in

Kpss Türk Vergi Sistemi

KPSS SON TEKRAR, ÖNERİLER ve TAHMİNLERİM
KPSS SON TEKRAR, ÖNERİLER ve TAHMİNLERİM

 

TÜRK VERGİ SİSTEMİ

GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER

GELİR VERGİSİ

  1. KISIM

A-VERGİNİN KONUSU, MÜKELLEFİ VE VERGİYİ DOĞURAN OLAY

1.Verginin Konusu-Gelirin Unsurları

Gelir vergisinin konusu; gerçek kişilerin elde ettikleri gelirlerdir. Gelir “Bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır”.

Gelirin unsurları: 1. Ticarî kazançlar, 2. Ziraî kazançlar, 3. Ücretler, 4. Serbest meslek kazançları, 5. Gayrimenkul sermaye iratları, 6. Menkul sermaye iratları ve 7. Diğer kazanç ve iratlardır. Vergilendirmede bu kazanç ve iratların safi tutarları üzerinden vergilendirme yapılır.

Sayılan yedi adet gelir unsurundan ilk altısı için devamlılık şartı vardır. Diğer bir ifadeyle, bu kazançların gelir kabul edilebilmeleri için ilk altısı için devamlı olarak elde edilme şartı vardır. Devamlılıktan kasıt; söz konusu kazançların bir defadan fazla elde edilmesidir. Yedinci gelir unsuru olan “diğer kazanç ve iratlar” için ise gelir kabul edilebilmesi için bir takvim yılında bir defa elde edilmesi yeterlidir.

2.Mükellefi

Yukarıda sayılan gelir unsurlarını elde eden gerçek kişilerdir. Mükellefiyette tam ve dar mükellef ayırımı vardır.

Tam Mükellef :Tam mükellef olmanın iki şartı vardır.

  • Türkiye’de yerleşmiş olanlar tam mükellef kabul edilmektedir. (İkametgâhı Türkiye’de olanlar ile Bir takvim yılında 6 aydan fazla Türkiye’de bulunanlar Türkiye’de yerleşmiş sayılmaktadırlar).
  • Yurt dışında görevli T.C. vatandaşları, tam mükellef kabul edilmektedir.

Tam mükellefler hem Türkiye’de hem de yurt dışında elde ettikleri kazançlardan vergilendirilirler. Bu gruba giren mükellefler, yurt dışında elde ettikleri kazançlar üzerinden bağlı bulundukları ülkede vergi ödemişlerse ayrıca bu kazançlar Türkiye’de vergiye tabi tutulmaz.

Dar Mükellef :İkametgâhı Türkiye’de bulunmayanlar ile bir takvim yılında 6 aydan fazla Türkiye’de oturmayanlar dar mükellef kabul edilmektedirler. Dar mükellefler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlardan vergilendirilirler.

Ancak; Geçici görev ya da iş gibi amaçlarla Türkiye’ye gelen, iş, bilim ve fen adamları, uzmanlar ve memurlar ile Hastalık, istirahat seyahat gibi amaçlarla Türkiye’ye gelenler 6 aydan fazla Türkiye’de kalsalar da dar mükelleflikleri devam etmektedir. Ayrıca Tutukluluk, hükümlülük gibi amaçlarla Türkiye’ye gelenler 6 aydan fazla Türkiye’de kalsalar bile Türkiye’de yerleşmiş sayılmadıkları için dar mükelleftirler.

3.Vergiyi Doğuran Olay

Her ne şekilde olursa olsun gelirin elde edilmesidir. Vergiyi doğuran olay; kazanç türlerine göre tahakkuk esası ve tahsil esası şeklinde farklı şekillerde gerçekleşmektedir. Ticari kazançlarda; tahakkuk esası, zirai kazançlarda tahakkuk esası, ücretlerde tahsil esası, serbest meslek kazançlarında ve gayrimenkul sermaye iratlarında tahsil esası ve menkul sermaye iratlarında tahsil esası geçerlidir.

İKİNCİ KISIM

GELİRİN UNSURLARI VE VERGİLENDİRİLMELERİ

I-TİCARİ KAZANÇLAR VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.TİCARİ KAZANÇ KAVRAMI VE TİCARİ KAZANÇ SAYILAN HALLER

Ticari kazanç kavramı: Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır. Tanıma ek olarak GVK’da sayılan aşağıdaki faaliyetlerden elde edilen kazançlar da ticari kazanç sayılır:

  1. Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden;
  2. Coberlik işlerinden;(coberlik işi, borsada kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına hisse senedi alım satımı yapılması)
  • Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden;
  1. Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden;
  2. Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden;
  3. Satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından;
  • Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar.

Önemli NOT: Kollektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandite ortakların ortaklık karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir.

B.TİCARİ KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ

1.VERGİLENDİRİLMEYECEK TİCARİ KAZANÇLAR

Bazı ticari kazançlar muafiyet ve istisna kapsamına alındıkları için vergilendirilmemektedirler.

1.1. MUAFİYETLER

Esnaf Muaflığı

1.2.İSTİSNALAR

a.Sergi ve Panayır Kazançları İstisnası:

b.PTT Acenteleri Kazanç İstisnası:

c.Eğitim Öğretim İşletmelerinde Kazanç İstisnası (okul öncesi öğretim, ilk öğretim, orta öğretim için)

d.Dar Mükelleflerde İhracat İstisnası

2.VERGİLENDİRİLECEK TİCARİ KAZANÇLAR

Ticari kazancın tespiti: Ticari kazanç, gerçek usul (Bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edilir.

Ticari kazancın safi tutarı vergilendirmeye esas tutardır. Diğer bir ifadeyle vergi, safi tutar üzerinden hesaplanır. Safi tutara ulaşabilmek için işin elde edilmesi ile ilgili giderler brüt ticari kazançtan indirilir.

1.BASİT USUL

Basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır.

1.1.Genel Şartlar:

  • Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak
  • İşyeri mülkiyetinin kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde 3 500 YTL’yı, diğer yerlerde 500 YTL’yi aşmamak(2006 yılı için).
  • Ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyle gerçek usulde Gelir Vergisi’ne tabi olmamak.

1.2.Özel Şartlar(GVK m.48).

  • Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının 000 YTL veya yıllık satışları tutarının 72.000 YTL’yi aşmaması,
  • 1 numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının 000 YTL’yi aşmaması,
  • 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının 000 YTL’yi aşmaması.

2.GERÇEK USUL

2.1.BİLÂNÇO ESASI

Bilânço esasına göre ticari kazanç, aşağıdaki şekilde bulunur;

İşletmenin ; (Dönem sonu öz sermayesi – Dönem başındaki Öz sermayesi) – (Dönem boyunca işletme sahipleri veya ortaklarınca işletmeye ilave olunan değerler) + ( İşletmeden çekilen değerler) ise farka eklenir.

Bilanço Esasına Tabi Olanlar: GVK’ya göre birinci sınıf tüccarlar bilanço esasına tabidir.

Birinci sınıf tüccar; (VUK m.177).

  1. Her türlü ticaret şirketleri[1]
  2. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 000 YTL veya satışları tutarı 130.000 YTL’yi aşanlar
  3. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 000 YTL’yi aşanlar;
  4. 2 ve 3 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 000 YTL’yi aşanlar;
  5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler
  6. İhtiyari(isteğe bağlı) olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler

2.2.İŞLETME ESASI

İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç; bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır.

Mal(Emtia) alım ve satımı ile uğraşanlarda ticari kazancın bulunması için hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, dönem başındaki emtia mevcudunun değeri ise giderlere ilave olunur.

İşletme hesabı esasına göre defter tutanlar; işletme hesabını kullanmak zorunda olanlar ikinci sınıf tüccarlardır. Bunlar; Birinci sınıf tüccar hadlerinin altında kalanlar, Maliye bakanlığınca işletme esasına göre defter tutması kabul edilenler, Yeni işe başlayanların yıllık alım satım tutarları tespit edilinceye kadar geçen sürede işletme esasına göre defter tutarlardır.

TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE İNDİRİLECEK GİDERLER

  • Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler[2]
  • Çalışanların iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı ve işyerinde özel olarak kullanılan giyim giderleri;
  • İşle ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar;
  • İşle ilgili olan seyahat ve ikamet giderleri
  • Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri
  • İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar;
  • Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar.
  • İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar[3]
  • İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları.
  • Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli.

TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE GİDER YAZILAMAYACAK HUSUSLAR

  • Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler ile Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar;
  • Teşebbüs sahibinin ve eşi ile çocuklarının işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler;
  • Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar
  • Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan taşıtlardan işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları;

II-ZİRAİ KAZANÇLAR VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.ZİRAİ KAZANÇ KAVRAMI VE ZİRAİ KAZANÇ SAYILAN HALLER

Her türlü zirai faaliyetten doğan kazançlar zirai kazançtır. Zirai faaliyet; arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin istihsalini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu mahsullerden sair bir şekilde faydalanılmasını ifade eder.

Ürünlerin değerlendirilmeleri amacıyla ve zirai üretime bağlı olarak işlenmesi de zirai faaliyete girer. Ancak, bu iş, aynı işletmenin cüz’ünü teşkil eden bir işletmede gerçekleşiyorsa, bu işin zirai faaliyet sayılabilmesi için işletmenin sınai bir müessese ehemmiyet ve genişliğinde olmaması ve faaliyetini, cüz’ünü teşkil ettiği teşebbüsün mahsullerine hasretmesi şarttır.

Satışların dükkan ve mağaza açılarak yapılması halinde, mahsullerin dükkan ve mağazaya gelinceye kadar geçirdikleri safhalar zirai faaliyet sahasında kalır. Çiftçiler tarafından doğrudan doğruya zirai faaliyetleri ile ilgili alım satım işlerinin gerçekleştirilmesi için açılan yazıhaneler, faaliyetleri bu konuyla sınırlı kalmak şartıyle dükkan ve mağaza sayılmaz.

ÖNEMLİ NOT: Kollektif şirketlerle adi veya eshamlı komandit şirketler zirai faaliyetle iştigal etseler dahi çiftçi sayılmazlar. Zirai faaliyetle iştigal eden kollektif şirketlerin ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortaklarının şirket kârından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir.

 

B.ZİRAİ KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ

1.VERGİLENDİRİLMEYECEK ZİRAİ KAZANÇLAR

Bazı zirai kazançlar muafiyet ve istisna kapsamında oldukları için vergilendirilmez.

2.VERGİLENDİRİLECEK ZİRAİ KAZANÇLAR

2.1.GERÇEK USUL

54′ üncü maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançları gerçek usulde (zirai işletme hesabı veya diledikleri takdirde bilanço esasına göre) tespit olunarak vergilendirilir.

İşletme büyüklükleri (54.m); çeşitli kriterlere göre farklılık göstermektedir. Bunlar aşağıdaki gibi örneklendirilebilir;

Arazi büyüklükleri için örnekler; Hububat ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı taban arazide 900 kıraç arazide 1700 dönüm, Bakliyat, afyon, susam, keten, kendir ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 1000 dönüm, Pamuk ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 400 dönüm; Patates, soğan, sarmısak ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 200 dönüm; Çay ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 150 dönüm (Mahsul verebilecek hale gelmeyenler hariç); Sebze ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 200 dönüm;

Ağaç sayısı için örnekler; Meyve verebilecek hale gelmiş antep fıstığında 2500 ağaç; Meyve verebilecek hale gelmiş zeytinliklerde 4500 ağaç;

Hayvan sayısı için örnekler; Büyükbaş hayvan sayısı 150 adet (İş hayvanları ile iki yaşından küçük, büyükbaş hayvanlar hariç); Küçükbaş hayvan sayısı 750 adet (Bir yaşından küçük, küçükbaş hayvanlar ile kümes hayvanları hariç);

Arazi üzerinde yapılmayan zirai faaliyetler ile kara ve su avcılığında: Denizlerdeki sınırları belirlenebilen üretim alanlarında yapılan balık yetiştiriciliğinde (ağ kafes vb.) 750 m2, İç su balıkları yetiştiriciliğinde sınırları belirlenebilen havuz (beton, toprak vb.), göl, gölet ve baraj gölleri gibi üretim alanlarında 900 m2, Denizlerde yapılan balık avcılığında toplam tekne boyu 20 metre; Arıcılık ziraatinde kovan sayısı 500 adet; İpek böcekçiliği ziraatinde kutu sayısı 500 adet; gibi

ÖNEMLİ NOT: Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler bu kazançları için beyanname vermezler. Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçiler, yazılı olarak vergi dairesinden istemde bulunmaları halinde izleyen vergilendirme dönemi başından, işe yeni başlayanlar, işe başlama tarihinden itibaren gerçek usule geçebilirler.

54 üncü maddede yazılı ölçüleri aşanlar müteakip vergilendirme dönemi başından itibaren gerçek usulde; gerçek usule tabi olanlardan bu ölçülerin altında kalanlar müteakip vergilendirme dönemi başından itibaren hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilirler.

Gerçek usulde vergilendirmede hasılattan indirilebilecek giderler; işle ilgili giderlerdir. İndirilmeyecek giderlerse aynen ticari kazancın tespitinde kabul edilmeyen giderdir.

2.2.ZİRAİ KAZANÇLARDA TEVKİFAT USULÜ[4]

Çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilirler. Çiftçilerden satın alınan ziraî mahsuller ve hizmetler için yapılan ödemelerden;

  • Hayvanlar ve bunların mahsulleri ile kara ve su avcılığı mahsulleri için,Ticaret borsalarında tescil ettirilerek satın alınanlar için % 1, bunlar dışında kalanlar için % 2,
  • Diğer ziraî mahsuller için, Ticaret borsalarında tescil ettirilerek satın alınan zirai mahsuller için % 2, bunların dışında kalanlar için % 4,
  • Ziraî faaliyet kapsamında ifa edilen hizmetler için, Orman idaresine veya orman idaresine karşı taahhütte bulunan kurumlara yapılan ormanların ağaçlandırılması, bakımı, kesimi, ürünlerin toplanması, taşınması ve benzeri hizmetler için % 2, Diğer hizmetler için % 4,
  • Çiftçilere yapılan doğrudan gelir desteği ve alternatif ürün ödemeleri için % 0,

ÖNEMLİ AÇIKLAMA: Bu şekilde yapılan tevkifat(kesinti), eğer gerçek usule tabi zirai kazançtan yapılmışsa dönem sonunda verilecek beyanname üzerinden hesaplanan vergiden düşülür. Eğer tevkifata tabi kazanç, gerçek usule tabi bir kazanç değilse tevkifat; nihai vergilendirme kabul edilir. Beyanname vermek gerekmez.

III-ÜCRETLER VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.ÜCRET KAVRAMI VE ÜCRET SAYILAN HALLER

Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. Ücret; ödenek, tazminat, zam, avans, aidat, prim, ikramiye, gider karşılığı şeklinde olabilir. Ayrıca; aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:

  • İstisna dışında kalan emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıkları;
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
  • Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
  • Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
  • Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler.

B.ÜCRETLERİN VERGİLENDİRİLMESİ

1.VERGİLENDİRİLMEYECEK ÜCRETLER; muafiyet-istisna kapsamındaki ücretler vergilendirilmemektedir. Bazı Önemli Muafiyet ve İstisnalar aşağıdaki gibidir;

  1. Köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5.000’i aşmayan yerlerde faaliyet gösteren ve el ile dokunan halı ve kilim imal eden işletmelerde çalışan işçilerin ücretleri;
  2. Gelir Vergisi’nden muaf olanların veya gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin yanında çalışan işçilerin ücretleri;
  3. Köy muhtarları ile köylerin katip, korucu, imam, bekçi ve benzeri hizmetlilerine köy bütçesinden ödenen ücretler ile çiftçi mallarını koruma bekçilerinin ücretleri ve Çırakların asgari ücreti aşmayan ücretleri.
  4. Hizmetçilerin ücretleri (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dahil değildir);
  5. Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (bir günlük yemek bedelinin 8.25 YTL’yi aşmaması gerekir)
  6. Genel olarak maden işletmelerinde ve fabrikalarda çalışan işçilere ve özel kanunlarına göre barındırılması gereken memurlarla müstahdemlere konut tedariki ve bu konutların giderleri ile mülkiyeti işverene ait brüt alanı 100 m2yi aşmayan konutların hizmet erbabına mesken olarak tahsisi suretiyle sağlanan menfaatler
  7. Hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri;
  8. Kanunla kurulan emekli sandıkları ile Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıkları
  9. Yabancı ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıkları;
  10. Kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;
  11. Yüz ve daha aşağı sayıda işçi çalıştıran işyerlerinde bir, yüzden fazla işçi çalıştıran işyerlerinde iki, amatör sporcu çalıştıranların, her yıl millî müsabakalara iştirak ettiklerinin belgelenmesi ve bu amatör sporculara ödenen ücretler.

2.VERGİLENDİRİLECEK ÜCRETLER ve VERGİLENDİRME YÖNTEMİ

Ücretler gerçek usule göre vergilendirilmektedir. Gerçek usulün esası gerçek ücret kavramı üzerine oturtulmuştur. Gerçek ücret: Ücretin gerçek safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır. Brüt ücretten gerçek ücrete ulaşmak için yapılacak indirimler;

  1. Emekli sandığı, SSK ve OYAK gibi kurumlar için yapılan kesintiler ve sendikalara ödenen aidatlar
  2. Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları[5],

ÖNEMLİ NOT:Ücretin gerçek değerinin tayininde, Gelir Vergisi gibi şahsi vergiler ücretten indirilmez.

2.1.STOPAJ ESASI

Ücretlerin vergilendirilmesinde genel yöntem stopaj esasıdır(GVK. 94.m). Hizmet erbabına ödenen ücretler ile ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), artan oranlı tarife dilimleri ve oranları esas alınarak tevkifat(Stopaj, kesinti) yapılır. Stopajın yapılmasında matrah olarak ücretin safi(net) değeri esas alınır. Diğer bir ifadeyle vergi matrahı olarak ücretin safi değeri alınır. Ancak aşağıdaki hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü uygulanmaz.

  1. Ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabı;
  2. 16’ncı maddede yazılı ücret istisnasından faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri;
  3. Maliye Bakanlığı’nca yıllık beyanname ile bildirilmesinde zaruret görülen ücret ödemeleri.

Bunlar gelirlerini, yıllık beyanname ile bildirirler.

2.2.GÖTÜRÜ USUL

“Diğer ücretliler” olarak tabir edilen ücretliler götürü usule göre vergilendirilmektedirler. Diğer ücretler Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabı yanında çalışanlar; Özel hizmetlerde çalışan şoförler; Özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdığı inşaat işçileri; Gayrimenkul sermaye iradı sahibi yanında çalışanlar ve gerçek ücretlerinin tespitine imkân olmaması sebebiyle, Danıştayın olumlu görüşüne dayanarak Maliye Bakanlığınca bu kapsama alınanlardır (GVK m. 64). Bu hizmet erbabının safi ücretleri takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının % 25’idir.

Diğer ücretler; kapsamına giren ücretler için yıllık beyanname verilmez, diğer kazançlar için beyanname verilmiş olsa bile beyannameye dahil edilmezler. Sadece vergi dairesinden bir “vergi karnesi” alırlar. Bu karnede ne kadar vergi ödeyecekleri yazılıdır. Her yıl ŞUBAT ve AĞUSTOS ayları olmak üzere iki eşit taksitte vergi öderler.

2.3.BEYAN ESASI

Birden fazla işverenden ücret alıp ta birden sonraki işverenden/işverenlerden alınan ücretler toplamı 2006 yılı için 18 000 YTL’yi aşıyorsa önceden tevkifat yapılsa dahi beyanname vermek zorunludur. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi stopaja tabi olmayanlar da beyanname vermek zorundadırlar.

IV-SERBEST MESLEK KAZANÇLARI VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.SERBEST MESLEK KAZANCININ BELİRLENMESİ

Serbest meslek kazancı: Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Tahkim işleri dolayısiyle hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek erbabı: Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez. Ayrıca;

  • Gümrük komisyoncuları, bilumum borsa ajan ve acentaları, noterler, noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar;
  • Bizzat serbest meslek erbabı tarifine girmemekle beraber serbest meslek erbabını bir araya getirerek teşkilat kurmak veya bunlara sermaye temin etmek suretiyle veya sair suretlerle serbest meslek kazancından hisse alanlar;
  • Serbest meslek faaliyetinde bulunan kollektif ve adi şirketlerde ortaklar, adi komandit şirketlerde komanditeler;
  • Dava vekilleri, müşavirler, kurumlar ve tüccarlarla serbest meslek erbabının ticarî ve meslekî işlerini takip edenler ve konser veren müzik sanatçıları;
  • Gerekli şartları taşıyan ebe, sünnetçi, sağlık memuru, arzuhalci, rehber gibi mesleki faaliyette bulunanlar bu işler dolayısiyle serbest meslek erbabı sayılırlar.

Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır. Serbest meslek erbabı, mesleki kazançlarını Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tuttukları “Serbest meslek kazanç defteri”ne istinaden tespit ederler. Brüt kazançtan kazancın elde edilmesiyle ilgili giderler düşülür. Net kazanç üzerinden vergilendirme yapılır.

B.SERBEST MESLEK KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

1.VERGİLENDİRİLMEYECEK SERBEST MESLEK KAZANÇLARI

İstisna kapsamındaki kazançlar vergi dışı bırakılmaktadır.

Vergiden İstisna Olan Serbest Meslek Kazançları

İ.Sergi ve Panayır İstisnası

Dar mükellefiyete tabi olanların; Hükümetin izniyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları serbest meslek faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar; Gelir Vergisi’nden müstesnadır.

ii.Telif Kazançları İstisnası

Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının; şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir. Bu kazançların geçici(arızî) olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

ÖNEMLİ NOT: Serbest meslek kazançları istisnası üzerinden, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle vergi kesilir. Oran % 17’dir.

2.SERBEST MESLEK KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

2.1.BEYAN ESASI

Tutulan serbest meslek kazanç defterine göre belirlenen hasılattan mesleğin ifası ile ilgili giderler düşülür. Kalan kısım artan oranlı tarifeye göre vergilendirilir. Ancak her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez. Net serbest meslek kazancının tespitinde gider yazılabilecek hususlar aşağıdaki gibidir;

  • Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler[6]
  • Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı ve işle ilgili giyim giderleri.
  • Mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri
  • Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için ayrılan amortismanlar ve kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri.
  • Alınan mesleki yayınlar için ödenen bedeller, Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri.
  • Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatlar.
  • Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçlar.
  • Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar

2.2.STOPAJ(TEVKİFAT) Esası

Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri yapanlara yapılan ödemelerden ödemeyi yapan taraf stopajla vergi kesmektedir. Ancak Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemelerden stopaj yapılmaz. Stopaj oranı; % 22’dir. Sadece Telif kazancı dolayısıyla hak sahibine yapılan ödemelerden % 17 stopaj yapılır.

Tevkifat suretiyle alınan vergi yılsonunda verilen yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergi miktarından düşülmektedir.

V-GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARI VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI OLARAK KABUL EDİLEN KAZANÇLAR

Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır(GVK 70)

  • Arazi, bina maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
  • Voli mahalleri ve dalyanlar;
  • Gayri menkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri;
  • Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar; Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar
  • Telif hakları
  • Gemi ve gemi payları ve her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri.

Sayılan bu mallar ve haklar ticarî veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratları ticarî veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanır.

B.GMSİ’NİN VERGİLENDİRİLMESİ

1.VERGİLENDİRİLMEYECEK GMSİ’LER

Konut Kira Gelirleri İstisnası: Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hâsılatın 2006 yılı için 2.200 YTL’sı gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hâsılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz. Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.

Bir kişinin birden fazla meskene sahip olması durumunda bu istisna sadece bir defa uygulanacaktır. Bir meskene birden fazla kişi sahipse her kişi istisnadan ayrıca yararlanacaktır.

2.VERGİLENDİRİLECEK GMSİ’LER

GMSİ’lerde vergilendirme safi irat üzerinden yapılmaktadır. Safi İrat:Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayri safi hasılattan iradın sağlanması ve idamesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan müspet farktır.

2.1.BEYAN ESASI

Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayri safi hasılat, mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarıdır (72.M).

Gerçek Gider Usulü(Gerçek Usul)

Gerçek usulde; gayrimenkulle ilgili olmak kaydıyla gayri safi hâsılattan aşağıdaki giderler düşülür. Kalan kısım artan oranlı tarifeye göre vergilendirilir. Giderler: kiraya verilen gayrimenkulle ilgili giderlerdir. Ayrıca; Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya verenler tarafından ödenmiş olmak şartıyla belediyelere ödenen harcamalara iştirak payları; Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli de indirilebilir. Vergi ve para cezaları düşülemez.

Götürü Gider Usulü

Haklarını kiraya verenler hariç gayrimenkul sermaye iradı elde edenler götürü usulden de yararlanabilirler. Gayri safi hâsılattan, gayri safi hâsılatın %25’lik kısmı düşülür, kalan kısım artan oranlı tarifeye göre vergilendirilir. Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.

2.2.STOPAJ ESASI

Gayrimenkul sermaye iratlarında stopaj uygulaması da söz konusudur. Stopajı hak sahibine geliri sağlayan taraf yapar. Stopaj yapılan tutar; daha sonra verilen beyannameden hesaplanacak vergiden düşülür. Ancak stopajla vergilendirilmiş olan gayrimenkul sermaye iratları 2006 yılı için 18 000 YTL’ye kadarsa beyanname verilmez.

VI-MENKUL SERMAYE İRATLARI VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.MENKUL SERMAYE İRADI KAVRAMI

Menkul sermaye iratları GVK’nın 75. maddesinde düzenlenmiştir. Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.

1-Kar Geliri Şeklindeki MSİ’ler

  • Hisse Senetleri Kar Payları (Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kurulan yatırım fonları katılma belgelerine ödenen kar payları dahil.)
  • İştirak Hisselerinden Doğan Kazançlar:(Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir.)
  • Kurumların idare Meclisi Başkan ve üyelerine verilen kar payları;
  • Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmı,
  • Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr, ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları.

2-Faiz Geliri Şeklindeki MSİ’ler

  • Tahvil ve Bono Faizleri:
  • Alacak Faizleri :Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla carî hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)
  • Mevduat faizleri :
  • Repo Gelirleri

3-Diğer Şekillerdeki MSİ’ler

  • Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller;
  • İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar;
  • Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri;
  • Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından;
  1. On yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemeler,
  2. On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan on yıl süreyle prim veya aidat ödeyenlere ve vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler,
  • Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler.

B.MENKUL SERMAYE İRATLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

1. 2006’ya KADAR GEÇERLİ OLAN VERGİLENDİRME REJİMİ

1.1. Menkul Sermaye İratlarında İndirim Oranı (ENFLASYON İNDİRMİ) Uygulaması

Enflasyonist ortamlarda elde edilen kazançların içerisinde enflasyondan kaynaklanan fiktif (gerçek olmayan) kazançlar da mevcuttur. Vergilendirme yapılırken enflasyonist kazançların da vergi matrahına dahil edilmesi durumunda, reel kazanç üzerinden vergilendirme yapılmamış olur. Dolaysıyla mükellef aşırı vergilendirilmiş olur. Bu yüzden enflasyondan etkilenen bazı kazançların vergilendirilmesinde enflasyondan arındırma yapıldıktan sonraki kazanç üzerinden vergilendirilme yapılması uygundur. Bu amaca yönelik olarak Türk gelir vergisi sisteminde bazı menkul sermaye iratları için “indirim oranı uygulaması”na yer verilmiştir (GVK m. 76).

Özellikle enflasyondan etkilendiği varsayılan bazı menkul sermaye iratlarında indirim oranı uygulanmak suretiyle bulunacak tutar vergi dışı bırakılmaktadır. Bu indirimin nedeni söz konusu menkul sermaye iratlarının bir kısmının enflasyondan kaynaklandığının kabul edilmesidir.

İndirim oranının Tespiti : İndirim oranı, Maliye Bakanlığı’nca tespit edilmektedir. Maliye Bakanlığı her yıl için ayrı ayrı indirim oranı tespit eder. Herhangi bir yıla ilişkin indirim oranı; VUK hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, aynı dönemde Devlet tahvili ve Hazine bonosu ihalelerinde oluşan bileşik ortalama faiz oranına bölünmesi suretiyle elde edilir(GVK m.76).

İndirim oranı uygulanacak menkul kıymetler;

  • Menkul kıymetler yatırım fonları ve ortaklıkları; Risk sermayesi yatırım fonları ve ortaklıkları, Gayrimenkul yatırım fonları ve ortaklıklarından sağlanan kar payları
  • Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresi’nce çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler(m.75/5)
  • Alacak Faizleri(m.75/6)
  • Mevduat faizleri (m.75/7)
  • Repo gelirleri(m.75/12)
  • Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr, ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr paylarıdır(m.75/14).

Örnek; 2004 yılında 100 000 YTL alacak faizi elde eden bir mükellefin vergiye tabi matrahını bulalım. Burada öncelikle 2004 yılı için Maliye Bakanlığı’nca belirlenen indirim oranını bilmemiz gerekir. Bu oranı Maliye Bakanlığı 2004 yılı için %43,8 olarak açıklamıştır. 2004 yılında elde edilen 100 000 YTL’lik alacak faizinin %43,8’inin enflasyondan oluştuğu kabul edilmekte ve bu orana tekabül eden kısmın nominal kazançtan düşülmesi gerekmektedir.

İndirilecek Tutar (enflasyonist kazanç) = 100 000 x (%43,8) = 43 800 YTL

Vergi Matrahı = 100 000 – 43 800= 56 200 YTL

İndirim oranı uygulanamayacak haller; Ancak döviz cinsinden açılan hesaplara ödenen faiz ve kar payları, dövize altına veya başka bir değere endeksli menkul kıymetler ile döviz cinsinden ihraç edilen menkul kıymetlerden elde edilen menkul sermaye iratları için indirim oranı uygulaması yoktur. Çünkü bu kazançlar, yerli para cinsinden olmadığı için enflasyondan da etkilenmemektedir. Ayrıca Ticari İşletmelere dahil bu tür gelirler için de indirim uygulanamamaktadır.

İndirim oranı uygulamasının yapılamayacağı bir diğer durum ise stopaj(kaynakta kesinti) yöntemiyle yapılan vergilendirmedir. Stopaj usulüyle yapılan vergilendirmede kazancın brüt tutarı esas alınmaktadır. Dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iradının indirim oranı uygulaması yapılmadan önceki brüt tutarı üzerinden stopaj yapılacaktır.

Örnek: A şahsı 2004 yılında X bankasına yatırdığı 6 ay vadeli mevduattan 15 000 YTL kazanç elde etmiştir. Stopaj hangi değer üzerinden yapılacaktır? Mevduat faizleri stopaja tabidirler. Bu nedenle stopaj, indirim oranı düşülmeden önceki brüt tutar olan 15 000 YTL üzerinden yapılacaktır.

1.2. Menkul Sermaye İratlarında Vergilendirme Yöntemleri
  1. Sadece Stopaj Esasına Göre Vergilendirilen Menkul Sermaye İratları

Tutarı ne olursa olsun stopaj esasıyla vergilendirilmiş olan bazı menkul sermaye iratları için beyanname verilmeyeceği gibi başka gelirler için verilen beyannameye dahil edilmeleri de söz konusudur. Bu kapsama giren menkul sermaye iratlar için stopaj yöntemi nihai vergileme yöntemi kabul edilmekte ve bu kazançlar için ayrıca herhangi bir vergilendirme işlemi yapılmamaktadır. Sadece stopajla vergilendirilecek menkul sermaye iratları;

İ.Mevduat Faizleri: Mevduat faizlerinin vergilendirilmesinde faiz gelirini sağlayan banka, hak sahibi adına doğan faiz gelirinden vergi kesintisi (stopaj) yaparak vergilendirme işlemini gerçekleştirmektedir. Burada esas mükellef, hak sahibidir, banka ise vergi sorumlusudur. Stopaj oranları mevduatın yerli ya da yabancı para biriminden olmasına göre değişmektedir(GVK m.94).

  • Döviz tevdiat hesaplarına yürütülenlerden; vadesi 1 yıla kadar olanlarda %24, vadesi 1 yıl ve daha fazla olanlarda %18’dir.
  • Nama ve hamiline yazılı mevduat hesaplarına yürütülen faizlerden vadesiz hesaplarla 3 aya kadar vadeli de%18, 6 aya kadar vadeli de %16, 1 yıla kadar vadeli de%12 ve 1 yıl ve daha fazla vadeli de %’dir.

Burada dikkate çeken nokta vade uzadıkça vergi oranının azalmasıdır. Bu uygulamayla kanun koyucu tasarruf sahiplerinin uzun vadeli mevduat yatırmalarını teşvik amacı gütmektedir. Ancak mevduat faizinin ticari işletme tarafından elde edilmesi durumunda ticari kazanç içerinde vergilendirilecekleri için beyanname vardır(GVK Geçici 55. m.).

  1. Kar Payları: Kar paylarının vergilendirilmesi ve stopaj oranları kar payının türüne göre aşağıdaki şekillerde yapılmaktadır.

1) Özel Finans Kurumlarınca Kar Ve Zarara Katılma Belgeleri Karşılığında Ödenen Kar Payları: Özel finans kurumları hak sahiplerine kar payı öderken onlar adına vergi kesintisi yapmakta ve vergi dairesine yatırmaktadır. Kar paylarında da stopaj oranları vadeye göre değişmektedir; Vadesi 3 aya kadar olanlarda %18, Vadesi 6 aya kadar olanlarda %16, Vadesi 1 yıla kadar olanlarda ise %12 ve Vadesi 1 yıl ve daha uzun olanlarda %7 stopaj uygulaması mevcuttur(GVK m.94).

2) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ve Kar zarar ortaklığı belgesi verenler tarafından ödenen kar payları: Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar paylarından %0 stopaj ve Kar zarar ortaklığı belgesi verenler tarafından ödenen kar paylarından %18 stopaj öngörülmüştür. Stopajın dışında ayrıca bir vergi yoktur. Bu kazançlar için beyanname verilmeyecektir. Ancak ticari işletme tarafından elde edilmesi durumunda ticari kazanç içerinde vergilendirilecekleri için beyanname vardır(GVK Geçici 55. m.).

3) Yatırım fonları katılma belgeleri kar payları: Yatırım fonları katılma belgeleri kar payları için %10 stopaj öngörülmüştür. Stopaj nihai vergileme yöntemi olup beyanname verilmeyecektir. Ancak ticari işletme tarafından elde edilmesi durumunda ticari kazanç içerinde vergilendirilecekleri için beyanname vardır(GVK Geçici 55. m.).

iii. Repo Gelirleri: Repo gelirlerinde de nihai vergileme stopaj yöntemi olup beyan gerekmemektedir. Stopaj oranı ise % 22’dir. Ancak ticari işletme tarafından elde edilmesi durumunda ticari kazanç içerinde vergilendirilecekleri için beyanname vardır(GVK Geçici 55. m.).

İv. Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketlerinden sağlanan menkul sermaye iratları; Bu kurumlara üye olan bir kişinin bu kurumlardan sağladığı aşağıdaki kazançlar da belirtilen oranlarda stopaja tabidir. Stopajı iradı sağlayan kurum yapmaktadır.

  • On yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemeler için, %15
  • On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan on yıl süreyle prim veya aidat ödeyenlere ve vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler için %10 stopaj vardır.

Ancak Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin %25’i vergiden istisnadır(GVK m.22). Kalan kısım için % 5 stopaj yapılmaktadır(GVK m.94).

Ayrıca Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan diğere sigorta şirketlerinden 10 yıl süre ile prim ödeyenler ile vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin %10’u ve tek primli yıllık gelir sigortalarının yaptığı ödemelerin tamamı vergiden istisnadır(GVK m.22). Kalan kısım için % 10 stopaj yapılmaktadır(GVK m.94).

  1. Hem Stopaja Hem de Beyan Esasına Göre Vergilendirilen Menkul Sermaye İratları
  2. Hisse Senedi Kar Payları Ve İştirak Hisselerinden Doğan Kazançlar: Hisse senedi kar payları kar dağıtımı aşamasında, iştirak hisselerinden doğan kazançlar ise kazanç dağıtılırken %10 stopaja tabidir(GVK m.94). Stopaj kar dağıtımını yapan kurumca yapılacaktır. Stopaj yapılacak tutar dağıtılan kar payı tutarıdır. Hisse senedi kar paylarının yarısı vergiden istisna edilmiştir(GVK m.22.m). Kalan kısım 2005 yılı için 15 000 YTL’yi aşıyorsa beyan edilecektir. Beyan edilecek matrah üzerinden hesaplanacak vergiden, önceden stopaj yöntemiyle ödenen vergi düşülecektir. Kalan kısım vergi dairesine ödenecektir.
  3. Tahvil ve Bono Faizleri: Tahvil ve bono faizlerinde vergilendirme rejimi tahvil ve bonoların türüne göre değişmektedir(GVK m.94). Devletin çıkarttığı tahvil ve bonoların faizleri ile özel kesimin çıkarttığı tahvil ve bono faizlerinde farklı vergilendirme rejimleri benimsenmiştir. Ayrıca yerli para cinsinden çıkartılan tahvil ve bonolarla döviz cinsinden çıkartılan tahvil ve bonoların faizlerinde vergilendirme rejimi farklıdır.

Devlet tahvili –hazine bonosu faizleri: Devlet tahvili ve hazine bonosu faiz gelirlerinde büyük vergi avantajı tanınmıştır. Bu avantajın amacı devlete borç vermeyi cazip hale getirmektedir. Çünkü tahvil ve bonolar devletin en temel borçlanma araçlarıdır. Devlet tahvili ve hazine bonolarında stopaj oranı %0’dır. Vergilendirme rejimi üç aşamalı bir yapı arz etmektedir. Öncelikle toplam faiz gelirinden “indirim oranı“ uygulamasıyla enflasyon indirimi uygulanacaktır. Kalan kısımdan 2005 yılı için öngörülen 174.033 YTL 88 YKR’luk istisna tutarı düşülecektir( GVK Geçici 59.m). İstisna düşüldükten sonra kalan kısım 15 000 YTL’yi aşıyorsa beyan edilecek ve vergisi ödenecektir. Toplu konut idaresi ve kamu ortaklığı idaresi ve özelleştirme idaresi tarafından çıkarılan menkul kıymetlerin getirileri üzerindeki stopaj oranı da %0’dır. Vergilendirme rejimi aynen devlet tahvili ve hazine bonosu fazilerinde olduğu gibi üç aşamalı bir yapı arz etmektedir. Öncelikle toplam faiz gelirinden “indirim oranı“ uygulamasıyla enflasyon indirimi uygulanacaktır. Kalan kısımdan 2005 yılı için öngörülen 174.033 YTL 88 YKR’luk istisna tutarı düşülecektir( GVK Geçici 59.m). İstisna düşüldükten sonra kalan kısım 15 000 YTL’yi aşıyorsa beyan edilecek ve vergisi ödenecektir.

Eurobond tahvil faizlerinde de stopaj oranı %0’dır. Bunlar için indirim oranı uygulaması yoktur. Vergilendirme yapılırken önce toplam kazançtan 174 033 YTL 88 YKR’luk istisna düşülecektir. Kalan kısım 15 000 YTL’yi aşıyorsa beyan edilecektir.

Nama ve hamiline yazılı tahvil faizleri: Bu tür faiz gelirlerinde stopaj oranı %10’dur. Stopaj, faiz gelirini sağlayan tarafından yapılmaktadır. Stopaj matrahı faiz gelirinin brüt tutarıdır. Ayrıca bu kazançlar için beyan esası benimsenmiştir. Stopaj uygulamasından ayrı olarak toplam faiz gelirinden öncelikle enflasyon indirimi düşülecektir. Kalan kısım 15 000 YTL’yi aşıyorsa beyan edilecek ve vergisi hesaplanacaktır. Beyanname üzerinden hesaplanan vergiden daha önceden stopaj yöntemiyle ödenen vergi düşülecek ve ödenecek vergi miktarı tespit edilecektir.

c.Sadece Beyan Esasına Göre Vergilendirilen Menkul Sermaye İratları

Her türlü ALACAK FAİZLERİNDEN elde edilen kazançların vergilendirilme rejimi diğer menkul sermaye iratlarından farklıdır. Bu tür kazançlar için stopaj öngörülmemiştir. Dolayısıyla sadece beyan usulüyle vergilendirme söz konusudur. Alacak faizlerinde, vergilendirme işlemi iki aşamalı bir yapı arz etmektedir. Birinci aşamada brüt faiz gelirinden “indirim oranı” uygulamasıyla enflasyon indirimi düşülecektir. İkinci aşamada enflasyon indirimi düşüldükten sonra kalan kısımdan,   öngörülen 800 YTL’lik istisna tutarı indirilecektir. Kalan kısım beyan edilecek ve vergi dairesine ödenecektir(GVK m.86).

Ayrıca aşağıdaki kazançların 800 YTL’yi aşması durumunda beyan edilmesi söz konusudur;

  • Kıyı bankacılığından(of-shore) elde edilen faiz gelirleri,
  • Yurt dışında elde edilen menkul sermaye iratları,
  • Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller;
  • İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar;
  • Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri

Bu kazançlar 800 YTL’nin altında kalırlarsa beyan edilemeyeceklerdir(GVK m.86).

2. 2006’DAN SONRA GEÇERLİ OLACAK VERGİLENDİRME REJİMİ

Menkul sermaye iratlarının büyük bir kısmının vergilendirilmesinde 2006’dan itibaren, indirim oranı uygulaması, istisna uygulamaları ve beyan esası kaldırılmaktadır[7]. Sadece stopaj yöntemiyle vergilendirme yapılacaktır. Bu değişikliğin amacı, vergilendirme işlemlerini kolaylaştırmak ve menkul sermaye iradı türleri itibariyle farklı olan vergilendirme rejimlerinde birliği sağlamaktır. Konuya ilişkin düzenlemeler, GVK’nın Geçici 67. maddesinde düzenlenmiştir.

Yeni düzenleme ile menkul sermaye iratlarının alım satım kazançları ve dönemsel getirileri artık stopajla vergilendirilecektir(GVK Geçici m. 67). Ancak; Alacak faizleri, Of-Shore ve yurt dışı hesaplardan elde edilen faiz gelirleri stopaja tabi olmadıkları için beyan esasına göre vergilendirileceklerdir[8]. Ayrıca, A.Ş. ve LTDŞ ortaklarının kar paylarının yarısı vergiden istisnadır. Kalan kısmı, beyan sınırını (2005 yılı için 15 000 YTL ) aşarsa beyan edileceklerdir[9].

Tevkifat yapacak olanlar; bankalar ve aracı kuruluşlardır. Bu kuruluşlar, menkul sermaye iradını hak sahiplerine ödemeden önce vergisini kesip hak sahipleri adına vergi dairesine yatıracaklardır. Burada bankalar ve aracı kurumlar, vergi sorumlusudurlar.

Üzerinden tevkifat yapılacak tutar(Stopaj matrahı); menkul kıymetin satış tutarından alış tutarının düşülmesiyle bulunan kısımdır. Tevkifat oranı ise %15’tir. Vergilendirme üçer aylık dönemler itibariyle yapılacaktır.

Tevkifat matrahında alış tutarı; menkul kıymeti alındığı zamanki tutarıdır. Değişik tarihlerde menkul kıymet alınmışsa, satış durumunda alış bedeli olarak “ilk giren ilk çıkar” yöntemi kullanılacaktır. Alış tutarından başka satış tutarından indirilecek giderler, alım satım komisyonları ve banka ve sigorta muameleleri vergisidir.

Menkul sermaye iratlarından stopaj yapan banka ve aracı kurumlar, muhtasar beyannamenin dışında ayrı bir beyanname ile kestikleri vergiyi beyan edip vergi dairesine yatıracaklardır.

VII-DİĞER KAZANÇ VE İRATLAR VE VERGİLENDİRİLMESİ

A.DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARI

1.DEĞER ARTIŞ KAZANCI KAVRAMI

Değer artış kazancı, sahip olunan menkul ve gayri menkullerin ve hakların elden çıkartılmasından elde edilen kazançlardır. Bu kazançlar bir defalığına elde edilmektedirler. Bu kazançlar aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir;

  1. Menkul kıymetlerin elden çıkartılmasından elde edilen kazançlar; sahip olunan hisse senedi, tahvil ve fon gibi menkul kıymetlerin satılmasından elde edilen net kazançlar değer artış kazancı kabul edilmektedir. Örneğin 5 000 YTL’ye alınan bir hisse senedi 5 500 YTL’ye satılması durumunda, (5 500-5 000) 500 YTL’lik değer artış kazancı oluşmaktadır. Ancak İvazsız (karşılıksız) olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlana değer artış kazançları vergilendirilmemektedir.

ii.Hakların elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar; Hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ile Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanunî mirasçıları dışında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı sayılmaktadır. Ayrıca Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar da değer artış kazancıdır.

iii.Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancıdır.

iv.Voli meydanlarının gemilerin ve gayrimenkul olarak tescil edilen hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancıdır.

2.DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

2.1.Stopaj Yöntemi

Menkul kıymetlerin elden çıkartılmasında sağlanan kazançlar, stopaj yöntemiyle vergilendirilmektedir. Stopaj yapmaya yetkili olan birim, menkul kıymetin satılmasına aracılık eden banka ve aracı kurumlardır. Stopaj oranı %15’tir. Bu kazançların ayrıca beyan edilmesine gerek yoktur.

2.2.Beyan Esası

Beyan yöntemi menkul kıymetlerin elden çıkartılmasından elde edilen değer artış kazançlarının dışındaki değer artış kazançları içi,n geçerlidir. bu kazançların vergilendirilebilmesi için öncelikle net değer artış kazancı bulunur. Net değer artış kazancının bulunması; Elde edilen satış hasılatından elden çıkartılan unsurun maliyet bedeli düşülerek bulunan net kazanç değer artış kazancı kabul edilir. Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar hariç, 14.000 YTL’lik kısmı gelir vergisinden müstesnadır. Dolayısıyla 14. 000 YTL’li kısım beyan dışıdır.

B.ARIZİ KAZANÇLAR

1.ARIZİ KAZANÇ KAVRAMI

Arızi kazançlar; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetlerin bir defalık gerçekleştirilmesinden elde edilen kazançlardır. Bu kazançlar aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;

  1. Arızî olarak ticarî faaliyetlerin gerçekleştirilmesinden veya bu tür işlere aracılık yoluyla elde edilen kazançlar.
  2. Ticarî veya ziraî bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek faaliyetinin bırakılması, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hâsılat.
  3. Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karşılığında alınan tazminatlar ile peştemallıklar
  4. Arızî olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hâsılat.
  5. Gerçek usulde vergiye tâbi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar
  6. Dar mükellefiyete tâbi olanların 45 inci maddede yazılı işleri arızî olarak yapmalarından elde ettikleri kazançlar.

2.ARIZİ KAZANÇLARIN VERGİLENDİRLMESİ

Yukarıdaki faaliyetlerin yapılmasında dolayı elde edilen arızi kazançların safi değeri üzerinden vergilendirme yapılır. Bir takvim yılında (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı olan kazançlar (ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının 14.000 YTL’lik kısmı gelir vergisinden müstesnadır. Kalan kısım beyan edilir.

III. KISIM

GELİRİN TOPLANMASI, BEYANI VE VERGİNİN ÖDENMESİ

A.ÖLÜM ve MEMLEKETİ TERK HALLERİNDE BEYAN VE ÖDEME

  1. NORMAL ŞARTLARDA BEYAN VE ÖDEME

Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir.

  1. YILLIK BEYANNAME VE VERGİNİN ÖDENMESİ

Bir takvim yılı içinde yedi gelir unsurundan elde edilen gelirler toplanır. Yıllık beyannameye kaydedilir. Ancak bazı kazançlar, beyannameye dahil edilmez. Beyannameye dahil olmayan gelirler aşağıda tam ve dar mükellefler itibariyle ayrı ayrı belirtilmiştir.

1.1.Beyannameye Dahil Edilmeyen Gelirler

Tam Mükellefiyette Beyannameye Dahil Edilmeyen Gelirler;

  • Gerçek usulde vergilendirilmeyen ziraî kazançlar; bu kategoriye giren kazançlar stopaj usulüyle vergilendirildikleri için ayrıca beyana gerek yoktur.
  • Kar payları hariç stopaja tabi tutulmuş menkul sermaye iratları,
  • Kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı,
  • Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler
  • Birden fazla işverenden ücret alanların birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı –stopajla vergilendirilmek şartıyla-000 YTL’yi aşmıyorsa beyan edilmezler.
  • 000 YTL’yi aşmamak şartıyla Türkiye’de tevkifata tâbi tutulmuş olan; gayrimenkul sermaye iratları
  • Bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 875 YTL’yi aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları.

Dar mükellefiyette Beyannameye Dahil Edilmeyen Gelirler; Tamamı Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan; ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlar beyan edilmezler.

1.2.Gelirin Beyanı ve Vergi Miktarının Hesaplanması

Yıllık Beyannamenin Verilme Zamanı: Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının 15. günü akşamına kadar, Gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının 15. günü akşamına kadar beyan edilir.

Beyan yeri: Tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, Dar mükellefiyette Türkiye’de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye’de oturduğu yerin, Türkiye’de vergi muhatabı yoksa işyerinin, işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir.

Verginin Hesaplanması :Yıllık gelir vergisi, vergiye tabi gelirlerin yıllık toplamından aşağıdaki indirimler düşülür. Beyannameden düşülebilecek indirimler:

  • Geçmiş beş yıl zararları
  • Bazı bağış ve yardımlar (eğitimi, sağlığı desteklemek için yapılan harcamalar, bağışlar vb.)
  • Aileye ait sigorta primleri
  • Sakatlık indirimi

Sakatlık indirimi: Çalışma gücünün asgarî % 80’ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgarî % 60’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgarî % 40’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılır ve aşağıda sakatlık dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir.

Sakatlık indiriminden yararlanma hakkına sahip olanlar; sakat olan ücretliler, özürlü serbest meslek sahipleri ve basit usule tabi mükellefler, özürlü bakmakla yükümlü olan serbest meslek erbabı ve ücretliler.

Sakatlık indiriminin dereceleri; Birinci derece sakatlar için 530 YTL, İkinci derece sakatlar için 265 YTL, Üçüncü derece sakatlar için 133 YTL’dir.

İndirimler düşüldükten sonra kalan kısım artan oranlı tarife uygulanmak suretiyle hesaplanır. Artan oranlı tarife aşağıdaki gibidir.

Vergi Tarifesi:

7.000 YTL’ye          kadar                                                                     % 15

18.000 YTL’nin       7.000 YTL’si için      1.050 YTL,              fazlası      % 20

40.000 YTL’nin                       18.000 YTL’si için    3.250 YTL,              fazlası      % 27

40.000 YTL’den fazlasının     40.000 YTL’si için    9.190 YTL,              fazlası      % 35 oranında vergilendirilir

Tarh zamanı :Beyanname verilmesi icabeden hallerde, beyannamenin verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi takibeden yedi gün içinde; diğer ücretlerde, hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında, takvim yılı içinde işe başlanması halinde, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde tarh edilir. Vergi tarh edildikten sonra varsa yıl içinde STOPAJLA ÖDENEN VERGİLER ile GEÇİCİ VERGİLER tarh edilen vergiden düşülür ve ödenecek vergi bulunur.

Verginin ödenmesi; Basit usulde birinci taksit ŞUBAT ayının sonuna kadar ikinci taksit HAZİRAN ayının sonuna kadar ödenir. Diğerlerinde verginin birinci taksiti MART sonuna, ikinci taksiti TEMMUZ sonunda ödenir.

2.GEÇİCİ VERGİ VE GEÇİCİ VERGİ BEYANNAMESİ

Gelir vergisinde geçici vergiyi sadece ; Ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile Serbest meslek erbabı (noterler hariç) ödemektedir.

Geçici vergi hesap döneminin üçer aylık kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler (yani %15).

Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın 10’uncu günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve 17.günü akşamına kadar ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir.

3.MUHTASAR BEYANNAME

Muhtasar beyanname yaptıkları ödemelerden vergi sorumlusu sıfatıyla stopaj yapanlarca verilir. Muhtasar Beyannamenin Verilmesi ; Vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde kestikleri vergileri izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar.

Ziraî ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç , 10 ve daha az işçi çalıştıranlar tevkif ettikleri vergi ile ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirminci günü akşamına kadar verebilirler.

Vergi beyan edilen ayın 26.günü akşamına kadar ödenir.

4.MÜNFERİT BEYANNAME

Dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeye mecbur olmayanlar:

  1. Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarını, gayrimenkulün bulunduğu,
  2. Menkul malların ve hakların elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarını, mal ve hakların Türkiye’de elden çıkarıldığı,
  3. Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde ettikleri diğer kazanç ve iratlarını işletmenin bulunduğu,
  4. Arızi olarak ticari işlemlerin yapılmasından veya bu nitelikteki işlemlere tavassuttan elde edilen diğer kazanç ve iratlarla, arızi olarak serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlar ve dar mükellefiyete tabi olanların elde ettikleri diğer kazanç ve iratlar, faaliyetin yapıldığı veya yolcu veya yükün taşıta alındığı,
  5. Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak sonradan elde ettikleri diğer kazanç ve iratlar, ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi veya ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde ettikleri diğer kazanç ve iratları, vergisi tevkif suretiyle alınmamış menkul sermaye iratlarını ve diğer her türlü kazanç ve irada ilişkin ödemenin Türkiye’de yapıldığı,

Bu kazanç ve iratlardan serbest meslek faaliyetlerine ilişkin olanların beyannamelerinin bu faaliyetlerin sona erdiği bu kazanç dışındaki diğer kazanç ve iratlarla ilgili beyannamelerin ise bu kazanç ve iratların iktisap olunduğu tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili vergi dairesine verilmesi mecburidir.

 

KURUMLAR VERGİSİ

Kurumlar vergisi; gelir üzerinden alınan vergilerin ikincisidir. Kurumlar vergisi gelir üzerinden alındığı için dolaysız, objektif (gayri şahsi-şahsi olmayan-kişisel olmayan) bir vergidir.

Türkiye’de kurumlar vergisi, modern anlamda 01.01.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5422 sayılı Kanunla uygulanmaya başlanmıştır. Ancak bu kanun, 13.02.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5520 sayılı Kanun’la tamamen kaldırılarak kurumlar vergisi yeniden yazılmıştır. Şu anda uygulanmakta olan kurumlar vergisi, 5520 sayılı kanunda öngörülen biçimdedir.

I-VERGİNİN KONUSU, MÜKELLEFİ, VERGİYİ DOĞURAN OLAY ve MÜKELLEFİYET

A.VERGİNİN KONUSU

Kurumlar vergisi, kurumların elde ettikleri kazançlarından alınmaktadır. Verginin konusunu kurum kazançları oluşturmaktadır(KVK m.1). Kurum kazancı, Gelir Vergisi Kanunu’na atıf yapılarak tanımlanmıştır. Buna göre; kurum kazancı gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşur. Bu gelir unsurları; Ticari kazançlar, Zirai kazançlar, Ücretler, Serbest meslek kazançları, Gayrimenkul sermaye iratları, Menkul sermaye iratları ve Diğer kazanç ve iratlardır. Dolayısıyla herhangi bir kurum, yedi gelir unsurundan bir kısmını ya da tamamını elde etmesi durumunda kurum kazancı elde etmiş olur. Elde edilen bu kazançlar kurumlar vergisine tabidir.

B.MÜKELLEF

Kurumlar vergisinin mükellefleri; Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre;   Sermaye şirketleri, Kooperatifler, İktisadi kamu müesseseleri, Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, İş ortaklıkları kurumlar vergisinin mükellefidirler. Kanunda ayrıca; sendikaların dernek, cemaatlerin ise vakıf hükmünde olduğu ifade edilmiştir. Bu hükme göre sendikaların ve cemaatlerin iktisadi işletmeleri de kurumlar vergisinin mükellefidirler. Şimdi bu mükellefleri tek tek inceleyelim.

1.Sermaye Şirketleri; Anonim şirketler, eshamlı (paylı) komandit şirketler, limited şirketler ile aynı mahiyetteki yabancı kurumlar, sermaye şirketidir.İlaveten SPK’nın düzenleme ve denetimine tabi fonlar ile benzer nitelikli fonlar da sermaye şirketi kabul edilmektedir (KVK m. 2).

2.Kooperatifler; Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre Kooperatifler kurumlar vergisinin mükellefidir. KVK’ya göre mükellef olan kooperatifler; Kooperatifler Kanunu’na ya da özel kanunlarına göre kurulan istihlak (tüketim), istihsal (üretim), kredi, satış, yapı vesair kooperatifler ile aynı mahiyetteki yabancı kooperatiflerdir (KVK m.2).

3.İktisadi Kamu Müesseseleri: Devlete, özel idarelere, belediyelere ve diğer kamu idarelerine ve müesselerine ait ve tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan ticari, sınai ve zirai işletmeler şeklindeki iktisadi kamu müesseseleri Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre mükelleftirler(KVK m.2). Aynı mahiyette olan yabancı devletlere ait iktisadi kamu müesseseleri de kurumlar vergisine tabidirler.

  1. Dernek ve Vakıflara ait İktisadi İşletmeler: Bazen dernek ve vakıflar kendi amaçlarını gerçekleştirmek için veya finansman kaynağı temin edebilmek içim iktisadi faaliyete girişebilmektedirler. Bu şekilde kurulan iktisadi işletmeler kurumlar vergisinin mükellefi olmaktadırlar (KVK m.2). Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yabancı dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler de Türkiye’de faaliyet göstermeleri durumunda kurumlar vergisi mükellefi olmaktadırlar.

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre sendikalar dernek, cemaatler vakıf hükmünde oldukları için sendikaların ve cemaatlerin iktisadi işletmeleri de kurumlar vergisinin mükellefidirler.

5.İş Ortaklıkları : Gerçek veya tüzel kişilerin veya tüzel kişiliği olmayan kurumların belirli bir işi yapmak için bir araya gelmeleri suretiyle oluşturulan ortaklığa iş ortaklığı denir. İş ortaklarları ortaklaşa yapılan işin bitimiyle birlikte sona erer. Dolayısıyla iş ortaklıklarının tüzel kişilikleri yoktur. Ancak kurumlar vergisi mükellefidirler(KVK. m .2).

C.MÜKELLEFİYET

Kurumlar Vergisi Kanunu’da tam mükellefiyet ve dar mükellefiyet şeklinde iki tür mükellefiyet öngörülmüştür.

1.Tam Mükellef

Kurumlar vergisi mükellefi olan kurumlardan kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunanlar tam mükelleftir (KVK m.3). Burada dikkat çeken nokta; kanuni merkezin veya iş merkezinin en az birisinin Türkiye’de bulunmasının, tam mükellef olmak için yeterli şart olduğudur.

2.Dar Mükellef

Kanunda mükellef olarak sayılan kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanlardır. Dar mükellefler, sadece Türkiye’de elde ettikleri kurum kazancından dolayı Türkiye’de kurumlar vergisine tabidirler(KVK m.3).

D.VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Yukarıdaki kurumların kurum kazancını elde etmesidir. Kazancın elde edilmesi, tahsil esasına göre ve tahakkuk esasına göre olabilmektedir. Tahsil ve tahakkuk esası gelir vergisi konusunda anlatıldığı için burada tekrar anlatılmayacaktır.

III-KURUMLAR VERGİSİNDE VERGİLENDİRME REJİMİ

A-VERGİLENDİRİLMEYECEK KURUM KAZANÇLARI

1.MUAFİYETLER

1.Darphane, Damga Matbaası, Milli Piyango İdaresi ve Askeri Fabrika ve Atölyeler

Bu kuruluşların kurumlar vergisinden muaf olmaları kendilerine kuruluş kanunlarında öngörülen faaliyetlerle sınırlıdır (KVK m.4/h). Kuruluş kanunlarında öngörülen faaliyetlerin dışında bir faaliyet gerçekleştirmeleri durumunda bu faaliyetleri için muafiyetten yaralanamazlar.

  1. Bazı Sağlık, Spor ve Eğitim-Öğretim Kuruluşları

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda eğitim ve sağlık hizmetlerini, bilimsel faaliyetleri ve sporu teşvik etmek için bu faaliyetleri gerçekleştiren bazı kurumlara vergi muafiyeti tanınmıştır. Çünkü bu tür faaliyetler toplum için fayda sağlamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu tür faaliyetlerden “kamu yararı” doğmaktadır. Muafiyet kapsamında olan kurumlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır (KVK m. 4 / a-b-;

  1. Kamu kurum ve kuruluşlarının genel insan ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi etmek amacıyla işlettiği işletmeler (hastaneler, sanatoryumlar, huzurevleri, hayvan bakımevleri, doğum evleri vb.)
  2. Kamu kurum ve kuruluşlarının ilim, fen güzel sanatlar ve tarım ve hayvancılığı öğretmek, yaymak, ıslah etmek ve teşvik etmek için işlettiği okullar, konservatuarlar, örnek fidanlıklar, müzeler, sergiler, tiyatrolar, bitki ve havyan ıslah ve üretim kurumları, yarış yerleri ve yayın evleri
  • Kamu idare ve kuruluşları tarafından sosyal amaçla işletilen şefkat,rehin ve yardım sandıkları, sosyal yardım kuruluşları, aşevleri, ceza infaz kurumları vb. (KVK m.4-c)
  1. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş ait derneklere tescil edilmiş spor klüplerinin idman ve spor faaliyetinde bulunan iktisadi işletmeleri (KVK m.4-j)
  2. Sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan Anonim Şirketler(KVK m.4-j)
  3. Sosyal Güvenlik Kuruluşları

Bu kurumlar topluma faydalı olan sosyal güvenlik hizmetlerini sundukları için muafiyet kapsamına alınmışlardır. Buna göre; SOSYAL GÜVENLİK KURUMU[10], Ordu Yardımlaşma Kurumu(OYAK) ve Memur Yardımlaşma Kurumu gibi kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ve Sosyal Sigorta Kurumları kurumlar vergisinden muaftır (KVK m. 4/e).

4.Mahalli İdarelerce İşletilen Bazı İşletmeler

İl özel idareleri, belediyeler ve köyler tarafından ve bunların kurdukları birlikler veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen aşağıdaki kurumlar; kurumlar vergisinden muaftır (KVK m 4/ı-i). Su, havagazı ve soğuk hava deposu işletmeleri, Belediye sınırları içerisindeki yolcu taşıma işletmeleri, Mezbahalar, Köylere, köy birliklerine ve köy belediyelerine ait tarım işletmeleri ve Köylünün ortak ihtiyaçlarını gidermek için kullanılan hamam, çamaşırhane, değirmenler ve belediye sınırları içerisinde faaliyet gösteren yolcu taşıma işletmeleri    

  1. Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Faaliyetinde Bulunan Kurumlar ve Kanunlarla Vergi Muafiyeti Tanınan Kurumlar
  2. Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Faaliyetinde Bulunan Kurumlar: (KVK m.4-m)Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurumların muafiyetten ile yararlanabilmeleri ile ilgili şartlar; Maliye Bakanlığı’nca çıkartılan tebliğ ile belirlenmiştir. Buna göre; Bilim veya araştırma kurumunun anonim şirket veya vakıf şeklinde kurulmuş olması gerekmektedir. Amaç teknoloji üretmeye veya geliştirmeye yönelik olmalıdır. Kurumca yapılacak yatırımın yatırım teşvik belgesine sahip olması gerekir.Yetkili kuruluşların olumlu görüş bildirmeleri gerekir.Bakanlar kurulunca muafiyet tanınmalıdır.
  3. Özel Kanunlarla Vergiden Muaf Tutulan Kurumlar: Bu kurumlar; Kurumlar Vergisi Kanunu’nun dışında kendi özel kuruluş kanunlarıyla vergi dışı bırakılmışlardır. Örnek: 1600 Sayılı kanunla, Türk Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Yeşilay Derneği, Çocuk Esirgeme Kurumu, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı vb. kuruluşlardır.

6.Kooperatifler

Kooperatifler; Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yazılı şartları taşımaları koşulu ile kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır. Muafiyet şartları aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır(KVK m.4-k); Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması gerekmektedir. İdare meclisi (yönetim kurulu) başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi gerekmektedir. İhtiyat akçelerinin ortaklara dağıtılmaması gerekmektedir. Münhasıran ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunması ve bu hükme fiilen uyulması gerekmektedir. Bir üst birliğe üye olunması gerekmektedir. Ayrıca yapı kooperatiflerinin bu muafiyetten yaralanabilmeleri için bazı özel şartları daha taşımaları gerekmektedir[11].

NOT: Tüketim ve Taşımacılık kooperatifleri bu muafiyetten yararlanamazlar.

  1. Bazı İdare ve Fonlar ve VAKIFLAR

Aşağıda yazılı kamu idareleri ve fonları da kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır(KVK m 4/g). Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve Özelleştirme Fonu, Milli Piyango İdaresi Başkanlığı KV’sinden muaftır. Ayrıca BAKANLAR KURULU’NCA VERGİ MUAFİETİ TANINAN VAKIFLAR da kurumlar vergisinden muaftır.

  1. Kreş Konukevleri ve Kantinler

Kreş, konukevleri ve askeri kışlalardaki kantinlerin muafiyetten yararlanabilmeleri için bazı şartlar vardır(KVK m.4/d). Bu kuruluşların; Genel ve özel bütçeli idarelere ait olmaları gerekmektedir. Sadece bunların mensuplarına hizmet vermeleri gerekmektedir. Kâr amacı gütmemeleri gerekmektedir. Üçüncü kişilere kiralanmamaları gerekmektedir(bizzat ait oldukları kurum tarafından işletilmeleri gerekmektedir. Bu şartların birinin dahi ihlal edilmesi durumunda muafiyetten yararlanılamamaktadır.

9.Fuar, Sergi ve Panayırlar

Sadece kamu kurum ve kuruluşlarının düzenledikleri fuar, sergi ve panayırlar vergiden muaftır(KVK m.4-ç). Muafiyetten yararlanabilmek için hükümetten veya yetkili mercilerden izin alınması gerekmektedir.

10.KOBİ’lere Kredi Sağlayan Kurumlar

KOBİ’lerin sermaye yetersizliğini gidermek amacıyla sadece bu kuruluşlara kredi sağlayan kurumların teşviki için kredi sağlayan kurulumlara; kurumlar vergisi muafiyeti tanınmıştır. Ancak bu kurumların kanunda yazılı şartları taşımaları gerekmektedir. Bu şartlar(KVK m.4-l);

11.Organize Sanayi Bölgelerini ve Küçük Sanayi Sitelerini Kurmak ve Geliştirmek İçin Kurulan Birlikler

12.Yaptıkları iş veya sundukları hizmet karşılığında resim veya harç alan kamu kuruluşları

2.İSTİSNALAR

2.1. İştirak kazançları İstisnası

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre bir kurumun iştirak ettiği başka bir kurumdan elde ettiği iştirak kazançları vergiden istisnadır (KVK m.5/1-a). İstisnanın gerekçesi ise “mükerrer vergilemeyi” önlemektir. Çünkü iştirak kazancı olarak kabul edilen kazanç, önceden vergilendirilmiştir. Kurumların iştirak kazançları istisnasından yararlanabilmeleri için bazı şartlar vardır[12].

Dar mükellef anonim ve limitet şirketlerin sermayesine iştirak eden kurumlar da bu istisnadan yararlanabilmektedirler. Ancak şu şartları taşımaları gerekmektedir(KVK m.5-1);

  • İştirak payı en az %10 olmalıdır.
  • İştirak payı en az 1 yıl elde tutulmalıdır.
  • İştirak kazancı üzerinde İştirak edilen ülke kanunlarınca en az %15 gelir ve kurumlar vergisi yükü olmalıdır.
  • İştirak kazancı kurumlar vergisi beyan tarihine kadar Türkiye2ye transfer edilmelidir.

2.2. Kooperatiflerde Geri Ödeme ve Risturn Kazançları İstisnası

Kooperatif ortaklarının yönetim giderleri olarak ödedikleri paraların bir kısmı harcanmayarak geri iade edilirse iade edilen bu tutarlar, vergiden istisna edilmiştir(KVK m.5-1-i). Bunun dışında ayrıca kooperatif ortakları için hesaplanan risturnlar da vergiden istisna edilmiştir(KVK m.5-1-i).

2.3.Yatırım Fonlarının ve Yatırım Ortaklıklarının Portföy İşletmeciliğinden Doğan Kazançları

Sermaye piyasasının gelişimini teşvik etmek için portföy işleten yatırım fonlarının ve ortaklıklarının bu faaliyetlerden elde ettikleri kazançları kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur. İstisna kapsamındaki kazançlar şunlardır(KVK 5/1-d).

  1. Türkiye’de kurulu Menkul kıymetler yatırım fonları ile menkul kıymetler yatırım ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları,
  2. Portföyü Türkiye’de kurulu borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayanan yatırım fonları veya ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları
  • Girişim sermayesi yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları,
  1. Gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları,
  2. Emeklilik yatırım fonlarının kazançları
  3. Konut finansmanı fonları ile varlık finansmanı fonlarının kazançları

2.4. Kurumların rüçhan hakkı kuponlarının satışından elde ettikleri kazançlar: Rüchan hakkı; öncelik hakkı anlamına gelmektedir. Kurumlar ilk kurulduklarında veya sermaye artırımına gittiklerinde hisse senedi çıkartabilmektedirler. Çıkarttıkları hisse senetlerinin bir kısmını alma konusunda kurumun ortakları öncelik hakkına sahiptiler. Ortakların sahip olduğu bu hakkı temsil etmek üzere hisse senetlerinden ayrı olarak “rüchan hakkı kuponları” çıkartılmaktadır. Rüchan hakkı kuponunu elinde bulunduranlar kurumun çıkarttığı hisseleri alma konusunda öncelik hakkına sahiptiler. Rüchan hakkı kuponları temsil ettikleri hisse senetlerinden ayrı olarak piyasada alınıp satılabilmektedirler. Kurumların en az iki yıl sahip oldukları rüchan hakkı kuponlarını satmalarından elde ettikleri kazançların %75’i kurumlar vergisinden istisnadır(KVK m.8/5).

2.5.Emisyon Primi İstisnası

Şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerini itibarî değerlerinin üzerinde elden çıkartabilmektedirler. İtibari değer; hisse senedinin üzerinde yazılı olan değerdir. Herhangi bir kurumun çıkarttığı hisse senetlerine olan talebin yüksekliği hisse senetlerinin itibari değerinden daha yüksek bir fiyattan satılabilir. Bu şekilde ilk çıkarttıkları senetleri itibari değerinin üzerinde satılan kurumlar bir kazanç elde etmektedirler. Bu kazanca emisyon primi adı verilir. Emisyon primi kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmişlerdir(KVK m.5/1).

2.6.Kurumların Yurt Dışındaki İşyerleri Ve Daimi Temsilcileri Aracılığıyla Elde Edip Türkiye’ye Getirdikleri Kazançları

Bu kazançların doğduğu ülke kanunlarına göre en az %15 gelir ve kurumlar vergisi yükü taşıması ve kazancın kurumlar vergisi beyan tarihine kadar Türkiye’ye getirilmesi gerekmektedir(KVK m.5/1-g).

2.7.Kurumların Yurt dışında yapılan inşaat, onarma, montaj işleri ve teknik hizmetlerden sağlanan ve Türkiye’de genel netice hesaplarına intikal ettirilen kazançlar(KVK m.5-1-h)

2.7.Eğitim – Öğretim İşletmeleri Kazanç İstisnası

Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları, Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançlar, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı’nın belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde beş vergilendirme dönemi kurumlar vergisinden müstesnadır. İstisna, okulların faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren başlar(KVK m.5/1-ı).

2.8.İştirak Hisselerinin ve Gayri menkullerin, Kurucu sentlerinin ve intifa senetlerinin Elden Çıkartılmasından Elde Edilen Kazançlar

Kurumların en az iki yıl aktiflerinde kayıtlı olan iştirak hisselerini ve gayri menkullerini, kurucu senetlerini ve intifa senetlerini satarak elde ettikleri kazançlarını sermayelerine eklemeleri şartıyla, elde ettikleri bu kazançların %75’i kurumlar vergisinden istisna bırakılmışlardır (KVK m.5/e).İstisnadan yaralanabilmek için sermayeye ilave işleminin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar yapılması gerekmektedir.

Tam mükellef sermaye şirketi dışındaki kurumlar[13] ile dar mükellef kurumlarda satıştan doğan kazancın sermayeye eklenmesi şart değildir. Bu kurumlar elde ettikleri kazançları özel bir fon hesabına alınır.

Sermayeye eklenen veya özel fon hesabına alınan bu kazançlar beş yıl içerisinde işletmeden çekilirse veya dar mükellefler yurt dışına çıkartırlarsa veya kurum tasfiye edilirse o yılın kazancı sayılır ve vergilendirilir.

B.VERGİLENDİRİLECEK KURUM KAZANÇLARI

1.Matrahın Tespiti

Vergilendirmeye esas tutar, safi kurum kazancıdır. Kurumlar Vergisi; Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinde sayılan mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Safi kurum kazancı, kurumlar vergisinin matrahını oluşturmaktadır.

Safi tutara ulaşabilmek için, brüt kazançtan indirilebilecek bazı giderler vardır. Bu giderler kazancın elde edilmesi ile ilgili giderler ve kanunun çeşitli amaçlarla indirilmesini uygun gördüğü giderlerden oluşmaktadır. Ancak muhasebe kayıtlarında gider olarak gösterilen bazı tutarların brüt kazançtan indirilmesi kanunla yasaklanmıştır.

1.1.Kurum Kazancından İndirilebilecek Giderler

a.Ticari kazançtan düşülebilecek giderler: Öncelikle brüt kurum kazancından, kazancın elde edilmesiyle ilgili giderler düşülmektedir(KVK m.8). Bu giderler, Gelir Vergisi Kanunu’nda ticari kazançlardan düşülebilecek giderlerdir(KVK m.8). Düşülebilecek bu giderler gelir vergisi kısmında anlatıldığı için burada tekrar değinilmeyecektir.

b.Diğer giderler; Kurum kazancının tespitinde, ikinci olarak varsa aşağıdaki giderler düşülür(KVK m.8):

  1. Menkul kıymet ihraç giderleri
  2. İlk tesis ve taazzuv giderleri
  3. Eshamlı komandit şirketlerde komandite ortağın kar hissesi[14],

4.Genel kurul toplantı giderleri, bölünme, birleme, devir, fesih tasfiye giderleri,

  1. Bazı bağış ve yardımlar(KVK m.10)
  • Kamuya ve bilim kuruluşlarına makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmı.
  • Kamuya bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu yapımı dolayısıyla yapılan harcamalar veya bağış ve yardımların tamamı ve tarihi eserlerin bakım onarımı için yapılan bağışların tamamı
  1. Geçmiş beş yıl zararları (KVK m.9)
  2. Katılım bankalarında katılım hesabı karşılığında ödenen kâr payları.

6.AR-GE İndirimi : İşletme bünyesinde gerçekleştirilen yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik AR-GE harcamalarının %40’ı indirilir.

1.2. Kurum Kazancından İndirilemeyecek Giderler

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda kazançtan indirilemeyecek giderler, 11.maddede sayılmıştır. Bunlar başlıklar halinde aşağıda açıklanmıştır.

1.Öz sermaye ve örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler, kur farkları vb. giderler

2.Sermaye şirketlerince transfer fiyatlaması yoluyla dağıtılan örtülü kazançlar.

  1. Her ne şekilde ve ne isimle olursa olsun ayrılan ihtiyat akçeleri

5.Dar mükellefiyete tabi kurumların ana şubelerine yaptıkları bazı ödemeleri

6.Bu kanuna göre hesaplanan Kurumlar Vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler.

7.Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri.

8.İşletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayan taşıtların giderleri ile amortismanları.

9.Hisse senetlerinin itibari değerinin altında ihracından doğan zararlar

  1. Alkollü içkiler ve tütün mamullerinin reklam giderlerinin %50’si

Gider olarak gösterilen bu kalemler, net kurum kazancından indirilmemektedirler.

Örtülü Sermaye

Kurumların ortaklarından veya ortakları ile ilişkili olan kişilerden dolaylı veya doğrudan elde edip işletmede kullandıkları borçlar, hesap dönemi içinde herhangi bir tarih itibariyle kurumun öz sermayesinin üç katını aşıyorsa, aşan kısım örtülü sermaye sayılır(KVK m.12).

Transfer Fiyatlaması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı

Kurumlar ilişkili kişilerle emsaline uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım satımında bulunmaları durumunda kazanç kısmen veya tamamen transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı sayılır(KVK m. 13).

C-KVK’YA GÖRE VERİLECEK BEYANNAMELER VE VERGİNİN ÖDENMESİ

Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre üç tür beyanname verilir. Bunlar; Yıllık Beyanname, Muhtasar Beyanname ve Özel Beyannamedir.

1.Yıllık Beyanname

1.1.Beyannamenin Verilme Zamanı ve Verileceği Mercii

Kurumlar Vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ayın 15. günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir(KVK m.25). Normal koşullarda hesap dönemi; 1 Ocak ile 31 Aralık( takvim yılıdır) arasıdır. Bu durumda herhangi bir yıla ilişkin beyanname, izleyen yılın Nisan ayının 15. günü akşamına kadardır. Örneğin 2005 yılında elde edilen kurum kazancı 2006 yılının nisan ayının 15. günü akşamına kadar beyan edilir.

Dar mükellefiyette vergi muhatabının Türkiye’yi terketmesi halinde Kurumlar Vergisi beyannamesi memleketi terkten önceki onbeş gün içinde verilir(KVK m.25).

Mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi, Tam mükellefler için, kurumun kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerin; Dar mükellefler için, kurumun Türkiye’deki işyerinin veya daimi temsilcisinin bulunduğu yerin; Türkiye’de işyeri veya daimi temsilcisi olmadığı takdirde yabancı kuruma kazanç sağlayanların bağlı olduğu; vergi dairesidir(KVK m.25).

1.2.Verginin Tarhı

Kurumlar vergisi kanunda belirtilen vergi matrahının kurumlar vergisi oranı ile çarpılması suretiyle tarhedilir. Vergi matrahı, beyan edilen net kurum kazancından kanunda öngörülen indirimler düşüldükten sonraki tutardır. Kurumlar vergisinin oranı, %20’dir(KVK m.32). Beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi tarhiyata muhatap kişi adına tarh edilmektedir.

Vergi tarhiyatı(KVK m.16);

  1. Kanuna göre mükellef olanların tüzel kişiliği namına;
  2. İktisadi kamu müesseselerinden, derneklere ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanların vergisi, bunların bağlı oldukları kamu tüzel kişileri veya dernek veya vakıf namına;
  • Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergisi bunlar hesabına Türkiye’deki müdür veya temsilcileri, müdür veya temsilcileri mevcut değil ise, kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına yapılır(KVK m. 28).

Tarh zamanı, Kurumlar Vergisi beyannamenin vergi dairesine verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi takip eden üç gün içinde tarh edilir(KVK m.16).

1.3. Kurumlar Vergisinde Geçici Vergi Uygulaması

Kurumlar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde belirtilen esaslara göre kurumlar vergisi oranında geçici vergi öderler(KVK m.32). Geçici verginin oranı da %20’dir. Geçici vergi, mükellefin verdiği “geçici vergi beyannamesi” üzerinde belirtilen matraha göre takvim yılının üçer aylı dönemleri itibariyle hesaplanır. Yıl içerisinde ödenen geçici vergiler toplanır, yıl sonunda verilen yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden düşülür. Böylece ödenecek net vergi miktarı tespit edilmiş olur. Bir takvim yılında dört adet geçici vergi dönemi vardır. Geçici vergi üçer aylık dönemleri izleyen 2. ayın 10. günü akşamına kadar beyan edilir ve 17. gücü akşamına kadar ödenir. Geçici vergi dönemleri ve beyan ve ödeme zamanları aşağıdaki tablodaki gibidir.

1.4.Verginin Ödenmesi

Yıllık beyan üzerine tarh olunan vergi beyannamenin verileceği ayın sonuna kadar ödenir. Buna göre hesap dönemini izleyen dördüncü ayın sonuna kadar bir defada vergi ödenir. Eğer normal hesap dönemi söz konusu ise(takvim yılı esası) Nisan ayının sonuna kadar vergi ödenmiş olur. özel hesap dönemi benimsenmişse hesap dönemini izleyen 4. ayın sonuna kadar vergi ödenmiş olur(KVK m.29).

2.Muhtasar Beyanname

Muhtasar beyannameyi stopaj yapanlar vermektedir. Kurumlar vergisinde Stopajla ilgili yeni düzenleme yapılmıştır.

2.1.Kurumlar Vergisinde Stopaj(Vergi Kesintisi) Uygulaması

Stopaj yakmakla yükümlü olanlar(KVK m.15);

  • kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar,
  • ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
  • dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri,
  • gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı,
  • zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabına göre tespit etmek zorunda olan çiftçilerdir.

Stopaja tabi kazançlar;

  • Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde ödenen hak ediş bedelleri
  • Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında kooperatiflere yapılan ödemeler
  • Her türlü tahvil-bono faizleri ile TOKİ ve Öİ tarafından çıkartılan menkul kıymet gelirleri
  • Mevduat faizleri
  • Katılım bankalarınca katılım belgesi karşılığında ödenen kar payları
  • Kar ve zarar ortaklığı belgeleri karşılığında ödenen kar payları
  • REPO ve Ters REPO gelirleri
  • Vergiden muaf kurumlara dağıtılan hisse senedi kar payları ve iştirak hisseleri
  • Yatırım fonları ve portföy işleten kurumların dağıttığı kar payları (emeklilik yatırım fonları hariç)

Bu kurumlar; “vergi sorumlusu” sıfatı ile vergi kesmektedirler. Bu şekilde kesilip vergi dairesine yatırılan vergiler, daha sonra kesintiye tabi olan kurumun vergisinden düşülür. Stopaj Oranı %15’dir. Stopaj aylık yapılmaktadır. Bir ay içinde kesilen vergiler izleyen ayın 20.günü akşamına kadar MUHTASAR BEYANNAME ile beyan edilecek ve 26. günü akşamına kadar ödenecektir.

2.2. Dar Mükelleflerde

Dar mükellef kurumlar, Türkiye’de elde ettikleri bazı kazançlar üzerinden tevkifat yoluyla (kaynakta kesinti) vergi ödemektedirler(KVK m.24). Bu uygulamada vergiyi kesmekle sorumlu olanlar; dar mükellef kurumlara bu geliri sağlayan(ödemeyi yapan) kurumlardır. Ödemeyi yapan kurumlar ödemeyi yapmadan önce, yapılacak ödemenin vergisini keserek dar mükellef adına “Muhtasar Beyanname” ile vergi dairesine beyan edip vergiyi yatırmaktadır.

Dar mükelleflerin tevkifata tabi kazanç ve iratları (KVK m.30);

  • serbest meslek kazancı,
  • yıllara yaygın inşaat onarım işleri için ödenen hakedişler
  • gayrimenkul sermaye iradı,
  • menkul sermaye iradı(GVK 75/1-2-3-4 hariç).  
  • Telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddî hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınan bedeller % 15 oranında kurumlar vergisi tevkifatına tabidir.

Tavkifatı yapacak olanlar; dar mükellef durumunda olan kurumlara yukarıda yazılı kazanç ve iratları sağlayanlardır. Kazanç ve iratları sağlayanlar, kurumlar vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratları nakden veya hesaben dar mükellef kuruma ödeyen veya tahakkuk ettiren gerçek ve tüzel kişilerdir. Vergi tevkifatı bu kazanç ve iratların gayrisafi miktarları üzerinden yapılır.

Örnek; Dar mükellef bir yapancı kurum olan KLM limited Şirketi, sahip olduğu bir işyerini AC A.Ş.’ye kiraya vermiştir. AC. A.Ş. her ay ödediği kira bedeli üzerinden vergi tevkifatı yapacak ve muhtasar beyanname ile beyan edecektir.

Beyanname verme ve vergi ödeme zamanı; Dar mükelleflere yukarıda sayılan ödemeleri yapanlar, bir ay içinde nakden veya hesaben ödedikleri veya tahakkuk ettirdikleri kazanç ve iratlar ile bunlardan kestikleri kurumlar vergisini izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirirler ve 26. günü akşamına kadar öderler.

3.Özel Beyanname

Özel beyanname, dar mükellef kurumların Türkiye’de elde ettikleri arızi kazançları ve değer artış kazançlarını beyan ettikleri beyannamedir(KVK m.26). Arızi kazançlar ve değer artış kazançları, Gelir Vergisi Kanunu’nun 80’inci maddesinde düzenlenen ve yedinci gelir unsuru olarak ifade edilen “ Diğer Kazanç ve İratlardır”. Ancak telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında alınan bedeller özel beyanname ile beyan edilmemektedir(KVK m.26). Özel Beyanname, yabancı kurum veya Türkiye’de namına hareket eden kimse tarafından, bu kazançların elde edilme tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi dairesine beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.

Örneğin bir defaya mahsus olmak üzere Türkiye’de ulaştırma işi yapan yabancı bir firma, ulaştırma faaliyeti karşılığında elde ettiği kazancı, kazancın elde edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde özel beyanname ile beyan eder ve aynı sürede vergisini öder.

IV: KURUMLAR VERGİSİYLE İLGİLİ ÖZELİKLİ DURUMLAR

A.TASFİYE HALİNDE KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI

Tasfiye, kurumun faaliyetlerine son verilmesi için yapılan bir işlemdir. Tasfiyeyle birlikte faaliyeti sona eren kurumun tasfiye karı kurumlar vergisine tabidir. Tasfiye işlemlerini yapmak üzere tasfiye memurları atanır. Tasfiye memurları, tasfiye ettikleri kurumun karından öncelikle devletin alacaklarını ödemek zorundadırlar. Aksi takdirde bu alacaklar kendi mal varlıklarından tahsil edilir.

Tasfiye sürecine girmiş olan bir kurum için, vergilendirme dönemi olarak hesap dönemi uygulaması yerine tasfiye dönemi uygulaması söz konusu olur.Tasfiye dönemi, tasfiyeye giriş tarihinden başlar ve aynı hesap döneminin sonuna kadar birinci tasfiye dönemi sayılır (KVK m.17). Sonraki gelen her bir takvim yılı ayrı birer tasfiye dönemi sayılır(KVK m. 17).

Her tasfiye dönemi için tasfiye döneminin sonunda tasfiye memurlarınca tasfiye beyannamesi verilir ve vergi hesaplanıp ödenir(KVK m.17). Beyanname her bir dönemin sonunu izleyen 4. ayın 15. günü akşamına kadar kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verilir. Tasfiye tamamlanınca tüm dönemleri kapsayacak şekilde kar veya zararı gösteren genel bir tasfiye beyannamesi verilir. Bu beyanname tasfiyenin tamamlanmasından itibaren 30 gün içinde verilir.

B.BİRLEŞME VE DEVİR HALİNDE KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI

Birleşme; bir veya birden fazla kurumun kendilerini feshederek başka bir kurumla birleşmelerini ifade etmektedir(KVK m.18). birleşme halinde vergi matrahı birleşme kârıdır.

Kurumlar vergisi kanuna göre gerçekleşen bazı şirket birleşmeleri devir kabul edilmektedir. bir birleşmenin devir kabul edilebilmesi için(KVK m.19); (1)hem kendisini fesheden hem de birleşilen kurum tam mükellef olmalıdır. Devralan kurum devreden kurumun bilançosunu olduğu gibi devralmalı ve kendi bilançosuna geçirmelidir.

Devir kabul edilen şirket birleşmelerinde devirle gerçekleşen değer artışından doğan kazançlar vergilendirilmemektedir. Ancak feshonulanan kurumun devredilmeden önce mevcut olan kazançları için vergilendirme yapılacaktır.

Ancak devir durumunda vergi ödememek için ; her iki kurum tarafından devir beyannamesi düzenlenip 30 gün içinde verilmeli ve devralan kurum devreden kurumun önceden tahakkuk etmiş tüm vergi borçlarını ödeyeceğini taahhüt etmelidir(KVK m.20).

Ayrıca bölünme ve hisse değişimi durumlarında da oluşacak kazançtan kurumlar vergisi alınmaz.

SERVET ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER

Türk vergi sisteminde; Veraset ve İntikal Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Emlak Vergisi olmak üzere üç temel servet vergisi vardır.

Türkiye’de uygulanan servet vergilerinden, Veraset ve İntikal Vergisi, servet transferi, üzerinden alınan bir vergi iken, Motorlu Taşıtlar Vergisi ile Emlak Vergisi servet sahipliği üzerinden alınan özel vergilerdir.

I-VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ

Veraset ve intikal vergisi, karşılıksız servet transferleri üzerinden alınan ve “veraset” ve “Diğer intikaller” şeklinde iki ayrı konu üzerinden alınan bir vergidir. Türk vergi sistemine, 7338 sayılı Kanun’la 08.06.1959 tarihinde dahil olmuştur.

A-Verginin Konusu-Mükellefi-Vergiyi Doğuran Olay

1.Verginin Konusu

Veraset ve intikal vergisinin konusu, hem mülkilik ve şahsilik ilkelerini içerecek şekilde oluşturulmuştur. Buna göre veraset ve intikal verginsin konusu aşağıdaki şekilde üç temel üzerine oturtulmuş bir yapıdan oluşmaktadır. Verginin konusu;

  • Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait malların (ister yurt içinde isterse yurt dışında olsun)
  • Türkiye’de bulunan malların (ister yerliye ister yabancıya ait olsun)
  • Türk tabiiyetinde bulunan şahısların yabancı memleketlerde iktisap edecekleri malların

Veraset veya herhangi bir yolla karşılıksız(ivazsız) olarak bir şahıstan diğer şahsa intikalidir (VİVK m.1).

Verginin konusu incelendiğinde, “veraset yoluyla gerçekleşen intikaller” ve “diğer yollarla gerçekleşen karşılıksız intikaller” olmak üzere iki ayrı alt konunun olduğu gözlemlenmektedir. Veraset yoluyla gerçekleşen intikallerde, ölen kişinin bıraktığı mirasın vergilendirilmesi söz konusudur. Burada her bir mirasçı, kendisine düşen miras payı üzerinden vergi ödemektedir. Diğer yollarla gerçekleşen karşılıksız intikaller, yarış ve çekilişlerde kazanılan ayni veya nakdi mallar, bağışlar, hediyeler vb. mal intikalleridir.

2.Mükellefi

Verginin mükellefi kendisine mal intikal eden gerçek veya tüzel kişilerdir. Veraset durumunda verginin mükellefi, mirasçılardır. Yarış ve müsabaka vb. organizasyonlardan ikramiye veya bahis kazanılması durumunda mükellef, ikramiye veya bahsi kazananlardır. Benzer şekilde bağışlarda, kendisine bağış yapılan kişiler vergi mükellefidirler.

Ancak bir Türk vatandaşının Türkiye dışında bulunan malını veraset yoluyla veya başka bir şekilde karşılıksız olarak iktisab eden (alan) ve Türkiye’de ikametgahı olmayan yabancı şahıs, veraset ve intikal verginsin mükellefi değildir.

3.Vergiyi Doğuran Olay

Vergiyi doğuran olay, vergiye tabi bir malın intikal etmesidir. Veraset yoluyla intikallerde, ölen kişinin bıraktığı mirasın mirasçılara dağıtılmasıdır. Yarış ve çekilişlerde, yarış veya çekilişin kazanılmasıdır.

B-Muafiyet ve İstisnalar

1.Muafiyetler

Veraset ve intikal vergisi kanunu’nun üçüncü maddesinde; kendisine miras veya karşılıksız bir intikal gerçekleşen bazı kurumların vergiden muaf tutulduğu ifade edilmektedir. Vergiden muaf olanların ortak özellikleri, kamu kurum ve kuruluşu olmaları veya kamu yararına iş görmeleridir. Kanunun 3. maddesine göre;

  • Kamu idareleri, emekli ve yardım sandıkları, sosyal sigorta kurumları, kamu yararına hizmet eden cemiyetler,
  • Siyasi partiler ve bunlara ait olan veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden Kurumlar Vergisine tabi olmıyanlar;
  • Yukarıki fıkrada sayılanlar dışında kalan tüzel kişilere ait olup toplumun yararı için ilim, araştırma kültür, sanat, sıhhat, eğitim, din, hayır, imar, spor gibi maksatlarla kurulan teşekküller;
  • Yabancı Devletlerin Türkiye’de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsolosları (Fahri konsoloslar hariç) ile elçilik ve konsolosluklara mensup olan ve o devletin tabiyetinde bulunan memurları ve Türkiye’de resmi bir vazifeye memur edilenler ile bu sayılanların aileleri Veraset ve intikal vergisinden muaf tutulmuşlardır.
  1. İstisnalardan Bazıları

Veraset ve intikal vergisinden istisna edilen mal intikalleri kanunun 4. maddesinde fıkralar halinde sayılmıştır. Bunlardan bazıları;

  • Veraset tariki(yoluyla) ile intikal eden ev eşyası ile murise(miras bırakan) ait zat eşyası ve aile hatırası olarak muhafaza edilen tablo, kılıç, madalya gibi eşya;
  • Menkul ve gayrimenkul mallardan evlatlıklar da dâhil olmak üzere füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinin 2006 yılı için 83.139 YTL’si (füruğ[15] bulunmaması halinde eşe isabet eden miras hissesinin 166.375 YTL’si);
  • Örf ve âdete göre verilmesi mutat bulunan hediye, cihaz, yüzgörümlüğü ve drahomalar (Gayrimenkuller hariç);
  • Bütün sadakalar;
  • Şehitlerden, ana, baba, eş ve füruğa kalan mallardan füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinin 2006 yılı için 83.139 YTL’si (füruğ bulunmaması halinde eşe isabet eden miras hissesinin 83.139 YTL’si);
  • İvazsız(karşılıksız) suretle vaki intikallerin 1.919 YTL’si
  • Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin 1.919 YTL’si; vergiden istisna edilmiştir.

C-VERGİ MATRAHI-VERGİ TARİFESİ VE VERGİNİN TARHI

  1. Vergi Matrahı

Veraset ve intikal vergisine tabi olan mallar, gayrimenkul mallar veya menkul mallar olabileceği gibi işletmeler de olabilir. Bu nedenle, intikal eden malların ve diğer iktisadi kıymetlerin bedellerinin bilinmesi vergi matrahını hesaplamak için önemlidir. Veraset ve İntikal Vergisinin matrahı, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bulunan değerlerinden oluşmaktadır.

İntikal eden ticari işletmelerde değerlemede ticari sermayenin bilinmesi önem arzetmektedir. Ticari sermaye; bilanço esasına göre defter tutanlarda ölüm tarihine takaddüm eden takvim yılı bilançosuna göre bulunacak öz sermaye, ticari sermayedir.

İntikal eden gayrimekullerde ve menkullerde değerleme; Gayrimenkuller ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın Emlak Vergisine esas olan değerle değerlenir. Menkul mallar ve gemiler rayiç bedelle değerlenir.

Hisse senetleri ve ortaklık payları ; borsada kayıtlı ise ölüm tarihine takaddüm eden üç yıl içindeki en son muamele değeri ile değerlenir. Borsada kayıtlı değil ise veya kayıtlı olup da üç yıl içinde muamele görmemiş ise itibari değerle değerlenir. Tahviller; Vergi Usul Kanununun 266’ncı maddesindeki hükümlere göre değerlenir. Yabancı paralar; borsa rayici ile; borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığınca tesbit olunacak kura göre değerlenir. Haklar; tescile tabi bütün hakların değeri tesisleri sırasında tapu siciline kaydedilen değerdir.

2.Vergi Tarifesi:

Veraset ve İntikal Vergisi artan oranlı vergi tarifesine göre alınmaktadır. Tarife oranları; veraset yoluyla intikallerde daha düşük, karşılıksız intikallerde ise daha yüksek uygulanmaktadır. Ayrıca bir kişiye ana, baba eş ve çocuklarından (evlatlıklar hariç) karşılıksız mal intikali halinde vergi, karşılıksız intikallere ilişkin tarifede yer alan oranların yarısı uygulanarak hesaplanır.

MatrahVeraset yoluyla intikallerdeİvazsız intikallerde
İlk 130.000 YTL için110
Sonra gelen 280.000 YTL için315
Sonra gelen 600.000 YTL için520
Sonra gelen 1.200.000 YTL için725
Matrahın 2.210.000 YTL’ yi aşan bölümü için1030

D-VERGİLENDİRME YÖNTEMLERİ VE VERGİNİN ÖDENMESİ

1.Vergilendirme Yöntemleri

Veraset ve intikale vergisi; stopaj usulüne göre ve beyan usulüne göre alınmaktadır.

1.1.Stopaj Usulü

Stopaj usulü sadece iki şekilde kazanılan karşılıksız intikallerde uygulanmaktadır;1.Futbol müsabakalarına ve at yarışlarına ait müşterek bahislerden kazanılan paralarla ve 2. Gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan mallar stopaja tabidir. Bu tür servet transferleri için artan oranlı tarife uygulanmaz. Bu tür intikallerde oran %10 olarak tek oran şeklinde uygulanır.

Stopaj yapmaya yetkili olan mercii; müsabaka, yarış ve çekilişleri düzenleyenlerdir. Bu merciiler “vergi sorumlusu” sıfatıyla esas mükelleften vergiyi kesmekte ve vadesinde vergi dairesine yatırmak zorundadırlar. Stopaj yapanlar kestikleri vergiyi vergi dairesine bildirip yatırmak için Stopaj Beyannamesi verirler. Stopaj beyannamesi; yarışma ve çekiliş ile müsabakaların yapıldığı günü takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar vergi dairesine verilir.

Hesaplanan vergi yarışmanın düzenlendiği tarihi izleyen 20. günü akşamına kadar beyan edilir ve vergisi ödenir.

1.2.Beyanname Usulü

Veraset veya çeşitli şekillerde karşılıksız bir mal iktisap(elde edenler) edenler, iktisap ettikleri malları bir beyanname ile bildirmek zorundadırlar. Ancak; vergiden muaf olan şahıslar ile trafik komisyonlarınca yapılan ticari taşıt plakalarından elde edilen bedellerinden ticari plaka sahiplerinin iktisapları, yarış ve çekilişlerden kazandıkları ikramiyeler üzerinden vergi tevkifatı yapılanlar, bu ikramiyeleri için beyanname vermezler.

Beyannamenin verileceği yer; veraset yoluyla intikallerde ölen kişinin bağlı bulunduğu yerdeki vergi dairesidir. Diğer intikallerde ise tasarrufu yapanın bağlı bulunduğu yer vergi dairesidir.Yabancı memleketlerde bulunan mükellefler beyannamelerini Türkiye konsolosluklarına verirler. Beyanname her mükellef için ayrı ayrı veya oraklaşa verilebilir.

Beyannamelerin Verilme Zamanları;

  1. Veraset yoluyla gerçekleşen intikallerde:
  • Hem ölen hem mirasçı(mükellef) Türkiye’de ise; ölüm tarihini takibeden dört ay içinde,
  • Ölen Türkiye’de mirasçı yabancı bir memlekette ise ölüm tarihini takibeden altı ay içinde;
  • Ölen yabancı bir memlekette, mükellef Türkiye’de ise ölüm tarihini takibeden altı ay içinde
  • Hem ölen hem mirasçı(mükellef) aynı yabancı memlekette ise ölüm tarihini takibeden dört ay içinde
  • Ölen yabancı bir memlekette, mükellef yabancı başka bir memlekette ise ölüm tarihini takibeden sekiz ay içinde;
  • Gaiplik halinde, gaiplik kararının ölüm siciline kaydolunduğu tarihi takibeden bir ay içinde;
  1. Diğer suretle gerçekleşen intikallerde malların hukuken iktisab edildiği tarihi takibeden bir ay içinde verilir.

2.Verginin Ödenmesi

Gerçek ve tüzel kişilerce düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazananlara ödenecek ikramiyeler ile futbol müsabakalarına ve at yarışlarına ait müşterek bahisler dolayısıyla dağıtılacak ikramiyelerden Stopaj yoluyla beyan edilen vergi; beyanname verme süresi içinde ödenir.

Stopaj dışında beyan üzerine hesaplanan veraset ve intikal vergisi tahakkukundan itibaren 3 yılda ve her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

II-EMLAK VERGİSİ

Emlak Vergisi, sahip olunan gayrimenkuller üzerinden alınan bir vergidir. Burada vergi gayrimenkulün getirisi üzerinden değil bizzat kendisi üzerinden alınmaktadır. Emlak vergisi; bina vergisi ve arsa-arazi vergisi şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Türk Vergi sistemine 1319 sayılı Kanun’la 29.07.1970 tarihinde dahil olmuştur.

A.BİNA VERGİSİ

1.Verginin Konusu-Mükellefi- Mükellefiyetin Başlaması ve Sona Ermesi

Verginin Konusu; Türkiye sınırları içinde bulunan binalar Bina Vergisine tabidir. Bina kavramı; yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsar. Bina vergisi alınırken bina mütemmimleri (binanın tamamlayıcı parçaları) de bina ile birlikte nazara alınır. Örneğin bina vergisi alınırken binadaki asansör, odalardaki parke vb. döşemeler, pencerelere yapılan ısı yalıtıcıları vb. gibi tamamlayıcılar da binanın vergisi hesaplanırken göz önünde bulundurulur.

Ancak yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ve benzerleri bina sayılmaz. Örneğin gemiler bina sayılmamaktadır. Ancak deniz veya gölleirn içerisine yapılmış tesisler bina kapsamına dahildir.

Verginin Mükellefi: Emlak Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinde bina verginsin mükellefi, binanın sahibi, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya sahip gibi tasarruf eden gerçek ve tüzel kişilerdir. Bu durumda mükellefiyet için öncelik intifa hakkı sahibindedir[16]. Eğer intifa hakkı sahibi yoksa sahibi, o da yoksa sahip gibi tasarruf eden olacaktır.

Mükellefiyetin Başlaması ve Sona Ermesi; Mükellefiyetin başlangıcı; bina değerinin değiştiği hallerde, değer değişim tarihini takip eden yılın başıdır, muafiyetin kalkması durumunda muafiyetin kalktığı tarihi takip eden yılın başıdır, dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde, takdir işleminin yapıldığı tarihi izleyen yılın başıdır(EVK m.9). Mükellefiyetin sona ermesi; vergiden muaf iken muaflığı kalkıp mükellef olan kişinin muaflığı kalktığı tarihi izleyen taksitten itibaren sona erer. Bir sonraki taksitte vergi ödenmesi gerekir. Bina yıkılmışsa, yanmışsa veya kullanılmaz hale gelmişse mükellefiyet, olay tarihini izleyen taksitten itibaren sona erer (EVK m.9).

2.Muafiyet ve İstisnalar

Bina vergisinde uygulanan muaflıklar, daimi ve geçici muaflıklar olmak üzere iki ayrı başlık halinde düzenlenmiştir.

Daimi muaflıklar EVK m.4’te fıkralar halinde düzenlenmiştir. Daimi muaflıklardan yararlanabilmek için binaların kiraya verilmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde muafiyetten yararlanılamamaktadır. Daimi muafiyete örnekler; Devlete, yerel yönetimlere, üniversitelere ait binalar ve İl Özel İdareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseselere ait; Su, elektrik, havagazı, mezbaha ve soğuk hava işletme binaları, Belediye sınırları içinde yolcu taşıma işletme binaları ve kapalı durak yerleri; Türk Silahlı Kuvvetlerini (Jandarma Genel Komutanlığı dahil) güçlendirmek amacıyla kurulmuş vakıflara ait binalar, Dini hizmetlerin ifası için yapılmış ibadethanelerdir.

Emekli, İşsizler ve Ev hanımlarına yönelik muafiyet; Türkiye sınırları içinde, brüt alanı 200 metrekareyi aşmayan bir konuta sahip olan ve emekli aylığı dışında başka geliri olmayan ‘emekliler’, Tek konutu olan işsizler ve geliri olmayan ev hanımları, bu konutları için emlak vergisinden muaftırlar.

EVK m. 5’te geçici muaflıklar da tanınmıştır. Geçici muaflığa aşağıdaki uygulamalar örnek olarak verilebilir; Mesken olarak kullanılan binaların ya da dairelerin vergi değerinin ¼’ü inşaatın sona erdiği yılı takip eden yılın başından itibaren 5 yıl vergiden istisnadır.

3-Verginin Tarhı ve Ödenmesi

Bina vergisi belediyeler tarafından tarh edilir. Normal koşullarda dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında tarhiyat yapılır. Ancak bina değerinde meydana gelen bir takım değişiklikler vb. nedenlerle bazen mükelleflerin binaları ile ilgili olarak belediyelere bildirim yapmaları da söz konusu olabilmektedir. Bildirim verilmesi gereken hallerde, vergi değerini değiştiren sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde tarhiyat yapılır. Eğer ki takdir komisyonlarının bina değerini tespit etmesi gerekliliği gibi bir durum söz konusu olursa, takdir komisyonlarınca bina bedeline ilişkin takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında tarhiyat yapılır.

3.1.Verginin Matrahı-Vergi Tarifesi ve Verginin Hesaplanması

Verginin Matrahı; Bina vergisinin matrahı binanın “vergi değeri”dir. Binaların vergi değeri Maliye ve Bayındırlık Bakanlığı tarafından ortaklaşa belirlenen asgari inşaat metrekare maliyet bedelleri ile takdir komisyonlarınca belirlenen arsa veya arsa payı değeri esas alınarak belirlenir (EVK m.29). Bu değerler, her şehir ve bölge için farklıdır. Bu şekilde belirlenen vergi değeri, mükellefiyetin başladığı yılı izleyen yıllarda yeniden değerleme oranının yarısının eklenmesiyle bulunur.

Verginin Tarifesi; Bina vergisinin oranı meskenlerde binde bir, diğer binalarda ise binde ikidir. Bu oranlar, 3030 sayılı Kanunun uygulandığı büyük şehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanır.

Verginin Hesaplanması; bina vergisi yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde belirlenen matrah ile vergi oranlarının çarpılması suretiyle bulunur. Vergiyi hesaplayan birim belediyelerdir. Belediyeler binanın vergi değeri üzerinden dört yılda bir vergi hesaplarlar. Hesaplanan vergi bir sonraki yıl yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılmak suretiyle uygulanır.

3.2.Verginin Ödenmesi

Her yılın bina vergisi, Ocak ayında belediye tarafından otomatikman tahakkuk ettirilir. Tahakkuk ettirilen vergi iki taksitte ödenir. Birinci taksit Mart-Nisan-Mayıs olmak üzere üç ayda, ikinci taksit Kasım ayında ödenir.

B.Arsa ve Arazi Vergisi

1.Verginin Konusu-Mükellefi-Mükellefiyetin Başlaması ve Sona Ermesi

Verginin Konusu: Türkiye sınırları içinde bulunan arazi ve arsalar Arazi Vergisine tabidir. Arsa, Belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazilerdir. Belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin bu kanuna göre arsa sayılacağı Bakanlar Kurulu Kararı ile belli edilir.

Verginin Mükellefi: Arazi Vergisinin mükellefi, arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi her ikisi de yoksa araziye malik gibi tasarruf edenlerdir. Ancak arazinin ortak olması durumunda mükellefiyette farklılık vardır.

Mükellefiyetin Başlaması ve Sona Ermesi; Mükellefiyetin başlangıcı; Arsa-arazi değerinin değiştiği hallerde, değer değişim tarihini takip eden yılın başıdır, muafiyetin kalkması durumunda muafiyetin kalktığı tarihi takip eden yılın başıdır, dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde, takdir işleminin yapıldığı tarihi izleyen yılın başıdır(EVK m.19). Mükellefiyetin sona ermesi; vergiden muaf iken muaflığı kalkıp mükellef olan kişinin muaflığı kalktığı tarihi izleyen taksitten itibaren sona erer. Bir sonraki taksitte vergi ödenmesi gerekir. Üzerine bina yapılan arsayla ilgili arazi vergisi mükellefiyeti, inşaatın bittiği yılı takip eden yılın başından itibaren sona erer (EVK m.19).

2.Muaflık ve İstisnalar

Bina vergisinde olduğu gibi arsa ve arazi vergisinde de daimi ve geçici muaflıklar söz konusudur.

Daimi muaflıkların bir kısmında kiraya verilmemek şartı varken bir kısmı için yoktur. Kiraya verilmemek şartıyla muaflık kapsamında olan arazilere örnekler(EVK m.14); kamu yararına çalışan derneklerin arazileri, mezarlıklar, belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan arazidir.

Kiraya verilmemek şartı olmayan daimi muaflıklara örnekler (EVK m.14-a-b-f-ı) ; Devlete, yerel yönetimlere, üniversitelere ait araziler, il özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseselere ait; su, elektrik, havagazı, mezbaha ve soğuk hava işletmelerine ait arazilerdir.

Geçici muaflıklar teşvik veya koruma gibi bazı amaçlarla EVK m.15’de tanımlanmış olan muaflıklardır. Bunlar; Özel kanunlarına göre, devlet ormanları dışında insan emeğiyle yeniden orman haline getirilmek üzere ağaçlandırılan arazi 50 yıl muaftır. Yeni fidan dikimi veya aşılama gibi yöntemlerle oluşturulan bağ, bahçe, meyvelik ve ağaçlık araziler en az 2 en fazla 15 yıl vergiden muaftır.

3.Verginin Tarhı ve Ödenmesi

Arsa ve arazi vergisi de belediyeler tarafından tarh edilir. Normal koşullarda dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında tarhiyat yapılır. Ancak arsa veya arazi değerinde meydana gelen bir takım değişiklikler vb. nedenlerle bazen mükelleflerin arasa veya arazi ile ilgili olarak belediyelere bildirim yapmaları da söz konusu olabilmektedir. Bildirim verilmesi gereken hallerde, vergi değerini değiştiren sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde tarhiyat yapılır. Eğer ki takdir komisyonlarının arsa veya arazinin değerini tespit etmesi gerekliliği gibi bir durum söz konusu olursa, takdir komisyonlarınca arsa veya arazi bedeline ilişkin takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında tarhiyat yapılır.

3.1.Verginin Matrahı-Tarifesi ve Hesaplanması

Verginin Matrahı; Arsa ve arazinin “vergi değeri”dir. Arsa ve arazilerin vergi değeri takdir komisyonlarınca Vergi Usul Kanunu’nun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre tespit edilir. Arsa ve arazi değeri, il, ilçe, mahalle, köy gibi yerel konumlardan kaynaklanan özellikler, arazilerin toprak yapısı gibi özellikler dikkate alınarak belirlenir.

Verginin Tarifesi: Arazi vergisinin oranı binde bir, arsalarda ise binde üçtür. Bu oranlar, 3030 sayılı Kanunun uygulandığı büyük şehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanır.

Verginin Hesaplanması: Arsa ve arazi vergisi, asgari birim değerler esas alınarak belirlenen matrah ile vergi oranlarının çarpılması suretiyle bulunur. Vergiyi hesaplayan birim belediyelerdir. Belediyeler arsa veya arazilerin vergi değeri üzerinden dört yılda bir vergi hesaplarlar. Hesaplanan vergi bir sonraki yıl yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılmak suretiyle uygulanır.

3.2.Verginin Ödenmesi: Her yılın vergisi ocak ayında belediye tarafından otomatikman tahakkuk ettirilir. Tahakkuk ettirilen vergi iki taksitte ödenir. Birinci taksit Mart-Nisan-Mayıs aylarında, ikinci taksit Kasım ayında ödenir.

III- MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ

Motorlu taşıtlar vergisi, servet sahipliği üzerinden alınan bir özel servet vergisidir. Türk Vergi Sistemine 197 sayılı Kanunla 18.02.1963 tarihinde girmiştir.

A.Verginin Konusu-Mükellefi ve Vergiyi Doğuran Olay

1.Verginin Konusu

MTV Kanunu’nun 1. maddesinde verginin konusunun, motorlu kara, deniz ve hava taşıtları olduğu belirtilmiş olup aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir.

  1. a) Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilmiş bulunan motorlu kara taşıtları,
  2. b) Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilmiş olan uçak ve helikopterler,
  3. c) Liman veya belediye siciline kayıt ve tescil edilmiş olan motorlu deniz taşıtları, Motorlu Taşıtlar Vergisine tabidir.

2.Verginin Mükellefi

Motorlu Taşıtlar Vergisinin mükellefi; trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzelkişilerdir.

3.Vergiyi Doğuran Olay

Mükellef adına yukarıda sayılan mercilere taşıt kayıt ve tescilinin yapılmasıdır. Yeni araç alınması durumunda aracın sıfır veya ikinci el olmasına göre vergiyi doğuran olay ve mükellefiyetin başlangıcı farklılık arz etmektedir.

Sıfır alınan araçlar; takvim yılının ilk altı aylık döneminde alınmış ve kaydı yaptırılmışsa mükellefiyet mali yılın başında başlamaktadır. Eğer takvim yılının ikinci altı aylı döneminde alınmışsa ikinci altı aylık dönemin başından itibaren başlamaktadır.

İkinci el araçlarda; takvim yılının birinci altı aylık döneminde alınıp kaydı yaptırılan araçlar için ikinci altı ayın başından itibaren başlarken, ikinci altı aylık döneminde alınanlar için izleyen mali yılın başında başlamaktadır.

B-Bazı Önemli İstisnalar

  • Aşağıdaki gerçek ve tüzel kişilere ait taşıtlar motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmişlerdir(MTVK m. 4).
  • Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyelerle köy tüzelkişiliklerince iktisap edilerek bu daire ve idareler adına kayıt ve tescil edilen taşıtlar
  • Karşılıklı olmak şartıyla yabancı devletlerin fahri konsoloslar hariç Türkiye’de bulunan diplomatları ve memurlarına ait taşıtlar.
  • Sakatlık dereceleri %90 veya daha fazla olan maluller için yapılmış ve bizzat bunlar tarafından kullanılan özel tertibatlı olarak imal edilmiş taşıtlar.

C.Verginin Tarhı ve Ödenmesi

Motorlu taşıtlar vergisi, aşağıda belirtilen matrah ve tarifelere göre taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yıl Ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılır. Tahakkuk ettirilen vergi, ayrıca mükellefe tebliğ olunmaz ve vergi tahakkuk ettirilen günde tebliğ edilmiş sayılır.

1.Matrahı ve Tarifesi

Verginin matrahı; Motorlu taşıtlarda vergi matrahı spesifik matrah (miktar esası)tır.spesifik matrahın özelliği, matrahın ağırlık yaş, hacim, uzunlu vb. gibi fizik ölçülerden oluşmasıdır. Motorlu taşıtlarda vergi matrahı, yaş, ağırlık, hacim, kalkış hızı gibi fiziki ölçülere göre belirlenmektedir.

Vergi tarifesi. Vergi tarifesi araç türüne göre dört ayrı liste şeklide belirlenmiştir.

I sayılı tarife: Otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerleri, Motosikletlerden oluşmaktadır. Bu kısımda matrah ölçüsü olarak Motor silindir hacmi ve Yaş esas alınmaktadır. Yaş arttıkça vergi azalmakta, silindir hacmi arttıkça vergi artmaktadır.

II sayılı tarife: Minibüs, Panel van ve motorlu karavanlar, Otobüs ve benzerleri, Kamyonet, kamyon, çekici ve benzerlerinden oluşmaktadır. Bu kısımda matrah ölçüsü olarak Azami Toplam Ağırlık, Cins-Oturma yeri (koltuk sayısı), Ağırlık, Yaş, Motor Silindir Hacmi esas alınmaktadır. Yaş arttıkça vergi azalmakta, silindir hacmi, koltuk sayısı, ağırlık arttıkça vergi artmaktadır.

III sayılı tarife: Yat, kotra ve her türlü motorlu özel tekneler gibi deniz araçlarından oluşmaktadır. Cins-Motor gücü-yaş esas alınmaktadır. Motor gücü arttıkça cinsi lüksleştikçe vergi artmakta, yaş arttıkça vergi azalmaktadır.

IV sayılı tarife: Uçak ve helikopterler gibi hava taşıtlarından oluşmaktadır. Cins-Kalkış Hızı-Yaş esas alınmaktadır. Kalkış hızı kapasitesi arttıkça ve cinsi lüksleştikçe vergi artmakta, yaş arttıkça vergi azalmaktadır

2.Verginin Ödenmesi

Motorlu taşıtlar vergisi her yıl Ocak ve Temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir. Takvim yılının ilk altı ayında, taşıtın bünyesinde bir değişiklik olması veya verginin artırılması veya azaltılması halinde ikinci taksit, yeni duruma göre ödenir.

HARCAMALAR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER

KATMA DEĞER VERGİSİ

A-VERGİNİN KONUSU-MÜKELLEFİ-VERGİYİ DOĞURAN OLAY

1.Verginin Konusu

Katma değer vergisinin konusu, vergiye tabi işlemlerin türü esas alınarak üç ana çatı üzerine oturtulmuştur. Buna göre Türkiye’de yapılan;

  • Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler,
  • Her türlü mal ve hizmet ithalatı
  • Diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusunu oluşturmaktadır (KDVK m.1).

Kanunda ifade edilen diğer faaliyetler;

  1. Posta, telefon, telgraf, teleks ve bunlara benzer hizmetler ile radyo ve televizyon hizmetleri,
  2. Spor-Toto oynanması, piyango tertiplenmesi (Millî Piyango dahil), at yarışları ve diğer müşterek bahis ve talih oyunları tertiplenmesi, oynanması,
  • Profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler ile profesyonel sporcuların katıldığı sportif faaliyetler, maçlar, yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi, gösterilmesi,
  1. Boru hattı ile hampetrol, gaz ve bunların ürünlerinin taşınmaları,
  2. Mal ve hakların kiralanması işlemleridir(KDVK m.1).

2.Verginin Mükellefi

Katma değer vergisinin mükellefi, yapılan işlemin türüne göre değişmektedir.

Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde mükellef; Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde mükellef, mal teslimini veya hizmet ifasını gerçekleştirenlerdir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; mal teslimi ve hizmet ifasını gerçekleştirenlerin kanuni mükellef olduklarıdır. KDV’nin nihai yükü ise tüketici üzerindedir.

  1. Mal ve hizmet ithalatında mükellef: İthalatta mal ve hizmet ithal edenler vergi mükellefidir.

iii.Transit taşımalarda mükellef:Transit taşımalarda gümrük veya geçiş işlemine muhatap olanlar verginin mükellefidir.

3.Vergiyi Doğuran Olay

KDV’de vergiyi doğuran olay; Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, ithalatta ve transit taşımacılıkta farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.

i.Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olay: normal koşullarda malın teslimi veya hizmetin yapılmasıyla birlikte vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olur. Eğer malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmişse, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesiyle birlikte vergi doğmaktadır. Kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması halinde her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılmasıyla vergiyi doğmaktadır.Komisyoncular vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda, malların alıcıya teslimi, KDV’nin doğduğu andır. Malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesine başlanması veya nakliyeci veya sürücüye verilmesiyle birlikte KDV doğar. Su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesiyle birlikte KDV doğmaktadır.

  1. İthalatta vergiyi doğuran olay: İthalatta, Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tesciliyle birlikte vergi doğmuş olur.

iii.Transit taşımacılıkta vergiyi doğuran olay: Transit taşımacılıkta ve ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar tarafından yabancı ülkeler ile Türkiye arasında yapılan taşımacılıkta gümrük bölgesine girilmesi veya gümrük bölgesinden çıkılması, anında vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.

 

B-KDV’DE İSTİSNA UYGULAMALARI

1.Dış Ticarete Yönelik İstisnalar : İhracat İstisnası:(KDVK m.11):Türkiye’de ihracata konu olan mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV’den istisna edilmiştir. İthalat İstisnası (KDVK m.16);Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre, teslimleri vergiden istisna edilen mal ve hizmetlerin ithali durumunda da ithal edilen ürünler KDV’den istisna edilmiştir.

2.Taşımacılıkla İlgili İstisnalar ; Taşımacılıkta kullanılan araçların teslimi ile ilgili istisna, transit taşımacılıkla ilgili istisnalardır.

3.Makine-Techizat Alımları İle İlgili İstisnalar; Kıymetli maden ve petrol aramaları ile ilgili istisna: Altın, gümüş ve platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetleri ile 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre yapılan petrol arama faaliyetlerine ilişkin olmak üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiştir(KDVK m.13). Teşvik belgeli mükelleflerin aldıkları makine ve techizata ilişkin istisna: Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere, belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri KDV’den istisna edilmiştir (KDVK. m.13).

4.Diplomatik İstisnalar(KDVK m. 15): Yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerine, konsolosluklarına ve bunların diplomatik haklara sahip mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler, karşılıklı olmak koşuşlu ile KDV’den istisna kılınmıştır. Benzer şekilde Uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlara ve bunların mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler de KDV’den istisna kılınmıştır.

  1. Ulusal Güvenlikle ve Askeri Amaç Taşıyan İstisnalar: Ulusal Güvenlikle İlgili Teslim ve Hizmetlerde İstisna: Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğüne milli savunma ve iç güvenlik ihtiyaçları için uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, panzer, zırhlı personel taşıyıcı, roket, füze ve benzeri araçlar, silah, mühimmat, silah malzeme, teçhizat ve sistemleri ile bunların araştırma-geliştirme, yazılım, üretim, montaj, yedek parça, bakım-onarım ve modernizasyonuna ilişkin olarak yapılan teslim ve hizmetler ve bu teslim ve hizmetleri gerçekleştirenlere bu kapsamda yapılacak olan, miktarı ve nitelikleri yukarıda sayılan kuruluşlarca onaylanan teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiştir(KDVK m.13).

Askeri Amaç Taşıyan İstisnalar; Askeri fabrika, tersane ve atölyelerin kuruluş amaçlarına uygun olarak yaptıkları teslim ve hizmetler istisna kapsamı içerisindedir (KDVK m.17). Örneğin asker elbiseleri üretmek için kurulmuş bir askeri dokuma fabrikasının askerlere verdiği elbiseler KDV’den istisnadır. Ancak aynı kuruluşlar, askerlerin dışında normal insanlar için elbise üretirler ve satarlarsa bu taktirde istisnadan yararlanamazlar.

  1. Kültürel ve Eğitim Amaçlı İstisnalar; Kamu kurum ve kuruluşlarının[17] üniversitelerin siyasî partilerin ve sendikaların, emekli ve yardım sandıklarının[18], kamuya yararlı derneklerin, tarım kooperatiflerinin ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların kültür ve eğitime katkı sağlamak amacıyla yaptıkları İlim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetleri, Tiyatro, konser salonu, kütüphane, sergi, okuma ve konferans salonları ile spor tesisleri işletmek veya yönetmek suretiyle ifa ettikleri kültür ve eğitim faaliyetlerine ilişkin teslim ve hizmetleri istisna kapsamındadır(KDVK m. 17);

7.Sosyal Amaç Taşıyan İstisnalar : Bazı kurum ve kuruluşların sundukları sosyal amaçlı hizmetlere ilişkin istisna: hastahane, kan bankaları gibi kurumların sundukları sağlık ve eğitim hizmetleri, öğrenci yurtları ve huzur evleri gibi kurumalrın sundukları barınma hizmetleri ve botanik ve zooloji bahçeleri gibi kuruluşların kuruluş amaçlarına uygun teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiştir. Bedelsiz olarak sunulan mal teslimi ve hizmet ifalarına ilişkin istisna: Üniversiteler gibi eğitim kurumlarının bedelsiz eğitim ve öğretim hizmetleri[19] ile kanunların gösterdiği gerek üzerine bedelsiz olarak yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları da KDV’den istisna edilmiştir (KDVK m. 17).

Gıda bankalarına yapılan bağışlar, Kültür varlıklarını koruma amaçlı hizmetler ve ile Ruhsat, izin vb. hizmetler için kullanılan basılı kağıtlar da KDV’den istisna edilmiştir.

8.Diğer İstisnalar: Sayılan istisnaların dışında ayrıca aşağıdaki işlemlerde KDV’den istisna edilmiştir (KDVK m.(KDVK m.17-4).

  1. Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf esnaf ile basit usulde vergilendirilen mükellefler tarafından yapılan teslim ve hizmetler,
  2. Gelir Vergisi Kanununa göre gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ve vergiden muaf olan serbest meslek erbabı tarafından yapılan teslim ve hizmetler,
  • Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme işlemleri
  1. İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri,
  2. Darphane ve Damga Matbaası tarafından yapılan teslim ve hizmetler ile Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen piyango, sayısal loto, hemen kazan ve benzeri oyunların tertiplenmesi veya oynanması,
  3. Külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil ile metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıkları teslimi
  • Serbest bölgelerde verilen hizmetler
  • Boru hattı ile yapılan yabancı ham petrol, gaz ve bunların ürünlerinin taşınması hizmetleri,
  1. Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğüne verilen haber hizmetleri.
  2. Kurumların iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı

C-KDV’de İstisnadan Vazgeçme Müessesesi

1.İstisnadan Vazgeçme Müessesesi

KDV’nin alınış biçimi “vergi indirimi” müessesesi çerçevesinde belirlenmiştir. Üretim-tüketim zincirinin bir aşamasında, alınan mallar için ödenen KDV aynı malın satımı sırasında hesaplanan KDV’den düşülmek suretiyle ödenecek vergi bulunmaktadır. Örneğin toptancı satmak için aldığı bir mal için ödediği KDV’yi malı satınca hesapladığı KDV’den düşmekte ve kalan kısmı vergi dairesine ödemektedir. Bu yolla mükellef, alış sırasında ödediği KDV’yi satış sırasında malın fiyatı içerinde tahsil ettiği KDV’den düşmektedir. Ancak KDV’den istisna edilmiş işlemleri yapanlar, malın satışı aşamasında KDV tahsil edememektedirler. Bu durumda malın alımı aşamasında ödedikleri KDV’yi düşememektedirler ve yüküne bizzat kendileri maruz kalabilmektedirler. Buradan orta çıkan mağduriyetin önlemesi için istisna kapsamında olan işleri yapanlara “istisnadan vazgeçme” hakkı verilmiştir.

2.İstisnadan Vazgeçme Talebi

KDV’den istisna edilmiş işlemleri yapanlar, ilgili vergi dairesine yazılı başvuruda bulunarak, belirtecekleri işlem türleri için vergiye tâbi tutulmalarını talep edebilirler(KDVK m.18). Bu talebin dilekçede belirtilen ve dilekçe tarihinden sonra ifa edilen işlemlerin tamamını kapsaması şarttır.

İstisnadan vazgeçeceklerin talepleri üzerine, vergi dairesince, mükellefiyet tesis edilir. Bu şekilde istisna haklarından vazgeçerek mükellef olanlar, üç yıl geçmedikçe mükellefiyetten çıkamazlar. Mükellefler üç yıllık sürenin bitiminden önce mükellefiyetten çıkma talebinde bulunmadıkları takdirde mükellefiyet yeniden üç yıl süre ile uzatılmış sayılır(KDVK m.18).

3.İstisnadan Vazgeçme Hakkı Olmayan Mükellefler

Ancak istisnadan vazgeçme hakkı bütün mükellefler için tanınmamıştır. Bazı mükellefler, KDV’den istisna olan işlemleri yapsalar dahi istisnadan vazgeçme hakkından yararlanamazlar. Bunlar; Kültür ve eğitim amacı taşıyan istisnalar(KDVK m. 17-1), sosyal amaç taşıyan istisnalar(KDVK m. 17-2), askeri fabrikalar ve atölyelerin teslim ve hizmetleri (KDVK m. 17-3-a) ve Banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve tali acenteler dahil sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (24) numaralı bendinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemleri (KDVK m. 17-4-e) için istisnadan vazgeçme hakkı yoktur (KDVK m.18).

C.VERGİNİN MATRAHI VE ORANI

1.Vergi Matrahı ve Vergi Oranı

Oran: Katma değer vergisi oranı, vergiye tabi her bir işlem için % 10’dur. Bakanlar Kurulu bu oranı, dört katına kadar artırmaya, % 1’e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkilidir. Oranlar: Mal teslimleri ile hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranları;

D.KDV’DE BEYAN-TARHİYAT VE VERGİNİN ÖDENMESİ

1.Katma Değer Vergisinde Vergilendirme Dönemi

Katma değer vergisinde vergilendirme dönemi takvim yılının birer aylık dönemi olarak belirlemiştir. Ancak bazı özel durumlar için vergilendirme dönemi olarak birer aylık dönemler değil farklı vergilendirme dönemi benimsenmiştir. Bunlar; götürü usulde vergilendirilenler, ithalat yapanlar, transit taşımacılık yapanlar ve Türkiye ile yabancı memleketler arasında taşımacılık yapanlardır. Götürü usulde vergilendirilenler için vergilendirme dönemi olarak takvim yılı benimsenmiştir. Vergi sistemimizde götürü usul genel olarak 1999 yılında kaldırılmıştır. Sadece Gelir Vergisi Kanunu’nda “Diğer Ücretliler” olarak ifade edilen bir mükellef grubu için götürü usulde vergilendirme uygulanmaktadır. Bu kesimler ücretli oldukları için KDV’ye tabi işlemleri yoktur.

İthalat yapanlar, transit taşımacılık yapanlar ve Türkiye ile yabancı memleketler arasında taşımacılık yapanlar için vergilendirme dönemi, gümrük bölgesine girildiği veya gümrük bölgesinden çıkıldığı andır (KDVK m. 39).

  1. KDV’de Beyanname ve Tarhiyat

2.1.KDV Beyannamesi ve Beyan Zamanı

Katma değer vergisi beyan esasına göre tarh edilmektedir. Beyanname yazılı olarak verilir. Normal koşullarda KDV mükellefleri KDV Beyannamesi ile vergiye tabi işlemlerini beyan ederler. KDV beyannamesi yapılan işlemin türüne göre farklı zamanlarda verilmektedir. Normal koşullarda KDV beyannamesi, bir aylık vergilendirme dönemini izleyen ayın 20. günü akşamına kadar işyerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine beyan edilir.

İthalatta ise gümrük giriş beyannamesi ile mükellefiyet doğduğu anda ilgili gümrük idaresine verilir. Motorlu kara taşıtları ile yapılan Transit taşımacılıkta ve Türkiye ile yabancı memleketler arasındaki taşımacılıkta ise mükelleflerin özel beyanı ile ilgili gümrük idaresine beyan edilir. Katma Değer Vergisi, beyannamenin verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi takip eden yedi gün içinde tarh edilir.

2.2. Tarhiyata Yetkili Birim

Tarhiyata yetkili idari birim kural olarak mükellefin işyerinin bağlı bulunduğu vergi dairesidir. Ancak mükellefin ayrı ayrı yerlerde işyeri var ise Gelir ve Kurumlar Vergisi bakımından bağlı bulunulan vergi dairesidir. Gayrimenkul teslimlerinde ise mükellefin istemesi halinde gayrimenkulün olduğu yer vergi dairesidir. İthalatta ithalatın yapıldığı gümrük idaresidir. Vergi tarhiyatı mükellef olan gerçek veya tüzel kişi adına yapılır(KDVK m. 44).

2.3.Vergi İndirimi ve Verginin Ödenmesi

Mükellefler; kendi ödedikleri vergiyi ödeyecekleri vergiden indirirler. Kalanını vergi dairesine yatırırlar. Bir ay içinde gerçekleştirilen KDV’ye tabi işlemlerle ilgili olarak izleyen ayın 20. günü akşamına kadar beyan edilen vergi, aynı ayın 26. günü akşamına kadar ödemek zorundadırlar. İthalde alınan katma değer vergisi, gümrük vergisi ile birlikte ve aynı zamanda ödenir.

ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ

I-ÖTV’YE İLİŞKİN GENEL AÇIKLAMALAR

Özel tüketim vergisi, 06.06.2002 tarihinde Türk vergi sistemine girmiştir. Yürürlüğe girmesiyle birlikte 16 adet vergi, fon, kesinti vb. yükümlülüğü ortadan kaldırmıştır. ÖTV’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte ortadan kalkan öneli vergiler şunlardır; Akaryakıt Tüketim Vergisi, Taşıt Alım Vergisi, Ek Taşıt Alım Vergisi ve KDV’de %26 ve %40 oranlarından vergilendirilen kısımdır.

ÖTV üç temel amaçla Türk vergi sistemine dahil edilmiştir. Bunlar; (1) kamu geliri elde etmek, (2) Vergi sistemini toplulaştırarak şeffaflaştırmak, (3) Avrupa birliğine uyum amaçlarıdır. ÖTV’nin toplam vergi hasılatı içindeki payı, 2005 yılı sonu itibariyle %30’dur.

II-VERGİNİN KONUSU, MÜKELLEFİ, VERGİYİ DOĞURAN OLAY

A.VERGİNİN KONUSU

Petrol Ürünleri (I sayılı Liste); benzin, motorin, fuel oil gibi petrol ürünleri ve doğalgaz ÖTV’ye tabidir

Motorlu Taşıtlar ( II sayılı Liste); motorlu kara, deniz ve hava taşıtlarının ilk iktisabı vergiye tabidir. Motorlu taşıtlar, kayıt ve tescile tabi olan taşıtlar ve kayıt ve tescile tabi olmayan taşıtlar şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Kayıt ve tescile tabi olan araçlar; Binek otomobilleri, minibüsler, midibüsler, otobüsler, kamyon ve kamyonetler, çekici ile vinç, mikser, tanker, çöp arabası gibi özel amaçlı kamyonlar, motosikletler, yatlar ve kotralar, yolcu ve gezinti gemileri, uçaklar ve helikopterlerdir. Kayıt ve tescile tabi olmayanlar; Golf arabaları ve benzerleri, Kar üzerinde hareket eden motorlu taşıtlar ve Jet-ski ve benzeri kayıt ve tescile tabi olmayan deniz taşıtları da ÖTV’ye tabidir. Ancak traktörler ÖTV’ye tabi değildirler.

Kolalı Gazozlar, Alkollü İçkiler ve Tütün Mamulleri (III) sayılı Liste); kolalı gazozlar, alkollü içkiler ve tütün mamulleri de ÖTV’ye tabidir.

Lüks Ürünlerde ( IV sayılı Liste): Bu mallar arasında havyar, poşetli gazete, dergi ve kitaplar, kürk-mücevherat, elektrikli ev aletleri, beyaz eşyalar, radyo-televizyon, kristal eşya ve silah gibi lüks kabul edilen mallardır.

B.VERGİNİN MÜKELLEFİ

Petrol Ürünlerinde ve Doğal Gazda: Petrol ürünleri ve doğal gazda bu ürünleri üreten(imal eden) rafineriler, madeni yağ üreticileri ve bunların ithalatçıları verginin mükellefidir. Örnek; TPAO ve BOTAŞ gibi.

Motorlu Taşıtlarda; Kayıt ve tescile tabi taşıtların ilk iktisabında verginin mükellefi, motorlu araç ticareti yapanlar, bunları kullanmak üzere ithal edenler ve müzayede suretiyle satışını gerçekleştirenlerdir. Kayıt ve tescile tabi olmayan taşıtlarda verginin mükellefi, bu malları imal veya ithal edenler ile müzayede suretiyle satışını gerçekleştirenlerdir.

Kolalı Gazozlar, Alkollü İçkiler ve Tütün Mamullerinde; Verginin mükellefi, bu malları imal veya ithal edenler ile müzayede suretiyle satışını gerçekleştirenlerdir. Örnek; kola üreticileri, alkollü içki fabrikaları, sigara fabrikaları gibi.

Lüks Ürünlerde; bu malları imal veya ithal edenler ile müzayede suretiyle satışını gerçekleştirenler verginin mükellefidirler.

  1. VERGİ SORUMLULUĞU

ÖTV mükellefinin Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yoksa, vergiye tabi malları teslim alanlar veya adına hareket edenler, ÖTV’nin beyanı ve ödenmesinden mükellef gibi sorumlu olacaklardır.

  1. VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Petrol ürünleri ve doğalgazda vergiyi doğuran olay; bir defaya mahsus olmak üzere bunların rafineriler, imalatçılar veya ithalatçılar tarafından yurt içinde tesliminde meydana gelmektedir. Petrol ürünlerinin ÖTV uygulanmadan önce müzayede suretiyle satışında da vergi doğmaktadır. (I) sayılı listedeki malların ithali vergiye tabi değildir.

Motorlu Taşıtlarda; bu mallardan kayıt ve tescile tabi olanlar için vergiyi doğuran olay ilk iktisaptır. İlk iktisap ; Türkiye’de kayıt ve tescil edilmemiş olan taşıtların kullanılmak üzere ithali, motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabı veya müzayede yoluyla satanlardan alımı, motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanması, aktife alınması veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesidir.

Kullanılmak üzere araç ithalinde vergiyi doğuran olay, Gümrük Kanununa göre gümrük yükümlülüğünün doğması, ithalat vergilerine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili ile meydana gelmektedir. Ancak satmak üzere araç ithalinde vergi doğmamakta, ithal edilen araçların kullanılmak üzere ilk iktisabında ÖTV alınmaktadır.

Kayıt ve tescile tabi olmayanlarda vergiyi doğuran olay; bunların ithali, imalatçıları tarafından teslimi veya ÖTV uygulanmadan önce müzayede suretiyle satışıdır.

Kolalı Gazozlar, Alkollü İçkiler ve Tütün Mamullerinde; Bu mallarda vergiyi doğuran olay; bunların ithali, imalatçıları tarafından teslimi veya ÖTV uygulanmadan önce müzayede suretiyle satışıdır.

Lüks Ürünlerde; Bu mallarda vergiyi doğuran olay; bunların ithali, imalatçıları tarafından teslimi veya ÖTV uygulanmadan önce müzayede suretiyle satışıdır.

III-ÖTV’de İSTİSNALAR

İhracat İstisnası: Yurt dışındaki alıcılara teslim edilen ve Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkan mallar vergiden istisna edilmiştir. Kanunun 5/2. maddesi gereğince, ÖTV mükelleflerinden vergi uygulanarak satın alınan taşıtların yurt dışına ihraç edilmesi halinde, mükellefçe vergi dairesine ödenmiş olan vergi ihracatçıya iade edilecektir.

İthalat İstisnaları;Gümrük Kanununun 167. maddesine göre gümrük vergisinden muaf ve müstesna olan malların ithali ÖTV’den de istisna edilmiştir.

Diplomatik İstisna; (II) sayılı listede yer alan taşıtların karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukları, bunların diplomatik statüyü haiz diplomatik misyon şefleri, meslekten konsolosluk memurları, uluslararası anlaşmalarla vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları tarafından ilk iktisabı, ithali veya bunlara teslimi, vergiden müstesna tutulmuştur.

Malul ve Sakatların Taşıt Alımlarında İstisna: Kanunun 7/2. maddesi ile kayıt ve tescile tabi taşıtlardan, araçta sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibatı bulunanların, malül ve sakatlar tarafından bizzat kullanılmak üzere ilk iktisabı vergiden istisna edilmiştir. Ancak, bu istisnadan yararlananlar, 5 yıl süre ile ikinci bir defa bu istisnadan yararlanamayacaktır.

Türk Hava Kurumunun Alımlarında İstisna : (II) sayılı listedeki uçak ve helikopterlerin Türk Hava Kurumunca ilk iktisabı ÖTV’den istisna edilmiştir.

Güvenlik Kuruluşlarının Silah Alımlarına İlişkin İstisna: Güvenlik kurumlarının (IV) sayılı listede yer alan silahları almaları durumunda ÖTV alınmamaktadır.

Kamu Kurumlarına Yapılan Bedelsiz Teslimlerde İstisna : (IV) sayılı listede yer alan malların; merkezi idare kuruluşlarına, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz olarak teslimi ile bu kuruluşlar tarafından bedelsiz olarak ithali ÖTV’den müstesna tutulmuştur.

IV-VERGİNİN TARHI-BEYANI VE ÖDENMESİ

A.VERGİNİN TARHI

Petrol Ürünleri İle Doğalgazda Tarhiyat; Tarhiyat maktu tutarlar şeklinde spesifik matrah esasına göre gerçekleştirilmektedir. Burada petrol ürünleri için litre başına, doğalgazdaysa metreküp başına ÖTV alınmaktadır.

Motorlu Taşıtlarda Tarhiyat; Taşıtlarda ÖTV matrahı, KDV matrahıyla aynıdır. Matraha alıcıdan tahsil edilen veya borçlandırılan taşıma, yükleme, ambalaj, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları, (ÖTV ve KDV hariç olmak üzere) vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler de dahildir. Bu matrahlara kanunda öngörülen oranlar uygulanarak vergi tarh edilmektedir.

Kolalı Gazoz Ve Alkollü İçkilerde Tarhiyat; Bu ürünlerde vergi matrahı, ÖTV hariç olmak üzere KDV matrahını oluşturan unsurlardan meydana gelmektedir. Mu matraha alkol derecesine göre farklılaşan oranlar uygulanmaktadır. Tütün mamullerinde ÖTV’nin matrahı; bunların KDV de dahil olmak üzere perakende satış fiyatıdır. Örneğin; perakende satış fiyatı 4 YTL olan bir paket sigaradan % 55,3 oranıyla 2,12 YTL ÖTV alınacaktır.

Lüks Ürünlerde; ÖTV Kanununa ekli (IV) sayılı listedeki mallarda verginin matrahı, ÖTV hariç olmak üzere KDV matrahını oluşturan unsurlardan meydana gelmektedir. KDV matrahı, satılan mallar için alıcıdan tahsil edilen veya borçlandırılan taşıma, yükleme, ambalaj, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları, (ÖTV ve KDV hariç olmak üzere) vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler, servis ve benzer adlar altında sağlanan menfaat, hizmet ve değerler olduğu için aynısı ÖTV’nin matrahı olacaktır.

Not: ÖTV’de Vergi İndirimi; ÖTV ödenerek satın alınan petrol ürünlerinin ÖTV’nin konusuna giren bir başka malın imalinde kullanılması halinde ödenen bu vergi, imal edilen malın tesliminden doğan vergiden indirilebilecektir.

B.VERGİNİN BEYANI VE ÖDENMESİ

Petrol Ürünleri ve Doğalgazda: bu mallar için bir ay içinde iki adet vergilendirme dönemi vardır. Buna göre

C  Birinci vergilendirme dönemi; Ayın 1-15. günleri arasıdır. İlk 15 günde vergiye tabi olan işlemler, ayın 25’ine kadar beyan edilir ve vergisi ödenir.

C  İkinci vergilendire dönemi; Ayın 16’sı ile sonuncu günü arasıdır. Bu süre içinde vergiye tabi olan işlemler ÖTV Beyannamesi ile izleyen ayın 10. günü akşamına kadar beyan edilir ve vergisi ödenir.

Motorlu taşıtlarda: Kayıt ve tescile tabi taşıtlara ait ÖTV, ilk iktisaptan, yani satışla ilgili fatura veya müzayede suretiyle yapılan satışlarda teslimle ilgili belgeler düzenlenmeden önce beyan edilecek ve ödenecektir. Buna göre sözü edilen taşıtların her biri için ayrı ayrı ÖTV Beyannamesi düzenlenecek ve satış işleminin yapıldığı yerdeki vergi dairesine ödenecektir. Bu taşıtların ithalinde ÖTV, gümrük idaresince hesaplanıp, gümrük beyannamesinde gösterilecek ve ithalat vergileriyle birlikte gümrük idaresine ödenecektir.

Kolalı Gazozlar, Alkollü İçkiler ve Tütün Mamullerinde: Bu mallar için vergilendirme dönemi, takvim yılının birer aylık dönemleridir. Bu dönemlere ilişkin vergi, takip eden ayın 15. günü akşamına kadar ÖTV Beyannamesi ile KDV yönünden bağlı bulunulan vergi dairesine beyan edilecek ve bu süre içinde ödenecektir.

Lüks ürünlerde: Bu mallar için vergilendirme dönemi, takvim yılının birer aylık dönemleridir. Bu dönemlere ilişkin vergi, takip eden ayın 15. günü akşamına kadar ÖTV Beyannamesi ile KDV yönünden bağlı bulunulan vergi dairesine beyan edilip aynı süre içinde ödenir.

İthalatta vergi, gümrük idaresince hesaplanıp gümrük beyannamesinde gösterilecek ve ithalat vergileriyle birlikte gümrük idaresine ödenecektir. İthalat vergilerine tabi olmayan mallara ait vergi ise gümrük beyannamesinin tescili tarihinde, bu tarihteki oran üzerinden hesaplanarak ödenecektir.

BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ

Verginin konusu: banka, banker ve sigorta şirketlerinin yaptıkları işlemler dolayısıyla kendi nam ve hesaplarına aldıkları nakdi ve hesabi paralar verginin konusunu oluşturmaktadır. Ancak finansal kiralama kanununa göre yapılan işlemler bu verginin konusuna girmemektedir.

Verginin Mükellefi: kendi nam ve hesaplarına para alan banka, banker ve sigorta şirketleridir.

Vergiyi Doğuran Olay: yapılan işlemler sonucu paranın bu kuruluşlar tarafından alınmasıdır.

Verginin Matrahı: lehe alınan paranın tutarıdır.

Verginin Oranı: Banka ve Sigorta muameleleri vergisinin nispeti % 15’tir.

Ancak; Bankalararası mevduat muamelelerinde % 1

Kambiyo muamelelerinde nispet matrahın binde biridir (%01).

Verginin Ödenmesi: Mükellefler, bir ay içindeki vergiye tabi muamelelerini bir beyanname ile ertesi ayın 15’inci günü akşamına kadar muamelelerin yapıldığı yer vergi dairesine bildirmek ve ödemek mecburiyetindedir. Herhangi bir dönemde mükellefin vergiye tabi geliri olmasa bile durumu idareye bildirmek için beyanname vermek zorundadır.

IV-DAMGA VERGİSİ

Mukavele, fatura, makbuz gibi bazı kağıtlar damga vergisine tabi tutulmaktadır. Buradaki “kağıt” kavramı; yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konulmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilen belgeleri ifade etmektedir.

Damga vergisi; makbuz vermek, istihkaktan kesinti yapmak ve basılı damga konularak ödenmektedir.

Damga vergisine tabi bazı kağıtlar; Makbuzlar, taahhütnameler, kefalet, teminat ve rehin senetleri, bilançolar, beyannameler, makbuzlardır.

Damga vergisinden istisna bazı kağıtlar; öğrenci ve askerlerle ilgili kağıtlar, evlenme ile ilgili kağıtlar, çiftçilerle ilgili kağıtlar, Hisse senetleri, faiz kuponları , resmi daireler arasında kullanılan kağıtlar.

Damga vergisi nispi(oransal) ve maktu(kesin miktar) olarak alınabilir.

Nispi ödeme için örnek: sözleşmelerden belli parayı ihtiva edenlerde binde 7,5 gibi

Maktu ödeme için örnek: beyannameler için 2004 yılında uygulanacak damga vergisi; yıllık gelir vergisi beyannamelerinde 15 milyon, kurumlar vergisi beyannamesinde 20 milyon, muhtasar beyannamede 10 milyondur.

V-HARÇLAR

Kamu hizmetlerinden yararlananların ödedikleri mali yükümlülükler, harç olarak adlandırılıyordu.

Türkiye’de alınan harçlar;

  1. Yargı harçları,
  2. Noter harçları,
  3. Vergi Yargısı Harçları,
  4. Tapu ve kadastro harçları,
  5. Konsolosluk harçları,
  6. Pasaport, ikamet tezkeresi, vize ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları,
  7. Gemi ve liman harçları,
  8. İmtiyazname, ruhsatname ve diploma harçları,
  9. Trafik harçları.

Harçların mükellefi; bu hizmetlerden yararlanan gerçek ve tüzel kişilerdir.

Harcın ödenmesi; hizmetten yararlanan tarafından, makbuz alınarak veya basılı damga konularak ödenir.

VI-ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ

Verginin konusu:

Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin;

1.Her nevi mobil telekomünikasyon işletmeciliği kapsamındaki (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri % 25,

2.Radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetleri % 15,

3.(a) ve (b) bentleri kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri % 15, oranında özel iletişim vergisine tâbidir.

Mobil telefonu aboneliğinin ilk tesisinde yirmi milyon lira ayrıca özel iletişim vergisi alınır.

Verginin mükellefi : Verginin mükellefi; birinci fıkrada sayılan telekomünikasyon hizmetlerini sunan işletmecilerdir. Verginin matrahı, katma değer vergisi matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül eder. Bir aya ait özel iletişim vergisi, izleyen ayın onbeşinci günü akşamına kadar beyan edilerek aynı süre içinde ödenir. Bu verginin beyan ve ödenmesine ilişkin olarak 47 ve 48 inci madde hükümleri uygulanmaz.

Bu verginin matrahı ve ödenmesi, katma değer vergisi matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül eder. Bir aya ait özel iletişim vergisi, izleyen ayın onbeşinci günü mesai saati sonuna kadar beyan edilerek aynı süre içinde ödenir.

Bu vergi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez.

VII-ŞANS OYUNLARI VERGİSİ

Konusu ve miktarı

  1. a) Spor-Toto, Skor-Toto, Süper-Toto, Spor-Loto, Gol 7 ve benzeri oyunlarda her bir kolon için 3 ykr
  2. b) Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından şans oyunlarıyla ilgili olarak her ne ad altında olursa olsun tahsil edilen paralardan; İdare tarafından ödenen her türlü ikramiye, işletici payı, bayi komisyonu, İdare payı ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu payı düşüldükten sonra kalan tutarın % 100’ü.
  3. c) At yarışlarında oynanan her bir bilet için 8 ykr’den az olmamak üzere bilet bedelinin % 10’u.
  4. d) Her türlü diğer müşterek bahislerde katılma bedelinin % 10’u.

Bakanlar Kurulu maktu tutarları on katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, nispî hadleri kanunî oranın % 10′ una kadar azaltmaya ve kanunî oranına kadar artırmaya yetkilidir.

Mükellefi:Verginin mükellefi (a), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen oyunlar için bunları tertipleyen kişi ve kuruluşlar, (b) bendinde belirtilen oyunlarda Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğüdür.

Ödeme zamanı: (a), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen oyunlarda şans oyunları vergisi, kolon ve bilet bedeliyle birlikte ödenir. Bu müşterek bahis ve talih oyunlarını tertipleyenler tarafından bir ay içinde tahsil edilen şans oyunları vergisi, izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar beyan edilerek aynı süre içinde ödenir.

(b) bendinde belirtilen oyunlarda vergilendirme dönemi takvim yılının birer aylık dönemleridir. Bu vergiye ilişkin beyanname, vergilendirme dönemini izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu vergi dairesine verilir ve hesaplanan vergi aynı sürede ödenir.

Şans oyunları vergisi, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider olarak kabul edilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez.

 

 

[1] Adi şirketler iştigal nevileri açıklanan bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.

[2] İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler

[3] Ödenen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşamaz

[4] Tevkifat(stopaj): Verginin kaynakta kesilmesini ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle gelirin, esas sahibine geçmeden önce geliri sağlayan tarafından vergisinin “vergi sorumlusu” sıfatı ile kesilmesidir. Stopaj yakmakla yükümlü olanlar; kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya işletme hesabına göre tespit etmek zorunda olan çiftçilerdir.  

[5] Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde yapılmış olma şartı vardır.

 

[6] İkametgâhlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgâh için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgâhı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.

 

[7] Şükrü Kızılot: “Menkul Kıymet ve Diğer Menkul Sermaye Piyasası Araçlarının 2005 ve 2006-2015 Dönemi Getirilerinin Vergilendirilmesi”, Yaklaşım Dergisi, Yıl 13, S.15, Ankara 2005, s. 29

[8] Şükrü Kızılot; a.g.m., s.30

[9] Şükrü Kızılot; a.g.m., s.30

[10] T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur’un yeni adıdır.

[11] İnşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek ve tüzel kişi temsilcilerine yer verilmemesi gerekmektedir. Ayrıca yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliğe ait olmalıdır(KVK m.4-k).

[12] Bu şartlar (KVK m.5/1);Hem iştirak eden hem de iştirak edilen bir kurum olmalıdır. Gerçek kişiler, istisnadan yararlanamazlar. İştirak eden kurum dar mükellefte olabilir tam mükellefte olabilir. İştirak edilen kurum mutlaka tam mükellef olmalıdır. İştirak edilen kurumun mutlaka vergiye tabi olması gerekir. Eğer iştirak edilen kurum vergiden muaf olursa, iştirak eden kurum elde ettiği iştirak kazancından dolayı istisnadan yararlanamaz. Çünkü söz konusu kazanç önceden vergilendirilmemiştir. Vergilendirilmesi gerekmektedir. Yatırım fonlarının katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr payları iştirak kazançları istisnası kapsamının dışındadır.

[13] Bu kurumlar: tam mükellef sermaye şirketleri olan A.Ş, LTDŞ, Paylı Komandit şirket ve Yatırım Fonları dışındaki kurumlar vergisi mükellefleridir. Daha açık bir ifadeyle; kooperatifler, iktisadi kamu müessesseleri, dernek ve vakıfları iktisadi işletmeleri, iş ortaklıklarıdır.

[14] Eshamlı komandit şirketlerde sadece komanditer ortakların kâr payları üzerinden kurumlar vergisi hesaplanmaktadır. Komandite ortağın kâr payı kurumlar vergisine tabi değildir.

[15] Füruğ, çocukları ifade etmektedir.

[16] Abdurrahman Akdoğan, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Beşinci Baskı, Gazi Kitabevi, Ankara 2004, s. 459

[17] Genel ve özel bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, bunların teşkil ettikleri birlikler, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları bu kapsamdadır.

[18] Kanunla kurulan veya tüzelkişiliği haiz olan emekli ve yardım sandıkları olmaları koşulu ile

[19] bedelsiz verilen hizmetin tarafından ilgili dönemdeki kapasitelerinin %10’unu geçmemesi gerekmektedir.

[20] ( I ) SAYILI LİSTE: 1.Kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, ceviz, fındık, fıstık, ıhlamur, kekik, adaçayı, şeker pancarı, elyaf pamuk,2. Buğday vb tahıllar, 3. Küçük ve büyükbaş hayvanlar (arılar dahil) ile küçük ve büyükbaş hayvanların etleri ve bağırsağı (bunların herhangi bir katkı maddesi kullanılarak imal edilen ürünleri hariç), zeytinyağı ,patates, kuru soğan, sarmısak, Buğday unu, ekmekler (Tost, sandviç ve hamburger ekmeği ile katkı maddeli veya yağlı, sütlü, haşhaşlı ve üzümlü gibi yaygın olarak tüketilmeyen ekmekler hariç) ve yufka, 4 İhracata konu post ve deriler, Gazete ve dergiler, Net alanı 150 m² ’ye kadar konut teslimleri,

[21] II ) SAYILI LİSTE: 1- Kümes hayvanları ve balıklar ile bunların etleri (herhangi bir katkı maddesi kullanılarak imal edilen ürünleri hariç), 2- Süt, yoğurt ve ayran (aromalı ve meyveliler hariç), yumurta, peynir, zeytin, paketlenmiş kuru çay, şeker pancarının işlenmesi ile elde edilen kristal ve kesme şeker, arı balı, 3- Pirinç, bulgur, irmik, makarna, tost, sandviç ve hamburger ekmeği ile katkı maddeli veya yağlı, sütlü, haşhaşlı ve üzümlü gibi yaygın olarak tüketilmeyen ekmekler, 4- Yemeklik katı veya sıvı bitkisel yağlar ile yemeklik katı veya sıvı bitkisel yağların üretiminde kullanılan ham yağlar, tereyağ, pamuk çiğiti ve pamuk tohumu, prina, 5- Taze sebze ve meyveler (mamulleri hariç, tohumları dahil). 6- Sinema, tiyatro, opera, operet ve bale giriş ücretleri, 7- Kitap ve benzeri yayınlar 8- Hayvan yemi olarak veya hayvan yemi imalatında kullanılan küspe, tam yağlı soya (fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapiyoka (manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler (kedi ve köpek mamaları hariç), saman.

[wp_ad_camp_5]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.