
Kpss A Grubu- Toplam Talep ve Toplam Arz konu anlatımı ders notları
1. GİRİŞ Arz ve talep analizi, iktisadın temel konularından birisidir. Arz ve talep analizi sayesinde, ekonomik çevremizde ne olup bittiğini anlamaya ve iktisadın diğer konularını daha kolay kavramaya başlarız. Arz ve talep analizi ile fiyatların neden yüksek veya düşük olduklarını, malın fiyat ve satışlarının neden belli yönlerde hareket ettiğini anlama olanağı elde ederiz. Bu konuda öğrenilmesi gereken ilk şey, piyasalarda arz ve talebin; fiyat ve üretimi nasıl belirlediğidir. Bu nedenle ilk önce piyasa ve fiyatlar tanıtılacak, daha sonra arz ve talep ayrıntılı olarak incelenecektir.
2. PİYASA VE FİYATLAR Piyasa, alıcı ve satıcıların mal ve hizmetleri değiştirebildikleri herhangi bir düzenlemedir. Piyasa terimi, ekonomik değişimin ortaya çıktığı, yani alıcı ve satıcının karşı karşıya geldiği, herhangi bir ortamı temsil eder. Mal ve hizmet değişimi bir cadde üzerinde, bir ticari takside, telefonda, postayla veya gazeteler aracılığıyla bile gerçekleşebilir. Özetle, değişimin ortaya çıktığı her yerde ve her zamanda piyasa söz konusu olur. Piyasa Nedir? İktisadi açıdan piyasa, alıcı ve satıcıların birbirleri ile karşılıklı iletişim içinde oldukları ve mübadelenin meydana geldiği yer olarak tanımlanır. Piyasa kavramı genellikle teorik ve mekândan soyutlanmış bir kavramdır. Piyasa kavramı somut olarak düşünülürse, daha çok borsa olarak tanımlanabilir. Borsa hangi türde olursa olsun, arz ve talebin karşılaştığı bir mekândır. Piyasa bir ülkenin sınırları içinde ise ve o ülkede yapılan işlemleri kapsıyorsa buna iç piyasa (domestic market), işlemler ülke sınırlarını aşıyorsa buna da uluslararası piyasa (international market) denir. Mali Piyasa Bir ülkede fon kullananlar ile fon arz edenler arasında fon akımlarını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan yapıya mali piyasa denilebilir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, mali piyasa para ve sermaye piyasalarından daha geniş ve bu piyasaları da kapsamına alan bir kavramdır.
Mali Piyasa 5 Ana Unsurdan Oluşmaktadır: a) Tasarruf sahipleri (fon arz edenler) b) Yatırımcılar (fon talep edenler) c) Yatırım ve finansman araçları d) Yardımcı kuruluşlar e) Hukuki ve idari düzen olarak sıralanabilir. Para Piyasası (Money Market) Kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasaya “para piyasası” denir. Para piyasasının tipik özelliği kısa vadeli fonlardan oluşmasıdır. Para piyasalarında vade genellikle bir yılı aşmaz. Para piyasasından sağlanan fonlar kredi olarak işletmelerin dönen varlıklarının finansmanında kullanılır. Para piyasasının araçlarını ticari senetler; kaynaklarını çeşitli mevduat oluşturmaktadır. Para piyasasının kendi içinde örgütlenmiş ve örgütlenmemiş para piyasası olarak da bir ayrımı yapılabilir. Örgütlenmiş para piyasası bir bankalar sistemidir. Çünkü işletmelerin nakit ihtiyacı çoğunlukla ticari bankalar tarafından karşılanmaktadır. Örgütlenmemiş para piyasası banka sisteminin dışında kalan piyasadır. Bankalar dışındaki kişi ve kuruluşlar da bazen işletmelere kısa vadeli fon sağlarlar. Sermaye Piyasası (Capital Market)
Özellikleri En genel tanımıyla sermaye piyasası orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasadır. Sermaye piyasası mali piyasa kavramından daha dar ve teknik bir nitelik taşır ve genellikle mali piyasa kavramı içinde yer alır. Sermaye piyasasının tipik özelliği ve para piyasasından ayrıldığı en belirgin niteliği bu piyasanın orta ve uzun vadeli fonlardan oluşmasıdır. Bu vade bir yıldan fazla olmalıdır. Sermaye piyasasından sağlanan krediler genellikle, işletmelerin bina, makine ve teçhizat gibi duran varlıklarının finansmanında kullanılır. Para piyasasında olduğu gibi, sermaye piyasasının kaynakları da tasarruf sahiplerinin birikimleridir. Sermaye piyasasının en önemli ve yaygın araçları hisse senetleri ve tahvillerdir.
Çeşitleri Sermaye piyasasının bir bölümlendirmesini yapmak gerekirse aşağıdaki gibi bir ayırım yapılabilir.
Birincil Piyasa (Primary Market): Hisse senedi ve tahvil gibi menkul değerleri ihraç eden şirketler ile alıcıların yani tasarruf sahiplerinin doğrudan doğruya karşılaştıkları piyasalardır. Buna hisse senetleri ile tahvillerin ilk kez sürülüp “ihraç”tan alındığı piyasa da denilebilir. Arada şirketin bizzat bulunmayıp bir banka ya da aracı kurumun bulunması bu alımın birincil piyasadan olmasına engel değildir.
İkincil Piyasa (Secondary Market): Menkul kıymetleri ihraçtan alanlar, bunları tekrar paraya çevirmek istediklerinde, hisse senetlerinde hiçbir zaman, tahvillerde ise vadeden önce bunları ihraç eden kuruluşa müracaat edemezler. İkincil piyasa bu durumdaki menkul kıymetlerin paraya çevrilmesini sağlayan piyasadır ve menkul kıymet borsaları bu piyasayı tanımlamada en iyi örnektir. İkincil piyasa, menkul kıymetlerin likiditesini arttırarak birincil piyasaya talep yaratır ve gelişmesini sağlar. İkincil piyasanın en iyi teşkilatlanmış bölümü menkul kıymet borsalarıdır. Bunun haricinde sermaye piyasası iyi gelişmiş ülkelerde bir de “over the counter” (tezgâh üstü) borsa dışı piyasa vardır. Birincil piyasa daha çok sermaye piyasası bilinciyle, ikincil piyasa ise menkul kıymetler piyasası bilinciyle çalışır. Birincil piyasada uzun vadeli fonların tasarruf sahibinden firmalara intikali söz konusudur ve birincil piyasada yapılan tahvil ve hisse senedi satışları sonucunda firmaya yeni sermaye girer. Oysa ikincil piyasada el değiştiren menkul kıymetlerden sağlanan fonların bunları çıkaran şirketle bir ilgisi yoktur.
Para Piyasası ile Sermaye Piyasası Arasındaki İlişkiler Geniş anlamdaki sermaye piyasası kavramına para piyasası da dahil olmaktadır. Bu durumda gerek kredi arzı, gerekse kredi talebi para piyasasından sermaye piyasasına ya da sermaye piyasasından para piyasasına kolayca kayabilir. Faiz haddi iki piyasa arasındaki fon akımını ayarlayan bir düzenleyici olmaktadır. Fon arz edenler, kendi yatırım politikalarını ve elde etmeyi umdukları gelire bağlı olarak yatırılabilir fonları bu piyasalardan birine veya her ikisine yönlendirilebilirler. Fon talep edenler de, ihtiyaç duydukları kredinin türüne göre her iki piyasadan borçlanabilirler. Bazı aracı kuruluşlar, özellikle bankalar hem para, hem de sermaye piyasası işlemleri yapabilirler ve her iki piyasada çalışabilirler. Para piyasası ile sermaye piyasasında cari faiz hadleri değişik olmakla birlikte birbirleriyle ilişkilidir. Fonlar genellikle düşük faiz haddinden yüksek olana doğru kayar. Para piyasasında meydana gelen bir faiz oranı artışı, sermaye piyasasına da etki eder. 3. TALEP Bilindiği gibi herhangi bir piyasada satıcı ve alıcı olmak üzere, iki taraf vardır. Piyasada bu iki tarafın ekonomik faaliyetleri, talep ve arz biçiminde ortaya çıkar. Talep, piyasanın satın alma yönü ile ilgili iken; arz, satma yönüyle ilgilidir. Bir kişinin piyasasının hangi tarafında yer aldığını, alışverişin yönünü belirler. Burada değişime katılan insan veya kurumların yapısı önemli değildir. Piyasa arzı ve talebi kavramları piyasada neler olup bittiğini açıklamak için oldukça faydalı olmalarına rağmen, mal ve faktör piyasalarında her gün gerçekleşen sayısız işlemi açıklamakta yeterli değildir. Bunun için önce çok sayıdaki bireysel faaliyetleri açıklamamız gerekir.
BİREYSEL TALEP Talep Sözcüğünün iktisatta çok belirgin anlamı vardır. Talep, alıcıların, belirli bir süre boyunca (gün, hafta, ay), farklı fiyatlarda, bir malın farklı miktarlarını satın alma konusundaki arzularını ve satın alma yeteneklerini gösterir. Talep, insanların gerçek satın alımlarının bir açıklaması değildir. Herhangi bir mal ve hizmet için talepten söz edebilmek için sadece ve sadece kişinin ilgili malı istemesi ve o mal ve hizmeti satın alabilecek satın alma gücünün olması gerekir. Hem satın alma isteği ve satın alma gücü olmadıkça talepten söz edilmez ve kişi de alıcı durumuna gelmez. Örneğin; Selim bir otomobil almak istemekte, ancak otomobil alacak kadar parası yoksa veya Kayhan’ın otomobil alacak parası olduğu halde otomobil almak istemezse, ne Selim, ne de Kayhan için otomobil talebi söz konusu olmaz ve her ikisi de alıcı olmazlar ve talep yaratmazlar. TALEP YASASI Talep yasası, tüketici davranışı konusunun temel kavramıdır. Bu yasa, bir mala olan talebin en önemli özelliğidir. Talep yasası, malın fiyatı arttıkça malın talebinin azalması ve fiyatı düştükçe de talebin artması biçiminde ifade edilir. Yani, bir malın talep edilen miktarı ile fiyatı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. İşte talep edilen miktarla, malın fiyatı arasındaki bu ters önlü ilişkiye, iktisatçılar talep yasası derler.
TALEP ŞEDÜLÜ Talep şedülü, talep yasasının ifade ettiği, talep edilen miktarla fiyat arasındaki ters yönlü ilişkiyi göstermenin bir şeklidir. Talep şedülü, talep miktarını etkileyen diğer faktörlerin sabit olduğu varsayımı altında, değişik fiyatlarda, tüketicinin talep miktarını gösteren bir tablodur. Bireysel Buğday Talep Şedülü
Fiyat (p)(Kgr/YTL) | Buğday Talep Miktarı (q) (Bin Ton) | Şekil Üzerindeki Nokta |
4.4 | 9,0 | A |
4.6 | 8,5 | B |
4.8 | 8,0 | C |
5 | 7,5 | D |
5.2 | 7,0 | E |
5.4 | 6,5 | F |
5.5 | 6,0 | G |
5.7 | 5,0 | H |
Tablodan da anlaşılacağı gibi her fiyat için belli bir talep miktarı söz konusudur. Fiyat 4.4 YTL iken 9 Bin Ton talep edilirken; talep miktarı, buğday fiyatları arttıkça azalmaktadır.
TALEP EĞRİSİ Talep eğrisi, bir malın fiyatı ile talep edilen miktarı arasındaki ters yönlü ilişkinin grafiksel gösterimidir. Talep şedülünde yer alan fiyat ve miktar bileşimlerini, yatay eksende talep edilen miktarın ve düşey eksende malın fiyatının yer aldığı bir şekilde işaretler ve noktaları birleştirirsek, bireysel talep eğrisini elde ederiz.
PİYASA TALEP EĞRİSİ
Bireysel talep eğrileri, teorik bakış açısından ilgi çekicidirler. Ancak piyasa talep eğrisi, araştırmacılar için daha önemli ve pratiktir. Piyasa talebi, tüm bireysel taleplerin toplamıdır. Piyasa talep eğrisini elde etmek için tüm potansiyel alıcıların bireysel talep eğrilerinin yatay toplamı alınır. Bu şekilde elde edilen piyasa talep eğrisi belli bir malın tüm alıcıları için fiyat ve miktar bileşimlerini gösterir. Ahmet’in üzüm talebinden söz ederken, aslında Ahmet’in bireysel üzüm talebini kastetmiş oluruz. Buna karşılık tüm üzüm alıcılarının talebinden söz ederken, bu kez üzümün piyasa talebi söz konusu olmaktadır. Şimdi, bireysel talep eğrileri yardımıyla piyasa talebinin nasıl elde edildiğini görelim.
A’nın Talep Şedülü | B’nin Talep Şedülü | Piyasa Talep Şedülü | |||
Fiyat | Miktar | Fiyat | Miktar | Fiyat | Miktar |
15 | 10 | 15 | 20 | 15 | 30 |
14 | 20 | 14 | 30 | 14 | 50 |
13 | 30 | 13 | 50 | 13 | 80 |
12 | 40 | 12 | 60 | 12 | 100 |
11 | 50 | 11 | 70 | 11 | 120 |
10 | 60 | 10 | 80 | 10 | 140 |
Piyasa talep şedülü, belli bir fiyattan tüm bireysel talep miktarlarının toplanması ile bulunur. Örneğin; fiyat 15YTL iken, A’nın 10 ve B’nin 20 birim talep ettiği görülmektedir. Piyasada sadece A ve B’nin bulunduğunu varsayalım. Bu durumda fiyat 15 birim iken, piyasa talep miktarı 10 + 20 = 30 birim olacaktır.
TALEBİ ETKİLEYEN DİĞER FAKTÖRLER Talebi etkileyen diğer etkenlerin değerinin sabit ve sadece fiyatın değiştiğini düşünerek çizdiğimiz talep eğrisi, malın fiyatı ile talep edilen miktarı arasındaki ilişkiyi gösterir. Talep eğrisine göre talep edilen miktar yalnızca ilgili malın fiyatına bağlıdır. Oysaki bir maldan belirli bir süre içerisinde satın alınan miktarı, sadece o malın fiyatı belirlemez. Malın fiyatı dışında bazı etkenler de bu satın almalar üzerinde etkili olur. Bu etkenler zevk ve tercihler, gelir ve gelir dağılımı, diğer malların fiyatları, alıcıların sayısı ve fiyat ve gelir ile ilgili beklentilerdir. Şimdi bunları tek tek ele alacağız…
1. ZEVK VE TERCİHLER Bir malın talep miktarını etkileyen sübjektif etkenlere, zevk ve tercihler denir. İnsanlar, cinsiyet, kültür, yaş, toplumsal konum gibi farklılıklar gösterir. Doğal olarak, bireylerin bu farklılıkları zevk ve tercihlerine den yansır. Örneğin; çocuklar tatlı şeylerden çok hoşlanırken, gençler acılı ve baharatlı yiyecekleri tercih edebilir. Bir tiryaki için sigara çok önemli iken, içmeyene hiçbir değer ifade etmez. Dolayısıyla zevk ve tercihler, bireysel talebi olumlu veya olumsuz etkileyebilir.
2. GELİR VE GELİR DAĞILIMI Tüketicilerin ortalama geliri, bir mala olan talebin önemli belirleyicilerinden biridir. Bir kişinin geliri arttığında, malın fiyatı değişmezse de kişi, o maldan daha fazla satın alabilir. Ancak tüketicinin gelirindeki değişmeye bağlı olarak maldan satın alınan miktarın artıp artmayacağı o malın ne tür bir mal olduğuyla ilgilidir. Dolayısıyla gelir artışının talebi nasıl etkileyeceğini incelemek için mallar arasında bir ayrım yapmak gerekir. Gelir arttığı zaman talebi artan, azaldığı zaman talebi azalan mallara normal mal denir. Otomobil, eğlence gibi mallar normal mallardır. Öte yandan bazı mallara olan talep gelirle ters yönlü olarak değişir. Yani, gelir arttıkça mala olan talep azalır veya gelir azaldıkça mala olan talep artar. Bu mallara da düşük mal denilir. Patates düşük mala örnek olarak gösterilebilir. Gelir arttıkça yüksek protein içeren et, balık tüketimi artarken, patates tüketimi azalır. Gelir dağılımındaki değişmeler de talebin yapısında değişmelere yol açabilir. Örneğin; gelir zenginlerden fakirlere doğru yeniden dağıtıldığında, hem patates gibi düşük hem de yat, mücevher gibi lüks mallara olan talep azalır. Çünkü lüks mallar genellikle zenginlerin, düşük mallar ise genellikle fakirlerin talep ettikleri mallardır. Öte yandan bir toplumda gelir dağılımının bozulması hem normal hem de düşük mala olan talebi artırır.
3. DİĞER MALLARIN FİYATLARI Bir malın talebini ilişkili iki tür mal vardır. Bu mallar, malın tamamlayıcı malları ve ikame mallarıdır. İkame mallar, bir mallar benzer gereksinimi veya isteği tatmin eden mallardır. İkame malının fiyatı arttığında o mala olan talep de artar. İkame malın fiyatı düştüğünde ise o mala olan talep de düşer. Örneğin; tavuğun fiyatı arttığında etin talebi artar, azaldığında ise etin talebi azalır. Eğer iki mal birlikte tüketiliyorsa bu mallara tamamlayıcı mallar denir. Örneğin; şeker çayın, benzin ve otomobil lastiği de otomobilin tamamlayıcı mallarıdır. Tamamlayıcı mal fiyatları arttığında, örneğin; şeker fiyatları arttığında çaya olan talep azalır. Buna karşılık şeker fiyatları azaldığında çaya olan talep artar.
4. ALICILARIN FİYATI Belli bir bölgede bir mala olan talep, piyasada ki alıcıların sayısı ile yakından ilişkilidir. Alıcı sayısı arttıkça mala olan talep de artar. Buna karşılık alıcı sayısı azaldığında, malın talebi de azalır. Örneğin; bir kentin nüfusu arttığında o kentteki ekmek talebi artar. Alıcı sayısındaki artışın birçok nedeni olabilir. Bu nedenler arasında, yüksek doğum oranı artan göç ve ülke içerisinde insanların yer değiştirmelerini sayabiliriz.
5. FİYATLAR VE GELİRLER HAKKINDAKİ BEKLENTİLER Yakın gelecekte fiyat artışı veya mal kıtlığı bekleyen tüketiciler, bugünkü taleplerini arttırırlar. Örneğin; bir ay sonra otomobil fiyatların artacağını bekleyen tüketici otomobilini bu ay satın almayı tercih eder. Bunun yanında, yakın gelecekte gelirlerinin önemli ölçüde artacağını bekleyen tüketiciler, bugünkü tüketimlerini arttırırlar. Örneğin; terfi eden bir memur, yeni maaşını almadan, bazı mallara olan talebini arttırabilir.
TALEPTEKİ DEĞİŞMELER Şimdiye kadar yaptığımız açıklamalarda, hem bireysel hem de piyasa talebi eğrilerini çizerken, talebi etkileyen diğer etkenlerin sabit olduğunu varsayarak, sadece malın fiyatı ile talep miktarı arasındaki ters yönlü ilişkiyi göz önünde tuttuk. Ancak talebi etkileyen diğer etkenlerin herhangi biri değiştiğinde, talep şedülü değişir ve talep eğrisi değişen etken ile talep arasındaki ilişkinin yönüne bağlı olarak sağa veya sola doğru kayar. Genel olarak talep eğrisinin sağa doğru kayması şu nedenlerden dolayı olur; 1. Tüketicinin zevk ve tercihlerinin, ilgili malın talebini artırıcı yönde değişmesi. 2. Normal mal için gelirin artması, düşük mal için gelirin azalması. 3. Tamamlayıcı malın fiyatının düşmesi. 4. İkame malının fiyatının artması. 5. Alıcıların sayısının artması. 6. Gelir ve fiyatların artacağı yönünde beklentilerin ortaya çıkması. Genel olarak bir malın talebinin azalmalarının başlıca nedenleri şunlar olabilir; 1. Tüketicinin zevk ve tercihlerinin, ilgili malın talebini artırıcı yönde değişmesi. 2. Normal mal için gelirin azalması, düşük mal için gelirin artması. 3. Tamamlayıcı malın fiyatının artması. 4. İkame malının fiyatının düşmesi. 5. Alıcıların sayısının azalması. 6. Gelir ve fiyatların azalacağı yönünde beklentilerin ortaya çıkması. ARZ Bir malın fiyatının nasıl oluştuğunu anlamak için piyasanın diğer tarafını oluşturan arz konusunun da incelenmesi gerekir. Çünkü piyasada oluşan alışverişlerde, hem alıcı hem de satıcıların olması gerekir. Şimdi arz konusunu ayrıntılı olarak inceleyelim.
1. ARZIN TANIMI Talep sözcüğünde olduğu gibi arz sözcüğü de iktisatta özel bir anlama sahiptir. Buna göre arzı, üreticilerin malı belli bir zaman içerisinde (gün, hafta veya ay gibi), farklı diyarlarda, farklı miktarlarını üretme ve satma konusundaki arzu ve yetenekleri olarak tanımlayabiliriz. Burada, üretici kararlarını etkileyen diğer etkenlerin sabit olduğu varsayılmalıdır. 2. ARZ YASASI Üreticilerin satmak istedikleri mal miktarı konusundaki kararları arz yasasına dayanır. Arz yasasına göre arzı etkileyen diğer etkenler sabitken, bir malın fiyatı arttığında arz edilen miktarı da azalır. Burada sözü edilen arz miktarı, satıcının belli bir fiyattan satma ve üretme arzu ve yeteneğinde olduğu mal birimlerinin sayısı demektir. Dolayısıyla arz yasası, arz edilen miktar ile malın fiyatı arasında aynı yöndeki bir ilişkiyi gösterir. Üreticilerin fiyatlar yükseldiğinde daha fazla, düştüğünde daha az mal satmayı tercih etmelerinin birçok nedeni vardır. Her şeyden önce yüksek fiyatlar, daha fazla üretmek ve kazanç sağlamak için bir teşviktir. Ayrıca, bir maldan daha fazla üretebilmek için maliyeti daha yüksek üretim yöntemleri kullanılmak zorunda kalınabilir.
Buna, azalan verimler yasası denir. Dolayısıyla böyle bir üretim ancak yüksek fiyatlarda gerçekleşecektir. Arz yasası çoğu malların üretimi için geçerli olmasına rağmen, bir maldan daha fazla üretmek için yeterli zaman yoksa geçerli olmayabilir. Örneğin, Eskişehir’de turnede olan bir tiyatro grubunun gösterisi için bütün tiyatro biletlerinin satıldığını düşünelim. Gösterinin olduğu akşam, insanlar yüksek fiyatlarda bilet almayı isteseler bile, tiyatro salonunda koltuk sayısını artırmak olanaksız olduğu için koltuk arzı artırılamaz. Arz yasasının geçerli olmadığı bir başka durum daha olabilir. Örneğin, Antonio Stradivari öldükten sonra onun yaptığı Stradivarius kemanlarının fiyatları ne kadar artarsa artsın, bu kemanların arz miktarını arttıramayız.
3. ARZ ŞEDÜLÜ VE ARZ EĞRİSİ Talep şedülüne paralel olarak, tek bir üretici için arz şedülü oluşturulabilir. Arz şedülü, üreticinin kararını etkileyen diğer tüm etkenler sabitken, belirli bir zamanda, farklı fiyatlarda üreticinin arz etmeyi planladığı mal miktarlarını gösterir.
Bireysel Arz Şedülü
FİYAT (Ton Başına) | ARZ EDİLEN MİKTAR (Ton) |
50 | 390 |
40 | 360 |
30 | 300 |
20 | 200 |
10 | 70 |
Yukarıda görülen Tabloda yer alan arz şedülünde görüldüğü gibi, üreticiler yüksek fiyatlarda düşük fiyatlara oranla daha fazla mal üretmek istemektedir. Arz eğrisi, bir malın fiyatı ile arz edilen miktar arasında, arz yasasınca ifade edilen doğrusal ilişkinin grafiksel gösterimidir. Diğer bir deyişle arz eğrisi, arz yasasının bir resmidir ve bir üreticinin belirli bir zamanda farklı fiyatlardan ne kadar mal üretmek isteyeceğini gösterir. Talebi ve arzı etkileyen bağımsız değişkenlere geçmeden önce bu kavramların değişmesinin ne anlama geldiğini açıklamakta fayda var. Talep veya arz eğrisi üzerinde bir noktadan başka bir noktaya geçildiğinde, bu durum fiyata bağlı olarak talep ya da arz miktarının değişmesidir. Fiyat dışındaki diğer bağımsız değişkenlerin değişiklik göstermesi ise, bu eğrilerin bütünüyle sağa ya da sola kaymasına yol açar.
TALEBİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER Talep, bir malın değişik fiyat seviyeleri ile bu fiyat seviyelerinin her birinde talep edilecek miktar arasındaki ilişkiyi kuran bir kavramdır. Yani, talep edilen miktarlar fiyatın bir fonksiyonudurlar. Ancak bir malın talep edilen miktarını etkileyen, fiyat dışında, başka değişkenler de vardır. Ama bunlar ekonominin kısa döneminde sabit olarak varsayılırlar. Bu değişkenlerden herhangi biri değiştiği zaman da talep değişecektir. Bu değişkenler:
1. Tamamlayıcı Malların Fiyatındaki Değişim Burada esas mal-tamamlayıcı mal ilişkisi söz konusudur. Her mal ve hizmet için bu tür bir ilişki söz konusu değildir. Esas mal eğer bir tamamlayıcı mal ile desteklenmesi halinde tüketicisine hizmet verebiliyor ise, söz konusu olur. En tipik örnek, otomobil-benzin ilişkisidir.
2. Rakip Malların Fiyatlarındaki Değişim Gerçek hayatta başka malların fiyatları değişmekte ve buda söz konusu malın talebini etkilemektedir. Bu durum karşısında malın talebinin ne yönde değişeceği ise söz konusu mal ve fiyatı değişen diğer mal arasındaki ilişkiye bağlıdır. Rakip malların (birbirinin yerine kullanılabilen mallar) fiyatının düşmesi bir malın talep edilen miktarının azalmasına, rakip malların fiyatlarının yükselmesi bir malın talep edilen miktarlarının artmasına neden olur. Tamamlayıcı malların (birlikte kullanılan mallar) fiyatının artması bir malın talep edilen miktarının azalmasına, aksi ise malın talep edilen miktarının artmasına neden olur.
3. Tüketicinin Parasal veya Nominal Gelir Seviyesi Gelirdeki bir artış malın talebini artırırken, yine gelirdeki bir düşüş de talebi düşürecektir.
4. Toplumun Ortak Beğeni ve Alışkanlıklarındaki (Zevklerdeki) Değişiklikler Burada zevk sözü, tüketicinin tercihlerini anlatmak için kullanılmaktadır. Tüketicinin zevklerinin veya tercihlerinin değişmesi malların tüketici gözündeki önem sıralarının değişmesi demektir. Bu noktada tüketicinin gelecekle ilgili bekleyişlerine de dokunabiliriz. Bir malın gelecekteki fiyatları ile ilgili bekleyişleri tüketicinin bugünkü talebini etkileyebilir.
[wp_ad_camp_5]
İlk yorum yapan olun