Kpss Eğitim Bilimleri Ders Notları

KPSS Eğitim Bilimleri, Türkiye’de kamu sektöründe eğitim alanında çalışmak isteyen adaylar için düzenlenen KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) sınavının bir bölümünü oluşturan alandır. Bu bölüm, eğitim bilimleri konularını içerir ve eğitim kurumlarında görev alacak personelin bu alandaki bilgi ve becerilerini ölçmeyi amaçlar. KPSS Eğitim Bilimleri sınavı, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda öğretmen, yönetici, rehberlik uzmanı gibi pozisyonlarda çalışmak isteyenler için önemlidir.

  1. Aynı yaş grubunda olsalar bile her öğrencinin ilgi, ihtiyaç, yetenek, zekâ seviyesi, fizyolojik ve ruhsal özellikler bakımından birbirinden farklı olduğunu
    kabul etmek ve programı bu şekilde düzenlemek öğrenciye görelik ilkesi olarak adlandırılır. Öğrenciye görelik ilkesi psikolojik temel ile daha yakından
    ilişkilidir. Pragmatizm, İlerlemecilik ve yapılandırmacılık bu ilke üzerine inşa edilmektedir. Ayrıca öğretimin bireyselleştirilmesi olarak da kabul edilir.
  2. Sunuş Yolu Stratejisinde dersin işleniş sırası şu şekildedir; Öğretmen: 1.Kuralı açıklama, 2.Alt kuralları açıklama, 3.Olumlu ve olumsuz örnekleri verme.
    Öğrenci: 1.Öğretmenin verdiği hem olumlu hem de olumsuz örnekleri açıklama. 2.Ek örnekler sağlama. Ayrıca: Öğretmen merkezli bir stratejidir.
    Öğretmen konuyu organize ederek tümdengelim (genelden-özele) yoluyla sistemli biçimde öğrencilere sunar. Bu yüzden kural-örnek yöntemi olarak
    da isimlendirilmektedir. Öğrenci dinleyici konumundadır. Fakat zihinsel olarak aktiftir. Öğretmen-öğrenci etkileşimi olur. Bilgi-kavrama hedef
    düzeyinde öğrenmeler gerçekleşir.
  3. “İletişim konusunu işleyen bir öğretmen dersin başında fotoğraflar gösterir ve sizce bu fotoğraflarda nasıl bir iletişim söz konusudur, diye sorar. Sosyal
    ilişkilerimizin sağlıklı olması, iletişim biçimimizle doğrudan ilişkilidir, diyerek öğrencileri güdüler.” (Düz Anlatım) “Konuyla ilgili önceki öğrenilenleri
    hatırlatmak amacıyla öğrencilerinden bir kavram haritası hazırlamalarını ister.” (Ön Organize Ediciler) “Sonra konuyla ilgili açıklamalar yaparak
    öğrenekler verir. Öğrencileri gruplara ayırır. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır, atasözünü bildiklerini dikkate alarak gruplardan atasözünü
    yorumlamalarını ister. Açıklamaları ve etkinlikleri tamamladıktan sonra zıt panel uygular.” (Tartışma Yapmak) “Kalıcılığı sağlamak amacıyla ay sonuna
    kadar öğrencilerden bu konuyla ilgili bir drama çalışması hazırlamasını ister.” (Proje Çalışması) Öğretmenin sınıfında yaptığı bu uygulamada eksik olan
    son Öz Değerlendirme yaptırmamış olmasıdır.
  4. “Trafik güvenliği dersi öğretmeni, dersin başında öğrencilerine ‘Lise yıllarında bir arkadaşıma gözümün önünde bir otomobil çarptı. Arkadaşım
    yaralandı. İlk yardım kurallarını bilmediğim için ambulans gelene kadar ona yardım edemedim. Bu durumdan hala üzüntü duyuyorum’ diyerek yaya ve
    sürücülerin ilk yardım kurallarını bilmelerinin önemine vurgu yapar.” Öncül incelendiğinde yaşanan bir olayın sınıfta anlatılmasıyla birlikte dikkat
    çekme sağlanmış ve konunun önemi fark ettirilerek öğrencinin ilgisi çekilmiş yani güdülenmiştir. Güdülemek o gün işlenecek konunun günlük hayatta
    ne işe yarayacağının söylenmesi olarak da adlandırılabilir.
  5. “Bir öğretmen öğrencilerden, dağıttığı metni dikkatlice okumalarını ve ön bilgilerini kullanıp verilen ölçütleri dikkate alarak metindeki yargılar hakkında
    objektif bir karara varmalarını istemiştir. Bu sayede öğrencilerin, okudukları metinleri daha iyi anlayacaklarını düşünmektedir.” Ön bilgileri kullanıp
    verilen ölçütleri dikkate alarak metindeki yargılar hakkında objektif bir karara varmalarının istenmesi sorgulama becerisini geliştirmeye yönelik
    ifadedir. Ayrıca eleştirel düşünme sorgulamaya ve kanıt temelli değerlendirmelere dayanan bir düşünme becerisidir. Bu düşünme becerisinde;
    sorgulama, kanıt kullanma, sebep-sonuç ilişkisi belirleme, genelleme yapma, farklı bakış açılarını görme, ölçüt eşliğinde değerlendirme, ilgili ve ilgisiz
    bilgiyi ayırt etme gibi durumlar devreye girer.
  6. “Bir öğretmen adayı işlediği Türkçe dersini videoya kaydetmiştir. Dersten sonra videoyu birkaç defa izlemiş ve sınıf yönetimi konusunda yeterince
    başarılı olmadığını görmüştür. Bu nedenle bir sonraki derste sınıf yönetimi stratejisini değiştirmeye karar vermiştir.” Yansıtıcı Düşünme Becerisi;
    Bireyim hatalarının farkına vararak hatalarından ders çıkarmasıdır. Birey tecrübelerinden yararlanır ve öğrenmelerin sorumluluğunu alır. Verilen
    öncülde bireyin hatalarının farkına varması ve hatalarını düzeltici çeşitli etkinlikler yaptırması yansıtıcı düşünme becerisi olarak yer alır. Dewey,
    yansıtıcı düşünmeyi, herhangi bir inanç ya da bilgiyi ve onun ulaşmayı amaçladığı sonuçları destekleyen, bir bilgi yapısını etkin, tutarlı ve dikkatli bir
    biçimde düşünme olarak tanımlar.
  7. Öğrencinin bir uzmanı gözleyerek başladığı ve uzmanın giderek azalan desteği ile kendi başına yapar duruma geldiği öğrenme süreci bireysel çıraklık
    olarak adlandırılır. Bu teknikte öğrenci davranışı yapabilir hale geldikçe öğretmenin desteği giderek azalır. Ayrıca bilişsel çıraklık tekniği Vygotsky’ nin
    yapı iskelesi ile ilişkilendirilir ve bilişsel becerilerin öğretiminde kullanılır.
  8. Gezi; Okul ve sınıf çalışmalarını tamamlamak, ünitede geçen konuları doğal ortamında görmek ve okulla yaşam arasındaki bağı kurmak amacıyla
    yapılan planlı ziyaretlerdir. Gezi yönetiminde öncelikle planların ayrıntılı bir şekilde önceden hazırlanması gerektiği ve gezi yapılacak yer ile ilgili
    önceden tüm izinlerin alınması gerektiği unutulmamalıdır.
  9. Drama; Öğrencilerin hangi durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini yaşayarak öğrenmelerini sağlayan, üretkenliğini, yaratıcılığını geliştiren ve aktif
    kılan bir öğretim tekniğidir. En çok, çocuğun öznel dünyası ve kişiliği hakkında ipuçları verir. Öğrencinin yaşantılarına dayalı olarak gelişir. Demokrasi ve
    eşitlik duygusunu geliştirir. Kavrama ve üzeri davranışları kazandırır. İmgeleme gücünü, duygularını ve düşüncelerini geliştirir. Diğer insanların duygu
    ve düşüncelerinin anlaşılması sağlanır. (Empati) Bilişsel (Kavrama ve üzeri), duyuşsal ve psikomotor becerilerin kazandırılmasını sağlar. Yaparakyaşayarak öğrenme fırsatı verir.
  10. 10-15 dk boyunca bireylerin mantıklı veya mantıksız ayrımı yapmadan çözüm üretmeleri ve üretilen çözümleri belirlenen bir yere yazmaları daha
    sonra da değerlendirme yapılması beyin fırtınası tekniği olarak adlandırılır. “Bir öğretmen öğrencilerine -bitkilerin hayatımızdaki önemi nedir? – diye
    soru sorar ve onların kısa sürede ürettikleri tüm fikirleri tahtaya yazar” ifadesi Beyin Fırtınası tekniği ile ilişkilendirirken “Ardından öğrencilerinden iç
    içe iki halka oluşturacak şekilde konumlanmalarını ister. İç halkadakilerin geriye dönüp dış halkadakilerin yüzlerine bakmalarını sağlayarak öğrencilerin
    dersin başında belirttikleri fikirleri tartışmalarını ister. Bir süre sonra uygulama, iç halkadaki öğrencilerin saat yönünde ilerleyerek tartışmayı dış
    halkadaki bir sonraki öğrenciyle yapması şeklinde devam eder. Bir öğrencinin diğer halkadaki tüm öğrencilerle tartışmış olmasıyla etkinlik sona erer”
    ifadesi Rulman Tekniği ile ilişkilendirilir. Rulman tekniği ise iç içe oluşturulan çemberde öğrencilerin karşılıklı olacak şekilde fikir alışverişine dayanır.
    Daha sonra iç çember sabit dururken dış çember saat yönünde döner ve böylelikle eşler değişmiş olur. Bütün öğrencilerin birbiriyle fikir alışverişinde
    bulunması sağlanarak teknik son bulur.
  11. Sokratik Düşünmede temel amaç; Bilinenden yola çıkarak hazırlanmış sorular yardımıyla yeni bilgileri öğretmektir. (Soru-cevap ile aynı değildir.)
    Bireyde bilişsel dengesizlik oluşturularak doğru bilgiye ulaşması sağlanır ve iki aşamadan oluşur. Bunlar; Alaysı (İroni): Bildiklerinden emin oldukları
    konuyla ilgili öğrencilere sorular sorulur. Amaç emin oldukları bilgilerin aslında güvenilir olmadığını hissettirmektir. Tümdengelim yoluyla sağlanır.
    Doğurtmaca: Öğretmen ipucu içeren sorular sorarak öğrenciye bilgiyi buldurur. Akla uygun bilgileri, öğrenciler bulana kadar sürer.
  12. Konferans; Belirli bir konuda uzman kişinin dinleyicilere bilgi vermesini içeren bir öğretim etkinliği olarak tanımlanırken: Münazara Tekniği; iki küçük
    gruptan ve jüriden oluşan, zıtlık ve çelişki içeren konuların tartışıldığı bir tartışma tekniğidir. Amaç olarak bir karara varmak değil, görüşünü etkili bir
    şekilde savunup jüriyi ikna etmektir.
  13. Sempozyum; Akademik konularda, konunun çeşitli yönlerinin aynı ortamda konu alanı uzmanı olan farklı kişiler tarafından aktarılmasıdır. Tartışma
    amacı yoktur. Sempozyumdan sonra panel ya da form yapılabilir. Oturum gerçekleşir. Her oturumda bilimsel makaleler sunulur ve arkasından
    dinleyiciler ile konu tartışılır. Sonunda katılım belgesi düzenlenir.
  14. Köseleme, genellikle net bir yanıtı olmayan sorular ve problemler üzerinde çalışırken kullanılır. Öğrencilere, problemin çözümü için bilgi toplama,
    onları çözümleyerek çözüm önerme ve önerilerini savunma fırsatı verir. Uygulama sırasında yer alan başlıca işlemler şunlardır; Uygun problemin
    seçilmesi ve açıklanması. Olası çözümler arasından özellikle tartışmalı olanların seçilmesi. Seçilen çözümlerin kartonlara yazılarak sınıfın çeşitli
    köşelerine asılması. Öğrencilerin kendilerine en uygun gelen çözümün asılı olduğu köşeye gitmeleri ve orada toplanmaları. Aynı köşeyi seçenlerin
    oluşturduğu gruplarda o çözümü seçme nedenlerinin tartışılması ve gerekçelerin hazırlanması. Hazırlanan gerekçelerin sınıfa sunulması. Sınıf
    tartışması ve sınıf kararının alınması.
  15. “Öğrencilerin yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek isteyen bir öğretmen derste altı şapka düşünce tekniğini uygular. Sınıfı altı gruba ayırır ve her
    gruba bir şapka verir. Öğrencilerden şapkaların simgelediği düşüncelere yönelik görüşlerini 15 dakika içinde organize etmelerini ister. Hazırlık sırasında
    grupları sorularıyla yönlendirir. Süre sonunda görüşlerini beyaz-kırmızı-siyah-sarı-yeşil-mavi şapka olmak üzere sırasıyla belirteceklerini söyler.
    Uygulama sonunda öğretmen grupların görüşlerini özetleyerek değerlendirir.” Bu altı şapka tekniği uygulanması sırasında bir bariz hata vardır ve bir
    belirsiz durum söz konusudur. Öğretmenin, grupları hazırlık sırasında soruları ile yönlendirmesi yanlıştır. Altı şapka düşünme tekniğini konu alan
    etkinlik ile öğrencilerin yaratıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Ancak öğretmenin bütün şapka renklerinin bütün gruplarca temsil
    edilebilmesine fırsat sunması gerekir. Burada tüm gruplarca tüm şapka renklerinin kullanıldığı belirtilmemiştir.
  16. 5E Modeli; Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının ortaya koyduğu ilkeler üzerine kurulmuş bir modeldir. Bu model temel alınarak yapılan çalışmalarda
    öğrencilerin kavramsal gelişmelerinin arttığı ve kavram yanılgılarının gerilediği, kavramsal kalıcılığı sağladığı, derse karşı tutumların pozitif yönde
    değiştiği, bilimsel süreç becerilerinin gelişiminin sağlandığı ve muhakeme yeteneğinin arttığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Piaget! Nin öğrenmeyi “dengedengesizlik-yeniden denge” şeklinde açıklaması üzerine kurulmuştur ve birbirini izleyen Girme, Keşfetme, Açıklama, Derinleştirme ve Değerlendirme
    aşamalarından oluşur. Öğrencinin süreç içerisinde en aktif olduğu, öğretmenin ise ipuçları ile süreci yönlendirdiği aşama keşfetmedir. Keşfetme
    aşaması şu şekilde açıklanabilir; Öğrenciler birlikte çalışarak, deneyler yaparak, öğretmenin yönlendirebileceği bilgisayar, video ya da kütüphane
    ortamında çalışarak sorunu çözmek için düşünceler üretirler. Bu düşünceleri öğretmemim süzgecinden geçtikten sonra, olayı çözümlemek için
    beceriler ve çözüm yollarına dönüştürülür. Bu aşama öğrencilerin “en aktif” oldukları aşamadır. Öğretmen bu safhada çeşitli sorular ile öğrencide
    dengesizlik durumu oluşturmalıdır. Öğretmen sadece ipuçları verir.
  17. Jigsaw Tekniği olarak da bilinen ayrılıp birleşme tekniğinin uygulamasında izlenecek sıra şu şekildedir. İşlenen konu bölümlere ayrılır. Herkes bir
    bölümün uzmanı olarak görevlendirilir ve kendi konusuna yönelik ön hazırlık yapar. Diğer grupların aynı bölüm uzmanları bir araya gelerek uzmanlık
    grupları oluştururlar. Uzmanlık gruplarında konuyu derinlemesine öğrenir ve tartışırlar. Herkes kendi grubuna dönerek takım arkadaşlarına kendi
    bölümünü öğretir. Gruplar, tüm konulardan sınav olur. Öğrenciler bireysel puanlanıp grup olarak toplam puanları ayrıca hesaplanır.
  18. Öğretemeyen öğrenci yoktur; öğretemeyen öğretmen vardır felsefesine dayanan tam öğrenme modeli Bloom tarafından geliştirilmiştir. Girdi-İşlemÇıktı basamaklarından oluşan tam öğrenme modelinde girdi bileşeni bilişsel giriş davranışları ve duyuşsal giriş davranışları olma üzere ikiye ayrılır.
    Bireyin var olan ön bilgileri bilişsel giriş davranışları olarak yer alırken akademik özgüven, tutum, ilgi ve istek duyuşsal giriş davranışları olarak açıklanır.
    İşlem basamağı ise (PİDE) Pekiştireç, İpucu, Dönüt/Düzeltme ve Etkin Katılımdan oluşur. “Bir öğretmen matematik dersinde bölme işlemiyle ilgili
    kazanımların öğretimine başlamadan önce öğrencilerin toplama, çıkarma ve çarpma işlemleriyle ilgili sahip oldukları ön bilgileri tespit etmek amacıyla
    bir test uygulamış ve ön bilgilerinin yetersiz olduğunu görmüştür” ifadesi bilişsel giriş davranışları olarak ifade edilirken; “Aynı zamanda öğrencilerin
    yeni öğrenilecek konu olan bölme işlemine yönelik olumsuz tutuma sahip olduklarını da tespit etmiş ve olumlu tutum geliştirmeleri amacıyla farklı
    etkinlikler yapmıştır” ifadesi duyuşsal giriş davranışları olarak açıklanır.
  19. Farklılaştırılmış Öğretim, temele bireyi alıp öğrenme faaliyetlerini bireye göre düzenleyen, yürüten ve çağdaş yaklaşımların bir sentezi olarak görülen
    bir öğrenme anlayışı olarak görülmektedir. (Tomlinson 2001) Her öğrencinin farklı bireysel özelliklere, zihinsel yapılara, yaşantılara, ilgi ve öğrenme
    stillerine sahip olduğunu kabul edip, öğrenmenin her bireyde en yüksek derecede gerçekleşmesi için öğrenme ortamlarının bu farklılıkların göz
    önünde bulundurularak düzenlenmesi gerektiğini savunmaktadır. (Heacox 2002) Ayrıca farklılaştırılmış öğretim, öğretmenin öğrenci özelliklerine göre
    öğretimi çeşitlendirmesi amacıyla geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Öğretmenler sınıftaki öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir öğretim
    planı tasarlarlar. (Avcı ve Yüksel 2016) Bu şekilde farklı özelliklere sahip öğrencileri öğrenme sürecine aktif bir şekilde dahil etmeyi amaçlamaktadır.
    “Dönem boyunca yapılan değerlendirmelerde birden fazla yöntem kullanmak” ve “Verilen ödevlerin araştırma metodu ve sunum tercihi öğrencilere
    bırakmak” farklılaştırılmış öğretim yaklaşımına uygundur. “Öğrencileri yetenek ve başarışlarına göre düşük, orta ve yüksek seviye grupları oluşturarak
    sınıflara yerleştirmek” ise farklılaştırılmış öğrenme yaklaşımına uygun değildir.
  20. “Bir öğretmen -Bahar- konusunu istasyon tekniği ile işlemektedir. Bu amaçla üç masa oluşturur; Farkındalık, şiir ve kavram haritası. Farkındalık
    istasyonunda bahçeden toplanmış kır çiçekleri, güller ve yapraklar bulunmaktadır. Bu istasyonda öğrencilerin, baharı duyu organlarıyla fark etmeleri
    ve bahar konulu pano hazırlamaları gerekmektedir. Diğer istasyonlarda ise öğrencilerden bahar konulu şiir yazmaları ve kavram haritası oluşturmaları
    beklenmektedir. Öğrenciler her beş dakikada bir hareket edip diğer bir istasyona geçmekte ve arkadaşlarının yarım bıraktıkları işi tamamlamaya
    çalışmaktadırlar. İlk istasyon olan farkındalık, Doğacı; ikinci istasyon şiir, Sözel; üçüncü istasyon kavram haritası, Uzamsal zekâ alanlarına yönelik
    etkinlik yapmış olduğunu gösterir.
  21. Gagne’ ye göre beş tür öğrenme durumu vardır ve öğretim hedefleri de bu öğrenme ürünlerine göre sınıflandırılabilir. Öğrenme ürünleri; Bilişsel
    Strateji, Tutum, Psikomotor Beceri, Sözel Bilgi, Zihinsel Beceri. Bilişsel Strateji; Öğrencinin dikkatine, öğrenmesine, hatırlamasına ve düşünmesine
    rehberlik eder. Bu basamak bilgiyi işleme kuramındaki yürütücü biliş (metecongnition) konusunu içerisine almaktadır. Öğrencinin dikkat etme,
    kodlama, geriye getirme, transfer ve problem çözme için çeşitli stratejileri öğrenmesidir. Bilişsel alanın, sentez düzeyi davranışların kapsamaktadır.
    “Sokak kedilerini sahiplendirmek için belediyeye bir plan sunma” yeni/özgün bir yapı olarak kabul edilir ve bilişsel strateji olarak açıklanır.
  22. Yaşanılabilecek istenmeyen durum veya davranışların önüne geçebilmek amacıyla oluşturulan önlemsel modelin temel amacı davranışı ortaya
    çıkmadan ortadan kaldırılmasıdır. “Kopya çekmenin engellenmesi amacıyla, sınav başlamadan önce her öğrencinin bireysel olarak oturmasının
    sağlanması” önlemsel model olarak ifade edilir.
  23. “Öğrenci, fen bilimleri dersinde başarısızlığı nedeniyle derse karşı ilgisiz tavır sergilemekte, istenmeyen davranışlara yönelmekte ve çoğu zaman da
    öğretmeniyle çatışma yaşamaktadır. Öğretmen, durumu okul rehber öğretmenine iletir. Okul rehber öğretmeni, öğrenci ile bireysel görüşme yapar.
    Görüşme sırasında öğrenci -Fen bilimleri dersini sevmiyorum, çok zor bir ders. Konuları anlamıyorum. Bu derste yeteneksiz olduğumu düşünüyorumder.” Okul rehber öğretmeninin, fen bilimleri öğretmenine tavsiyeleri; öğrenci dışsal ödüle karşı olumlu bir tutum geliştirebilir, olumlu davranışların
    ödüllendirilmesi, yapabileceği etkinlik veya görevler ile davranışı yapabileceğini görür ve kavrar, başarabileceği görevler verilmesi, grup çalışmalarında
    sorumluluk alması ait olma becerisini geliştirir, grup çalışmalarında sorumluluk verilmesi, akademik gelişimi hakkında geri bildirim verilmesi,
    istenmeyen davranışın görmezden gelinmemesi. (Sık sık tekrar edilen olumsuz bir davranış görmezden gelinemez.
  24. Eşzamanlılık; Bir sınıf ortamında meydana gelen ve birbirini takip eden durumlar ya da etkinliklerin gerçekleşmesidir. Öğretmen sınıf ortamında ders
    anlatırken, sınıfın tamamına hâkim olmalıdır hem dersini anlatıp hem de sınıftaki diğer tüm tepkileri görebilmelidir. Örneğin; soracak olduğu soruları
    düşünürken aynı zamanda tüm sınıfı kontrol eder ve sınıf kuralı dışında davranan öğrenciler varsa hem dersini anlatır hem de onları uyarır.
  25. İstenmeyen durum veya davranışın önüne geçebilmek amacıyla oluşturulan sınıf kuralları öğretmen ve öğrenci ile birlikte belirlenir. Sınıf kurallarının
    oluşturulması konusunda görev almak veya düşüncesini ifade etmek isteyen her öğrenci yer alabilir. Öğretmen sınıf kurallarının oluşturulmasında her
    öğrenciye eşit mesafede yaklaşmalı demokratik tutumunu sürdürmelidir. “Ben parkam kaldırarak söz istedim ama siz parmak kaldırmadığı halde
    başkasına söz hakkı verdiniz.” “Kurallar hepimiz için aynı olmalı ancak bazı arkadaşlarımızın kurallara karşı duyarsızlığını hoş görüyorsunuz.” Öğrenci
    şikayetlerinden anlaşılacağı üzere, öğretmen her öğrencisine eşit şekilde yaklaşmamıştır.
  26. “Öğretmen, ilkokul öğrencileri için hazırladığı PowerPoint sunumunda görsellere yer vermiş, öğrencilerin dikkatini çekmek için her sayfa içinde -alkış
    sesi- kullanmıştır. Ancak öğrenciler içerikten çok sese odaklanmışlardır.” Öğretmenin bir etkinlikten diğer etkinliğe geçişte alkış sesi kullanması –
    Öğretim materyalinde vurgular, iletilmek istenen mesajlar üzerine olmalıdır.- ifadesine uygun olarak hareket etmediğinin göstergesidir.
  27. “Öğretmen, 6A sınıfında fen bilimleri dersinde kuvvetin cisimler üzerinde etkilerini işlerken bir futbol maçından görüntüleri ekrana yansıtmış ve
    futbolcuların kuvvet uygulayarak topu istediği yönde hareket ettirebildiklerini açıklamıştır. Aynı konuyu 6B sınıfındaki öğrencileri okul bahçesine
    çıkartıp kısa süreli bir futbol etkinliği yaptırarak işlemiş, ardından topa vuruşta uygulanan kuvvetin etkisini öğrencilerine açıklamıştır. 6B sınıfındaki
    öğrencilerin konuyu 6A sınıfındaki öğrencilere göre daha iyi kavradıklarını gözlemlemiştir.” Teorik ve uygulama olarak iki farklı şekilde gerçekleşen bir
    öğrenme yapısı ortaya çıkmaktadır. Uygulama olarak gerçekleşen yaparak yaşayarak öğrenilen bilgiler teorik bilgiye oranla her zaman daha kalıcı
    öğrenmeler gerçekleşmesini sağlar. 6B sınıfındaki öğrencilerin konuyu 6A sınıfındaki öğrencilere göre daha iyi kavradıklarını gözlemlenmesinin en
    temel sebebi budur. En iyi öğrenme somuttan soyuta doğrudur. Kendi kendine edinilen yaşantılar, başkalarının yardımıyla edinilen yaşantılardan daha
    kalıcıdır.
  28. Dijital Öykü; Öğretmen ve öğrencilere basit çoklu ortam araçlarını kullanarak, ses, resim, video gibi öğelerin bir araya getirilmesi ile kendi hikayelerini
    anlatma olanağı veren dijital hikayeler farklı yaşlarda, kültürlerde ya da eğitim durumlarındaki öğrenciler için uygulanabilecek bir araçtır. (Rossiter &
    Garcia 2010)
  29. Çocuklar özgün bir şekilde iletişim ve etkinlikler için cesaretlendirildikleri zaman öğrenme potansiyelini geliştirmekte, sınıfta öğretmenin başladığı ya
    da çocuğun kendisinin seçtiği etkinlikler içinde, özgür seçenekler sunan eğitim materyalleri öğrenme yaklaşımlarının desteklenmesinde önemli bir yer
    tutmaktadır. İlköğretim dönemi çocuklara sunulacak olan eğitim materyallerinden yapbozlar, çocukların akademik becerileri eğlenerek öğrenmesinde
    etkili olmaktadır. Çocuklar yapbozlarla oynarken kavramı ve nesneleri tanımakta, kullanma özelliklerini ve görevlerini öğrenebilmekte ve bu tür
    öğrenme ise zihinde bir bilgi birikimi ve çalışma açısından bir gelişme sağlamaktadır. Oyun sırasında çocuk düşünmekte, algılamakta, kavramakta ve
    sembolleştirmektedir. Oyunda geliştirilen, bu zihinsel işlemler zihinsel yeteneklerin gelişmesini sağlamaktadır. Bunların yanı sıra, çocuk yapbozlarla
    oynarken sırasını bekleme, paylaşma, yardımlaşma gibi sosyal davranışları da kazanmakta, küçük motor kas gelişiminde ve dil becerilerinin
    desteklenmesinde de yapbozlarla oyun önemli kazanımlar sağlamaktadır. (Gunter vd.2008, Özer vd. 2006)
  30. “Öğretmen, fen bilimleri dersinde nükleer enerjiyle ilgili bir deneyin yapılışını ve sonuçlarını öğrencilerin saha iyi kavramaları için bir simülasyon
    kullanmak istemektedir.” Öğretmenin simülasyon kullanmaya karar verirken dikkate alması gerekenler; simülasyonun gerçek hayat ile tutarlılığına,
    zaman kısıtlamalarına uygun planlamaya, simülasyonun deneyin her boyutunun gözlenmesine uygun olmasına, simülasyonun her bir öğrencinin
    etkileşimine uygun olmasına dikkat etmelidir. Çağdaş eğitim anlayışının teknikleri içerisinde yer alan Simülasyon tekniğinde rekabet anlayışı yer almaz.
    Temel amaç can ve mal kaybını ortadan kaldırarak gerçeğe en yakın öğrenme yapısının sunulmasıdır.
  31. “Bir öğretmen, öğretim yılı başında bulundukları bölgenin özelliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate alarak öğretim programındaki içeriğe ek olarak
    ünitelendirilmiş yıllık planına bazı alt konu başlıkları ve farklı uygulamalar eklemeyi önermiştir. Bu önerisi zümre öğretmenler kurulunda kabul
    görmüştür.” Hazırlanan eğitim programında bulunması gereken bazı özellikler vardır. Programın esneklik özelliği hazırlanacak olan planlarda ihtiyaca
    göre birtakım eklemeler veya çıkarmalar yapılmasına izin verilmesidir. Bundan dolayı zümre öğretmenler kuruluna önerilmiş olan alt konular ve
    etkinlikler programın esneklik özelliğinden kaynaklanmaktadır.
  32. Eğitim felsefelerinden yeniden kurmacılık felsefesinin bazı özellikleri şöyledir; Toplumsal sorunları merkeze alır. Toplumsal beklentileri ve ihtiyaçları
    doğrultusunda eğitimi şekillendirir. Toplumsal reform hareketini savunur. Sorun merkezli program tasarlama çalışmalarını kullanır. Çağdaş eğitim
    anlayışını savunur.
  33. Bir program geliştirme uzmanı bir programın öğrenci merkezli olabilmesi için dört farklı tasarım kullanabilir. Bunlar; 1.Çocuk Tasarımı: Biray yaşadığını
    öğrenir düşüncesinden hareketle öğrenci ihtiyaçları gözetleyerek programlar önceden hazırlanır. 2.Yaşantı Merkezli: Öğrenci, ilgi ve ihtiyaçları
    önceden kestirilemeyip, programlar öğrenci okula girdikten sonra belirlenmelidir. 3.Hümanist; Öğrenci davranışlarının basit bir uyarıcı tepki bağı ile
    açıklanamayacağı varsayımını kabul eder. 4.Romantik (Radikal): Okullar bireyin doğal gidişatını bozmaktadır. Bundan dolayı okulların varlığına karşı
    çıkar.
  34. Bir ortamda oluşan davranışları belirlemek için kullanılan en ideal yaklaşım Betimsel yaklaşımdır. Betimsel yaklaşım içerisinde öğrenciler hakkında ilk
    elden ve somut veriler toplamak için kullanılacak en ideal teknik gözlem tekniğidir.
  35. Yenişenmiş Bloom Taksonomisine göre bilişsel davranışların sıralaması şu şekildedir. 1.Hatılama 2.Anlama 3.Uygulama 4.Çözümleme 5.Değerlendirme
    6.Yaratma. En üst düzey basamak olan yaratma basamağı sentez hedef davranışına karşılık gelmektedir. Yaratma basamağının yaratıcı düşünme
    olduğu göz önüne alındığında “Okul kaynaklarının etkili ve verimli kullanımına yönelik özgün önerilerde bulunur” ifadesi Bloom Taksonomisinin en üst
    düzey basamağıdır.
  36. “Öğretmen, öğrencilerine -Maddenin Yapısı ve Özellikleri- ünitesinde yer alan -Atomun Yapısı- konusundaki öğrenme eksikliklerini açığa çıkarmak
    amacıyla öğrencilerine bir test uygulamıştır. Testte yer alan maddelerin bazılarının güçlük indekslerinin aşırı düşük olduğunu ve her öğrencinin
    maddelerin %50’sinden fazlasını yanlış yanıtladığını gördükten sonra bazı konuları tekrar etme kararı almıştır.” Ölçütüne ve amaçlarına yönelik
    değerlendirmeler ikisi aynı anda sorulursa öncelikli olarak değerlendirmenin ölçütü belirlenmelidir. Öğretmenin hedef davranış ve konulardaki
    öğrenme eksikliklerini belirlemek için kullanması gereken ölçüt türü mutlak ölçüttür. Bir konu hakkında öğrenme eksikliklerinin belirlenmesi
    amaçlarına yönelik değerlendirmelerden izleme ve biçimlendirmeye yönelik değerlendirmedir.
  37. Ölçme süreçlerinde sınıflama, sıralama, eşit aralıklı ve eşit oranlı olmak üzere dört temel ölçek bulunmaktadır. “Öğrencileri mezun oldukları lise
    türlerine göre gruplara ayırmak sınıflama ölçeğine uygundur.” “İngilizce sınavında her bir grupta en yüksek puan alan ilk üç öğrencinin belirlenmesi
    sıralama ölçeğine uygundur.”
  38. “Bir öğretmen, hazırlamış olduğu bir testi öğrencilerine uygulamış ve öğrencilerin test puanlarına ilişkin varyans değerini 36, güvenirlik katsayısını 0,52
    bulmuştur. Testin üzerinde bazı düzenlemeler yapan öğretmen aynı testi benzer bir gruba yeniden uygulamıştır. İkinci uygulamada test puanlarına
    ilişkin varyans değişmezken güvenirlik katsayısı 0,72 olmuştur.” Bir testin standart hatası formülü; Standart Hata= Standart Sapma – (1-Güvenirlik
    Katsayısı) Standart hatanın formülü düşünüldüğünde bir testin standart hatası testin standart sapması ile doğru orantılı, güvenirlik katsayısı ile ters
    orantılıdır. Öğretmenin uygulamalarına bakıldığında varyansın değişmemesi demek standart sapmanın aynı kalması anlamına gelmektedir. İkinci
    uygulamada güvenirlik katsayısının yükselmesi standart hata ile güvenirlik arası negatif kolerasyon olduğu anlamına gelir.
  39. “Matematik öğretmenlerinden oluşan bir zümre, üç ünite için önceden geliştirilmiş olan bir başarı testini incelemiştir. Bu inceleme sonucunda testte
    yer alan maddelerin ifadelerinin çok uzun olduğu, birçok maddenin matematik becerisinin yanında yüksek bir okuma becerisi gerektirdiği ve
    ünitelerde yer alan kazanımlara göre soru dağılımlarının dengeli olmadığı belirtilmiştir.” Bu testten alınan puanlara ilişkin; Bir testteki soruların çok
    uzun olması durumunda öğrencilerin okuma becerileri test başarılarını etkileyecektir. Bu durumda testin amaca hizmet derecesi düşecek böylelikle
    yapı geçerliği olumsuz etkilenecektir. Ünitelerde yer alan kazanımlara göre soru dağılımlarının dengeli olmaması testin kapsam geçerliğini olumsuz
    etkileyecektir. Verilen bilgilere baktığımızda testin güvenirlik niteliği ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur.
  40. Bir testin puanlama güvenirliğini arttırmak için; Cevap anahtarı ile puanlama yapmak. Puanlama yaparken Rubrik kullanmak. Öğrenci isimleri
    kapatılarak puanlama. Bir maddenin puanlanmasının tüm sınıfta yapıldıktan sonra diğer soruya geçilmesi. Sınıflama yöntemi kullanılarak puanlama
    yapılması. Ancak bir maddeden alınabilecek en yüksek puanın güçlük düzeyine göre belirlenmesinin objektiflikle bir ilgisi yoktur.
  41. 41. “Öğretmen, öğrencilerine uyguladığı bir sınavın kağıtlarını okuyup öğrencilerinin puanını belirlemiştir. Daha sonra, okuduğu kağıtları zümresindeki meslektaşlarına verip onların da tekrar bu öğrencilerin puanını belirlemelerini istemiştir.” Bir öğretmen yapmış olduğu testin objektifliğini belirlemek için iki ana tanımlama vardır; Planlama Güvenirliği: Öğretmenin sınav kağıtlarını okurken öğrenci isimlerini kapatması veya Cevap Anahtarı kullanarak puanlamasını yapması olarak tanımlanır. Puanlayıcı Güvenirliği: Öğretmenin sınav kağıdını puanladıktan sonra başka bir öğretmene de kağıtları puanlatması olarak tanımlanır. 42. “Yedinci sınıf fen bilimleri dersinde yer alan -Karışımları, homojen ve heterojen olarak sınıflandırarak örnekler verir- kazanımını tam olarak ölçebilmek için kullanılması gereken madde” kazanımın yerine getirilebilmesi için öğrencinin öncelikli olarak karışım türlerinin ne olduğunu bilmesi gerekmektedir. Bundan dolayı karışım Türkeri bilip bilmediğini ölçen -Kaç tür karışım vardır? Her bir karışım türüne üçer örnek veriniz.- sorusuyla tam olarak ölçülebilmektedir. 43. Öğrencilerin bir davranışı yapınca kaç puan alacağının yazılı olduğu yönergeler rubrik yönergeleridir. Rubrik yönergeleri holistik ve analitik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Holistik rubrik davranışın genel hatlarıyla puanlanmasıdır. Analitik rubrik ise davranışın en ince ayrıntısına kadar puanlanmasıdır. Bir kazanımın alt becerileri ayrıntılı olarak tanımlanmış ise bu analitik rubriktir. 44. Çoktan seçmeli testte yer alan bir maddeye, eşit sayıda kişiden oluşan üst ve alt gruplarda yer alan öğrencilerin tamamı doğru yanıt verdiğine göre, bu maddeye ilişkin; öncelikli olarak verilen ifade istatistiksel olarak tanımlanmalıdır. Bir maddeye alt ve üst grupta yer alan öğrencilerin tamamı doğru yanıt verirse madde güçlük indeksi +1 olarak hesaplanmaktadır. Bir maddenin güçlük indeksinin +1 olması maddeyi cevaplayanlar arasında farklılaşmanın olmadığı anlamına gelmektedir. Bundan dolayı madde ayırt edicilik ve madde varyansı sıfır çıkmaktadır. 45. “Bir coğrafya öğretmeni, her bir doğru cevabın 4 puan olduğu 25 maddelik bir testi öğrencilerine uygulamıştır. Test puanlarını incelediğinde ortalamasının 71, en çok tekrar eden puanın 80 olduğunu ve öğrencilerin yarısının bu testten 74 ve üzeri puan aldığını belirlemiştir.” Bir dağılımda en çok tekrar eden puan dağılımın tepe değeridir. Bundan dolayı verilen dağılımın modu 80’dir. Bundan dolayı dağılım tek modludur. Dağılımda yer alan merkezi yığılma ölçümlerinin dizilimi; Aritmetik ortalama
  42. Dil gelişiminde dört temel evre vardır; 1.Agulama (0-12 ay) 2.Tek Sözcük/Morgem (12-18 ay) 3.Telegrafik Konuşma (18-24 ay) 4.İlk Gramer (24-60 ay).
    Telegrafik konuşma evresinde çocuklar bildikleri sözcükleri gramer kurallarına uymaksızın yan yana koyar. Yani birkaç sözcüğü kuralsız olarak bir araya
    getirir. “Abla okul” “Baba ev” gibi ifadeler bu konuşma evresine uygun konuşma şekilleridir.
  43. “Sekiz yaşındaki Ali, ailenin ortanca çocuğudur. Ali’nin kendisinden üç yaş büyük bir abisi ve iki yaş küçük bir kız kardeşi vardır. Ali hem abisi hem de kız
    kardeşiyle yarış içindedir. Çoğu zaman abisi kadar hızlı konuşabildiğini veya kız kardeşi kadar güzel resim yapabildiğini anne babasına kanıtlamaya
    çalışmaktadır.” Adler’ in Kişilik Gelişim Kuramına göre her insanda doğuştan gelen aşağılık duygusu ve üstün olma arzusu vardır. Bu ikili arasında
    çatışma hali bireyi davranışa iten yani bireyin motivasyonunu sağlayan temel unsurdur. Adler bu durumun kardeş ilişkileri üzerinde de belirleyici
    olduğunu belirtmiştir. Buradan yola çıkarak, çocukların doğum sırası ile kişilik gelişimi üzerindeki ilişkiyi incelemiştir. Adler’ e göre ilk (en büyük)
    çocuklar, bir zamanın tek çocuğu durumundadır. Tüm ilgi onlardayken ikinci çocuğun yani bir kardeşin dünyaya gelmesiyle -tacını kaybetmiş kraldurumuna düşerler. Bu durumda otoritelerini koruyabilmek için genellikle kardeşlerine bakı uygularlar. Ortanca çocuklar ise çoğunlukla -arada kalandurumundadır. En büyük kardeşin baskısı altında kalıp -isyankâr- tavırlar sergileyebilir, kendisini başta en büyük kardeş olmak üzere, kardeşler
    arasında bir mücadele halinde bulabilir. Son çocuklar ise genellikle şımartılmaktadır. Onları bekleyen tehlike, kendilerinden çok daha başarılı abi ve
    ablaların var olması ve benzer bir başarının onlardan da beklenmesi halinde -yetersizlik- duygusu geliştirebilirler. Adler’ e göre Ali’nin üstün olma
    arzusuyla motive olduğu açıkça görülmektedir. Ayrıca doğum sırası (ortanca çocuk olması) kişilik gelişimini doğrudan etkilemektedir.
  44. “Birey, uykusundan henüz uyanan yedi aylık bebeğinin huzursuzlandığını fark eder. Bebeğin karnının acıktığını düşündüğünden mamasını hazırlamak
    üzere mutfağa gider. Beşiğindeki bebek, annesinin mama hazırladığı süre boyunca çığlık çığlığa ağlar. Birey, bir taraftan mamayı hazırlarken bir yandan
    mutfaktan seslenerek onu avutmaya çalışsa da bebek mamadan ilk kaşığı alana kadar durmaksızın ağlar.” Freud’ un geleneksel Psikanalitik kuramında
    yer alan yapısal kişilik kuramına göre İd, Ego ve Süperego olmak üzere üç boyut vardır. İd; doğuştan gelir ve haz ilkesiyle çalışır. İçsel dürtülerin hemen
    karşılanmasını ister. -Hemen olsun- diye tutturmuş bir çocuk gibidir. Ego; yaklaşık 2 yaşında belirginleşir. (6.aydan sonra oluşmaya başlasa da varlığını
    2 yaşında belli eder.) Adeta bir arabulucu gibi İd ile Süperego arasında görev alır. Gerçeklik ilkesine göre hareket eder, erteler, plan yapar, kişiliğin
    akılcı ve mantıklı yönüdür. Süperego; yaklaşık 5-6’lı yaşlarda ortaya çıkar. Kişiliğin ahlaki yönünü temsil eder. Yasalar, kanunlar, kurallar, toplum, örf ve
    âdet, gelenek gibi unsurları temsil eder. Bebeğin davranışından söz edildiğine göre henüz Ego ve Süperego yoktur. Ayrıca bebeğin karnı doyurulmadığı
    sürece ağlamaya devam ettiği, sakinleşmediği yani -hemen olsun vurgusu bize İd ile hareket ettiğini gösterir.
  45. “Serkan ilkokul ikinci sınıf öğrencisidir. Babasının, küçük yaşlarından beri Serkan’dan oldukça büyük beklentileri vardır. Serkan ilgi duymadığı pek çok
    kursa gönderilmiş ve ne kadar önemli bir insan olması gerektiği ona hep hatırlatılmıştır. Babasından çoklukla el yazısının çok okunaksız olduğunu, sınıf
    arkadaşı Fuat’ın okuduğu kitap sayısının kendisininkinden daha fazla olduğunu duymaktadır. Serkan çoğu zaman hiçbir şeyi yeteri kadar düzgün
    yapamayacağını düşünerek endişeye kapılmaktadır.” Erikson’ un psikososyal gelişim kuramına göre 6-12 yaş aralığı -Başarıya Karşı Aşağılık- dönemi
    olarak karşımıza çıkar. Bu dönemde okula başlayan çocuğun yaşamına sınıf öğretmeni, sınıf arkadaşları, ders, sınav, puan vb. pek çok kavram girer. Bu
    süreçte öğretmenlerin ve ebeveynlerin iki önemli görevi vardır. Bunlardan birincisi çocuğu asla bir başkasıyla kıyaslamamak, ikincisi ise eksikliklerini ön
    plana çıkartmamaktır. Aksi halde çocuk aşağılık (yetersizlik) duygusu yaşar. Serkan arkadaşlarıyla kıyaslanmış, eksiklikleri ön plana çıkarılmıştır. Bu
    durum Serkan’ın belirtilen dönemdeki krizi çözmede başarısız olmasına yol açabilir.
  46. Çocuklarda öz kontrolün gelişebilmesi için, çocuğun yapacağı davranışın sonuçları hakkında önceden bilgi sahibi olması gerekir. Bu sayede olması
    sonucu önceden bilen çocuk bunu yapıp yapmama noktasında tercih hakkı kullanabilir. Korkutmak, tehdit etmek, yoksun bırakmak, cezalandırmak gibi
    uygulamaların hiçbiri öz kontrolü sağlamaz. Aksine bu tip davranışları tepkiselliğe yol açabilir, istenmeyen davranışların sıklığında artışa bile yol
    açabilir. “Olumsuz davranışının olası sonuçları konusunda kanıta dayalı bilgi verilmesi” halinde çocuk ne yaparsa ne olacağını önceden bilir. Bu
    dakikadan sonra alacağı karardan kendisi sorumlu olur. Bu durum çocuğun öz kontrolünü desteklemektedir.
  47. Kohlberg’ in ahlak gelişim kuramına göre gelenek öncesi dönem -itaat ceza- ve -saf çıkarcılık- olmak üzere iki evreye ayrılmaktadır. İtaat ceza
    evresindeki birey için doğru davranış, ceza getirmeyen davranıştır. Yani bireyin bir davranışı yapıp yapmaması otoritenin (cezanın) varlık-yokluk
    durumuna göre değişir. Saf çıkarcılık evresinde ise birey bencilce yani işine geldiği gibi davranır. Aldığı kadar verir ya da almak için verir. Tüm
    davranışlarında karşılıklılık esası vardır. “Hakan’ın, annesi kızmasın diye eve erken dönmesi.” Hakan’ın annesi kızmasın diye eve erken dönmesi
    cezadan (annesinin kızması) kaçındığını göstermektedir. Yani ceza almamak için eve erken dönmektedir. Bu durum itaat ceza evresine uygun bir
    davranıştır. Geleneksel döneme uygundur. “Sema’nın, arkadaşı Damla’ya -Eğer bisikletini ödünç verirsen senin ödevlerini de yaparım- demesi.”
    Karşılıklık ilkesi barındırmaktadır. Yani saf çıkarcılık ilkesine uygun bir davranıştır. Geleneksel döneme uygundur. “Ömer’in, öğretmenin gözünden
    düşmemek için sürekli derse katılmaya çalışması.” Buradaki hâkim duygu ayıplanmak-dışlanmak olarak karşımıza çıkar. Yani bunu öğretmeni için
    yapmakta, onun tarafından dışlanmak istememektedir. Bu durum -kişiler arası uyum- evresine uygun bir davranıştır. “Elif’in iş hayatında çıkarlarına
    ters düşse bile kanunlara göre hareket etmesi.” Elif’in çıkarlarına ters düşse bile kanunlara uygun davranması, en az -kanun düzen- evresinde bir
    davranıştır.
  48. “PDR hizmetinde okul psikolojik danışmanı okulda bulunan öğretmenlerle bir araya gelerek rehberliğe dair ortak ve etkili bir bakış açısı kazandırmayı
    hedeflemektedir.” Bu durum PDR hizmetlerinde müşavir (konsültasyon) hizmetlerine işaret etmektedir.
  49. “İlkokula yeni başlayan Can, iki gün okula gittikten sonra ağlayarak annesine artık okula gitmek istemediğini söyler. Annesi, Can’ın okula neden gitmek
    istemediğini anlamaya çalışır. Sonunda Can’ın okulda tuvalet ihtiyacını nasıl karşılayacağını bilmediğini, iki gündür bu yüzden okulda çok zorlandığını
    öğrenir.” Burada yeni ifadesi aslında bizi çok net bir şekilde oryantasyon hizmetine götürmektedir. Burada okula yeni başlayan öğrenciye okulu
    tanıtma sürecine dair bir hizmet verilmemiş ve öğrencinin yeni olan duruma adaptasyonu sağlanmamıştır. Dolayısı ile eksikliği olan hizmet
    oryantasyon olarak tanımlanabilir.
  50. PDR hizmetinde gelişimsel rehberlik ülkemizde de etkin biçimde kullanılmaktadır. Bu hizmetler bireyin içinde bulunduğu gelişim döneminin kritik
    davranışlarını kazanmasını amaçlamaktadır. Bu durumda gelişimsel rehberlik hizmetleri belli bir öğrenci grubuna dönük değil herkese dönük bir
    hizmet olarak kabul edilmektedir.
  51. “Bir öğretmen ilkokul öğrencilerine soyut bir kavram olan kesirleri anlatırken sınıfa bir elma getirmiş ve bu elmayı ikiye bilerek yarım, dörde bölerek
    çeyrek kavramlarını işlemiştir.” Burada soyut olan kavramların çocuklar için nasıl somutlaştırılması gerektiği vurgusu yapılmıştır. Burada Piaget’ in
    somut işlemler dönemi akla getirilebilir. Bu çocuk bilişsel özellikleri itibari ile soyut olan kavramları anlamada ve öğrenmede zorluk yaşamaktadır.
    Öğretmen bu tür etkinliği gerçekleştirirken çocukların bilişsel gelişim özelliklerini gözetmektedir.
  52. Eğitsel rehberlik hizmetleri öğrenmeyi, öğrenme hizmetleri kapsamında ele almaktadır. Burada temel amaç çocuğun eğitiminden aldığı verimi
    maksimum düzeye çıkarmaktır. Eğitsel rehberlik hizmetleri kapsamında öğrenme stilleri belirleme, üst düzey ve çok yönlü düşünme becerisi geliştirme
    ve çocuklarda öğrenme motivasyonu arttırıcı çözümler olarak düşünülebilir. “Kendi değerlerini keşfetmelerine yardımcı olma” ifadesi daha çok kişiselsosyal rehberlik kapsamında ele alınabilecek bir uygulamadır.
  53. “Okul Psikolojik Danışmanı Kerem Bey, bir mesleğin gerektirdiği niteliklerle bireyin sahip olduğu nitelikler ne kadar benzer olursa bireyin mesleki
    başarısının da o kadar yüksek olacağına inanmaktadır. Okulda gerçekleştirdiği mesleki rehberlik uygulamalarında da bu inanışa uygun hareket
    etmektedir.” Burada çok net bir şekilde bireyin sahip olduğu niteliklerle işin özellikleri arasında uyuma sağlanarak birey mesleğe yönlendirilirse etkin
    olan kuram Parson Modeli (Parsons’ ın özellik faktör kuramı) olarak tanımlanır. Parson Modeline en etkin örnek olarak İŞKUR uygulamaları verilebilir.
    8
  54. Ortaöğretim döneminde üst eğitim kurumu olan yükseköğretime dönük bir hazırlık yapılır. Bu dönemde en önemli görevlerden birisi de meslek seçme
    olarak tanımlanır. Meslek seçme ve yükseköğretim eğitimi bireyin kariyer planlama becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmayı hedeflemektedir.
    Yükseköğretim dönemi kariyer dönemi olarak ifade edilmektedir.
  55. Toplu dosya içerisinde yer alan 1.Düzey bilgiler, çocuğa dair en temel bilgilerin yer aldığı ve çocukla ilgili herkesin ulaşabileceği bilgilerdir. Burada yaş,
    cinsiyet, boy, kilo, açık beden kusurları gibi özellikler yer almaktadır. Akademik geçmiş, başarı testleri ve bunların sonuçları ile ilgili olduğu için 3.Düzey
    bilgiler içerisinde yer almaktadır.
  56. PDR hizmetlerinde bireyin çok yönlü tanınması esastır. Dolayısıyla bireyi tanıma sürecinde farklı ölçme araçlarından elde edilen bilgiler ayrı ayrı değil
    bir bütün olarak değerlendirilmesi ve bireyin kendini tanıması hedeflenmektedir. Çünkü bireyi tanımada ilk amaç bireyin kendisini tanımasını
    sağlamaktır.
  57. “Bir sınıf öğretmeni, ilkokula yeni başlayan öğrencilerinden birinin, okulun açılmasından bu yana iki ay geçmesine rağmen sınıfa uyum
    sağlayamadığını, diğer öğrencilerle teneffüse çıkmak yerine sınıfta tek başına beklediğini fark eder. Öğrencinin sınıf kapısını ve dolap kapılarını açıp
    kapamaktan hoşlandığını, dersteki etkinliklerle ve arkadaşlarının teneffüslerde oynadıkları oyunlarla ilgilenmediğini gören öğretmen, bu durumu
    değiştirmek için çeşitli çalışmalar yapsa da öğrencinin ilgisini çekemez.” Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta var olan durumun sınıf
    rehber öğretmenini aşıp aşmama durumudur. Yaşanan durumda çocuğun davranışının uzun süredir devam ettiği, yalnız ve içe kapanık olduğu ifadeleri
    karşımıza çıkmaktadır. Burada sınıf öğretmeni öğrenci ile ilgili okul psikolojik danışmanına bilgi vermeli ve psikolojik danışmanın devreye girmesi
    sağlanmalıdır.
  58. “Özel gereksinimli çocuğu olan ailelerin yetersizliğine karşı gösterdiği tepkiler birbirinden farklı olabilir. Kimi aileler yaşadıkları olumsuz durumların
    etkisiyle çocuklarına karşı bazı tutum ve davranışlar geliştirebilir. Örneğin zihinsel engeli bulunan Emre’nin annesi, hissettiği olumsuz duyguları dile
    getirmeyip oğlunu her fırsatta övmekte ve özellikle diğer kişilerle birlikteyken oğluna karşı abartılı sevgi gösterilerinde bulunmaktadır.” Emre’nin
    annesi var olan tepkilerin tam karşıtı olan tepkiler vererek karşıt tepki oluşturma savunma mekanizmasını kullanmaktadır. Abartılı sevgi ve davranışlar
    göstermek bu savunma mekanizmasının özelliği olarak gösterilebilir.
  59. Bilinenden bilinmeyene ilkesinde yeni konuya –bilinmeyen konuya- başlamadan önce ön yani eski bilgiler -bilinen- hatırlatılır. Bu sayede yeni bilgiler,
    ön bilgilerin üzerine inşa edilerek anlamlı öğrenme sağlanır.
  60. “Programın amacı, toplumsal değerleri benimseyen ve topluma uyumlu bireyler yetiştirmek” ifadesi kültürel değerlerin benimsenmesi esasına
    dayandığı için geleneksel eğitime aittir.
  61. Buluş yoluyla öğretim, olguların öğretiminde kullanılamaz. Olguların öğretimi için sunuş yolu stratejisi kullanılır. Kavrama ve üzerindeki bilişsel
    basamaklar için uygun buluş yoluyla öğretim stratejisi ile kavramların ve genellemelerin öğretimi için kullanılır. Buluş yoluyla öğretim stratejisinde
    öğretmen açıklama yapmaz; Öğrencilerin bilgiyi keşfetmelerine yardımcı olur.
  62. Bloom yenilenmiş bilişsel alan taksonomisi basamakları 1. Hatırlama 2. Anlama 3. Yapma 4. Çözümleme 5. Değerlendirme 6. Sentez-yaratma
  63. Dönüt öğrenciye yaptığı çalışmanın doğru, eksik veya hatalı yönleri hakkında geri bildirim verilmesidir. Öğrenci hatasını fark eder ve bunları düzelterek
    aynı hataları yapmaz.
  64. Deneysel araştırma yönteminin diğer araştırma yöntemlerinden iki farkı vardır. 1.Neden sonuç ilişkilerinin incelenebilmesi. 2.Araştırmacının bazı
    parametreleri değiştirerek sonuçları gözlemesidir.
  65. Girişimcilik becerisi bireyin düşüncelerini eyleme dönüştürme becerisini ifade eder. Yaratıcılık, yenilik ve risk almanın yanında hedeflere ulaşmak için
    planlama yapma ve proje yönetme yeteneğini de içerir. Girişimcilik, bireyin ortaya ürünler çıkarması ve bu ürünleri tanıtıp, pazarlayabilmesine dayalı
    bir beceridir.
  66. Eleştirel düşünme, bilginin sorgulanması, kaynak güvenilirliğinin araştırılması ve kontrol-argümana dayalı karar alınması gibi becerileri barındırır.
  67. Kavram haritaları hazırlanırken: 1. Yazı, çizim, şema, ok vb. unsurlar kullanılır. 2. En kapsayıcı kavram en tepede yer alır. Hiyerarşik bölümlere ayrılır. 3.
    Kavramlar ana kavramdan başlayıp aşağıya doğru ilerledikçe alt kavramlara ayrılır ve bu yüzden oklar aşağı yönü gösterir. Genelden özele doğru
    olarak. 4. Haritanın üst kısımlarında yazılmış olan kavramlar sonradan tekrar edilemez.
  68. Zıt panel tekniğinde öğretmen sınıfı iki gruba ayırır. Verilen hazırlık sürecinde bir grup konuyla ilgili sorular yazar, diğer grup konuyla ilgili olası
    soruların cevabını çalışır. Hazırlanan soruların tümü cevaplanınca gruplar görev değişikliği yaparlar. Soru soran ile cevap veren yer değiştirir. Özellikle
    işlenmiş konuların tekrarı ve kalıcı düzeyin arttırılmasında çok işe yarar bir yöntemdir.
  69. Münazara tekniğinde bir tez, bir de anti tez grubu tartışır. Süreçte bir başkan, jüri heyeti ve dinleyiciler vardır. Savunan kısım ve fikir çürütmeye çalışan
    grup vardır. Sonucu jüri heyeti belirler.
  70. Altı düşünce şapkası tekniğinde renklerin anlamları 1. Beyaz şapka: objektif ve bilgi vericidir. 2. Siyah şapka: karamsar ve olumsuz yönleri işaret
    edicidir. 3. Sarı şapka: iyimser ve olumlu yönleri göstericidir. 4. Kırmızı şapka: öznel ve duygusal tutumlu yönleri göstericidir. 5 Mavi şapka: karar verici
    ve değerlendiricidir. 6. Yeşil şapka: yaratıcı fikirler ileri sürme görevini içerir.
  71. Ters yüz öğrenme tekniğinde, dersin bilgi düzeyinde tanımlarına yönelik konuların öğrenciler tarafından dersten önce internet ya da videodan
    izlenmesinden sonra sınıfta konuyla ilgili tartışmalar, araştırmalar ve uygulamalar yapılmasına olanak sağlayan bir yaklaşımdır.
  72. Konuşma halkası tekniğinde, öğretmen bir film, hikâye veya fotoğraf sunumu yaparak süreci başlatır. Öğrencilerin çember şeklinde oturmaları
    sağlandıktan sonra; film, hikâye veya fotoğraftaki kişilerle empati kurmaları sağlanacak sorular yöneltilir öğrencilere. Konuşmacıya sırası gelince nesne
    verilir. (Top-silgi-kalem vb.) konuşmacı nesnesini alarak, her öğrenciye söz hakkı verilmelidir, söz hakkını kullanır. Söz hakkını kullanmayıp cevap
    vermek istemeyen öğrenci, pas deme hakkını kullanır.
  73. Gösterip yaptırma tekniğinde, öğretmen uygulamayı önce kendisi uyguladıktan sonra tek tek tüm öğrencilere yaptırmasıdır.
  74. Öğretmen desteği bilişsel çıraklık tekniğinde süreç esnasında artmaz, git gide öğretmen desteği azalmalıdır.
  75. 5e öğrenme modeli işlem basamakları: 1. Girme; dikkat çekme ve önbilgilerin harekete geçirilmesi 2. Keşfetme; öğrencilerin araştırma, gözlem, deney
    yapmalarını ve kendi hipotezlerini geliştirmesi 3. Açıklama; önce öğrencilerin kendi keşfettiklerini açıklamaları, sonra öğretmenin açıklamaları ile onları
    bilimsel bilgilere yöneltmesi 4. Derinleştirme; öğrencilerin kazandığı bilgi ve becerilerin yeni durumlara aktarılmasına veya uyarlanmasına yeni fırsat
    sağlayacak öğrenme yaşantılarının oluşması 5. Değerlendirme; süreç ve sonucun değerlendirilmesi.
  76. Metafor: bir kavramı başka bir kavram-kavramlara benzeterek öğretim yapılan bir tekniktir.
  77. Harmanlanmış karma eğitimde derslerin-konuların bazı bölümleri internet üzerinden uzaktan eğitim ile bazı bölümleri ise sınıfta yüz yüze eğitimle
    işlenmesidir.
  78. Programlı öğretim tekniğinde, öğrenci özel bir yazılım üzerinden bireysel olarak çalışmasıdır. Anında dönüt düzeltme ilkesi gereği öğrenci konuyla ilgili
    bir soruyu yanlış cevapladığı zaman öğrenci düzeltme yapması için yazılım tarafından yönlendirilir.
  79. Hem probleme dayalı öğrenme yaklaşımında hem de örnek olay yönteminde gerçek yaşamla ilişkili ve birden fazla çözüm yoluna açık problem
    durumları ele alınır. Örnek olay yönteminde öğretmen sorunu bir senaryo şeklinde sınıfa verir. Öğrenciler bir çözüm senaryosu oluşturur. Probleme
    dayalı öğrenmede ise öğretmen problemi verir ve öğrencilerde alınacak tedbirler hakkında önerilerini sunarlar.
  80. Basamaklı öğretimde görev düzenlemeleri, Bloom ’un eski bilişsel alan sınıflamasına göre yapılır. En alt düzey olan C basamağında, bilgi ve kavrama
    vardır. Bir üst düzey olan B basamağında uyarlama vardır. En üst düzey olan A basamağında ise analiz, sentez ve değerlendirme vardır.
  81. Bir bilgisayar programını öğrenmeyi amaçlayan öğrenci, programın özelliklerini kullanmak için öğretmenlerinden gerekli ipuçlarını almakta (somut
    yaşantı) ve akranlarıyla bu program üzerinden çalışmaktadır. (Aktif yaşantı) eğer öğrenci ipuçlarına gerek duymadan programın özelliklerini kavrasaydı
    bu kez soyut kavramsallaştırma oluşacaktı.
  82. Tepkisel sınıf yönetimi modelinde öğretmenin önceden belirlenmiş kuralları olmaz. Gelişen duruma göre yani öğrencilerin yaptıklarına göre tepkiler
    geliştirerek sınıfı yönetmesidir.
  83. Sınıf yönetiminde öğretmen sorunun nedenlerini anladıktan sonra; görmezden gelme-sözsüz uyarı-sözlü uyarı-öğrenciye sorumluluk verme-derste
    değişikliğe gitme-özel görüşeme yapma-rehberlik servisi ve veliyi haberdar etme-ceza verme uygulamalarını yapabilir. Öğrenciyi sık sık uyarmasına
    rağmen öğrenci hala davranışını sürdürdüğünde öğrenciye sorumluluk verme işlemi devreye sokulmalıdır.
  84. Liderlik türleri: 1. Süper lider; öğretmen kendi kendisinin lideridir -beni izle- anlayışı yerine -kendi kendini izle- anlayışı hakimdir. İçsel olgunlaşma ve
    derinleşme vardır. 2. Etik lider; eğitim liderlerinin temel güç kaynağı ahlak veya moral güçtür. Dürüst, disiplinli, adil ve hoşgörülüdür. 3. Kültürel lider;
    okuldaki değer, norm ve geleneklerin hem temsilciliğini hem de yorumunu yapar. Yeni gelen öğrenciye sınıfın iklim ve kültürünü tanıtır. Tutucu değil
    daha esnek bir sınıf kültürü oluşturmalıdır. 4. Demokratik lider; öğrencilerin fikirlerine değer veren ve onlara seçme şansı tanıyan liderdir. 5.
    Dönüşümcü lider; mesleğini ve öğrencilerini sever. Alanıyla ilgili gelişmeleri yakından takip eder. Seminer ve kurslara katılıp kendini yeniler.
    Öğrendiklerini meslektaşları ile paylaşır.
  85. Görsel materyal tasarımında gerçekçi olan ve olmayan öğeler birlikte kullanılamaz. Çünkü bu durum mesajın algılanmasını zorlaştırır. Görsel
    materyallerde durağanlık çizgisi kullanılmadığı zaman hareket edecek algısı oluşur. Kullanılacak renk sayısı az olmalıdır. Çok renk olması okunabilirliği
    düşürür.
  86. Bir öğretim materyali tasarım sürecinde dikkat edilecekler; 1. Düzenlemeler yaparken çeşitli yönlendiriciler kullanılarak öğrencinin dikkati istenen yere
    yoğunlaştırılır. 2. Önemli öğelerin kolayca görülebilmesi için zemin ve ön alanda zıt renkler kullanılmalıdır. 3. Birbiri ile ilgili öğeler birbirlerine yakın
    konumlandırılmalıdır.
  87. Öğretim amaçlı video kullanımında, izleme etkinliği öncesinde tartışma yapılır. İzleme etkinliği için ayrılan süreye sınır getirilir ve her öğrencinin görüp
    duyabileceği bir ortam hazırlanır. Etkinlik sonunda değerlendirme yapılmalıdır.
  88. Materyalde küçük harflerin kullanılması materyalin rahat okunmasını sağlar. Bu yüzden büyük harfler genellikle başlıklarda kullanılır. Küçük harfler
    gözün ayırt etme hızını artırır. Alt ve üst uzanımları sayesinde.
  89. Öğrenciler süreç içerisinde ilke ve genellemelere bilgisayar üzerinden çalışarak kendileri ulaştığı zaman buluş yolu yöntemi kullanılmıştır. Öğretmen
    araştırmaya bakar ve geri bildirim verir.
  90. Öğretmen derslerinde; mevcut programı kendi bilgi ve beceri ve tutumu doğrultusunda ele almaşı -işlevsel uygulamadaki boyut- zaman zaman
    öğrenciler tarafından basit algılanan bazı konulara değinmemesi -ihmal edilen boyut113. Daimicilik eğitim felsefesinde değişmeyen evrensel bilgiler klasik eserler aracılığı ile nesilden nesille aktarılır. Esasicilik eğitim felsefesinde temel bilgiler
    ve kültürel değerler öğrencilere aktarılır.
  91. Süreç tasarımında konuların öğretimi için ortak bir öğrenme yolu kullanılır. Bu sayede tüm öğrencilerin en iyi şekilde öğreneceği savunulur. Her konu
    için ayrı ayrı öğrenme yolları düzenlenmesindense, düşünme becerileri aracılığıyla öğrenilmesi hedeflenir.
  92. Farklar yaklaşımında, hedeflenen başarı ile elde olan başarı arasındaki açığa bakılarak ihtiyaç tespit edilir. Bilimsel yaklaşımda, fayda sağlanan
    durumlarla eksikliği hissedilen durumlar karşılaştırılarak ihtiyaç saptanır.
  93. Program geliştirmede; Hedef=niçin? İçerik=ne? Eğitim Durumları=nasıl? Değerlendirme=ne kadar?
  94. Madde kök ifadesi, çoktan seçmeli testlerde sınırlı sayıda sayılabilecek değişkendir. Yani süreksizdir ve sorunun bağımsız -etkileyen- değişkenidir.
  95. Bireysel bilgi, zekâ, kaygı, ilgi, yetenek gibi özelliklerini doğrudan ölçmek mümkün değildir. Bu özelliklerle ilgili olarak hazırlanmış olan test, sınav ya da
    uygulamalarda verilen sorulara bireylerin vermiş oldukları tepkilere dayalı ölçme yani dolaylı ölçme yapılır. Temel sayma işlemlerine dayalı özelliğin
    kendisinin ölçüldüğü ölçmeler doğrudan ölçmeye girer. Öz yeterlik algısı ve zekâ düzeylerinin ölçümü dolaylı, sayı belirlemek doğrudan ölçmedir.
  96. Öğrenmeyi etkileyen faktörler öğrenenle, öğrenme yöntemiyle ve öğrenme malzemesiyle ilgili olarak üçe ayrılır. Türe özgü hazır oluş- olgunlaşmaöğrenilenlerin aktarılması- genel uyarılmışlık hali- güdülenme- dikkat, öğrenenle ilgili faktörler içinde yer alır. Çünkü bu özellikler öğrenen bireyin kendi
    biyolojik, bilişsel ve duyuşsal özellikleri ile ilgilidir. Öğrenmeye ayrılan zaman -konunun yapısı -geri bildirim -etkin katılım gibi faktörler öğrenme
    yöntemi ile ilgili faktörler içinde yer alır.
  97. Pekiştirme tarifeleri beşe ayrılır. 1. Sürekli tarifede davranış her ortaya çıktığında pekiştirme işlemi yapılır. 2. Aralıklı pekiştirme tarifesinde davranış
    hangi zaman aralığında yapıldığına göre pekiştirilir. Organizma ne zaman pekiştirme geleceğini biliyorsa A. Sabit aralıklı, bilmiyorsa B. Değişken aralıklı
    tarife olur. 3. Oranlı pekiştirme tarifesinde, davranış miktarına ve sayısına göre pekiştirilir. Organizma kaç davranışta pekiştirileceğini biliyorsa A. Sabit
    oranlı tarife, bilmiyorsa B. Değişken oranlı tarife olur. Pekiştirme tarifeleri içerisinde en etkili olan değişken oranlı tarifedir.
  98. Klasik koşullanma sürecinde, organizmanın doğal olarak tepki vermediği uyarana -nötr uyarana- doğal uyarıcı ile bitişiklik sonucunda tepki vermeyi
    öğrenmesidir. A. Kendiliğinden geri gelme süreci pekiştirilmediği için sönen koşullu tepkinin bir süre sonra tekrar ortaya çıkmasıdır. Bu tepki ilk koşullu
    tepkiye göre sönmeye karşı daha dirençsizdir. Kendiliğinden geri gelen koşullu tepki, ilk koşullu tepkiye göre dirençsizdir. B. Belirli uyarıcıların
    birbirleriyle eşleşmesi diğerlerinin eşleşmesinden daha kolaydır. Klasik koşullanma sürecinde uyarıcıların nitelikleri eşleşme sürecini etkileyebilir.
    Özellikle birleşik koşullanma durumunda uyarıcıdan birinin şiddeti diğerinden daha yüksek olduğunda gölgeleme durumu ortaya çıkabilir. C. Koşullu
    uyarıcıya verilen bir tepki benzer diğer uyarıcılara da genellenebilir. Zile koşullandı, çan sesi duyunca da salya gelmesi. D. Ayırt etme, potansiyel
    koşullu uyarıcının şiddeti farklılaştırarak öğretebilir. Ayırt erme, genellemenin tersidir. Organizmanın benzer uyarıcılar içerisinden sadece koşullu
    uyarıcıya tepki vermeyi öğrenmesidir. Ayırt edebilmesi için şiddet farklılaştırılabilir.
  99. Premack ilkesi -büyükanne kuralı- ortaya çıkma olasılığı yüksek olan davranışların, etkilerinin ortaya çıkma sıklığının artırılması istendiği davranışlar,
    etkinlikler için pekiştireç olarak kullanılması esasına dayanan davranış kontrol tekniğidir. Ödevini yapmayı bitirdiğinde dışarıya oynamaya çıkabilirsin.
    Önce ortaya çıkma olasılığı az olan, tercih edilmeyen etkinlik yaptırılıp ardından tercih edilen pekiştireç olarak kullanılmasıdır.
  100. Sosyal öğrenme kuramına göre bireyler sadece kendi yaşantıları yoluyla değil, başkalarının yaşantıları yoluyla da öğrenebilirler. Bu tür öğrenmeye,
    dolaylı öğrenme denilir. Dolaylı pekiştirme modelin davranışının pekiştirilmesi durumunda gözlemcinin de aynı davranışı yapma ihtimalinin artmasıdır.
    10
  101. Çocuğun babasının montuna benzeyen montunu giymek istemesinin nedeni annesinin babası o montu giydiği zaman ona çok yakıştığını söylemiş
    olmasıdır. Modelin pekiştirilen davranışını gözlemci de ortaya koyduğu bu öğrenmeye, dolaylı öğrenme-dolaylı pekiştirme denilir. Eğer babası o montu
    sevdiği için çocuğun da o montu sevdiği ifade edilirse o zaman dolaylı duygu olurdu. Modelin duygusu burada ön planda.
  102. Sosyal öğrenme kuramına göre öz düzenleme kapasitesi; bireyin kendi davranışlarını gözleyip kişisel standartlarıyla karşılaştırması ve gerekiyorsa
    davranışlarını kişisel standartlarına uygun hale getirmesi çabasıdır. Öz yargılama kapasitesi ise insanların kendi davranışları hakkında düşünme,
    kendilerini ve davranışlarını değerlendirme ve bir yargıya varma yeterliliğidir.
  103. Gestalt algı yasalarına göre yakınlık yasası; zihnin yakın olan uyarıcıları örgütleyerek, ilişkilendirerek algılamasıdır. Çaresizseniz – çare sizsiniz hecelerin
    burada birbirine yakınlık dereceleri farklı ve anlamları farklı oldu.
  104. Bilgi işleme kuramına göre uzun süreli bellekte üç ayrı bellek deposu bulunmaktadır. A. Anlamsal -semantik- genel kültür bilgileri, tanımlar, isimler,
    özellikler gibi. B. Anısal -epizodik- önemli olaylar, nasıl ve ne zaman olduğu bilgileri gibi. C. İşlemsel -prosedural- işin nasıl yapılacağı hakkında bilgiler
    gibi.
  105. Olgunlaşma; organizmanın katılımının belirlediği bir plan dahilinde gelişimsel olarak belli bir düzeye erişmesini yani niteliksel, işlevsel değişmeleri ifade
    eder.
  106. Hazırbulunuşluk; olgunlaşma sürecini de içeren bir kavramdır. Organizmanın hem biyolojik hem de yaşantı olarak bir gelişim özelliğini kazanmaya hazır
    olama durumunu ifade eder. Yaşantı olarak hazır olmak ön bilgi ve güdülenmeyi içerir.
  107. Puberte -ergenlik- başlangıcında kalıtım en önemli faktördür. Kalıtım olgunlaşma ile ilgilidir.
  108. Piaget bilişsel gelişim kuranına göre benmerkezcilik işlem öncesi dönemde 2-7 yaş görülen bir düşünme şeklidir. Piaget bilişsel gelişim kuramına göre
    animizm canlı cansız ayrımı yapamamaktır. 2-7 yaş işlem öncesi dönemdeki çocuklar canlı varlıklara cansız, cansız varlıklara canlı gibi davranıp insan
    özellikleri yükleyebilirler.
  109. Dil gelişim dönemleri beş tanedir. A. Agulama 0-6 ay, ağlama 0-2 ay ve babıldama 2-6 ay B. Çağıldama-cıvıldama 6-12 ay C. Tek sözcük dönemi 12-18
    ay D. Telegrafik konuşma 18-24 ay E. İlk gramer 24-60 ay
  110. Freud psikoseksüel gelişim kuramına göre, fallik dönem 3-6 yaş hayatın en önemli dönemidir. Erkek çocuk anneye yönelir. (Oidipus) Kız çocuk babaya
    yönelir. (Elektra) Bu dönemde özdeşim kurma vardır. Anne veya babanın davranışlarını abartarak içselleştirmek. Süper ego bu dönemim sonunda
    oluşmaya başlar.
  111. Erikson psikososyal gelişim kuramına göre özerkliğe karşı kuşku ve utanç evresi 2-4 yaş çocuğun bağımsız hareket edebilmesi duygusunu kazanması
    için en kritik dönemdir.
  112. Bebeklik bağlanma stilleri üç türlüdür. A. Güvenli bağlanma; anne yokken ağlar. Anne varsa ortamda ağlamaz mutludur. B. Güvensiz çelişkili bağlanma
    (kuşkulu, kararsız); anne yokken huzursuz. Anne geri gelince ortama önce anneye sarılır, sonra reddeder ve hırçın olur. C. Güvensiz kaçınan; anne
    yokken ya hiç tepki vermez ya da ağlar. Anne gelince onu görmezden gelir tepki vermez.
  113. Carol Gilligan ahlak gelişim kuramına göre kadınlar, toplumsal cinsiyet ile ilgili rollerden dolayı erkeklerden farklı ahlaki gelişim özellikleri gösterirler.
    Erkekler özerk davranışlara uygun sosyalleşirken, kadınların toplumun beklentisi doğrultusunda sosyalleştiğini ifade eder. Carol, Kohlberg’ in
    deneyinde kadınların eksikliğini ve yapılan genellemeleri eleştirdiği bilinir.
  114. Rehberliğin temelinde üç etmen vardır. A. Psikolojik etken; bireysel farklılıklar, duygular, ruh sağlığı, psikometri gelişmeler, benlik, kişilik. B. Sosyolojik
    etken; kültür, sosyal çevre, toplum, meslek, iş dünyası, aile yapısı, göç. C. Felsefi etken; çağdaş eğitim, demokratik tutum, öğrenci merkezlilik.
  115. Meslek seçimi sürecinde ailelerin çocuk yetiştirme stillerinin ihtiyaçları, ihtiyaçların da meslek tercihini belirlediğini savunan kuramcı Roe ‘dur. Roe ‘nin
    gereksinim yaklaşımı meslekler – insanlara yönelik olan- insanlara yönelik olmayan- olarak ayrılır.
  116. Bireyi tanıma teknikleri amaç değil araçtır. Teknik uygulanmışsa, tekniğin sonuçları doğrultusunda bir çalışma yapılması veya tekniğin sonuçları
    hakkında geri bildirim verilmesi gerekir. Teknik sonuçları hakkında bir çalışma yapılmamışsa ya da bireylere geri bildirim verilmemişse, o halde tekniğin
    uygulanması anlamsız hale gelir.
  117. Bir test geliştirildiğinde belirli kişi ya da gruplar örneklem olarak alınır. Mesela belirli yaş grupları, belirli öğretim kademeleri gibi. Bu bağlamda test
    uygulanırken de bu hususa uygun davranılması gerekir. Çocuklar için oluşturulmuş bir test yetişkinlere uygulamak geçerli sonuçlar vermez.
  118. Rehberlik hizmetlerinin değerlendirme süreci; A. Öncelikle hedefler belirlenmelidir. B. Uygulama planının yapılması -eylem planı- gerekir. C.
    Kullanılacak ölçme araçlarının belirlenmesi gerekir. D. Ölçme araçları ile veri toplanması gerekir. E. Hedeflerin gerçekleşme dereceleri saptanması
    yapılmalıdır. F. Sonuncu adım değerlendirme kriterleri belirlenmelidir.
  119. Psikolojik danışmanlar özel öğretim hizmetleri kapsamında özel gereksinimi olan öğrencilere rehberlik ve psikolojik danışma desteği verme, bep
    geliştirme birimine katılma, yapılan özel eğitim çalışmalarını ve öğrencilerin gelişim durumunu izleme, ilgili kişilerle iş birliğini sağlama gibi görevleri
    yürütürler. Ancak bireyselleştirilmiş eğitim programı -bep- hazırlama, bep geliştirme biriminin görevidir. Çünkü bep, ekip işidir. Psikolojik danışmanlar
    bep hazırlamazlar.
  120. Eşleştirme tipi maddelerde öncelik olarak öğrencilere eşleştirmeyi neye göre yapacaklarını belirten yönerge tayin edilmelidir. Seçenekler ve öncüller
    yerleri doğru olmalıdır. Seçeneklerin ve öncüllerin nitelik bakımından homojen olması gerekmektedir.
  121. Tüm öğrenciler sonuçlarına 4 puan eklenmesi -sabit hata- örneğidir. Sabit hata ölçme sonuçlarından arındırılabileceği için güvenilirliği etkilemez. Ancak
    yapılan ölçmenin amaca uygunluğu etkilendiğinden öncellikle geçerliliği düşürür. Geçerliliği düşürür ancak güvenilirliği etkilemeyecektir.
  122. Konu alanının sorularda iyi bir şekilde temsil edilmesi kapsam geçerliğine örnektir. İç tutarlık katsayısının istenen düzeyde olması ve farklı bireylerin
    aynı öğrencilere verdikleri puan ortalamalarının kullanılması -objektiflik- güvenilirliğe ilişkin bilgi verir.
  123. Doğru-yanlış tipi sınavlarda her bir soru ifadesi tek bir özelliği ölçmelidir.
  124. Analitik rubrikler, bütüncül -holistik, bütünsel- rubriklere göre daha detaylı, ayrıntılarla ilgilenen, duyarlığı daha yüksek ve kullanılışlığı -ekonomiklikdaha düşük olan araçlardır. Öğrenme eksikliklerinin belirlenmesinde bir işin hangi sırada yapılacağını göstermesi nedeniyle öğretim amaçlı olarak
    özellikle sürecin ve aynı zamanda ürünün daha objektif bir şekilde planlanması için analitik rubrikler kullanılır.
  125. Sunuş yoluyla öğretim bilişsel alanın bilgi ve kavrama düzeyi için uygundur. Yaparak-yaşayarak öğrenme etkinliklerini içermediği için uygulama
    düzeyindeki kazanımlara uygun değildir.
  126. Dersin giriş bölümünde dikkat çekme, güdüleme, hedeften haberdar etme -gözden geçirme- ve ön bilgileri ortaya çıkarma işlemleri yapılır. * Derse
    iskelet maketi ile girme ve insan iskeleti ile ilgili bir fıkra anlatma dikkat çekme ilkesidir. * İskeletin günlük hayatta ne işe yaradığının açıklanması
    güdüleme işlemidir. * Dersin kazanımlarını öğrencilerle paylaşmak gözden geçirme – hedeften haberdar etme- ilkesidir. * İskelet ile ilgili önceden
    bilinmesi gereken bilgileri belirlemek ön koşul bilgileri ortaya çıkarmaktır.
  127. Argüman – dayanak, gerekçe, belge, kanıt- dayalı sorular eleştirel düşünme becerisini geliştirir.
  128. Yansıtıcı düşünme becerisi öz düzenleme ve oto kontrol gerektirir. Öğrenci hedefleri belirler, planlar, uygular, değerlendirir ve gerekli düzenlemeleri
    yapar. Yarış ve rekabet kavramlarından uzaktır. Yansıtıcı düşünme, okulda öğrenilen bilgilerin yaşama transfer edilmesidir.
  129. Konferans, tartışma tekniği değil anlatım tekniğidir. Tek bir konuşmacı güncel bir konuyu dinleyiciye aktarır. Tartışma için en az iki konuşmacı
    olmalıdır. Kartopu, münazara, zıt panel, vızıltı grupları hem buluş yoluyla öğretim tekniğine hem de tartışma yöntemi tekniğine uygundur.
  130. Kartopu tekniği, aktif öğrenme anlayışına dayanan bir tartışma tekniğidir. Öğrenciler konu hakkında önceden bireysel, sonra sırayla ikişerli, dörderli,
    sekizerli gruplar halinde tartışıp fikir üretirler. En son fikirler tüm sınıf katılımı ile değerlendirilir.
  131. Panel, bir başkan eşliğinde birkaç kişiden oluşan uzman konuşmacının kendilerine ayrılan süre içinde konuyla ilgili bilgi ve düşüncelerini dinleyicilere
    aktarması ile dinleyiciler ya hiç soru sormazlar ya da başkanın izni ile konuşmacıya soru sorabilirler. Form da ise dinleyiciler tartışmanın herhangi bir
    anında başkandan söz alıp tartışmaya katılabilirler.
  132. Bireysel çıraklık tekniği, altı aşamadan oluşur. 1. Model olma; uzmanın, öğrenilecek işi öğrencilerin görebileceği biçimde yapmasıdır. 2. Koçluk yapmaçalıştırma; uzmanın gözetiminde öğrencinin beceriyi sergilemesidir. 3. Destekleme; uzmanın öğrenciye yardım etmesidir- ipucu verme, araç gösterme,
    yapamadığı kısmı yapma- 4. İfade etme; öğrencilerin yapamadıkları etkinliğin akıl yürütmenin ya da çözdüğü problemin aşamalarını anlatmaktır. 5.
    Yansıtma; öğrencinin sergilediği beceriyi uzmanın ya da diğer öğrencilerin sergiledikleri ile karşılaştırılmasıdır. 6. Öteleme; gitgide azalan desteğin
    kalkmasıdır. Öğrencinin beceriyi kendine özgü şekilde sergilemesidir.
  133. Öğretmenin, öğrencilere görevler vererek küçük bir oyun sergilemelerini sağlaması, drama uygulamasıdır. Soru sorup ortaya atılan görüşlerin
    tamamını ayırt etmeden, eleştirmeden ve düzenlemeden tahtaya yazması ise beyin fırtınası- ters beyin fırtınası- tekniğidir.
  134. Örnek olay incelemesi yönteminde, öğretmen gerçek yaşamla ilgili bir sorunu sınıfla paylaşır. Video izletme yöntemi ile olabilir. Öğrencilere olayla ilgili
    sorular sorup onların bu konuda tartışmalarını ve fikirler üretmelerini sağlar.
  135. Köşeleme tekniği, sınıf duvarlarına hipotez panoları asılır. Öğrenciler seçtikleri panonun altında toplanıp bu hipotezi ispatlamaya çalışırlar.
  136. Akvaryum tekniği; öğrenciler iç içe iki çember oluşturur. İç çemberde konuşmaya gönüllü öğrenciler, dış çemberde ise dinleyiciler oturur. İç
    çemberdeki öğrenciler herkesin görebileceği bir yere yerleştirilirler, sandalyeye sırayla oturup fikirlerini açıklarlar. Dış çemberden söz almak isteyen iç
    çembere gelir fikir sunar.
  137. Balık kılçığı; bir kavram öğretim tekniğidir. Bu teknikte ayrıntılı bir neden sonuç diyagramı oluşturulur. Diyagram problemi çözmez. Bununla birlikte
    problemin analiz edilip daha iyi anlaşılmasını sağlar.
  138. Rol oynama tekniğinde, senaryoya dayalı canlandırmalar yapılır. Ön hazırlık olarak senaryo oluşturulur.
  139. Öğrenci oturma düzeni, konu ve kazanımlara uygun olarak belirlenmelidir.
  140. Beyin fırtınası tekniğinde, soru cümlesini öğretmen söyler. Söylenenleri tahtaya ya kendisi ya da yazmayla görevlendirdiği öğrenci yazar. Tüm fikirler
    yazılır. Eleştiri asla olmaz ve öğretmen kendi fikrini katarak açıklama yapmaz. Sonuç sınıfla birlikte değerlendirilir.
  141. Basamaklı öğretim modelinde, C den A ya bilişsel açıdan gitgide zorlaşan görevler belirlenir. Sırasıyla C, B, A basamakları için birden fazla alternatif
    olan etkinlik görevleri önerilir. Öğrenciler her basamakta kendi seçtiği etkinlikleri yapar. Bununla birlikte her öğrenci sürece C basamağından başlar.
  142. Sosyal yapılandırmacılık, öğrencilerin bilgileri paylaşacakları iş birliğine dayalı öğrenme etkinliklerinden oluşur. Bu yüzden bireysel değil ekiple proje
    görevleri verilmelidir.
  143. Tam öğrenmede sınıfın tamamı bir üniteyi öğrenmeden diğer üniteye geçilmezken, programlı öğretimde bir öğrenci çalışma materyalindeki bir soruyu
    cevaplamadan diğer soruya geçilmez. Tam öğrenme, grupla; programlı öğrenme, bireysel.
  144. Öğretmenin, her birinizin çalışmasını farklı açılardan beğendim, tarzındaki açıklaması yapılandırmacı yaklaşımın öznellik ilkesi ile ilişkilidir.
  145. Programlı öğretim, bireysel öğretim yaklaşımıdır. Her öğrenci kendi öğrenme hızında kendi çalışma materyali üzerinde bireysel olarak çalışır. Bu
    sebeple programlı öğretimde, öğrenciler arası etkileşim ve sosyalleşme olmaz.
  146. Sınıf yönetimi anlayışının öğrencilerin gelişim dönemi özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre belirlenmesine gelişimsel model denir.
  147. Öğretmenin sınıf kuralları listesini oluşturarak öğrencilere sunması, otokratik yapıda geleneksel öğretim anlayışıdır. Demokratik yaklaşım öğrenciler ile
    birlikte kuralların belirlenmesidir.
  148. Dale ‘nin yaşantı konisinin alt bölümlerindeki yaşantılar daha kalıcı öğrenmelere yol açar. Üst bölümlere çıkıldıkça bu kalıcılık etkisi azalır. Son üç
    basamakta- kendi kendine edinilen kısım- 1. Dramatizasyonla edinilen yaşantılar. 2. Model ve numunelerden edinilen yaşantılar. 3. Doğrudan doğruya
    edinilen maksatlı yaşantılar. Bu üç durum bütün duyu organlarıyla. En üstte ise, sözel sembollerle edinilen yaşantılardır. Göz ya da kulak organlarıyla.
    Dale ‘ye göre en etkili ders araçları model ve numunelerdir.
  149. Döner levha, ders kitabı, karikatür=görsel öğrenme. Elektronik tahta= görsel ve işitsel öğrenme. Kabartma haritalar= dokunsal görsel öğrenme.
  150. İlerlemecilik, demokratik anlayışı benimseyen öğrenci merkezli eğitimi savunur. İlerlemecilikte eğitim-okul hayatının kendisidir. Bu yüzden öğrenciler
    gerçek yaşam problemlerini çözebilecek şekilde eğitilir.
  151. Gelecek için planlamalar yapmak ve ihtiyaç belirlemek analitik yaklaşımın özelliğidir. Analitik yaklaşım -Delphi- tekniği sayesinde ise birçok uzmanın
    birbirinin düşüncelerinden haberdar olmayacakları şeklinde fikirleri alınır ve analiz yapılarak ortak fikirler tespit edilir.
  152. Modüler düzenleme, birbirinden bağımsız konuların düzenlenmesi için kullanılır. Bu konular arasında ardaşıklık, aşamalılık ve zorunlu ilişki yoktur.
  153. Örgün eğitimde geçirilen toplam gün sayısı olarak tanımlanan ve ölçülen -eğitim düzeyi- değişkeninin ölçek türü orandır. Eğitimde gün sayısı gibi
    sayısal veriler, eşit oranlı ölçek düzeyinde ölçme vardır.
  154. Hazırlık eğitimi sonu puan dökümü-kolerasyon-ileri İngilizce ders notu=yordamaya dair geçerlik katsayısı. Yeterlik sınavı yüksek olan öğrencinin, başka
    bir testten sonra da yüksek puan alması, bu testin yordama geçerliğinin yüksek olduğunu gösterir.
  155. Bir ders saati içinde uygulanacak bir testte -doğru yanlış, çoktan seçmeli- objektif madde türleri yerine, aynı becerileri yoklayan yanıt sınırlandırılmış
    kompozisyon tipi maddeler kullanılması *Testi hazırlama kolaylığı verir. *Planlama ve güvenilirlik olumsuz etkilenir -puanlama zor179. Uygulama düzeyi beceriler ve araştırma raporu hazırlamak performans değerlendirmesi gerektirir.
  156. Klasik koşullanmada daha önceleri tepki verilmeyen bir uyarıcı karşısında koşullanma sonucunda verilmeye başlayan tepki koşullu tepkidir. Matematik
    dersi-nötr uyarıcı- + karın ağrısı-koşulsuz uyarıcı- =tedirginlik-koşulsuz tepki- bundan sonra matematik dersi-koşullu uyarıcı-= tedirginlik-koşullu tepkikoşulsuz tepkinin nasıl koşullu tepki olması durumu bu şekilde olur.
  157. Bir uyarıcı karşısında sergilendiğinde pekiştirilen bir davranışın benzer başka uyarıcılar karşısında da sergilenmesi uyarıcı genellemesi olarak
    adlandırılır. Bir davranışın yalnızca pekiştirildiği durumda gerçekleşip diğer uyarıcı durumlarda sergilenmemesi ise ayırt etme olarak adlandırılır.
    12
  158. Pekiştirmenin belli sayıda davranıştan sonra gerçekleştiği pekiştirme tarifesine sabit oranlı tarife denir. Kızına sergilediği her 5 davranıştan sonra
    simgesel pekiştireç vermekte, gerçek ödüle ulaşabilmesi için de kızının davranışı 50 kez sergilemesini beklemekte olan bir ebeveyn hem simgesel
    pekiştireç hem de gerçek pekiştireç için davranışın kaç kez sergilenmesi gerektiği bilindiği için sabit oranlı pekiştirme tarifesine örnektir.
  159. Guthrie ‘nin alışkanlıkları yok etme yöntemlerinden biri de eşik yöntemidir. Tepkiyi doğuran uyarıcı başlangıçta tepkiyi tetikleyerek eşiğin çok altında
    verilir ve her defasında biraz arttırılarak organizmanın uyarıcıya alışması ve tepki vermemesi sağlanır. Tepkiyi (tükürme) doğuran uyarıcı (öksürük
    şurubunun tadı) başlangıçta tepkiyi tetikleyecek eşiğin (sınır) çok altında verilir ve uyarıcının dozu her defasında biraz arttırılarak organizmanın
    uyarıcıya alışması ve tepki vermemeye başlaması sağlanır. Bu eşik yöntemidir.
  160. Bandura ‘ya göre gözlem yoluyla öğrenme dört süreçten oluşur. A. Dikkat B. Hatırlama C. Davranışa dönüştürme D. Güdülenme
  161. Bir uyarıcı karşısında sergilediğimiz duygusal tepkileri de gözlem yoluyla edinmiş olabiliriz. Başkalarının bir uyarıcı karşısında sergilediği duygusal
    tepkileri gözlemek bizim de bu uyarıcıya karşı aynı tepkiyi vermemize neden olabilir. Bu duruma dolaylı duygu adı verilir. Öğrenci eğitim psikolojisi
    dersine karşı tutumunun (duygularının) üst sınıfta okuyan arkadaşlarının bu derse ilişkin tutumlarından etkilendiği belirtilmektedir. Bu durum dolaylı
    duygu kavramıdır.
  162. Vygotsky, sosyokültürel kuramında yakınsak gelişim alanını etkili sosyal destekle gelişmeye açık, uygun kültürel ve çevresel koşullarda tomurcuktan
    meyveye dönüştürebilecek bir potansiyel olarak açıklamaktadır. Davranışın yakınsak gelişim alanı içinde tanımlanabilmesi için sosyal çevre desteği
    yani ebeveynin veya akran gruplarının desteğiyle gerçekleştirilmiş olması gerekir. Bir çocuğun ödevlerinde zorlandığı zaman ebeveynlerinden ipucu
    alması sosyal çevre desteği ile ilişkilidir. Vygotsky-yakınsak gelişim alanı sosyal çevre etkisi ile aktive edilmesine dayanmaktadır.
  163. Gestalt kuramının algı yasalarından benzerlik, birbirine benzer uyarıcıları gruplayarak algıladığımızı vurgular. Bu durumda dönem içinde işlenecek
    konuları birbirleriyle olan ilişkilerine göre gruplandırmak benzerlik yasasıyla ilişkilendirilebilir. Devamlılık yasası aynı yönde ilerleyen birimlerin
    birbirinin devamı olarak algılanmasıdır. Bu durumda yeni konuya geçmeden önce geçen haftanın konusunu gözden geçirip iki konuyu ilişkilendirmek
    devamlılık yasası ile ilişkilendirilebilir. Basitlik yasası, organizmanın bir ortamdaki yalın ve daha iyi örgütlenmiş uyarıcıları daha öncelikle algıladığını
    vurgular. Bu durumda somuttan soyuta bir anlatımın tercih edilmesi basitlik yasası ile ilişkilendirilebilir. Şekil-zemin yasası ise dikkat edilen uyarıcının
    algılanacağını ve şekil olacağını, diğer uyarıcının ise zemin olacağını vurgular. Bu durumda derste vurgulanmak (dikkat çekmek) istenen konuların
    büyük puntolarla ve renkli yazılması şekil-zemin yasasıyla ilgilidir.
  164. İhtiyaca yönelik olarak; sınıfta birlik olmaya özen gösterme, hiçbir öğrenciyi dışarıda bırakmama, öğrencilere isimleriyle seslenme üzerine durulmuş ise
    bu bilgiler ait olma-sevilme ihtiyacına yöneliktir. Çünkü ait olma-sevilme ihtiyacında bir grubun parçası olma, yakın ilişkiler geliştirme, sosyalleşme,
    sevme ve sevildiğini hissetme söz konusudur. Ayrıca öğrencilerin soru sormasına imkân tanıma ve bilişsel gelişimini destekleyici çalışmalar yapma
    üzerinde durulmuş ise bu bilme-anlama ihtiyacına yöneliktir. Çünkü bilme-anlama ihtiyacında yeni bilgiler edinme, sorgulama ve eleştirel düşünme,
    bilişsel yönden kendini geliştirme söz konusudur.
  165. Yeni öğrendiğimiz bir bilgiyi hatırlamamız gerektiğinde aklımıza daha önce öğrendiğimiz bir bilgi geldiği için bu bilgiyi hatırlamada güçlük çekmemiz ket
    vurma olarak açıklanır.
  166. Öğretmenin sınıfı iki gruba ayırıp grupların birinden konuyla ilgili sorular hazırlamalarını, diğerinden de muhtemel sorulara cevap hazırlamalarını
    istediği yöntem Zıt Paneldir.
  167. Görsel materyallerde dikkat çekmek için sol üst kösenin kullanılması alan ögesi ile ilişkilidir.
  168. Öğretmen derse konu başlıklarını sayarak başlaması dersin işleniş basamaklarından gözden geçirme etkinliği ile ilgilidir.
  169. Sunuş yoluyla öğretim stratejisi, David Ausubel tarafından geliştirilmiştir. Buluş yolu ile öğrenme stratejisi, Bruner tarafından geliştirilmiştir.
  170. Problem çözme yönteminde senaryolar hazırlanırken, gerçek hayattan ya da gerçekleşmesi muhtemel olan durumlardan bir senaryo öğretmen
    tarafından hazırlanır ve sınıfa getirilir. Hedefe uygun bir öğrenme konusu temel olarak sürecin sonundaki kazanımla ilişkilidir.
  171. Bilgi işleme kuramına göre öğrenmeyi sağlamak için öğrenilecek malzemenin anlamlandırılması gerekir. *Bellek destekleyici ipuçları hatırlamayı
    kolaylaştırabilir. *Öğrenilecek malzemenin kişinin bildiği başka şeyleri ile ilişkilendirilmesi öğrenmeyi kolaylaştırır. *Kapsamlı bir konunun öğrenilmesi
    için konuya kendi içinde anlamlı bütünler halinde organize etmek, bir alt konuyu ayrıntılandırmak, öğrenmeyi kolaylaştırır.
  172. Bilgi işleme kuramına göre pekiştirme, pekiştireç yoktur.
  173. Sınıf öğretmeninin, öğrencilerini izlediği ve bir öğrencisinin okuma-yazma konusunda daha az gelişim gösterdiğini fark ettiği durumda “gelişimde
    bireysel farklılıklar vardır” ilkesi ile ilgili bir durum söz konusu olur.
  174. Kız çocuklarının örgü konusunda teşvik edilmeleri, seksek oynamaları (hem ince hem kaba motor) ince motor becerileri ile ilgilidir. Erkek çocukların
    için koşu yarışması düzenlenmesi, erkek çocukların futbol oynaması kaba motor becerileri ile ilgilidir. Erkek çocukların yapboz yapmaya teşvik
    edilmeleri ince motor becerileri ile ilgilidir.
  175. Ebeveynlerin çocuklarını başarıları ile övünmeleri özdeşim kurma savunma mekanizması ile ilgilidir. Bu savunma mekanizmasında bireyler kendi
    yetersizliklerini bazı başarılı kişilerle özdeşim kurarak gidermeye, onarmaya çalışırlar.
  176. Piaget bilişsel gelişim kuramına göre, Ali’nin zihninde var olan top şeması ile kartın üzerindeki karpuz resmini -top- olarak açıklaması özümlemedir.
    Ali’nin zihninde var olan top şeması ile karpuzu açıklaması özümlemedir. Kerem’in top ve karpuzu zihninde ayrı şemalara koyması bir düzenlemedir.
  177. Bakış açısı alma, göreceli düşünme ve perspektif alma ile ilgilidir. Basit düzeyde somut işlemlerde, gerçek anlamda ise soyut işlemlerde gelişir. Ayna
    tepkiler, basit taklit kavramı ile ilişkilidir. Sosyal kabul, kişilik ve benlik gelişimi ile ilgili bir kavramdır. Toplumsal referans, karşısındakinin duygularını
    anlayarak kendi tepkilerini ayarlama, toplumsal referans kavramı ile ilgilidir.
  178. Erikson 25-50 yaş arası üretkenliğe karşı durgunluk dönemi olarak tanımlar. Gelecek nesilleri, çocuklarını yetiştirmeye odaklanmak bu dönem tipik
    özelliğidir. Erikson 12-18 yaş arası kimlik kazanmaya karşı kimlik karmaşası, arkadaş grupları ile daha fazla zaman geçirilmek istenmesi.
  179. Kuralların değişmezliği, dışa bağlı ahlak. Duruma göre, şarta bağlı olarak değişme ise özerk ahlak. Bunlar Piaget ahlak gelişim kuramına göredir.
  180. Güvenli bağlanan bireyler hem kendilerini hem de karşısındakini olumlu görür. Kayıtsız bağlanan bireyler kendilerini aşırı olumlu, karşısındaki bireyi
    olumsuz görür. Korkulu bağlanan bireyler yakın ilişkilerinden kaçınırlar. Saplantılı bağlanan bireyler, kendilerini değersiz, karşısındakini değerli bulurlar.
  181. Var olan kuralların insan onuru ve değeri merkezinde değiştirilebileceğini düşünmek evrensel ahlak ilkeleri. Kanun ve kuralların değişmezliğini
    savunmak, bağlamsız ve şartları göz ardı etmek kanun ve düzen eğilim.
  182. Meslek seçimini kişiliğin bir yansıması olarak gören kariyer danışmanı kuramcısı Holland’ dır. Holland 6 kişilik tipten söz etmiş ve bu kişilik tiplerini
    çeşitli meslekler ile ilişkilendirmiştir.
  183. Rehberlik izleme ve değerlendirme hizmeti; yapılan rehberlik çalışmalarının takip edilmesi, gerçekleştirilen çalışmalara yönelik geri bildirim alınması,
    karşılaşılan çeşitli sorunların ya da yetersizliklerin araştırılması, ulaşılan sonuçların analiz edilmesi ve sorgulanması gibi uygulamaları içermektedir.
  184. İhtiyaç duyan öğrencilere psikolojik yardım sunma ve okul rehberlik programını geliştirme görevleri okul rehber öğretmenine aittir. Öğrenci gelişim
    dosyalarında gerekli bölümleri doldurma ve rehber öğretmen ile iş birliği kurma sınıf rehber öğretmenin görevidir.
  185. Kendini tanıma, duygu ve düşüncelerini doğru ve uygun bir biçimde ifade edebilme, sosyalleşme, çevreye uyum sağlama, kişiler arası ilişkilerde başarılı
    olma, başarılı kimlik edinme, özgüven geliştirme, stresle başa çıkabilme gibi kişisel ve sosyal alandaki çeşitli konular rehberlik problem alanlarından
    kişisel-sosyal rehberlik kapsamındadır.
  186. Öğretmenin öğrencilerine ödevler vermesinin çeşitli amaçları vardır. Bunlar genel hatlarıyla; derste işlenilenleri pekiştirmek, öğrencileri araştırma ve
    sorgulamaya teşvik etmek, öğrencilerin eksikliklerini fark etmesini ve gidermesini sağlamak, öğrencilerin gelişimini desteklemek olarak ifade edilir.
  187. Meslek; kuralları toplumca belirlenmiş, belirli bir eğitim süreci gerektiren, diğer insanlara fayda sağlama adına yürütülen iş grubu olarak ifade
    edilebilir. İş ise bir mesleki alan içerisinde gerçekleştirilen uygulama ve eylemler olarak ifade edilir.
  188. Bir test güncelliğini yitirmiş, çağın gereksinimlerine ve kişilik gereksinimlerine hitap etmez hale gelmişse bu durumda elde edilen bilgilerin güvenirliği
    ve geçerliği düşük olacaktır. Bu nedenle testleri hazırlayan kişi ya da kurumlarca güncellenmesi, eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir.
  189. Öğretmen, kaynaştırma programındaki bir amacı gerçekleştiremediğinde öncelikle çalışmalarını sorgulama yoluna gitmeli, eksik ya da yetersiz
    noktaları gidermeye çalışmalıdır. Sonrasında farklı yöntem, teknik, araç ve gereçler kullanılarak amacın gerçekleştirilmesi yoluna gidilmeli, süreçte
    amaçlanan davranış parçalanarak ve birleştirilerek kazandırılmaya çalışılmalıdır. Bu adımları izlemeden amaçlanan davranıştan vazgeçmek ve bir
    sonraki amaca geçmek doğru yaklaşım değildir.
  190. Rehberlik hizmetleri doğrudan ve dolaylı hizmetler olarak ikiye ayrılır. Doğrudan: psikolojik danışma, bilgi toplama ve yayma, oryantasyon, yönetme ve
    yerleştirme, izleme, sevk hizmetleri. Dolaylı: müşavirlik, araştırma ve değerlendirme, çevre ve veli ilişkiler, program hazırlama, geliştirme hizmetleri.
  191. “Bir dilek perisi üç dileğinizi sorsa ne yanıt verirdiniz?”, “Uçan bir halınız olsa nerelere gitmek isterdiniz?”, “Hayatınızda üç şey değiştirme fırsatınız
    olsaydı neleri değiştirirdiniz?” gibi düşsel sorular yardımı ile öğrencilerin arzuları, ihtiyaçları ve beklentilerini tespit etmeye yönelik bireyi tanıma
    tekniği “Arzu Listesi” olarak ifade edilir.
  192. Çoklu Zekâ: görsel, müzik, sosyal, kinestetik zekâ alanı devreye konursa. Buluş: örneklerden ilke ve genellemelere ulaşmak sağlanırsa.
    Sunuş: ders genelden özele doğru işlenirse.
  193. *Asal sayıları öğretmek için “Görsellerden, müzikten, doğadan ve dramadan nasıl yararlanabilirim” bu öğretmen doğacı, görsel, müziksel, sosyal ve
    kinestetik zekâ alanlarını devreye sokarak çoklu zekâ anlayışını kullanmıştır.
    *Asal sayı örnekleri ver, betimlet. Yeniden asal sayı örnekleri ver, betimlet. İlk grup örneklerle ikinci grup örnekleri karşılaştırmalarını iste. Asal sayı
    olan ve olmayan örnekler ver, karşılaştırmalarını iste. Keşfettikleri ilişkiyi uygula, asal sayı örnekleri iste. Bu öğretmen, öğrencilerin örneklerden ilke ve
    genellemelere ulaşmasını sağlayarak buluş stratejisini kullanmıştır.
    *Asal sayılarla ilgili ayrıntıya girmeyen, iskelet oluşturabilecek bir başlangıç ifadesi bul, asal sayıları tanımla. Genelden özele bol örnek ver. Yoğun
    etkileşim için sor ve örnek iste. Bu öğretmen konuyu genelden özele doğru işlediği için sunuş yoluyla öğretimi kullanmıştır.
  194. Öğretmenlerin anlatım yaparken anlaşılır bir dil kullanması açıklık ilkesi ile ilgilidir. Öğretmenler sade ve anlaşılır bir dil kullanmadıklarında anlatım açık
    olmaz ve öğrenciler anlatılanları anlayamaz.
  195. Öğrenim sürecinde dönüt verme ile ilgili; Dönüt, çoğu durumda yalnızca hatayı değil hataların nasıl düzeltileceğini de kapsamalıdır. Öğretmenlerin yanı
    sıra akranlar ve elektronik araçlar da öğrenciye dönüt verebilir. Anında verilen dönüt, süreç sonunda dönüte göre daha etkilidir.
  196. Hedeften haberdar etmenin diğer adı gözden geçirmedir. Hedef açıklanır, hedef ve içerik ilişkisi kurulur. Dikkat çekme: dersin başında yapılan uyarıcı
    etkinliktir. Güdüleme: öğrenilecek bilgilerin gerçek yaşamda ne işe yarayacağının açıklanmasıdır. Geçiş: dersin giriş bölümünden geliştirme bölümüne
    geçerken yapılan uyarıcı materyal sunma etkinliğidir. Geliştirme: yeni konunun işleneceği ve öğrenci, davranışlarının değiştirildiği süreçtir.
  197. Özgür fikirler üretme, özgün görüşler: yaratıcı düşünme. Fikirlere yönelik kant arama, bilgi toplama: eleştirel düşünme.
  198. Sokratik tartışma tekniği: öğrenciler bildikleri konularda şüpheye düşürülür. Bu aşamaya alaysı-ironi- adı verilir. Sonra öğrencilerin araştırma yaparak
    gerçek bilgiye ulaşması sağlanır. Bu aşamaya doğurtmaca denir.
  199. Philips 66 tekniği 6 kişilik tartışma grupları oluşturulur ve öğrenci başına 1 dakika düşecek şekilde tartışma süresi verilir. Böylece tüm gruplar 6 kişiden
    oluşur ve eş zamanlı olarak 6 dakika boyunca kendi içinde tartışırlar.
  200. Gerçek araçlarla uygulama yapmanın zor, tehlikeli, karışı ve pahalı olduğu durumlarda uygulamanın yapay araçlar üzerinde yapılmasına benzetim
    denir.
  201. Akran destekli öğrenmede yarış ve rekabet yoktur. Akran öğrenmesi birlikte ve birbiriyle iş birliği kurarak öğrenme anlamına gelir.
  202. Bireysel çıraklık tekniği: öğretmen tam destekle öğretime başlarken, süreç ilerledikçe desteğini azaltır ve sürecin sonunda öğrenci işi kendi başına
    yapabilecek düzeye gelir.
  203. Gösterip yapma tekniği: öğretmen uygulamayı önce kendisi yapar, arkasından öğrenciler yapar.
  204. Açık oturum: siyasi, güncel konular; oturumu yöneten bir başkan, katılımcılar-birden fazla- ve seyirciler vardır. Birlikte konu tartışılır.
  205. Programlı öğretim bireysel öğretim tekniğidir. Bu yüzden birlikte çalışma becerisi kazandırmaz. Programlı öğretimde, düzeltme yapılmadan yeni
    öğrenme adımına geçilmez. Doğru yanlış belirlemiş olmak yetmez. Mutlaka yanlış düzeltilmelidir anında.
  206. Öğretmenin konuyu kendi anlatması, kendi aktarması anlatım yöntemi tekniğidir. Anlatım yöntemi etkili olması için süre kısa tutulmalıdır. Görsel ve
    sözel desteğe başvurulmalıdır.
  207. Akvaryum tekniğinde, iç çemberde gönüllü konuşmacı, dış çemberde ise dinleyici öğrenciler yerleştirilir. İç çember konu ile ilgili fikir açıklar, dış
    çember soru sorar.
  208. Konuşma halkası; izlenen film, oynatılan oyun veya anlatılan hikâye hakkında öğrencilere empatik sorular sorulur. Öğrenciler bu sorulara cevap
    verirlerken hem empati hem de sözel iletişim becerilerini geliştirirler.
  209. İşbirliğine dayalı öğrenmede- öğretmenin yaptıkları destekleyici etkileşim- öğrencilerin birbirlerinin öğrenmesinden sorumlu olması olumlu bağlılıköğrencilerin empati, yardımlaşma ve dayanışma gibi özellikler kazanması sosyal beceriler- grup değerlendirmesine bireysel değerlendirmenin dahil
    edilmesi bireysel değerlendirebilirlik- tüm öğrencilerin aynı haklara sahip olması eşit başarı fırsatı ile ilgilidir.
  210. Dönüşümcü öğretmenler sürekli kendilerini yeniler, geliştirir ve yansıtıcı düşünme becerisini kullanırlar. Bildiklerini paylaşırlar.
  211. Ben dili= yapıcıdır. Sen dili= nasihat verici ve suçlayıcıdır.
  212. Yaşantı konisine göre en etkili öğretim yaşantısı, doğrudan ve maksatlı-amaçlı- yapılan etkinliktir. Öğrenciye fotoğraf göstermektense uygulamaları
    doğrudan öğrencilere yaptırılmasıdır.
  213. Materyal geliştirme aşamaları. 1. Hedeflerin analiz edilmesi. 2. İçerik ve öğretim yönteminin belirlenmesi. 3. Kullanılacak teknoloji ve araç gereçlerin
    seçilmesi. 4. Materyalin hazırlanması. 5. Materyalin kullanılması ve değerlendirilmesi.
    14
  214. Zihin haritasında çizgilerin üzerine bağlantı sözcükleri yazılamaz. Böyle yapılırsa zihin haritası özel olma özelliğini yitirir. Bu uygulama kavram
    haritalarda yapılabilir.
  215. Kavram haritası bir öğretim materyali olduğu için geniş ve detaylı açıklamalar yer almaz. Tekrar yazılması gereken kavramların çapraz çizgiyle birinciye
    bağlanması gerekir. Kavramlar genelden özele doğru sıralanmalıdır.
  216. Resmi programda yer almayan, süreç esnasında öğretmenler ya da okul tarafından planlanan etkinliklere ekstra boyut denir.
  217. İlerlemeci eğitim felsefesinde, öğrenci merkezli eğitim savunulur. Bu felsefeye göre öğretimde geleneksel yöntemler yerine problem çözme gibi
    çağdaş yöntemler kullanılmalıdır. İlerlemecilik eğitim felsefesine göre okul yaşamının kendisi olmalıdır.
  218. Ulusal ve uluslararası gelişmeleri inceleyerek geleceğe yönelik derste iyileştirmeler yapılması amacı analitik yaklaşım- öğrencilerin mevcut
    durumlarının belirlenerek aradaki farkların kapatılmasına yönelik belirlemeler yapılması farklar yaklaşımı ile ilgilidir.
  219. Beceri haline getirme basamağında öğrenci beceriyi istenilen nitelikte, kuralına uygun ve kusursuz bir şekilde yapar.
  220. Olimpiyat seçmelerine katılacak öğrencileri belirlemek amacıyla yapılan seçmeler tanıma ve yerleştirme amacına yöneliktir. İlk ona girenlerin seçilmesi
    ise sıralamaya dayalı olduğu için bağlı ölçüttür.
  221. İçeriğin içinde bir ana fikir yel alması ve bunu öğrencinin bulabilmesi soyutlama- içeriğin tüm ayrıntıları vermeyerek öğrenciye tahminde bulunma
    şansı tanınması vardama- öğrencilerin hazırbulunuşluklarına uygun bir içerik oluşturulması düzey- içeriğin öğrencilerin zihin kodlaması oluşturmalarına
    yardım etmesi şema- içeriğin başında ve sonunda sorulara yer verilmesi alıştırma ilkesidir.
  222. Mesleki yönelim envanteri sonuçlarını kullanarak mesleki rehberlik sağlamak, tanımaya yönelik rehberliktir. Öğrencilerin bir derste başarılı olup
    olmadıklarını final sınavıyla belirlemek, değer biçme yöntemine yönelik rehberliktir. Öğretimi düzenlemek amacıyla öğrencilerin kavram yanılgılarını
    ortaya çıkarmak, biçimlendirmeye yönelik rehberliktir.
  223. Öğrencilerin standart puanları z ve t puanları olup, bu puanlar öğrencinin farklı dersteki başarılarının kıyaslanmasına olanak tanır. Bir öğrencinin farklı
    iki dersten aldığı puanların, sınıf arkadaşları puanları ile karşılaştırabilmesi için standart puanları bilmek yeterlidir.
  224. Boşluk doldurma sorularında kullanılacak eklerin ipucu niteliğinde olmaması gerekir. İpucu olabilecek -dir, -dur ekleri önemlidir. Dikkat edilmelidir.
  225. Nitelikli bir çeldiricinin alt gruptaki öğrencileri çeldirmesi beklenir, alt gruptaki öğrenciler konuyu iyi bilmeyenlerdir.
  226. Bloom taksonomisinde karar vermeye yönelik kazanımlar değerlendirme boyutunda yer alır. Bir testin birlikte tablosuna uygun olup olmadığına karar
    verme ifadesi bir değerlendirme içeriğinden, değerlendirme boyutunda yer alır.
  227. Test-tekrar-test yöntemi güvenirliği belirlemeye yönelik olup değerin yüksek çıkması iki uygulamada benzer sonuçlar elde edildiğini göstermektedir.
    Başarı sıralaması yaklaşık olarak aynı kalacaktır.
  228. Ölçme aracının amacına yönelik uygulamalar geçerlilik ile ilgili değerlendirmedir. Kaynaklar, araçlar.
  229. 1. Tip ceza, organizmanın hoşlanmadığı bir uyarıcının ortama girmesidir.
  230. 2. Tip ceza, bir davranışın ardından davranışı yapan organizmanın hoşlandığı bir uyarıcının ortamdan çıkması, yani organizmanın hoşlandığı şeyden
    mahrum bırakılmasıdır.
  231. Olumsuz pekiştirme, davranışın ardından ortamdan davranışı yapan organizmanın hoşlanmadığı bir uyarıcının çıkmasıdır.
  232. Organizmanın kendisinden beklenen davranışı yerine getirmesi olgunlaşmadır. Bilinçli zihin akışının belirli bir noktaya yönlendirilmesine dikkat denir.
    Derse belirli aralıklarla düzenli olarak çalışmaya aralıklı çalışma, son gün çalışmaya ise toplu çalışma denir. Aralıklı ya da toplu çalışma, öğrenmeyi
    etkileyen faktörlerden biridir ve öğrenmeye ayrılan zaman başlığı altında ele alınır.
  233. Çağrımsal geçiş, organizmanın tepki verdiği bir uyarıcıyla yeni bir uyarıcının eşleştirilmesi ve daha önce tepki verdiği uyarıcının yavaş yavaş ortamdan
    çekilmesiyle, yeni uyarıcıya da aynı tepkiyi vermeye başlaması sürecidir. Thorndike, kediye ayağı kalk deneyi yaparken, başta komutu verirken elindeki
    balığı tutması, sonra balığı yavaş yavaş kaldırıp sadece ayağı kalk komutunu vermesi.
  234. Bir kimsenin belirli bir performansı meydana getirmesi için gerekli olan etkinlikleri düzenleyip başarılı olarak yapma kapasitesine ilişkin algısına öz
    yeterlik algısı denir. Belirli bir iş başarıp başaramayacağına ilişkin kişinin kendi yeteneklerine olan inancıdır. Öz yeterlik algısı bireyin belirli bir davranışı
    yapmak için güdülenip güdülenmediğini belirleyen en önemli faktörlerden biridir.
  235. Davranışçılara göre insan davranışının belirleyicisi çevredir. Bandura ise bu tek yönlü belirleyicilik fikrine karşı çıkar. Bandura ‘ya göre insan davranışları
    çevreden etkilenebileceği gibi çevre üzerinde de etki sahibidir. Bandura bu durumu karşılıklı belirleyicilik kavramıyla adlandırır.
  236. Dolaylı duygu, bireyin bir başka kişinin yaşadığı ve çevresine yansıttığı duygulara şahit olması sonucunda edindiği duygusal tepkidir. Gözlemcinin
    kendisinin doğrudan maruz kalmadığı bir duruma ilişkin duygusal tepkileri bu durumu yaşayan bir modelin; sözleri, beden dili, ses tonu ile belirtileri
    gözleyerek edinmesine dolaylı duygu denir.
  237. Gestalt algı yasalarından biri şekil-zemin ilişkisidir. Çevremizdeki uyarıların hepsini algılayamayız. Dikkatimizi bize gelen uyarıcılardan hangilerine
    odaklarsak onu algılar, onun dışındaki diğer uyarıcıları algılayamayız. Bir algı sırasında dikkat edip algıladıklarımız şekil (figür), geride kalan diğer tüm
    uyarıcılar ise zemin (fon) olarak adlandırılır. Öğretmenin sunum sırasında kullanılan ses ve görüntülerin sunumundan daha dikkat çekici oluşuna ilişkin
    eleştirileri Gestalt kuramda yer alan algı yasalarından şekil-zemin ilişkisini vurgulamaktadır.
  238. İnsancıl yaklaşım; eğitim, bireyin sahip olduğu tüm potansiyelleri en üst düzeyde geliştirmeye çalışarak onun her yönüyle bir bütün olarak gelişmesini
    ve kendini gerçekleştirmesini hedefler. Bu nedenle öğrenme yaşantılarının bireyin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini
    vurgular. Bireyin benlik algısı onun öğrenme yaşantılarına yön vereceğinden öğretim etkinliklerinde bu algının dikkate alınması gerekir.
  239. Anısal-Epizodik- bellek; birbiri ardına gelen olaylar şeklinde depolanan bilgilere ev sahipliği yapar. Yaşamımız boyunca başımızdan geçen olaylaranılarımız- başkalarının bize anlattığı anılar, okuduğumuz ya da dinlediğimiz hikayeler, fıkralar, izlediğimiz filmler vb.
  240. Kodlama; yeni öğrenilecek bilgilerin mevcut bilgilerle ilişkilendirilerek uzun süreli belleğe aktarılması sürecidir. Öğrenilecek yeni bilgi ile önceki bilgiler
    arası ilişki kurulması ile yeni bilginin anlamlı hale gelmesi durumudur. Anlamlı kodlama için faydalanabileceğimiz bir yol da eklemleme- genişletmeanlamlandırıcı-genişletici265. Genişletici tekrar-ekleme-genişletme- yeni bilginin var olan bilgiler ile ilişkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiyi anlamlandırıp, eski bilgimizin-şemamızınkapsamını genişletmektir.
  241. Ekolojik sistem kuramı; iç içe geçmiş çevrelerin bireyin gelişimini etkilediği ve bireyin gelişiminde yalnız fiziksel çevrenin değil, içinde bulunduğu
    kültürün, ekonominin, okulun, hastanenin vb. kurumların hepsinin etkisinin olduğunu öne sürer. Birçok unsuru bütüncül olarak dikkate alır.
  242. Bozuk paranın sayısı fazla olduğu için, kâğıt paradan daha fazla göründüğü için-adet olarak- 10 tane 1 TL’nin 1 tane 10 TL’den fazla olduğunu
    düşünmesi, 4 yaşındaki çocuğun Piaget bilişsel gelişim kuramına göre korunum kazanamadığını göstermektedir.
  243. Piaget dengeleme ve örgütleme sürecini işlevsel değişmezler olarak adlandırmaktadır. Piaget biyolojik ve bilişsel fonksiyon için en önemli olan uyum
    sağlamdır. Piaget fonksiyonel değişmezler olarak adlandırılan dengeleme ve öteleme işlevsel değişmezledir. Dengeleme ve öteleme ile elde edilen bilgi
    değişmekte ama bilgi elde edilirken hep bunlar kullanılır. Dengeleme süreci basamakları; denge-dengesizlik-uyum sağlama-özümlemeuyma(düzenleme). Uyum sağlama=özümleme ve uymayı kapsamaktadır.
  244. Freud kişilik kuramı; id=tamamen temel ihtiyaçları, açlık ve duyguları ile hareket eder. Süper ego=toplum kurallarını dikkate alıp buna göre yaşar.
    Yasaklar önemlidir. Ego=problemin herkesin özellikle de toplumun kabul edeceği şekilde akılsal çözümünü üretir.
  245. Dil gelişimi ile ilgili; 2-6 ay babıldama evresi=temel özelliği, bebeğin tüm dillerde var olan sesleri çıkarmasıdır. Tüm sesler çıkarılır. 6-12 ay çağıldamaheceleme evresi= içinde bulunan dilin sesleri kalır. Diğer dillerin sesleri yok olur. Dilin yerleştiği aşamadır. *Davranışçı kurama göre dil; öğrenme,
    tekrar ve pekiştirme sonucu gelişir. *Çocukların tek bir kelimeyi, farklı anlam içeren cümleler yerine kullanmasına morgem denir. *Chomsky e göre
    insanla doğuştan bütün dilleri öğrenebilecek kapasiteye sahiptirler.
  246. Başarıya karşı başarısızlık; kendi yeteneklerine karşı olumlu tutum geliştirmesi öğretmen ve anne babası tarafından desteklenmezse olumsuz tutum
    geliştireceği ve yetersizlik duygusu yaşayacağını ifade eden durumdur. Bütün bunlar başarıya karşı aşağılık evresinin özellikleridir.
  247. Piaget ahlak gelişim kuramında iki ahlak gelişim evresi vardır. Dışa bağımlı 6-10 yaş; bir davranışın ahlaki olup olmadığı değerlendirilirken davranışın
    sonucuna bakılır. Özerk 10 yaş sonrası; niyete bakılır.
  248. Kohlberg in ahlak gelişim kuramına göre, ceza geleceği için bir davranışı yapmak; geleneksel düzeyin cezaya itaat evresidir. Yarar elde etmek için
    kurala uymayıp kural dışı hareket ederse id saf çıkar olacaktır.
  249. Yol göstermek yerine, yollar göstermek veya bireyin kendi kararlarını almada özerk hale gelmesini sağlamak gereklidir.
  250. Grup rehberliği; bir grup bireye aynı anda bilişsel düzeyde bir yardım sunulmasıdır. Bu grupla psikolojik danışma değildir. Grupla psikolojik danışmada,
    duyuşsal nitelikli konular ele alınır. Grupla rehberlik daha çok bilgilendirmeye yönelik hizmettir. Sınıflarda rehberlik dersinde yürütülen çalışmalar bir
    grupla rehberlik hizmetidir ve sınıf rehber öğretmeni yapabilir.
  251. Okulun psikolojik danışma ve rehberlik programını hazırlamak, sınıf rehber öğretmenlerinin değil, okul rehber öğretmenlerinin görevidir. Bunun
    dışında öğretim etkinliklerini öğrenci gereksinimleri çerçevesinde planlamak, öğrencilerin kişilik gelişimini desteklemek, sınıf içi ilişkileri genişletmeye
    çalışmak sınıf rehber öğretmenlerinden beklenen davranışlardır.
  252. Bireyselleştirilmiş eğitim programı hazırlamak, psikolojik danışmanın değil BEP geliştirme biriminin görevidir. Psikolojik danışman, özel gereksinimi
    olan öğrencinin akranlarıyla birlikteliğini sağlama, sınıfça kabulüne yardımcı olma noktasında bazı durumları yapar.
  253. Kapsamlı gelişimsel rehberlik programı; öğrencilerin ihtiyaç ve beklentileri, velilerin ve öğretmenlerin görüşleri, okul ihtiyaçları, okulun bulunduğu
    sosyo ekonomik kültürel özellikleri, okulun misyonu ve vizyonu gibi unsurlar dikkate alınır.
  254. Kişiliğin netleşmesi, kimlik edinme ortaöğretim kademesinde ön plana çıkan durumlardır. İlkokulda yoktur bu durum. İlkokul kademesine; meslekleri
    keşfetme, birlikte çalışma önemini kavrama, kişisel niteliklerin iş hayatındaki etkisini anlama, toplumsal gelişimin iş yaşamına etkisini fark etme gibi
    durumların anlatılması uygundur. Mesleki doyum ve kişilik özellikleri arası fark ilkokul kademesinde yoktur.
  255. Ginzberg ve arkadaşlarının gelişim kuramında meslek seçiminin bir süreç olduğu, daima bir uzlaşmayı içerdiği ve büyük ölçüde geriye dönülmez olduğu
    vurgulanmış olup meslek seçimi belirli bir zaman diliminde değil, gelişimsel anlayışa göre meslek tercihi gelişim sürecinin bir parçası olup olgunluğa
    erişildikten sonra yapılmaktadır.
  256. Otobiyografi yorumlanırken yazının serbest ya da planlı olduğu yorumlayıcı tarafından dikkate alınmaz. Otobiyografinin serbest ya da planlı olması,
    uygulayıcı tarafından belirlenmekte olup yorumlama esnasında önemli ipuçları arasında değerlendirilmez. Çünkü uygulayıcı otobiyografiyi
    yorumlarken otobiyografi türünden ziyade öğrencinin paylaşımlarına odaklanır. Genel izlenim, anlatımdaki özne ve tutum, üzerinde durulan veya
    durulmayan kişiler, yazının uzunluk ve kısalığı, paylaşımdaki çelişkiler vs. yorumlama esnasında gözetilir.
  257. Aktif öğrenme yaklaşımında, öğrenme düzeyi için ayrılacak zaman önceden belirlenmez, süreç esnasında ortaya çıkar. Çünkü aktif öğrenmede bireysel
    farklılıklar önemlidir.
  258. Buluş yoluyla öğretimde, öğretmen sunduğu örneklerle ilgili sorular sorarak öğrencilerin bu örnekleri açıklamasını sağlar. Bu sayede öğrencilerin ilkekavram-genellemelerin nasıl oluştuğunu kendilerinin anlamasını sağlar.
  259. Öğretim stratejisi, dersin kazanımlarına ulaşmak için izlenen yoldur. Yani o günkü ders ya da ders saatlerinin işleyişindeki genel çerçeveyi belirler.
    Öğretmen ve öğrencilerin derslerdeki rolünü belirler. Öğretim stratejisi ayrıca amacın gerçekleşmesine yönelik işlemlere karar verir. Yöntem-teknik ve
    araç-gereçlerin belirlenmesine yön verir.
  260. Sunuş yolu= öğretmen aktif, organize edici ve aktarıcıdır. Öğrenci alıcıdır.
  261. Buluş yolu= öğretmen rehber, öğrenci aktif roldedir.
  262. Sunu yolu stratejisi kullanılacaksa, anlatım yöntemi olarak soru-cevap tekniği ve kavram haritası kullanılmalıdır.
  263. Yansıtıcı düşünme; birey uygulama öncesi plan yapar. Yaptığı planı zamanında uygulamaya geçer. Uygulama ile ilgili dönütler alınır. Aldığı dönütler
    sayesinde uygulamayı nasıl geliştireceğine karar veriri ve bu kararlar doğrultusunda uygulamayı yeniden yapar.
  264. Kuluçka; yaratıcı düşünme evrelerindendir. Bilinçli düşünmeye ara verilen evre olarak bilinir. Bilinç üstü yerine bilinç dışına fırsat vermek amaçtır.
  265. Altı düşünce şapkası; yeşil şapka yaratıcı fikirler ileri sürme görevini içerir.
  266. Beyin fırtınasında temel amaç, kısa süre içinde öğrencilerin çok sayıda özgün fikir üretmesini sağlamaktır. Konuyla ilgili tüm fikirler tahtaya yazılır. Alay,
    kınama, eleştiri olmaz. Sonunda sınıfça değerlendirme yapılır. Sadece öğretmen değerlendirmesi değil.
  267. Konuşma halkası, olay-film-video-fotoğraf izletilir. Öğrenciler daire biçiminde hem birbirlerini hem de materyali görecek düzende oturtulurlar. Her tur
    her öğrenciye, empati geliştirici olay-film-video-fotoğraf hakkında sorular sorulur. Cevaplamak istemeyen öğrenci pas geçer cevaplamaz. Her tur
    sonunda öğretmen derleyici ve toplayıcı özet konuşması yapar.
  268. İstasyon tekniği; öğretmen kazanıma uygun sınıfı farklı etkinlik gruplarına ayırır. Gruplara gerekli malzemeleri yerleştirir. Amaç eş zamanlı çoklu
    öğrenme oluşturmaktır. Sınıf heterojen gruplara ayrılarak dönüşümlü bir şekilde tüm gruplarda çalışır öğrenciler. İşi başlatma-başlayan işe katkı
    sağlama-bir işi tamamlama.
  269. Görüş geliştirme; farklı fikirler üretilecek bir konu üzerinde çalışma yapılır. Öğretmen fikirleri derecelendirdiği panoları-kesinlikle katılmıyorumkatılmıyorum-katılıyorum-kesinlikle katılıyorum-kararsızım- sınıfın uygun yerlerine asar. Öğrenciler istediği fikrin-pano- önüne geçer. Fikir değiştirmek
    isteyen olursa farklı bir pano önüne geçebilir. Öğrenciler bulundukları fikrin önünde açıklama yaparlar neden seçtikleri için.
  270. Kavram haritası, konuyu genelden özele doğru basamaklandıran ve anlatılanların görsel hale gelmesini sağlayan bir materyaldir. Dersin giriş, işleniş
    aşaması ve özetlenmesinde etkilidir. Ön bilgiler ile geri bilgiler bir arada gösterilir. Kavram haritaları özellikle sunuş yoluyla öğretim stratejisi ve
    anlatım yönteminde kullanılır.
    16
  271. Öğretim durumları modelinde ders işleme adımları (gagne) 1. Dikkat çekme=öğretmenin konuyla ilgili ilginç bir soru sorması örnek bir olay anlatması,
    kısa bir film izletmesi, materyal getirmesi. 2. Hedeften haberdar etme= öğretmenin ulaşılacak kazanımı ve konunun önemini açıklamasıdır. 3. Ön
    bilgileri harekete geçirmek= öğretmenin, öğrencilerin ön bilgilerini harekete geçirecek sorular sorması, varsa ön bilgi eksikliklerini belirleyip
    tamamlamasıdır. 4. Uyarıcı materyal sunma= öğretmenin, öğretim materyali tanıtması ve yeni konuya geçiş için bu materyali kullanarak kısa bir
    gösteri yapmasıdır. 5. Öğrenmeye rehberlik etme= öğretmen, öğrencilerin sergilemesi gereken davranışlarla ilgili ipuçları sunması veya bu davranışı
    göstermesidir. 6. Performansı ortaya çıkarma= öğretmenin, öğrencilerin derse etkin katılımını sağlayacak sorular sorarak öğrencileri düşünmeye ve
    uygulama yapmaya sevk ermesidir. 7. Dönüt-düzeltme yapma= öğretmenin, öğrencilerin sergilediği performans hakkında onlara dönüt vermesi, varsa
    yanlışlarını ortadan kaldıracak düzeltme işlemleri yapmasıdır. 8. Değerlendirme= öğretmen ve öğrencilerin dersi birlikte değerlendirmeleridir. 9.
    Öğrenilenlerin kalıcılığını sağlama ve transfer etme= öğretmen özet yaparak performans veya proje görevleri vererek, ev ödevi vererek, öğrenilenlerin
    daha kalıcı olmasını ve başka bir alana transfer edilmesini sağlamasıdır.
  272. Kuantum öğrenme de temel amaç bireyi bütüncül şekilde geliştirmektir. Kişilik gelişimi- hızlı ve etkin okuma- güçlü hafıza- farklı yollarla not almasembolleştirme- etkili konuşma becerileri yer alır.
  273. Mantıksal zekâ, 8 çoklu zekâ alanından biridir. Neden-sonuç ilişkisi çıkarma, bilgi-olay-kavramların önemini anlama ve problem çözme becerileri vardır.
    Sayılarla ilgili işlemlerde iyilerdir.
  274. Tam öğrenmede öğretim hizmetinin niteliğini-pekiştirme, ipucu, dönüt düzeltme, etkin katılım- değişkenleri belirler.
  275. Proje tabanlı öğrenme; verilen süre- ürün ortaya çıkarma- rapor hazırlama yazma, rapor sunma aşamaları vardır.
  276. Bilişsel giriş davranışları, öğrencilerin sahip olduğu ön bilgiler, okuma hızı ve anlama becerisi ile ilgilidir. Tam öğrenmede öğretmen ünitenin başında
    bilişsel gelişim davranışlarına yönelik olarak giriş davranışları testi uygular. Ön öğrenme eksiklikleri tamamlanmadan yeni üniteye geçilmez.
  277. Zihin haritası; şematik bir görsel materyaldir. Özneldir ve yaratıcılığı geliştirir. Kavram yanılgılarının ortaya çıkarılmasını ve giderilmesini sağlar. Her
    öğrenci kendi zihin haritasını oluşturabileceği gibi öğretmen rehberliğinde yapılan bir soru-cevap etkinliği sayesinde zihin haritası tahtaya çıkarılabilir.
  278. Benzetim yazılımı özellikle yapılması güç, tehlikeli veya maliyetli uygulama ve deneylerin bilgisayar yazılımı üzerinden yapılması için kullanılır.
  279. Örtük boyut; resmi programda yer almayan, süreç esnasında şekillenen ve okuldan okula, öğretmenden öğretmene değişen, sosyal-yaratıcı-insani
    yaşantılardır. Bir okulun duvarında vatana hizmet etmiş kişilerin fotoğraf ve bilgileri asılı olması gibi.
  280. Bireysel araştırma basamaklarını kullanarak araştırma yapar. (Uygun yöntem- teknik problem çözme) İpek yolunun toplumlar arası siyasi, kültürel,
    ekonomik rolünü fark eder. (Uygun yöntem- teknik tartışma) Tıp alanındaki buluş ve gelişmelerle insan hayatı ve toplumsal dayanışma arasındaki
    ilişkiyi fark eder. (Uygun yöntem- teknik balık kılçığı, tartışma) Ülkemizin diğer ülkelerle olan ekonomik ilişkilerini kaynaklar ve ihtiyaçlar açısından
    değerlendirir. (Uygun yöntem- teknik eleştirel düşünme, görüş geliştirme, argüman oluşturma) Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gelecekteki yaşam
    üzerine etkilerine ilişkin yaratıcı fikirler ileri sürer. (Uygun yöntem- teknik altı düşünce şapkası, beyin fırtınası)
  281. Öğretmenlerin, sınıf yönetimi modelinde; İstenmeyen davranış ortaya çıkmadan engelleyecek tedbirler alması Önlemsel Modeldir. Öğrencilerin ilgi,
    ihtiyaç ve gelişim düzeylerinin dikkate alınması Gelişimsel Modeldir. Öğrencilerin oluşturduğu etkiler sonrasında öğretmenin uygun tepkiler vermesi
    Tepkisel Modeldir. Bu üç modelin birlikte uygulanması Bütüncül Modeldir.
  282. Psikolojik temel, hedeflerin ulaşılabilirliği ile ilgilidir. Öğrencilerin örnek davranışları görmelerini sağlamak için video-filmlerin hazırlanması öğrencilerin
    bu davranışlara ulaşabilmesini kolaylaştıracaktır.
  283. Konu tasarımı; * konu tasarımında bilgi elde etme önemlidir. * Konu tasarımda bilginin ayrıntılarına önem verilir. * Konu tasarımı dağınık bir yapıdadır.
    Bu yüzden konu tasarımında öğrenme parça parça gerçekleşir. * Konu tasarımında öğrenciler, öğretmene bağlılık duyar. * Konu tasarımda öğrenciler
    pasif ve dinleyicidir.
  284. Disiplin tasarım; * Disiplin tasarım kavramsallaştırma önemlidir. * Disiplin tasarımda bilginin kullanımına önem verilir. * Disiplin tasarım düzenli bir
    bütündür. Disiplin tasarımında kavramsal yapılar ve süreçler bütünlük gösterir. * Disiplin tasarımda öğrenciler kendi kendilerine o alanın bir bilim
    insanı gibi araştırarak, gözlem yaparak öğrenme becerisi kazanırlar. * Disiplin tasarımda öğrenciler bir araştırmacı gibi davranırlar.
  285. Sayma işlemlerinin tamamı doğrudan ölçmedir.
  286. Resim dersinde, görsel kompozisyona dair sürrealizm akımından gelen özellikleri sıralar, kazanımı; bilişsel bir kazanım olup, bilişsel özellikleri ölçmeye
    yönelik araçlarla ölçülür. Resim dersinde, görsel kompozisyonda çizgilere yer verir, kazanım; psikomotor beceriler olup performans ölçmeye yönelik
    araçlar ile ölçülür.
  287. Bloom ’un yenilenmiş bilişsel hedef taksonomisi = 1. Hatırlama; bilme-tanımlama-söyleme-eleştirme-olgu 2. Anlama; kavrama-açıklama-örnek vermeçevirme 3. Yapma; uygulama-problem çözme-işlem yapma-bilgiyi kullanma 4. Analiz; araştırma-tahlil etme-öğelere ayırma 5. Değerlendirme; yargıda
    bulunma-karar verme 6. Yaratma; sentez-oluşturma-yeni fikirler üretme. Öğrenciler demokrasi ve cumhuriyetin ne olduğunu örneklerle açıklar.
    (Kavrama ve anlama) Öğrenciler G-8 ülkelerindeki kişi başı milli geliri söyler. (Olgu ve hatırlama) Öğrenciler verilen problemleri, problem çözme
    adımları uygulayarak çözer. (İşlem ve yapma)
  288. Birlikte tablosu kapsam geçerliğini sağlamak amacıyla kullanılır. Cronbach alfa katsayısı ise iç tutarlık anlamında güvenirliği belirlemede kullanılır.
  289. Maddelerin kapsamı ve konu evrenini iyi örnekleyememesi, kapsam geçerliğinin düşük olduğunu gösterir. Bu da geçerliğin düşük olduğunu gösterir.
  290. Piramitsel içerik düzenlenmesinde, ilk yıllarda herkes ortak dersleri ya da konuları öğrenir. İlerleyen yıllarda ise herkes kendi alanına ait uzmanlık
    konularını ya da derslerini öğrenir. Uzmanlık alanı başta bellidir. Esneklik yoktur. Çekirdek içerik düzenlemesinde, ilk yıllarda herkes ortak dersleri ya
    da konuları öğrenir. İlerleyen yıllarda ise herkes kendi alanına ait uzmanlık konularını ya da derslerini öğrenir. Uzmanlık alanı başta belli değildir. Süreç
    esnasında öğrenci seçimiyle belirlenir.
  291. Yordama geçerliği, bir ölçmeden elde edilen sonuçlara bakılarak bir üst eğitim kurumuna yerleştirme hangi işte hangi meslekte başarılı olabileceğini
    tahmin etmektir. Bu bakımdan personel alımında kullanılan mesleki envanterin yordama geçerliğini işe alındıktan sonraki performansı belirler. Tahmin
    gücü yordama geçerliğidir.
  292. Deney performansına ilişkin davranışları -tamamen- -kısmen- -hiç- olmak üzere üç düzeyde puanlanmış ise derecelendirme ölçeği olur.
  293. Yanlış davranışa verilecek cezanın davranışın nesnel sonucuna göre şekillenmesi gerektiği Piaget ‘in ahlak gelişim kuramında yer alan dışa bağımlı
    ahlak döneminde gözlenen bir yargıdır.
  294. Eşleştirmeli testler hazırlanırken eşleştirilecek listeden birinin sayıca fazla olması gerekir. Şans başarısı önüne geçmek için.
  295. Saf çıkarcı evrende olan bireyler ahlak kurallarına kendi yararları ve çıkarları için uyarlar. Doğru davranış kazanç sağlayan davranıştır. Kendi çıkarları
    için kurallar esnetilebilir.
  296. Fallik dönem; psikoseksüel kişilik-Freud- kuramına göre birey cinsiyetine ilişkin farkındalığı bu dönemde kazanır. Bu dönem karşı cinse düşkünlük
    ortaya çıkar ve kendi cinsiyetine ilişkin davranışları kazanmaya başlar.
  297. Latent dönem; hemcinsinden olan ebeveyniyle yaşadığı çatışmalar çözülür ve hemcinsiyle özdeşleşmeye başlar. * Toplumsal cinsiyet rollerinin
    edinilmeye başladığı dönem fallik dönemdir. Ama bu özelliklerin daha fazla geliştirildiği dönem Latent dönemdir. * Oral ve anal dönemde toplumsal
    cinsiyet rolleri yoktur! Cinsel bilgileri kullanma eğilimi ortaya çıkar.
  298. Ergenlik dönemi; edindiği toplumsal cinsiyet rolleri ile cinsel bilgileri kullanma eğilimi ortaya çıkar.
  299. Erikson un psiko-sosyal kişilik kuramına göre 2,5 yaşındaki bir çocuk özerkliğe karşı kuşku ve utanç dönemindedir. Bu dönemde eylemlerine izin verilen
    birey bağımsız davranma gücüne yani özerkliği kazanırken, aşırı ilgili koruyucu anne baba tarafından kısıtlanan çocuklarda kuşku ve utanç gelişir. *
    Temel güven duygusu 0-1.5 yaş * Suçluluk duygusu 3-6 yaş * Aşağılık duygusu 7-11 yaş * Kimlik karmaşası ergenlik dönemi
  300. Kapsamlı gelişimsel rehberlik programında sırasıyla izlenilecek yol= 1. Öğrenci ihtiyaçlarını belirleme. 2. Amaç ve hedefler belirleme. 3. Amaçlara
    ulaşmayı sağlayacak yöntemleri belirleme. 4. Yürütmeye ilişkin kararları verme. 5. Uygulama ve değerlendirme ölçütlerini geliştirme.
  301. Psikolojik danışmanın okul hakkında yeni gelen öğrenciye bilgi vermesi oryantasyon, ilgi ve yetenek testleri uygulaması bireyi tanıma, niteliklerine
    uygun meslekleri araştırma konusunda desteklenmesi bilgi toplama ve yayma, uyum konusunda yaşadığı sıkıntılara yönelik bireysel görüşmeler
    yapması psikolojik danışma hizmeti, yapılan çalışmaların takip edilmesi ve değerlendirilmesi izleme ve değerlendirme hizmetine girer.
  302. Kişilik bilinci kazanma ilkokul çağında yoktur! Ortaöğretim çağında başlar.
  303. Parson ’un özellik-faktör kuramı; bireyin tanınması, mesleklerin özelliklerinin belirlenmesi, bireyin özellikleri ile mesleklerin niteliklerinin eşleştirilmesi
    yoluyla bireyin yönlendirilmesi uygulamaları temel varsayımlardır.
  304. Sosyometri-Sosyogram karşılıklı çeken; gruptan kopan ve aralarında karşılıklılık bulunan iki öğrenci olarak tanımlanır. Klik; gruptan kopan ve aralarında
    bağlantı olan en az üç kişiden oluşan küçük gruptur.
  305. Hümanist kurama göre bireyin kendisi ile ilgili yargıları onun benliğini oluşturur. İdeal benlik ise, bireyin olmak istediği yeri, kavuşmak istediği benliği
    anlatır. Moratoryum, bireyin kimlik kazanma sürecini ertelemesidir. Mizaç, kimliğin çoğunlukla doğuştan getirilen, belirli davranış türlerine karşı
    eğilimleri içeren ve çoğunlukla heyecansal olan niteliklerdir. Başarısız kimlik, bireyin ben kimim, ne olacağım ve neye yöneleceğim sorularını yanıtlayıp
    bir kimlik edinmesidir. Ters kimlik, ergenin kimlik edinme sürecinde aldığı olumsuz tepkiler nedeniyle anne baba ya da yakın çevrenin onaylamayacağı
    kişilik özellikleri edinmesidir.
  306. Gerçek benlik ile ideal benlik tutarsızlığı; kişinin göstermeye çalıştığı özellik ve niteliklerinin gerçekte var olan özellik ve nitelikleri ile örtüşmemesidir.
  307. Psikolingustik kuram-Chomsky- göre insanlar doğuştan dili anlama ve konuşma becerisine sahiptirler. 18-24 ay iki ta da üç sözcük kullanırlar. 2
    yaşından itibaren kurallı cümleler kurarlar, çevredeki dilin özelliklerini edinip kullanırlar.
  308. Kolb’a göre soyut kavramsallaştırma öğrenme stiline sahip olan bireyler düşünme, okuma ve dinleme yoluyla öğrenmeyi tercih ederler. Akıl yürütme,
    neden-sonuç ilişkisi kurma ve bilgiyi etraflıca düşünüp akıl süzgecinden geçirme eğilimindedirler. Ayrıca bilimsel çalışmalar yapmayı tercih ederler ve
    kendilerine ait farkındalıkları yüksektir.
  309. Thorndik’ in etki yasasına göre, organizmanın bir problem durumunda verdiği tepkilerden doyurucu sonuç yaratan tepkiler güçlenmekte ve ileride bu
    tepkiler yeniden gerçekleşme olasılığı artmaktadır. Amaca ulaşmayan, hoşlanılmayan tepkilerin gerçekleşme olasılığı azalmaktadır. Etki yasası Skinner
    edimsel koşullanma kuramında Thorndik etki yasasından yola çıkarak gelişmiştir. Sonucu hoş olan davranışların tekrarı artar. Sonucu hoş olmayan
    davranışların tekrar sonucu azalır.
  310. Ortanca, veriler büyüklük sırasına konulduğunda verilerin ortasında yer alan değerdir.
  311. Mod, bir veri kümesinde en çok tekrar eden, tekrarlanan ölçme sonucuna denir.
  312. Rehberlik, birincil amacı; bireyin kendini tanıması, nihai amacı; bireyin kendini gerçekleştirmesi
  313. Panel; bir konunun farklı boyutlarını tartışmak üzere bir araya gelen küçük uzman grubudur. Aralarında samimi bir havada tartışırlar. Dinleyiciler
    panelin sonunda soru sorabilirler.
  314. Münazara; aynı konunun iki zıt noktasının tez-antitez, lehte ya da aleyhte farklı iki grup tarafından jüriyi etkileme çabasıyla tartışılmasıdır.
  315. Eşik yöntemi (alıştırma); olumsuz tepkiye neden olan uyarıcının ortama azar azar sunularak, uzun süreçte olumsuz tepkinin ortadan kaldırılmasıdır.
  316. Sunuş yoluyla öğretim; Ausubel tarafından ortaya konulmuştur. Genelden özele bilgi aktarılır. Bilgilerin tümünü öğretmen verir. Aşamalılık ilkesi ile
    dersin aktarımı sağlanır. Kavram ve genellemelerin öğretildiği bir öğretim yoludur.
  317. İnformal eğitim; doğal ortamda kendiliğinden gerçekleşir. Planlı ve programlı değildir. Öğrenciler profesyonel değildir. Olumlu ve olumsuz yönden
    gerçekleşebilir. Yer, mekân ve eğitimin gerçekleşeceği ortam önceden belli değildir.
  318. Formal eğitim; planlı ve programlıdır. Varılmak istenen hedefler önceden bellidir. Profesyonel kişiler tarafından gerçekleştirilir. Olumlu davranışlar
    kazandırmak esastır. Belli bir mekân ve ortam gereklidir. Profesyonel araç ve gereçler kullanılır.
  319. Korunum ilkesi; herhangi bir nesnenin biçim ya da konumu değiştiği halde miktarında değişiklik olmayacağını bilmesidir. Çocuğun bu ilkeyi
    kavrayabilmesi için özdeşlik, ödünleme ve dönüşüm öğelerini bilmesi gerekir.
  320. Odaklanma; nesne olay veya kişilerin tek bir boyutuna dikkat etmektir. Soyut işlemler döneminde ortadan kalkar.
  321. Benmerkezcilik; çocukların her şeyli kendileri arasında değerlendirme eğilimidir. Çocuğun, kendi gördüğünü ve düşündüğünü herkesin gördüğü ve
    düşündüğünü zannetmesidir. Benmerkezci Dil; Çocukların başkalarının bakış açısını göze almaksızın kendi duygu ve düşüncelerini referans alarak
    konuşmalarıdır.
  322. Odaklanma; örneğin, Çocuğun önüne aynı sayıda üç topun ilk sırasını sık ikinci sırayı da seyrek yerleştirdiğimizde, çocuk sadece genişliğe yönelir ve alt
    sıranın daha çok olduğunu söyler. Odaktan uzaklaşamama bireysel bir yetersizliktir.
  323. Uyma-Akomodasyon; zihinde ver olan şemaların kapsam ve nitelik bakımından değiştirilmesi veya yeni şemalar oluşturulmasıdır.
  324. Eksik kurallaştırma; bir durumda geçerli olan bir gramer kuralının benzer durumlarda da aynı şekilde olacağının bilinmemesidir.
  325. Aşırı kurallaştırma; çocukların öğrendikleri gramer kurallarını ilgili olan ya da olmayan bütün durumlarda kullanmalarıdır.
  326. Hipotetik düşünme; sorunun görünen boyutlarının ötesine geçip çözüme ilişkin olası yollar belirlemek ve bunları test edebilmektir. Bu bilişsel beceri
    olasılıklara dayalı düşünebilmeyi ifade eder. Test edilmeye muhtaç fikirler üzerinden fikir geliştirmeyi sağlar.
  327. Hazırbulunuşluk; organizmanın, herhangi bir organının görevini yapabilecek düzeye erişmesinin yanında o iş için gerekli ilgi, istek ve ön bilgiye de sahip
    olmasıdır.
  328. Eleştirel düşünme; bilgiyi olduğu gibi kabul ermeden birtakım ölçütlere göre değerlendirme ve karar vermedir. Temelini, bilgilerin doğruluğunu
    belirleme, olgular ve düşünceler arasındaki ilişkileri kavrama, beklenmeyen durumlara açık olama ve mantıklı sonuçlara ulaşma oluşturmaktadır.
    18
  329. Kavramsal değişim metinleri; kavram yanılgılarının giderilmesinde kullanılır. Doğruluğu ya da yanlışlığı ispat edilecek bilgileri örneklerle açıklar.
    Öğrenciler bilgilerin yetersizliğini gidermede çalışan unsurları karşılaştırırlar. Öğrencilere kendi bilgileri ile bilimin savunduğu bilgiyi karşılaştırma
    imkânı verir.
  330. Örgütleme; zihindeki düşünce ya da bilgi parçalarının her birinden bağımsız halde bırakılmayarak bütünleştirilmesidir.
  331. Çevre; organizmanın ilişki kurduğu varlıkların tümüdür. Doğum öncesinden başlayarak insan gelişiminin seyrini etkiler.
  332. Kalıtım; yaşamsal ve ruhsal özelliklerin organizmada ortaya çıkmasıdır. Döllenme sırasında annenin ve babanın özelliklerinin organizmaya geçmesidir.
  333. Kritik dönem; belli becerilerin kazanılması gereken zaman aralıklarıdır. Bu beceriler ilgili zaman aralığında kazanılmazsa daha sonra ya kazanılmaz ya
    da kazanılması çok zor olur. Bu zaman aralıklarında organizma, çevresel faktörlerin etkisine çok açıktır.
  334. Yansıtıcı düşünme; herhangi bir deneyimin hatırlandığı, üzerinde düşünüldüğü ve genellikle belli bir amaç göz önüne alınarak değerlendirildiği süreçtir.
    Bireyler çalışma aşamalarını ve bir durum karşısında nasıl hareket edeceklerini pratik uygulamadaki deneyimleri üzerinden geliştirirler. Problem çözme
    sürecinde daha önceki yaşantılarda elde edilen bilgilerin kullanılmasını sağlar.
  335. Metabilişsel düşünme; düşünme üzerine düşünmedir. Öğrencilerin kendi düşünme yolları, biçimleri ve sonuçları hakkında düşünmelerini içerir. Bu
    beceriye sahip bireyler öğrenme sürecinde kavramları hangi yollarla daha etkili olarak öğreneceklerini belirleyebilirler.
  336. Dolaylı pekiştirmenin, dolaylı güdülenmeden temel farkı; gözleyenin davranışın pekiştirildiğini görmesidir.
  337. Kuantum öğrenme; öğrencilerin öğrenmeyi öğrenmesi, enerjisini ortaya çıkarması ve kendini gerçekleştirmesi bu öğrenmenin temelidir. Uygulaması
    genellikle kişisel gelişim seminerleri ve kamplar yoluyla olmaktadır. Süper kamp programlarında etkili öğrenme yöntemleri kullanılarak öğrencilere
    etkili akademik, sosyal beceriler ve günlük yaşam becerileri kazandırır. Öğrenmeyi öğrenmenin önemli olduğu sayıltısına dayanır ve bu becerinin
    kazandırılması gerektiğini savunur.
  338. Vee diyagramı; bir kavram haritası gibi kullanılabileceği gibi öğrenme-öğretme sürecindeki kritik soruların derinlemesine cevaplanması amacıyla da
    kullanılır. Vee diyagramları anlamlı öğrenmeyi destekler.
  339. İşbirliğine dayalı öğrenme; öğrenciler kişisel olarak kendi öğrenmelerini ve birbirlerinin öğrenmelerini arttırmaya yönelik ortak bir hedef
    doğrultusunda birlikte çalışırlar. Grubun her bir üyesinin başarısı, grup üyelerinin tümünün başarısını etkiler. Sosyal becerileri geliştirir. Liderlik
    paylaşılır. Öğretmen süreci gözler ve yönlendirir.
  340. Yapılandırmacılık; Piaget in zihinsel gelişim kuramı üzerine kurulmuştur. Öğrenciye deneyim kazandırılması ve onun bu deneyimler üzerinde
    düşündürülmesine dayanır. Birincil kaynaklardan yararlanılmasını önemser. Bilginin nesnel değil öznel olması gerektiğini savunur ve bu görüşü
    deneyimlerin önemli olması ile ilişkilendirir. Süreç değerlendirilmesi yapılır.
  341. Bastırma; uygun görülmeyen istek, duygu, düşünce ve anlıların bilinçten uzaklaştırılmasıdır. Bu süreç tamamen bilinç dışıdır.
  342. Dağınık kimlik; olumsuz kimlik statülerinden biridir. Bu kimlik statüsüne sahip kişiler herhangi bir arayış girişiminde bulunmazlar. Bu kişiler etkileşimin
    ve yönlendirmenin çok az olduğu ailelerde yetişirler.
  343. Moratoryum-ertelenmiş-kimlik; kimlik arayışı vardır. Ancak karar verme süreci çeşitli nedenlerle ertelenir. Olumlu bir kimlik yapısı olarak kabul edilir.
  344. Önlemsel sınıf yönetimi modeli; sınıf yönetimi sırasında öğrencilerin başına gelebilecek, öğrencilerin yapabilecekleri ile atacakları adımları önceden
    hesaplayarak önlem alınmasıdır.
  345. Telegrafik konuşma; iki farklı sözcüğün birleştirildiği gramer yapılarına uymayan, aralarında bağlaç kullanmadan iki kelimenin peş peşe söylendiği
    dönemdir.
  346. Altı şapkalı düşünme; insanların farklı yönleri görmesini, çok yönlü düşünmesini, analiz etmesini ve bunların sonucunda karar vermesini sağlar. Bir
    noktaya farklı açılardan bakmaya olanak sağladığı için bir noktaya takılıp kalmayı engeller. Lateral düşünme becerisini geliştirir. Beyaz şapka (boş
    sayfa) =tarafsız şapkadır. Kırmızı şapka(ateş)=duygusal şapkadır. Sarı şapka(güneş)=iyimser şapkadır. Siyah şapka (yargıç cübbesi) =kötümser şapkadır.
    Yeşil şapka(bitki)=yenilikçi şapkadır. Mavi şapka(gökyüzü)=serinkanlı şapkadır.
  347. Beyin fırtınası; bireylerin yaratıcı düşüncelerini harekete geçirerek çok sayıda fikrin bir grup insandan kısa sürede toplanması ile gerçekleşir. Fikirlerin
    söylendiği sırada eleştirme, değerlendirme ve yönlendirme yapılamaz. Problem çözme yolu olduğu için öğrencilere sorun çözme becerileri kazandırır.
  348. Proje öğretim yöntemi; araştırma yoluyla öğretimde kullanılır ve üst düzey davranışların kazandırılmasında etkilidir. Sınıf içinde ve dışında yürütülür.
    Disiplinler arası çalışmalarda kullanılır. Süreç sonunda ürünlerin oluşturulması önemsenir.
  349. Problem çözme; kuramsal bilginin uygulanmasını sağlar. Araştırma yoluyla ve buluş yoluyla öğretim yaklaşımlarında kullanılır. Bilişsel alanın uygulama,
    analiz, sentez ve değerlendirme basamağındaki davranışların kazandırılmasında etkilidir. Bilimsel yöntemi kullanmayı öğretir ve bilimsel tutum
    kazandırır.
  350. Gösteri; öğrencilerin bir işin yapılmasını ya da sürecin oluşumunu gerçek durumu ile görmelerini ve sözlü olarakta duymalarını sağlar. Anlatım
    yönteminin daha etkili bir öğretim gerçekleştirmek için görsel materyaller kullanılarak gerçekleştirilmesidir. Öğretmen merkezlidir.
  351. Görüş geliştirme; eleştirel düşünmeyi, başkalarının görüşlerine saygı duymayı, yeni fikirlere açık olmayı ve kendi görüşlerini geliştirebilmeyi öğretmek
    amacıyla kullanılır. Zıt kutuplar, farklı düşünce ve çelişki içeren konularda öğrencilerin farklı görüşlerinin ortaya konulması en önemli noktadır.
    Görüşlerin gerekçeleriyle açıklanmasını öğretir.
  352. Evrensel ahlak kurallarına uyma eğitimi; temel güdü insan hakları, demokrasi, eşitlik ve adalet gibi değerlere uygun davranmaktır. Kohlberg e göre
    Peygamberler bu evrede yer alırlar.
  353. Kanun-düzen eğilimi; temel güdü toplumsal düzeni korumaktır. Aşırı kuralcılık ön plandadır. Her şey kurallarına uygun olmalıdır.
  354. Nesne devamlılığı; çocuğun görüş alanının dışındaki bir nesnenin var olduğunu bilmesidir. Bir çocuk saklanan bir nesneyi arıyorsa bu özelliği
    kazanmıştır. Çocuğun belleğini kullanmaya başladığını gösterir.
  355. Olgunlaşma, organizmanın temelindeki potansiyel güçlerin görev yapabilecek düzeye gelmesidir. Organların kendinden beklenen görevleri yerine
    getirmesi için geçirdiği değişimdir. Çevresel koşullardan bağımsızdır.
  356. Benmerkezci Dil, çocukların başkalarının bakış açısını göze almaksızın kendi duygu ve düşüncelerini referans alarak konuşmalarıdır.
  357. Monolog, çocukların karşılarında biri olmadığı halde kendi kendilerine gerçekleştirdiği konuşmalardır.
  358. Androjenik Kimlik, yetişkin bir kadının ya da erkeğin, sosyal rolünü edinme ve gerektiğinde her iki rolün görevlerini yerine getirmedir.
  359. Özelden Özele Akıl Yürütme, çocukların olayları yalnızca geçirdiği yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünmeleridir. Temelinde odaklanma vardır. Her
    sabah kahvaltıda zeytin yiyen bir çocuğun, zeytin yemediği bir sabah kahvaltı yapmadığını düşünmesi bu öğrenmedir.
  360. Premack ilkesinde bireyin hoşlanmadığı bir davranışı yapması için, hoşlandığı davranış pekiştireç olarak kullanılır.
  361. Bebeklerin doğumla birlikte duyu organlarının tamamı aktiftir. Yeni doğan bebeğin en gelişmiş duyuları dokunma ve işitmedir.
  362. Metafor-Analoji- bilinmeyen yabancılık çekilen bir olgunun, bilinen benzer bir olguyla açıklanmasıdır. Beyinin görevlerini anlatırken, Türkiye haritası
    üzerinde Ankara’yı beynin yerine koyarak anlatmak.
  363. Piaget’ e göre Şema, bireyin çevresinde bulunan nesne, olay ve olguları tanımak için zihninde oluşturduğu algı çerçevesidir. Piaget, Şemayı, anlama ve
    anlamlandırmaları “Bilişsel Dünyanın Yapı Taşları” olarak nitelemiştir.
  364. Yaşam Alanı, kişinin düşünce ve davranışlarını bütün yaşamı boyunca etkileyen faktördür. Aile, çevre, okul.
  365. Bir cisim kaç parçaya bölünürse bölünsün, aynı miktarda olduğunu bilme, Korunum İlkesidir.
  366. Örgütleme, eklemlemeyi kapsayan daha geniş bir kavramdır. Örgütleme şema hazırlamak demektir. Yani öğrenilen bilgiyi yapılandırır. Eklemleme ise
    yeni bilgilerin anlamlandırılmasıdır. Yani uzun süreli bellekte şema içerisine yerleştirmektir.
  367. Tersine Çevirme, Fatma, “Ayşe’nin kardeşi kim “diye sorulduğunda, Ahmet diye cevap verir. “Ahmet’in kardeşi var mı “diye sorulduğunda ise “Hayır,
    yok” diye cevap verir. Dolayısıyla Tersine Çevirememe sorunu vardır.
  368. Ortam Değiştirme, adından da anlaşıldığı gibi içinde bulunan ortamda çeşitli değişiklikler yapmaktır.
  369. Ara Verme-Time Out- kişiyi belirli bir süre ortamdan uzaklaştırmaktır. Yaramazlık yapan çocuğu, diğer odaya göndermek. Bunun amacı cezalandırmak
    olmamalı, çocuğun konu hakkında düşünmesi ve yalnız kalması olmalıdır.
  370. İlkokul yıllarında çocukların daha çok kendi cinslerinden olan arkadaşlarıyla yakın ilişkiler kurması, Cinsiyet Rollerinin kazanılması süreci ile alakalıdır.
  371. Piaget’ e göre küçükken sınırlı deneyimler yaşayan kişi -yaşantı eksikliği- bunun sonucunda, Kalıp Yargılar oluşturabilir.
  372. Bireye, öğrenme sürecinde verilen desteğin süreç ilerledikçe aşama aşama azaltılması ve her aşamada dönüt verilmesi Yapı İskelesidir.
  373. Nesne sürekliliğini kazanmanın temelinde olgunlaşma yatar. Nesne sürekliliği sağlıklı her çocukta belirli aylar içinde, doğal yaşam içinde kazanılır.
  374. Duyusal Uyumda, beş duyu organımızla ilgili bir durum söz konusudur. Bir süre sonra hastanedeki kokunun alınmaması.
  375. Erikson Psiko-Sosyal Gelişim Kuramına Göre Gelişim Evreleri; Temel güvene karşı güvensizlik (0-1 Yaş), Özerkliğe karşı kuşku ve utanç (1-3 Yaş),
    Girişimciliğe karşı suçluluk (3-6 Yaş), Başarıya karşı aşağılık duygusu (7-11 Yaş), Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası (11-17 Yaş), Yakınlığa karşı
    yalnızlık (17-30 Yaş), Üretkenliğe karşı durgunluk (30-60 Yaş), Benlik bütünlüğüne karşı uyumsuzluk (60+ Yaş)
  376. Havinghurst Gelişim Dönemleri; Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş) Anahtar Kelime: Dünyaya uyum. İlk Çocukluk Dönemi (2-6 Yaş) Anahtar Kelime: Kendini
    tanıma. Son Çocukluk Dönemi (6-12 Yaş) Anahtar Kelime: Sosyalleşme. Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş) Anahtar Kelime: Kimlik kazanma. Genç Yetişkinlik
    Dönemi (18-35 Yaş). Orta Yetişkinlik Dönemi (35-60 Yaş). Yaşlılık Dönemi (60+ Yaş).
  377. En ilkel savunma mekanizması İnkardır. En olumlu savunma mekanizması Yüceltmedir.
  378. Çocuklar doğuştan utanma duygusu ile doğmazlar. Utanma, duyuşsal bir öğrenmedir. Klasik koşullanma ile öğrenilir ve koşullu tepkidir.
  379. Telafi -Ödünleme- savunma mekanizması bireylerde iki biçimde gözlenir. Birincisi, eksik ve başarısız olduğumuz bir alandaki eksikliği başka bir alanda
    aşırı çalışma ile gidermeye çalışma. İkincisi, başarısız göründüğümüz bir alandaki zayıflığımızı, yine aynı alanda aşırı çaba ile gidermeye çalışmamız.
  380. Oryantasyon; Yeni bir okula başlayan öğrenciye verilmesi gereken hizmettir.
  381. Workshop; küçük öğrenci gruplarında gerçekleştirilir. Katılımcıların ele alınan konuyu en az kavrama basamağında biliyor olması gerekir. Öğrencilere
    sanal bir durumda uygulama becerisi kazandırır. Kuram ile uygulama arasında bağ kurma fırsatı sunar.
  382. Araştırma-inceleme yoluyla öğretim; Dawey tarafından ortaya konulmuştur. Bilimsel süreç becerilerinin kullanılmasını gerektirir. Öğrenciyi etkin,
    öğretmeni rehber kılar. Veriler genellikle sınıf dışındaki farklı kaynaklardan elde edilir. Üst düzey düşünme becerilerini kazandırır ve bunları uygulama
    olanağı tanır.
  383. Buluş yoluyla öğretim; ön bilgileri öğretmen verir. Bruner tarafından ortaya konulmuştur. Öğrencilerin kavrama ve genellemelere kendilerinin
    ulaşmasını sağlar. Problem çözmenin aşamaları ve tüme varım yolu izlenir. Üst düzey düşünme becerilerini geliştirir.
  384. Gösterip yaptırma; bir konuya ilişkin bilgilerin beceriye dönüştürülmesi için gerekli uygulamaların yapılması aşamasında kullanılır. Daha çok
    psikomotor becerilerin ve uygulama düzeyindeki davranışların kazandırılmasında etkilidir. Yaparak ve yaşayarak öğrenme temelli olduğu için kalıcı
    öğrenmeler gerçekleştirilir.
  385. Örnek olay; gerçek hayatta karşılaşılmış ya da karşılaşılması muhtemel sorun niteliğindeki durumlara öğrencilerin katılımı ile çözüm yollarının aranması
    ile gerçekleştirilir. Öğrencilere bir sorunu çözmeyi, analiz edip sonuca ulaşmayı öğretir. Görerek, işiterek ve söyleyerek öğrenmeye olanak tanır.
    Öğrencilerin öğrendiklerini kullanabilmesini sağlar. Kalabalık sınıflarda etkili olarak kullanılamaz.
  386. Tahmin-gözlem-açıklama; kavram haritalarının ortaya çıkarılmasında etkilidir. Üç aşamadan oluşur. Öğrenciler bir derste yapılacak olan gösterimle,
    sunumla veya deneysel etkinlikle ve bunun nedenleri ile ilgili görüş bildirir. İkinci aşama ile öğrencinin ilk aşamadaki görüşleri arasında bir farklılık
    varsa ilk bilgi yeniden yapılandırılır. Öğrencinin bilişsel süreçlerini aktif olarak işe koymasına imkân verir. Öğrencilere yordama becerisi kazandırır.
  387. Kavram haritaları; ilgili kavramların genelden özele doğru, aralarındaki ilişkiye göre şema şeklinde yansıtıldığı görsellerdir. Kavramlar arası ilişkiler
    nesneldir ve ilkelere dayanır. Görsel sunum sağladığı için kavramları somutlaştırır. İlgili olduğu konunun içeriğini bütünleştirir. Yaratıcılığı geliştirme,
    uzun metinleri özetleme, öğrenme sürecini düzenleme ve değerlendirme aracı olarak kullanılır.
  388. Kavramsal karikatür; öğrencilerin işlenen konuya ilişkin kavram yanılgılarını belirlemede ve gidermede kullanılır. Tartışma ortamı oluşturarak
    öğrencilerin konuya odaklanmalarını sağlar. Kavramların görsel bir araçla sorgulanmasına olanak sağlar. Olay ve karakterlere özgü düşünceler çizgiler
    yardımıyla aktarılır.
  389. Köşeleme; alternatif çözümleri olan bir soruna aynı alternatif çözümle çare bulunacağını dile getiren öğrencilerin aynı masada bir arada çalışarak kendi
    görüşlerini savunmasını öğretir. Görüş geliştirmeden farklı olarak öğrenciler görüşlerini değiştirmezler. Öğrencilere bir sorunun çözümü için veri
    toplama, topladıkların verileri çözümleme ve çözüm önerileri geliştirme, aynı zamanda bu önerilerini savunma fırsatı verir.
  390. Konuşma halkası; bir olay konu, durum ya da öyküdeki bir kişinin yerine öğrencilerden gönüllü olanların kendilerini koyarak düşüncelerini söylemesi
    gereken durumda kullanılır. Sınıf içinde güven ve saygı atmosferi oluşturmak, öğrencilerde iletişim becerisini geliştirmek, empati-kendini ifade etmefarklı görüşlere saygı gösterme-duygular ile düşünceleri ayırt etme becerilerini kazandırmak amacıyla uygulanan tekniktir.
  391. İstasyon; öğrenciler belirli süreler ile sınıfta oluşturulmuş masalarda çalışırlar. Amaç bir önceki grubun yarım bıraktığı çalışmayı devam ettirmektir ve
    üzerine bir şeyler eklemektir. Öykü, şiir, olay yazma ile afiş ve slogan hazırlama becerilerini geliştirir. Öğrencilere birlikte çalışma olanağı tanır.
    Öğrencilerde ilgi ve güdülenmeyi arttırır.
  392. Eğitsel oyun; bilginin pekiştirilmesi ve daha rahat bir ortamda tekrarını sağlamak amacıyla kullanılır. Öğretmenin ortamı değiştirmesi ve neşeli hale
    getirmesi esastır. Öğretmen öğrencilere danışma hizmeti verir ve gerekirse hakem olur. Sınıf içi çalışmaları monotonluktan kurtarır. Konuları ilgili ve
    çekici duruma getirir.
    20
  393. Rol yapma; öğrencilere bir senaryo verilir ya da problem taslak halinde sunulur. Sınıf önünde oyunun oynanması sağlanır. İletişim, empati, hoşgörü
    gibi duyguların gelişmesi sağlanır. Öğrencilerin farklı durumlarda olası çözümleri görmesini sağlar. Öğrencilerin sosyal yaşamdaki rollerini
    kavramalarına, görüşlerini ve duygularını anlamalarına yardımcı olur.
  394. Programlı öğretim; konular ünitelere ayrılır. Ön koşul öğrenmeler dikkate alınarak belli bir sıra içinde işlenir. Küçük adımlar, etkin katılım, başarı,
    anında düzeltme, bireysel hız ilkelerine dayanır. Hızlı öğrenen öğrenciler diğer öğrencileri beklemez.
  395. Tam öğrenme; uygun koşullar sağlandığında bilgilerin tamamı okulda ve öğrencilerin tamamı tarafından öğrenilebilir. Konuların küçük birimlere
    ayrılarak aşamalı öğretimi söz konusudur. Öğrencilerin giriş davranışlarının ve özelliklerinin belirlenmesi önemlidir. Hızlı öğrenen öğrencilerin vaktini
    alarak onların yavaşlamasına sebep olabilir. Eksik bilgilerin giderilmesinde ek öğretim hizmetinden yararlanılır.
  396. Bilgisayar destekli öğretim; bireysel farklar ve bireysel hıza uygundur. Öğrencilerin sürekli aktif olmasını sağlar. Görsel ve işitsel unsurlar etkin şekilde
    kullanılır. Öğrenci performansının izlenmesi ve değerlendirilmesi kolaydır. Öğrenci istediği konuya istediği zaman dönebilir, alıştırma yapabilir ve
    tekrar edebilir. Gerçek hayatta gerçekleştirilmesi imkânsız olan deneyleri ve etkinlikleri uygulama olanağı sağlar.
  397. Anlamlı öğrenme; yeni bilgi daha önce öğrenilen bilgiler ile ilişkilendirilerek ve eski bilgi sistemi içerisine yerleştirilerek öğrenilir. Sunuş yoluyla öğretim
    önemlidir. İçerik basitten karmaşığa anlayışına uygun olarak aşamalı, sıralı ve ardışık düzenlenir. Tümdengelimse düşünme yolunun önemini vurgular.
    Öğrenci ile öğretmen arasında sözlü etkileşimi gerektirir.
  398. Saf çıkarcı eğilim; temel güdü kişisel gereksinimlerin karşılanmasıdır. Gereksinimler karşılanırken taviz verilebilir.
  399. İç tutarlılık katsayısı hesabı yapabilmek için K20-K21-Cronbach-testi yarılama (eşdeğer yarılar) kullanılmalıdır
  400. Kapsam geçerliliği; ölçmek istenen kapsamın tam olarak yansıtılıp yansıtılmadığını inceler. Kazanılmak istenen davranışın tümünün ölçülmesi gerekir
  401. Yordama geçerliliği; gelecekteki başarıyı bugünkü ölçütle karşılaştırarak tahmin etme sürecidir
  402. Tamamlayıcı değerlendirme yaklaşımında puanlama güvenirliğini artırmak için kontrol listesi, rubrik ve derecelendirme ölçeği kullanılabilir
  403. Ölçek geliştirme sürecinde aynı gruba iki hafta arayla ölçeğin uygulanması güvenirlik hesaplama yönteminin test tekrar test yöntemi olduğunu gösterir
  404. Nicel değişken sayılarla ifade edilen özelliktir. Nitel değişken sıfatlarla veya sembollerle ifade edilen özelliktir
  405. Sistematik hatalar ölçme geçerliğini etkiler ama güvenilirliği etkilemez
  406. Güvenilirlik; duyarlılık, kararlılık, tesadüfi hatalardan arınıklık, iç tutarlılığı kapsar. Güçlük hem güvenilirlik hem de geçerlilikle ilişkilidir. Geçerlik ise tüm
    sayılan kavramların oluşturduğu ana başlıktır
  407. Yazılı yoklamalar analiz sentez ve değerlendirme gibi üst düzey bilişsel kazanımların ölçülmesi için uygundur
  408. Standart hata kavramı sadece tesadüfi hatalarla ilgilidir. Çünkü standart hata= standart sapma*kök içinde [1-güvenirlik katsayısı]
    güvenirlik katsayısını sadece tesadüfi hatalar etkiler
  409. Paralel yarılar yöntemi KR20 yöntemi, Cronbach Alpha yöntemi bir testin bir gruba bir kez uygulanmasıyla elde edilen sonuçları kullanır
  410. Testlerde kullanılan düzeltme formülünün ana işlevi şans başarısı olasılığını azaltmaktır. Bu sayede güvenirliği sağlamaktır
  411. İç tutarlılık homojen testlerde yüksektir buna bağlı olarak güvenirlikte homojen testlerde yüksek, heterojen testlerde daha zayıftır
  412. Yazılı yoklamanın en önemli amacı sentez ve değerlendirme gibi üst düzey düşünme becerilerini geliştirmektir
  413. Kararlılık katsayısını düşüren unsurlar; ölçülen kişiden hata karışması, ölçmecinin hatası, sistematik hata
  414. Yapılan bir sınavda tüm öğrenciler birbirine yakın puanlar almışsa grup homojen; grup homojense, öğrenciler arasındaki değişkenlik az, puanların
    standart sapması küçüktür
  415. Yapılan bir sınavda öğrenciler birbirlerine uzak puanlar almışsa grup heterojen; grup heterojense, öğrenciler arası değişkenlik fazla, puanların standart
    sapması büyüktür
  416. Bir testin geçerliğini olumlu etkileyen faktörler; puanlama objektifliğini arttırmak, testin konu alanı örneklem gücünü arttırmak, soruların açık ve
    anlaşılır olma düzeyini yükseltmek
  417. Tanıma yerleştirme amacıyla hazır bulunuşluğun değerlendirilmesi (diagnostik); bir dersin bir programın ya da bir iş alımının başlangıcında yapılır.
    Temel amaç dersteki, işteki, programdaki hedeflere ulaşmak için gerekli olan ön koşul davranışların bireyler tarafından sağlanıp sağlanmadığının tespit
    edilmesidir.
  418. Sonuca yönelik değerlendirme (summatif) (durum belirleme, düzey belirleme); bir dersin, bir programın ya da birkaç ünitenin sonunda yapılır. Temel
    amaç; dersteki, programdaki, ünitelerdeki hedeflerin gerçekleşme düzeyini belirlemek ve değer biçmektir. Bu değerlendirmede kalma, geçmeye
    yönelik karar notu verilir
  419. Biçimlendirmeye yönelik değerlendirme (formatif); bir konu ya da ünite sonunda yapılır. Temel amaç, konu veya ünitedeki öğrenme eksiği olan ve
    öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler için ek öğrenme uygulamaları yapılarak öğrencilerin eksiklikleri giderilir
  420. Standart sapma; bir puan dağılımındaki ölçme sonuçlarının aritmetik ortalamadan ne kadar uzaklaştığının ortalamasını veren bir değişkenlik
    ölçüsüdür. Büyük olması durumunda heterojen yapı gösterdiği, bilen ve bilmeyen öğrencileri ayırdığı, testin ayırt ediciliğinin yüksek olduğu yorumu
    yapılır.
  421. Bağıl değişkenlik katsayısı; bir grubun heterojenliği, homojenliği hakkında en fazla bilgi veren istatistiktir. Standart sapma ile aritmetik ortalamanın
    oranlanmasıyla oluşur. Bu değerin yükselmesi grubun heterojen olduğunu gösterir
  422. Tesadüfi hata; yönü miktarı ve nedeni yani kaynağı belli olmayan hatalardır. Hatanın hangi yönde olacağını kestirmek mümkün değildir. Ölçme
    sonuçları gerçek değerinden büyük ya da küçük olabilir
  423. Portfolyo; öğrenci çalışmalarının koleksiyonudur. Öğrencilerin öğrenmelerini süreç içinde ve sağlıklı olarak izleme amaçlanır. Öğrenci gerçekçi
    koşullarda değerlendirilir. Çok yönlü düşünme becerisi kazandırır.
  424. Dereceli puanlama anahtarı; gözlemlerin tamamlanmış kategorilerden uygun düşen boyuta kaydedilmesini sağlar. Öğrencilerin yazılı
    kompozisyonlarının, sözel sunumların veya bilişsel projelerinin değerlendirilmesinde kullanılır. Ölçme işleminin daha objektif ve tutarlı yapılmasını
    sağlar. Holistik (bütüncül) ve analitik olmak üzere iki çeşidi vardır
  425. Performans görevi; öğrencilere gerçek yaşamda karşılaşabilecekleri problem durumları sunar. Öğrencilerin üst düzey zihinsel becerilerinin
    geliştirilmesini ve ölçülmesini hedefler. Öğrencilerin verdiği yazılı cevaplar, sözlü anlatım, resim yapmak, şarkı söyleme, model oluşturma gibi farklı
    işlevlere sahip becerileri içerir
  426. Yazılı yoklamalar; soruların öğrencilere yazılı olarak verildiği, öğrencilerin de soruların cevabını düşünüp yazarak cevapladığı sınav türüdür. Az soru
    sorulabileceği için kapsam geçerliği ve güven düşüktür. Puanlama yanlılığı olabildiğinden güvenirlik düşüktür. Madde istatistiklerinin belirlenmesi zor
    olduğundan puanlanması güçleşir. Hazırlanması az, puanlaması çok zaman alır
  427. Bir testte her yanıt farklı puan değerindeyse yani derecelendirme şeklindeyse Cronbach Alfa kullanılır.
  428. Mutlak ölçütlerin özellikle öğrencilerin derslerdeki başarılarını belirlemede yani sınıf içi değerlendirmede kullanılması önerilmektedir.
  429. İç Tutarlılık Katsayısı hesabı yapabilmek için K20-K21-Cronbach-Test Yarılama (Eşdeğer Yarılar) kullanılmalıdır.
  430. Çoktan seçmeli testlerde ortak köklü maddelerde soru sayısının artması soruların birbirine ipucu verme olasılığını arttırır.
  431. Mutlak ölçüt, ölçme sonuçlarından etkilenmez ve ölçme işleminden önce belirlenir.
  432. Soruları öğrencilere sesli olarak çözdüren öğretmen yapı geçerliliğini kontrol etmeyi amaçlamaktadır.
  433. Bir sınavda belirtke tablosunun olması “Kapsam Geçerliliğini” etkiler.
  434. Standart sapmanın küçük olduğu durumlar; Testin ayırt ediciliği düşüktür. Grup homojendir. Puanlar arasındaki farklar azdır. Sınıftaki başarı yüksektir.
    Öğrenci puanlarının sınıf ortalamasından farkı azdır.
  435. Değerlendirme, ölçme sonuçlarını bir ölçütle kıyaslayarak ölçülen nitelik hakkında bir karara varma sürecidir.
  436. Geçerlik, bir ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı özelliği, başka herhangi bir özellikle karşılaştırmadan, doğru olarak ölçülebilme derecesidir.
  437. Madde güçlük indeksi 0’a en yakın olan madde en zordur. Madde güçlük indeksleri verilen bir testteki maddelerin güçlükleri toplamı testin
    ortalamasını verir.
  438. Orta güçlükteki maddelerin ayırt ediciliklerinin en yüksek çıkması beklenir.
  439. Güvenirlik, ölçme aracının tesadüfi hatalardan arınık olma, ölçtüğü özelliğin gerçek değerini yansıtabilme veya hatasızlık derecesidir.
  440. Doğrudan ölçme; Ölçülecek değişkenin doğrudan gözlenmesi sonucu yapılan ölçmedir. Kronometre ile zaman ölçmek, eşit kollu teraziyle ölçüm
    yapmak doğrudan ölçmedir. Örnek olarak “3 saat ders çalışırım” kavramı.
  441. Bireylerin ölçülen özellikleri bakımından farklılıklarını standart sapma gösterir. Standart sapma ortalamasına göre en büyük olan test farklılaşmayı da
    en büyük olan test farklılaşmayı da en iyi ortaya koyan testtir.
  442. Kapsam geçerliliği bir testin ölçmek istediği konudaki hedef davranışları ne kadar iyi örneklendiği ve soruların bu hedef-davranışları ölçüp ölçmediği
    anlamında bir geçerlilik türüdür.
  443. Biçimlendirici değerlendirme genel olarak süreci, düzey belirleyici değerlendirme ise ürünü değerlendirir.
  444. Eğitimde kullanılan izleme testleri biçimlendirici değerlendirmede kullanılır ve amaç öğrenme eksikliklerini belirlemek ya da öğretimi
    değerlendirmektir.
  445. Eğitim Programı; Öğrencilere kazandırılacak istendik nitelikleri belirleyen bir yol göstericidir. Okulda öğrenci öğrenmelerini teorik bir şekilde açıklayan
    düzenektir. Öğrencilere kazandırılmak istenen niteliklerin sistematik bir şekilde düzenlendiği yapılardır. Öğrencilere yaşantılar sonucunda
    gerçekleşecek, öğrenme yaşantılarının düzeneğidir.
  446. Modüler Programlama Yaklaşımı; içerik düzenlenirken konular ölçekler halinde düzenlenir. Bu modüllerin ilişkili olması beklenmez. Her modül kendi
    içinde farklı yaklaşımla düzenlenebilir.
  447. Disiplinler Arası Programlama Yaklaşımı; Merkeze alınan bir derste işlenen konu, diğer derslerde de benzer veya aynısı olarak düzenlenir. Dersler
    arasında ilişki kurulur.
  448. Başvuran kişi sayısı çok, alınacak kişi sayısının az olduğu bir sınavda madde ayırt edicilik orta (0.50), madde güçlüğü ise sıfıra (0) yakın olmalıdır.
  449. Progel-Dacum; Bir mesleğin ya da mesleği yürütmek için gerekli anahtar noktaları çıkarmaktır. Mesleğin beceri profili çıkarılır. Dacum ustalarla yapılır.
  450. Çekirdek Programlama Yaklaşımı; ilk önce ortak öğrenilecek konular verilir sonra öğrencilere seçenekler sunularak ilgi duyguyu alanlarda ders almaları
    sağlanır. Birden fazla alanda uzmanlaşma şansı verilir. Temel amaç toplumsal sorunları çözmektir.
  451. Sarmal Programlama Yaklaşımı; konuların yeri ve zamanı geldikçe tekrar tekrar ve her seferinde derinlemesine, daha karmaşık ve genişleyerek
    düzenlenmesidir.
  452. Koşullu Tepki, belli bir şarta bağlı olarak verilen tepkidir. Öğrenme ürünüdür.
  453. Koşullu Uyarıcı, başlangıçta herhangi bir tepkiye yol açmazken koşulsuz bir uyarıcı ile eşleşmesi sonucu tepki yaratma gücü kazanır. Etkisini öğrenme
    yoluyla kazanır
  454. Koşulsuz Uyarıcı, organizmada doğal olarak bir tepkiye yol açan uyarıcıdır. Organizmanın hoşuna giden bir uyarıcı da olabilir, hoşuna gitmeyen bir
    uyarıcı da olabilir.
  455. Koşulsuz Tepki, organizmanın belli uyarıcılar karşısında bir şart aramaksızın verdiği tepkidir. Canlının doğuştan sahip olduğu tepkilerdir. Öğrenme
    ürünü değildir.
  456. Olumsuz Aktarma, önceki öğrenmenin sonraki öğrenmeyi zorlaştırmasıdır.
  457. 1.Tür Ceza, organizmanın içinde bulunduğu ortama hoş olmayan bir uyarıcının eklenmesidir. Davranışın tekrarlanma olasılığını azaltır.
  458. 2.Tür Ceza, organizma için hoş olan bir uyarıcının ortamdan çıkarılmasıdır. Davranışın gösterilme olasılığını azaltır.
  459. Olumlu Pekiştirme, ortama hoş bir uyarıcının eklenmesidir. Davranışın tekrarlanma olasılığını arttırır.
  460. Olumsuz Pekiştirme, hoşa gitmeyen bir uyarıcının ortamdan çıkarılmasıdır. Davranışın tekrarlanma olasılığını arttırır.
  461. Sönme, şartlı uyarıcıya verilen tepkinin ortadan kalkmasıdır. Pekiştirilmeyen bir davranışın zamanla azalarak ortadan kalkmasıdır.
  462. Alışkanlık Kazanma, bir davranışın çok sık tekrarlanmasına bağlı olarak kolayca, çabasızca yapılabilmesidir.
  463. Uyarıcı Genellemesi, organizmanın karşılaştığı farklı uyarıcılara aynı ya da benzer tepkiler vermesidir.
  464. Gölgeleme, iki nötr uyarıcının birlikte verilmesine rağmen koşullanmanın yalnızca daha çok dikkat çeken uyarıcıya karşı gerçekleşmesidir. Hem
    köpekten hem de yüksekten korkan bir kişinin köpekten kaçıp yüksek bir yere tırmanması gölgelemedir. Köpek korkusu, yükseklik korkusunu
    gölgelemiş yani bastırmıştır.
  465. Alışma, bir uyarıcının sürekli sunulması sonucu, uyarıcının tepki açığa çıkarma gücünün azalmasıdır. Yüksek sese sürekli maruz kalan organizmanın belli
    bir süreden sonra baştaki gibi organizmada rahatsızlık yaratmamaya başlamasıdır.
  466. Karşıt Koşullama, klasik şartlanmayı ortadan kaldırma yöntemlerindendir. İstenmeyen tepkinin sönmesi ve bu tepkinin karşıtı bir tepkinin ortaya
    çıkmasıdır. Galatasaray takımına ilgi duymayan bir kişinin, yurt dışında çok beğendiği futbolcunun Galatasaray takımına transfer olması nedeniyle
    Galatasaray takımına karşı olumlu tutum geliştirmesi.
  467. Ayırt Etme, organizmanın belli bir tepkiyi tek bir durum veya nesneye karşı sergileyip başka nesne veya duruma karşı sergilememesidir.
    22
  468. Garcia Etkisi, klasik koşullanmanın bitişiklik ilkesine aykırı bir süreçtir. Mantar yedikten 8 saat sonra mide bulantısı ve kusma yaşayan insanın bir daha
    mantar gördüğünde kendini kötü hissetmesi.
  469. Zıt Tepki, istenmeyen davranışa neden olan uyarıcı ile istenen davranışa neden olan uyarıcının aynı anda verilmesidir. Peynir yemek istemeyen ama
    böreği çok seven çocuğuna annenin peynir yedirebilmek için peynirli börek yapması.
  470. Gölgeleme de ortamda bulunan iki uyarıcıdan baskın olanına tepki vermek söz konusudur. Engellemede ise ortamda bulunan bir uyarıcının sonradan
    gelen uyarıcıya koşullanmayı engellemesi söz konusudur.
  471. Geriye Ket Vurma, yeni öğrenilen bilgilerin önceden öğrenilen bilgilerin hatırlanmasını zorlaştırmasıdır. Uzun süredir yeni numarasını kullanan bir
    kişinin, eski numarası gerekli olduğunda hatırlayamaması.
  472. İleriye Ket Vurma, eski bilgilerin yeni öğrenilen bilgilerin hatırlanmasını zorlaştırmasıdır. Unutturmasıdır. Arkadaşına numarasını verecek olan bir
    kişinin, yeni numarasını unutup eski numarayı vermesi.
  473. Kavrama Yoluyla Öğrenme, bir problemin belli bir düşünme sürecinin ardından aniden çözümlenmesi esasına dayanan öğrenme yoludur.
  474. Sosyal Öğrenme, insanların birbirinden etkilenerek gerçekleştirdikleri öğrenmelerdir. Gözlem yoluyla öğrenme de denir. Gözlemcinin, modelin ve
    davranışın özellikleri önemlidir.
  475. Öğrenilmiş Çaresizlik, organizmanın bir sorun karşısında denediği tüm çözümlerin etkisiz olduğunu görmesi sonucunda, durumun çözümsüz olduğunu
    kabul edip yeni çözüm yolları aramaktan vazgeçmesidir.
  476. Kademeli Yaklaşım, hedef davranış alt basamaklara bölünür. Bu basamaklar basitten karmaşığa doğru sıralanır. Her adım tek tek uygulanır. Başarılı her
    davranış pekiştirilir.
  477. Dolaylı pekiştirmenin, dolaylı güdülenmeden temel farkı, gözleyenin davranışın pekiştirildiğini görmesidir.
  478. Sönme ve alışma arasındaki en önemli fark, sönmede davranışa neden olan uyarıcı ortamda bulunmazken, alışmada da davranışa neden olan uyarıcı
    ortamda varlığını sürdürmektedir.
  479. Karşılıklı Belirleyicilik, Bandura’ ya göre bireyin davranışı ile çevre, karşılıklı olarak birbirini etkilemekte, bunun sonucunda bireyin sonraki davranışları
    belirlenmektedir. Hem çevre davranışı hem de davranış çevreyi değiştirebilir.
  480. Kaçınma Davranışı, organizmanın olumsuz bir durum ortaya çıkmadan önce o durumla karşılaşmamak için tedbir almasıdır.
  481. Kaçma Davranışı, olumsuz bir duruma maruz kalan organizmanın bu durumdan kurtulmak için sergilediği davranışlardır.
  482. Klasik Koşullanmanın temelini oluşturan ilke “Bitişiklik” tir.
  483. Sönmeye karşı en dirençli tarife; Değişken Oranlı Pekiştirme Tarifesidir.
  484. Eşik Yöntemi-Alıştırma, olumsuz tepkiye neden olan uyarıcının ortama azar azar sunularak uzun süreçte olumsuz tepkinin ortadan kaldırılması.
  485. Davranışta Kontrast, ortamdaki pekiştirme koşulları ile başka bir ortamdaki davranışın görülme sıklığı arasındaki zıt ilişkidir. Davranışın sıklığında
    pekiştirildiği ortamda artı söz konusu iken diğer ortamda davranış yoktur. Evde çok fazla söz dinlemeyen ve yeterince konuşma fırsatı tanınmayan
    çocuk okulda arkadaşları arasında çok fazla konuşan biri olarak tanınmaktadır.
  486. 1.Tip Ceza, hoşa gitmeyen bir durumun ortama verilmesi, bağırma-masaya vurma. 2.Tip Ceza, hoş olan uyarıcıdan mahrum bırakma, küsme-kırmızı
    kart gösterme.
  487. Duyarsızlaştırma, organizmanın belli bir uyaranla sürekli karşılaşması sonucunda, giderek o uyarana tepkide bulunmamasıdır.
  488. Öğrenme, performansı oluşturan unsurlardan sadece biridir. Performans doğrudan gözlenip ölçülebilir, öğrenme doğrudan doğruya ölçülemez.
    Performans, organizmanın ne yaptığını, öğrenme ise ne yapabileceğini ifade eder.
  489. Bitişiklik kuramcılarından Guthrie ’ye ait olan zıt tepki, bireyin hoşlanmadığı uyarıcıya, hoşlandığı ile verilince katlanmasını ifade eder.
  490. Klasik Koşullanmada, pekiştireç-ödül veya ceza- davranıştan önce, Edimsel Koşullanmada ise pekiştireç-ödül veya ceza- istenilen davranıştan sonra
    verilir.
  491. Karşıt koşullanmada mevcut duyuşsal durumun tam zıttı bir durum oluşur.
  492. Üst Düzey Koşullanma, organizmanın koşullu uyarıcı ile bitişiklik oluşturan başka uyarıcılara da koşullanması durumudur. Babasını çok seven bir çocuk,
    babasının kazağını görünce de mutlu olur.
  493. Gestalt Kuramı içindeki şekil-zemin ilişkisi bireyin dikkatini verdiği uyarıcı şekil, dikkatini vermediği uyarıcı ise zemindir.
  494. Thorndike Etki Yasası, pekiştirilen davranış artar ancak cezanın davranış üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
  495. Geçici Koşullanma, organizmanın zamana koşullanmasıdır. Belli zaman aralıkları organizma için nötr uyarıcı iken birkaç kez aynı zaman aralığında
    yapılan davranışları bir süre sonra zamana koşullanmaya sebep olur.
  496. İlgi, bir kimsenin bir kişiye, nesneye veya faaliyete karşı gösterdiği hoşlanma, hoşlanmama ya da kayıtsız kalma durumudur. Mesleki ve eğitsel
    yönlendirmede, yetenekten sonra dikkate alınmalıdır.
  497. Yetenek, büyük ölçüde doğuştan delir. Çevreyle etkileşim sonucu geliştirilir. Öğrencilere verilen mesleki ve eğitsel yönlendirme hizmetlerinde öncelikle
    dikkate alınması gerekir.
  498. Super ve Ginzberg, meslek seçimini bir gelişim süreci olarak ele almış ve anlık bir yöneltmeyi reddetmişlerdir.
  499. Roe, meslek seçimimi ihtiyaçların karşılanma düzeyine bağlamıştır. Holland ise meslek seçiminde kişilik tiplerinin önemine dikkat çekmiş ve kişilik
    tipinin belirlenmesinin mesleğe yöneltmede yeterli olacağını savunmuştur.
  500. Holland’ ın Tipoloji Kuramı, insanın meslek seçimi çevresinin ve kişiliğinin etkileşimi ile olur. Gerçekçi, Araştırıcı, Sanatçı, Sosyal, Girişimci, Geleneksel
    olmak üzere altı çeşit kişilik ve çevre tipi vardır.
  501. Koşulsuz Kabul, her insanın sadece insan olmakla değerli olduğuna vurgu yapar. Dili, dini, ırkı ne oluşa olsun tüm insanların olduğu gibi kabul edilmesi
    gerektiğini ifade eder.
  502. Demokratik ve İnsancıl Anlayış, rehberliğin felsefi temelini oluşturur. İnsanlara seçme özgürlüğünün sunulduğu, tüm insanların hak ve özgürlüklerini ön
    planda tutan anlayışı ifade eder.
  503. Saydamlık, öğrenmenin, duygu ve düşüncelerin dürüst bir şekilde ve incitmeden öğrenciler ile paylaşılmasıdır. Rehberlik hizmeti sunanların bu hizmeti
    alan kişilerle olan ilişkilerinde doğal olmalarıdır.
  504. Gönüllülük, rehberlik hizmetlerinin amacına ulaşması için bireyin bu hizmetleri almaya istekli olmasını ifade eder.
  505. Özerklik, her bireyin kendi sorununu çözebilme gücüne sahip olmasını ifade eder. Birey adına sorun çözülmeyerek bireyin sorun çözebilecek gücü
    edinmesi amaçlanır.

Kpss 2024 Tarih Deneme Sınavı 1

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.