in

Kpss Öabt – Biyoloji Konu Anlatımı

Monomerler sindirilemez.
Monomer yadımlanması, SOLUNUM demektir.
Polimer yadımlanması SİNDİRİM (HİDROLİZ) demektir.
Hidroliz reaksiyonlarında ATP HARCANMAZ.
ATP harcanmayan reaksiyonlar hücre dışında DA gerçekleşebilir.
Dehidrasyon sentezinde, ATP harcanır, Su açığa çıkar.
Biyolojide ATP kullanılmayan üç tane reaksiyon vardır: DİFÜZYON, OSMOZ, HİDROLİZ
Biyolojide ENZİM kullanılmayan iki tane reaksiyon vardır: DİFÜZYON ve OSMOZ
Kolaylaştırılmış Difüzyonda Basit Difüzyondan farklı olarak TAŞIYICI PROTEİN ve ENZİM kullanılır. Kolaylaştırılmış Difüzyonda kesinlikle ATP harcanmaz ve Kolaylaştırılmış Difüzyon da Basit Difüzyonda olduğu gibi çok yoğun ortamdan az yoğun ortama her iki tarafın konsantrasyonu eşitleninceye kadar devam eder.
DNA’ nın verdiği şifreye göre sentezlenen besin maddesi PROTEİNDİR.
Amino asitlerin birbirinden farklı olmasını sağlayan yapılarında bulunan RADİKAL GRUPTUR.
Fruktoz ve Galaktoz insanlarda ve hayvanlarda KARACİĞERDE glikoza dönüştürülerek solunum reaksiyonlarına katılır.
Glikoz BİTKİSEL, Fruktoz BİTKİSEL, Galaktoz ise HAYVANSAL birer monosakkarittir.
Bütün disakkaritlerin yapısında MUTLAKA GLİKOZ BULUNUR.
Maltoz BİTKİSEL, Sükroz BİTKİSEL, Laktoz ise HAYVANSAL birer Disakkarittir.
Monosakkaritler ve Disakkaritler SUDA TAM ÇÖZÜNÜRLER.
Polisakkaritlerin hiçbiri SUDA ÇÖZÜNMEZ.
Bir hücre NİŞASTA sentezliyorsa o hücre kesinlikle BİTKİ HÜCRESİDİR.
Glikojen HAYVANLARDA, MANTARLARDA ve BAKTERİLERDE depolanan bir polisakkarittir.
Selüloz SADECE BİTKİ HÜCRELERİNİN ÇEPER YAPISINDA bulunur. Not: Çok az da olsa yüksek mantarların hücre çeperinde de bulunabilir.
Kitin AZOTLU TEK POLİSAKKARİTTİR.
Yağlar BİTKİ ve HAYVAN hücreleri tarafından üretilir.
Karbonhidratların yapıtaşı GLİKOZ’ dur.
Yağların yapıtaşı YAĞ ASİTİ ve GLİSEROL’ dür.
Proteinlerin yapıtaşı AMİNO ASİTLER’ dir.
Nükleik asitlerin yapıtaşı NÜKLEOTİT’ dir.
Bütün organik monomerler ( Yağ asitleri, gliserol, amino asit, glikoz, Fruktoz, galaktoz…) birbirlerine DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR. Ve bu dönüşüm olayında ATPharcanır.
Osmotik Basınç, bir hücrede çözünmüş madde miktarı demektir. Kaba bir tabirle hücrede su ne kadar az ise OSMOTİK BASINÇ o zaman yüksek, su ne kadar çok iseOSMOTİK BASINÇ o kadar azdır. TURGOR BASINCI osmotik basınçla TERS ORANTILI’ dır.
Osmotik basınç EMME KUVVETİ’ ni oluşturur. Yani Osmotik basınç ne kadar yüksekse EMME KUVVETİ de o denli yüksektir.
Enzimler kullanılır ama HARCANMAZ.
Enzimin etki ettiği maddeye SUBSTRAT denir
MAHMUT CELALOĞLU
II
. Fosfolipitlerin hücre zarındaki temel görevi, hücre içindeki maddelerin konsantrasyonlarını sabit tutmaktır.

. Aminoasitlerin arasında PEPTİD bağı, Yağ asitleri ve gliserolün arasında ESTERbağı, Karbonhidratların arasında GLİKOZİT bağı bulunur.

. Enzimsel bir reaksiyonun sonunda tüpte mutlaka PROTEİN molekülüne rastlanır. Çünkü Enzimler reaksiyondan değişmeden çıkarlar ve Enzimlerin temel yapısı PROTEİNDİR.

. Bir çeşit APOENZİM yalnız bir çeşit KOENZİM veya yalnız bir çeşitKOFAKTÖRLE iş görürken, aynı çeşit KOENZİM veya KOFAKTÖR birden fazlaAPOENZİMLE birleşebilir. Bunun sebebi Apoenzim sayısının fazla, koenzim ya da kofaktörün az olmasıdır.

. Koenzimler her zaman ORGANİK, Ör: Vitamin. Kofaktörler her zaman İNORGANİK. Ör: Mineraller.

. Organik moleküllerin ATP eldesi için kullanım sırası:

KARBONHİDRATLAR
YAĞLAR
PROTEİNLER şeklindedir.
. Organik moleküllerin ATP verme MİKTARI;

-YAĞLAR—————9.3 k.cal.
-PROTEİNLER——–4.3 k.cal.
-KARBONHİDRATLAR…….4.2 k.cal.

. Enzimlerin etkilendiği faktörler:

Su—————–En az % 10-15
Sıcaklık——— her enzimin optimum olduğu bir sıcaklık vardır. Sıcaklığın yükselmesi enzimleri denatüre ederken, sıcaklık düşürülmesi İNAKTİF hale sokar.
pH—————–her enzimin optimum olduğu bir pH vardır. pH’daki her türlü değişim enzimlerin denatüre olmasına sebep olur.
Aktivatör——–enzimlerin etkinliğini artırır.
İnhibütör……..enzimlerin etkinliğini azaltır.
Enzim Miktarı..enzim miktarı arttıkça yeterli substrat varsa reaksiyon hızı doğru orantılı olarak artar. Sınırlı substratta bir yere kadar reaksiyon hızlanır bir yerden sonra sabit kalır.
Substrat Miktarı….yeterli miktarda enzim varsa substrat miktarı arttıkça reaksiyon hızı da artar. Sınırlı enzimde bir yerden sonra sabit kalır.
Substrat Yüzey Genişliği…….enzimler işlevlerine substratların dış yüzünden başladıklarından substrat yüzeyi arttıkça enzim etkinliği de artar.

MAHMUT CELALOĞLU
III.
. Kromozom sayısı KESİNLİKLE canlının TÜRÜ hakkında bilgi vermez. Aynı türden canlıların kromozom sayıları AYNIDIR ancak bazı farklı türden canlıların da kromozom sayıları TESADÜFEN aynı olabilir.

. Tohumsuz bitkiler TOHUM OLUŞTURMAZ. SPORLA ( Matagenez= Döl Almaşı ile) ürerler. Tohumlu bitkiler TOHUMLA ürerler. Tohumlu birkilerde üreme organı ÇİÇEKTİR.

. Kromozom sayısı AYNI olan canlılar FARKLI TÜR olabilirler.

. Aynı TÜR canlılarla ORTAK ÖZELLİK ( Ortak gen, Protein Benzerliği v.s) en fazladır. Aleme doğru gidildikçe ortak özellikler azalır, çeşitlilik ve birey sayısı ise ARTAR.

. Prokaryot canlılar MONERA aleminde yer alırlar. Prokaryot hücrelerde ÇEKİRDEK ve ZARLI ORGANEL ( Kloroplast, Mitokondri, Golgi, Lizozom, E.Rekitukulum v.s ) bulunmaz. Ökaryok canlılar ise PROTİSTA ( Amip, Öglena, Paramesyum, Plazmodyum), FUNGİ ( tüm mantarlar), BİTKİLER ve HAYVANLAR aleminde yer alırlar. Ökaryot Hücrelerde ÇEKİRDEK bulunur.

. Nükleotid çeşitleri HER CANLIDA AYNIDIR. Nükleotid çeşitleri= ADENİN, GUANİN, CİTOZİN, TİMİN ve URASİLDİR.

. Bütün canlılarda Nükleik Asit Bulunur. Nükleik Asit= DNA ve RNA’dır.

.Önemli Bir Not: DNA ve RNA’ da ASLA PROTEİN bulunmaz.

. Mantarlar HETETROFTUR canlılardır. Asla FOTOSENTEZ yapmazlar.

. Bütün kemosentetik canlılar BAKTERİDİR. Ancak bütün bakteriler KEMOSENTEZ yapmazlar.

. KIL= MEMELİ
TÜY= KUŞ

Tüy ve kıl farklı kavramlardır. Memelilerde TÜY kuşlarda ise KIL bulunmaz.

. FİLOGENETİK SINIFLANDIRMA modern sınıflandırmadır. Akrabalık ilişkileri esastır ve HOMOLOG ORGANLAR dikkate alınır. Homolog organ KÖKEN BENZERLİĞİ demektir. ANALOG ORGAN’ sa sadece morfolojik ( şekilsel) özellikler dikkate alınır. Bilimsel DEĞİLDİR.

. Bütün omurgalı hayvanlarda,
KAPALI DOLAŞIM GÖRÜLÜR.
İç iskelet vardır. ( Kaplumbağada DIŞ iskelet de vardır.
Boşaltım organı olarak BÖBREKLER bulunur.
Solunum organı balıklarda solungaçtır. Diğerlerinde AKCİĞERLERDİR.
Sırt taraflarında NOTOKORD denilen bir sinir şeridi bulunur.

. Bütün canlılar PROTEİN ve YAĞ sentezi yaparlar.
. Bütün canlılarda MUTLAKA ORTAK GENLER bulunur. Mesela bütün canlılar solunum başlangıcında GLİKOLİZ yaparlar.

. Bütün canlılar ENZİM sentezini HÜCRE İÇİNDE yaparlar.

. TÜR
CİNS
FAMİLYA
TAKIM
SINIF
ŞUBE
ALEM

Arkadaşlar mesela AYNI TÜRDEN canlılar aşağıdaki bütün sistematik birimlere dahildir. Örneğin aynı Şubedense Aynı Alemdendir. Aynı Sınıftansa Aynı Şube ve Aynı Alemdendir. Aynı TAKIMDANSA Aynı SINIF, Aynı ŞUBE ve AYNI alemdendir. Çaktınız manzarayı değil mi?

. İkili isimlendirmede Birinci isim= CİNS, ikinci isim ise SIFATTIR. İkisi birlikte TÜRDÜR. Yani yanlış anlaşıldığı üzere ikinci isim TÜR ASLA ve KAT’ A TÜR DEĞİLDİR. AKRABA CANLILARA BAKILIRKEN CİNS İSİMLERİ GÖZ ÖNÜNE ALINIR. Lafın kısası: Cins isimleri aynı olan canlılar YAKIN AKRABADIR.

. Mantarlar SAPROFİT ( organik besinleri inorganik besinlere ayrıştıran) ya da PARAZİT ( konağın sindirim ürünlerinden yararlanan) olabilirler.

. Parazit canlıların HÜCRE DIŞI SİNDİRİM ENZİMLERİ yoktur.

. Bütün canlılarda HÜCRE İÇİ SİNDİRİM ENZİMLERİ mutlaka vardır. Parazitte olsa vardır. Kesinlikle VARDIR 

. Parazit canlılar YALNIZCA monomerlerin bulunduğu ortamda yaşarlar.

ÖRNEĞİN: glikoz, amino asit, gliserol, yağ asidi, su, mineraller bulunan ortamda parazitler yaşarlar.

. SAPROFİT canlılarsa İSTER MONOMER olsun isterse POLİMER olsun ORGANİK BESİN bulunan ortamlarda yaşarlar.

[adinseerter block=”7″]

 

. SAPROFİT CANLILAR parazit canlıların yaşadığı ortamda rahatlıkla yaşauabilirler.

. MUTUALİZM: Karşılıklı FAYDA ilişkisi
KOMMENSALİZM: Bir tarafın YARAR diğer TARAFINSA ne YARAR ne de ZARAR gördüğü ilişki.

. Bakteriler TEK BAŞLARINA EKOSİSTEM oluşturan CANLILARDIR. Bakteriler arasında HEM üreticiler, Hem Tüketiciler hem de AYRIŞTIRICILAR bulunur.

Derleyen İnsan: Mahmut CELALOĞLU.

MAHMUT CELALOĞLU
IV

HÜCRE NOTLARI:

1-) Hücre ikiye ayrılır: PROKARYOT ve ÖKARYOT hücre olarak.

PROKARYOT HÜCRE: Çekirdeği ve zarla çevrili organeli olmayan hücredir. Zarla çevrili olmayan organel dediğimizde RİBOZOM anlaşılacaktır. Dolayısıyla prokaryot hücrede organel olarak sadece RİBOZOM bulunmaktadır.

ÖKARYOT HÜCRE: Çekirdeği ve zarla çevrili organelleri bulunan hücredir. Zarla çevrili organeller: Kloroplast, mitokondri, golgi, endoplazmik retikulum, lizozom, koful g.b.

NOT: SENTROZOM zarla çevrili bir organel olmadığı halde SADECE hayvan hücrelerinde bulunan bir organeldir. Dolayısıyla Sentrozom ZARSIZ bir ÖKARYOTİK ORGANELDİR.

2-) Bütün hücrelerde bulunması gereken yapılar:

A-) Hücre Zarı
B-) Sitoplazma
C-) DNA ve RNA ( Ökaryotiklerde çekirdekte, prokaryotlarda sitoplazmaya dağınık)
D-) Ribozom

3-) Ökaryot bir hücre ÜÇ ana başlık altında incelenir:

A-) Hücre Zarı
B-) Sitoplazma ve Organeller
C-) Çekirdek

4-) Hücre zarı seçici geçirgen özelliğini yapısında bulunan GLİKOPROTEİN molekülünden alır.

5-) Hücre zarında en çok bulunan organik molekül PROTEİNDİR. Bunu YAĞ ve KARBONHİDATLAR takip eder.

6-) Karbonhidratlar hücre zarının en dış tarafında bulunurlar.

7-) Hücre zarı YAĞ MOLEKÜLLERİ ARASINA gömülü PROTEİN moleküllerinden ve iki sıralı FOSFOLİPİT tabakasından oluşur. En dışta ise GLİKOPROTEİN ve GLİKOLİPİT tabakaları bulunur.

😎 PORLAR protein moleküllerinin düzensiz sıralanmalarından oluşur.

9-) Hücre zarı CANLIDIR: ATP üretebilir.

10-) Hücre zarının PORLARINDAN tüm inorganik moleküller ve tüm monomerler geçebilir.

11-) Hücre zarından madde taşınması:

A-) KÜÇÜK MOLEKÜLLERİN TAŞINMASI ( Monomer Taşınması)

i-) PASİF TAŞIMA——–ATP harcanmaz…..Hiçbir çeşidinde…….
___DİFÜZYON: çok yoğun ortamdan az yoğun ortama, OSMOTİK DENGE kuruluncaya kadar devam eden, ATP harcanmadan ve ENZİM kullanılmadan yapılan madde geçişi…
___KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON: çok yoğun ortamdan az yoğun ortama OSMOTİK DENGE kuruluncaya kadar, ATP harcanmadan ama ENZİM KULLANILARAK!!!!!! Yapılan madde geçişi.
___OSMOZ: suyun çok olduğu yerden, suyun az olduğu yere doğru (yani maddenin az olduğu yerden maddenin çok olduğu yere doğru) SU sadece SU geçişidir. Enzim kullanılmaz. ATP harcanmaz. Taşınma OSMOTİK DENGE sağlanıncaya kadar devam eder.
___DİYALİZ: çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru ÇÖZELTİ GEÇMESİ olayıdır.

NOT: Pasif taşımada MUTLAKA,

1-) Monomer geçecek
2-) ATP kullanılmayacak
3-) Canlı ya da cansız ortam olabilir.

ii-) AKTİF TAŞIMA———ATP harcanır…….MUTLAKA ATP HARCANIR……

Kural olarak SADECE MONOMERLER GEÇER. Geçiş Pasif Taşımada olduğu gibi PORLARDAN olur.

Osmotik Denge halindeki iki ortam arasında veya az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğru, ENZİM kullanılarak ve ATP harcanarak yapılan Sadece CANLI SİSTEMLERDE görülen bir taşıma olayıdır.

B-) BÜYÜK MOLEKÜLLERİN TAŞINMASI ( Polimer Taşınması)

___ENDOSİTOZ: Büyük moleküllerin bir besin kofulu oluşturmak suretiyle HÜCRE İÇİNE alınması olayıdır. ENZİM kullanılır ve ENERJİ harcanır.

NOT: HÜCRE ÇEPERİ OLAN CANLILAR ENDOSİTOZ YAPAMAZLAR…Bu hücreler:
Bakteri hücreleri
Mantar hücreleri
Bitki Hücreleri….

Endositoz ikiye ayrılır. 1-) FAGOSİTOZ: Katı Alımı 2-) PİNOSİTOZ: Sıvı Alımı

___EKZOSİTOZ: Büyük molekülleri HÜCRE DIŞINA atma olayıdır. ENZİM kullanılır ve ENERJİ (ATP) harcanır.

NOT: BÜTÜN CANLILAR EKZOSİTOZ YAPARLAR. HÜCRE ÇEPERİ OLAN CANLILARDA EKZOSİTOZ İÇİN HÜCRE ÇEPERİNDE ÖZELLEŞMİŞ YAPILAR OLAN GEÇİTLER BULUNUR.

12-) ORTAMLAR:

___İZOTONİK ORTAM: Hücre yoğunluğu= Ortam Yoğunluğu… Hücre OSMOTİK DENGE halindedir. Difüzyon veya OSMOZ olmaz. Bu halde uzun süre kalıyorsa HÜCRE ölmüş demektir.

__HİPOTONİK ORTAM: Hücre yoğunluğu> Ortam yoğunluğu… Hücrenin yoğunluğu ortamın yoğunluğundan fazladır. O halde hipotonik ortama konan hücre su almaya başlar. Normal bir hücreyi hipotonik ortama koyarsanız hücre su alarak şişer. Bu duruma TURGOR denir. Hücreden de ortama madde geçişi olacaktır.

Ör: GÖL SUYU, SAF SU birer hipotonik ortamdır.

NOT: HÜCRENİN FAZLA SU ALARAK ŞİŞİP PATLAMASINA HEMOLİZ DENİR. HÜCRE ÇEPERİ OLAN CANLILARLA KONTRAKTİL KOFUL SAHİBİ CANLILAR HEMOLİZ OLMAZLAR.

__HİPERTONİK ORTAM: Hücre yoğunluğu< Ortamın yoğunluğu… Ortamın yoğunluğu hücrenin yoğunluğundan fazladır. Bu durumda hücre su kaybederek büzülür. Hücrenin su kaybederek büzülmesi olayına PLAZMOLİZ deriz.

Ör: DENİZ SUYU, BAL, REÇEL, ŞEKERLİ SU birer hipertonik ortamdır.

NOT: Plazmoliz oaln bir hücreyi HİPOTONİK ORTAMA korsanız hücre su alarak YENİDEN ESKİ HALİNE döner. HÜCRENİN SU ALARAK eski haline dönmesine DEPLAZMOLİZ denir.

NOT: Hücre zarından madde geçişi önemli bir konudur. Özellikle ortamlarla ilgili bu konuda çok sayıda soru kalıbı vardır. Bu yüzden bu konuyla ilgili çok soru çözülmelidir.

ORGANELLER
Ribozom—Tüm hücrelerde bulunur. Zarsız bir organeldir. İki birimden oluşur. Protein sentezinin gerçekleştiği organeldir. Hücre sitoplazmasında serbest olarak bulunabileceği gibi, kloroplast, mitokondri içerisinde, endoplazmik retikulum ve çekirdek zarı üzerinde de bulunabilir. Ribozom birimleri hücrede protein sentezi olacağı zaman ikiye ayrılır.
Endoplazmik Retikulum— Hücrede madde taşınması yapan zarlı bir organeldir. Üzerinde ribozom bulunduranlarına granüllü endoplazmik retikulum denir.
Golgi Aygıtı— Salgı ve paketleme yapan birim zarla çevrili bir organeldir.

Lizozom— Hayvan hücrelerinde bulunan ve hücre için sindirimden sorumlu bir organeldir. Birim zarla çevrilidir. Hücrenin kendini sindirmesini de sağlar, bu duruma OTOLİZ denir.
Sentrozom— Hayvan hücreleri, ilkel bitki ve ilkel hayvanlarda bulunan bir organeldir. Zarsızdır. Hücre bölüneceği zaman iğ ipliklerini oluşturur. Bitki hücrelerinde ise iğ ipliği oluşumunu stoplazmik proteinler yapar.
Koful— Zarlı bir organeldir. Hücrede atık maddeleri depolar.
Kloroplast—- Çift zarla çevrili bir organeldir. Hücrede fotosentez gerçekleştirir. Öglena ve yeşil bitkilerde bulunur. Granada ışıklı evre, Stromada ise karanlık evre gerçekleşir. 2011 LYS Biyoloji sorusudur.
Mitokondri— Çift zarla çevrili bir organeldir. Hücrede oksijenli solunumun gerçekleştiği organeldir.
Peroksizom— Katalaz enziminin üretildiği bir organeldir.

SİSTEMATİK NOTLARI

Sistematiğin Tarihçesi

İlk sistematikçi Aristo diyebiliriz. Aristo günümüzde bilimsel değeri olmayan Ampirik (Suni) sınıflandırmayı yapmıştır. Canlıları hayvanlar ve bitkiler olarak ikiye ayırmış, bitkileri otlar, çalılar, ağaçlar olarak sınıflandırmıştır. Hayvanları ise suda, karada ve havada yaşayanlar olarak sınıflandırmıştır. Aristo canlıları sınıflandırırken anolog organlardan yola çıkmıştır,anolog organ köken birliği olmayan ancak aynı görevi yapan organlardır. Örnekse bir kuşun kanadı ve bir sivrisineğin kanadı ele alındığında kanat uçma görevini gören bir organdır ama kuş ve sivrisinek embriyolojik köken olarak birbirlerinden uzak canlılardır. Aristo sistematiği tarihsel açıdan değerli olsa da bilimsel açıdan bugün kullanılmaz.

Doğal (Filogenetik) Sistematik

Akrabalık ilişkisine, embriyolojik kökene, DNA benzerliği ve dolayısıyla protein benzerliğini esas alan bugün kullanılan modern sınıflandırma tekniğidir. Esas olarak kökendeş organlar yani homolog organlar alınır. Homolog organlar, görevine bakılmaksızın kökenleri aynı olan organlardır. Örnekse balinanın yüzgeci ve insanın kolu görev bakımından benzemeseler de köken olarak aynı orjinden türediklerinden homolog organ olarak isimlendirilir ve modern, doğal ya da filogenetik sistematikte homolog organlar dikkate değerdir.

Tür: Aynı atadan gelen ve çiftleştiklerinde verimli döller verebilen canlılara tür denir. Aynı tür canlıların beslenme, solunum, boşaltım, dolaşım, sindirim, hormonal, sinir ve duyu sistemleri aynıdır. Protein yapıları benzerdir ama DNA dizilimleri farklı olduğu için protein yapıları tamamen aynı değildir. Tür ikili isimlendirme (binominal) yöntemiyle adlandırılır. Birinci isim CİNS isimdir ve yakın akraba türlerde CİNS isimleri aynı olmak zorundadır. İkinci isim ise tür epitetidir, anlam ifade etmez. Yani iki canlının tesadüfen ikinci isimleri aynı olabilir. İkinci isimlerinin aynı olması anlamsızdır. Aynı tür canlıların kromozom sayıları aynıdır ama kromozom sayısı aynı olan her canlı aynı tür değildir. Örnekse Moli balığı ve insan 46 kromozomludur. Ancak birbirlerinden uzak türlerdir. Kromozom sayısının fazla olması da canlıların gelişmiş oldukları anlamına gelmez. Eğrelti otunda 500 kromozom olmasına rağmen oldukça basit bir canlıdır. Sistematiğin temel birimi türdür ancak tür altı kategoriler de vardır.

SİSTEMATİK KATEGORİLER
Tür- Cins-Familya-Takım-Sınıf-Şube-Alem
——————————————————–>
BENZERLİK AZALIR.
PROTEİN BENZERLİĞİ AZALIR
GEN BENZERLİĞİ AZALIR
ÇEŞİTLİLİK ARTAR
BİREY SAYISI ARTAR
HOMOLOG ORGAN SAYISI ARTAR

NOT: Takım canlıların beslenme biçimi hakkında kesin bilgi verir. Takım hem birey sayısının hem de ortak özelliklerin (ikisinin birden aynı anda) en fazla olduğu sistematik birimdir.

NOT: Örneğin bir canlının hangi sınıfa ait olduğunu bilirsek hangi şube ve hangi alemden olduğunu da biliriz.

 

[wp_ad_camp_2]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.