Kpss edebiyat öabt çözümlü deneme

Altay dil çalışmalarında Ural-Altay birliğininin ayrılmasını sağlayan isim Matias Castren’dir

Klasik öncesi döneme ait eserin sorulduğu soruda Yusuf u Züleyha Hamidi’ye (klasik dönem), Sedd-i Iskenderi Ali Şir Nevayi’ye (klasik dönem), Şecere-i Terakime Ebu’l-Gazi Bahadır Han’a (klasik sonrası) aittir. Hüsrev ü Şirin Çağatay Türkçesi döneminde değil Harezm Türkçesi döneminde yazılmış bir eserdir. Gül ü Nevruz klasik öncesi şairlerden Lüıtfiye aittir.

Soruda verilen yazıtlardan Bugut yazıtı Uygur döneminde değil I. Köktürk Kağanlığı döneminde dikilmiştir.

Soruda verilen metinde kahvaltı kelimesinde kaynaşma (kahve+altı), biriyle kelimesinde büzülme (biri ile), dolambaç kelimesinde benzeşme (dolanbaç), kere kelimesinde de ünsüz tekleşmesi görülmektedir.

Soruda verilen metinlerden Altun Yaruk Uygur harfli yazılmıştır. Atabetü’l-Hakâyık’ın Semerkant nüshası, Kutadgu Bilig’in Herat-Viyana nüshası ve Muhabbet-nâme'nin British Museum nüshası Uygur harflidir. Dîvânû Lügatit-Türk’ün ise bilinen tek nüshası vardır ve Arap harfleriyle Arapça yazılmıştır

Musammat koşma: Mısra sonlarındakine ek olarak mısra ortalarında da kafiyeli olan koşmalara denir. Musammat koşmalarda her misraın birinci ve ikinci kısımları birbiriyle kafiyelidir. Bu yönüyle musammat koşmaların her dörtlüğü, kendi içinde iki dörtlük haline gelebilir.

Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ayrılan değişik biçimine varyant adı verilir. Bir edebi metnin tarihi ve kültürel süreç içerisinde farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda anlatılmasıyla kazandığı yeni ya da değişmiş haline “varyant, eş metin, versiyon, benzer metin" gibi adlar verilmiştir.

Yaradılış Destanı; evrenin yaratılışını, iyilik ve kötülüğün kaynaklarını, evrendeki düzeni konu edinir. Yaradılış Destanı, Türkler tarafından kabul edilmiş eski ve yeni dinlerin, özellikle de şamanizmin izlerini taşır. Sorudaki parçada insanın yaratılışından bahsedilmiştir. Bu bölüm sonrasında yeryüzünün yaratılışı yer almaktadır. Yaratılış Destanı’nda denizin dibinden “Ak Ana”nın çıkması ve dünyanın yaratılışı hakkında fikir vermesi destanın önemli motiflerinden biridir

mefûlü/ mefâ'îlü/ mefâ'îlü/ fe'ûlün

Beyitin dil içi çevirisi “Bir tarafı Merv’e ve bir tarafı Safa, onun sa’y edeni vefa ehlinden başkası değildir.” şeklindedir. Beyitin nazım türü seyahatnamedir. Beyit Nabi’nin Tuhfetü’iHarameyn’inden alınmıştır. Eserde Nabi hac hatıralarını anlatmıştır.

1884-1958 yılları arasında yaşayan Yahya Kemal Beyatlı, edebiyat sanatındaki en iyi eserlerini verdiği ve bu anlamda asıl tesirlerini daha çok Cumhuriyet yıllarında yaptığı için Cumhuriyet devri sanatçılarından sayılabilir; fakat sanat görüşü, Millî Edebiyat yıllarında etkili bir şekilde yönlendirdiği fikir ve sanat hareketleri içerisinde olgunlaşmıştır. Yahya Kemalin 1910’lu yıllardaki asıl etkisi sanatından çok fikirleriyle olur. Fransa’da bulunduğu yıllarda etkilendiği toprağa bağlı milliyetçilik fikrini sohbetleri ve yazıları aracılığıyla yayar. Devrin meselelerine realist bir çözüm önerisi getiren bu fikir, Anadolu’da gelişecek olan Millî Mücadele ve sonrasının felsefesini de oluşturur. 1912’de Türklyelye dönen Yahya Kemal’in sanat ve düşünce dünyasının özünü Albert Sorel ve CamlIİe Juliari’ın düşünceleri oluşturmaktadır. Sorel’in "Dünyada henüz keşfedilmemiş İki şey yardır: Coğrafyada kutup ve tarihte Türklük” cümlesiyle Juliân’ın toprağa bağlı milliyetçilik görüşünü ifade eden “Fransız toprağı bin yılda Fransız milletini yarattı” cümlesi, Yahya Kemâl’in düşüncesinin temellerini oluşturur. Sanatçı Birinci Dünya Savaşı’nın sonları ve Mütareke yıllarında gençlere verdiği dersler ve onlarla yaptığı sohbetlerde hem kendi düşüncesini geliştirmiş hem de etki alanını genişletmiştir. Peyaml Safa “Yahya Kemal’in en köklü ve soylu tarafı, şiirlerinden ziyade sohbetlerinde ifadesini bulan tarih aşkıdır” diyerek onun etkili ve tarihe odaklanmış sohbetlerini değerlendirmektedir.

Eleştirmenler İkinci Yeni hareketinin başlangıcı İle ilgili olarak 1953 ile 1956 arasında değişen tarihler vermektedirler. Bunun sebebi, bu hareketin öncüsü olarak kabul edilen şairlerin birbirinden habersiz olarak bu yıllarda (1953-1955), başta “Yedltepe” olmak üzere bazı dergilerde yeni tarz şiirlerini yayımlamış olmalarıdır. 1956’dan sonra ise bu hareketin ürünlerinin çoğunlukla yayımlandığı organ “Pazar Postası" olmuştur. İkinci Yeni’nln eleştirmeni olarak tanınan Muzaffer Erdost, “Pazar Postası”nda yazdığı aynı adlı yazıda, Garip akımını Birinci Yeni kabul ederek “ikinci Yeni" adını ilk defa kullanmıştır ve bu ad hareketin adı olarak kabul görmüştür

İkinci Yeni hareketinin öncüsü sayılan şiirler* den bazıları şunlardır: > Cemal Süreya - Gül, Güzelleme, Üvercinka > Edip Cansever - Aşkın Radyoaktivitesi, Yerçekimi! Karanfil > Ilhan Berk - Paul Klee’de Uyanmak, Ağır Ot > Turgut Uyar - Göğe Bakma Durağı > Sezai Karakoç - Balkon NOT: “Bela Çiçeği” şiiri Mavi hareketinin temsilcilerinden bin olan Attila İlhan’a aittir.

Konusuyla, kahramanlarıyla ilk Türk romanı Şemseddin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnaf adlı aşk romanıdır. Namık Kemal’in “İntibah” adlı eseri ilk edebi sayılabilecek roman örneğidir. Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı “Araba Sevdası” Batılı anlamda roman tekniğine uygun ilk realist romandır. Nabizade Nazım'ın yazdığı “Karabibik” ise realist ve natüralist çizgide yazılan ilk köy romanıdır.

Sempozyum, bir grup uzmanın bilimsel, sanatsal ya da akademik anlamda bilgi vermesidir. Soruda da uzmanların bilimsel anlamda bir kitleye bilimsel bilgi verilmesinden bahsedildiği için cevap sempozyum olmalıdır