
Muhasebe
- İŞLETME VE MUHASEBE:
1.1. İŞLETMENİN VARLIKLARI VE BU VARLIKLARIN ELDE EDİLDİĞİ
KAYNAKLAR:
İşletme ile ilgili olarak üretim faktörlerini bilinçli ve sistemli olarak bir araya topladığı söylenebilir. O halde bir işletmenin varolabilmesi için üretim faktörlerine sahip olması gerekir. Üretim faktörleri emek, sermaye, tabiat unsurlarıdır. Girişimci bu unsurların tamamlayıcısıdır.[1]
Üretim faaliyetine olanak sağlayacak olan üretim faktörlerini biraraya getirebilmek için ya o faktörlerin tamamına veya bir kısmına yahut da bu faktörleri biraraya getirecek güçte ve akılcılıkta bir araca, paraya sahip olmak gerekir.[2]
O halde işletmenin, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak malların veya hizmetlerin üretiminde bulunabilmesi hatta bir bakıma varolabilmesi için bazı varlıklara sahip olması şarttır.[3]
İşletme sahibinden ayrı, kendine öz kişiliği olan işletme, kuruluşta, ancak başka kişilerin vermesi ile varlıklara sahip olabilir. Diğer bir deyişle, işletmenin elinde bazı varlıklar var ise bunlar muhakkak diğer kişiler ( gerçek yada tüzel ) tarafından verilmiştir. Bu nedenle varlıklar ile varlıkların kaynakları arasında bir ilişki ve değerce ( tutar yönünden ) bir eşitlik mevcuttur.[4]
Kuruluşta işletmeye varlık veren kimseler genellikle işletme sahipleridir. Sonraki safhalarda işletme borçlanarak da varlıklarını artırabilir. Bu durumda da toplam varlıklar ile toplam kaynaklar değerce birbirine eşittir; ancak bu durumda varlıkların kaynakları işletme sahipleri ve üçüncü şahıslar olmak üzere farklı iki grup halinde oluşur.[5]
Muhasebede işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki hakları “ sermaye “, üçüncü şahısların varlıklar üzerindeki hakları “ borçlar “ terimleri ile ifade edilir. Özet olarak varlıklar; işletmenin sahip olduğu ekonomik değerlerdir. Bunların fiziki karakterde olma zorunluluğu yoktur. Fiziki karakterde olan varlıklara binalar, mallar, makineler; fiziki karakterde olmayan varlıklara alacaklar örnek olarak gösterilebilir. Varlıklar paraya çevrilebilme kolaylığı ve amacı bakımından farklılıklar gösterir. Sermaye, işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarını değer olarak ifade eder. Borçlar, üçüncü şahısların varlıklar üzerindeki haklarını değer olarak ifade eder. Borçlanma değişik nedenlerle ve değişik şartlarda oluşur. Örneğin, uzun vadeli veya kısa vadeli borçlar gibi.[6]
1.2. İŞLETMELERDE MUHASEBENİN YERİ:
Günümüzün büyük ve modern işletmelerinin özellikleri genellikle şöyle sıralanmaktadır,
- İşletmenin sahipleriyle yöneticileri birbirinden tamamen ayrı kimseler haline gelmiştir.
- İşletmenin yöneticileri, işletme sahiplerinden başka, çeşitli menfaat gruplarına karşı da sorumludur.
- Ulaşım ve haberleşme sistemindeki hızlı gelişmeler sonucu işletmelerin büyüklüklerinde değişmeler olmuş ve dev işletmeler meydana gelmiştir.
- Modern işletmeler artan sayıda mamul ve piyasalara sahiptirler.
- İşletmelerin büyümesi, en yüksek yöneticiye düşen görevleri ve sorumlulukları, bir tek yöneticinin kapasitesinin çok üstüne çıkardığından, modern işletmelerin yönetimi, ancak geliştirilmekte olan yeni yeni bazı yönetim teknikleri ile mümkün olmaktadır.
- İşletmenin kar hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, kar sorumluluklarının desantralizasyonu esastır.
- Modern işletmeler, şiddetli rekabetten ötürü dar kar marjlarına sahiptirler.
- Kar marjlarının dar olması, faaliyetlerin daima artan bir verimlilikle yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu şiddetli ihtiyacın karşılanabilmesi ve ekonomik değişme temposunu hızlandıracak yeni tekniklerin bulunması için de, modern işletmelerde araştırma ve geliştirme harcamaları hızla büyümektedir.
İşletmelerde meydana gelen bu gelişmelerin doğıurduğu diğer bir husus da, modern işletmecilikte “ muhasebe “ nin anlam ve öneminin artmış olmasıdır. Çünkü muhasebe, teori ve tatbikat olarak işletme yönetiminde ilk plana çıkmış ve işletmelerde düzeni ve gelişmeyi sağlayan temel etkenlerden biri olmuştur.
Diğer yönden muhasebe, işletmelerdedki önemine paralel olarak değişik öıkar gruplarının toplandığı ve karşılaştığı büyük işletmelerin durumunu ve faaliyet sonuçlarını tespit ettiğinden kamu çıkarlarını ve dolayısıyla devleti ilgilendiren bir konu haline gelmiştir. [7]
1.3. YÖNETİM – MUHASEBE İLİŞKİSİ:
Her fonksiyonuna göre farklılık gösteren varlıklar işletmenin yönetimi sırasında devamlı olarak farklı ölçülerde değişmelere uğrarlar. İletmenin tüm olarak iyi yönetilmesi, bütün fonksiyonların işleyişi sırasında alınan yerinde ve uyumlu kararlarla varlıkların ve kaynakların güçlü ve karlı bir şekilde yöntilmesine bağlıdır. diğer bir deyişle iyi yönetim, belirli bir amaca ulaşmak için sadece insanların faaliyetlerinin iyi yönetimi ile değil, aynı zamanda varlıkların ve kaynakların da iyi yönetimi ile sağlanır.
İşletmenin varlıklarının ve kaynaklarının yapısı fonksiyonların yerine getirilmesini sağlayan kararların uygulanması ile değişmelere uğrar ve böylece işletmenin finansal durumu ve gücünde de değişmeler olur.
İşletmenin sahipleri tarafından verilen varlıklar işlemenin faaliyeti sonucu artarsa bu durumda işletme sahiplerinin haklarıda artmış olur; aradaki fark kardır. İşetmenin sahip olduğu varlıklar kredi ile temin edilen yeni varlıklarla artarsa bu durumda işletmenin borçlarıartmış olur. Görülüyorki işletme içinde alınan kararlar, işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerinde değişmeler yaratır. Faaliyetler sonunda tüm değişmelerin etkisi ile varlıklar ve kaynaklar işe başlama tarihine göre farklı bir yapı ve büyüklük gösterirle. Varlıkların unsurları değişir, büyüklükleri değişir, aynı şekilde kaynakların unsurları ve büyüklükleri değişir. Dolayısıyla, belirli unsurlar arasındaki oranlarda değişme olur. Bu yeni durum işbaşındaki yönetim kadrosunun aldığı kararlar sonucu ortaya çıkan başarının bir sonucudur. Aynı süre içinde işbaşında bir yönetim kadrosu bulunsa, alınan kararlar farklı olacağından aynı sonucun, aynı mali ve ekonomik yapının elde edileceği söylenemez.
O halde gerek yönetimin başarısının ölçülmesi ve değerlemesi, gerekse gelecek yıla ait yönetim planlarının yapılmasında temel olacak verilerin sağlanması ve hatta tamamlanan süreye ait başarının önceden planlanan ile uygunluğunun araştırılması ( kontrol ) için öncelikle, yöneticilerin kararları ile şekil bulan ve işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerinde para ile ifade edilebilen değişmelerin saptanması gerekir. İşte bu gereğe cevap verecek olan araç muhasebedir ve burada yönetim-muhasebe ilişkisi başlar. [8]
1.4. MUHASEBE İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER:
1.4.1. MUHASEBENİN TANIMI :
Muhasebe, işletmenin faaliyet süreci içerisinde türlü fonksiyonların yerine getirilmesinde alınan kararların uygulanması ile varlıklatrda ve varlıkların kaynaklarında oluşan parasal değişmeleri saptar ve bunları yeni kararlar alınmasında tekrar kullanılabilir bilgiler haline getirir. Diğer bir ifade ile muhasebe, işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerinde değişme yaratan ve parayla ifade edilebilen işlemlerle ilgili bilgileri toplar, kaydeder, sınıflar, özetler, analiz ve yorum ile ilgililerin bilgilerine sunar. [9]
Bu basit tanımın yanısıra birçok başka tanımada rastlanır. Bunlara örnek olarak aşağıdaki tanımlar verilebilir,
- Muhasebe, kısmen, bir ülkenin ekonomik, politik ve sosyal sistemlerinin bir fonksiyonudur. Muhasebe o ülkenin resmi dil ve kanunlar gibi bir kültürel fenomenidir. Ticari olaraksa muhasebe ekonomik kararlar vermede kullanılacak ekonomik varlıklar hakkında, öncelikle finansal ve sayısal bilgi toplama işi olarak tanımlanır.[10]
- Muhasebenin fonksiyonu yatırım, kredi, yada benzeri kararları alacak kişilere gerekli bilgiyi sağlamaktır. Gerçektende muhsebeciler karar vermede yetkili olan kişilere daha doğru kararlar vermelerine yardımcı olacak finansal bilgiyi sunarlar.[11]
- Bir finansal bilgi sistemi olarak muhasebe, ilgili enformasyon kullanıcılarına, organizasyonun ekonomik olaylarını tanımlama, ölçme, kaydetme ve iletme sürecidir. Buna göre tanımlama belirli bire organizasyonla ilgili, ekonomik kanıt niteliği taşıyan olayları seçmedir. Belirlenen bu hadiseler finansal terimlerle ölçülebilmelidir. Finansal olarak ölçümü yapılan değişmeler, organizasyonun dalgalı bir finansal aktiviteler tarihi olarak kaydedilir. Muhasebeci bu kayıtları sınıflandırır ve özetler. [12]
- Muhasebe, işletmenin varlıkları ve kaynakları ( sermayesi ve borçları ) üzerinde değişme yaratan ve para ile ifade edilen mali nitelikli işlemlere ait bilgileri; kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek, analiz etmek ve yorumlamak suretiyle ilgili kişi ve kurumlara raporlar halinde sunan bir bilgi sistemidir. Mali nitelikteki işlemlere ait bilgilerin, belgelendirilerek toplanması daha sonra bilgi kullanıcılarına sunulması ve yorumlamaya hazırlanması için belirli şekillere ve kurallara göre yazılması işlemine kaydetme [13]
- Muhasebe kayıt, sınıflandırma, özetleme ve finansal işleri ve gelişmeleri parayla ifade etme sanatıdır.[14]
- Muhasebe hesaplar ilmidir. Bu deyim, mal ( varlık ) hareketleriyle bu hareketlerin ayrıntılarını izleyebilmek ve bunları gözönüne serebilmek için bunların metodlu bir şekilde kaydedilmesini ifade eder. [15]
1.4.2 MUHASEBENİN ÖNEMİ :
Muhasebe işletmelerde yönetimin gözü kulağıdır. Küçük, büyük, özel ve resmi kuruluşlar muhasebeye muhtaçtırlar. Her kuruluşun mali bakımdan durumunu bilmesi gerekir. Kuruluşların kendi işlemlerini denetleme ve düzenleme için gözönünde bulundurması gereken işlemleri muhasebe sağlar. İşletmelerde yöneticiye işlerin iyi veya kötü gittiğini belirten temel bilgiyi muhasebe verir. Bu bilgi akışı şematik olarak Şekil 1.4.2.1’ de verilmiştir.
Karar verme
İşlerin oluşumu
Muhasebecilerin işlerin sonuçlarını
gösteren raporları hazırlaması
Şekil 1.4.2.1:Muhasebede Bilgi Akışı[16]
Genel hesaplaşmalar, vergi için gerekli hesaplar, maliyet fiyatlarını hesaplamalar, bütçeleri düzenleme ve izleme, sistem kurmalar ve araştırmalar hep muhasebenin hizmet alanına girmektedir.[17]
1.4.3. MUHASEBE İLE İLGİLİ TARAFLAR VE MUHASEBENİN FONKSİYONLARI :
İşletmenin mali durum ve faaliyetlerinin sonucuyla, doğrudan yada dolaylı çıkar ilişkileri nedeni ile ilgilenen taraflar vardır. Bu taraflar ilgili oldukları ve kendi kararlarına esas olacak tarafsız, doğru, güvenilir bilgileri muhasebenin fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmesi sonucu elde edebilirler. İlgili taraflar şunlardır:
- Yöneticiler
- İşletme sahipleri ve ortaklar
- Borç para verenler (alacaklılar )
- Hizmetliler
- Devlet
- Kamu[18]
Son zamanlarda işletmenin sosyal sorumluluğu felsefesinin doğması ve geniş ölçüde taraftar bulmasıyla muhasebe kaidelerinin ve usullerinin geliştirilmesine karşı olan ilgi de artmıştır. Bu arada öğrencilerin, araştırmacıların hazırlayacakları tezlerle ilgili olarak finansal tablolardan faydalandıklarınıda belirtmek gerekir. Muhasebe yukarıda sayılan taraflara ilgilendikleri bilgileri sağlar. Bu bakımdan muhasebeye bugün, genellikle “ işletmenin dili”
( the language of business ) denilmektedir.[19]
İlgili tarafların kararlarında yararlanacakları bu bilgileri her olay için elde etmek istemeleri söz konusu değildir. Çünkü bu yolda elde edilecek bilgiler, olayların çokluğu nedeniyle, aklı karıştırıcı lüzumsuz bilgiler olmaktan öteye gidemez. Öte yandan olayların olumlu, olumsuz yönde olanlarının bir diğerinin sonucunu etkileyeceği açıktır. Bu bakımdan yöneticinin başarımını oluşturan bu olayların tek tek değil, belirli bir süre içinde toplananlarının tüm olarak ele alınması doğru ve faydalı olur. Burada olaylarla ilgili bilgilerin biriktirilmesi, depolanması gereği ortaya çıkar. Bu da belirli bir süre içindeki işetme varlıkları ve bu varlıkların kaynaklarında para ile ifade edilebilen değişme yaratan olaylarla ilgili bilgilerin toplanması, kaydedilmesi, sınıflanması ve özetlenmesi şeklinde olur. Mali karakterdeki bu olaylarla ilgili bilgilerin toplanması, kaydedilmesi, aynı özellikte olanların sınıflandırılması ve mali raporlar halinde özetlenmesi muhasebe fonksiyonlarından biridir. Bu kapsamdaki muhasebe, muhasebenin tümü değil “ kayıt tutma “ aşamasıdır.[20]
Mali karakterdeki olaylar hakkında kayıtlar ile yaratılan toplu bilgiler yeterli değildir. Bu bilgilerin analiz ve yorum ile kullanılabilir bilgiler haline getirilmesi gerekir. Bu da muhsebenin ikinci fonksiyonudur.[21]
Muhasebenin işletmelerdeki yerini ve fonksiyonlarını beraber incelersek, muhasebenin şu özellikleri önem arz eder ;
- Borç ve alacak ilişkilerinin izlenmesi
- Mal ve hizmetlerin maliyet bedellerinin hesaplanmasında aracılık
- İşletme için gerekli istatistiki bilgileri sağlama
- İşletme yönetiminde araç olma
- İşletme sonuçlarını ortaya koyma
- İşletmenin mali varlığını hesaplama
- Muhasebe kayıtlarının işletme lehinde delil olması
- Denetleme aracı olması[22]
1.4.4. MUHASEBE TÜRLERİ:
Muhasebenin temel kavram ve ilkeleri aynı olmakla beraber işletme türlerinin değişikliği nedeniyle farklı işlemlerin etkilerini aktarma ve farklı hedeflere ulaşma amacı, farklı muhasebe türlerini ortaya çıkarmıştır. Söz gelişi mal alım satımı ile uğraşan bir işletmenin ( ticaret işletmesi ) muhasebesi ile imalatta bulunan bir işletmenin ( endüstri işletmesi ) muhasebesi, değişik faaliyet dolayısıyla farklı olacaktır. İkinci tür işletmenin muhasebe kayıtları birinci tür işletmede yer ala kayıtlar ( alış, satış, borçlanma, alacaklanma kayıtları ) yanında imal edilen mamülün maliyetini saptayıcı yolda kayıtlamayı da kapsayacaktır. Ticaret işletmeleri muhasebesi temeldir ve genellikle “genel muhasebe” veya “finansal muhasebe” diye tanınır. Genel muhasebede verilen teknik bilgiler diğer muhasebelerde de geçerlidir. Genel muhasebe dışında :
- Devlet için : devlet muhasebesi,
- Sınai işletmeler için : maliyet muhasebesi,
- Banka işletmeleri için : banka muhasebesi,
- Sigorta işletmeleri için: sigorta muhasebesi,
- Tarım işletmeleri için : tarımsal maliyet muhasebesi [23]
- Ayrıca işletme içinde oluşan olayları saptama ve kaydetmenin yanında, planlama faaliyetlerinde, yürütme ve denetim alanlarına giren çeşitli karar işlemlerinde, olayların yorumlanmasını, zamanında ve yeterli bilgileri taşıyan raporlarla yöneticilere yansıtılmasında etkin bir görevi olan yönetim muhasebeside önemli bir muhasebe türüdür.[24] Yönetim muhasebesi işletme içinde kullanılması için yönetime ölçülmüş, yorumlanmış, işlenmiş, yorumlanmış bilgi sağlar.[25]
Bunlar gibi uzmanlık muhasebelerinden bahsedilebilir. Muhasebenin sadece kayıtlama olmadığı hatırlanırsa mali raporların analizinin de, işletme türlerine göre farklı özellikleri olmak şartı ile. Yukarıda bahis konusu edilen çeşitli muhasebelerin içinde yer alacağı açıktır.[26]
Muhasebecinin türlerini belirlemede kullanılabilecek bir yol onları çalıştıkları organizasyona göre sınıflandırmaktır. Buna göre 3 çeşit muhasebeci vardır;
- Özel bir şirket için çalışan muhasebeciler,
- Kamu kuruluşları için çalışan muhasebeciler,
- Devlet için çalışan muhasebeciler.[27]
2. MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI
Günümüzde işletme faaliyetlerinin genişlemesi ve karmaşık bir duruma gelmesi, işletmeyle ilgili çeşitli grupları bilgi gereksinimlerinin karşılanmasını ön plana çıkarmıştır. Gerçekten, işletmenin iç ve dış ilgilileri, genel olarak işletmenin belirli bir dönemdeki faaliyet sonuçları ve bu dönem sonundaki mali durumuyla ilgili bilgilere gereksinim duyarlar. Bu ihtiyacı gideren en önemli bilgi kaynaklarından biri muhasebe dir.
Bir binanın sağlam temellere oturtulmasına benzer şekilde, muhasebe bilgilerinin de geçerli bir takım temellere dayandırılması önem taşımaktadır.[28]
Muhasebece üretilen ve yönetimin başarımının ne olduğunu gösteren bu bilgiler, aslında yöneticilerin kendi faaliyetlerinin sonucu olmakla beraber, aynı zamanda muhasebecinin uyguladığı farklı kayıtlama ve hesaplama yöntemlerinin, değerleme ölçülerinin de etkisi altındadır. Aynı başarım, farklı muhasebecilerin farklı görüş nedeniyle farklı kayıtlama, hesaplama yöntemlerini ve değerleme ölçülerini kullanmaları sonucu farklı gösterilebilir.
Muhasebe uygulamalarına yol gösteren genel karar alma kurallarının, diğer bir deyişle kabul görmüş ilkelerin var olması yukarıda bahsedilen bu farkların en aza indirilmesini sağlar, ya da bu farkların nedenlerini açıklar. Bu kurallara genellikle Muhasebe İlkeleri denilmektedir. Muhasebe ilkeleri muhasebede, çeşitli ilgi taraflarının yararlarını dengeli şekilde göz önünde tutan, tecrübeden ve mantıktan doğan, faydalılıkları genellikle kabul edildikten sonra ilke haline gelen çok sayıda ve değişik kaidelerdir. Bu ilkelerin teorik dayanağını kavramlar oluşturur. Bu kavramlara Muhasebenin Temel Kavramları denilmektedir. Kavramlar bir muhasebe probleminin çözümü için uygulanacak ilke veya ilkelerin saptanmasında veya yeni ve değişen durumlar için gerekli olduğunda yeni ilkeler geliştirmede temel olacak görüşleri yansıtırlar.[29]
Finansal tabloların bileşenlerinin ve olayların muhasebe sistemince nasıl, nezaman ve hangilerinin kayda alınması, ölçülmesi ve raporlanması gerektiği muhasebenin temel kavramları yardımıyla açıklanır. Temel kavramlar muhasebe mesleği tarafından bir işletmenin finansal faaliyet ve çabalarının ölçülmesi , kaydedilmesi ve raporlanmasında bir yol gösterici olarak benimsenirler. Kuramsal oldukları kadar uygulamaya da dayanırlar ve belirli bir zamanda neyin kabul edilebilir bir uygulama olduğu konusunda muhasebeciler arasındaki görüş birliğini ifade ederler. Muhasebenin temel kavramları, muhasebeciler tarafından halihazırda kullanılan uygulamaları genel açıdan tanımlarlar. Tabii ki bunun yanısıra daha iyiye ulaşmak için ne yapılması gerektiğini de içerecek şekilde olmaları bu kavramların daha faydalı olmalarını sağlar. Tutarlı muhasebe kuramlarının geliştirilmesine ilişkin genel problemlerle ilgili oldukları kadar uygulama prosedürlerine de yön verirler.
Muhasebenin temel kavramları, muhasebe kuramının gelişiminde özellikle iki açıdan önem taşırlar. Birincisi, kavramların kendileri finansal muhasebe kurallarının gelişimi için amprik sürecin bir parçasıdırlae. Bu bağlamda bu kavramlar, muhasebe kuramının esasına ait olarak görülebilirler. İkincisi kavramlar belirli bir ekonomik ve sosyal çevrede muhasebe felsefesini şekillendiren kuramsal güçlerin etkilerini yansıtırlar. Muhasebe kavramlarının önemini tam olarak anlamak için bunların hizmet ettiği amaçları bilmek gerekir;
- Kavramlar, mevcut muhasebe uygulamalarının genel olarak tanımlanmasını sağlayarak muhasebeyi öğrenmede ve uygulamada yardımcı olacak yol göstericiler olarak hizmet verirler.
- Kavramlar, çok bilinmeyen ve istisnai olarak karşılaşılan durumların analiz edilmesinde ve bu durumlara ilişkin muhasebeleştirme prosedürlerinin geliştirilmesinde yardımcı olurlar.
- Kavramlar, yeni ve iyileştirilmiş muhasebe uygulamaları geliştirmek için daha iyi yol göstericiler sağlama çabasındadır. Kavramlar, hem gelecekteki eylemler için bir temel olarak hem de mevcut eylemlerin finansal raporlamadaki önemli etkilerini değerlendirmek için kullanırlar.
Ancak kullanılmakta olan temel kavramların gelişimi ve kapsamlarının belirlenmesi muhasebede daima en çelişkili ve zor görevlerden birisi olmuştur. Çünkü bunlar doğal bilimler veya matematikteki ilkeler, yasalar veya kurallar gibi değildir; doğa yasalarından türetilmezler ve dolayısıyla değişmez doğrular değillerdir. Bunlar insanlar tarafından oluşturulurlar veya geliştirilirler ve sezgi, yetki ve kabul edilebilirlikle desteklenir ve doğrulanırlar. Bu yüzden daima bir değişim içinde olan gereksinimler değiştikçe genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinde de değişiklikler olacaktır.[30]
Muhasebe kuramı, politik faktörler ve ekonomik koşullar muhasebe kavram ilke ve kurallarını oluşturma sürecinde üç temel faktördür. Bu ilişkileri şekil 2.1’deki gibi özetleyebiliriz.
Şekil 2.1: Finansal Muhasebe Çevresi
Görüldüğü gibi muhasebe kavramı, ilke ve kuralları muhasebe uygulamalarına şekil veren en önemli unsurlar olmakla birlikte politik ve ekonomik durumlar da uygulamaya şekil veren ve kuramsal yapının belirlenmesinde göz önünde bulundurulması gereken önemli zorlayıcılardır. Bu zorlayıcılar şekil 2.2’de gösterilen tarafların ekonomik, yasal, ahlaki, sosyal açıdan baskıları ile etken olurlar.
Şekil 2.2: Finansal Muhasebe Üzerindeki Baskı Grupları
Yukarıdaki şekilden de anlaşılacağı gibi muhasebeci bir bakıma bütün ilgili taraflar arasında bir hakemdir ve bu nedenle ilgili tarafların gereksinimlerini dengeli şekilde karşılayacak bir tutuma sahip olmalıdır. Bu da genellikle kabul edilebilir belirli ilkelere bağlılığı gerektirir. Aksi takdirde muhasebeden elde edilen finansal bilgiler, işletmenin işleyişini ve işleyiş sonucunu değerlemede güvenilir bir unsur, bir araç, bir ölçü olmayacaktır. Bu nedenle muhasebede çeşitli ilgili tarafların çıkarlarını dengeli şekilde göz önünde tutan, deneyimden ve mantıktan doğan, faydalılıkları genellikle kabul edildikten sonra muhasebe ilkeleri haline gelen çok sayıda ve değişik kurallar uygulanır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu ilke ve kuralların seçimi hem politik hem de tekniktir. Örneğin 1930’lu yıllarda ABD’deki en büyük şirketlerden sadece dört tanasininm finansal tablolarında bir tek açıklayıcı ek bilgi varken 1990’lı yıllarda yapılan bir araştırma çok sayıda işletmenin ek açıklamaları kullandığı ve ortalama onyedi sayfalık ek bilgi açıklandığını ortaya koymuştur. Yaklaşık altmış yılda ekonominin küreselleşmesi, teknolojik devrimler, yerel ve yabancı rekabetin etkisi, yeni ve daha kompleks finansal ürünlerin gelişimi gibi yenilikler ve gelişmeler ile SPK gibi düzenleyici kuruluşların gerektirdiği düzenlemeler,sağlanan finansal bilginin türünde değişikliklere ve iyileştirmelere neden olmuştur. Ekonomik ve finansal değişiklikler arttıkça ilgili ve güvenilir bilgi gereksinimi de artacaktır.[31]
Ülkemizde, Muhasebe Sistemi Genel Tebliği ile getirilen muhasebenin temel kavramları tebliğdeki gibi sıralanmış ve açıklanmıştır:
- Sosyal Sorumluluk Kavramı
- Kişilik Kavramı
- İşletmenin Sürekliliği Kavramı
- Dönemsellik Kavramı
- Parayla Ölçülme Kavramı
- Maliyet Esası Kavramı
- Tarafsızlık Ve Belgelendirme Kavramı
- Tutarlılık Kavramı
- Tam Açıklama Kavramı
- İhtiyatlılık Kavramı
- Önemlilik Kavramı
- Özün Önceliği Kavramı[32]
Bu kavramları şimdi sırayla incelemeye çalışalım.
2.1. SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMI:
İşletme ile ilgili taraflara bilgi sağlama amacını karşılayacak olan finansal tabloların geliştirilmesi sosyal sorumluluk gerektirir. Muhasebe sadece işletmenin yöneticilerine gerekli bilgiler vermekle kalmaz. Değişik nedenlerle işletmenin işleyişi ile ilgileri bulunan veya ileride ilgilenecek olan taraflara da işletmenin finansal durumu ve işleyişinin sonucu hakkında bilgi vermek muhasebenin amaçlarından ve görevlerinden birisidir.
Muhasebe bu tarafları yanıltmayacak doğru bilgiler verme sorumluluğundadır. Muhasebe bu görevini yerine getirirken hukuki sorumluluktan daha kapsamlı bir sorumluluğu ifade eden sosyal sorumluluk duygusu ile hareket etmelidir. Muhasebenin organizasyonunda, uygulamaların gerçekleştirilmesinde, üretilen bilgilerin rapor edilmesinde belli bir ilgi grubunun değil tüm ilgi gruplarının hatta tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi gereğine sosyal sorumluluk kavramı denir. Ancak böyle bir sorumluluk duygusu ile hareket edildiği takdirde muhasebece sağlanan bilgilerin gerçeğe uygun, tarafsız, önyargısız ve adil olması sağlanabilir.[33]
Bu kavrama “Doğruluk Kavramı”, “Hakkaniyet Kavramı” da denilmektedir. Bu kavrama bağlı kalmanın şartlarından biri muhasebeye esas olan verilerin güvenilir olmasıdır. Dolayısıyla kavramın “Tutarlılık Kavramı” ve “Tam Açıklama Kavramı” ile yakın ilgisi vardır.[34]
Muhasebenin tanımında muhasebe ve muhasebecilerce yerine getirilecek önemli bir işlevin; işletmelerin ekonomik ve finansal durumlarını gösterir muhasebe bilgilerinin “işletme ile ilgili kişi ve kurumlara iletilmesi” olduğu belirtilmişti.
Muhasebe bilgi sistemi içinde üretilen bilgilerin önemi ve değeri genel olarak iki odakta toplanır. Bilgileri önemseyen ilk odak işletmenin kendisi ve ikincisi dış çevredir. İşletme yönetimine üstlendiği görevleri başarabilmek ve sorumluluklarını yerine getirebilmek için önderlik eden evrensel kavram sosyal sorumluluk kavramıdır. Sosyal sorumluluk kavramı ile anlatılmak istenen “bütün toplumlar ve zamanlar için geçerli olan” değer yargılarıdır. Bu değer yargıları en azından kişi ve kurumların ödev alırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken bilinçlerinde duydukları iyilik ve doğruluk ögeleri, adalet duygusu, erdem ve ahlak değeri olarak onur dur.
Sosyal sorumluluk bilinci ile davranan muhasebecilerin ürettiği muhasebe bilgilerinin ikinci odağını oluşturan dış çevre olumlu veya olumsuz yönde, genellikle, kolayca etkilenirler. Karma ve/veya serbest piyasa ekonomisinin egemen olduğu çoğulcu demokrasilerde işletmelerin etkenliği ve çıkarlarını koruması; ancak, toplumu oluşturan ve farklı sosyo-ekonomik özellikler gösteren ilgi gruplarının gereksinimlerini karşılamakla ve onları yanıtlamakla olanaklıdır. Bu noktada muhasebe ve muhasebecilerin sosyal sorumluluklarının boyutu Kamuyu Aydınlatma İlkesi ile bütünleşmektedir. [35]
Günümüzde işletmelerin artan faaliyet hacimleri, bu faaliyetler ve sonuçları ile ilgilenen menfaat gruplarının da hacmini artırmıştır.bu menfaat gruplarının başlıcaları yöneticiler, ortaklar, işletmede çalışan personel, işletmeye borç para veren kredi kurumları ve devlettir.
İşte muhasebe bu menfaat gruplarını yanıltmayacak doğru bilgiler verme sorumluluğu ile yükümlüdür. Bu da muhasebe işlemlerinde gerçeğin, adaletin daima temel olarak benimsenmesi ile mümkündür. Bu prensibe bağlı kalmanın şartlarından en önemlisi muhasebeye esas olan verilerin güvenilir olmasıdır.[36]
2.2. KİŞİLİK KAVRAMI:
Muhasebe ilkelerinin uygulanması için ekonomik etkinliklere ait belirli birimlerin tanımlanması gereklidir. Her birim, kendisi için hesapların devam ettirilip raporların oluşturulacağı ayrı bir kişi olarak tanımlanır ve her bir birim muhasebe kişisini ifade eder. Muhasebe kişisi, kaynakları kontrol eden, taahhütte bulunmak ve taahhütleri üstlenmek için sorumluluk alan ve ekonomik etkinlikleri yürüten ekonomik bir birimdir. Bu kişinin sahiplerinden, çalışanlarından, alacaklılarından, yönetiminden veya onunla ilgisi olan diğer taraflardan ayrı bir varlık olduğu varsayılır ve bu kişi açıkça belirtilmiş veya ima edilmiş amaçları izlemek için insanlar yada ekonomik kaynaklar tarafından oluşturulmuş bir organizasyon, bir kuruluş veya bir faaliyet ünitesi olabilir. Böylece bir kar merkezi, bir üretim hattı, bir ortaklık, bir tek kişi işletmes, bir şirket veya şirketler grubu için muhasebe kişisi var olabilir ve muhasebeci bunlardan herhangi bir tanesi için kayıtları sürdürüp raporlar hazırlayabilir. Görüldüğü gibi muhasebe kişisinin tanımı ilgi alanını belirler ve böylece olası amaç ve etkinlikleri ve onların finansal tablolarda yer almasını sağlayabilecek tutarları sınırlandırır. Muhasebeci spesifik bir muhasebe girişiminin finansal bilgilerini muhasebeleştirecek ve raporlayacaktır; bu da muhasebe kişiliği varsayımının temelini oluşturur. Böylece bu varsayım, belirli bir muhasebe kişisinin finansal tablolarında hangi bilgilerin yer alacağının sınırlarını ortaya koyar.
Muhasebe kişiliği ile işletme kişiliği aslında birbirinden farklıdır. Bir birey, bir bölüm veya departman veya bir sektörün tamamı ayrı bir muhasebe kişiliği olarak düşünülebilir. [37]
Muhasebenin, işletmenin sahiplerinden ayrı, kendine öz bir kişiliği olduğu varsayılır. Muhasebe kişiliği ile tüzel kişilik karıştırılmamalıdır. Bazı durumlarda çakışan bu terimler gerçekte farklı anlamlar taşırlar.
Muhasebe kişisi varlıkların üzerinde kontrola sahip olan, taahhütlere girişen ve bunları yerine getiren, ekonomik faaliyeti yöneten ekonomik birimdir. Böyle bir kişi kar amcı güden veya gütmeyen bir uğraşa sahip bir şahıs, adi bir ortaklık, bir şirket, bir işletmeler topluluğu hatta bir departman olabilir. Bir departmanın hukuki açıdan tüzel kişiliği olmamakla birlikte, bir muhasebe kişisi olanaklıdır. Muhasebe kişiliğinin tanınması faaliyet sahasının ve dolayısıyla finansal raporlara dahil edilecek hususların belirlenmesini sağlar.[38]
Muhasebe işletme sahibinin değil, kurumun faaliyetlerini rapor etmektedir. Kurumun sahip veya sahiplerinden ayrı, kendi başına hesapsal bir kişiliği vardır. Bu varsayıma dayanarak ortaklardan birine yapılan satış diğer müşterilere yapılanlar gibi işlem görecektir.
Her kurumun sahibinden ayrı bir kişiliğe sahip olması ilkesi kurum ile sahipleri arasındaki ilişkilerin yasal izahına da uygundur. Bununla beraber, muhasebecilerin zaman zaman yasal bütünlük kavramını terkedip, idari ve ekonomik bütünlük kavramını tercih ettikleri görülür. Bu durumda muhasebeci birkaç yasal kurumu bir tek iktisadi kişi olarak kabul edebilir.[39]
2.3. İŞLETMENİN SÜREKLİLİĞİ KAVRAMI:
Ekonomik çevre nispeten belirli bir düzeyde faaliyetlerini sürdüren işletmeler tarafından oluşur. Buna rağmen bazı işletmeler finansal zorluklarla karşılaşır ve faaliyetlerini durdurmak zorunda kalabilirler, ama bunlar normal beklentiler değildir. Bir işletmenin yaşamının, aksine bir kanıt olmadıkça sonsuz olduğu, sonsuz olmasa bile en azından mevcut planlarını, taahhütlerini ve kontratlarını yerine getirmeye yetecek kadar süreceği varsayılır.bu varsayım işletmenin sürekliliği kavramıdır.
Farklı birimler şeklinde olan muhasebe kişisinin yapısı göz önünde tutularak yapılan bu varsayım, faaliyetlerin sınırsız birzaman için organize edilmesini gerektirir. Bu nedenle normal koşullarda işletmenin süresiz olarak faaliyette bulunacağının kabul edilmesi önemli bir mantıksal adım olarak kabul edilir.
Bugünün rekabete dayalı ekonomik hayatına ayak uydurmayı mümkün kılacak uzun vadeli planlama ve araştırmaların yapılması da işletme yaşamının sürekliliğinin kabul edilmesi durumunda söz konusu olabilecektir. Bu eylemlerin gerektirdiği harcamalar da işletmenin sürekliliği kavramına göre muhasebeleştirilmelidir. İşletmenin sürekliliği kavramı temel alınmadığında, diğer bir ifade ile bu harcamalar sonunda elde edilecek faydaların uzun sürelere yayılmasının önemli görülmemesi halinde uygulanacak kayıt şekli(gider kaydetme) ile süreklilik kavramının benimsenmesi halinde uygulanacak kayıt şekli (aktifleştirme) birbirinden farklı olacaktır. Bu ayrımda ayrıca ileride inceleyeceğimiz diğer bir kavram olan dönemsellik kavramının da etkisi olduğunu belirtmek isteriz.
2.4. DÖNEMSELLİK KAVRAMI:
İşletmenin ekonomik alanda yaşamının devamlılığını sağlamak için geçmiş faaliyetlerini değerlemek, kontrolü sağlamak ve geleceği planlamak şarttır. İşletmeler, hükümetler, yatırımcılar ve diğer ilgili taraflar böyle bir bilgi için çok uzun hatta bazen sonsuz ve belirsiz bir şekilde bekleyemezler. Yatırımcılar, kreditörler ve diğer ilgili taraflar kaynakların dağılımı konusundaki kararlarını süreklilik varsayımı altında verirler ve karar vermede kendilerine yardımcı olacak finansal bilgilere zamanında ulaşma gereksinimi içindedirler. Bu yüzden raporlama ile kendilerine finansal veri sunulan taraflar, muhasebe kişiliği için belirli dönemlerin belirlenmesini zorunlu kılarlar Dönemsellik Kavramı, bir işletmenin yaşamı boyunca yaptığı ekonomik etkinliklerin finansal raporlama amacıyla çeşitli yapay zaman dilimlerine bölünebileceği varsayımıdır. Aslında işletmenin faaliyet sonuçlarının en doğru şekilde ölçülebilmesi, işletmenin nihai likiditasyonu anında gerçekleşir ve işletmenin yaşamı süresince oluşan kar, işletmenin ortaklarına vermiş olduğu varlıkların büyüklüğü ile ortaklarca işletmeye verilmiş olan büyüklük arasındaki farktır.bir projenin sağladığı hasılatın ölçülmesinde nispeten en kolay yol olan o projenin tamamlanma süreci boyunca sağladığı nakit hareketlerinin ölçülmesine benzer. Proje tamamlanmadan önce ona ilişkin hasılatın belirlenmesi oldukça zordur. Mevcut ve potansiyel yatırımcıların karar verebilmeleri, devlete olan vergi borcunun miktarının belirlenebilmesi gibi sebepler işletme faaliyetlerinin sonuçlarının belirli dönemler için ölçülmesini gerektirir. Bu nedenle muhasebeciler, sürekli olan işletme faaliyetlerinin sonuçlarını belirlemek için gereksinimlerine uygun olarak belirlenen zaman aralıklarından oluşan belirli muhasebe dönemlerini tanımlamak zorundadırlar. Ancak bu muhasebe dönemlerinin her bir tarafça kendi gereksinimleri doğrultusunda belirlenmesi karşılaştırma yapma olanağını ortadan kaldırabilir. Bu nedenle dönemlerin belirlenmesi ve uzunluğu konusunda varsayımlarda bulunulmuş ve dönemsellik kavramı oluşturulmuştur. Daha öncede belirtildiği gibi dönemsellik kavramı, muhasebe kişisinim ekonomik faaliyetlerinin finansal raporlama amacıyla yapay zaman dilimlerine bölünmesini ifade eder. Bu zaman dilimleri değişik nedenlerle farklı süreleri kapsasa bile finansal raporlamada genellikle bir yıl esas alınır. [40]
Süreklilik kavramı ile bir işletme sonsuz yaşamı olan bir varlık olarak tanımlanmıştı. Ancak, bu sonsuz yaşamın nasıl sürdüğünü bilmek; diğer bir anlatımla işletmenin ekonomik yaşamda ve özellikle bağlı olduğu ticaret veya sanayi kesimindeki durumunu zaman zaman gözlemek ve gözlem sonuçlarını almak gerekir. Öyle ise; sürekli yaşam sürerken belli bir anda, gözlem için, geriye bakılacak ve geride kalmış olayların durumu değerlendirilecektir. Birbirini kovalayan iki gözlem anı arasında kalan zaman dilimi değerlendirmenin yapılacağı dönemi gösterecektir. Buna göre; sürekli yaşam bir dönemler zinciri olarak sürüp gidecektir.
İşletmenin özel muhasebe kişilikleri üstlendikleri görevi yerine getirirken; muhasebenin etkinliğini en üst düzeye çıkarabilmeyi de amaçlamalıdır. Bu amaca ulaşmada gözlenecek dönem süresinin uygunluğu önde gelen bir koşuldur. Muhasebe kişiliklerinin kayıtlama fonksiyonundan denetim fonksiyonuna kadar uzanan sorumlulukları, bu bu sorumluluklarının başarılmasında önceden belirlenmiş dönemlere dayanır. Uygulamada işletmelerin nitelik ve özelliklerine göre, genellikle yıllık, altı aylık, üç aylık, ve aylık dönemler görülür. Bilgi işlem makinalarının muhasebe uygulamalarında yeralması dönem sürelerini, bilgi sağlamadaki çabukluk nedeni ile daha da kısaltmaktadır. [41]
Dönemsellik kavramı gereğince işletmenin sınırsız kabul edilen yaşamının belirli dönemlere bölünmesi ve bu dönemlere ilişkin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerin faaliyet sonuçlarından bağımsız olarak saptanması gerekir. Her bir dönemin faaliyet sonuçlarının net etkisini saptayabilmek için o dönemde sağlanan hasılat ile giderlerin belirlenmesi ve bunların eşleştirilmesi gerekir. İşletmenin döneme ait karının ve karlılığının belirlenmesinde hasılatın nezaman kayda alınacağı onemli olmaktadır. Örneğin, hasılat eğer erken kayda alınırsa gelir tablosunda olduğundan fazla raporlanacak, bu da işletmenin gerçekte olduğundan daha fazla karlı görülmesine neden olacaktır. Diğer taraftan eğer geç kayda alınırsa gelir tablosu bu kez de hasılatı ve karı olduğundan daha düşük gösterecek ve işletme olduğundan daha az karlı görünecektir. Her iki durumda da dönemler arası haksız kaymalara neden olacaktır. Dönem karının hesaplanabilmesi için öncelikle o dönemde sağlanan hasılatın aynı döneme ait giderlerle karşılaştırılması yine dönemsellik kavramının bir gereğidir ve eşlestirme ilkesini ifade eder.[42]
SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ
[wp_ad_camp_5]
sonraki sayfadan devam ediniz
İlk yorum yapan olun