerimizde yapılabilir.
İTHAL ETTİĞİMİZ TARIM ÜRÜNLERİ: Pirinç, kahve , kakao, muz, kivi, ananas, hindistan cevizi, hurmadır.
ÖNEMLİ İHRACAT ÜRÜNLERİMİZ: Fındık, Antep fıstığı, pamuk , tütün, K.Üzüm, K.İncir, K.Kayısı, haşhaş gibi.
HAYVANCILIK
Tarımın bir kolu olan hayvancılık ; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi.
Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır.
Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.
HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN;
Hayvan Soyları İyileştirilmeli (Islah edilmeli)
Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey, Eskişehir-Çifteler.
Mera Hayvancılığı Yerine Ahır Hayvancılığı Geliştirilmeli
Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir. Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir.
Otlaklar Korunmalı
Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı geliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli.
Yem üretimi artırılmalı.
Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana)
Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli
Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı.
*** Türkiye’de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisi altındadır.
HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI:
BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK: (Sığır, at, eşek, katır, deve)
İNEK
Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Ş.Pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı.
MANDA
Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G.Marmara Bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir.
***Büyükbaş hayvancılık Doğu Bölgelerimizde mera hayancılığı şeklinde iken Batı Bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklindedir
KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK
KOYUN
Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye’nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz Bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu’dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve G.Doğu Anadolu Bölgeleri de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir.
Koyun Türleri:
Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir.
Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu’da yetiştirilir.
Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir.
KIL KEÇİSİ
Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
TİFTİK KEÇİSİ (Ankara Keçisi)
Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara- Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir.
***Sağılan ve kesilen hayvan sayısı az; üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken ; üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetişitiriciliği).
KÜMES HAYVANCILIĞI ( Tavuk , horoz, hindi, kaz, ördek,devekuşu)
Kümes hayvanları içinde en fazla yetiştirilen tavuktur. Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir.
ARICILIK
Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa,İzmir, Balıkesir,Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür.) ,Artvin , Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir.
Türkiye değişik iklim bölgeleri ve coğrafyasından dolayı çok zengin ve çeşitli arı florasına sahiptir. Bu özelliği nedeni ile Çin, ABD ve Meksika‘dan sonra koloni varlığı açısından 3.5 milyon adet koloni ile dünyada 4. sırada yer almaktadır. Türkiye’nin toplam bal üretimi 65.000 tondur. Bunun 4.000 – 8.000 tonu dış satıma gitmektedir. Halen 38.000 aile arıcılık yaparak, bal ve diğer arı ürünlerini üretmektedir. Bu ailelerin 10.000 adedi geçimini sadece arıcılıktan sağlamakta, diğer 28.000 aile ise yan gelir olarak arı ürünleri üretmektedir.
Ancak ülkede koloni başına ortalama bal verimi 15 – 17 kg civarında olup, arıcılıkta gelişmiş ülkelerdeki verimin 1 / 3′ ü kadardır.
İPEK BÖCEKÇİLİĞİ
İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.Marmara’da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir.
BALIKÇILIK
Alabalık Çiftliği
Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir.
Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri:
Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması.
Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı.
Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği.
Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol avcılığı gibi)
Denizlerimizdeki kirlenmenin önlenememesi.
Türkiye’de Balık Üretiminin Denizlere Göre Dağılışı:
- Karadeniz % 67
- Ege Denizi % 13
- Marmara Denizi % 11
- Akdeniz % 9
***Bodrum kıyılarında sünger avcılığı gelişmiştir.
***Japonya ve Norveç’te balıkçılık çok gelişmiştir. Sebepleri : Okyanus akıntılarının karşılaşım alanında olması, iklim ve yer şekillerinin tarımı olumsuz yönde etkilemesidir.
O R M A N C I L I K
Türkiye topraklarının %26 oranındaki bölümü orman rejimi altındadır. İyi vasıflı, verimli ormanların kapladığı alan yalnızca %13 gibi çok düşük bir miktarı oluşturmaktadır. Ülkede kişi başına düşen verimli orman alanı ise 0.14 hektardır.
Türkiye’de ormanların dağılışında en fazla yağış miktarı etkilidir. Yağışların fazla olduğu kıyı bölgeler orman bakımından da zengindir. Doğu Karadeniz kıyıları hariç tahrip edilen ormanların kendini yenilemesi yurdumuzun bir çok yerinde zordur.
Ormanlarımızın Coğrafi Bölgelere Göre Dağılış Oranları
- Karadeniz Bölgesi %25
- Akdeniz Bölgesi %24
- Ege Bölgesi % 17
- Marmara Bölgesi %13
- Doğu Anadolu Bölgesi %11
- İç Anadolu Bölgesi %7
- G.Doğu Anadolu Bölgesi %3
Ülkede ormancılık sektöründe kamu ve özel kesim olarak yılda ortalama 29 milyon metreküp dolayında odun imalatı yapılmaktadır. Bunun yaklaşık % 68’i yakacak odun olarak kullanılmaktadır. Yurtiçi arz açığının kapatılması için 1985 yılından bu yana her yıl önemli miktarlarda odun ithalatı yapılmaktadır.
Ormanların toz emici özelliği vardır.
Ormanların gürültüyü azaltıcı özelliği vardır.
Erozyonu ve sel oluşumunu önler.
Ormanlar; bir ısı tamponu gibi görev yapar. Sıcağı ve soğuğu dengeler. Yaz sıcaklığını 5-8.5 ºC azaltırken, kış sıcaklığını da 1.5-2.8 ºC arttırır. Kuru havalarda bile havanın nemini sabit tutar.
Ormanlar; birçok yabani hayvan ve kuşların yanı sıra, çeşitli yiyecekleri barındırması nedeniyle besin kaynakları açısından önemli bir ortamdır.
Ormanlar biyolojik dengeyi korur. Yapraklı ağaçlardan meydana gelen bir bir bölgede 50 kuş türü yaşayabilir.
Ormanlar; ağaçsız bir alana göre 8 kat fazla humus oluşturur ve toprak canlılarının yaşamasına olanak sağlar.
Ormanlar; egsoz ve benzeri zehirli gazları, kirli suları filtre ederek temizler.
Oksijen üretir. Ülkenin akciğeridirler.
Orman ürünleri, Asli Orman Ürünleri ve Tali Orman Ürünleri olmak üzere 2 kategori altında toplanmaktadır.
ASIL ORMAN ÜRÜNLERİ
Tomruk ,Tel ve Maden Direği ,Sanayi ve Kağıtlık Odun, Lif- Yonga Odunu Yakacak Odun gibi.
TALİ ORMAN ÜRÜNLERİ
Reçine, Çıra ,Sığla yağı ,Defne ,Şimşir Kök Odunu ,Kekik ,Ada Çayı ,Çam Fıstığı, her çeşit bitki soğanı ,Mantarlar, Kozalak gibi.
ORMANLARIN KORUNMASI
Orman yangınları önlenmeli .
Orman içinde ulaşımın çabuk sağlanabilmesi için yollar yapılmalı.
Eğitilmiş yangın söndürme ve haberleşme ekipleri bulundurmak.
Yangınların yayılmasını önlemek için yer yer boşluklar bırakmak.
Kaçak kesimler önlenmeli.
Orman içinde hayvan otlatmamak (kıl keçisi).
Yakacak olarak odun kullanımı azaltılmalı.
Orman köylerine yeni iş ve geçim kaynakları oluşturulmalıdır.
MADENCİLİK : Türkiye maden yatakları, çeşitlilik ve rezervleri bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Maden yatakları açısından birçok madende dünyanın en büyük rezervlerine sahiptir. Krom, mermer, trona ve manyezit gibi rezervlerin yanında dünya bor rezervlerinin üçte ikisi Türkiye’de bulunmaktadır.
DÜNYA MADENCİLİĞİNDE TÜRKİYE’NİN PAYI | |||
Maden Cinsi | Dünya Rezervi | Türkiye Rezervi**** | Dünyadaki Payı (%) |
Altın | 71 000 | 300 | 0,42 |
Antimuan | 4 695 000 | 106 306 | 2,26 |
Bakır | 610 000 000 | 2 279 210 | 0,37 |
Barit | 500 000 000 | 35 001 304 | 7 |
Boksit | 28 000 000 000 | 48 056 250 | 0,17 |
Bor***** | 420 000 000 | 150 000 000 | 36 |
Civa | 240 000 | 3 820 | 1,59 |
Çinko | 330 000 000 | 2 294 479 | 0,69 |
Demir | 124 000 000 | 82 458 | 0,07 |
Diatomit | 2 000 000** | 44 224 | 2,21 |
Feldspat | 1 250 000* | 239 305 | 23,93 |
Florit | 310 000 | 1 523 | 0,49 |
Gümüş | 420 000 | 6 062 | 1,44 |
Krom | 7 500 000 000 | 30 370 182 | 0,4 |
Kurşun | 120 000 | 860 | 0,72 |
Kükürt | 3 500 000 | 200 | 0,01 |
Linyit | 524 131*** | 7 965 | 1,52 |
Manyezit | 3 400 000 | 50 116 | 1,47 |
Manganez | 5 000 000 | 1 576 | 0,03 |
Sodyum Sülfat | 4 600 000 | 13 395 | 0,29 |
Stronsiyum | 12 000 000 | 210 123 | 1,75 |
Talk | 1 124 000 | 479 | 0,04 |
Taş Kömürü | 519 733*** | 1 127 | 0,22 |
Toryum | 1 400 000 | 912 | 0,07 |
Trona | 40 000 000 | 130 658 | 0,32 |
Tungsten | 3 300 000 | 36 719 | 1,11 |
Kaynak: Mineral Commodity Summaries 1997
* Mineral Facts of Problems 1995
** Industrial Minerals, Minerals Year Book çeşitli sayıları
*** WEC Survey Of Energy Resources 1994
**** MTA Genel Müdürlüğü, Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı
***** Dünya bor rezervleri spekülasyon amacıyla gerçeği yansıtmadığından, kaynak olarak
kullanılan ”Mineral Commodity Summaries1997” de bor rezervlerimizin payı %36 olarak
görülmektedir. Ancak Dünya bor rezervlerinde Türkiye’nin payının %70 civarında olduğu
sanılmaktadır.
Ülkede madencilik faaliyetlerinin başlangıcı,1810’lu yıllara kadar gitmektedir. Bakır üretimine 1812, kömür üretimine 1849 yılında başlanmıştır. Krom yatakları ise 1848 yılında bulunmuş, bu madenin ileri teknoloji ile değerlendirilmesine 1930 yılında başlanmıştır. Madenciliğin büyük yatırımlar gerektirmesi ve özel sermayenin sınırlı olması sebebiyle, 1933 yılında dönemin Ekonomi Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan “Petrol Arama ve İşletme İdaresi” ve “Altın Arama ve İşletme İdaresi” adıyla iki kuruluş meydana getirilmiştir. Bu kuruluşlar yerlerini 1935 yılında kurulan “Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü”ne bırakmışlardır.
Bir Madenin İşletilebilmesi İçin; Rezervi (miktarı) fazla olmalı. Tenör oranı (yataklarda bulunan filizlerdeki maden oranı) yüksek olmalı. Ulaşım düzgün olmalı. Kolay işletilebilir olmalı. Sermaye ve teknolojik imkan gereklidir.
Taşkömürü: Batı Karadeniz’deki Zonguldak-Ereğli havzasında bol miktarda bulunan taşkömürü, 1937 yılında devletleştirilmiş ve kalori değeri yüksek olduğu için uzun yıllar evlerde yakacak olarak kullanılmıştır. Daha sonra alınan bir kararla sadece sanayide kullanılmaya başlanmıştır. Taşkömürü rezervi 1.1 milyar tondur. Bunun yaklaşık %82’si kok kömürü elde edilebilecek özelliktedir. Yıllık ortalama 2.5 milyon tondan fazla taşkömürü üretilmektedir.
Linyit :Türkiye’nin hemen her bölgesinde linyit yataklarına rastlanmaktadır. Bilinen linyit yataklarının en önemlilerini Afşin-Elbistan, Muğla, Soma, Tunçbilek, Seyitömer, Beypazarı ve Sivas havzaları oluşturmaktadır. Ülkenin toplam linyit rezervleri 8.4 milyar tondur.Yıllık linyit üretimi 60-65 milyon ton civarındadır. Ülke linyit rezervleri bakımından dünyada yedinci ve üretim sıralamasında ise altıncı durumdadır. Linyit madenciliğinin ekonomiye katkısı esas itibariyle enerji üretimi alanında olmaktadır.
Petrol : Ham petrol ise Türkiye’de ilk defa 1940 yılında Güneydoğu Anadolu’da Raman Dağı eteklerinde bulunmuştur. Daha sonraki yıllarda yeni petrol kuyuları açılmış ve ham petrol üretimi 1980 yılında 2 milyon 370 bin ton olmuştur. 1991-1993 yılları arasında yıllık bazda 4 milyon metrik tonu geçen ham petrol üretimi, 1998 yılında 3 milyon 224 bin metrik ton olarak gerçekleşmiştir. Ham petrol üretiminde sağlanan artışlar, büyük ölçüde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda sağlanmıştır. Ayrıca yurtdışında petrol arama ve üretimine yönelik girişimlerde de bulunulmaktadır. Bu kapsamda Mısır ve Kazakistan‘da ortak arama sonucu tespit edilen sahalarda, sınırlı da olsa, petrol üretimi çalışmaları sürdürülmektedir.
Demir Cevheri: Ağır sanayinin en önemli hammaddesi olan demir cevheri, başta İç Anadolu’da Sivas ve Kayseri illeri olmak üzere, ülkenin çeşitli yörelerinde çıkarılmaktadır. Yıllık üretim 6 milyon tonun üzerindedir.
Mermer: 5.2 milyar metreküp mermer rezervine sahip olan ülkede, mermer sektöründe entegre üretim yapan tesislerin artmasıyla işlenmiş mamul üretiminde büyük artışlar sağlanmıştır. Nitekim madencilik sektöründe mermer ve sert taş ihracatı ilk sırayı almaktadır. Ülkenin toplam doğal taş ihracatı ise 1998 yılında 128.52 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Krom: 40 milyon ton krom rezervi bulunan ülkede üretilen kromun büyük bir bölümü hammadde, bir miktarı da ferrokrom olarak ihraç edilmektedir.
Trona: Dünyanın en büyük ikinci trona yatağı 1979 yılında Ankara Beypazarı’nda tesbit edilmiştir. 240 milyon tonluk bu kaynağın ekonomiye kazandırılması için çalışmalar devam etmektedir.
DEPREMLER
Deprem, yer sarsıntısıdır. İnceleyen bilim sismoloji, ölçen alet sismoğraftır. Şiddeti Richter Ölçeğine göre belirlenir.
Depremin kaynağını aldığı yere İç merkez (Hiposantr),yer yüzünde buna en yakın noktaya da dış merkez (Episantr) denir.
Okyanus veya deniz diplerinde olan depremin etkisiyle dev dalgalar oluşur. Bunlara Tsunami denir.
Oluşumlarına Göre Depremler
1)Çöküntü Depremleri: Yer altındaki mağaraların veya maden ocaklarının çökmesi ile oluşan depremlerdir.
2)Volkanik Depremler : Volkanizma olayı sonucunda etkili olan depremlerdir.
3)Tektonik Depremler: Kıta ve dağ oluşumu hareketleri sırasında yer kabuğunda meydana gelen sıkışma ve kırılmalar sırasında olur. En fazla görülen deprem çeşididir. Etki alanı çok geniştir.
Not: Dünya üzerindeki volkanik alanlarla; deprem bölgeleri, fay hatları, genç kıvrım dağları ve sıcak su kaynakları arasında bir paralellik vardır. Sebebi bu alanlarda yer kabuğunun hareket halinde olmasıdır.
Türkiye’deki Deprem Bölgeleri
1)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı: Saroz körfezinden başlar, Marmara denizinden geçtikten sonra Kuzey Anadolu Dağlarının güneyini takip ederek Van Gölünün kuzeyine doğru uzanır.
2)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Güney Marmara’dan başlar Ege Bölgesindeki çöküntü ovalarını takip eder.
3)Güney Anadolu Deprem Kuşağı: Hatay’dan başlar, Güney Anadolu Toroslarını takip ederek Van gölünün güneyine doğru devam eder.
Deprem Tehlikesinin En Az Olduğu Alanlar:
1)Konya, Karaman, Taşeli Platosu ve İçel çevresi.
2)Mardin-Şırnak çevresi.
Dünya Üzerindeki Deprem Bölgeleri
1)Atlas Okyanusunun orta kesimi,
2)Akdeniz ve çevresi
3)Büyük Okyanus çevresi (En fazla bu bölgede görülmektedir. Sebebi katı haldeki yerkabuğunun (Sial) ince ve zayıf olmasıdır.)
Deprem Tehlikesinin Az Olduğu Yerler
- K.Batı Avrupa-Grönland adası
- Asya’nın kuzeyi (Sibirya)
- Kanada’nın K.Doğusu
4.Güney Afrika
Depremlerin Meydana Getireceği Zarar Derecesinde;
1)İç ve dış merkezlere olan uzaklık,
2)Depremin süresi ve şiddeti,
3)Zeminin özelliği,
4)Konutlarda kullanılan yapı malzemesinin özelliği etkilidir.
Depremlerden Korunma Yolları
1)Fay hatları üzerinde büyük yerleşim merkezleri kurulmamalı ve yüksek katlı binalar yapılmamalı.
2)Binalardaki yapı malzemesi ve yapı tekniği sarsıntılara dayanıklı olmalıdır.
3)Deprem konusunda halk eğitilmelidir.
4)Binaların yapıldığı zemin sağlam olmalı. Yer altı suyu bakımında zengin olan alüvyal alanlara çok katlı bina yapılmamalıdır.
5)Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı. Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır.
6)Bina dışında ise ağaç, duvar ve elektrik telleri gibi devrilebilecek şeylerden uzak durmalıyız.
7)Deprem sırasında mümkünse, yanan sobalar söndürülmeli,elektrik ve su kapatılmalıdır
Kapalı Havza: Sularını denizlere kadar ulaştıramayıp kuruyan veya göle dökülüp kalan
akarsulardır. Kapalı havzaların oluşmasında; yer şekillerinin oluşumu ve iklim etkilidir.
Kapalı havzalar genellikle iç kesimlerde, kurak iklim bölgelerinde görülür. Açık havzalar
ise kıyı kesimlerde ve nemli iklim bölgelerinde görülür.
Türkiye’deki başlıca kapalı havzalar; Van gölü, Tuz gölü, Göller yöresi, Konya ovası, Eber kapalı havzası gibidir.
Kapalı Havza: Sularını denizlere kadar ulaştıramayıp kuruyan veya göle dökülüp kalan
akarsulardır. Kapalı havzaların oluşmasında; yer şekillerinin oluşumu ve iklim etkilidir.
Kapalı havzalar genellikle iç kesimlerde, kurak iklim bölgelerinde görülür. Açık havzalar
ise kıyı kesimlerde ve nemli iklim bölgelerinde görülür.
Türkiye’deki başlıca kapalı havzalar; Van gölü, Tuz gölü, Göller yöresi, Konya ovası, Eber kapalı havzası gibidir.
Boğaz (yarma ) vadi: Akarsular tarafından dağların enine yarılması sonucu oluşan ve
profilleri “u” harfine benzeyen vadilerdir. Türkiye’de en fazla Karadeniz ve Akdeniz
Bölgelerinde görülür. Kıyı ile iç kesim arasında önemli geçit yollarıdır.
Kanyon Vadi: Oluşumu boğaz vadilere benzer. Fakat kalkerli arazi üzerinde oluştukları için yamaçları basamak basamak düzlüktür. Ör: Göksu vadisi ve Köprülü kanyonu. Dünyanın en
büyük kanyonu A.B.D’de Colorado kanyonudur.
Tabanlı vadi:Akarsu yatak eğiminin az olduğu alanlarda yana aşındırmanın etkisiyle oluşur.
Ör: Ege Bölgesi akarsu vadilerinde olduğu gibi.
MENDERES (BÜKLÜM): Akarsu yatak eğiminin az olduğu alanlarda , akarsuyun büklümler yaparak akması sonucu oluşurlar.
Menderesler oluşturan bir akarsuyun özellikleri
1) Yatak eğimi azdır.
2) Akış hızı azdır.
3) Aşındırma gücü azalmıştır.
4) Boyu uzamıştır.
5) Sık sık yatak değiştirir.
6) Hem aşındırma hem de biriktirme yapar.
*Akarsularda menderes olayı en fazla Ege Bölgesinde görülür.
PERİBACALARI: Volkanik arazilerde ( kalın tüflü arazilerde) sel aşındırması sonucu oluşur.
Tüfler içindeki lavlar yüzeyi kaplayarak akan sel sularının aşındırıcı etkisine karşı
altlarındaki tabakaları korurlar. Zamanla çevresine göre aşınmamış yer şekilleri oluşur.
Bunlara peribacaları denir. Ör: Ürgüp, Göreme, Avanos, ıhlara Vadisi çevresinde (Nevşehir) görülür.
KIRGIBAYIR (Badlands: Kötü arazi): Eğimin fazla , bitki örtüsünün seyrek olduğu milli,
tüflü arazilerde sel sularının araziyi çok sık bir şekilde yarması ile oluşan yer şekilleridir.
En fazla İç Anadolu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde görülür.
PLATO: Akarsular tarafından derince yarılmış yüksek düzlüklere denir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde görülür.
İç Anadolu Bölgesi: Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Bozok, Uzun yayla.
Akdeniz Bölgesi: Taşeli ve Teke platoları.
G.Doğu Anadolu Bölgesi: G. Antep ve Ş.Urfa platoları
Doğu Anadolu Bölgesi: Erzurum-Kars platoları.
Ege Bölgesi:Bayat (Yazılı kaya ) platosu
Delta ovası:Akarsuların denize döküldüğü yerde taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle
oluşan düzlüklerdir. Ör: Çukurova, Bafra, Çarşamba, Göksu gibi.
Delta ovasının oluşabilmesi için:
1) Döküldüğü deniz sığ olmalı (kıta sahanlığı geniş olmalı) .
2) Kıyı akıntısı olmamalı.
3) Gel-git olayı kuvvetli olmamalı.
4) Bol miktarda alüvyon taşınmalı.
*Kuzey batı akarsularının hiç birisi döküldüğü yerde delta ovası oluşturamaz. Sebebi gel-git
olayıdır.
*Türkiye’de gel-git olayının etkili olmadığına kıyılarda oluşan delta ovaları delil olarak gösterilebilir.
TÜRKİYE AKARSULARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
1)Yatak eğimleri fazladır. Bunun sonucunda; *Akış hızları fazladır. *Aşındırıcı etkileri fazladır. *Enerji potansiyelleri yüksektir. *Ulaşıma elverişli değillerdir.
2)Rejimleri düzensizdir.
3)Akımları düşüktür. Yağışların az, havzalarının dar olmasından dolayı.
4)Boyları kısadır. Türkiye’nin bir yarım ada olması ve dağların kuzeyde ve güneyde kıyıya paralel olmasıdır.
5)Denge profiline kavuşmamışlardır. Türkiye’nin bugünkü yer şekillerinin yakın bir
dönemde oluşmuş olmasıdır.
6)Ulaşıma elverişli değildirler. Yatak eğimlerinin fazla , akımlarının düşük , rejimlerinin
düzensiz olmasından dolayıdır. Üzerinde kısıtlı da olsa ulaşımın tek yapılabildiği
akarsuyumuz Bartın Çayıdır.
7)Akarsularımızdan daha çok enerji üretiminde, içme ve sulama suyu elde edilmesinde yaralanmaktayız.
Fay Kaynağı: Fay hattı boyunca yeryüzüne çıkan kaynaklardır. Halk arasında bu
kaynaklara ılıca, kaplıca,çermik, içme ve maden suları denilmektedir.
Ör: Manisa (Kurşunlu, Urganlı, Alaşehir, Demirci), Denizli (Pamukkale, Karahayıt,
Sarayköy, Buldan), Kütahya (Simav),Balıkesir (Edremit, Gönen), Sivas (Balıklı Çermik)
gibi merkezlerde vardır. Bu yerlerin ortak özelliği yer yapılarının özelliğidir.
Kolay eriyebilen kayaların (kalker, jips,kayatuzu) kimyasal yolla erimesi ve tekrar
çökelmesi ile oluşan yer şekilleridir. En fazla Akdeniz Bölgesin’de görülür. Sebebi kalkerli
arazinin geniş yer tutmasıdır
Kimyasal Aşınım Şekilleri:
- Lapya: Kalkerli arazilerde yağmur ve kar sularının kimyasal aşındırması ile oluşan oluk
şeklindeki yarıntılardır. En fazla Batı Toroslar’da görülür. Karstik şekillerin en küçüğüdür.
- Dolin: Kalkerli arazilerde erime ve çökme sonucu oluşan tava şeklindeki çukurluklardır.
Lapyaların birleşmesiyle oluşurlar.
- Uvala: Dolinlerin birleşmesi ile oluşan daha büyük çukurluklardır.
- Polye (gölova): Uvaladan daha büyük karstik erime ve tektonik çöküntü alanlarıdır.
Ör: Elmalı, Kestel, Tefenni, Gölhisar, Acıpayam, Korkuteli, Muğla Ovaları.
- Obruk: Kalkerli arazilerdeki mağara tavanlarının çökmesiyle oluşan derin doğal
kuyulardır. Ör: Cennet-Cehennem Obrukları (İçel),Kız Ören Obruğu (Konya) .
- Düden: Yerüstü sularının yeraltına daldığı veya yer altı sularının yüzeye çıktığı doğal
kuyulardır. Ör: Düden Suyu’nda olduğu gibi.
- Mağara: Kalkerli arazilerde yer altı sularının kimyasal aşındırması ile oluşan
yeraltındaki boşluklardır. Ör: İnsuyu (Burdur), Karain-Damlataş(Antalya), Narlıkuyu,
Cennet-Cehennem ve Astım Mağaraları (İçel).
- Çıkmaz Vadi (Kör vadi): Bu vadilerde akarsu bir mağara veya düdene dalarak kaybolur.
Yani vadi bir düden veya mağara ile son bulur.
Kimyasal Birikim Şekilleri:
- Traverten: Yer altı suları içinde erimiş halde bulunan kalkerin suların yüzeye çıktığı
yerde çökelmesi ile oluşan yer şekilleridir. Çökelme olabilmesi için su içindeki CO2
uçması gerekir. Ör: Pamukkale(Denizli).
- Sarkıt-Dikit-Sütun: Kalkerli arazilerdeki mağara tavanından damlayan yer altı suları
içindeki erimiş haldeki kalkerin çökelmesi ile oluşur. Çökelme tavanda olursa Sarkıt,
tabanda olursa Dikit , birleşirlerse Sütun oluşur. Ör: Damlataş mağarasında olduğu gibi.
GÖLLER
Kara içlerindeki çukurlukları dolduran durgun sulara göl denir.
Göllerin Özelliğinde (acı, tuzlu, tatlı olmasında) Etkili Faktörler
- Gölün büyüklüğü ve derinliği:Büyüklük ve derinlik arttıkça tuzluluk azalır.
- Gölün gideğeninin olup olmaması: Göl sularını bir gideğen ile boşaltabiliyorsa suları
tatlı olur.
- İklim: Nemli iklim bölgelerinde göllerin tuzluluğu daha azdır. Genelde tatlı suludurlar.
- Göl çanağını oluşturan kayaların özelliği
OLUŞUMLARINA GÖRE GÖLLER
1.Tektonik Göller: Yer kabuğu hareketleri ile oluşan çukurlukları dolduran sulardır. En
fazla Doğu Afrika’da görülür. Yurdumuzda ise Tuz G., Manyas (Kuş g.), Ulubat, İznik,
Sapanca, Akşehir, Beyşehir, Burdur, Eber, Hazar, Ilgın gölü gibi.
2.Karstik Göller: Karstik bölgelerdeki çukurlukları dolduran durgun sulardır. Ör: Salda,
Suğla, Kestel, Avlan, Kovada gölleri gibi.
3.Buzul Gölleri: Yurdumuza bazı yüksek dağların üst kısmında görülür (Cilo, Sat, Ağrı,
Tendürek, Süphan, Kaçkar, Uludağ, Erciyes, Bolkar, Aladağlar,Bey dağları gibi). Dünya
üzerinde en fazla Kuzeybatı Avrupa’da görülür. Ayrıca Kanada’nın güneyi ile A.B.D’nin
kuzeyindeki göller buna örnektir.
4.Volkanik Göller: Yurdumuzda Nemrut, Meke Tuzlası (Konya –Karapınar),
Gölcük (Isparta), Acıgöl (Konya) gölleri buna örnektir.
5.Doğal Set Gölleri
Heyelan Set Gölü: Tortum, Sera, Abant, Yedi Göller.
Alüvyon Set Gölü: Marmara, Bafa(Çamiçi), Köyceğiz, Eymir, Mogan
Kıyı Set (Lagün): B. Ve K. Çekmece Terkos (Durusu) ,Akyatan, Balıklı, Simenlik
Volkanik Set: Van ,Erçek, Nazik, Balık, Çıldır.
Buzul (Moren set) Set : En fazla K.Batı Avrupa’da görülür.
6.Yapay Set : Baraj gölleri buna örnektir. Yurdumuz akarsuları üzerinde baraj kurmaya
en elverişli bölgemiz D.Anadolu, en elverişsiz bölge Marmara Bölgesi’dir. Hidro elektrik
potansiyeli en fazla olan bölgemiz D.Anadolu Bölgesidir.
Barajların Yapılış Amaçları
Enerji üretmek,
İçme ve sulama suyu sağlamak,
Taşkınları önlemek,
Balıkçılık
*** Türkiye’nin bugünkü yer şekillerinin oluşmasında en az etkili olan dış kuvvet buzullardır.
DALGALAR
Rüzgarların etkisiyle deniz ve göl yüzeylerinde meydana gelen salınımlardır. Dalga boyun rüzgarın hızı arttıkça artar. Dalgalar ayrıca denizlerde meydana gelen volkanizma ve depremlerin etkisiyle de oluşur. Bu dalgalara Tsunomi dalgası denir.
Dalgalar sığ kıyılarda (kıta sahanlığının geniş olduğu) biriktirme, derin kıyılarda ise
aşındırma yapar.
Dalga Aşınım Şekilleri
Falez( Yalıyar): Dağların kıyıya paralel uzandığı alanlarda dalgaların yamacın altını oyması ve üst kısmın çökmesiyle oluşan yer şeklidir. Yurdumuzda Doğu ve Batı Karadeniz kıyıları ile , Teke yarımadası, Taşeli Platosu ve Tekirdağ-İstanbul arasında görülür.
Dalga Biriktirme Şekilleri
1.Kumsal (Plaj): Dalgaların aşındırarak taşıdığı malzemeleri sığ kıyılarda biriktirmesiyle
oluşan kum depolarıdır.
2.Kıyı Oku: Dalgaların taşıdığı malzemeleri deniz içinde veya kıyıya paralel bir şekilde
biriktirmesiyle oluşan yer şeklidir.
3.Kıyı Kordonu (setti) : Kıyı oklarının koy ve körfezin ağız kısmını kapatacak kadar büyümesiyle oluşan yer şeklidir.
4.Tombolo (saplı ada): Kıyı yakınında bulunan ada ile kara arasında dalgaların getirdiği
malzemeleri biriktirmesi sonucu ada karaya bağlanır. Böyle oluşan yer şekline denir.
Ör: Kapıdağ Yarımadası.
GEL-GİT (MED-CEZİR)
Ay ve güneşin çekim kuvveti ile deniz , göl yüzeylerinde oluşan kabarma –alçalma hareketidir. Gel-git olayında Ay’ın etkisi daha ( Dünyaya daha yakın olduğundan,) fazladır.
Ay günü ile güneş günü arasındaki 50 dk. lık farktan dolayı gel-git olayı her gün bir önceki güne göre daha geç gerçekleşir.
Ay ve Güneşin etkisiyle gün içinde iki yükselme ve iki alçalma hareketi olur.
*Yeniay ve Dolunayda büyük gel-git, ilk ve son dördünde küçük gel-git yaşanır.
*Kabarma ve alçalma arasındaki seviye farkına gel-git genliği denir. Gel-git genliği iç denizlerde azdır (40-50 cm). Okyanus kıyılarında fazladır (10-12 m).
Türkiye’yi çevreleyen denizler bir iç deniz olduğu için gel-git olayının etkisi azdır.
*Gel-git olayının etkisiyle akarsuların ağız kısmında oluşan doğal limanlara Haliç denir. Yurdumuzda haliç oluşumu yoktur.
AKINTILAR
1.Dalga Akıntısı
- Gel-git akıntısı
3.Yoğunluk (tuzluluk) ve seviye farkı akıntısı: Denizlerin boğazlarla birbirine
bağlandığı yerlerde görülür. Ör: Yurdumuzda, Karadeniz’den Akdeniz’e doğru üst akıntı ,
Akdeniz’den de Karadeniz’e doğru alt akıntı olması.
4.Okyanus Akıntıları: Muson rüzgarları ve sürekli rüzgarların etkisiyle okyanuslarda
meydana gelen hareketlerdir.
*Okyanus akıntılarının karşılaşma alanlarında balıkçılık çok gelişmiştir. Sebebi;
balıklar için önemli besin kaynağı olan planktonların çok fazla olmasıdır. Ayrıca sis
olayı da fazla olur.
KIYI TİPLERİ
Kıyıların Şekillenmesinde Etkili Faktörler:
- Dalgalar
- Akıntılar
- Gel-git
- Akarsular
- Buzullar
- İç kuvvetler
- Kıyıdaki dağların uzanış biçimi
- Canlılar (Mercanlar) (en az etkili)
- Rüzgarlar (Dolaylı etkiye sahip)
KIYI TİPLERİ
- ENiNE KIYILAR: Dağların kıyıya dik uzandığı yerlerde görülür. Ör: Ege Bölgesi
Kıyıları (Edremit-Kuşadası arası). Bu kıyılarda; girinti-çıkıntı fazladır. Kıta
sahanlığı geniştir. İç kesimlere ulaşım kolaydır. Limanların Hinterlandı geniştir. Deniz
etkisi iç kesimlere kadar sokulabilir.
- BOYUNA KIYILAR: Dağların kıyıya paralel uzandığı yerlerde görülür. Ör:Karadeniz ve
Akdeniz Kıyıları. Bu kıyılarda; girinti-çıkıntı azdır. Doğal limanlar azdır ve hinterlandları
dardır. İç kesimlere ulaşım zordur. Dalga aşındırması ile falez oluşumu fazladır. Kıyı ile iç
kesim arasında iklim, bitki örtüsü, ekonomik faaliyetlerde farklılık fazladır.
- RİA TİPİ KIYILAR: Akarsu vadilerinin deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.
Ör: İstanbul-Çanakkale Boğazları, Haliç ve G.Batı Anadolu Kıyılarıdır.
- DALMAÇYA KIYI TİPİ: Kıyıya paralel uzanmış dağların çukur kısımlarının deniz suları
altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Dağların yüksek kısımları kıyıda adaları oluşturur.
Ör:Adriyatik denizinde Dalmaçya kıyıları (eski Yugoslavya kıyıları). Yurdumuzda
Antalya- Kaş kıyıları buna örnektir.
- LİMANLI KIYILAR: Geniş tabanlı vadilerin veya koy-körfezlerin deniz suları altında
kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Ör:Karadeniz’in kuzeyindeki kıyılar (Odessa, Dinyeper, ) buna
örnektir. Yurdumuzda ise B. ve K. Çekmece kıyıları böyle kıyılardandır.
- HALİÇ (ESTUAR) TİPİ KIYILAR: Gel-git olayının etkisiyle akarsu ağızlarında oluşan
kıyılardır. Kuzeybatı Avrupa kıyılarındaki önemli limanlar buna örnektir. Yurdumuzda
yoktur.
- FİYORT TİPİ KIYILAR: Buzul vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan kıyılardır. Bu
kıyılara en iyi örnek İskandinav Yarımadasındaki kıyılar gösterilebilir. Eğer kıyıda adalar
var ve kıyının girintisi- çıkıntısı fazla ise bu tür kıyılara Skyer tipi kıyılar denir.Ör:Norveç
kıyıları
- RESİF KIYILARI: Mercan iskeletlerinin üst üste birikmesiyle oluşan kıyı tipidir.
Ör:Mercan adaları kıyıları (Avustralya Kıtasının doğusunda).
Türkiye , kuzey yarım kürede ,Asya ,Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine çok yaklaştığı bir yerdedir. Avrupa ve Asya arasında doğal bir köprü görevini üstlenen Türkiye ,Asya’da yer alan geniş topraklarına Anadolu , Avrupa’daki topraklarına ‘da Trakya adı verilir.
Üç taraftan denizlerle çevrili olan Türkiye kuzeyinde Karadeniz , güneyinde Akdeniz, batısında Ege Denizi bulunur. Türkiyenin komşuları ise, doğuda Gürcistan,Ermenistan, Nahçıvan-Azerbaycan ve İran; güneyde İrak ve Suriye; kuzeybatıda Yunanistan ve Bulgaristan’dır. Türkiye 26 ve 45 doğu meridiyenleri ile 36 ve 42 kuzey paralelleri arasında yer alır.
BOYUTLARI VE YÜZÖLÇÜMÜ
Türkiye doğu batı doğrultusunda uzanan bir diktörtgen şeklindedir. Doğudaki en uç noktası Türkiye-İran ve Nahçıvan sınırlarının kavşak noktasıdır. En batı ucu ise, Gökçeada’daki Avlaka Burnu’dur. Kuzeydeki en uç noktası, Sinop ilindeki İnceburun, en güney ucu da , Hatay ilindeki Beysun köyüdür. Türkiyenin eni 680 kilometre, boyu ise 1565 kilometredir. Türkiye 814.578 kilometrekarelik yüzölçümüne sahiptir.
DAĞLAR
Kuzeyde , Karadeniz kıyıları boyunca uzanan dağlara Kuzey Anadolu Dağları adı verilir. Bunların başlıcaları , kıyıda Küre, Canik ve Doğu Karadeniz Dağları, daha doğuda yer alan Kop ve Mescit dağlarıdır.
Güneyde ise, Toros Dağları adı verilen ve kendi içinde üç kısma ayrılan dağ sırası uzanır. Batı Toroslar, Antalya Körfezi çevresinde yer alır. Akdağlar ve Beydağlar en önemlileridir. Orta Toroslar, Taşeli Platosu’ndan başlayıp kuzeydoğuya doğru uzanırlar. Bolkar Dağları, Aladağlar ,Tahtalı ve Binboğa Dağları en önemlileridir. Güneydoğu Toroslar, Nur(Amanos) Dağları ile başlayıp, Doğu Anadolu Bölgesinin güneyinde bir yay çizerek, İrak-İran sınırına kadar uzanan sıradağlarıdır. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi , Kuzey Anadolu Dağları ile Toros Dağları birbirine çok yaklaşırlar ve geniş, dağlık bir alan oluştururlar. Burada yer alan en önemli dağlar, kuzeyde Allahuekber Dağları , ortada Karasu-Aras Dapları, güneyde de Güneydoğu Toroslar’dır. Ağrı, Tendürek,Süphan, Nemrut bu bölgede yer alan volkanik dağlara örnektir. Bölgede yer alan Ağrı Dağı aynı zamanda yurdumuzun en yüksek dağıdır (5137 m). Batı Bölgede yer alan dağlar ise , kıyıya dik olarak uzanırlar.
En önemlileri, Kaz Dağı, Boz Dağları ve Aydın Dağları ‘dır. Bu bölgede iç kesimlerinde ise, Murat Dağı ve Emirdağ yer alır. Kuzeybatı, güneydoğu ve iç bölgede oldukça alçak bir görünüme sahiptir. Kuzeybatıta yer alan Yıldız Dağları , güneydoğuda volkanik bir dağ olan Karacadağ ile iç kesimlerdeki Elmadağ, Sündiken dağları ile Erciyes, Melendiz ve Hasan Dağı en önemli dağlardır.
TARIM
Türkiye çok değişik ürünlerin yetiştirildiği bir tarım ülkesidir. Karadeniz Bölgesi her mevsim yağışlı iklimiyle özellikle çay, fındık ve mısır üretiminde başta gelen bölgedir. Bunun yanı sıra balıkçılık , özellikle de hamsi bölge ekonomisi için önemlidir.
Marmara Bölgesi, özellikle Trakya , ayçiçeği üretiminde son derece önemli bir paya sahiptir. Marmara’nın güney ve batısında zeytincilik de önemlidir. Adapazarı ise yetiştirdiği patatesleri ile ünlüdür. Bu bölgede küçük ve büyükbaş hayvancılığın yanı sıra Trakya ‘da mandıracılık da gelişmiştir.
Ege Bölge’sindeki Gediz , Küçük ve Büyük Menderes ovalarında yetiştirilen haşhaş,turunçgiller,sebze ve meyve,özellikle de incir,bölge ekonomisine büyük katkı sağlar. Bu bölgedeki Manisa ili yetiştirdiği karpuzlarla ün kazanmıştır.
Akdeniz Bölgesi’nin tarımsal ürünleri narenciyeye dayanır. Ayrıca Türkiye’nin en verimli ovası olan Çukurova pamuk üretiminde ülkede ilk sıradadır. İsparta ‘da da gül üretimi bölge ekonomisine katkı sağlamaktadır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Antep fıstığı ,üzüm,tahıl, Düyarbakır ve çevresinde karpuz yetiştirilir. Bölgede arıcılık da önemlidir.
Doğu Anadolu Bölgesinde ise büyükbaş hayvan yetiştiriciliği geçim kaynaklarının başında yer alır. Bunun yanı sıra tahıllar ve şekerpancarı ,bölge ekonomisine katkı sağlar. Kayısı da Malatya ‘nın simgesi haline gelmiştir.
İç Anadolu Bölgesi Türkiye’nin tahıl ambarıdır. Özellikle Konya, tek başına ülkenin en önemli buğday üretim merkezidir. Meyve, sebze ve şekerpancarı üretimi ile küçükbaş hayvan besiciliği bölgenin diğer gelir kaynaklarındandır.
ENDÜSTRİ
Türkiye , 1950’li yılların sonuna kadar, ağırlıklı olarak tarıma dayalı bir ekonomiye sahipti. 1960 yılından sonra planlı ekonomiye geçip ve tarımsal alandaki teknolojik ilerlemeler sonucu sanayi alanında önemli bir canlanma başladı. Bugün ülkede imalat,madencilik ve enerji alanında önemli yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Özellikle Marmara Bölgesi, İstanbul,İzmit ve Bursa civarında imalat ve montaj sanayi gelişmiştir. Ülkenin yeraltı kaynakları da oldukça zengindir. Özellikle Zonguldak ve civarında kömür madenleri,Murgul’da bakır işletmeleri, İskenderun ‘da demir ve Batman’da petrol üretimi önemlidir. Bunların dışında krom,kurşun,tuz,civa gibi diğer madenler de sayılabilir. Enerji alanında da özellikle termik ve hidroelektrik santraller ülkenin enerji ühtiyacını karşılamaktadır.
TURİZİM
Türkiye son yıllarda turizim açısından çok önem kazanmıştır. Ilıman iklimi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra,tarihsel ve arkeolojik bakımdan da çok önemli bir ülke olan Türkiye, bu alanda yeni yatırımlarla ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Karadeniz Bölgesinde yer alan Sümela manastırı,Marmara Bölge’sinde Truva antik kenti, Ege’de Bergama ve Efes , Akdeniz’de Aspendos , batık kent kekova yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.
batıda gürcistan he iyimiş :S